Born To Die || ChanMin

By skzimemnu

4.5K 766 1K

Tanrı, acımasızca öldürülen Kim Seungmin'e katilini bulması ve ondan intikam alması için bir şans verir. ... More

1
2
3
4
5
6
8
9
10
11
12

7

322 66 77
By skzimemnu

Umarım beklemenize değen bir bölüm olmuştur keyifli okumalar<3
-------------

Neşeli, saygılı, arkadaş canlısı ve işinde çok iyi olduğu söylenen polis Lee Minho hakkında Seungmin'e ters hissettiren bir şeyler vardı. Ne kadar bakarsa baksın o sevimli yüze bir türlü ısınamıyor, birden çıkıp gelmesini ve sürekli Chan'ın peşinde dolanmasını garip buluyordu.

Yine Minho ile sigara arasına çıkan Chan'ı dalgın dalgın izlerken tam yanında bir ses duymasıyla neredeyse yerinden sıçradı. "Bir şeyler bulabildin mi bari?" diye konuşan Hyunjin'e baktı atmayan kalbini tutarak.

"Artık bir yerlerden aniden belirmeyi bırakır mısın lütfen? Tamam, ölüm meleğisin anlıyorum da hiç gerek yok bu gizemli adam tavırlarına."

Ondan beklenmeyecek bir samimiyetle güldü Hyunjin. "Aniden belirmedim. Yaklaşık iki dakikadır buradayım ama sen Bang Chan'a öyle dikkatli bakıyorsun ki beni fark etmedin bile."

Bakışlarını sonunda komiserden çekebilirken "O şeyi düşünüyordum." diye mırıldandı Seungmin. Sürekli yanına gidip gelen, sanki bir şey biliyormuş da söyleyemiyormuş gibi bir tavra sahip adama karşın gözlerini kısıp işaret parmağını sallayarak tehditkar bir havaya bürünmeye çalıştı. "Ne gördüğümü biliyorsun değil mi? O yüzden boşuna uğraştığımı söyledin."

Hyunjin kendisini işaret alan parmağı tutup indirirken yine düz bir ifade takındı yüzüne. "Evet hakkında bir şeyler biliyorum ama ölüm meleği olsam bile kafanın içindekileri göremem."

Bıkkın bir nefes alarak artık yorulduğunu belli edercesine sızlandı Seungmin. Gün geçtikçe ortaya çözmesi gereken daha çok şeyin çıkması canını sıkmaya başlamıştı. "Ne biliyorsan anlat o zaman. İşimi zorlaştırmak zorunda mısın? Bunu bana yapanın kim olduğunu da biliyor olmalısın Hwang."

Reddetme girişiminde bulunmadan sakince başını salladı Hyunjin. "Biliyorum." dedi tam Seungmin'in gözlerinin içine bakarken. Hissettiği duygularını yoğunluğunu ona da aktarmak istermiş gibiydi. "Ama sana söyleyemem. Buna iznim yok."

Genç adam kafasının daha da çok karışmasına engel olamıyordu. Hyunjin'in ses tonunda inceden inceye beliren o çaresiz tını olayların sadece bir katili bulmaktan ibaret olmadığını bir kez daha anlamasını sağladı. Değişik bir şeyler vardı Chanda, Minho'da, Hyunjin'de... Gözünün önünde beliren o kısa süreli görüntüdeki adam kesinlikle tanıdığı biri olmalıydı. Düşünmekten ciddi anlamda başının çatlayacağını hissetti bir anlığına. "Öyleyse böyle yanıma gelip durma!" diye çıkıştı istemsizce. "Neden çok umrundaymışım gibi sürekli beni kontrol ediyorsun? Bana neden öyle içten bakıyorsun?"

"Umrumdasın Seungmin. Şu an bu durumda olmamız beni ne kadar yaralıyor bilemezsin." Hyunjin derin bir nefes aldı ve parmaklarına dolanan, sadece kendisinin görebildiği Seungmin'den Chan'a hatta Minho'ya bile uzanan kırmızı iplere o an nefretle bakmaktan alıkoyamadı kendini. Her şeyi bilen tek taraf olmak onun da canını yakıyordu.

"Sadece boşuna çabalamamanı söylüyorum çünkü öğrendiğin şeyler seni hiç mutlu etmeyecek."

Hyunjin'in bunları söyleyerek karşısındakine cevap verme imkanı tanımadan ortadan kaybolmasının ve bir daha da onu ziyaret etmemesinin üzerinden iki hafta geçmişti. Issız bir depoda bulunan erkek cesedi, bunun katilin tek cinayeti olmadığını öne süren buluntular, 18 gündür tek bir izine dahi rastlayamadıkları katil... Seungmin acımasızca son bulan hayatının intikamını alma heyecanını yavaş yavaş kaybetmeye başlıyordu. Hyunjin'in söyledikleri istemsizce aklını kurcalıyor, sadece on iki gününün kaldığı dünyada katili bulmak için daha ne yapabilirdi bilmiyordu. Tüm imkanlarını halka büyük bir korku salan bu olay için seferber eden Jeonju polis teşkilatı bile bir şeye ulaşamamışken kendisinin hiçbir şey yapamayacağını düşünüyordu ta ki hakkında arama emri çıkarılan Yang Jeongin'in izine şehir dışında rastlanana kadar.

Kore'nin öbür ucundaki Jeongin anlık bir mecburiyet sonucu aylardır kullanmadığı kredi kartlarından birini kullanmış, polisin radarına takılmıştı. Kaldığı bölgedeki emniyet birimleri tarafından yakalanması ve Jeonju'ya gönderilmesi ise iki gün kadar sürmüştü.

"Neden kaçtınız?"

Elleri önden kelepçelenmiş bir şekilde ifadesi alınmak için loş ışıklı, içeride Changbin ve Minho'nun olduğu sorgu odasına alınan Jeongin son derece bitik görünüyordu. Göz altları halka halka olmuş, yüzü solmuştu. "Ben yapmadım." diye zar zor duyulacak kadar kısık bir sesle mırıldandı. Ardından ellerindeki kelepçelerde tuttuğu bakışları yavaşça yukarı tırmandı ve Minho'nunkileri yakaladı.

Minho ise anında başını çevirmiş, hafifçe öksürmüştü. "Açık konuşacağım Jeongin Bey. Zaten katilin siz olduğunuzla ilgili kesin bir kanıt yok elimizde ancak ev arkadaşınız olan Kim Seungmin hakkında kayıp ilanı vermemeniz ve polisler tarafından sorgulanacağınız günün gecesinde şehir değiştirip 18 gün boyunca telefonunuzu bile kapatmanız sizi büyük bir şüpheli konumuna düşürüyor."

"Katil zanlısı olmasanız bile olayla bir alakanız olduğu ya da ortada garip bir şeyler döndüğü açıkça belli." diyerek onun sözlerini devam ettirdi Changbin. Jeongin'in karşısına oturdu, ellerini masanın üzerinde birleştirdi. "Bizimle iş birliği yapın ki üzerinizde haksız suçlama varsa onların hepsini ortadan kaldıralım."

Her zamanki gibi camın arkasında duran Seungmin büyük bir hayal kırıklığıyla izliyordu onları. Tek ve en yakın arkadaşı Jeongin onun katili olmakla suçlanıyordu şu an ve o artık kesin bir ifadeyle 'Jeongin yapmamıştır.' bile diyemiyordu.

Titreyen bir sesle güçsüz bir şekilde konuşmaya başladı Jeongin. "O akşam evimin içinde, mutfağımdaki masada bir not buldum." Kelimeler arasında sürekli duraksıyor, bayık bakışlarını Minho'dan ayırmıyor ve parmaklarıyla tırnak kenarlarını soymaya çalışarak kendine eziyet ediyordu.

Aniden dikkat kesildi ona Changbin. Sorgunun zaten bir kamera kaydı alınsa da asla yanından ayırmadığı defterini açtı ve önemli şeyleri not almak için hazırlandı.

"Notta evime girmenin hiç zor olmadığı ve gidebildiğim kadar uzağa gitmezsem beni de yakalayacağı yazıyordu." Sesi iyice kısılırken derin bir nefes alarak ellerini saçlarından geçirdi ve alnını avuçlarına yasladı Jeongin. "Kağıdın üzerine kan sıçramıştı." dedi kekelemesine engel olamadan. "Kan henüz kurumamıştı bile."

Yanındaki adamın güldüğünü duyduğunda çatılmış kaşlarıyla ona döndü Seungmin. Komiser Bang Chan kollarını göğsünde kavuşturmuş, dudaklarına asılan gülüşe tezat olarak sert bakışlarla izliyordu sorguyu. Anlam veremedi ona. "Ne oldu?"

Komiser "Katil besbelli şüphelerin başkasında toplanması için yapmış bunu. Jeongin eğer kaçmasaydı tehdit ettiği gibi onu da öldüreceğini sanmıyorum. Amacı sadece korkutmakmış ve başarmış. Zeki adam." dedi Seungmin'e dönerek.

Hayretle kaşlarını kaldırdı, "Katili mi övüyorsun sen şu an?" diye sordu Seungmin. 'Her yakışıklının bir kusuru oluyor işte, bununki de çatlaklık.' diye düşündü.

Omuz silkti ve tekrar sorgu odasına odaklandı Chan.

Sonunda gözlerini Minho'dan ayırabildi ve Changbin'e baktı Jeongin. "Kanıtım var, o kağıt hâlâ duruyor." Ona inanmaları için yapabileceği tek açıklama buydu.

Sonunda içinin bir nebze olsun rahatladığını hissetti Seungmin. En yakın arkadaşı ona ihanet etmemişti.

Oğlanın başka bir şey söylememesi üzerine sorgu bitmiş, bahsettiği kağıt üzerindeki kan incelenmek üzere Changbin tarafından teslim alınmıştı. Hakkında kesin bir kanıt olmadığı için Jeongin'e herhangi bir suçlama yöneltemiyorlar bu yüzden de karakolda tutamıyorlardı. Tekrar kaçma ihtimaline karşı evi polis gözetiminde olması şartıyla serbest bırakılmıştı.

Evine döndüğünde biraz rahatlayabilmek adına girdiği duşun ardından tek bir çıt bile olmayan salonda kollarını kendine çektiği bacaklarına sarmış, çenesini de dizlerine yaslamış şekilde halıyı izleyerek oturan Jeongin birden duyduğu zil sesiyle korkarak kapıya baktı. Her ne kadar dışarıda polisler olsa da bu endişelerini hiç azaltmamış, kendini koruyabileceği bir şeyler var mı diye etrafa bakmıştı hızla.

Zil bir kez daha çaldığında güçsüz bir şekilde ayağa kalktı, yavaş adımlarla kapıya yanaşıp kimin geldiğini görebilmek adına delikten baktı. Görüş açısına giren üniformalı adam stresten tuttuğu nefesini bir anda bırakmasını sağladı ve kapıyı açtı hemen. Genç adam içeri girdiğinde başını hafifçe dışarı uzatarak etrafı kontrol etmiş ve kapıyı hızlıca kapatmıştı tekrar.

"Çok korktum Minho, delirecek gibi oldum. Ne sana haber verebildim ne de bir başkasına. Çıldıracaktım. Seungmin'in yasını bile tutamadım doğru düzgün." Bir anda ağlamaya başlarken birbiri ardına cümlelerini sıralayan sevgilisini kollarından tutarak kendine çekti ve sıkıca sarıldı Minho. Bir yandan ağlamasının dinmesi için saçlarını okşuyor, diğer yandan teselli cümleleri sıralıyordu.

"Senin hiçbir suçun yok tamam mı? O anda kaçarak en doğrusunu yaptın sen. Merak etme, masum olduğunu kanıtlamak için elimden gelen her şeyi yapacağım ben bebeğim."

Karakoldan itibaren Minho'yu takip eden Seungmin şahit olduğu görüntüler yüzünden olduğu yere çakılı kalmış gibiydi. İlk gördüğü andan beri kuşkulandığı adamın en yakın arkadaşının sevgilisi çıkması beklediği son şey bile değildi. Jeongin'in sürekli isim vermeden kendisini biriyle tanıştıracağını söylediği zamanları hatırlamasıyla taşlar yavaş yavaş yerine oturdu.

"Bu Minho, erkek arkadaşım." Yine aynı şey oluyordu. Seungmin'in başına son derece şiddetli bir ağrı girdi, kafasının içinde boğuk sesler yankılanırken sarsılarak yere düştü.

"Kedi köpek gibisiniz resmen. Niye sürekli tartışıyorsunuz Minho ile?" Bu sefer sadece sesler değil, görüntüler de belirmişti zihninde. Minho ve Seungmin'in ortasında oturan Jeongin önlerindeki göle eğilerek birbirlerine su atmaya çalışan ikiliye bıkkınlıkla bakıyor, kendi kendine söyleniyordu.

Jeongin'in uzun saçları, giydikleri geleneksel kıyafetler, Minho ile olan yakınlıkları... Genç polisi daha önce hiç görmediğine, son derece gerçekçi hissettiren bu sahnenin asla yaşanmadığına emindi Seungmin. En azından bu hayat için emindi ama geçmiş hayat... Aklına gelen ihtimal ile önündeki ikiliye şaşkınlıkla bakakaldı.







Continue Reading

You'll Also Like

22.3K 2.1K 46
Eğlenmek için yazıyorum, eğlenmek isteyenleri hikâyeme bekliyorum🖤
63.5K 4.8K 28
İlkin geçmişte yaşanan tatsız durumları bir daha yaşamayacaktı. Gelecek sefer Barış Alper'in yanından dahi geçmeyecekti.
114K 14.2K 23
Kim Namjoon, kendisine verilen görevi yerine getirmek için sahte bir aile kurmaya karar verir fakat birbirlerinden deli gibi nefret eden Taehyung ve...
18.1K 2.2K 17
Bu kurgu Beyaz Skandalım kitabı ile bağlantılıdır. Ve spoi vardır. Spoi yemek istemiyorsanız ilk önce Beyaz Skandalım kurgusunu okumanız gerekmektedi...