Annemin Hikayesi

By zeeyneep41

51.1K 6.4K 2.4K

Kız gördü adamı içi sızladı... Adam gördü kızı yüreği yandı... "Evime hoş geldin hanımağam. Umarım bu bir sü... More

Kapak Tasarımları
Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39 (Finale bir kala)
Bölüm 40 (Final)
Duyuru

Bölüm 31

781 92 20
By zeeyneep41

Heyoooo Yeni bir bölüm ile geldim.

Oy vermeden geçmezseniz sevinirim.

Keyifli okumalar dilerim.

~~~~~~~~~~

"Rabbim eğer kızım olursa, ona bir aşk nasip et. Benim Mehmet'imi sevdiğim gibi o da eşini sevsin ama eşi de ona sevdalansın. Ondan başkasına bakmayan ve onu altın gibi değerli bulan bir adamı sevsin" diye dua etmişti.

Yatağında oğlu ile uykuya dalmıştı...

***

Mehmet ağa hala aynı yere gözünü sabitlemiş ve Demet'in hayalini izliyordu. Cebinden bir not çıkararak Ömer'e döndü. "Aradığın kişinin adresi!" diyerek eline bir not vermişti.

Ömer ağa bu sayede aradığı kişiyi bulmuştu. Aklında bir sürü soru saklıydı ama Ömer onları soramadı. Zira Mehmet ağa bir noktaya sabitlenmiş gözlerle, geçmişteki anısına geri dönmüştü.

***

Ömer ağa çiftlikteki misafirlerinin karşısına geçmişti. Karşısındakilerin korku ile yere bakmalarına alışık olan Ömer ağa, sessizliği bölmek istiyordu. Derin bir nefes alarak misafirlerine döndü.

"Fidan Hanım! Artık konuşacaklarımızı konuşmanın zamanı geldi..."

Ömer ağanın karşısındaki kadına sabrı yoktu. Bir süredir onu burada bırakarak kendini toparlamasını ve Ömer'in gücünü görmesini istiyordu. Onu isterse korur ve zarar gelmesini önlerdi.

İsterse...

Ömer ağa adamlarla çocukları göndermek istemiyordu. Çocukların korkması doğru değildi. Fidan çocukları arka bahçeye yönlendirmişti. Ömer ise adamlara çocukların yanında olmasını söyleyerek kendilerinden biraz uzak durmalarını istemişti.

Belli ki Fidan'ın anlatacakları çok kötüydü. Yoksa bir konak çalışanı neden izini kaybettirirdi? Kaldı ki izini kaybettiren biri neden İzmir'de o kadar yer varken Savaş'ın otelinde çalışırdı?

"Fidan Hanım! Artık susma zamanı değil! Sizi esir etmedim ve sizi evimde ağırladım! Şimdi sizin sıranız. Bana geçmişi anlatın!" Ömer ağanın sesi sert ve otoriter çıkmıştı. Fidan'ın anlatmaktan başka şansı olmadığını biliyordu.

Fidan, Ömer'in adını duyuyordu. Küçüklükten beri bildiği Bekir Demirhanlı'nın; sert, cesur, korkusuz ve acımasız oğlu... Kendinden büyük bütün ağaları dize getirebilen güce sahip oğlu. Bir zamanlar çok kişi Ömer'den kurtulmak istemişti ama bunu başarabilen olmamıştı.

Fidan korkularından bahsederken, karşısındaki adamın gücünü de görüyordu. Bilmediği ise Havva'nın birini öldürmek için görmesine bile ihtiyacı yoktu. Bir parçası eline geçtiğinde o kişi için elinden geleni yapabiliyordu. Kafasını kapatan şalı omuzlarına düşürdü. Ömer oldukça şaşkındı.

Zeynep gibi birçok kişinin hayatının etkilendiğini görüyor ve Samyeli konağında olanları merak ediyordu. Fidan ise çocuklarını garanti altına almak istiyordu. Kendi günahlarının bedelini, çocukları ödemesin istiyordu.

Çocuklar eve geçmiş ve annesi ile konuşan adamı izliyordu. Fidan ise onlara bakıyor ve sadece "Hepimizi öldürecekler!" diyerek sayıklıyordu. Ömer'in ise sabrı taşmış ve kendini kontrol edemeden "Fidan! Kendine gel!" diye bağırmıştı.

Fidan karşısındaki adamın gözlerine oturan öfkeyi görmüştü. Anlatsa Havva, anlatmasa da Ömer öldürecekti. Evlatlarına döndü. Ayaklanmış ve korku dolu gözlerle bakmıştı. Çocukların gözlerine "Sorun yok" bakışı atarak Ömer'e döndü.

"Size bu anlattıklarımın bir karşılığı varsa onu isterim. Benim törede cezam ölümdür! İki evladım için bizi sür ağam... Onların yaşama hakkını elimizden alma! Eğer ağa sözü verirsen bende sana her şeyi anlatırım."

Ömer karşısındaki kadının yüzsüzlüğü ile daha da öfke dolmuştu. Gözlerinden ateşler çıkıyor ve Fidan'ı korkutuyordu. Ömer konuşmadan karşısındaki kadını inceledi ama onun gözünde çaresizlik vardı.

Ömer sessizce karşısındaki kadına baktı. Çaresizliği öfkesini körüklüyordu. Kendinden daha da güçlü değildi korktukları. Fidan'a öfke ile bakıyordu. Çocukların korkmasına sebebiyet vermeden sesini alçalttı. Sesindeki öfke ve tehdit kendisini belli ediyordu.

"Buradan sağ çıkmak istiyorsan, her şeyi anlatacaksın. Sonra yaşamak mı istiyorsun yaşarsın. Hayatın iki dudağımın arasında. Ayrıca sadece senin hayatın değil..." Ömer Ağa kadını evlatlarıyla da tehdit etmişti.

Acımasızlığı bilinirdi ama asla kimseyi çocukları ile tehdit etmezdi. Şuan yaptığı, kendisine yakışmasa da Ömer amacına ulaşmak istiyordu. Zeynep için yapacaklarının bir sınırı yoktu ve bunu tüm Mardin'e duyuracaktı.

Ömer Fidan'ın kararsızlığını görüyordu. Onu daha da korkutmak istiyordu. Korktukça anlatacak ve Ömer'i bilgilendirecekti. Ömer ise bu düğümleri çözecek sevdiğini kurtaracaktı. Ömer ağzını açtığında Fidan konuşmaya başladı.

30 yıl önce

Daha on ikisinde bir kızken, Samyeli konağına hizmetçi diye gitmişti Fidan. Yıllarca çalışarak, alkolik babasına para yetiştirmeye çalışıyordu. Her zaman para getiren kızını döverek geri yollayan adama karşı, Fidan'ın artık gücü yetmiyordu.

Babaydı ve dertti işte. Annelerinin ölümünden sonra daha da çok içen adama artık para yetiştiremez olmuştu. Maaşı aldığı gibi, babasının eline sayıyordu. Yine de memnun edemiyor ve her seferinde defalarca küfür işitiyordu.

Günler geçmiş artık babası epey yaşlanmış olduğunda da, çekilmeyen halleri daha artmıştı. Fidan ise Samyeli konağında çalışan, Arap asıllı İdris'e vurulmuştu. Çoğu kez kendisini görsün diye uğraştığı adam, ona hiç bakmıyordu.

İdris ise bu kızın kendine gönül vermişti ama göz koyar gibi bakmayı yakıştıramamıştı. Bir gün marketten dönen Fidan'ın elindekileri alarak konağa getirmesine yardım ettiğinde artık içindeki hisleri durdurmamaya karar verdi.

Boran ağa ile konuşarak, evindeki kadını istemişti. Kadının babası asla vermeye yanaşmazken, Boran ağa onun derdini anladığı için birde ona maaş bağlamıştı.

Kalabalık bir ailenin ferdi olan İdris, buraya zaten ailesine bakabilmek için gelmişti. Ailesi uzaktaydı ve giderse, yine fakirlik yaşayacaklardı. Boran ağa zaten İdris'in durumunu bildiği ve Fidan'ın da durumunu gördüğünden dolayı, onlara konakta kalmaları için izin vermişti.

Mutfağın yanında boş bir oda vardı ve o odayı bu gençlere vererek, yanlarında tutmak istemişti. İdris işinde iyi bir adamdı ve kaybetmek istememişti. İdris ve Fidan o zamanlar minnet duyduğu ağa ve hanımına hayat borcu var gibi hissediyordu.

Bir yatak ve birkaç kıyafet dışında, hiçbir şeyi olmayan çift fazlasıyla mutluydu. İdris ise hırslı bir adamdı ve çalışarak eşiyle bir eve çıkmak istiyordu. Günler geceler geçerken, Demet'in konağa gelişi ile işler değişir olmuştu.

Ağaları ve hanımı bildiği gibi biri olmaktan çıkmıştı. İstedikleri kızında gelişi ile kötülüğün kol gezdiği konakta yapılanlara göz yummak zorunda kalmıştı. Demet'i yıldırmak için evin işlerini yaptırdıkları zamanda bile Fidan sadece parayı düşünüyordu.

Sonunda hanımı onu yanına çağırmış ve gizli bir şekilde, gözü kulağı olmasını istemişti. Demet'in ve diğerlerinin ağzından çıkan her türlü şeyi hanımına yetiştiriyordu. Sadece kendisi için söylenmiş sözleri söylemekle de kalmıyor, duyduğu her şeyi iletiyordu.

İlettiklerinin karşısında da parasını alıyordu. Ayrıca hanımı ayrı eve çıkmalarını istemiyordu. Fidan ise eşinden gizli bir sürü para biriktirmişti. Evi tutmaktan ziyade artık alabilecek seviyeye geldiğinde ise eşine gitti.

Birlikte küçük ama güzel, bahçeli bir evi almaya çalışan gençlerin yardımına bu sefer de Havin Hanım yetişmişti. Eline düşürdüğü kadına artık daha çok şey yaptırabilecekti. Aldıkları eve rağmen, konakta kalmaya devam eden çiftin, eşya ihtiyacından önce hanımına borcu vardı.

Hanımı ise bunun yerine daha fazla isteklerde bulunmaya başlamıştı. Ta ki Demet ayrı eve çıkana kadar. Demet ayrı eve çıkınca, Fidan'a da gün doğmuştu. Evine taşınarak, artık Demet'e hizmet ediyordu.

Biraz olsun özgürleşen kadın, evinde geçirdiği o sürede de kendisi ve eşi ile ilgili hayaller kuruyordu. İdris'in gözü Fidan'ı, Fidan'ın gözü ise İdris'i görmekten başka bir işe yaramıyordu. Sanki bu dünyada yalnız ikisi vardı ve hiç bir dertleri yok gibiydi.

Bir gün Demet evden oğlu ile çıktığı sırada, Havva Samyeli elinde bir poşet ile gelmişti. Demet Hanım için elinde bazı bitkilerle geldiğini ve ona içirmesini istediğini belirti. Bir zamanlar ev alırken verilen paralar ve hanımının bilgi karşılığı verdiği paraların çalıntı olduğunu iddia edeceğini söylediğinde, Fidan tutuşmuştu.

Kocasına hanımının destek olduğunu söyleyerek geçiştirmişti. İdris bu durumu duyarsa, dinlemeden gidebilirdi. O an sessiz kalırken, bu otların ne olduğunu söylememişti. Birde temizlik sonrası saçları toplamasını istediği kadına, bir deliye bakar gibi bakmıştı.

Kim kuma olduğu kadının saçını alırdı ki? Ya da yere düşen bir saçın ne işe yarayacağını anlamamıştı. Gülünç gelen bu duruma gülmek istedi ama sinirleri yıpranmıştı. Otları ara ara çay veya kahveye su niyeti ile içirmesini söyleyerek evin kapısına sürmelik bir yağ vermişti.

Ara ara kapıya sürmenin yeterli olacağını söylediği ürün ise çok kötü kokuyordu. Fidan bunları neden yapması gerektiğini bile bilmezken, elinde kocasını kaybedecek, bir konu olduğundan sessiz kalmıştı.

Bir süre otları, kendi şifa çayları olarak içtiğini söyleyerek vermişti ama artık her gün öğüren kadının, karnını tutarak konuşması ile gebeliğini anlamış oldu. Kimseye söylememe kararı alan kadının, kocası ile de arası epey açılmıştı.

Artık Mehmet ağa o eve bile gelmez olmuştu. Olayları Zişan Hanıma anlatırken duyduğunda ise acımıştı bu kadına. Sonunda vazgeçmiş ve otları vermemişti. Kapıya sürdüğü ağır kokulu yağı da sürmeyi bırakmıştı.

İçinde kötü hisler dolanırken bir sabah evinden çıkmış ve konağa gelmeye çalışıyordu. Konağın önünde duran iki kişiden birini görmeyince tuvalettedir diyerek sessizce içeri girdi.

Demet Hanımın kahvaltısını hazırlayarak odasına götüreceği sırada, Savaş'ın odasının önünde uyuyan adamı görünce şaşırmıştı. Uyandırdığı adam yerinden kalkarken, Fidan ise şüpheli gözleri ile süzüyordu.

"Demet Hanımın gece hastaneye gitmesi gerekti, abisi ve babası götürdü. Beni de Savaş ağanın odasının önüne koydular. Uyanınca ağlarsa, içeri girersin diye" diyerek, durumu açıklamıştı.

Fidan yavaşça içeri gireceği esnada kapının kilitli olmasından şüphe ederek, aşağıdan yedek anahtarları getirdi. İçeri girdiğinde de yatağın üzerinde mektubu buldu. Mehmet ağaya yazılmış bir mektup.

Sevgili Mehmet,

Biz bu rüyaya seninle başladık ama bilmezdik ki bizim rüyamızın sonu kâbus olur. Benim artık kâbus değil, rüya görmeye ihtiyacım vardı. Mehmet, Mehmet'im... Bilirim bana çok kızacaksın ama senin gözün beni görmez olmuştu. Senin gözün başka rüyaları görmeye başlamışken, ben yapamazdım. O kadınla başka bir çocuk daha büyütmeni izleyemezdim. Gördüm... Onu hastanede, kocaman karnı ile gördüm... Mehmet'im, sevdiğim adam... Senin kalbin incinmesin ama ben senden gitmedim. Ben yine ölene kadar seni seveceğim ama sen artık beni değil, o kadını seviyorsun. Bana alınan her şeyi bıraktım. İsteyebileceğin her şey bu evde ama oğlum benimle. Onu asla bırakamazdım. Bırakamayacağım için onu da yanımda götürüyorum. Her şey yolunda gitmişse, biz şimdi çok uzaklarda, birlikte bir hayata başlayacağız. Sende bizi mutlu bil ve gelme. Mehmet... Bize sahip çıkamadın, bari o yuvana sahip çık. Ben hepinizi affederek gidiyorum. Anneni, babanı, seni, kardeşini ve hatta o kadını bile affediyorum. Sende beni affet ve oğlumu almaya gelme. Hatırlıyor musun bilmem ama bir zamanlar kızım olsun istiyorum demiştin. İnşallah senin kaderinde bir kız çocuğu vardır. Mehmet'im sen çok güzel severdin, umarım kızını da seversin... Sana yazmak istediğim o kadar çok şey var ki ama yazamıyorum. Seni çok sevdiğimi düşünüyordum ama seni kaybettiğime göre, o kadın daha çok sevmiş seni diyorum. Sende o kadını sev ve bir kadınım vardı deme. Beni sil ve hayatına o kadınla devam et. Ben ise hatıralarımızda seni yaşatmaya devam edeceğim. Seni sensiz yaşamak buralarda çok zor oldu. Seni sensiz yaşayabileceğim yerlere gidiyorum. Mehmet'im seni çok severek senden gidiyorum...

Demet Samyeli...

Bölüm Sonu

Oy ve yorum ile destek olabilirsiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

10.3K 995 36
"Onu benden daha çok seviyorsun, ondan vazgeçemiyorsun ama benden kolayca vazgeçebilirsin öyle mi?" "Öyle Masal öyle!" "Onu seçersen öleceksin. Ölmek...
9.4K 525 10
"peki kaç yaşındasınız"dedi bana bende "27 yaşındayım ben"dedim oda "Oha çok yaşlısınız"
6.8K 410 46
Şair değilim bakmayın Çünkü yazılan bir yazı Bilmek ve bilmemek arasında bir çizgide ki birinin yazısı
6.9K 1.2K 26
Doğuda aşiret kızı olan bir kız kendi kaderini kendi yazabilir mi? ************ Bir aşiretin ilk kiz torunu diye seviliyorsunuz ans...