Born To Die || ChanMin

By skzimemnu

4.1K 715 1K

Tanrı, acımasızca öldürülen Kim Seungmin'e katilini bulması ve ondan intikam alması için bir şans verir. ... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
11
12

10

270 47 90
By skzimemnu

Oy verir misiniz pls
---------------

Komiser evinin kapısını açıp içeri girer girmez elinde maskeyi tutan Seungmin karşıladı onu. "Bunun sende ne işi var?" Sesindeki sertlik, bakışlarındaki soğukluk ve duruşundaki kızgınlık... Tanıştıklarından beri ilk kez ona karşı böyle bir tavır sergilemişti.

Ayakkabısını çıkaran Chan o sert tavrı pek de umursamamış gibiydi. "Odamı mı karıştırdın?" diye sordu Seungmin'in yanından geçip mutfağa doğru ilerlerken.

Adamın gevşek hâli ölü ruhun daha da çok sinirini bozuyordu. Kolunu sıkıca tutup onu durdurdu ve yüzüne bakmasını sağladı. "Bu şey neden sende?" İğrenç bir şey tutuyormuş gibi hissettiriyordu elindeki maske. Bakmaya bile tahammül edemiyorken onu Chan'ın odasında bulmak aklını fena halde karıştırmış, şüphelenmesine neden olmuştu.

Seungmin'in kolunu bırakmayacağını anladığı için su içme isteğini bir kenara attı ve maskeyi kendi eline aldı Chan. "Aslında bu kadar erken bulmanı beklemiyordum, sürpriz yapacaktım sana."

"Tanrı aşkına, ne sürprizinden bahsediyorsun?!" diye bağırdı Seungmin. Hayal kırıklığı sinirlerine hakim olmasını engelliyordu, aynı anda binlerce farklı senaryo geçiyordu aklından. "O lanet katilin maskesi senin çekmecende ne arıyor? Düzgünce cevap ver artık bana."

Kolundaki tutuş beklemediği derecede sıklaşırken gencin gözlerindeki yakıcı öfkenin kendi içine aktığını hissetti komiser. Maskeyi rastgele bir yere bırakıp bir elini onun elinin üstüne diğerini de omzuna koydu ve hafifçe okşadı. "Sakin ol, açıklayacağım."

Elinde yeterli kanıt olmadan ona karşı açıkça sözlü bir ithamda bulunmak istemiyordu Seungmin. Tek istediği makul bir açıklamaydı, bunu belli etmek istercesine komiserin kolunu bıraktı ve kaşlarını çatmaya devam ederek "Konuş." dedi sertçe.

"O geceden sonra nereye gittiğini bilmediğim için sana söyleyemedim ama bir sürü şey oldu şu son iki günde. Changbin'in evinize yabancı birinin girdiğini tepit ettiğini söylemiştim hatırlıyor musun? Kameraların açısından çıkana kadar takip ettik onu." Yavaşça konuşurken gözlerini Seungmin'inkinden ayırmıyordu. Sözlerine inanacağına emindi.

Bir anlığına maskeyi unutarak heyecana büründü Seungmin. "O kişi katil miymiş?"

"Bundan henüz emin değiliz. Changwon'da izi kesildi ancak Busan'a kaçtığını düşünüyoruz bu yüzden dün gece yarısına kadar o bölgeleri aradık. Maskeyi Changwon'da bir çöp kutusunun yanında buldum."

Beklediği gibi ona inanmıştı Seungmin. Tüm şüpheleri bir anda yok olmuş, rahat bir nefes almıştı. "Yani? Başka bir şeye ulaşamadınız mı?" diye sordu umudunu yitirmemeye çalışarak.

"Maskenin kenarına bir saç teli takılmıştı. DNA analizi ile kimlik tespiti yapılması için adli tıpa gönderdim ancak sonuçlar henüz çıkmadı."

'Sonunda!' diye düşündü Seungmin. 'Sonunda önümdeki sır perdelerinden biri aralanmak üzere.' Kimliği tespit edilirse katil için arama emri çıkartılır, çok geçmeden de yakalanırdı. Eğer geçmiş hayatına dair her şeyi de hatırlarsa ruhu işte o zaman gerçekten dünyadan rahatça ayrılabilirdi.

"Yoksa..." diyen komiserin sesi sayesinde düşüncelerinden koptu ve ona baktı. "Benden mi şüphelendin?"

Tek kaşını kaldırarak bir cevap bekleyen adama karşın dudaklarını birbirine bastırdı, ardından da başını hafifçe yana yatırıp sevimli bir şekilde gülümsedi Seungmin. "Hayır, şüphelenmedim tabiki~"

"Şüphelenmişsin işte!" diyerek bozulduğunu belli eden bir ifadeyle ona karşı çıktı Chan. "Neredeyse bir aydır gece gündüz seninle katili bulmak için uğraşıyoruz, nasıl benden şüphelenebilirsin?"

Pekala, bu sözler Seungmin'e kendini biraz suçlu hissettirmişti. Chan'ın bunca zaman onun için uğraştığı doğruydu ancak maskeyi görünce, bir de üstüne Minho'nun söyledikleri ve sol kolundaki yara eklenince başka bir şey düşünmek onun için epey zor olmuştu. Kollarını komiserin beline koyarak ona sarılırken başını da omzuna yasladı ve "Özür dilerim~" dedi mahçup bir ifadeyle.

Chan bir anlığına duraksasa da sarılışına karşılık verdi, hafifçe gülümsedi. "Katilin kim olduğunu mutlaka öğreneceksin, merak etme."

"Sana güveniyorum." Seungmin şimdiye kadarki her şey için müteşekkirdi ona. Gerçekten çok iyi biri olduğunu düşünüyordu. Dışarıdan bakınca soğuk görünse de yakınlaştıkça samimiyetini belli eden, onun için uğraşan, ondan korkmayan biri... Eğer yaşamına bu kadar çabuk veda etmeseydi belki çok daha farklı bir şekilde tanışırlardı ve geçmiş hayatlarındaki gibi bir ilişki yaşarlardı. Bu düşünce umutsuzca iç çekmesine neden oldu.

Tam da o an geçmiş yaşamlarında Chan ile ilk tanıştıkları anı hatırladı.

18 yaşına girdiği gün babasının ani ölümüyle kimsesiz kalan genç boş tahta evin önündeki toprak zeminde kendine çektiği dizlerine sarılmış şekilde oturuyor, hayatının geri kalanının nasıl olacağını düşünüyordu. Ağlamıyordu çünkü tam bir ayyaş olan babası öldüğü için üzüleceği biri değildi.

Küçük taşların ve toprağın birinin adımlarının altında ezilme sesi kulaklarına dolduğunda alnını dizlerinden kaldırdı, karşısına baktı. Elindeki örme sepeti uzatarak "Bunları senin için yaptım." diyordu aynı yaşta olduğunu bildiği, pek de yakın sayılmayan bir komşusu.

Sepeti almalı mı almamalı mı, nasıl bir cevap vermeli bilemediği için sessiz kalırken önündeki genç bunu umursamadan yanına oturmuş, sepeti de oraya bırakmıştı. "Daha önce tanışma şansımız olmadı. Adım Seungmin." dedi ve gülümsedi.

Diğeri ise şaşkınlığını belli etmemeye çalışarak "Bang Chan." dedi kısaca. Babasının vefat ettiği günden beri iki üç komşusu kuru bir taziyede bulunmuş, bazıları hiç yüzüne bile bakmamıştı. Bu gencin neden onun için bir şeyler hazırlama zahmetine girdiğini ve tanışmak istediğini anlamamıştı.

"Evden pek çıkmıyordun değil mi? Bunca zamandır aynı yerde yaşıyoruz ama birbirimize çok az rastladık." diyerek sohbeti devam ettirme girişiminde bulundu Seungmin. O köydeki neredeyse herkesi tanırdı ve bu gencin hiç arkadaşı olmadığını biliyordu. Tek yakını olan babasını da kaybedince yapayalnız kaldığını düşünmek onu üzmüştü bu yüzden yanında olmaya çalışmak istemişti.

Mırıldanarak onayladı onu Chan. "Evet." İnsanların sahte samimiyet gösterilerinden nefret eder bu yüzden kimseyle gerekmedikçe konuşmaz ve sürekli kendi kendine takılırdı.

Yine kısa ve net bir cevap almasıyla pes etmeden yanındaki sepeti onun önüne koydu Seungmin. "Sever misin bilmem ama hepsini kendim yaptım. Yersin umarım."

Cansız bakışlarını bir sepetteki yiyeceklere bir de ona çevirdi Chan. "Yakın olmak bir yana adımı bile bilmiyordun daha önce. Neden benim için bunları hazırlamakla uğraştın?"

Seungmin yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirdi. "Arkadaş olmak istiyorum çünkü." Ardından ona biraz yaklaştı, elini ağzının önüne koyarak fısıldadı. "İtiraf etmek gerekirse çok yakışıklı olduğunu düşünmemin de biraz etkisi var." Ve oğlanın şaşkınlıktan irileşen bakışları eşliğinde kıkırdayarak geri çekildi.

Seungmin birden güldüğünde kulağına ulaşan sevimli sesiyle ne olduğunu anlamayarak ona baktı Chan. Hâlâ sarılıyorlardı ve ikisi de bu durumdan şikayetçi değildi. "Komik bir şey mi söyledim?"

Kafasını adamın boynundan çekti, yüzüne baktı Seungmin. "Hayır. Aklıma bir şey geldi sadece."

Onu izlerken kalbinin atmaması gerektiği kadar hızlı attığını hissediyordu Chan. Ölmüş birine karşı his besleyecek kadar kafayı yememiş olmayı diledi kendi kendine.

"Günaydın! Nasılsın? Kahvaltı etmedin değil mi?" Kim Seungmin yine elinde yiyecek dolu örme bir sepetle Bang Chan'ın evine gelmişti. Tanıştıkları günden beri neredeyse bir buçuk ay geçmişti ve bu süre zarfında birlikte epey zaman geçirip yakınlaşmışlardı.

"Günaydın. İyiyim ve hayır etmedim." diyerek gülümsedi Chan. "Seni bekliyordum."

"O zaman bugün arkadaşlarım da bize katılsa olur mu?" diye beklentiyle sordu Seungmin. Chan'ın koca köyde yakın olduğu tek kişi oydu ve çevresini biraz daha genişletmesini yeni arkadaşlıklar da edinmesini çok istiyordu.

Bir süre düşünürcesine ensesini kaşıdı ardından da omuz silkti Chan. "Olur sanırım."

Seungmin'in arkadaşları Minho, Jeongin ve Hyunjin'di. Üçüyle de çocukluğundan beri tanışıyor, onlara herkesten daha çok güveniyordu. Aralarına Chan'ın da katılmasına bir şey demeyeceklerini düşünüyordu ama bir tık yanılmıştı. Minho ve Jeongin onunla çok iyi anlaşırken Hyunjin Chan'a karşı hep mesafeli durmuş, Seungmin ile bir an bile yalnız kalmasına izin vermemişti.

Bunun nedenini sorduklarında ise "Enerjisi çok karanlık ve boğucu." demişti sadece. Seungmin bu açıklamaya göz devirmiş, böyle bir şey yüzünden Chan'ı dışladığı için Hyunjin'e kızmıştı.



---------

Geçen bölüm Chan'dan şüphelenenler hâlâ şüpheleniyor mu acaba

Continue Reading

You'll Also Like

124K 21.9K 17
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
102K 6.4K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
206K 21.6K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
26.1K 5.5K 33
+82 10 1311 5960: Hamileyim. JJK: Kimsin?