Annemin Hikayesi

zeeyneep41 tarafından

52K 6.4K 2.4K

Kız gördü adamı içi sızladı... Adam gördü kızı yüreği yandı... "Evime hoş geldin hanımağam. Umarım bu bir sü... Daha Fazla

Kapak Tasarımları
Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39 (Finale bir kala)
Bölüm 40 (Final)
Duyuru

Bölüm 5

1.6K 250 51
zeeyneep41 tarafından

Heyoooo yeni bölüm geldiii.

Hadi bakalım

Güzel bir bölüm olmasını diliyorum.

Keyifli okumalar dilerim şekerlerim.

¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨

Biraz soluklanmıştı Zeynep. Sabah esintisinde biraz üşüyünce kendisine kızdı. "Keşke üzerime bir şey alsaydım" diye sitemi duyuluyordu. Bir süre sessizce oturdu yerinde. Kendisini ve dünü düşündü. Ömer aklına gelince kalbinde bir heyecan hissediyordu. "Anne bu aşk mı? Aşk iyi bir şey değil galiba. İyi bir şey olsa sana bunları yaşatmazdılar. Korkuyorum anne. Bana bir yol göster" diye üzgünce konuştu.

Sonunda annesine bahsetmesi gereken asıl konuya gelmek istemişti. "Anne uzun zamandır rüyalarıma gelmiyorsun. Ben senin yüzünü unutacağım diye çok korkuyorum. Ne olur rüyama gel. Fotoğraflar sahte geliyor, sen bana gel. Beni hiç özlemiyor musun?" diyerek konuşurken üzerine değen battaniye ile irkildi. Kulağına gelen ses ile biraz sakinleşirken, sesin sahibini görünce kalbi hızlanmıştı. "Şşş" kulağına sakinleşmesi için söylenen bu sözün sahibini görünce etkisini kaybetmişti.

*** 

Ömer'den gözlerini alırken, battaniye üzerinden sarılan Ömer'in kollarının da verdiği sıcaklıkla biraz iyi hisseden Zeynep, daha fazla konuşmadan şarkısına geçmek istedi. Gözlerini kapattıktan sonra kalbinden geçenleri hissetmek için biraz duraksadı. Sonunda kalbinden geçenler önce kulağına fısıldanır gibi gelirken ağzı aralanmış dile gelmişti.

Gülay Sezer'den sen gelmez oldun türküsü dilinden dökülüyordu. Kendisine gelmeyen annesine, sitem eder gibi hissettirmeden gelmediği için üzgün olduğunu anlatıyordu. Annesi gelmiyordu ve bu çok canını yakıyordu.

Zeynep ara sıra annesinin fotoğraflarına baksa da, onunla geçirdiği o dönem rüyalarında yeşerirdi. Yaşamak isteyip yaşayamadıkları, bazı yaşadıkları ve annesi gidince hayallerinde yaşadıkları... Hepsi rüya olur Zeynep'e ilaç gibi gelirdi.

Son zamanlarda ise annesini görmek çok zorlaşmıştı. Resimlerini açmış bakmıştı. Abisinden hikâyeler dinlemiş hayallere dalmıştı ama olmamıştı. Annesi kendisine gelmiyor ve görünmüyordu.

Ne hayallerde,

Ne de rüyalarında...

Çaresiz Mardin'e gelip annesinin anılarını tazelemek istemişti. Kaderi onu Mardin'e çağırıyordu ve Zeynep bunun annesi üzerinden olacağını bilmiyordu. Kader onun ve annesinin hikâyesini Mardin'e duyurmak istiyordu.

Artık hiçbir kötülük sessiz kalmayacak ve Mardin'de ah diyenler, ah diyemeyenlere acıyacaktı. Tüm Mardin, bir öksüzün hikâyesini duyacak ve kendinden utanacaktı. Zeynep'in hikâyesine ağır diyenler, annesinin hikâyesini duydukça daha da kahrolacaktı.

Demiştin kapına gelirim diye

Kulağım kapıda ses vermez oldun

Boş yere mi yemin ettik ikimiz

Kuşlar yuva kurdu sen gelmez oldun

Sen gelmez oldun, sen gelmez oldun

Sen gelmez oldun

Yârim gözlerim yolda

Beklerim ama sen gelmez oldun

Zeynep ağzından dökülen sözlerin bitimiyle gözlerini yavaşça açmıştı. Hiç fark etmediği gözyaşlarını elinin tersi ile silmek istemişti. Yanındaki Ömer'in elini tutarak durdurması ve gözyaşlarını özenle silmesini izleyerek bakıyordu.

Sahi bu adam sabah sabah burada ne yapıyordu?

Zeynep kendisine gelerek telaşla ayaklandı. O sırada kucağındaki gülü düşürmüş ve almak için eğilmişti. İki gencin elleri, gülde buluşmuştu. Ömer'in eline batan diken ile parmağından bir damla kan süzülürken Zeynep'in içi sızlar olmuştu.

"Özür dilerim ben... Ben daha dikkatli olmalıydım" diyerek Ömer'in kendi gözyaşlarını sildiği mendille, parmağındaki kanı temizlemeye başladı. Ömer onun bu halini ilgi ile izliyordu. Karşısındaki kadının özenli hali, ilk defa gördüğü güzelliklerinden biriydi ve hiçbir halini kaçırmak istemiyordu.

"Buraya biraz bastır tamam mı? Kanamasın!" diyerek yerdeki gülü eline aldı. Üzerine bulaşan kana baktı. Annesinin mezarına her gün bir gül bırakan Zeynep, buraya geldiği her gün ona bir gül bırakacaktı ama bu güle kan bulaşmıştı.

Ömer, Zeynep'in tereddüdünü görünce yavaşça elindeki mendille silmek istedi. Zeynep buna müsaade etmemiş ve elini işaret etmişti." Kanaman durmuştur ama yine de elinde kalsın" diyerek uçuruma doğru bir adım attı.

Ömer'in kalbi ağzında atıyordu. Arkadan boşta kalan eliyle, Zeynep'i tutarak düşmesinden korktuğunu belli etmişti. Zeynep ise hiçbir şeye aldanmadan elindeki gülü uçuruma bıraktı.

"Beni duyduğunu biliyorum anne!"

Zeynep kolunu tutan adama dönerek uçurumdan uzaklaştı. Arabaya doğru ilerlemek istiyordu. Ömer ise onu durdurarak gitmesine engel olmuştu. Murat'a verdiği işaretle şoförü göndermiş ve ağzını kapalı tutması konusunda uyarmıştı.

Ömer'in tüm aşiretlerin içinde, gizliden yerleştirdiği adamları vardı ve Zeynep'in gezmesine yardım eden şoför ve konak kapısında evi koruyan adamlar, Ömer'in adamlarıydı. Kritik yerlerde adamları olmasının sebebi, hem o evlerde olanları biliyor, hem de bir telefonla konakları basabiliyordu.

"Biraz ısınmak istemez misiniz?"

Ömer'in sorusu ile Zeynep üşüdüğünü daha da hissetmişti. Ayrıca bunun bir soru olmadığını anlamıştı. Ömer'in şoförü göndermesinin nedeni, gitmesini istememesiydi. Zeynep'in içinde heyecan oluşurken yüzündeki kızarmayı saklamak amacıyla kafeye doğru yürümeye başlamıştı.

Ömer Zeynep'in kendince verdiği cevabı beğenerek peşinden gülümsemişti. Kafenin etrafını adamları ile çeviren Ömer ağa içeride pekte rahatsız edilmek istemediğini belirtmişti.

Şömine yakınındaki masaya oturarak Zeynep'in ısınmasını bekleyen Ömer, bu sırada Serpme kahvaltı siparişi vermişti. Yanına çay sipariş eden Ömer, çalışanlarında arka bölüme gitmelerini istemişti. Rahatsız edecek kimse kalmadığında ise karşısındaki kadına dönmüştü.

Zeynep kahvaltı masasına kayıtsızdı. Kahvaltı yapmayan Zeynep'in sekiz yılda bile alışamadığı tek şey kahvaltıydı. Yemek yemesi hala düzensiz ve yetersizdi. Ömer'in bakışları altında ise yiyecek hali varsa da yiyemezdi.

"Kahvaltıda yediğin özel bir şey varsa onu sipariş edelim" diyen Ömer'e gözlerini çevirerek baktı. Kahvaltı yapmama sebebi nasıl anlatılırdı ki? Derince nefes alarak nasıl anlatacağını düşündü. Ömer ise sabırla kendisini bekliyordu.

"Ben sabah kahvesi içiyorum ve buraya gelmeden kahvemi içtim" diyerek Ömer'e bakmaya devam etti. Söyleyecek başka bir cümlesi yoktu. Öyle kolay olmayan geçmiş, şimdi böyle kolay iki cümle ile nasıl anlatılırdı ki?

"Yani?" Ömer hala anlamamıştı. Kahve içmek kahvaltıya engel miydi? Üniversite okurken, bazı kızların kahvaltı yerine kahve içerek öğün atladıklarını duymuştu. O kızlar bile saat ona doğru bir şeyler atıştırır ve açlıktan bayılmamak istemezdi.

"Kahvaltısız güne başlanmaz Zeynep. Şimdi kahvaltı yapıyoruz çünkü sağlıklı insanlar sabah kahvaltı yaparlar. Lütfen şimdi kahvaltını yapar mısın?" Emir vermiş gibi olmamak için rica etmişti. Ömer ağa rica etmeye ihtiyaç duymuş olduğu için bile gülümseyebilirdi. Bu zamana kadar ne istediyse yapılmıştı ama konu Zeynep olunca daha dikkatli olması gerektiğini hissediyordu.

Zeynep karşısında rica eden adamı kırmamak için çayından bir iki yudum içmeye çalıştı. Kendisini zorlamak istemiyordu ama aklındaki sorularda onu kemiriyordu. Sonunda kendisini tutamadı ve direk konuya girmek istedi.

"Ben böyle oturdum, düşüncesiz gibi ama sizin kahvaltı için misafiriniz mi vardı? Kusura bakmayın rahatsız etmek istemezdim. Kalkabilirim."

Zeynep birden ayağa kalkacakken Ömer ağa düşünmeden söze girdi.

"Hayır kalkma!"

Öyle hızlı konuşmuştu ki Zeynep birden oturdu. Ömer ise korkuttuğunu düşünerek kendine kızarken Zeynep'in gönlünü almak istedi.

"Kusura bakma korkmanı istemedim. Kalkmanı istemedim yani benim kimseyi beklediğim yok. Hem birini bekleyecek olsam, kahvaltıyı o gelince söylerdim değil mi? Ben buraya... Ben seni görürüm belki diye geldim. Şansıma buraya gelmişsin."

Zeynep şaşkınlığını gizleyemedi ama içten içe mutluydu. Kimse için değil de kendisi için gelmesi biraz olsun mutlu etmişti kendisini.

"Beni mi görmek istediniz? Neden?"

Zeynep gülmemek için çabalarken, Ömer biraz olsun kızarmıştı. Bu konuları konuşmayı becerebilecek gibi değildi ve ne yapacağını bilmiyordu. "En iyisi birden tüm her şeyi söyleyeyim. Süsle püsle değil de yalın bir şekilde anlatayım" diye içinden geçirdi.

"Zeynep, ben dün sana numaramı vermiştim. Bana mesaj atmanı isterdim. Neden mesaj atmadın?" Önce bunun cevabını öğrenmesi gerekiyordu. Yoksa sevmemiş miydi Ömer'i?

"Kusura bakma ama sabah aklıma geldi. Açıkçası neyi amaçladığınızı bilemediğim için mesaj atmak istemedim. Hem... Hem benim abim, Savaş..." devamını dile getirmek istemedi. Aksi bir düşünce ile geldiyse diyerek susmak istedi.

Ömer ise sevdiğini anlamadığı için üzülmüştü. Gayet yakın davrandığını düşünüyordu ama bir şey de diyemezdi çünkü bu kız kendisini ilk defa tanıyordu. "Seni tanımak istiyorum Zeynep. Seni tanımak istiyorum ve açıkçası hikâyeni de merak ediyorum." Ömer kartlarını açık oynamaktan yanaydı ve direk söylemişti.

"Eğer istemezsen anlarım ama bir şans vermeni istiyorum. Seni tanımak için bir şans istiyorum. Yine de olmaz dersen... Bu arada abini dert etme. Eminim konuşarak anlaşabiliriz" diyerek ceylan gözlü kızın cevabını bekledi.

Zeynep şaşırsa da belli etmek istemedi. "Sen hep böyle açık sözlü müsün?" diye sordu. Açık sözlülük iyiydi ama patavatsızlığa dönmediği sürece. Açık sözlü insanların hayatında olmasına izin veriyordu çünkü o kişiler daha çok gerçek gibi geliyordu.

Bu soru karşısında başını sallayarak onay veren Ömer, iyi mi yoksa kötü mü yaptığını bilmiyordu. "Açık sözlüyümdür ama dikkatli olarak karşımdaki insanları kırmamaya özen gösteririm. Adalet veya başka bir konu olmadığı sürece genelde sakin biriyimdir. Yani evde sakinim. Dışarıda görüp değerlendirme beni."

Zeynep ise bir süre düşündü ama ne diyeceğini bilemiyordu. Ne diyecekti ki? Bende senden hoşlandım galiba, tamam konuşalım mı diyecekti? Bir beylerbeyine ne denilebilirdi. Bir süre düşündükten sonra eve gitmesi gerektiğini hatırlayarak elindeki çayı bıraktı. Zira koca konağı temizlemek zorunda kalacaktı çünkü ayarladığı temizlik şirketinin dolandırıcı olduğunu öğrenmişti.

"Ben izninizle kalksam mı? Annemin konağına gitmem gerekiyor. Temizlik yapmam lazım." Zeynep bahane gibi sunduğu bu gerekçe ile vereceği cevaptan kaçmıştı. Eğer cevap isterse de tamam der ve giderdi. O zaman utandığını belli etmeyeceği için rahat olabilirdi.

"Neden sen temizlik yapıyorsun?" diyerek merak ettiği soruyu sorunca Zeynep ona dolandırıldığı hikâyeyi anlatmıştı. İstanbul'dayken gelince temizletmek amaçlı birilerini ayarladığını ama önceki gece geldiğinde, gün vermek için aradığını ve aramalara dönülmediğini söyledi.

Sonunda onların dolandırıcı bir firma olduğunu anlamıştı ama iş işten geçmişti. Verdiği para da yanlarına kâr kalmıştı. Ömer ise bu duruma sinirlense de çok belli etmeden numarayı istemişti.

"Artık bir önemi yok. Hem çok büyük bir meblağ değildi" diyerek kendisini savunur gibi konuşmuştu ama Ömer ağa bu işin peşini bırakmayacaktı. Zira bu tür durumlardan nefret eder ve o kişileri cezasız bırakmazdı. Beylerin beyi, herkesin üstünlüğünü kabul ettiği bu topraklarda, bunları yapanların cezasını vermek gerekirdi.

"Senin durumun iyi ve senin için küçük bir meblağ olabilir ama burada insanları da dolandırabilirler ya da başka bir yerde. Bazı insanlar için çok büyük paralar ve onların canı yansın istemem." Zeynep ise bu şekilde ince düşünmediği için kendini kötü hissederek numarayı Ömer'e kaydetmesi için vermişti. Sonunda da kendi telefonunu kaydederek telefonu Zeynep'e geri verdi.

"Şimdi kahvaltı yapalım ve senin işini çözelim ama lütfen biraz daha yemek ye!" diyerek Zeynep'i uyarmıştı. Telefonundan mesaj atarak işçileri ayarlaması için Murat'a haber verirken, Zeynep'i getiren aracı da yollatmıştı. Adresi de verdiğinde bir saat sonrası için konağın önünde toplanmayı planlamıştı.

Zeynep bir iki lokma daha ağzına attığında Ömer biraz daha mutlu olsa da Zeynep'in neden kahvaltı yapmadığını merak etmişti. "Bana hikâyeni anlatacak mısın?" diye birden sorduğunda, Zeynep ise buruk bir acı ile gülümsedi. "Neden bilmek istiyorsun?" Zeynep için önemli olan neden bilmek istediğiydi. Zira hikâyesini duysa kendisini sevmekten vazgeçeceğini düşünüyordu.

"Senin ağlamanın nedenini merak ediyorum? Seni sabahın bu saatinde buraya getiren hikâyeyi merak ediyorum ve tanımak istediğim insanla ilgili her şeyi bilmek isterim. Açık söyleyeyim araştırmak istedim ama bu sana bağlı. Sen anlatmazsan bile ben öğrenirim ama ben senden duymayı her zaman tercih ederim. Ne kadar kötü olursa olsun, olan biten her şeyi senden duyarsam daha iyi olacağını düşünüyorum. Bu seninle yaşayacak günlerimizde bile böyle olsun isterim" diyerek kendisini çok net ifade etmişti.

"Öyle ayaküstü anla..."

"Öyle ayaküstü anlatılacak bir şey değil evet uzun hikâye anladım ama bir yerinden başlamazsan da hep uzun kalacak. Mesela bugün başlasan bence biter gibi. Ne diyorsun?" Zeynep, Ömer ağada gördüğü ciddi yüz ifadesi ile kaçarım olmadığını anlamıştı.

"Ne hikâyeymiş arkadaş. Herkes ayaküstü anlatılacak bir şey değil, uzun hikâye demekten bıkmadı ama ben bıktım. Bu hikâyeyi kesin öğrenmem lazım" diye içinden geçirdi Ömer ağa. Zira dayanacak gücü kalmamış gibi hissediyordu.

Zeynep karşısındaki adamın gözlerinde değişik duygular görüyor ama tam olarak çözemiyordu. Sormak istese de kendini alıkoydu. Sonuçta yeni tanışmışlardı ve Zeynep dikkat etmeliydi. İçindeki duyguları anlayana kadar kapılmamak istiyordu ama aşk böyle bir şey değildi. Kimsenin planı aşkın önüne geçemeyecekti ve Zeynep bunu yaşayarak öğrenecekti.

Kahvaltı devam ederken Ömer ağa Zeynep'i inceliyordu. Zeynep'te kendisine bu denli dikkat eden adama dikkatle bakıyordu. "Neden merak ediyor acaba?" diyerek düşünmeye başladı. Ömer'in ciddiyeti durumdan kaçamayacağını anlatıyordu ama nedenini de merak etmiyor değildi. 

Bölüm Sonu

Oy ve yorum ile destek olabilirsiniz.

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

10.3K 995 36
"Onu benden daha çok seviyorsun, ondan vazgeçemiyorsun ama benden kolayca vazgeçebilirsin öyle mi?" "Öyle Masal öyle!" "Onu seçersen öleceksin. Ölmek...
6.9K 1.2K 26
Doğuda aşiret kızı olan bir kız kendi kaderini kendi yazabilir mi? ************ Bir aşiretin ilk kiz torunu diye seviliyorsunuz ans...
9.2K 388 19
Bir yanda asiliyile tanınmış nefes bir yanda deliliyle tanınmış deli Tahir bakalım bu iki kişinin arasında neler olucak
6.8K 254 32
Hem bir şeylere alışmış olmak ne kadar acı değil mi.. mecbur bırakılıyoruz sanki, zorla alıştırıyor hayat bizi bir şeylere, dünya dönmeye, hayat akma...