Ormanın Ardındaki Siyah Ev Se...

By Samimiyazarcikk

1.4K 323 1.3K

"O, yeni okulunun ilk gününde delirdi ve bir daha da evden çıkmadı. Bazıları onun hayalet, bazıları ise onun... More

Giriş
1.Bölüm:Asahi
2.Bölüm:Büyü
3.Bölüm:Ölüm
4.Bölüm:Teklif
5.Bölüm: Cinayet
6.Bölüm:Mektup
7.Bölüm:Kırmızı Göz
9.Bölüm:Korku
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm:Kabul
14. Bölüm:Tanışma
15.Bölüm:Ölüm?
16.Bölüm:666
17. Bölüm:Çıkmaz Sokaklar
18. Bölüm:Tehdit
19.Bölüm:Terk Ediş
20.Bölüm: Ürkütücü Araştırma
21.Bölüm:Gizemli ve Korkunç Olaylar
22.Bölüm:Zehir
23.Bölüm:Sıradaki
24.Bölüm:Kaybolma
25.Bölüm:O
26.Bölüm: "Size söylemiştim."
27.Bölüm:Siyah Bir Silüet
28.Bölüm,Final:Ölüm Sayısı
2.Kitap: Giriş
2.Kitap 1.Bölüm: Polis

8.Bölüm: Şüphe ve Gizem

24 6 6
By Samimiyazarcikk

Bazıları için yorucu bir geceden sonra sabah doğan güneşle hava aydınlandı ve Empire of Yowymark kasabasında gün başladı. Bu evdeki on kişide her şeyden habersiz neşeyle kalkıp kahvaltı hazırlığına giriştiler.
Sonuçta tüm gece onları izleyen kırmızı gözleri bilmiyorlardı.
Hyunsuk kalktığında mutfaktan gelen seslere güldü. Bu çocuklar hep böyleydi.

"Ya bırak, ben masayı hazırlayacağım!"

"Amma inat ettin ha, al ne yaparsan yap!"

"Ya Junkyu tamam sakin ol salona geç sen Hwan sende madem istedin hazırla masayı!" Diye çığlık atan Mashiho'dan sonra Hyunsuk kalkıp yüzünü yıkadı ve aşağı indi.

"Günaydın çocuklarımm." Dedi neşeyle. Demesiyle Jaehyuk, Mashiho ve Jihoon dışında herkesin ona koşup sarılması bir oldu. Hyunsuk gülerek hepsine sarıldığında kendini soyutlamıs gibi görünen Jaehyuk'a gidip sarıldı. Jaehyuk'ta ona sarıldı tabii.

"Günaydın Hyung." Dedi Jaehyuk.

"Günaydın bebeğim." Diye cevap verdi Hyunsuk. Ardından tam Jihoon'un oturduğu koltuğa döndüğünde orada olmadığını fark etti.

O sırada belinden karnına gelip onu saran bir sıcaklık hissetti. Bu, ona arkadan sarılan Jihoon idi.

"Benim meleğim uyanmış." Deyip onu yanağından öptü. "İyi ki de uyanmış."
Hyunsuk Jihoon'a sarılmadan, -bunu çocukların önünde yapmasının hoş olmadığını anlatmak için- sesini yükselterek "Sana da günaydın Jihoon." dedi. Jihoon'da ona omuz silkip dudaklarını büktü ve yanından uzaklaştı.

Normal bir kahvaltı yaptıktan sonra ev halkı, ciddi bir şekilde bodrum katında buluştu. Biraz çalışmadan sonra ellerinde hiçbir şey olmadığı için Junghwan söylendi.

"Ya neden bir türlü mektubun geldiği yeri bulamadık?"

"Nereden geldiği yazmalıydı." Dedi Hyunsuk ise. Birkaç dakikalık sessizlik sonrasında Jihoon derin bir nefes alarak kalktı.

"Artık fikrimi mantıklı buluyor olmalısınız."

"Ne yani, gerçekten onun evine mi gideceğiz?" Diye sordu Junkyu.

"Gideceğiz." Junghwan hızla ayağı kalktı.

"Hiçbir yere gitmiyorsunuz! Ölmenizi istemiyorum, bir abimi daha kaybetmek istemiyorum ama siz beni umursamıyorsunuz!" Diye bağırdı. Jihoon göz devirdi. Mashiho kavga çıkmasın diye oturduğu yerde kardeşinin kolunu tutup hafifçe çekti. Bu oturması için bir uyarıydı.

"Öldüğünü nereden biliyorsun Junghwan?"

"Ölmediyse bana bir kanıt göster! Yıllardır yaşadığı için mi gelmiyor yanımıza?"

"Junghwan içeride olanları bilmeden hiç birimiz konuşmayız ama Yoshi öldüyse biri onun cesedini bilmem kaç yıldır saklıyor mu? Mezarı nerede Yoshi'nin? Göstersene!"

"İnsan öldürdüğü kişiyi sadece bıçaklayarak mı öldürür?"

"Yakma gibi bir durum olsaydı evi tahta, kendi evini de yakardı."

"On sekiz yaşında o." Diye bir ses geldi bir anda. 

"Yoshi kaç yıl önce kayboldu?" Diye de devam etti sonrasında. Bu sesin sahibi Doyoung'du.

Jihoon sakinleşmek için Hwan'a sert bir şekilde bakarak derin bir nefes aldı. Sonra sordu, "On sekiz yaşında olduğunu nereden biliyorsun?"

"Evler çok ses geçiriyor biliyorsunuz. Evin yanından geçiyordum. Ama çok yakınından... Amacım bu evde birileri yaşıyor mu diye bakmaktı. İçeriden 'On sekiz yıl ben yaşacağıma ölen kardeşim yaşasaydı daha hayırlıydı.' diye bir ses geldi. Ses Asahi'nin sesiydi."

Bundan sonra herkes sustu. Yoshi uzun zaman önce kaybolmuştu. Şu an yaşıyorsa on dokuz yaşında olmalıydı. Bu da onu Asahi'den bir yaş büyük yapıyordu.

"Yoshi sekiz dokuz yaşlarındayken kayboldu desek Asahi en çok altı yedi yaşlarında olur Yoshi'yi öldüremez." Dedi Mashiho. Sonra da devam etti.

"Hem kim kimi neden kapısını gece on ikide çaldığı için öldürsün ki? Yoshi'nin o gece neden kaybolduğunu bilmiyoruz ama Hwan dahil herkes öldüğünü söylemeye başlıyor. Geçen babası öldü. Amcası kaldı tek, o da hâlâ Yoshi'nin öldüğünü iddia ediyor. Belki de Yoshi'nin kayboluş sebebini bulursak sorun ortadan kalkar."

Mashiho'nun bu sözlerinden sonra her dediğine bir şey bulmayı beceren Yedam dahi sessizleşti ve bu bodrum, bomboşmuş gibi sessizlik içinde kaldı. Bodrumda on kişi yokmuş gibi sessizlik vardı, daha çok ölüm sessizliği gibi olduğu için bu sessizlik, gürültüden daha da çok rahatsızlık veriyordu.

En çok da Jihoon, Jaehyuk ve Junkyu rahatsız olmuştu, çünkü onlar bu sessizliğin içindeki adım seslerini duyabiliyorlardı.

"Yukarıda biri mi var?"

Koca bir sessizlikten sonra bu soruyla herkes Junkyu'ya garip garip baktı. Çünkü yukarıdan hiç çıt gelmemişti.
Doğru, onlara göre yukarıdan hiç ses gelmemişti.

Onlara göre.

"İyi misin Junkyu?" Diye sordu Hyunsuk endişeyle. "Yine ateşin mi çıktı?"

Junkyu'da olan bir hastalık yüzünden Junkyu'nun ateşi çok çıkardı. Ateşleri güçlü ve inatçı olduğu ve çıktıkça çıktığı için halüsinasyon görmesi veya duyması da normal oluyordu.

Keşke şu an halüsinasyon duyuyor olsaydı.

"H-hayır?" Hyunsuk endişeyle yerinden kalkıp Junkyu'nun elinden tuttu.

"Ben Junkyu ile ilgileneceğim ne yaparsanız yapın ama kavga etmeyin lütfen." Dedi ve Junkyu'yu peşinden çekti.

"Ama Hyung-"

"Junkyu ateşin var yine saçmalamaya başladın."

O, planını iyi hazırlamış. Keşke tek Junkyu'yu düşüneceğine Jaehyuk ve Jihoon'u da düşünseydi.

Jaehyuk hissetmiş gibi Jihoon'a baktı bir anda. Korkulu gözleri birleştiğinde ikisi de aynı şeyi duyduğunu, ve ekstra olarak bunu Junkyu'nun da duyduğunu anladılar.

"Beş dakika mola veriyoruz. Jaehyuk benimle balkona gel, kimse peşimizden balkona gelmesin. Özellikle Woo ve Haru ikilisi."

Sondaki sözüyle Jeongwoo ve Haruto oflayarak oturmaya devam ettiler. İyi ajanlık yaparlardı.

"Hyung duyduğumuz şeyler aynı değil mi?" Diye sordu Jaehyuk balkona girer girmez. Jihoon sıkıntılı bir nefes alıp verdi.

"Kahretsin ki bilmiyorum. Sadece Junkyu duysaydı hiçbir sorun yoktu. Sorun bizim de duymamız."

"Junkyu şizofren mi ki?" Diye sormasının üzerine Jihoon kaşlarını çattı. Ama bu olamazdı.

"Bir hastalığı var ve ateşi bunun yüzünden sürekli çıkıyor. Havale derecesine gelebiliyor. Bu yüzden sürekli halüsinasyon görüp duyuyor. Bunu normal karşılıyoruz artık ama bu biraz garip."

"Ya hep gerçek şeyleri duyuyorsa?"

Bu soru Jihoon'un tüylerini diken diken etti, hava bile buz kesti. Adım sesleri, derdi Junkyu bu hastalığın ilk zamanlarında. O kız evde dolaşıyor, diyordu ilk zamanlar.

O biliyordu.

O biliyor.

Jihoon'un gözleri şaşkınlık ve korkuyla açıldı.

"Harikasın Jaehyuk, işte ihtiyacımız olan şeylerden biri de bu." Dedi ciddiyetini hiç bozmadan. Soruyu kendisi sormasına rağmen saçma olduğunu düşünen ve tüyleri diken diken olan Jaehyuk şaşırdı.

"Nasıl yan-"

"Çok konuşma, nasılını anlatacağım. Hadi gel benimle, çok işimiz var." Deyip Jaehyuk'u el bileğinden tutup hızlıca peşinden götürdü.

Bodruma geldiklerinde Jihoon kapıyı kilitledi ve bilgisayarın başına geçti. Jaehyuk kafası karışık bir şekilde bakıyordu.

"B-ben hâlâ anlamadım Hyung..." Jihoon güldü. Aynı zamanda da bakışları bilgisayar ekranındaydı.

"Asahi'nin kaçtığı okuldaki eski öğrencilerin kayıtlarını alacağız."

"Ee?"

"Profilleri de olacaktır. Profillerdeki kızları alıp Junkyu'ya soracağız. Belki gölgelerden biri bunlardır."

"Hyung... Şizofren olmadığına eminsin değil mi?"

"Ne? Hey, Jaehyuk, seni Asahi'nin evinin orada bırakıp kaçarım ha."

"Bu korkutucu bir tehdit değildi."

"Neden? Sevdin mi onu?"

"Yakışıklıydı açıkçası." İkisi de güldü.

"Seni lanetlesin de gör."

İkisi de güldükten sonra Jihoon bilgisayarda oyalanmaya ve araştırma yapmaya devam etti. Bir saat sonra Jaehyuk sordu.

"Hyung, neden bunu yapıyorsun?" Bir şey bulamamanın verdiği sinirle arkasına yaslandı Jihoon.

"Bilmiyorum, elime bir şey geçmedi, site güçlü korunuyor!"

"Sakin ol Hyung, pek olası bir durum değildi zaten." Jaehyuk'un bu lafına başını salladı Jihoon.

"Doğru..." Dedikten sonra aklına bir şey gelmiş gibi hızla yerinden doğruldu ve ayağa kalktı.

"Koş Jaehyuk koş!" Diye kapıya koştu Jaehyuk'a hiç açıklama yapmadan. Jaehyuk kafası çok karışmış bir şekilde peşinden koştu.

"Hyung nereye?"

"Sen dur orada ben herkesi toplayayım!"

"Ah Jihoon Hyung, o zaman neden beni peşinden koşturuyorsun?" Diye söylenerek bodruma, oturduğu sandalyeye geri döndü.

Kısa süre sonra Jihoon herkesi bodruma topladığında merakla Jihoon'u bekliyorlardı.

"Ortaokul veya lise de okuyan var mı?" Junghwan, Jeongwoo, Haruto, Doyoung ve Yedam el kaldırınca Jihoon başını salladı.

"İyi bir ajan olanları saysak Haruto ile Jeongwoo... Haru veya Woo, ben sınıfımı değiştiririm, diyen var mı?" Hyunsuk Jihoon'un bu sözlerine karşı kaşlarını çattı.

"Ne demek istiyorsun Hoonie?"

"O okul var ya, Asahi'nin kaçtığı."

"Evet?"

"İşte, orada ne olduğunu anlamak ve öğrenmek için oraya birini yollamamız gerek."

"Geçen orada bir kız öldürüldü Park, bunu yapamazsın!" Diye bağırdı Hyunsuk bir anda ayağa kalkıp. Jihoon sakin bir nefes aldı.

"Sakin ol Hyunsuk en azından Haruto'ya güvenmelisin."

"Onların velileri biz değiliz ve onlar kendilerini tehlikeye atacak kadar büyük değiller."

"Junkyu liseyi dondurmuştu o zaman onu oraya göndereceğiz, o da olmayacak. Ben liseyi bıraktım ben gideyim istersen?" Hyunsuk sinirli bir nefes aldı.

"Sen dahil kimse gitmeyecek Park! Olduğunuz yerde oturacaksınız! Bir şeyi araştıracaksınız diye kimseyi tehlikeye atamayız..."

Sinirlendiğinde Jihoon'a 'Park' derdi ama şimdi daha da sinirli ve üzgün gözüküyordu.

Son cümlesinde dudakları büzülmeye, kaşları çatılmaya ve gözleri dolmaya başlamıştı. Çocukları gördüğü arkadaşları, dostlarının ölümünü düşünmek bile çok korkunç geliyordu ve ağlama isteği oluşturuyordu onda.
Jihoon uzatmamak için "Tamam." deyip bodrum kattan çıktı.

Ardından kendisi, Jaehyuk ve Junkyu, bir ses duydu.

Yere sinirliymiş gibi vurulan ayak sesleri.

O, tüm gün onları izledi ve dinledi.

Onu sadece Mashiho gördü.

Bir çift kırmızı gözü.

(1317 kelime)

hebisenbiliyon Bu bölüm senin için olsunn♥️♥️💎💎🩵🩵🌸🌸🌷🩷🩷

Continue Reading

You'll Also Like

24.5K 1K 30
☠Onlar katil. Artık insan olmadıklarına dair yemin ettiler, diye söylentiler var; bu yüzden dikkatli ol, aptalı oynamak canını kurtarmayacak. ☠İstekl...
588K 28.5K 49
Lidya bakıcılık için gittiği evde beklenmedik olaylar yaşar.. 2 KİTAP BİR ARADA. Lucas ilk kitap bölüm sayısı. - 36 bölüm. Tamamlandı. Lucas"Yeniden...
42.2K 1.4K 14
Cinler ve insanların birbirinden nefret ettiği bu dünyada yasak bir aşkın doğuşuna hazır mısınız? Birbirlerine yasaktılar onlar. Biri ateş biri topra...
116 31 7
kapının ardında neler oluyor? veyahut o sesler nereden geliyor? aralarından birinin yapmış olma olasılığı var mıydı? ☆ 10dream