KARAR MERCİİ

Por Bodrumperisi

428 55 85

Perdenin minicik aralığından, hemen çaprazda kalan evimin kırılmış kapısına ve kapının önündeki siyah arabaya... Más

1.Bölüm (Mahalleye Dönüş)
2.Bölüm (Vatra)
3. Bölüm (Esin Yıldız)
4.Bölüm (Kartal Boztepe)
6.Bölüm (Kızım Nerede?)

5.Bölüm (Baba)

49 7 0
Por Bodrumperisi

Merhabaa, güzel bir bölüm ile geldim, umarım seversiniz, umarım hoşunuza gider. Lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın, iyi okumalaar. 🩷🩷

_________________________________________

Hattın ucunda işittiğim ses ile zihnimdeki alarmlar çalmaya başlarken, mantığım tamamen devre dışı kaldı. Telefonu alelacele kapatıp, ne yapacağımı bilemeyerek, korkulu bakışlar ile etrafıma bakındım, gitmeli miydim, kalmalı mıydım, Mahir'e anlatırsam bana yardım eder miydi? Kesik kesik nefesler alarak, telefonu elimden düşürmemek adına komodine bıraktım. Bakışlarım masum masum uyuyan meleğim ile kapı arasında mekik dokudu, ona bizi bulamayacaklarına dair söz vermiştim, şimdi ne yapacaktım? Burada elim kolum bağlı oturamazdım, bir yolu olmalıydı...

Panik ile telefonumu elime alıp, odadan çıktım ve Mahir'in numarasının hâlâ aynı olmasını umarak, numarasını tuşladım. Mahir'in telefonu meşgul çalıyordu.

"Lanet olsun, bu saatte kim ile konuşuyorsun!?"

Telefonu kapatıp, koşar adım merdivenleri indim, gecenin bir vakti kapıyı çalacağım için Mahir'in annesi; Fazilet Hanım yüksek ihtimal, beni topa tutacaktı fakat bu acil bir meseleydi. Mahir'i evde bulacağımı umarak, sokak kapısını açmam ile Mahir'in araba ile mahalleden ayrıldığını görmem ve hayal kırıklığına uğramam bir oldu. Sanırım yapacak bir şey kalmamıştı, yarın sabah ilk işim polise gitmek olacaktı. Sokak kapısını bıkkınlık ile kapatarak, ağır ağır merdivenleri tırmandım ve yatak odasına girip, yatağa oturdum.

Kartal, benden hayatımın üç yılını almıştı, ona verebileceğim hiçbir şeyim kalmamıştı, benden ne istiyordu? Görüş alanım gitgide buğulanırken, omuzlarıma çöken ağırlık, elimi kaldırıp gözlerimi silmeme dahi izin vermedi. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken, tek yapabildiğim hıçkırarak elimdeki telefona bakakalmaktı.

"Ben ne günah işledim de bunları yaşıyorum."

Saat gibi geçen her dakikanın ardından, güneş alaca karanlığı dağıtmış, sabahın ilk ışıkları günü aydınlatmıştı. Ağlamaktan bitap düşmüş bir halde, yataktan kalkıp, banyoya girdim. Kısa bir duş alıp, dişlerimi fırçaladım ve banyodan çıkıp, siyah boğazlı kazağımı ve buz mavisi kot pantolonumu giyip, beyaz salaş hırkamı da üzerime geçirdim. Saçlarımı gelişi güzel tarayıp, kelebek toka ile topuz yaptım. Ses yaptığım için uyanmış, yatakta oturarak beni izleyen Vatra'ya yaklaşıp, "Anneciğim şimdi seni giydireceğim ve beraber, Mahir amcanın iş yerine gideceğiz onu görmeye tamam mı?" dedim zoraki bir gülümseme ile. Bugünlerin onun hafızasında, annesinin bir adamdan kaçtığı değil, hayatımızın düzene girdiği zaman olarak kalmasını istiyordum. Vatra dudak bükerek başını yana doğru eğip, "Ama Mahir amca bizi sevmiyor ki." dedi kaşlarını çatarak.

"Prensesim."

Vatra'yı kucağıma alarak yere indirip, "Mahir amcan seni seviyor, sadece ara sıra, bizim aramızda anlaşmazlıklar yaşanıyor ama bizim ile bir derdi yok." sözlerime ben bile inanmazken, onu inandırmaya çalıştım. Mahir'in, Vatra'yı sevdiği doğruydu zira bir çocuktan nefret edecek kadar kötü kalpli biri değildi fakat benim ile bir derdi olmadığı kısmı, külliyen yalandı. Vatra'nın elini yüzünü yıkayıp, üzerini sıkıca giydirdim, bugün hava yağmurluydu ve hasta olması işten bile değildi. Bir taksi çağırıp, Vatra ile birlikte pencere kenarında, taksiyi beklerken, tedirginlikle sokağı baştan sona kolaçan ettim, her an her yerden çıkabileceği hissiyatı beni terk etmiyordu.

"Anne."

İrkilerek kucağımdaki kızıma dönüp, "Efendim bebeğim." dedim, sürekli indirdiği atkısını düzeltirken.

"Neden Mahir amcanın iş yerine gidiyoruz, o polis değil mi?"

"Evet, Mahir amcan bir polis ama aynı zamanda benim arkadaşım, onun ile konuşmam gereken bir konu var, bu yüzden gidiyoruz."

"Çok uzun sürecek mi?"

"Hayır güzelim."

Vatra oflayarak başını omzuma yasladığında, onun, Mahir'den pek hoşlanmadığını anlamıştım.

"Babam niye bizi almaya gelmiyor?"

Vatra'nın, Kartal'ın bizi aradığı içine doğmuşcasına sorduğu soru betimi benzimi attırırken, duyduğum korna sesi adeta imdadıma yetişmişti.

"Haydi gidelim anneciğim."

Çantamı alıp, hızlıca evden çıktım. Taksiye binip, "Karakola gidiyoruz." dediğimde, taksici sorgulamadan arabayı çalıştırdı. Göz ucu ile Vatra'ya baktığımda, sorusuna cevap vermediğim için bana sinirlendiğini fark ettim fakat ona verecek bir yanıtım yoktu. Yol boyunca aynasından devamlı olarak taksicinin bana bakıp, bakmadığını kontrol etmiştim, taksiciden bile şüphelenecek hale getirmişti beni. Taksi karakolun önünde durduğunda, taksi parasını ödeyip indim...

****

Sinirle elindeki kalemi kırıp, koltuğundan ayağa fırladı, üstleri, herhangi bir adli sicili bulunmayan birinin peşine düşmeyi mantıklı bulmuyor, bunun görevi kötüye kullanmak olacağını söylüyordu.

"Herif, Nazen'in peşinde diyorum! Aylarca Ankara'dan dışarı adım atmayan şahıs, Nazen, İstanbul'a döndüğünde, İstanbul'a gelmeye karar veriyor, ne büyük tesadüf!"

"Ama başkomiserim-"

Mahir, Zeynep'e ters bir bakış atıp, "Ama sen dur, ben illa ki senin bir açığını bulacağım!" dedi dişlerini sıkarak.

"Yardımcı olabileceğim başka bir konu var mı?"

"Yok, Zeynep çıkabilirsin."

Zeynep, odadan çıkacağı sırada, genç, erkek bir memu içeri girip, "Mahir komiserim, sizi görmek isteyen bir kadın var." dediğinde, Mahir, "Kimmiş?" diye sordu.

"Adı Nazan sanırım."

"Nazen! Tamam gelsin."

Genç memur başıyla onaylayıp, aceleyle yanlarından ayrıldı ve Nazen'e, Mahir'in odasına kadar eşlik etti. Nazen, Vatra ile birlikte Mahir'in odasına girdiğinde, Mahir ters giden bir şeyler olduğunu anlayıp, "Zeynep sen, küçük hanım ile biraz ilgilen, biz de annesi ile konuşalım." dedi, Nazen'e bakmadan.

"Gel bakalım, biraz sohbet edelim senin ile."

Zeynep, Vatra'ya elini uzattığında, Vatra, annesinin gözlerine bakarak, annesinden izin istedi. Nazen gözlerini yumarak, Vatra'ya izin verdiğinde, Zeynep ve Vatra birlikte odadan çıktı...

****

Kadın polis, Vatra'yı yanımızdan götürdüğünde, Mahir odanın kapısını örtüp, eliyle masanın önündeki deri koltukları işaret etti. Gerginlikle koltuklardan birine oturup, parmaklarımı birbirine kenetledim. Mahir koltuğundaki yerini alırken, "Ciddi bir mesele olmasaydı, sen kolay kolay buraya gelmezdin. Ne oldu?" diye sordu. Üzüntü ile, "Peşimde bir adam var." dedim bakışlarımı kaçırarak.

"Kim bu adam?"

"Kartal Boztepe, ben Ankara'yken üç yıl birlikte yaşadık. Üç yıl içerisinde bana uyguladığı psikolojik şiddetin haddi hesabı yok, artık katlanmayacağımı anladığımda, kaçıp mahalleye dönmeye karar verdim fakat beni bulmuş, dün gece, senin ile konuştuktan sonra gizli numaradan beni aradı. Senden yardım istemek, istedim ama telefonun meşgul çalıyordu."

Mahir sözümü kesmeden pür dikkat beni dinleyip, "Bu adam, Kartal Boztepe, yanlış anlamadıysam senin erkek arkadaşın, evli değilsiniz, değil mi?" diye sordu zorlandığı her halinden belliyken.

"Hayır değiliz."

"Tamam bir şikayet kaydı açalım, çocuklar ifadeni alsın-"

"Peki sonra ne olacak?"

"Şimdilik dosya savcılığa gidecek, uzaklaştırma kararı çıkartabiliriz ama adamın adli sicil kaydı yoksa süreç uzar."

Mahir'in sözleri ile ikinci bir hayal kırıklığı yaşarken, uzaklaştırma kararının onu durduramayacağını biliyordum.

"Uzaklaştırma kararı bana yardımcı olmayacak, bunu en az benim kadar iyi biliyorsun."

Mahir'e resmen yalvarırcasına bakarken, onun da içten içe üzüldüğünü görebiliyordum.

"Seni ve Vatra'yı canım pahasına koruyacağıma dair söz veriyorum ama yasal süreç böyle."

Usulca başımı sallayıp, sesli bir nefes verdim ve kabullenmekten başka çarem olmadığını anladım. Mahir'in emri ile karakoldaki, genç memurlar, ifademi alıp, şikayet kaydı oluşturdular,  elimde hiçbir delil olmaması durumu zorlaştırıyordu. Karakoldan ayrılmak üzereyken, Mahir, bizi kendisinin bırakmak istediğini söyleyip, bizim ile birlikte karakoldan ayrıldı. Arabaya bindiğimizde, bakışlarımı cama çevirip, Mahir'den kaçırdım. Araba evin önünde durduğunda, Mahir de bizim ile arabadan inip, "Telefonun daima açık olsun, bir telefon, mesaj alırsan derhal bana haber ver, bana ulaşamazsan, karakolu ara. Gerekmedikçe evden çıkma ve Vatra'yı da gözünün önünden ayırma." Vatra'nın duymaması için kısık ses ile beni tembihledi.

"Kapıyı da çok güzel kilitle, ben kapıya birilerini dikeceğim zaten ama ne olur ne olmaz. Tamam mı?"

Başımı evet anlamında sallayıp, "Ama hiçbir kanıt, delil olmadan nasıl kapıya birisini dikeceksin?" diye sordum aklıma yatmayarak.

"Sen orasını bana bırak, tamam mı dedim."

"Tamam."

"Eve girdiğinizi göreyim, karakola döneceğim."

"Mahir."

"Efendim."

"Her şey için teşekkür ederim."

Buruk bir tebessüm ile teşekkür ettiğimde, iç çekip, sessiz kaldı. "Üşütme kızı, haydi." Konuyu dağıtmak istediğini biliyordum, üstelemeyip, Vatra ile birlikte eve girdim ve salonun penceresinden, Mahir'in araba ile uzaklaşmasını izledim. Çok kırgın ve kızgındı ama bize kıyamıyordu. Pencereden uzaklaşıp, mutfağa ilerlediğimde, kapı zilinin çalması ile Mahir'in geri döndüğünü düşünerek kapıya yaklaştım, "Kim o?" diye seslendiğimde, Fazilet Hanım'ın sesini işitmem hiç hayra alamet değildi.

Şaşkınlık ile kapıyı açıp, "Fazilet Hanım?" gözlerime inanamayarak, benden istediğini duymayı bekledim.

"Sen utanmıyor musun, çoluğun çocuğun olduğu halde, benim oğlumun etrafında gezmeye?"

Ben olduğum yerde donup kalırken, o kapıdan bir kaç adım uzaklaştı, Vatra'nın bu tartışmaya şahit olmasını istemiyordum, evden çıkıp, Fazilet Hanım'a yaklaşarak, "Sizin ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?" sinirle sordum.

"Koskoca beş yıl, yetmedi mi oğlumu soldurduğun? Sen gittin, o nişanlandı, bambaşka hayatlarınız var artık, bırak artık oğlumun peşini."

İstemsizce gülerek, "Siz benim ile alay mı ediyorsunuz? Oğlunuz bugün evlat acısı çekiyorsa bu sizin yüzünüzden. Bana bakın Fazilet Hanım, o günki genç, cahil Nazen olsaydı sizden korkabilirdi ama ben o Nazen değilim. Neler gördüm, neler geçirdim bilmiyorsunuz, bilemezsiniz. Oğlunuzun peşinde değilim, tek istediğim kızım ile huzurlu bir hayat sürmek."

"O yüzden mi gece yarıları oğlumun dibinde geziyorsun, o yüzden mi oğlumun arabasından iniyorsun!?"

"Anne!!!"

Vatra'nın çığlığını duyduğumda, başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş, koşarak eve girmiştim, korku ile etrafa bakınıp, Vatra'yı aradım, yoktu!

"Allah kahretsin! Hayır, hayır, hayır!"

Deli gibi sokağa fırlayıp, bir boydan bir boya koşarak Vatra'yı aramaya başladım, nereye gitmiş olabilirdi!?

"Vatra!!"

İsmini seslenerek köşeyi dönüp, Vatra'yı arabaya bindiren Kartal ile göz göze geldiğimde, çığlığım tüm sokakta yankılandı...

"Kartal..!"

_________________________________________

Tekrardan merhabalar, bence tam ayarında bir bölüm oldu umarım bölümü sevmiş beğenmişsinizdir, kendinize iyi bakın, hoşçakalın. 🩷🩷

Seguir leyendo

También te gustarán

620K 12.2K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
3.5M 127K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
338K 29.4K 27
Seha Bey bir ayağını öne atıp ona dengesini vererek şöyle bir durdu. Leyla'yı kısacık üstün körü süzdü. Rahatsız eden bir bakış değildi ama olmasa da...
1.2M 52.3K 46
~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kate...