Ormandaki Avcı 1: Vampir'in A...

Oleh ladymelkw

199K 13.1K 4.5K

Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin... Lebih Banyak

Giriş | Doğan Çocuk
1. Bölüm | Veronica
2. Bölüm | Kan Kokusu
3. Bölüm | Güven Bana
0.5 -Beni Kurtaran Adam-
0.6-Yabancıya Veda-
0.7-Cehennem-
0.8-Geçmişin Kadını-
0.9-İlk-
1.0-Mektup-
1.1-Esir Gibi-
1.2-Cehennemin Dibini Görmek-
1.3-Aynı Yaşam Farklı Hayat-
1.4-Harita-
1.5-Yaşam-
1.6-Karahindiba-
1.7-Uçuşan Yapraklar-
1.8-Yara-
1.9-Sevgi Ve Gözyaşı-
2.0-Izdırap-
2.1-Oyun-
2.2-Acı-
2.3-Katil-
2.4-Kurtuluş-
2.5-Vampir Ve Elf-
2.7 -Beyaz-
2.8-Küçük Şövalye-
2.9-Kardan Adam-
3.0-Gökyüzü-
3.1-Şeker-
3.2-Dans Edelim Mi?-
3.3-Pasta Ve Yangın-
3.4-Tutsak Ve Tutku-
3.5-Ez Ve Geç-
3.6-Seninle Yanmak-
3.7-Bitti mi?-
3.8-Gece Ve Gündüz-
3.9-Ses-
4.0-Mutlu Yaşamak-
4.1-Şarkı Söyle-
4.2-Güneş Ve Karanlık-
4.3-İşkence-
4.4-Boşluk-
4.5-Veliaht-
4.6-İmkansız-
4.7-Yeşil Gözler-
4.8-Vicdan-
4.9-Altıncık-
5.0-Biz-
5.1-Bana Ait-
5.2-Şefkat-
5.3-Deniz Kokan Menekşe-
5.4-Yanan Yıldızlar-
5.5-Şarap Ve Mum-
5.6-Arkadan Bıçaklayan-
5.7-Derin Tutku-
5.8-Bilinmeyen Kral'a Mektup-
5.9-Kalp Acısı-
6.0-Veronica Honaker-
Duyuru

2.6-Av-

3.3K 225 22
Oleh ladymelkw

Ormandaki Avcı'nın yirmi altıncı bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

Güneş inatla gözlerime değerken üstümdeki yorgana biraz daha gömüldüm. Uyanmak istemiyordum. Uyumak istiyordum.

Birkaç dakika uyumaya çalıştım ama uyuyamadım. Yorganı üzerimden atıp yataktan kalktım. Dün Salver'ın getirdiği odadaydım.

Odada duran dolabın karşısına geçtim. İnce bir boy aynası vardı. Aynadan kendi yansımama baktım. Yüzümde günler önceki yaraların aynısı vardı. Fiziksel olarak herşeyim aynıydı. Ama ruhsal olarak aynı değildi. Günler önceki halim içler acısıydı. Günler önceki halime bakılsa güçsüz, aciz, ezik, mutsuz ve hayattan soğumuş bir Veronica görürlerdi. Ama şimdiki halime bakılsa güçlü ve mutlu Veronica görürlerdi. Sarayda yaşadıklarımı unutmam gerekiyordu artık. Gelmiş ve geçmişti.

Bunların hepsini bana unutturacak tek kişi Salver'dı. Bu yüzden Salver benim için değerliydi.

Salver'ın yanındayken kendimi seviyordum.

Kolumdaki tokayı alarak saçlarımı topladım. Perçemlerim önüme düşmüştü ve hoş gözüküyordu. Saçlarım Salver'ın saçları kadar havalı değildi ama yine de güzeldi.

Üstümde dün giydiğim elbise vardı. Oldukça kirlenmişti ama yanıma giyecek birşey almamıştım.

Gülümseyerek odadan çıkınca burnuma taze yemiş kokusu geldi. Koridorda ilerledim ve merdivenlerden inip salona geldim. Salver şöminenin başına geçmiş odun atıyordu.

Kale sıcacıktı. Dışarısının buz gibi olduğuna yemin edebilirdim.

Benim geldiğimi anlamış bana dönmüştü.

"Günaydın." dedi. O güzel yüzüne gülümseme yerleşmişti. Siyah saçları her zamanki gibi mükemmelken saçlarına özenmemek elde değildi.

"Günaydın. " dedim aynı sıcaklıkla. Gülümsemesi genişlerken koltukların arasında bulunan büyük sehpaya baktım. Yeşil yemişten vardı. Kahvaltı masası çok güzel gözüküyordu.

"Sevdiğinden yoktu kış vakti geldiği için. Bende bunları buldum. " dedi ateşe odun atarken. Kaşlarımı çattım. Benim için yemiş toplamaya gitmemişti değil mi?

"Sen yemiş toplamaya mı gittin?" diye sordum. Başını aşağı yukarı salladı. "Teşekkür ederim. " dedim. Ayağa kalkıp bana döndü. "Asıl ben teşekkür ederim. " deyince kaşlarımı çattım. "Ben teşekkür edilecek birşey yapmadım ki." Omuz silkti. "Süs olsun diye toplamadım bunları Altıncık. Hadi bakalım sen yemeğini ye ben iki dakikaya geliyorum. " Koltuğa otururken güldüm. "Sayacağım iki dakikaya gelecek misin bakalım." Göz kırptı ve koridora girdi.

Mavi tabaklara konulmuş yemişlerden yerken bir yandan da saniyeleri sayıyordum.

İki dakikanın bitmesine saniyeler kala Salver yanıma geldi.

"İyi zamanlama. " dedim. Güldü. Şimdi farketmiştim. İki dişi diğer vampirler gibi sivriydi. Bu zamana kadar hep dudakları kapalı gülümsemişti yada kafasını geriye atarak kahkaha atmıştı. O dişlerle bir kez daha korkunç bir görüntüsünün olduğunu anladım. Çok güzeldi. Kusursuzdu. Ancak korkutucu bir güzelliği vardı. Ürkütücüydü. Onda korkuyordum ama ona güveniyordum.

O da karşıma oturup bir kaç tane yemiş atıştırdı.

"Bugün Bam için avlanmamız gerekiyor. Epeydir yemek yemiyor Bam. " Bide ejdarhası vardı.

Üzgünüm Bam seni unuttum.

"Pangalinler ile aran nasıl? Hala korkuyor musun onlardan?" Şuan benimle dalga geçiyordu değil mi? Başımı kaldırıp yüzüne bakınca sırıtmasını gördüm. Dalga geçiyor...

"O şeylere dokunmaya iğreniyorum sadece bu. İğrenmek korkmak anlamına gelmez. " Adam ayağa kalksa korkup ağlıycan neyine dikleniyorsun?

Kulaklarımı Salver'ın kahkahaları doldururken gülümsedim. Şuan gayet huzurlu ve halimden memnundum. Bu kalede Salver ile sonsuza kadar yaşamak güzel olurdu belki. Ama böyle bir ihtimal yoktu. Niye benimle sonsuza kadar yaşamak istesin ki?

Yemeğimi bitirince birlikte sofrayı topladık. Mutfağa gidince mutfağın çok ürkütücü olduğunu farkettim. Herşey siyah ve kırmızı tonlarına sahipti. Koyu renkleri sevmezdim normalde ama saçları siyah olan bu adam yüzünden kırmızı ve siyah rengi güzel geliyordu bana.

Renk mi güzel geliyor yoksa adam mı Veronica?

"Üstüne daha kalın birşeyler almalısın. " dedi Salver. Üstümdeki elbise bence beni sıcak tutardı.

Aklımı okumuş olacak ki kaşlarını kaldırdı. "Akşam kar yağacak Altıncık. Bu ince elbise ile donarsın. Buraları senin alışık olduğun ülke gibi sıcak değildir. "

"Doğru söylüyorsun ama yanımda kıyafet yok. Bunlarla dışarı çıkarım başka çarem yok. " dedim. Gülümsedi.

"Başka çaren var. " Kaşlarımı çattım. "Ne gibi?" Göz kırptı ve mutfaktan çıktı. Bende onun arkasından gidiyordum. Siyah kapılı bir odaya gelince kapıyı açıp içeri girdi. Büyük ihtimalle burası onun odasıydı.

Bende onun arkasından odaya girdim. Dolabı açtı. Kıyafetlerinin bir kısmını gördüm. Hepsi siyahtı. Aralarda kırmızı tonlarında kıyafetler vardı.

Siyah bir uzun kollu tişört ve siyah pantolon çıkardı. Bana doğru uzattı. "Bunları giy. " dedi. Gülümsedim. "Teşekkür ederim. " Tişört ne güzel kokuyordur şimdi...

Kıyafetleri alıp kendi odama gittim. Üzerimdeki elbiseyi çıkarıp boy aynasından vücuduma baktım. Morluklar geçmiş miydi? Hayır.

Karnımda sargı bezi vardı. Salver sarmıştı bu yarayı. Vücuduma bakınca içler acısı halindeydim. Yaşadığım herşey gözümün önünden geçince ağlamamak için kendimi zor tuttum. Herşey bitmişti. Bunlar bir daha yaşanmayacaktı. Bir daha vücudumda morluk olmayacaktı.

Salver'ın kıyafetlerini giyince çuval giymiş gibi hissettim. Aynadan kendime bakınca güldüm. Tişört elbise gibi olmuştu. Pantolon ise fazla boldu. Belimden düşmemesi için masadaki tutturmalı iğne ile topladım.

Aynadaki halime her baktığımda tekrar tekrar gülesim geldi.

Sonunda odadan çıkınca Salver ile karşı karşıya baktım. İki adım geri gidip giydiğim kıyafete baktı. Kocaman bir kahkaha patlatırken bende güldüm.

"Çuval giysen bu kadar bol olmazdı. Biraz süt iç yemek ye. " dedi. Tabi beyefendi biz sizin gibi kocaman değiliz ya küçük gördünüz bizi!

"Ben gayet normal olduğumu düşünüyorum. Sen fazla büyüksün. Ayrıca ben çuval giysem bile harika olurum tamam mı?" dedim toplu saçımı savurarak. Güldü.

Şey...
Çok güzel gülüyor.

"Hadi artık küçük ejdarham çok acıktı. " dedi. Güldüm. İkimiz de birlikte merdivenlerden indik. Koridoru geçince kapının önüne geldik. Askılıktan kalın bir pelerin çıkarıp kafamdan geçirdi. Pelerini giymemle sıcacık oldum.

"Teşekkür ederim. "
"Rica ederim Altıncık. "

İkimiz de gülümserken o da pelerinini giydi. Pelerinin yakasına sıkışan saçlarını savuşturdu.

Biri şu adama saç savurmayı yasaklasın.

Küçük bir masanın üzerindeki silahlarını aldı. Bana da kırmızı elması olan bir hançer verdi.

"Şunu yanından ayırma ne olur ne olmaz." Başımı sallayarak hançeri aldım ve pelerinin cebine koydum.

Tamamen hazır olunca kapıyı açtı ve dışarı çıktık. Dışarı çıktığım an şiddetli bir soğuk yüzüme çarpınca içeri geri girmek için arkamı dönünce Salver'ın göğsüne çarptım.

"Bir de o elbiseyle çıkacaktın. Yürü bakalım Altıncık. " dedi.
"Donuyorum!" Omuzlarımdan tutup arkama döndürdü. Sırtımdan parmağı ile itince yürümeye başladım.

Arkamdan gülen bir adet vampir ile bahçeden çıktık. "Nereye gideceğiz?"

"Vampir ülkesine geçeceğiz. Pangalinler orada oluyorlar. " Başımı sallayıp yürümeye başladık. Yaklaşık yarım saat boyunca yürüdük. Salver durunca bende durdum.

"Noldu?" Birşey demeden etrafa bakıyordu. Dikkatle etrafa bakarken bir anda boynumdan tutup yere doğru itti. Üstüme kapanıp siper oldu. Hemen yanıma, yere ok saplanınca çığlık attım. Son anda ölümden dönmüştüm.

Salver kılıcını çıkarıp etrafa bakınmaya başladı. Bir eliyle kolumu tutup beni arkasına aldı. "Hançerin hazırda dursun. " diye fısıldadı. Tepki vermeden elimi cebime götürüp hançerin ucunu kavradım.

Hemen yanıma yaklaşan bir şey hissettim. Bunu Salver daha önceden hissetmiş olacak ki dönüp gelen şeye kılıcını savurdu.

Gelen şey bir vampirdi. Yere yığılan adama baktım. Tam da göğsünde büyük bir yarık oluşmuştu.

Üzerimize doğru yaklaşan dört vampiri görünce yutkundum. Çok korkunç gözüküyorlardı.

Salver onlarla dövüşürken ne yapacağımı bilemiyordum.

Arkamdan gelen nefes sesi ile arkama döndüm. Sivri dişli bir adam bana sırıtıyordu. Birkaç kez üzerime kılıcı salladı. Geriye kaçınca kılıçlar üzerime yürüdü. Ya benimle dalga geçiyordu ya da fazla acemiydi.

Yaptığı hamle sonucu yana kaçtım ve hançeri sırtına sapladım. Bu ona azıcık olsa da acı verdi. Hançeri geri çekince kılıcın tersi ile göğsüme vurdu. Öksürerek yere düştüm. Salver beni duymuş olacak ki bana doğru yöneldi. Ama vampir çoktan bana ulaşmak üzereydi.  Üzerime doğru gelirken ani korku ile hançeri ona fırlattım. Boğazına saplanan hançer yüzünden yere yığılırdı.

Şok içinde adama baktım. Onu öldürmüştüm. Lanet olsun ben birini daha öldürmüştüm! Korkarak ona bakarken Salver yanıma geldi. Birkaç saniye yüzüme baktı. Gözümden yaş aktı akacaktı. Salver bunu anlamış olacak ki yanıma oturdu ve başımdan nazikçe tutarak göğsüne çekti. Diğer eliyle belimi sararak bana sarıldı. Göğsüne iyice gömüldüm.

"Bir daha birini öldürmek istemiyorum. " dedim hıçkırarak. İstemiyordum. Ellerimin kanlara bulanmasını istemiyordum. Katil olmak istemiyordum.

Hıçkırıklarım daha çok artarken Salver başımı okşadı. "Şşt. Bir daha kimseyi öldürmeyeceksin buna izin vermeyeceğim. " dedi. Sesindeki şevkat ile gülümsemek istemiştim.

Birini öldürdün sen Veronica!

İçimdeki ses defalarca bunu haykırırken Salver'ın göğsünde olmam beni sakinleştiriyordu.

"Sen sadece kendini korudun Veronica. İsteyerek öldürmedin. "

"Ellerim kanlandı benim Salver. Katılım ben. " dedim. Ellerimi tuttu. "Kan yok ellerinde Veronica. Sen katil değilsin." diye mırıldandı.

"Katılım Salver! Öz teyzemi de öldürdüm ben!" diye bağırdım. O kadını öldürdüğüm aklıma gelince daha çok ağlamak istedim.

Ellerimi alıp kalbimin üstüne koydu.

"Bu kalp tertemiz Veronica. Sen tertemizsin. Ellerin bile tertemiz. Sen birini kasten öldürmezsin. Kendini korumak için öldürdün. Tıpkı bugün olduğu gibi. Katil değilsin ve ellerin doğduğundaki gibi tertemiz. " İçimden defalarca Salver ile tanıştığım için şükrettim.

İyiki Salver. İyiki hayatıma girdin. Hiç çıkma olur mu?

Orada kaç dakika durduk bilmiyordum. Ağlamam durana kadar beni sarmıştı Salver. Arada neşelenmem için küçük şakalar yapıyordu. Artık gitme zamanımız gelmişti.

Salver ayağa kalktı ve elini bana uzattı. Elini tutup ayağa kalktım. Elimi hiç bırakmak istemezmiş gibi bıraktı.

Gülümsedim. Katil değildim. Ve katil olmayacaktım. Salver buna izin vermeyecekti. Ona güveniyordum.

"Ejdarham açlıktan öldü Veronica. Hadi!" dedi gülerek. Bende güldüm. İkimiz de yürümeye başladık. Etrafta öylece yürürken otlanan pullu bir hayvan gördüm. Yeşil otları acımasızca koparıp yiyordu.

Pangalin bu olmalıydı. Salver'ın ejdarhaya verdiği hayvan buydu! Çok iyi hatırlıyordum.

"Salver pangalin. " dedim ona dönerek. O da farketmiş olacak ki yaya oku takıp oku gerdi. Hayvanı hedef aldı. Ok yaydan çıktı ve hayvanın gövdesinden geçti. Bu an çok korkunç görünse de Bam'ın yaşaması için bunu yapmalıydı.

Hayvanın yanına gidip aldı. Kuyruğundan tutup yanıma geldi.

Bana doğru uzatınca çığlık atarak geriye kaçtım.

"Bak işte korkuyorsun. " dedi. Başımı iki yana salladım. "Korkmuyorum!" dedim küçük çocuklar gibi. Güldü. Pangalini tekrar üzerime tutunca arkamı dönüp koşmaya başladım. O da arkamdan koşmaya başlayınca mümkün olduğu kadar hızlı koştum. O pangalini bana değdirirse ölebilirdim!

Ne kadar süre koştum bilmiyordum ama epey yorulmuştum. Nefes nefese kalmıştım. Salver ise yeni koşmaya başlamış gibi enerjikti.

Ben yavaşlayınca o da yavaşladı. Kendimi yere atıp dinlendim. O ise gülerek bana bakıyordu. "Komik birşey görmüyorum. " dedim. O ise gülmeye devam etti. "Böyle devam edersen gülmekten karnın ağrıyacak."

"Beni düşündüğün için teşekkür ederim. "

Beni sinir etmeye bayılıyordu.

Kalkmaya yeltenince elini uzattı. Elini tutup ayağa kalktım.

Kaleye dönene kadar pangaline olan tiksintim ile dalga geçti. Arada bende onunla dalga geçmiştim.

Sonunda kaleye gelince üşüdüğümü anladım. Ya dışarısı çok soğuktu yada kale sıcaktı.

Önde ben olduğum için arkamı döndüm. Arkamı dönünce elim Salver'ın elindeki pangaline değmişti. Çığlık atarak geri çekilmiştim. Salver ise kahkaha atıyordu.

Salver benimle fazla dalga geçiyordu ama onu seviyordum, değer veriyordum...

<><><><><><><><><><><><><><><><>

Selammmmmm yeni bölüm ile geldimmm 🙃

Sizce bölüm nasıldı?

Gelecek bölüm tahminlerniz?

Sizi seviyorum iyiki varsınız iyi okumalar dilerim 💫

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

1.6K 89 21
Bu kitap tamamen öneri diziler ve filmlerden oluşmaktadır. İçinde ne ararsanız bulunmaktadır. Kdrama Cdrama Türk dramaları Filmler Animasyonlar...
730 340 7
Güneş babasının yani Halit Laçin'in yeni birisi ile evleneceğini duyunca çılgına döner. Daha annesi öleli 3 yıl olmuştu. Güneş daha fazla bu duruma d...
23.1K 1.8K 104
Nefesini duydum yakamda. İçine çekiyordu. "Şu kokun yüzünden... kırk yıl sende kalacağım." Gözlerine bakmak istemiyordum. Yoksa kendimi durdurmam bir...
199K 13.1K 61
Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin olunmaması önerilir !!! Dünya baştan koy...