RUH-U REVAN

De smile_6677

134 55 0

Beklenilmeyen bir aşk... Bilinmeyen gerçekler... Ve yaralı iki aşığın hikayesi... Mai multe

1
2
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.

3

10 4 0
De smile_6677

Evden nasıl çıktım bilmiyorum. Arabaya binmem ile çalıştırmam bir oldu. Gaza sonuna kadar basıp son sürat otoparktan çıktım. Arabaya bağlı olan telefondan Yaman'ı aradım.

"Söyle bakalım-"
"Efe Çiroğlu'nun abisinin nerede olduğunu bulmanı istiyorum hemde hemen!"

"Neler oluyor Liya?"
"Açıklayacak vaktimiz yok lütfen bana adresini at. Yoldayım şuan!" İlk kez korku ve öfke arasında sıkışıp kalmıştım. On beş dakika kadar sürenin sonunda mesaj gelmişti. Adresi açıp navigasyon yardımı ile adının Korel olduğunu öğrendiğim adamın evine sürmeye devam ettim.

Otuz beş dakikanın sonunda büyük duvarları olan bir avlunun önünde gürültü ile durdum. Tekerleğin acı sesi, sessizliği bıçak gibi böldüğünde büyük siyah demir kapının önünde ki koruma tipli adamlar bana baktı.

Arabadan inip hızla karşılarına geçtim.

"Nerede patronunuz?"

"Kimsiniz?" Öfkeyle bunu soran adama yaklaştım.

"Hadi ama! Bu kadar adam tek bir kadından mı korkuyor?" Histerik bir gülümsemeyle baktım yüzlerine.

Adam kararsız bakışlarını diğer adamlara çevirdiğinde öfkeyle bağırdım.

"Açın şu kapıyı!" Karşımda ki adam başını iki yana sallarken sağ eliyle yanındakine git işareti yaptı. Adam içeri girdiğinde patronuna haber vereceğini anladığım için sabırsızlıkla beklemeye başladım.

Sonunda kapı tekrar açıldı ve az önce ki adam çıktı.

"Korel bey sizi bekliyor." Cevap vermeden yanlarından geçtim ve içeri girdim. Koşar adım evinin girişinde beni bekleyen adama doğru ilerledim.

"Neden? Neden bunu yaptın?" Öfkemi artık bastıramıyordum. Korel gülerek beni izliyordu.

"Ben sadece görevimi yaptım aşağılık herif!"

"Bunu yapamazsın duydun mu? Bana bu iftirayı atamazsın! Ben canımı dişime katarak adalet için savaşmışken bana bu kötülüğü yapamazsın!" Korel ellerini ceplerinden çıkardı.

"Ama yaptım bile. Yaptığının bir cezası olmalıydı."

"Sen kafayı mı yedin?! Ne cezası? Ceza alması gereken sen ve senin kardeşin! Ben sadece yapmam gerekeni yaptım!" Korel hiç etkilenmeden yüzüme bakıyordu. Hatta durumumdan keyif alıyor gibi gözüküyordu.

"Aranan bir suçlu evimde. Seni şikayet etmeli miyim?" Gözlerim yanmaya başlamıştı. Ağlamak istiyordum. Uzun bir sürenin ardından ağlamak için gözlerim yanıyordu. Yıllardır bastırdığım göz yaşlarım özgürlük istiyordu.

Her şeyi kabullenmiştim ama bu sefer hayat önüme kaldıramayacağım bir yük koymuştu. Ne yapacağımı bilmiyordum.

"Sen-" zar zor çıkan kelimenin ardından bilincimin kararması ile bedenim yere yığıldı.

♡♡♡

Ruhumun yorgunluğu bedenime yansımıştı. Sonunda dayanamamış ve kısa bir sürede olsa gerçeklikten kaçabilmiştim. Taki uyanana kadar..

Gözlerimi aralayıp etrafıma bakındım. Yavaşça doğruldum ve ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Çıplak ayaklarım sert ve soğuk zemine değince bedenim ürpermişti.

Benim odamın aksine. Koyu ama ferah bir havası vardı bu odanın. Nedense bu renkler bana kasvetten farklı olarak huzur vermişti.

Başımda bir bela vardı ve ben burada odanın hakkında yorum yapıyordum.

Ayağa kalktım ve köşedeki ki kapıdan fazlasıyla uzak olan kapıya ulaşıp açtım. Hangi yöne gideceğime bakarken kısa koridorun ucunda ki merdivenle o yöne ilerledim. Etrafıma bakınarak aşağı indiğimde direk karşıma salon çıkmıştı. Ve salonda hiç beklemediğim kişiyle göz göze geldim.

Ceza evine girmesini sağladığım Efe Çiroğlu karşımdaydı!

Tamam sakin olmalıyım. Mantıklı düşünmeliyim.

"Uyandığına göre evimden defol!" Korel yüzüme bile bakmadan söylemişti.

Onu duymamazlıktan geldim ve tekli koltuğa geçip oturdum.

"Gitmiyorum. Ben yanacaksam sende yanacaksın. Burada saklanacağım." Korel kaşlarını çatıp sinirle bana döndü.

Onu yine umursamadım ve Efe'ye döndüm.

"Ve sana gelince. Yaptıkların ortada, bende kirli işlere karşı olan işine sadık bir savcıyım. O yüzden yine olsa yine yapardım. Şimdi suçlayıcı bakışlarını üstümden çek."

"Her şey göründüğü gibi değildir. Mesela şuan olduğun durum gibi." Söyledikleri birçok soru işaretini içime yerleştirmişti.

"Daha açık olur musun?" Efe öne doğru eğildi ve dirseklerini dizlerine koydu.

"Elbette." Dedi ve derin bir nefes aldı.

"Yanlış görüntüler, yanlış kağıt parçaları ve fotomontajlar... Seni kandırmaya yetmiş. Hiçbirini ben yapmadım." Aklıma gelen ihtimallerle gözlerim yere sabitlendi.

"Levent Arslan'ı tanıyor musunuz?" Efe sorum ile Korel'e baktı. Bende Korel'e döndüğümde başıyla onayladı. Tabi nefret barındıran gözlerini üzerimden çekmeden.

"Neden sordun?" İkisinin meraklı bakışları üzerimdeydi.

"Dosyanı bana o verdi. İçinde de kanıtlar vardı. Ama bu duruma hiç şüphelenmedim. Gerisini de Levent'in yardımı ile tamamlamıştım zaten ama söylediğim gibi hiç şüphelenmemiştim."

"Niye böyle bir şey yapsın?" Komik bir şey söylemiş gibi güldüm.

"Akıllı sanmıştım seni." Dedim. Korel dişlerini sıktığında tekrar güldüm ve devam ettim.

"Çünkü seni çok iyi tanıyor. Ben bile kısa sürede nasıl biri olduğunu gördüm. Bana yaptığını ona yapama diye beni piyon olarak kullandı." Dedim. Zoruma gitse de ben olanı olduğu gibi söylemekten asla çekinmezdim.

"Elbette onunla karşılaşacağız. Ve ona bunun hesabını soracağım.!" Diye kendi kendime söylendim. Ben kariyerime o kadar odaklanmıştım ki hiçbir şeyin farkına varamamıştım. Gerçi zaten fark edemezdim ki.. Nereden bilebilirdim düşmanını mahvetmek için beni harcayacağını?!

"Eğer dediklerin doğru ise seni de boşuna yaktık.?" Efe'nin sözleriyle Korel sinirli bakışlarını kardeşine çevirdi.

"Seni yakanı yakarım. Hiçbir bahane umrumda olmaz."

"Bahane mi? Söylesene o zaman o yalan kanıtları nasıl toplayabildim. Tanımadığım birinin hakkında bu kadar az bilgi bilirken kusursuz dosya hazırlayamazdım anlatabildim mi?"

"Ayrıca her halükarda yaptığın doğru değil. Senin bir adaletin yok olsaydı bencillik yapmazdın." Dedim ve bakışlarımı delici bakışlarından çektim.

Telefonumun melodisiyle Korel'in yanında duran çantamı almak için kalktım ve oraya ilerledim. Bayıldığım da elimde ki çantamı buraya getirmişlerdi belli ki.

Çantamı alıp tekrar oturduğum koltuğa geçip oturdum.

Telefonu çıkarıp cevapladım.

"On kez aradım Liya! Neredesin? Eğer attığım konumdaysan oraya geliyorum." Ne? Ben Yaman'ı çoktan unutmuştum. Eğer buraya gelirse her şeyi öğrenir olay çıkarırdı.

"Hayır!" Diye çıkışmamla fren sesiyle yerimden kalktım.

"Sağa çek ve beni iyi dinle." Korel ve Efe'nin bakışları bana döndü ama umursamadım. Şuan Yaman daha önemliydi.

"Ne diyorsun kızım sen? Bir şe-"
"Yaman son çıkan haberlere bak. Ne olup bitiyor araştır ama sakın beni arama."

"Bir haltlar oldu öyle değil mi?" Öfkeli bakışlarımı Korel'e çevirdim. Başıma açtığı beladan nasıl kurtulacağımı hiç bilmiyordum. Hemde pisi pisine yanıyordum.

"Tamam şöyle yapıyoruz. Eda'nın yanına git ve onunla detaylı araştırma yap. Daha sonra güzel haberlerle yanıma gel. Birde aramalarını sil. Bende telefonumu kapatıyorum." Yaman ile vedalaşıp telefonu kapattım.

"Cidden burada mı saklanacaksın?" Diyen Efe'ye döndüm.

"Evet başıma bu belayı siz açtınız."  Bunu söylerken bir yandan da Korel'in tepkisine bakıyordum. Ben bu yaptığına sessiz kalacak değildim öyle değil mi?

Continuă lectura

O să-ți placă și

60.2K 560 17
"Git başımdan çoluk çocukla uğraşacak vaktim yok" dedi sinirle. Hızla kucağına yerleştiğimde eteğimin altında bir sertlik hissettim. "Senin vaktin ol...
YUVA De _twclr

Ficțiune adolescenți

874K 42.5K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
minik bebeğim(yarı texting) De a.

Ficțiune adolescenți

1.1M 38.5K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
12 VE 14 (Texting) De kahvesekeri_

Ficțiune adolescenți

2M 118K 64
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.