KÖRDÜĞÜM

By 1zeynepiste

216 55 2

Bu benim hikayem. Burada birden çok acı var. Birden çok duygu var. İçinizdeki ışıkların teker teker söndüğün... More

Merhabalar🌼
~TANITIM~
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4. Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm

5.Bölüm

15 6 0
By 1zeynepiste















İyi okumalar çiçeklerimm.












.










Işıklar bir yanıp bir sönüyordu. Sokakta adım sesleri duyulmuyordu yağmurdan. Islanmıştı. Sırıl sıklamdı ama bu onun umrunda değildi. Koşturmuyordu bile ıslanmayayım diye. Sanki adımlarını bile seçerek atıyordu o kaldırım taşlarına. Kulağındaki müzik dışarısını mı yansıtmıyordu ona? Neydi bu rahatlık, kendisinin bile bir fikri yoktu. İçinde sel olmuş taşan acılar varken sokaklarda ıslanması onun ne kadar umrunda olabilirdi? Yol bitmeyen bir acı tüneli gibiydi onun için. İçindeki acılar onun bir kez daha tüketmeye başlamıştı. Bugün içindeki savaşın bir kere daha galip geldiği o günlerden biriydi sadece. Tekrar ve tekrar yeniliyordu o içindeki enkaza. O enkaz onu sarmıştı. Kalbi her duygudan yoksundu artık. Soğuktu ama dışarısı değil, içi. Kalbinin içi soğuk tuzla buz olmuştu. Şimdi bir adım atıyor, düşünüyor neden burada olduğunu. Kullağında ki tiz ses dinmiyor. Ona bağırıyor, sesleniyor ama o bir cevap dahi veremiyor. Elleriyle kulaklarını kapatıyor sussun diye ama o kulağında çınlıyordu. O yağmurun altında artık delirdiğini düşünüyordu. Ve galiba artık deliriyordu. İçindeki enkazın esiri oluyodu yavaş yavaş. Şimdi dinmiyor, sakinleşmiyordu. Vücuduna saran kollar sakinleştiriyor onu. Beraber o yağmurun altında kaldırıma diz çöküyorlar. Gözlerinden akan yaşlar yağmurda karışıp gidiyordu ama çığlıklarını, acı çağırışlarını alıp götürmeye gücü yetemiyordu.

Işıklarım bir bir sönmüştü. Önüm karanlık bir yoldan ibaretti ve ben orada kala kalmıştım. Gidemiyordum. Karanlık bana iyi gelmiyordu artık. Şimdi gidiyorum, yıkıyorum tüm bu karanlığı. Şimdi aydınlık. Şimdi savaşın tam zamanı. Kazanamayacağım bir savaşı vermez asla kalbim, biliyorum. Kazanacaktım, kazanmalıydım. İçimde ördüğüm duvarları yıkıp gün yüzüne çıkmam gerekti. Enkazımı bitirip sesimi duyurmam lazımdı benim. Artık ben, ben olmalıydım. Ben artık o enkazın altında ezilen kız değil, ailesinin olmasını istediği o kız olacaktım.

Sabah telefonumdan çalan alarmın sesiyle açtım gözlerimi. Dünden sonra iyi uyuyabileceğimi düşünmüyordum ama o kadar rahat uyumuştum ki sanki tekrar uyumama gerek yokmuş gibi hissediyordum.
Elimi yüzümü yıkayıp dün hazırlamadığım için sabaha kalmış olan çantamı elime alıp kitaplarımı koydum. Ardından saçlarımı düzenli at kuyruğu yaptığımda elim makyaj malzemelerinin olduğu çekmeceye gitti istemsizce. Bu benim ilk adımımdı. Ben ikinci adımı atmak için hazırdım. Ama hayat buna hazırlamış mıydı bilmiyorum. Dün yaşananlardan sonra hissettiğim kötü duygular içimi sarmıştı. Biliyorum o adam tekrar çıkacaktı karşıma ama bu sefer gerçekleri söylemek için. Berkan'ın arkasında sakladığı geçmişiyle alakalı konuşmak için.
Korktuğumu düne kadar hissetmiyordum ama şimdi o korku içimde yuva edinmişti. Ben gerçekleri öğrenmekten korkuyordum. Ya o gerçekler yoksa.
Emin değilim. Belki bir düzmecedir de öyle demiştir, olabilir. Ama Berkan bu konuyu açma gereksinimi duymamıştı ve işin az bi ucunda bende vardım. Ben ne unutturmuştum ya da neyi bana söylememişti? Bana söylemesi gerek birşey değil birçok şey olduğu bârizdi.

Okulun kantininde her zamanki gibi Sude'nin yolunu gözlüyordum. Yüzüne bir ton makyaj yapmak için geç geliyordu bu kadar. Hayran olduğum bir tarafıydı bu. Kendiyle barışıktı benim aksine.

"Günaydın." Onu görmemle gözlerimi daldığım yerden kaldırdım. Ona baktığımda içimdekilerin doğru olduğunu görmek gülümsetmişti.

"Günaydın." Ellerini saçlarıma getirip uçlarıyla oynadı.

"Sen baya gelişiyosun he bu toplu saç eyeliner sürmüşsün bir de."

Bana arkadaş gibi hiç olmamıştı. O hep bir kardeşti, bir kardeş gibi sıcaktı bana. Bir kardeş kadar yakındı. Sude Berkan'dan sonra koşulsuz şartsız yanımda olan kişiydi. Ki Berkan'ı arayamıyordum birşey olduğunda. O yüzden Sude'yi arıyor onu çağırıyordum. O da Berkan'ı yakından tanıdığı için arayıp ikisi birden başıma toplanıyorlardı.

"Evet, ne kadar düzelirsem o kadar iyi."

Kafasını salladığında yüzüne ciddi bir ifade takınıp mahçup gözlerle baktı bana.

"Dün Murat gelmiş parka." Gözleri benden masaya kaymıştı. Neden mahçuptu anlayamıyordum.

"Evet. Aslında onun bir suçu yok. Berkan'ın da. Ben her nereye gidersem gideyim hep kötü duygularımı getiriyorum. Ne zaman kendimi mutlu hissetsem o çukurun içinde buluyorum kendimi."

Ellerimi sıkıca kavrayıp kendine çekti beni. Sarıldığımızda onun sarılmaya ihtiyacı olduğunu bana saran kollarından anlayabilmiştim. Kendi derdimden onun derdini dinleyememiş yanında olamamıştım.

"Murat bunları seviyor, senin bir suçun yok. O hep en güzel anları batırmak için elinden gelenin bir fazlasını yapıyor."

Kaşlarımı çatmış ve karşıma alarak sorar gözlerle baktım ona. Derin bir nefes aldı.

"Eski erkek arkadaşım. Kısaca hayatımı berbat etmek üzereyken ayrılmak istemiştim ama o buna izin vermemişti."

Ne diyeceğimi bilmiyorum. Adeta bir üçgen olmuştuk. Bir köşesinde ben diğer köşelerinde ise Berkan ve Sude vardı. Murat denen adamı bir yere koyamıyordum çünkü daha bir kere görmüştüm ve tanımıyordum. Bundan sona ne olurdu ne şekilde karşıma çıkardı bilmiyorum ama içimde oluşan korkunun esiri olmamalıydım. Karşıma çıkan herşeyde güçlü gözükmem gerekti. Ve artık gözükmek değil ben artık gerçekten güçlü olmalıydım.

"Daha önce niye söylemedin? Ve bu kadar zorba biri mi, bu kadar kötü mü?"
Kafasını salladı.

"Bu kadar kötü İklim. Ailem beni reddetmek üzereydi. Aklınca bana aşık olduğunu sanıyordu ve birine takıyorsa aklına onu alana kadar uğraşır. Her ne olursa olsun."

Onu kafamda oturtmak için bunlar yeterli değildi. Oturan tek şey psikopat oluşuydu, peki daha fazlası? Kimdi o?

"Her neyse hadi sınıfa çıkalım, bak bu konu burada kapanmayacak ben onun hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorum."

Daha yeni tanıdığım adam için bu kadar merak normal miydi anlayamıyordum. Kafayı takmış durumdaydım ve takmakta yanlış birşey yaptığımı düşünmüyordum. Benimle bir alakası olup olmadığını öğrenmeden ben bu işin içinden çıkamayacaktım. Ve bunu Berkan'la değil Sude ve ben bir olacaktık. Bu konu da Sude'den başkasından yardım alamazdım. Bu üçgende birinden eksik olacaktık. Çünkü biri gizemli kutunun ikinci kapağıydı.

Günün ne ara geçtiğini farketmedim. Bu son zamanlar kafamı kurcalayan birçok şeyin etken olduğunu biliyordum. Zaten bu son zamanlar çok değişik şeyler oluyordu buna da şaşırmamak lazımdı. Elimizde sıcak kahvelerimizle dışarda oturduğumuz o banka gelmiş susuyorduk. Sabahtan sonra ikimizde konuşmadık ve onun enerjisinin bu düşüncelerin bitirmesi beni de üzmüştü. Bazen susarak çözecektik oysa ama bu sefer böyle olmayacaktı. Bu konuyu susarak çözemezdim, çözemezdik. Artık bir adım atacaksam önce ardımızda olan her gerçeği öğrenerek olmalıydı.

"Ne düşünüyorsun?Murat'ı mı?" Kaçak bakışlarım gelip gidiyordu üstünde. Düşünceliydi gerektiğinden daha fazla hemde.

"Bilmiyorum İklim. Murat'ın tekrar hayatımızda bir yer edinmesi beni kötü yapıyor ve yeni hedefi belli." Bakışlarıyla benim olduğunu anlatmıştı. "İklim, Berkan ile aranızda ne geçiyor bilmiyorum ama Murat bir kereyle bırakmaz bu işin peşini, onun bir kez gelmesi on gelmesi demek sende biliyorsun zaten çünkü takmış durumdasın. O yüzden etrafındakileri görmenin zamanı geldi ve geçiyor bile. Murat seni hedef almadan sen etrafında olan herşeye daha dikkatli bak ve gör."

Berkan'la ikisinin konuşması o kadar aynıydı ki ne demem gerekti ya da bana ne demeye çalışıyorlardı emin değildim. Sude ne kadar bilmiyorum dese de birşeyleri bildiğini hissediyordum. Görüyordum. Kendimi düşünmeden bir kenara bırakıp içinde olduğumuz bu karmaşayı düzeltecektim. Onların arasındakileri düzeltemezdim ama Sude'nin onun için ve benim için üzülmemesi için yapacaktım.

"Bak aklımda bir fikir var ama bunu Berkan'a gidip anlatmayacaksın, herşey aramızda kalacak. Herşeyi ikimiz çözeceğiz."

"Nasıl olucak?Ne geçiyor aklından?"

Bu en kolay taraftı. Herşey kolaydı yapmak ise en iyi kolaylıktı. Kendin değil yanındaki senin en büyük destekçin olur. Ben bu yolda vardım. Beni bu yola iten birşeyler vardı. Ben yeniden doğuyordum ama önce başkalarını kurtarıyordum enkazlarından. Ya da bu bir enkaz mıydı bilmiyorum ama o her neyse herkes bir düze çıkıp o gün yüzünü görmesi gerekti.

"Herşeyi bana anlatmanı istiyorum Murat hakkında. Ve onu bir şekilde karşımıza çıkarmamız lazım. Sen herşeyi anlattıktan sonra onunla da konuşmamız gerek. Ve ben Berkan'la az çok onun hakkında onun ağzından da birşeyler almaya çalışacağım. Artık içimdekileri bir kenara bırakıyorum Sude. Artık durmanın zamanı değil. Biz bazı şeyler için çoktan geç kaldık."

Belki geç kalmıştık ama daha fazla durarak zaman kaybetmenin bir anlamı yoktu. Ben içimdekilei bir kenara bırakıyordum ve hayatımda olan herşeyi görmemezlikten gelmiyordum.

Anne, baba sizi unutmuyorum, unutmam. Şimdi bana izin verin. Hayatımda olan herşeye kol kanat germek istiyorum. Biliyorum ben herşeyi yapamam ama ben elimden gelen herşeyin bir fazlasını yapmak istiyorum. Siz bana bunu öğrettiniz. Pes etmemeyi ve hep umut etmeyi. Ben acılarımdan destek aldım ve şimdi sizi bir kenara aldığımda bana darılmayın. Ben sizin küçük kızınızım ve artık sizin kızınız gibi davranmam gerek. Lütfen bana izin verin, kızmayın. Sizi seviyorum...

Ne zamandır buradayım? On sekiz yıldır ama ben daha fazla hissediyordum. Çünkü çok şey geçmişti üstümüzden. Uçup gitmişti o mutluluk bizden. Işıklarım sönmüştü, alınmıştı. Ama şimdi kendi elerimle yakmaya çalışıyordum o ışıkları. Siz ışıklarımı görebiliyor musunuz?

"Tamam Berkan'a birşey anlatmayacağım. Murat konusunda da bana biraz zaman ver. Ve hatta gel bize gidelim hem yemek yeriz bende sana onu detaylıca anlatırım."

Ardından elimizde biten bardakları çöpe atmış yol boyunca sessiz devam etmiştik. Buraya uzak olmayan evine gelmemiz uzun sürmemişti. Yemek hazırlayıp ikimizde bir köşeye oturmuş yemeklerimiz yiyorduk. İkimiz de birbirimize kaçak bakışlar atıp bu sessizliği kimin bozacağına bakıyorduk.

"Murat ne zaman hayatındaydı senin?" İlk sorumu yönelttiğimde aramızda ki sessizliği bozmanın rahatlığı üzerine Sude boğazını temizledi.

"Onunla gizli bir ilişkimiz var gibiydi. Çok uzun zaman oldu hatırlamıyorum bile. Zaten Berkan beni onun elinden kurtardı ama Berkan'ın bizim meselemizle bir alakası yoktu o zamanlar. Aralarında her ne geçtiyse beni de onun eline bırakmak istemedi."

Sude'den de öncesine dayanan bir sorun vardı demek aralarında.

"Murat küçük yaştan beri içinde kötülük besleyen biri. Aklına gelebilecek her türlü kötülüğü yapacak güçte biri. Annesi ve babası kardeşinin ölümüne sebep olmuş sözde, yani bana bunu anlattı. Ondan sonra da kötülüklerinin peşi sırası durmamış. Uyurken bile kötülük düşünebilecek biri o. Kaç defa şiddet gördüm ondan. Ve tecavüz etmesine kalmadan Berkan kurtardı onun elinden."

Nefes alıp verişleri onu zorluyordu. O günlerin ardından bu enerjik kız ortaya çıkabilmişti. Bu onu aşmak üzereydi ama hatırladığı her an onu felakete sürüklüyordu sanki.

"Ondan korkuyorum. Onun yapabileceği herşeyden korkuyorum. Birçok yerde birçok cinayette o varken onun işin içinden sıyrılması çocuk oyuncağı gibi sanki. Ben onu severken o bunu kullandı, benleyken olmadığı, görüşmediği kız kalmamıştı. Küçüktü diyemiyorum çünkü o herşeyin bilincindeydi.O yaptığı her kötülüğü bilincindeydi. Şimdi bir şirketi var ve işleri iyi gidiyor diye biliyorum. Ama kötülükleri de bir o kadar iyi gidiyor. Şu an aklından çok başka şeyler geçtiğine eminim. Çünkü uzun zamandır sesi soluğu çıkmıyordu."

Ardından ne çıkacaktı bilmiyorum. Kafam iyice karışıyordu.

"Ama onun hakkında kimse detaylı birşey bilmiyor, en yakın arkadaşı bile. Ve ne yazık ki arkadaşı melek gibi bir insan, onunla ziyan oluyor. Sakladığı birşeyler var İklim ve ben bunlardan başka hiç birşey bilmiyorum. Ben değil kimse onun kötülüğünden başka birşey bilmiyor. O gizemli biri ya da bunu dışarıya mı öyle göstermek istiyor bilmiyorum."

Bana bakıp derim bir nefes aldı. Demeye çekindiği birşey vardı ve kararsız kaldığı bakışlarından çok belli oluyordu.

"Berkan ile genelde yalnız görüşürlerdi onlar ya da Murat Berkan yalnızken buluşurdu onunla ansızın. Ve şimdi Berkan'ın bana anlatmasıyla biliyorum seninleyken oraya gelmesinin başka bir sebebi var. Ve o hepimizin ne yaptığını nerede olduğunu hatta evlerimizi bile biliyordur. Ve demek istediğim şey onun hedefi sen olmaya başladın. Seninle alakası olmayan insanın bir anda senin karşına çıkması Murat'tan beklenecek bir davranış değil. Bir sebebi olmadıkça beklenmez ondan. Bu işin içine seni de dahil etti ve bunun peşi arkası geleceğinden eminim."

Berkan bunun ikinci yüzüydü Murat ise ilk yüzü. Zamanla bazı şeylerin ortaya çıkmasını sağlamam ve bazı şeylerin böyle engellenmesi şarttı.

"Anlamıyorum Sude bu Berkan neden bunları saklıyor? Ayrıca ben onun böyle karanlık yönlerinin olduğunu bilmiyordum. Gideceğim şimdi onun yanına eğer gizlemeye devam ederse Murat'ı nerede bulabilirsek onunla konuşmaya çalışalım."

Ardından çok birşey konuşmadık. Yapılması gereken dersler vardı o yüzden onu yalnız bıraktım ve işimin başına gitmem gerekiyordu artık. Kaç gündür zaten boşluyordum ve yeni kişi gelecekti. Umarım o aklı yerinde biridir.
Çünkü bu üçgenin yeni bir alıcıya ihtiyacı yoktu. Çünkü daha fazla çözülecek birşeylerin peşinden gidecek insan yoktu. Benden bir tane daha yoktu onunla uğraşacak.
Üstümdeki fazlalıklardan kurtulup Pelin'in yanına gittim.

"Görüyor musun yer cücesini?" Karşımda servis yapan kısa boylu kumral saçlı kıza baktım. Belli ki yeni çalışanımız buydu ve Pelin bunu hiç sevmediği kesindi.

"Kız çalışıyor Pelin , niye öyle diyorsun?" Gözlerini devirdiğinde üstündeki önlüğü çıkarmakla da meşguldü.

"Berkan Bey kendisine yapışan bir kız seçmiş ayrıca kahvesini bile ondan istedi sabah o da bunun cesaretiyle dibinden ayrılmıyor,"

Benimde dikatimi çekmişti. Berkan biraz sonra gelmesi gerekiyordu tahinen ve o zaman bende bu kızla arasında ne olduğuna bakacaktım. Kıskanıyor gibi mi gözüküyordum bilmiyorum ama Berkan'la bu kadar ilerleyen bir durum söz konusu değildi. Ve ben ona Bey diye hitap etmesem de benim için o bir abiydi. İlerisi, daha fazlası olamazdı.

"Neyse tatlım sana bu kızla kolaylık diliyorum ama ne kadar kolay olur orasını bilemem."

Önlüğünü kasanın arkasında duran dolaplardan bir tanesine attıktan sonra çantasını da alıp çıktı. Bir süre boş boş etrafa bakındıktan sonra boş durmamam gerektiği aklıma dank etti. O sırada kızda benim olduğum yere geliyordu.

"Buyrun birşey mi istemiştiniz?"

Pelin'in ona iyi yaklaşmadığını tahmin ederek gülümsedim ve elimi uzattım tanışmak için.

"Merhaba ben İklim buranın çalışanlarındanım. Hoşgeldin, tanıştığıma memnun oldum."

Yüzü biraz düşmüştü sanki ama ben istifimi bozmadım.

"Berkan Bey'in bahsettiği İklim sensin demek. Hoşbuldum, bende Sıla memnun oldum." Ardından o da elimi tuttuğunda tokalaşıp elinde duran tepsiyi tezgaha bıraktı. Gelen giden şu an yoktu, genel olarak gece geç saatlerde yoğun oluyordu.

"Sen ne zamandır burada çalışıyorsun?" Kaç yıl olmuştu sahi?

"6 senem var fazlası da olabilir." Kaşlarını şaşırmışcasına kaldırdı. Garipsemiş miydi? Ayrıca neden benimle böyle konuşuyordu, atarlı atarlı. Berkan benden ona nasıl bahsetmişti bilmiyorum ama yeni gelen biri için fazla dokunduğu belliydi.
Ardından gelen müşterilerle ben ilgilenmeye çalıştım. Saat geçip gidiyordu ama Berkan görünürde yoktu.

"Gözün kapıda beklediğin biri mi var?" Ses tonundaki tiz ses Pelin'in kızdan neden hoşlanmadığını gösteriyordu. Ön yargılı yaklaşmak istemesem de kız itici gelmeye başlamıştı.

"Evet Berkan Bey ile konuşmam gereken konular vardı." Kafasını anladığını belirtircesine salladığında daha fazla diyalog kurmak istememiştim. Zaten içeri giren Berkan Bey bunu da bastırmıştı. Kahve isteyeceğini bildiğimden adımlarımı mutfak tarafına çevirmiştim ki Berkan olduğum yerde kilitlenmemi sağlamıştı.

"Sıla kahve getirir misin?" Sıla gözlerime çok bilmiş bir edayla bakıp mutfak tarafına geçti. Berkan ise yüzüme bakmadan odasına gitmişti çoktan. Neydi bu şimdi? Neyin tribini atıyordu ya da neden benim getirmemi istememişti?
Zoruma gitmişti çünkü yeni aldığı kişiyi bana tercih etmiş gibi olmuştu. Çözemiyordum, dün o kadar iyiyken bugün yüzüme dahi bakmaya gerek duymamıştı, ne değişmişti?
Bu onun yanına gitmeme engel değildi, öğrenmem gereken herşeyi ona sormama da engel değildi.
Anlayamadığım ikinci konu ise bu kızın ilk günden havası ve Berkan'a fazla yakın davranmak istemeyişiydi. Hissediyordum bu kızda farklı şeylerin olduğunu. O her neyse yakında kokusu çıkardı, şu an konumuz o değildi.

Gece saat on bir olduğunda yorgunluğum gözlerimden fışkırıyordu artık. Bugün fazla mı yoğundu yoksa uzun zamandır boşlamanın nedeni miydi? Sıla denen kızla ufak tefek bir diyalog da bulunmamak için bir oraya bir buraya koşturuyordum. Onun laflarının iticiliği çekmek istediğim son şey olmuştu. Biraz olsun sakinlemişti ve artık Berkan'ın yanına gitmem gerekiyordu. Zamanı gelmişti. Sıla'ya bir kere daha baktığımda masalardan bir tanesiyle ilgileniyordu, bunu fırsat bilerek elimdeki tepsiyi tezgaha bırakıp ellerimi kuru bezle sildim. Bir yabancının odasına gidiyormuş gibi hissediyordum. O davranışından sonra kalbim buzdan duvarlar örmüştü sanki ona karşı. Yaptığının bir sebebi olduğuna emindim yoksa bunun aramızda cidden bir engel olabileceğini biliyordum.
Kapıya nazikçe tıklayıp ondan bir cevap bekledim.

"Gel." Kulaklarım sesini seçtiğinde vakit kaybetmeden girdim içeriye. Beni görmeyi beklemiyormuş gibiydi. Elindeki kalemi bırakıp duruşunu dikleştirdi ve ellerini masanın üstünde kilitledi. Onun otur demesini beklemeyerek masanın önünde duran o siyah sabit sandalyelerden birine oturdum.

"Ne oldu?" Diye sorduğumda siniri bozuk olmalı ki gülüşü içten değildi.

"Buraya gelen sensin, bunu benim sana sormam lazım. Ne oldu?"

Gözlerimi devirip derin bir nefes alıp verdim. Belli ki uzatacaktı bu meseleyi.

"Tavrın ve ilk defa kahveni benden değil de o itici kızdan istedin." Bakışları yumuşar gibi olmuştu ama inadından vazgeçmiyordu. Tavrı ve sessizliği aynıydı.

"Konuşarak anlaşamadığımızı sen söyledin İklim." Anlaşılmıştı tavrının sebebi ve bu yüzden benle konuşmamayı tercih etmişti. Alınmıştı fazlasıyla ama bir gönül nasıl alınır bilmiyordum ki.

"Bak özür dilerim, ben o anlamda demedim sana. Sadece o konu da konuşmak istemedim," Kafasını salladığında sessizliğine devam etti.

"Bunu yapma her seferinde ama. Tavrın yersiz Berkan. Susmak bazen işe yaramıyor."

"Bazen işe yarıyor öyle değil mi?" Evet anlamında kafamı salladım. İçindeki bulmaca çözülmek istemiyor gibiydi. Ben onu anlamak, onun geçmişindekileri çözmek istiyordum. Uğraşacaktım ve onunda bana birşeyler anlatmasını istiyordum.

"Tamam öyle demem yanlıştı senden tekrar özür dilerim ama ben buraya bunları konuşmak için değil, Murat ile aranda ne olduğunu bilmek için geldim." Dedim ve ardından ekledim. "Ayrıca sen demedin mi etrafındakileri gör diye, bende öyle yapıyorum ve etrafımda olanların peşinden gidiyorum. Bana onunla aranızda ne geçtiyse anlatmanı istiyorum."

Gerildiği yüz hatlarından belliydi. Murat konusu onu geriyor ve bakışlarını nereye çevireceğini şaşırmıştı. O kadar belli ediyordu ki şu an sakladığı birşeylerin olduğunu ama o susmayı ve konuyu değiştirmek isteyecekti. Zaten öyle de olmuştu.

"Bak Murat konusuyla bizzat ben ilgileneceğim sen bu işe burnunu sokmayacaksın. Bir daha da karşımıza en çokta senin karşına çıkıp sana zarar vermemesi için elimden gelenin fazlasını yapıyorum." Daha fazla birşey demek istemiyordu ama bende en az onun kadar inatçıydım.

"Tamam burnumu sokmayacağım ama onunla aranda ne var ve o kim?"

Bir zaman sustu. Düşündü. Ben ona, o bana baktı. Ne diyeceğini düşündü ya da yalan söylemekten korktu, bilmiyorum. Şimdi değilse bile o gerçekler bir gün beni bulacaktı kendiliğinden. Ben peşini bırakmayacaktım. Murat denen adamı kendim bulacaktım, her ne olursa olsun. Herşey yolunu bulacaktı ve ben kendi hayatımda en güzel günlerimi geçirecektim. Tek istediğim, tek dileğim buydu.

"O hayatını kötülük üzerine kuran biri. Sude'yi onun elinden zor aldım. Ama aramızdaki mesele bundan çok öncesi. Çocukken ne olduysa oldu ve herşeyden beni sorumlu tutuyor. O kafasında oluşturduğu senaryoyu devam ettiriyor. Şimdi oyunu ne kestiremiyorum. Bundan fazlası yok, bu kadarı seni bilmek isteyeceklerini aşar."

Onu neyden sorumlu tutuyordu? Neden daha fazlasını anlatmak istemiyordu anlamış değilim.

"Bak İklim sana birşey olsun istemiyorum." Gözlerini kaçırıyordu. "Yani benim yüzünden zarar görmen en son isteyeceğim şey. Senin ışıklarını gördüm ben ve o ışıklarının sönmesine asla izin vermem."

Kafamı sallayıp daha fazla birşey demek istemeden odadan çıktım.

Kalbin uzun ince yolların ortasında kendini seçemiyor. Upuzun bir yol. Bitmiyor. Sen kayboluyorsun. Duygularını kaybediyorsun. Sen şimdi buradasın, yarın nerede olursun bilmiyorsun. Gidiyorsun ama sonu uçsuz bucaksız. Ama pes etmiyorsun. Vazgeçmiyorsun. İçinde yanan o umut ışığının sönmesine izin vermiyor aksine o ışıkları sen yakıyorsun. Kalbinin, duygularının anahtarını o nehirden çıkardın. Şimdi o anahtar sende ve anahtarı kalbinin içine attın tekrar. Şimdi herşey senin elinde, senin parmak uçlarında. Umut etmek kadar yakın hayal etmek. Hayal ediyorsun olduğun konumu ve orada hayallerinde yaşıyorsun. Peşinden gidiyorsun her duygunun sonunu bilmeden. Pişman olmuyorsun.

Şimdi buradasın, şimdi o ışıkların  sönmesine izin verme. O ışıkları yakmaktan vazgeçme. Şimdi tam zamanı. Şimdi herşeyin tekrar yazılması lazım, sen yazmazsan tekrarı olmaz. Tekrar yazıyorum. Tekrar yazacağım. Vazgeçmeyeceğim. Hayal etmek kadar güzel vazgeçmemek. Vazgeçmezsen kurarsın o hayali ve ben vazgeçmiyorum, kuruyorum o küçük kızın hayallerini. O küçük kız artık ışıklarını yakabiliyor. Çünkü o artık daha da güçlü.
Siz ışıklarımı görebiliyor musunuz?












.











Tekrar bölüm sonuna geldiiik. Umarım beğenmişsinizdir. Yorumları ve yıldızcığa basmayı unutmayıınnn. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere canımın içlerii.





17.10.2023🌸

Continue Reading

You'll Also Like

43.9K 2.6K 29
Aşiret Gerçek ailem serisi : İzem Güneş Ulukan 21 tanesi abisi olan izemin gerçek ailesi ortaya çıkarsa ne olur? Kaos tabi ki ! Neyseki izem kaos aş...
801K 51.8K 18
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı. Babası ve abisi tarafından evin hizmetlisi gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri...
453K 21.4K 48
Hiç beklemediği bir anda baba olan Bora Bey ve hiç beklemediği bir anda iş sahibi olan Sevgili Bakıcı Yasemin.. ** Gözlerimi ağlama sesiyle açtım. G...
ASYA By Su

ChickLit

660K 38.7K 58
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız...