Efeslilerin Byzantium Masalı

By EmreAkpek

1.1K 46 8

Efes, Roma İmparatorluğu M.S. 262 yılı Efes'in en parlak altın günlerinde Roma İmparatorluğu krizlerle boğuşu... More

I
II
III
IV
Efes'in Kadınlarına
VI
VII
VIII
IX
X
XI
XII
Prometheus'un Mahkemesi ve Rüya
XIV
XV İsis Tapınağı- Garip Ayin
Uğursuz Pan, Bilge Medusa... Kaderim Rüyalar...
Hayat, Sen de Alçak bir Rüyasın...
İki Diri Kaç Ölüm Eder?
Geçmişin İzleri, Zeugma'nın Düşüşü ve Bir Kitap
...XXI...
Mağlubiyet. Zeugma'da Son Gün
XXIII
XXIV
Pergamon'a Ayak Bastık: İki Hasta bir Leydi...
XXVI

Pergamon Vakti

34 2 0
By EmreAkpek


Evime getirilmişim. Unuttuğum kederimle, kayıp sevdamla yüzleşme vakti gelmiş. Hem de bana bile haber vermeden, ansızın. Hiç beklemediğim en güçsüz anımda. Bu nasıl bir kader diye sayıklayıp duruyordum. Uyuşukluğum biraz olsun geçmişti. En azından zihnim açılmıştı. Kalkar kalmaz bolca su içtim. Petronia ve Sylvia'yı kaybettiğimi sanıp onların yas günlerinden sonra hayatımda adını koyamadığım bir eksiğim varmış. Yerleri hiç dolmamış ve acılarını fark etmeden olduğu gibi saklamışım. Bunca yıl kalkıp neden karşıma çıkmamışlardı. "Bunu hak edecek ne yaptım?" diye sayıklıyordum. Olsa olsa ruhumun yalnızlığıydı bu. Dostluğun ya da ailenin sevgisi yetmemiş demek tamir etmeye. Yazık. Bocalamayla geçen onca zamana acımaya başladım. Hiçbir şey yoluna girmemiş bile olsa varlığını bilmek zehirden pek de farksız bir huzurun damarlarımda akmasına sebep oldu. Olanlar, yaşadığım onca acı, kahır, hiçbiri önemli değildi. Yaşıyorlardı ya, bu hepsine bedeldi. Yasın ahından, o dilsiz sağır ve kör kuyudan beni kimse çekip çıkaramamış. Bunu şimdi anlıyorum. O kuyudan şimdi öyle bir güçle sıçrayarak çıktım ki. Artık ne kuyular ne tepeleri geçebilirdim. Onlar yokken ne anlamış ne de duymuşum ölen ruhumun sesini. Şimdi duygularımı keşfettim. İnsanın en büyük kavgası bu huzuru yakalayıp korumak olsa gerek, tabi sevdikleriyle beraber. Öyle uzaktan tek başına severek değil. Beraberliğin kutsanması bu! Zincirlerimi kırıp atıverdim. Seviyorum. Bir şansımız var artık. Beni artık ne yıkabilirdi ki. Kanımdaki zehir mi? Şarlatan rahipler mi? Tanrıların kavgası mı? Hepsi ayağımın altında şimdi, çünkü ben artık seviyorum. Sevgi hepsinin üstesinden bir bir gelecek. Şafağın aydınlığındayım. Karanlık az önce bedenimi terk etti. İşte şimdi başladı. Hiçbir şey aynı kokmuyordu, aynı tadı vermiyordu. Renkleri daha iyi görüyordum. Adeta ruhum başka bir türküyü okumaya başladı. Her şeye büyülü bir anlam katmaya başladım.

Kollarımın ve ayaklarımın altında ufak yastıklar sıkıştırılmış. Hareket eder etmez şişkinlikler sızlamaya başladı. Dinlenmiş uyansam da yaralarım ve ödemler daha da acı vermeye başlamıştı. Doğrulmadan tekrar öylece yatmaya devam edince daha az sızlıyorlardı sanki. Yataktan kalkmadan odama giren serin sabah rüzgârına eşlik eden kuşlara kulak verdim. Perdeler oynadıkça hava daha da aydınlanıyordu. Bugün öğle olmadan yola çıkmış olacağız. Mutfaktan sesler geliyordu. Doğrulup karnıma, bacaklarıma ve ayaklarıma baktığımda perişan görünüyordum. Kızarmış ve şişmiş haldeydim. Hareketlendiğimi fark eden hizmetli elinde beyaz pamuklu havluyla gelip başımda dikildi. Yüzümü yıkadım.

En üst kattaydım. Hizmetlilerin yardımıyla aksayarak da olsa terasa çıktım. Evin önündeki ormanlığa bakıyordum. Kuş seslerini askerler bastırmaya başlayana kadar o huzurun tadını çıkardım. Dev ağaçlarda onlarca asker kadar kuş olduğuna eminim. Terastaki geniş koltuğa oturdum. Ayaklarımın altına tabureler yastıklar konuldu. Genişçe sehpa getirildi. Meyve ve sevdiğim ne varsa getirilmişti. Hizmetliler gözlerini benden ayırmıyordu.

Karnımı doyurmaya başlamışken aklıma gelen Akimos Hoca'yı çağırttım. Çok geçmeden Akimos Hoca kâtipleriyle yanıma geldi. Vedius Gymnasiumu'ndan memurlar da geldiler. Hesaplar açıldı. Maden ocakların, ekip biçtiğim tarlaların ve atadığım sorumluların listelerini kontrol ettik. Hasat vakti takvimini inceledim. Tapınaklara aktarılacak bütçeleri onayladım. Çalışanların listesini ve köylerini bir bir dikkatle okudum. Agorada ve limanda satış yapan tüccarlarla yaptığım ticaret ve mal anlaşmaları da eksiksizdi. Nihayetinde hepsi kiracıydı. Sadece kira almak ve onların denetimini yapmıyorduk. Onca işin dışında bir de insulalardaki (*1) kiracı listesini iki kere kontrol ettik. Şarap mahzenlerinin listesi de tamamdı. Sipariş edilen heykellerin listesinde birkaç eksiklik vardı. Hoca şehirdeki diğer hamamlara sağlanan onarımdaki heykellerin sanatçı listesinde yanlışlıklar yapıldığını fark etmemesine şaşırdım. Düzeltmeleri özenle memurlarla ve kâtiplere ayrı ayrı yazdırdım. Eğitim takvimi de tamamdı. Önümüzdeki aylarda planlanan gladyatör oyunlarına gelmesi beklenen savaşçıların listesi ve bütçesi eksikti. Bunların nasıl hal edileceğine artık babam karar verecekti. Tüm raporları bir bir tamamlayıp mühürleyerek işlerimizi toparladık. Çalışanlarından işletmesine ve oradan eğitimlerden onarımına kadar türlü zahmeti olan aile yadigârı bu gymnasium yokluğumu aramamalıydı. Alanlarında uzman birçok hoca, dostlarım Decimus ve İonnia eğitimlerine devam edeceklerdi. Her şeyi eksiksiz babama teslim etmeliydim. Tüm raporlar dikkatle yazdırıldı.

Annem ve İonnia terasa geldiler. Hep beraber en alt kata indik. Büyük iç avluya hazırlanan masada tüm misafirler kahvaltılarını yapıyordu. Sylvia yanıma gelip, "Teftiş olsun diye şimdi askerlerin çoğunluğuyla limana yol alacağım," dedi ve acele içinde evimizden ayrıldı. Annem titizlikle sandıkları hazırlamıştı. Tek tek kontrol ettik. Bir eksik yok gibiydi.

İonnia şişliklerimi incelerken, "Ben de limandan geliyorum. Gemiler hazır. Yiyecekler yükleniyordu. Ne olur ne olmaz ihtiyatla seksen günlük seyahate göre hazırlıklar yapıldı. Kalyonlar iyi durumda görünüyor. Biz limana gidene kadar yelkenleri de yenilemiş olacak. İki takım yedek yelkenin hazırlanışını Decimus hal edecek. Kuzeydeki dokuma atölyelerinde şimdi. Direkt limana geçecek. İki gemi için asker sayısı çok, bir eleme yapmak istedim, Petronia kabul etmedi. Evinden seni küçük bir birlikle çıkaracağız," dedi.

Merak içinde, "Ephesos sokaklarında korunmama ihtiyaç var mı?" diye sordum.

İonnia gülerek, "Annen dün gece hiç uyumadı. Babanla beraber ve onlarca hizmetliyle evinize gelen yola atılmış çiçekleri ve adakları toplamak için sabahladılar. İki öküz yüklenmiş çiçekleri, adakları ve hediyeleri taşıyordu," dedi.

Ben de kendime daha sabah niye yalnız uyandım diye boşuna düşünmüşüm. Halkın bu abartı tepkisine çok şaşırdım. Eminim bunun altında tapınakların eli vardır. Ne de olsa dinlerinin tahtı sallanıyordu. Eskisi kadar gözde değillerdi. Nasıl bir oyunun ortasına düştüm ben?

Akimos Hoca, "Dedikodular, fısıltılar halkı kamçılıyor. Sevgi gösterileri bir yana bundan çıkar elde etmek isteyenler elbette olacaktır. Şehrin gözde zenginlerden biri, rahiplerce kutsanmışken, altın keseleri etrafa saçılır diye ümit edenleri sayısını tahmin edersiniz. Ne ruhban oldun ne imparator, ama şanı yürüsün diye çoğu insanlar kendilerine saçılan kese kese altınlar bekliyorlar. Tanrılar şereflendirmek adına bu tür durumlarda halkın hep gözlediği çokça da başvurulan bir rüşvettir," dedi. İkisine de bakarak kafamı eğdim. İçimden nefesimi tüketmek gelmedi.

Babam hekimlerle beraber terasa geldi. Merhemler itinayla sürülmeye başlandı. Bu halime rağmen öyle hüzünlü değildik. Otuzlu yaşlarımı imparatorluğun her bir köşesini karış karış gezerek geçirmiştim. Sabah ilk iş tuttuğumuz teslim evraklarını babama verdim. Evrakları yardımcısına verip çalışma odasına gönderdi. Kucak dolusu evrak olsa da binlerce insanın iş akışının planı daha da önemlisi gelirleri orada yazılıydı. Hekimler kontrollerini yapmaya devam ederken şişliklere bakıp fısıldaşıyorlardı. Bunu fark eden Petronia duygusuzca, "Korkma, bugün ölmeyeceksin. Hayat yeni başlıyor," dedi. Artık yola çıkma vakti geldi çattı. Akimos Hoca ve İonnia limana gitmek için at arabalarına bindiler. Bu tür yolculuklar için özel olarak eğitilmiş atlar da onlarla gideceklerdi. Efes'in kalabalık caddelerini geçip limana varmak kolay olmayacaktır.

Babam hekimlerin işleri bitince Celsus Kütüphanesi'nin son on yılda yetiştirdiği en iyi hekimlerden olan İtzhak'ı tanıttı. Bu seyahatte bizimle beraber olacakmış. Güler yüzlü, hekimliğiyle nam salmış ve üyesi olduğu İbrani cemaatinde sevilen biridir diye konuşuyorlardı. Ben de ismini birçok kez duymuştum. İyileştirdiği cüzzamlıları duymayan kalmamıştır. Övgülerin üstüne durup kasılmaktansa izin isteyip aramızdan ayrıldı. Belki de yolculuk telaşındaydı. Petronia ve birkaç özel hizmetlimle limana gideceklermiş. İbranilerin adetlerini gayet iyi bilirim. Pesah Bayramı'nı çocukluğumdan beri yüzlerce kez bıkıp usanmadan dinlemişimdir. Özgürce sevdiklerinle insan gibi yaşamak fikrini belki de ilk kez bu anlatıda duymuşumdur. Hepsi benim içi uğraşıyorlardı. Herkes bir olmuş el ele vermişlerdi. Hastalığımın adını bile bilmiyordum, bu beraberlik biraz da korkutmuyor değildi. Rahip sadece aklımla değil, tüm bedenimle oynanmıştı. Dikkatimi toplamakta zorlanıyordum. Uyanık kalmak da pek mümkün değildi.

Bir koluma annem diğerine babam girdi. At arabasına yürümeye başladık. Malikânenin tüm çalışanları girişte bekliyorlarmış. Nerdeyse bir ömür beraber geçti bu insanlarla. Evimden ayrılırken hizmetliler en sevdiğim şarkıları söylemeye başladılar. Sağlığıma kavuşmam için ilahiler okuyanlar eşliğinde yola koyulduk. Etrafındaki herkese sadece iyilik saçmış birinin tek oğlu olmanın zorluğunu hep yaşadım. Bunun sorumluluğunu hep yaşadım. İnsanlar böyle zamanlarda sevdikleri için taptıklarına yakarmaktan geri durmazlar. Kim olursan ol bazı adetlerden kaçmak mümkün değildi.

Onca insanın zevkle söyledikleri ilahiler arasında at arabasına bindik. Önce annem bindi ve bende yanına oturdum. Pek de rahat edemeyince kucağına yaslandım. Tek kelime etmiyor endişeli bir sessizliğin içindeydi. Eğilip alnımı öpüyor, yüzümü okşuyordu. Göz göze gelince anladım. Belli ki konuşsa gözyaşları patlayacaktı. Şehirde ilerledikçe ayrılık vakti yaklaşmaktaydı. Sessizliğini, "Pergamon'a güneş doğar doğmaz ulak gönderildi. Atla yola çıktılar. Daha güvenli diye seni denizden yolluyoruz. Onlar erkenden gidip hekimlere gereken merhemlerin hazırlanması için bilgi verecekler. Sen oraya vardığında seni bekletmeden tedaviye alacaklardır. İtzhak hekim oradaki bitkilerden yapılacak merhemin etkisinin daha tesirli olacağını düşünüyor. Çok değil sanırım on gün sonra yuvana dönmüş olursun. Sylvia ve Petronia'da yanında, güvendesin. İçim çok rahat," dedi. Yokuş aşağı Kurretler Caddesi'nde hızla ilerliyoruz. Pencereden dışarıya bakıyorum. Efes'i terk edip gitmek her zaman zor gelmiştir. Her ayrılığın arifesindeki o tuhaf bir hüznü yaşamaya başladım. 

------

(*1) insula:  Antik Roma'da çoğu kez caddeler ile çevrilmiş çok katlı bir yapı çeşididir. Alt katlar alışveriş ve eğlence mekanları amaçlı kullanılırken, üst katlar konaklama amaçlı yapılmıştır. Romalılar insula ile çok katlı yapı yapan ilk uygarlık olmuşlardır. 

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsula

Continue Reading

You'll Also Like

LEYLA By gizemmgurbuzz

Historical Fiction

66.1K 6K 65
İskoçya'dan Osmanlıya uzanan destansı bir aşk...
AŞK-I DERUN By 👑

Historical Fiction

7.1K 550 17
Büyük bir sevda ile bir araya gelen iki gönlün büyük imtihanları. Kuruluş Osman karakterlerinden alınmıştır. Algon sevdasını birde kendi hikayelerimi...
5.8K 415 6
Algon
AŞIK CİNİM By Gece....

Historical Fiction

95.9K 3.7K 37
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin aşık bir cini olan kız Peki sizce bu aşka ne olacak başlamadan bitecekmi yoksa büyük bir yasak a...