Sen duydun mu sustuklarımı? |...

By morsugezegen

33K 4.7K 1K

Sustu genç kız her zaman ki gibi. Anlamsızdı onun için konuşmak hatta gülmek bile... Şimdi karşısında koca İz... More

1. bölüm
2. bölüm
3. bölüm
4. bölüm
5. bölüm
6. bölüm
7. bölüm
8. bölüm
9. bölüm
10. bölüm
11. bölüm
12. bölüm
13. bölüm
14. bölüm
15. bölüm
16. bölüm
17. bölüm
18. bölüm
19. bölüm
20. bölüm
21. bölüm
22. bölüm
23. bölüm
24. bölüm
25. bölüm
26. bölüm
27. bölüm
28. bölüm
29. bölüm
DUYURU
30. bölüm
31. bölüm
32. bölüm
33. bölüm
34. bölüm
35. bölüm
36. bölüm
37. bölüm
38. bölüm
39. bölüm
41. bölüm
42. bölüm
FİNAL
KİTAP HAKKINDA

40. bölüm

497 59 8
By morsugezegen

Özün'den

Ne olduğunu anlamadan severdi bu yürek. Her zaman bana derlerdi ki aşk önce beyninde sonrada kalbinde devam eder diye.
Aslında gerçektende haklı olduklarına inandım son zamanlarda.

İlk başta beyninin karşıda ki insanı akıl süzgecinden geçirdikten sonra sevdiğine ve görevi kalbine devrettiğine inanıyorum şuan.

Hayatımız boyunca kalp duyguyla beyin de mantıklıkla işlediğini söylediler de fark etmediler beynin aşık olacağın insanı kararlaştıracağına.

Bir süre aklımda çok büyük savaşlar vermiştim Asaf konusunda. Sonra da onu gerçekten sevdiğimi anlamıştım. Evet en büyük payı belki kaderdi ancak ben eminim ki Asaf benim düşünce yapıma uymasaydı şuan evlenme yolunda olmazdık.

Gelmişti o günler heyecan ile beklediğim akşama kınam vardı ve hazırlanıyordum. Ne kadar kuaföre gitmemi isteseler de ben gitmek istememiştim çünkü gereksiz yere boya badana yapıyordular insanlara. Çoğu insanın yüzü bile belli olmuyordu makyajdan dolayı.

İşte şuan da Buğlemden istediğim hafif makyajımı yapıyordu.

"Ya çok kötü olursa Özün neden gitmedin ki kuaföre?"

Buğlem'in sabahtan beri bilmem kaç kez söylediği cümleye sıkılgan bir tavırla baktım.

"Ya sen kendine güvenmiyor musun? Çok güzel yapıyorsun işte." dedim karşımdaki aynayı göstererek.

"Güzel yapıyorum demi?" dedi kendinden emin olmak ister gibi.

'Evet' der gibi başımı sallayınca, Buğlem'in bağırması bir oldu.

"Özün ya ne yapıyorsun rimel sürüyordum her yerine bulaştı." dedi

"Ay Buğlem yeter benim burada stres yapmam gerekirken sen benden daha çok stres yapıyorsun. Beni de geriyorsun." dedim sitemle ve tekrar konuştum. "Hem bir şey olmaz sileriz geçer."

"Tamam ya sakinim." diyerek derin nefes aldı.

Aslında o kadar stres yapan biri değilken bazen böyle yapası tutuyordu işte. Yani benim kınamda böyleyse onunkinde düşünemiyorum.

"Çok eğlenicez ama ya çocukluk arkadaşım evleniyor kimse beni tuttamaz."

Cümlesi ile gür bir kahkaha attım.

"Yav Buğlem ben dans etmeyi düşünmüyorum prenses gibi köşemde oturacağım." dedim Buğlemde bana 'sen iflah olmazsın.' Bakışı atıyordu.

Kına geceleri evet eğlenceliydi ancak bana göre çok fazla dans edilmesi hiç hoşuma gitmiyordu. Çoğu kişi senin en güzel günün deselerde bence güzel gününde mutlu olduğunu belli etmen sadece dans etmekle olacak bir şey değil. Samimi bir şekilde tebessümümü ederim ve yerimde otururum.

"Özün sabahtan beri Asaf içeriye girmek için her bahaneyi arıyor ama kapıda Muhammed amcalar onu tuttmuş sohbet ediyorlar. Bir bıraksalar koşa koşa buraya gelir."

Asafla bayadır yan yana gelemiyorduk. Babamlar da İstanbul'dan döndüğünden beri rahat rahat dışarı bile çıkamıyorduk. Dışarı çıksak Kerem hemen dibimizde bitiyordu.

"Kıyamam Keremden çok çekti bu hafta, şimdi de babam tutmuş demek." dedim gülerek.

"Asaf kına yerine gelecek mi?" Buğlem'in sorusu ile başımı olumsuz anlamda salladım.

"Kına da damadın gelmesini çok hoş bulan biri değilim. Zaten Asafta tek erkek olarak gerilirdi. O da gelmeyeceği için memnun."

Bu kına gecesini iyi bir sekilde atlattık mı geriye sadece resmi nikah kalıyordu. Düğün yapmak istemediğimizi bütün aileye iletmiştik ve herkes kabul etmişti.

Düğünü çok gereksiz bulan bir insandım. Sonuçta bu düğünü yapmak için fazla para harcanıyordu. Böyle para israfı yapılacağına sade bir nikah ve sevdiklerinle yemek yesen daha hoş olmaz mıydı?

"He bitti. Güzel oldu mu?" Buğlem'in konuşması ile aynadan kendime iyice baktım.

"Ay bu ne Buğlem?" dedim sesimi korkmuş gibi göstermeye çalışarak.

"Ne, ne oldu?" dedi telaşla ve yüzüme baktı.

Şu suratının halini görse kim bilir ne yapardı. Dayanamayarak kahkaha atmaya başladım.

"Özün çok kötüsün." dedi şaka yaptığımı anlamıştı ve kendini yanımdaki sandalyeye bıraktı.

"Çok güzel olmuş canım arkadaşım." diyerek sarılmaya çalıştım ancak trip yiyordum bana karşılık vermiyordu.

"Bak Buğlem evlenicem gidicem sen bana trip atıyorsun." dedim yapmacık bir üzüntüyle.

"Öyle deme ama ya." diyerek sıkıca sarıldı.

Odamın kapısının çalma sesiyle 'gel' dedim. Kapı açıldıktan sonra kafasını odanın içine doğru uzatmış bir adet Asaf ile karşılaştım.

"Ne duruyorsun gelsene." dedim elimle gel işareti yapıyordum.

Buğlem yanımdan kalktı ve bana döndü.

"Neyse ben gideyim." diyerek hızla odadan çıktı.

Asafta yavaş adımlar ile yanıma geldi.

"Ben sana kurban olurum ama bu ne güzellik." sözleriyle elimle dudağının üstünü kapattım.

"Kurban falan deme öyle şeyler."

Hâlâ dudağının üstünde olan elimi tutarak avucumu öptü.

"Asaf sen hiç laftan anlamıyorsun ama huylanıyorum avuç içimden." dedim sitemle.

Ya avuç içimi okşuyordu ya da öpüyordu bir türlü yapmayı bırakmıyordu.

"Ne yapayım kızım tik gibi bir şey oldu." dedi gülerek.

Böyle karşımda gülmeye devam ederse bende burada kalpten gidecektim.

"Kavuşmamıza az kaldı karıcım."

"Aynen ondan kocacım." söylediğim şey ile beni birden kendine çekmesi bir oldu.

Şuan pestilim çıkıyordu arkadaşlar bir yardım edin lütfen. Bu ne biçim sarılma şekli ya sıkıyordu resmen.

"Asaf ne yapıyorsun ya öldüm burada." dedim kollarından çıkmaya çalışarak.

"Çok tatlısın ne yapayım?"

Hayatımda ilk defa biri bana tatlı diyordu. Genelde herkes ya ne kadar soğuk olduğumdan ya da neden böyle sakin biri olduğumdan konuşurdu. Galiba sevenin gözünde böyle oluyordu çünkü benim tatlı bir tarafım hiç yoktu.

Mesela benim gözümde de Asaf gördüğüm en yakışıklı insandı. Boşuna dememiş Mecnun Leyla için bu cümleyi 'Siz bir de benim gözümden görün.'

Sımsıkı sarılan kolları gevşediğinde derin bir nefes alarak ondan uzaklaştım.

"En son kemiklerim kırılacak sandım. Bu sevgi çok fazla Asaf bey." dedim burnunu sıkarak.

Şuan şaşkın şaşkın bana bakma sırası ondaydı galiba.

"Ben daha sevgimin çeyreğini göstermiyorum be güzelim." dedi alnımı öperek.

Kapının sertçe açılması ile sinirle baktım. Kerem kollarını birleştirmiş bacağını sallar biçimde bize bakıyordu.

"Bende diyorum ki ortadan kaybolan eniştem nerede diye." dedi.

Son zamanlarda Asaf abi demeyi bırakmış ve enişte demeye başlamıştı. Asafta tabiki de bu durumdan hiç memnun değildi.

"Ablanı kına yerine ben götüreceğim ya hani. Şimdi hazır olduğuna göre gideceğiz." dedi Asaf

"Ben anlamam bahçede oturuyorduk orada da bekleyebilirdin."

Asaf bıkınca ayağa kalktı ve Kerem'in tam karşısında durdu.

"Ben seni evlenince göreceğim Kerem bey." dedi ve bende ayağa kalkınca birlikte odadan çıktık.

-

Gelin odasında sabahtan beri oturmuş içeriye girme saatimi bekliyordum. Artık heyecan diye bir şeyde kalmamıştı. Bu ne saçma bir iştir. Bekleye bekleye heyecanım sömürüldü.

"Bana Asaf'ı getirin." dedim bunalmış bir şekilde.

Asaf yanımda olsaydı canım sıkılmazdı.
Buğlem kafasını gömdüğü telefondan kaldırarak kahkaha atmaya başladı.

"Ne kadar da mutlu bir gelin."

"Sorma o kadar mutluyum ki, anlatamam."

Buğlem tekrar kafasını telefonuna gömerken, kapı tıktıklama sesinden sonra içeriye Miray girdi.

"İzmir de trafiğe ilk defa yakalandım. O ne biçim trafikti öyle. En son yetişemiyeceğim sandım." Miray benden daha çok bunalmış olacak ki uflaya puflaya yanıma oturdu.

"Miray bak küserim. Hiç nasıl olduğumu falan söylemedin." dedim.

Sanki beni yeni farkediyormuş gibi döndü.

"Oy kuzum çok güzel olmuşsun. Trafikte iyice sinirlerim gerildi. Kendimi zor buraya attım." diyerek sarıldı.

"Size kaç defa diyorum ben buradayken sarılamazsınız diye. Kıskanıyorum kızım sizi." diyerek Buğlemde bize sarılmıştı. Ancak benim aklıma geçmişten görüntüler dizilmişti ve gözlerim dolmaya başlamıştı.

Miray ve Buğlem hâlâ bana sarılmış bir haldeyken, kendimi tutamayarak bir hıçkırık firar etti.

Buğlem telaşla geriye çekilerek bana baktı.

"Ne oldu Özün?"

Göz yaşlarım akmaması için tavana baktım.

"Nazlı'yı hatırladım Buğlem. Biz ne zaman sarılsak sen aynı daha demin ki gibi cümle kurardın." dedim boğazımda oluşan yumruğun gitmesi için yutkundum.

"Emin ol Özün Nazlı şuan senin böyle mutlu bir gününde ağladığını görseydi çok üzülürdü." dedi ve ekledi. "Hem istersen yarın Nazlı'yı ziyarete gidelim."

Son kurduğu cümleyle hızla kafamı salladım.

Ne kadar yıllar geçse de, Nazlı benim içimde olan burukluk olarak kalacaktı. İmtihandı elbet arkadaşımı kaybetmem ancak bazen Berat için ne kadar zordur diye düşününce kendi acımın onun acısının yanında bir hiç olarak görüyorum.

Son zamanlarda da Berat'ı çok göremiyordum. İstanbul'daki şirket işi hepsi ona kalmıştı benim evlilik hazırlığım yüzünden. Zaten şirketin bütün hisselerini de Berat'a bırakacaktım malum Asaf'ın da kurduğu bir şirket vardı ve yarı hissesini de bana verdiği için artık burada çalışacağım.

Berat İzmir'e geldiğinde de genelde Nazlı'nın yanına gittiğini biliyordum. Ben bazen gidebiliyordum ama eminim Berat'ın hergün bizden de ona bahsettiğini.

"Hadi saatin geldi içeriye girelim." dedi Buğlem elimden tutup, ayağa kalktım.

"Heyecan varmı gelin hanım?" Miray'ın sorusu ile başımı olumsuz anlamda salladım.

"Heyecanım kaçtı."

Yavaş adımlarla odadan çıktık ve önümüzdeki koridordan geçtikten sonra, koca salon ve davetliler gözüme takıldı.

Buğlem'in içeriye giriş için ayarladığı müziğin çalması ile odun gibi içeriye girecekken, Buğlem'in önümü kesmesi ile durdum.

"Kızım bu ne biçim giriş? biraz kıvırsana." söyledikleri ile şaşkınca bakarak kendimi işaret ederek konuştum.

"Ben ve kıvırmak? Güldürme beni Buğlem."

"Böyle olmaz Özün bari içeriye girerken dans et. Sonra yerinde otursanda bir şey demem."

İstemeyerek başımla onayladığımda, Miray ve Buğlem önümde elinde yelpaze şeklinde olan tüy yumağı şeylerle dans ede ede giriş yaptılar. Bende arkalarından girdiğimde sadece bir bu yana bir o yana sallandım.

Yani ne bekliyorsunuz anlamıyorum benden bu kadar arkadaşlar.

Buğlem arada bana 'hadi' der gibi bakıyordu. Artık bu baskı altında kalmaya dayanamayarak biraz dans etmeye başladım desem inanır mısınız?

Neyse ki müziğin durması ile güzelim tahtıma uzaktan baktım. Oraya doğru yürüyecekken, Buğlem'in kolumu tutması ile ona döndüm.

"Sakın aklından geçirme şimdi erik dalı oynayacağız." demesiyle erik dalı çalmaya başladı. Tahtıma melül melül bakarken, konukların karşıma gelerek dans etmeleriyle onlara ayak uydurmaya çalıştım.

Uzaktan yanıma yaklaşan Zümra ile ona baktım. Çok şirin olmuştu pembeler içinde.

"Özün abla harika görünüyorsun."

"Teşekkür ederim sende çok tatlı olmuşsun." dedim minik görümceme.
İlk tanıştığım kadar minik olmasada hâlâ minikti sonuçta.

Geçen zamanla kaç defa oturmak istesemde Buğlem'in durdurmasıyla oturamamıştım. Hata bir ara benim oturacağım yere Miray'ı oturtmuştu.

Şimdi ise kına yakma kısmına gelmiştik ve ben genelde başka birinin kınası bile olsa hüngür hüngür ağlardım. Kesin çok fena ağlayacaktım çünkü biliyordum ki annem ağlayacaktı ve bende onu görünce dayanamayacaktım.

Etrafımda pervane gibi dönen ve o bilindik kına şarkısını söyleyen kişiler yüzünden başım dönmüştü. İnsan bazen bir kınaya gidiyor böyle şeyleri çok normal olarak görüyordu ancak olayın içindeyseniz size acayip derecede komik geliyordu. Tabi bir de heyecanlı.

Şarkının durmasıyla önüme oturan Buğlem'in ne yapmaya çalıştığına baktım. Elimi sıkıca tutmuş ve birden bağırmıştı.

"Gelin elini açmıyor." söylediği şeyle şaşkınca baktım. Tabi kafama örtükleri şey yüzünden beni göremiyordu.

"Buğlem ne diyorsun ya?" dedim utançtan yerin dibine girecektim. Altın için elini açmayan kızlardan ne farkım kalmıştı ki?

Zehra anne yanımıza hızla gelince yanıma diz çökerek, altını bana gösterdi.
Al işte tamda altın için elimi açmış kız olacağım.

"Hiç gerek yok Zehra anne." söylediğim şeyle çok içten bir şekilde tebessüm etti.

"Ben senin elini açtığını biliyorum zaten adettendir kızım, bu sana benim hediyem." dedi.

Biraz olsun içime su serpilmişti. Kınayı avucuma sürdükten sonra üstüne de altını bıraktı.

"Hadi hayırlı uğurlu olsun."

Zehra annem önümden çekildikten sonra yanıma gözleri dolu dolu gelen anneme baktım. Şimdi tamda sırasında en duygusal olan şarkıyı da açmıştılar. Hadi şimdi ağlamadan dur bakalım.

Annemin bana sarılmasıyla kendimi çok zor sıktım ağlamamak için, ancak göz yaşlarım bir bir düşmüştü.

-

Boşalan salon ile yorgunluktan sonunda oturmuştum tahtıma. Şimdi Asaf gelecekti beni almaya.

Miray ve Buğlem de bir köşede oturmuş gülerek telefondan bir şeylere bakıyordular. İçeriye Enes ve Erkin ardından da Asaf'ın girmesiyle oraya baktım.

Enes Buğlem'in, Erkin'de Miray'ın yanına giderken Asafta bana doğru gülen yüzüyle geliyordu.

"Yoruldun mu sen?" dedi ancak bu soru sorar gibi değilde bebek sever gibi çıkmıştı sesi.

"Evet yoruldum beni taşısana Asaf" dememle Asaf'ın birden beni kucağına almasıyla, irice açılan gözlerimle baktım.

"Ne yapıyorsun Asaf çok ayıp. Beni indir hemen."

Beni dinlemeyerek çıkış kapısına doğru yürüdü.

"Yorulmuş olan karımı kucağıma aldım işte." dedi karşıya bakarak sırıtıyordu. Bende utançtan kafamı boynuna gömdüm. Anladım ki bir daha Asaf'a şaka yapmamam gerektiğini.

En son arkamızda kalan Buğlem'in ve Miray'ın gülerek bize baktığını hatırlıyorum.

Asaf'ın arabasının yanına geldiğimizde beni indirdi ve kapıyı açtı.

"Asaf sonra görüşeceğiz." dedim ve arabaya bindim.

"Görüşelim Özün hanım." diyerek şoför koltuğuna oturdu.

O kadar çok yorulmuştum ki artık göz kapaklarım kapanacak durumdaydı. Gerçekten çok mutluydum. Hayallerini yaşamak nasıl bir his olduğunu belki de yeni fark ediyordum. Yıllar boyunca çabaladığım mesleğim elimdeydi aynı zamanda sevdiğim adam ile evleniyordum. Sizce de hayallerini yaşamak tanımı kesinlike bu değil miydi?

Selamün aleyküm canlarım;

Yavaş yavaş finale doğru gitmek beni heyecanlandırıyor. Umarım bölümleri okurken zevk alabiliyorsunuzdur.

Oy ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim.

Kitaplarım hakkında editler görmek isterseniz sizi Instagram hesabıma da beklerim.

Kullanıcı adım: morsugezegen

Gelecek bölümde görüşmek dileğiyle, Allah'a emanet olun 💜

Continue Reading

You'll Also Like

18.7K 1.8K 41
Rahnümâ : Yol gösteren, kılavuz... Kendine Gel!! Adlı kitabın ikincisidir...
292K 10.8K 46
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
28.3K 1.9K 49
Bir dönüm noktam var hayatımda. Sadece yaşamış olmak için yaşamaya başladığım an. Bitti sandığım an... Ama sonra değişti bir şey. Belki de her şey. B...
2.6M 83.7K 60
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...