Annemin Hikayesi

By zeeyneep41

51.7K 6.4K 2.4K

Kız gördü adamı içi sızladı... Adam gördü kızı yüreği yandı... "Evime hoş geldin hanımağam. Umarım bu bir sü... More

Kapak Tasarımları
Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39 (Finale bir kala)
Bölüm 40 (Final)
Duyuru

Bölüm 14

1K 170 30
By zeeyneep41

Heyoooo ben size yeni bir bölümle geldim.

Satır aralarını yorum ile doldurmayı unutmayınız.

Keyifli okumalar dilerim.

~~~~~~~~~~~~~~

Zeynep ve Ömer sessizce arabadan inerken Zeynep, sessizce ilerlediği için Ömer ağa da peşinden gitmişti. Adamları geride bırakarak ilerleyen Ömer ve Zeynep, Zeynep'in geldiği yerde son bulmuştu. Ömer Zeynep'e bakarken sessizce izlemeye başlamıştı. Zeynep ise geçmişin yükünü omuzlarına alarak derin bir nefes almıştı.

16 yıl önce

Yıllar sonra Demet'in ölüm haberini aldığında nefesi kesilmişti sanki. Ölüm ile sonsuza dek ayrılmışlardı artık. Dünyanın en merhametli, en sevgi dolu kadını bile ölmüştü. O an ölmek istedi Mehmet ağa ama aklına kızı gelmişti. Kadınının kopyası kızı. Ona tutundu.

Beş altı ay sonunda Zeynep'in de iknaları sayesinde kızını Mardin'e getirmişti. Mardin'de kaybettiği kadını bulmuş gibi yüzü gülmüştü Mehmet'in. Kızına sarılır, öperdi. Zeynep meraklı bir kızdı ve her şeyi sorardı. Mehmet ağa ise asla sıkılmaz her soruya sabırla cevap verirdi.

Bir gün yine İstanbul'a gitmişti Mehmet ağa. O gün Zeynep ve Havva yalnız kalmıştı. Ateş okula gidince Havva Zeynep'i yanına çağırmıştı. Küçük kız gülen yüzüyle gelince elinden tutarak bu ağaçlık alana getirmişti. Zeynep ise o zamanlar ağaçları çok severdi. Dağ evi ve ağaç evlerine bayılırdı.

Havva Samyeli şoförüne verdiği işaretle getirdiklerini dizmesini izlediler. Birkaç taşın olduğu yerde şişeler dizilmişti. Zeynep ise sormak istese de sormadan sessizce izliyordu.

Havva Hanım ise şoförü yerine yollayarak eline çantasından çıkardığı silahı alarak şişeyi hedef aldı. Daha ilkini vurmuştu ki Zeynep korkudan altına kaçırmıştı. Pantolonu ıslaklığı belli ederken Havva ikinci şişeyi de vurmuştu. Havva Zeynep'e döndü. Onun bu halini görünce keyiflenmesi katlanarak artmıştı.

"Ne o? Korktun mu?" diye sorarken keyifli bir şekilde gülümsüyordu. Zeynep Havva'nın gülümsemesini yanlış anladığında gülümseyerek başını sallamıştı. Havva ise kızın yüzünün güldüğünü görünce yavaşça silahı kıza döndürdü. Zeynep'in gülen yüzü solarken Havva memnun kalmıştı.

"Abini, dayını, dedeni, anneanneni ve babanı seviyor musun Zeynep?" diye sordu Havva. Zeynep konuşmak istese de silahı gördüğü için korkmuş bir halde sadece başını sallamakla yetinmişti.

"Onları düşün ve şişelere bak!" dediğinde Zeynep gözlerini sadece Havva'ya dikmişti. Ne yapacağını bilmeden öylece baktığı kadının "Bak dedim sana!" diye bağırışını duyunca kafasını hızla şişelere çevirmişti.

Havva memnun bir ifade ile şişelere dönerken "Abin için!" diyerek bir şişe, "Dayın için!" diyerek başka bir şişeyi vurarak paramparça etmişti. Tüm herkesi sayarak şişelerin patlayışını izlettiği küçük kıza baktığında korkudan donup kaldığını anlamıştı.

Zeynep'i kendine çevirerek "Babandan uzak duracaksın. Onunla vakit geçirmeyeceksin. Bizim hayatımızdan onu almayacaksın. Sessizce bir köşede yaşayacaksın!" diyerek sarsmıştı.

Zeynep'in gözlerinden yaşlar yuvarlanırken sadece başını sallamıştı. Havva silahı çantasına koyarken arabaya doğru ilerlemişti. Zeynep ise titreyen bacakları ile yavaşça peşinden gitmeye yeltendi. Arabaya binen Havva ise onu beklemeden yola düşmüştü.

Zeynep yalnız kalmaktan korktuğu için arabanın peşinden koşmaya başlamıştı. Yolda biraz koşmuştu ki artık ayakları birbirine dolanmıştı. Aslında yüz metre anca koşmuştur ama bir kilometre koşmuş gibi yorulduğu için yere kapaklanmıştı.

Arabanın arkasından bakarken biraz sonra arabanın durduğunu görmüştü. Korkuyordu ama başka çaresi de yoktu. Acaba beni affetti mi diye saf bir sevinçle giderken birkaç kere daha düşmüştü ama aldırmadan kalktı.

Hâlbuki çok acımıştı dizleri.

Birkaç kez daha düşe kalka gittiği arabanın yanına geldiğinde Havva arabadan inmiş ve uçurum kısmına yakın bir yerde durmuştu. Zeynep hâlâ ne olacağını tahmin edemiyordu. Korkuyordu ama elinden çare de gelmiyordu. Küçük bir çocuğun, düşünceleri kaybolmuştu.

"Annen burayı çok severdi. O öldü ve buraları kirletemeyecek. Sende buraları sevemeyeceksin çünkü aklına hep burada yaşadıkların gelecek!" diye bir nefretle söylemişti. Zeynep ise kendisini çok mahcup hissediyordu.

"Halim, bir poşet falan bul. Ona otursun. Arabayı çok kirletmesin bu. Sonra da arabayı temizlettir. Iy sidikli şey, pis kokuyorsun!" diye aşağıladığında, Zeynep yerin dibine girmek istemişti. O an ki gibi asla utanmamıştı.

Zeynep kendini bir annenin "Gel dövmeyeceğim!" dediğinde, döveceğini bile bile giden bir çocuk gibi hissediyordu. Havva'yla gitmek zorundaydı. Çünkü gidecek hiçbir yeri yoktu. O günden sonra her şey çok farklı olacaktı.

***

Ömer, Zeynep'in hikâyesini dinlerken kanı çekilmiş gibi hissettiği için bir süre sessiz kaldı. "Bu gerçek olamaz!" diye içinden geçirmişti. "Bir anne, başka bir annenin çocuğuna bu kadar acımasız olamaz!" diye geçirdi. Başını tutarak gözlerini yummuştu. Zeynep ise sessizce izlediği Ömer'e gözleri yaşla bakıyordu.

"Bir anne... Bir anne nasıl böyle acımasız olabilir?" diye mırıldanarak konuştu. Zeynep ise yaşamasının ne kadar zor olduğunu bildiği olayların, kabulünün de zor olduğunu biliyordu. Seanslarda bile yaşadığı olaya inanmakta zorlanan doktorların gözlerinde gördüğü dehşeti hatırlıyordu.

Ömer ağanın gözlerinde ise dehşetten ziyade bir öfke vardı. Öfkenin en koyusu gözlerinde otururken, şefkat duygusu da gözlerinden Zeynep'e ulaşmıştı. Bir küçücük kız çocuğu neler yaşamıştı da kimse duymamıştı.

Un ufak oldu Ömer ağa!

İçi söküldü!

Yandı!

Dumanı görünmeyen bir ateş ile yandı...

Sessizce kollarına sardığı kadının saçlarını öperek sakinleştirmeye çalıştığı benliğinde çığlıklar kopuyordu. Bir öksüz ölümle tehdit edilirken, benim diyen ağalar neredeydi. Bırak ağaları babası neredeydi? Peki ya o kadın? Anne olan bir kadın, tüm kadınların çocuklarına sevgiyle bakamaz mıydı?

Zeynep sarıldığı kollardan çıkarak Ömer'in gözlerine bakmıştı. Koca ağalar ağası heybetli Ömer ağanın gözlerinde su dolu bulutlar var gibiydi. Zeynep sakinleştiği için gözlerindeki hüzne gülümseyerek bakmıştı. Ömer ağa ise gülümseyen kadına gülümsemeye çalışmıştı ama pekte güzel gülümsememişti.

"Ömer ağa daha iyi misin?" diye sorarak kafasındaki düşüncelerden uzaklaştırmaya çalışmıştı sevdiğini. Ömer ağa ise buruk bir gülüşle nefes almıştı. Derin nefes alarak böğrüne oturan o hissi geçiştirmeye çalışmıştı.

"Sen bu kadar olay yaşarken bizler sağır olduğumuz için özür dilerim. Senin acılarını görmeyen kör gözlerimiz için özür dilerim. Gözyaşlarını silmek için uzatmadığımız ellerimiz için özür dilerim. Sana gelemeyen ayaklarımız için özür dilerim."

Ömer ağa en çok kendisine kızmıştı. Bir öksüzün sesini duyamadığı için, onu görmediği için, ona elleri uzanmadığı için... Adalet denen şey neden bu kadar zordu? Hayat neden bazılarına acımasızca ve adaletsizce davranıyordu. Bir adamın iki kadından olma çocuklarını birbirinden ayıran neydi?

Tüm bunlardan dolayı zaten Ömer ağa konuşamayana ses, göremeyene gör, evsizlere ev, yürüyemeyene ayak olmamış mıydı? Öksüze ana olamayan ömrüne kızgındı. Bir öksüz ve yetimin akan gözyaşları ile arş-ı ala titremez miydi? Titreyen göğü duyamadığı için kızgındı.

Zeynep sadece anlamayan gözlerle bakıyordu. Çünkü onu görmeyen babasıyken özür dileyen Ömer ağaydı. Nasıl bir kalbi vardı bu adamın?

Bir süre sadece sarıldı iki âşık. Kalplerinin gümbürtüsünden başka bir ses duymayan ikilinin içleri daha sakin olunca yavaşça arabaya doğru ilerlemişlerdi. Sonunda konağa geldiklerinde Ömer ağa Murat'a havaalanına bir araç göndererek Savaş Arslanlı'yı almasını emretmişti.

Zeynep'in soy ismi Samyeli iken Savaş'ın soy ismi Arslanlı'ydı. Çünkü Savaş babasını reddeden bir adamdı. Zeynep, Ömer'i savaş konusunda uyarırken Savaş Samyeli dememesini çok kez söylemişti. O bir Arslanlı'ydı ve öyle kalacaktı!

Zeynep içeri girdiğinde Ömer ağa Aziz ve Mahmut'u kapıda kalmaları için görevlendirmişti. Şuan iki kişinin yeterli olacağını düşündüğü için kapıyı fazla göze çarpacak kadar kalabalık yapmayacaktı.

Sonunda birlikte içeri girdiklerinde Zeynep biraz kaygılıydı. Ömer ağa ise sevdiğini kollarının arasına alarak sakinleştirmeye çalışmıştı. Sakin olması gerektiğini anlatmaya çalışsa da Zeynep gergin duruyordu.

Ömer ağa ise bu sırada sevdiğine sarılmadan durmak istemiyordu. Bu kadın bağımlılıktı. "Akla zarar bir kadınsın ama senin her haline aşığım kadın!" diye içinden geçirmişti. Zeynep ise onunla sakinken abisinin engel olup olmayacağına emin olamıyordu.

Aslında Savaş zamanı geldiğinde, güvenilir, dürüst bir adamla görüşmene izin veririm tabi ki diye bir keresinde söylemişti ama şakasına ne zaman denese daha zamanı var diyen abisinin şuan ne yapacağını kestiremiyordu. Ömer'e zarar vermesinden korkmuştu çünkü abisi muay thai dersleri almıştı.

"Ömer, Sen muay thai nedir biliyor musun?" diye sorarak Ömer'i bu konuda uyarmadığını hatırlamıştı. Umarım biliyordur çünkü biraz sert bir spor olduğunu görmüştü. Belki de kendisine sert gelmiş olabilir diyerek sessizce Ömer'e baktı.

Ömer ise biraz düşündü ama bir çağrışım bulamamıştı. Kafasını olumsuz anlamda sallarken Zeynep'in gözünde sanki endişe görmüş gibiydi. Zeynep ise açıklamak için doğru kelimeleri aradı.

"Muay thai bir Tayland sporu olarak geçer. Eski bir spor dalıdır ve sanırım biraz sert bir spor." diyerek açıklamıştı. Ömer ağa ise kafa karışıklığı ile bakarken Zeynep derin bir nefesin ardından yutkunmuştu.

"Abim bu sporla ilgilendiği için ona dikkat etmeni istiyorum. Sana dokunursa ne olacağını da biliyorum ama o benim tek ailem. İkinize de zarar gelmesinden korkuyorum." diyerek devam etti.

Ömer ağa sevdiğinin bu endişesine gülümserken, kendisinin de boş bir adam olmadığını göstermek adına karate asıl duruş pozisyonu ile karşılık vermişti. Zeynep ise onun bu haline gülerek cevap verirken Murat kapıda belirmişti.

"Ağam fotoğrafları çeken adamı bulduk. Ne yapalım?" dediğinde Ömer ağa hemen kaş göz yaparak susturmak istedi ama Zeynep ne olduğunu çoktan sormuştu bile.

"Ne fotoğrafı? Ne yapacaksınız ki?" diye sorduğunda Ömer ağa onun bu kadar masum olmasına gülümsemişti.

"Murat götürün! Şimdi değil sonra! Sonra!" diyerek Murat'ın gitmesini beklemişti. Zeynep'e dönerek "Bizim fotoğraflarımızı kim çekmiş merak ettim. Bir de neden çektiğini soracağım. Bir şey yok canım." dediğinde Zeynep konuşmak istemişti ama abisinin araması ile çalan telefona döndüğü için konu dağılmıştı.

Savaş havaalanına geldiğini bildirirken kendisini almaya gelen araca binmişti. Savaş aptal biri olmadığı için Ömer'in kim olduğunu araştırmış ve onu aldırmaya geleninde onun adamları olduğunu öğrenmişti. Ömer ise duyduğu cümle ile artık evden çıkması gerektiğini anlamıştı.

Bir saatin sonunda gelen araçtan Savaş inerken Ömer ağa araçların önünde durmuş Savaş'ın inişini izliyordu. Şoför kapıyı kapattıktan sonra bavulu konağa doğru götürürken Savaş Ömer ağaya doğru ilerlemeye başladı. Bir süre yüzüne baktığı adama ne yapsa azdı.

Zeynep ise bu sırada kapıya çıkmış ve abisine seslenmişti. Kardeşinin sesine dönen Savaş güzelce gülümsemiş ve hesabını başka bir zamana ertelemişti. Bu sahnede kalbi ağzında atan tek kişi Zeynep'ti.

Savaş, Ömer ağaya elini uzatırken "Tanıştığıma memnun oldum Ömer ağa!" diyerek elini tutmasını bekledi. Karşısındaki adama elini uzatan Ömer ağa da "Bende memnun oldum Savaş Arslanlı!" diye karşılık vermişti. Savaş sadece gülümseyerek kardeşine dönerek yaklaştı. 

Bölüm Sonu

Oy ve yorum ile destek olabilirsiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

yeni okul By .

Teen Fiction

1.2M 55.1K 77
Okuma olm geç değmez çok cringe.
26.3K 134 2
Romantik/Mizah/Dram Yanlışlıkla Aşk Serisi - 3 Güneş, çaresizliğine çare olan bir anda evliliğe tamam demişti. Hiç tanımadığı bir adamdı, üstelik ü...
77.8K 599 38
Tuttukları eller artık kan içinde olan iki genç. Birbirlerine ayrı düşmüş hayatları kana bulanmış. "Nerdesin kimlerlesin bilmiyorum,ama yemin ederim...
9.3K 2.5K 24
İstenmemek nasıl bir duygu Hayat bunu dibine kadar tatmıştı, hiç tanımadığı annesi sevdiği adam kimse onu istememişti, bu dünya ya kendi istediğiyle...