Annemin Hikayesi

By zeeyneep41

52K 6.4K 2.4K

Kız gördü adamı içi sızladı... Adam gördü kızı yüreği yandı... "Evime hoş geldin hanımağam. Umarım bu bir sü... More

Kapak Tasarımları
Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39 (Finale bir kala)
Bölüm 40 (Final)
Duyuru

Bölüm 13

1.1K 165 56
By zeeyneep41

Heyoooo Şekerlerim ben yeni bölüm ile geldim. 

Sevgili okurlarım. Sol alt köşedeki o küçük yıldıza basmadan geçmeyelim. 

Koşun koşun yeni bölümü okuyalım.

Satırlar arasını yorumlarla doldurmayı unutmayınız.

Keyifli okumalar dilerim.

~~~~~~~~~~~~

Kapıda otuzlu yaşlarında bir kadın vardı ve "hoş gelmişsiniz ağam" diyerek kapıyı ardına kadar açmıştı. Ömer ağa ise Zeynep'e bakarak gülümsemişti. Zeynep ne olduğunu anlamadan içeriden gelen çocuk sesine dönmüştü.

İçeri girdiklerinde Ömer ağa durumu anlatmıştı. Zeynep ise sessizce dinlemişti.

***

3 yıl önce

Azat, Köroğlu aşiretinin ağası Hamit Köroğlu'nun yanında koruma olarak çalışıyordu. Bir gün aralarındaki kan davasını bitirmeye çalışan Ömer ağanın izni ile Haşmetoğlu aşireti arasında berdel olacaktı. Haşmetoğulları'nın kızı Zerda ile Köroğulları'nın oğlu Eren'in düğün günü belirlenmişti. Haşmetoğulları'ndan bazıları buna karşı olduğu için Hamit ağayı vurmak istemişti.

Azat ise o gün içinde bir sıkıntı ile işe gitmişti. Evinden ayrılırken eşine ve oğluna sıkıca sarılmıştı. Evden çıkarken de anası ve babasını görünce onlara da sarılmak istemişti. Sanki son sarılışını hisseder gibi sarıldı anasına. Babasını öperken "Olurda gelemezsem Ayşe'm ve oğlum size emanettir" diyerek işe koyuldu.

Hamit ağa kendisine kurulan pusudan habersiz tarlalarını ziyarete giderken yanına aldığı üç beş koruma ile eve dönmüştü. Yorucu bir günün sonunda konağın önünde inerken kendisine gelen kızını kucaklamak için attığı o adımla hayatını kurtarırken duymuştu silahın sesini.

Herkes ağasını korurken silahına davranmıştı. Bu sırada Azat kıpırdamadan duruyordu. Azat'ın göğsünden yere akan kanlarla Köroğlu konağının kapısı boyanmıştı. Hamit ağanın korumaları olayı püskürterek Azat'ı hastaneye götürmüşlerdi ama maalesef bazı kalemler tükendiğinde, kaderler yarıda kalıyordu.

Azat'ın da bu hayatta ki kalemi tükenmiş ve kaderi yarım kalmıştı. Hastaneye gelen ailesi yaşananların şokunda kalırken Ömer ağa duruma el atmış ve sorumluları bularak ibreti âlem için meydanda ölümlerinin emrini vermişti.

Köroğlu, Ömer ağanın kestiği cezayı uygulamadan önce Ömer ağa herkese seslenir gibi "Emrimi, emir bilmez de aşmak isterseniz olacak olan budur iyi bakın. Köroğlu görevini yap!" diyerek adamların vurulmasını istemişti.

Ömer ağa tekrar kalabalığa dönerek "Köroğlu ve Haşmetoğulları'nın düğünü için hazırlıklar yapılsın! Bir haftaya düğün yapılacak ve kan davası duracak. Emrimdir!" diyerek meydandan ayrılmıştı.

Bir süre Azat'ın ailesine yardım etse de artık mahcup olduklarını hissediyordu. Sonunda Zeynep evde yalnız kalmasın diyerek evinde çalışmasını istemişti. Zeynep'in de bunu kabul edebileceğini düşünmüştü. Zeynep burada değilken bile evinde çalışacak ve o evin yaşanan bir yer olmasını sağlayacaktı.

***

Ayşe bir oğlu ile yalnız başına kalırken yanında oğlu Azat Baran'ı da getirmişti. Azat Baran içeride bir odada oynaması için gittiğinden rahatça konuşmuşlardı. Zeynep dinlediği hikâyeye çok fazla üzülmüştü ve Ayşe'nin gözyaşlarına daha fazla dayanamayarak Ayşe'yi kollarının arasına almıştı.

"Aslında ben yokken bile çalışacak birine ihtiyacım var. Bu evin yaşanılan bir yer olmasını istiyorum. Ben yokken bile çalışır mısın? Bu evi kendi evin gibi yaşatır mısın Ayşe abla?" Ayşe bunu kabul ederken kendisine ve oğluna böyle bir yuva bulduğu için çok mutlu olmuştu.

"O zaman sen odana yerleş Ayşe Hanım. Bizim hanım ağanla konuşacaklarımız var!" diyerek Ömer Ayşe'yi yollamıştı. Ayşe ise Ömer ağanın Zeynep için hanım ağa demesine şaşırmıştı ama Ömer ağanın lafının üstüne laf söyleyecek kadar aklını yitirmediği için sessizce odasına gitmişti.

Zeynep, kendisini bu kadar düşündüğü için Ömer'e minnet duymuştu. Sonuçta bunu da halletmişti. Zeynep'in bunu düşünmesine bile fırsat vermeden Zeynep'in yerine düşünmüştü.

"Hanım ağam kahve içmeyecek miydik? Bilmiyorum dersen Ayşe Hanıma seslenelim de bize kahve yapsın. Belki de senin bana anlatacakların vardır!" diyerek Zeynep'e zarf atmıştı. Zeynep ise sadece ayağa kalkarak mutfağa gitmişti. Ömer ise takılmak için peşinden gitmişti.

"Ben makine kahvesi sevmem hanım ağam. Cezvede isterim!" demişti gülümserken. Zeynep ise aldıklarından fazlasının evde olduğuna şaşırmıştı. Ömer yine evin eksiklerini halletmiş ve onu yormadan düzenlemişti. Konak şuan yaşanılan bir yere dönmüştü ve bu Ömer'in sayesindeydi.

Zeynep'in gözünden bir damla yaş süzülürken Ömer'e yaklaştı. Birden sarıldığı Ömer'in kendisinden uzun ve kalıplı oluşuyla yanında küçük kaldığını o an daha çok anlamış oldu.

Ömer ağa ise ilk defa kendi isteğiyle sarıldıkları için bir an heyecan yaşamış ve kollarını sevdiğine sarmıştı. Gerçekti ve çok güzeldi.

"Bitmesin!" demişti sessizce.

Bitmesin...

Ömer ağa ve Zeynep bir süre sarılmış bir halde kaldıklarında dünya dönmeyi bırakmış gibi hissetmişlerdi. Aslında dünya dursa umurlarında bile olmayacak kadar mutluydular. Kalpleri dörtnala koşarken birbirlerinde huzuru buluyorlardı.

Sonunda Zeynep yavaşça kendini geri çekerken Ömer'e bakmaya utanmıştı. Ömer ağa ise elini sevdiğinin çenesine koyarak kendisine bakması için yüzünü kaldırmıştı. Utanması bile güzel olan bu kadın gerçek miydi? Akla zarar bir kadındı o aşikâr.

"Benden utanma lütfen!" diye sevdiğini kendisine bakması için ikna etti. Zeynep ise gözlerini Ömer'in kara harelerine dikmişti. İlk defa yaşadığı bu duygular onun ayaklarını yerden kesiyordu.

Bu sırada Zeynep kahve için hazırlıklarını yapmak için arkasını dönmüştü. Ömer ağa ise sevdiğini izlerken sadece gülümsüyordu. Sonunda bir gün kendi konağında da böyle bir gün yaşamak istediğini hissetmişti.

Kahveler hazır olduğunda tekrar avluya çıkarak oturmuşlardı. Kahveleri yudumlamak isterken Zeynep'in çalan telefonu ile Zeynep'in yüzü iyice gülmüştü.

"Canımın içi nasılsın?" diyerek açtığı telefonda Savaş'ın konuşmasını beklerken Ömer ağaya bakmıştı. Ömer ağa ise yüzünü buruşturmuştu. Savaş ise derin nefes alarak kardeşi ile sakin konuşmaya çalışıyordu.

"Zeynep, sana sakince soruyorum ve sende bana doğruyu söylüyorsun. Tamam mı?" dediğinde Zeynep biraz endişelenmişti. Ömer ağa ise ceylan gözlüsünün gözündeki endişe ile kaşlarını çatarken "Ne oluyor?" diye mırıldanmıştı. Zeynep ise sesi hoparlöre vererek abisi ile konuşmaya başladı.

"Tamam abi! Ne oluyor? Beni korkutma. İyi misin?" demişti. Abisine bir şey olma düşüncesi bile içinde bir şeyleri kırıyordu. Bu dünyada gerçek varlığı Savaş'tı ve onu kaybetmeyi asla istemiyordu.

"O adam bana mesaj atmış Zeynep. Ateş! Ateş denen o adam bana senin sevgilin olduğunu ve o sevgilin için evi terk ettiğini söylemiş. Buralar İstanbul'a benzemez. Buralarda iki gün gezip ayrıldık diyemezsin demiş. Zeynep neredesin? Bana senden duymam gereken şeyleri, tüm doğruları ile anlatır mısın?" diyerek sakince konuşmaya çalışmıştı ama sesindeki sinir kendisini belli ediyordu.

Ömer ağa içinden Ateş'e küfürler savururken Zeynep'e sadece güven veren bakışlarla baktı. "Sakin!" diye mırıldanarak sevdiğinin korkmasına engel olmuştu.

"Abi ben annemin evini düzenledikten sonra orada kalacağımı söyledim. Sende biliyorsun bunu. Onlara da evi temizlettirdiğimi ve oraya geçeceğimi söyledim. O konakta kalmak istemedim çünkü..." Biraz soluklandı Zeynep.

Söyleyememişti.

Diline ağır gelmişti yaşadıkları.

"Abi, Ömer öyle değil. Yani onun için gitmedim. Gideceğimi söylediğimde delirmiş gibiydi. El kaldırınca da..." Zeynep daha konuşmasını bitirmemişti ki Savaş'ın gür sesi tüm konağı inletecek gibi duyulmuştu.

"O it sana bir de el mi kaldırdı. Kim ulan o it. Kim! Ben havaalanına gidiyorum. İki saat sonra uçuşum var. Annemin konağında beni bekle. Geliyorum!" dedikten sonra Zeynep hayretle ağzı açık kalmış bir şekilde telefona bakakalmıştı.

"Nasıl yani? Sen... Sen buraya mı geliyorsun?" Zeynep bile inanamamıştı. Savaş bu topraklara küs bir adamdı. Bu topraklar yüzünden annesini kaybetmişti. Bu topraklar neredeyse kardeşini de elinden alıyordu. Bu topraklar ona yabancıydı. Bu topraklar değil miydi küçük bir çocukken annesi ile kaçarken babasını gömdüğü?

"Zeynep, canımın içi. Sen dönene kadar oradayım. Hem şu öyle olmayan Ömer Beyi de bir görelim bakalım. Şimdi kapatıyorum. Birkaç saate görüşürüz!" diyerek telefonu kapatmıştı. Zeynep şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışırken Ömer ağa da gülümsemişti.

"Ömer öyle değil derken ne demek istediğini tam olarak anlayamadım?" demişti Ömer ağa keyifle. Zeynep'in gözünde biraz olsun gülümsemeyi görünce rahat bir nefes almıştı. Zeynep ise cevap vermek yerine başka konularda kalmıştı.

"Biliyor musun? Savaş çok zor biridir. O geldiğinde her şey çok farklı olacak biliyorsun değil mi? Sana tek bir şey söyleyeceğim. Savaş zordur ama inanırsa, güvenirse ya da severse ölümüne yanında olur. Savaş ya siyah ya beyaz ol der. Onu da beni ikna ettiğin gibi edersen, önümüzde engel kalmaz. Yoksa bu ilişkiyi kurmak çok zor olacak."

Zeynep bir çırpıda söylediği sözlerden Ömer'in biraz olsun korkacağını düşünmüştü. Ömer ise asla geri adım atmayacağını Zeynep'e göstermek için yüzüne biraz yaklaşarak derin nefes aldı.

"Değil Savaş, tüm dünya önüme dursa seni almak için hepsini aşar, yine sana gelirim. Yine sana gelir ve sana seni seviyorum kadın derim. Ben derim de sen, ben o kadar insanı aşarken beni bekler misin?" Ömer ağa zaten alacağı cevaptan emindi. Tanımıştı Zeynep'i ama duyması şuan için önemliydi. Savaş'ın gelişi onlara ne getirecek bilememişti.

Zeynep sadece başını sallarken "Tabi... Tabi ki beklerim" demişti. Saat altıya gelirken hala havanın aydınlık olduğu bir zaman diliminde olmanın şansı ile Zeynep Ömer'e anlatmak istediği hikâyesinden bir parçayı anlatmak için Ömer'e döndü.

"Ömer, hani sana annemin hikâyesini anlatıyordum ya. Şimdi kendi hikâyemden birkaç anı paylaşacağım ama önce tepeye gidelim mi? Orada anlatmam lazım!" dediğinde Ömer sadece onayla başını sallamıştı. Arabaya binerek hareket eden araçlarla tepeye doğru yol aldılar.

Araçlar tepeye geldiğinde Zeynep Murat'a az daha ileride olan ağaçlık alana gitmesini söylemişti. Ömer en öndeki araca haber vererek ilerlemelerini sağladığında Ömer, Zeynep'in neden her zamanki yerine değil de bu ağaçlık alana geldiklerini merak etmişti.

Zeynep ve Ömer sessizce arabadan inerken Zeynep, sessizce ilerlediği için Ömer ağa da peşinden gitmişti. Adamları geride bırakarak ilerleyen Ömer ve Zeynep, Zeynep'in geldiği yerde son bulmuştu. Ömer Zeynep'e bakarken sessizce izlemeye başlamıştı. Zeynep ise geçmişin yükünü omuzlarına alarak derin bir nefes almıştı.

Bölüm Sonu 

Oy ve yorum ile destek olmayı unutmayınız.

Continue Reading

You'll Also Like

2.5K 249 18
Lucifer odasından asla dışarı çıkmazken bir gün çıkmıştı. Ama hotel sessizdi, biraz yürüdü alastor'ı gördü ve onla konuştu. Charlie ve diğerleri dışa...
6.9K 1.2K 26
Doğuda aşiret kızı olan bir kız kendi kaderini kendi yazabilir mi? ************ Bir aşiretin ilk kiz torunu diye seviliyorsunuz ans...
124K 4.2K 27
Biten bir Aşk hikayesi...
7.5K 501 41
İki kalp vardı birbiri için atan. Ayrı yerlerde birbirlerini arayan iki insan. Defne ve Kuzey birbirlerini bulunca ne oldu peki? Neden her zaman mutl...