Opia

By mincathow

22.6K 2.8K 2.4K

» minsung | sadece gözlerime bak Opia'm. More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.4
1.5

1.3

1.2K 175 189
By mincathow

100 oy, 100 yorum

Mor saçlı genç saatlerce oturduğu masada gerinerek dikleşti. Bu hafta vizeleri başladığı için yemek dışında odasından çıkmayıp ders çalışıyordu. Takıldığı bir kaç soru üzerinde yoğunlaştığı sırada kapısı tıklatılmış jisung'un sesi duyulmuştu.

Minho, haftalardır kaçtığı jisung'un sesini duymasıyla titrek bir nefes alıp bekletmemek adına seslendi. "Gir." Bu komutla beraber jisung yavaşça kapıyı açıp içeri süzülmüştü.

Bir eli kapıda öylece kendisinden kaçan gence çıkardı bakışlarını. O günün üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti ve jisung kendini bir türlü açıklayamamıştı. Minho'nun ondan sürekli kaçması işini zorlaştırıyordu. Üstüne gidip sıkmak ve korkutmakta istemiyordu.

Bu durum seanslara başlamalarına engel değildi. Dört gündür başladıkları seanslar dışında bir iletişimleri olmuyordu. Minho sürekli göz temasından kaçınıyordu. Hem utanıyor hem de jisung'un tepkisinden korkuyordu. Ona kendisini açıklama izni vermemişti çünkü duyacağı şeylerden korkuyordu. Jisung'un ondan uzaklaşmasını istemiyordu ama kendisinin uzaklaştığının farkında bile değildi.

Jisung sessiz ortamı bozarak söze girdi. "Sanırım alışveriş'e çıkmamız lazım. Evde pek bir şey kalmamış, dışarıdan yemek söyledim." Biraz duraksayıp devam etti. "Pizza ve sprite?" Minho'nun sevdiği yiyeceklerden sipariş etmişti, en azından ondan bir tepki bekliyordu.

Minho duyduklarıyla istemeden gülümseyip bakışlarını jisung'a çıkardı. Jisung bu gülümsemeyle derin bir nefes almış sırıtmıştı.

"Şey, yanında-" Minho'nun sözünü keserek yanıtladı jisung. "Baharatlı patates kızartması ve sufleyle birlikte." Minho, jisung'un kendisini bu kadar iyi tanıyıp ve ilgilenmesi karşısında utanmıştı. Cevap vermesi gerektiğini düşünerek mırıldandı. "Teşekkürler hyung. Bir kaç sorum kaldı, bitirip gelirim olur mu?"

Jisung büyük adımlarla minho'ya yaklaşarak masada ki açık kitaba doğru eğildi. Bununla beraber minho gerilerek çok yakınında olan jisung'dan uzaklaşmak adına sandalyesinde geri kaydı. Jisung sevdiği çocuğun bu hareketiyle dudaklarını dişleyerek yan bir şekilde duran gencin üstüne doğru eğildi.

Anlık nefesini tutan minho olduğu konumu sorguluyordu kendi içinde. Jisung biraz daha eğilerek minho'yu kendi ile sandalyesi arasında sıkıştırmıştı. Bakışlarını jisung hariç her yerde gezdiren minho titrek bir nefes alarak gözlerini yumdu. Çok.. çok yakınlardı. Kalbi haddinden fazla hızlı atıyordu.

Jisung karşısında gözlerini sıkıca kapatan genci inceledi bir süre. Kusursuz teni, uzun kirpikleri, ıslak kiraz rengi dolgun dudakları, çıkık elmacık kemikleri, şekilli burnu, tatlı mor tutamları, minik bedeni, eşsiz kokusu.. Minhoydu. Aşıktı her bir zerresine. Jisung için eşsiz biriydi, ulaşılamaz biriydi. Çok aşıktı jisung. Aşkının büyüklüğü karşısındaki bedeni korkutmasını istemiyordu.

Elini çıkık elmacık kemiklerine yaklaştırıp hafifçe okşamaya başladı. Minho bu temasla titreyerek ellerini yumruk haline getirdi. "Aç gözlerini." Sanki bu komutu beklermişçesine yavaşça açtı gözlerini minho. Aralarında bir nefeslik uzaklık vardı.

Yıldızları kıskandıracak parlaklıktaki gözlerini dikti jisung'a. Bu parlak irislerde kayboldu jisung. Artık sevgisini saklamak istemiyordu, minhoyu doyasıya sevmeyi, öpücükler kondurmayı, sıkıca sarılmayı, sevdiğini açıkça belirtmek istiyordu.

Ama korkuyordu işte. Korkusu açıklamak istemesi değildi, minho'nun korkmasından korkuyordu. Onu kabul etmemesinden. Ama farkındaydı bazı şeylerin, kendisine karşı boş olmadığının farkındaydı jisung. Sadece, kolay kolay kabul etmeyeceğini biliyordu.

Düşüncelerinden arınıp minho'nun yüzüne yaklaştı. Artık kaçmasına izin vermeyecekti, sevgisini belli edecekti. Yönünü boynuna çevirip derince soludu kokusunu. Oradan yavaşça yanaklarına doğru yol çizdi. Minho titreyen ellerini durdurmak adına jisung'un sweetine tutundu. Bedeni titriyordu bu yakınlık karşısında. Henüz bazı şeyleri yenmiş değildi ve korkuyordu.

Jisung altındaki bedenin titrediğini fark edip başını kaldırarak yüz yüze gelmelerini sağladı. Ellerinden birini mor tutamları düzeltmek için kaldırıp okşadı yumuşak saçları. Dudaklarını açıkta kalan alna bastırdıktan sonra birbirine değdirdi alınlarını. "Nefes al güzelim, zihnini boşalt. Sana söylediklerimi tekrarla."

Minho derince nefeslenerek sakinleşmeye çalıştı. Zihnini boşaltıp, güzel hayaller kurmaya başladı. Seanslarda jisung'un yardımıyla bu tip duruma düşerse ne yapması gerektiğini biliyordu artık. "Temastan korkma.." Jisung'un söylediklerini tekrar etmeye başladı.
"T-temastan korkma.."

"Kimse sana zarar vermeyecek, sana uzatılan eli geri çevirme, sarıl.." Her bir cümlesini tekrar eden mor saçlı beden titremelerinin azaldığını hissediyordu. "Ailen sana kırılmaz, başkasına temas ettiğinde annen sana küsmez minho.." Minho dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra mırıldandı. "Küsmez mi? Beni sevmeye devam eder mi?" Jisung, minho'nun çocuksu ruhuna gülümsedi. Çok masumdu aşık olduğu çocuk.

Kaza anında son temas ettiği kişi annesiydi minho'nun. Arabada sıkıştıkları zaman sıkıca tutunmuştu annesine. Minik parmakları sarmıştı annesinin elini. Yardım gelene kadar öylece ailesinin cansız bedenleriyle beklemişti saatlerce. Ne ağlıyordu, ne tepki veriyordu. Şoktaydı küçük beden. Onu bulan ekipler zar zor ayırdı ellerini. İşte o an bir çığlık kopmuştu minho'dan. Ayrılmak istemiyordu ailesinden.

Çok zor anlar yaşamıştı o küçük yaşında. Yanında olan çok kişi vardı ama o ailesini istiyordu yanında. Son kez annesine temas ettiği için kimse ona dokunsun istemiyordu. Hep kaçınmıştı temaslardan. Bu yüzden başkası temas ettiğinde o anlar aklına gelir ve atak geçirirdi. Ama şuan sevdiği çocuğun temaslarından kaçamıyordu, kaçmıyordu. Biraz titresese de geçiyordu zamanla.

"Sever. Sen onların çocuklarısın minho, ne yaparsan yap seni sevmeye devam edecekler." Minho başıyla onaylayıp ellerini tuttuğu sweete sıklaştırdı. Jisung, minhoyla tekrar yüz yüze gelerek minik bir gülümseme verdi. "İyi misin?"

"Hm hm" Aldığı onayla tekrar yaklaştı minhoya. Bu durumu yenmesi gerekiyordu.

Jisung'un bakışları ıslak dudaklara kayınca derince yurkundu. Öpmek istiyordu. O dudakların tadını almak istiyordu. O dolgun dudakları öpücükleriyle kızartmak istiyordu. Kendini tutamayarak yaklaştı dudaklara.

Minho, gelecek olan atağı fark edip gözlerini kocaman açarak kırpıştırdı. Jisung dudaklarını tam değdireceği sırada çalan kapı ile durmak zorunda kalarak hızla geri çekildi. Minho'nun kocaman olmuş gözlerle ona bakması durumu daha çıkmaz hale sokuyordu.

Israrla çalan kapıyla hızla odadan ayrılıp dış kapıya yönelerek açtı. Sipariş ettiği yemekler gelmişti, kısa sürede hepsini mutfağa taşıyarak masaya kurmaya başladı.

Bu sırada az önceki yakınlıklarını ve neredeyse öpüşecek olmalarını düşünüyordu mor saçlı. Vücuduna nüfus eden sıcaklıkla yerinde doğrularak büyük cama ilerledi. Ellerini yanaklarına yerleştirip kendine gelmeyi bekledi. Öpüşecek olmaları kalbini hızlandırmıştı. İçeriden jisung'un sesini duyunca hızla  kendine gelerek mutfağa yöneldi.

Pizza, sprite ve bir çok sevdiği atıştırmalık vardı masada. Jisung'a bakmadan masaya oturup pizzasından bir ısırık aldı. Ağzında yayılan tatla gülümsedi.

Sessiz geçen yemekten sonra minho masayı toplayıp tekrar odasına gitmek için adım atmıştı ki kolunu tutan bedenle irkilerek arkasını döndü. Jisung onu bırakmamakta ısrarcıydı, kendini açıklamak istiyordu artık. Minho'nun kendisinden kaçmasını istemiyordu. "Konuşalım."

"Şey dersim va-" Jisung onun sözünü keserek salona yöneldi. Peşinde sürüklediği minho ile birlikte. Geniş L kotuğa oturup minhoyu da yanına oturttu. "Sözümü kesmeden dinle.. lütfen." Minho artık kaçamayacağını anlayıp ağır hareketlerle başını salladı. Jisung derin bir nefes alıp söze girdi.

"O gün.. hareketlerimi çok yanlış adnladın. Kaç defa anlatmaya çalıştım fakat dinlememekte ısrarcıydın. Bunun için seni suçlamıyorum elbette sadece, sadece aklındaki gibi bir durum olmadığını bilmeni istiyorum. Kucağımda, boynuma sokulmuş halde öpücüklerini bıraktığında.." Duraksayıp minho'nun utangaç şekilde başını eğmesini izledi bir süre.

"Heycanlandım. Öpücüğünü hissettiğimde ne yapacağımı şaşırdım. Seni durdurdum çünkü kendimi durdurabileceğimi sanmıyordum." Minho başını hızla jisung'a çıkartmış bakışları altında kekelemekten kendini alamamıştı.
"N-ne?" Jisung onu korkutmadan oturduğu yerden biraz daha kayarak dizlerinin temas etmesini sağladı.

"Seni durdurdum çünkü, eğer devam etseydin bu defa ben durmakta zorlanacaktım ve seni istemeden de olsa korkutacaktım." Minho jisung'un ne demek istediğini anlamıştı elbette. Heycanla kalbi teklemişti.

Jisung minho'ya biraz daha yaklaşarak onu koltuk başlığı ile kendi arasına sıkıştırdı. Minho kaçacak alan olmadığı için bakışlarını jisung'un üstüne eğilmesi sonucu açılan köprücük kemiklerine dikti. "Minho, farkındasın değil mi? Biliyorsun." Minho inkar etmeden başını salladı. Kaçmanın bir anlamı yoktu. Hem yanlış anlamıştı jisung'u belki de gerçekten ona karşı bir şeyler hissediyordu.

"Kucağımda olman, bana sığınman, öpücüklerin.. Öyle hoşuma gidiyor ki, minho öyle hoşuma gidiyorsun ki.." Jisung burnunu bağımlısı olduğu kokuyu daha da solumak için minho'nun boynuna eğdi. Minho titrek bir nefes verip ellerini jisung'un sweetine sardı. Kalbi patlayacak gibiydi, yer altından kayıyor gibi hissediyordu.

"Senden rahatsız olmuyorum." Minho'nun ondan koşarak kaçmadan önceki konuşmasına hitaben konuştu jisung.

Jisung dudaklarını yumuşak yanaklarak bastırarak yüz yüze gelmelerini sağladı. "Minho, güzel bebeğim.." Minho bu hitapla utanarak gülümsedi. Jisung minho'nun elini kendi kalbi üzerine getirdi. "Hissediyor musun?" Minho elinin altında hızlı atan kalbi hissetti bir süre. Melodik bir şarkı gibiydi. Çok hızlıydı. "Sadece senin için atıyor bu kalp."

Minho aldığı itirafla bir süre dondu. Elleri hafif tiremeye başlamıştı ama durdurdu kendini. "H-hyung.." Ne diyeceğini bilmiyordu. Aklı kalbi bir birine karışmıştı.

Jisung minho'nun zorlandığını fark ettiğinde avucu içindeki ellerine kokulu bir öpücük bıraktı. "Bir şey söylemene gerek yok, sadece beni anlamanı istiyorum. Hislerimi bilmeni istiyorum." Minho dolu gözleriyle dinledi hyungunu.

Hyung'u ondan hoşlanıyordu. Bunu tüm benliğiyle hissediyordu. İçinde bir korku vardı, bu korku ona adım atmasına engel oluyordu.

Jisung minho'nun kulağına doğru eğilip bedeninin titrmesini sağlayacak cümlesini kurdu. "Bundan sonra farklı bir jisung ile karşılaşacaksın güzelim. Hyung'un sana fena tutuldu bal arısı.."




omg ne dedi.

Continue Reading

You'll Also Like

519K 31.1K 32
ablasına yazacakken yanlışlıkla dünyaca ünlü boksöre yazan Ahu 💋💋 Herşey kurgu gerçek hayatla bağlantısı yoktur.
6.4M 206K 103
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
62.5K 5.8K 68
Asi ve Alaz Twitter üzerinden tanışırlar.
217K 9K 59
Köyde geçen bir aşk hikayesi... O bir inci tanesiydi; Dışı dillere destan bir güzel... Naîf kırılgan ve nârin... Köy kurgusu ve abimin arkadasşı konu...