KÖRDÜĞÜM

By luvb3lla

1.5K 64 29

Hayat insanı hep böyle arkasından vurur muydu? Beni çok kez vurmuştu. . . . More

🖤
Üzülmedin Mi?
Hatıran Yeter
Mutlu Ol Sevgilim
Seni Sevmiyorum Artık
Olmazsan Olmaz
Gitme

Elveda Deme Bana

188 4 4
By luvb3lla

Medya: Aras Kaya🖤

Keyifli Okumalar🌺

Sabah yüksek seste olan alarmım ile uyanmıştım. Bugün üniversitenin ilk günü olduğu için yoğun bir programım vardı. Hızlı bir şekilde ayağa kalkıp banyoya girdim. Ilık bir duş alıp, yüzüme çeşitli nemlendiriciler sürdüm. Daha sonra dolabın önünde dikilip kombin seçmeye çalıştım.

Üzerime siyah sıfır kol bir crop altıma da bej renk boru paça bir pantolon seçmiştim. Seçtiğim kıyafetleri giyinip makyaj masama oturdum. Göz altlarıma biraz kapatıcı sürüp yaydırdım. Kirpiklerimi kıvırıp rimel sürdükten sonra vişne rengi rujumu da sürdüm, ve hazırdım. Birkaç fıs parfüm sıkıp aşağı indim.

Annem sofrayı hazırlamış abimle oturmuşlardı.

"Günaydın ve görüşürüz." Dedim ve ayakkabılıktan beyaz sporlarımı çıkardım.

"Kızım iki lokma birşey yeseydin olmadı ki böyle." Dedi annem.

"Anne yemek yersem geç kalırım. Hem yanımda para var sen beni düşünme." Derken ayakkabılarımı giyinmiştim. Siyah çantamı da askılıktan alıp annemin ısrarlarını dinlemeden evden çıktım. Çıkmaz olaydım ki kapıda Aras vardı. Allah'ım ben ne günah işledim de bu çocuk sürekli karşıma çıkıyor. Beni gördü. Kahretsin ki gördü. Ama ona bakmamaya çalışıp yürümeye devam ettim.

"Defne baksana!" Arkamda olduğunu hissettim.

"Efendim Aras abi? Birşey mi oldu?" Dedim hızlıca.

"Niye kaçıyorsun benden?" İşim gücüm yok da senden kaçacağım sanki.

"Yok Aras abi ne kaçması sen yanlış anladın, ben okula geç kaldım. O yüzden yani, yoksa sen kimsin yani." Duraksadım. Hayır son cümle olmayacaktı. "Şey yani birşey yok." Diye düzeltmeye çalıştım.

"Ben aramız bozuk olsun istemiyorum, böyle davranma lütfen." Nasıl olsun beyefendi?

"Birşey yapmıyorum ama neyse, benim gitmem lazım çok geç kaldım." Dedim.

"Benim arabayla bırakayım mı?" Çok iyi olur da ben seninle aynı ortamda nasıl duracağım onu bilmiyorum.

"Gerek yok aslında ben taksiyle gidecektim." Gerek var.

"Saçmalama Defne, geç arabaya hadi." E iyi madem çok ısrar ettin.

"Peki." Dedim kedi gibi.

Ya ben bu adamın arabasına aşığım çok güzel ama.

İçimden söylenirken bir yandan da kapıyı açıp içeri geçtim. O da sürücü koltuğuna oturunca arabayı çalıştırdı. Okul buraya birazcık uzaktı bu yüzden her gün erken kalkmak zorundaydım.

"Sen tıp istiyordun, ne yaptın tuttu mu?" Dedi. Bir yandan da yola bakıyordu.

"Evet tutturdum. Nasipse cerrah olmak istiyorum." Dedim.

"Ben sana inanıyorum. Sen yaparsın bence." Allah razı olsun abicim.

Gülümsedim.

Yol boyunca havadan sudan konuştuk. Sonunda gelmiştik.

"Tekrar teşekkür ederim Aras abi, görüşürüz." Dedim arabadan inerken.

"Rica ederim. Benim bugün işim yok, istersen çıkışta alabilirim seni?" Adam da şoför kesildi başımıza.

"Yani işin yoksa olabilir. Ben sana haber veririm." Deyip kapıyı kapattım.

Okul baya büyüktü, ve ben burada ne bok yiyeceğimi bilmiyordum. Daha fazla heykel gibi dikilmemek için kapıya doğru yürümeye başladım.

On dakikanın sonunda sınıfı bulabilmiştim. İçerisi çok güzeldi, ama çok da doluydu. Zar zor yer bulup oturmuştum. Yanıma adının Yiğit olduğunu öğrendiğim bir çocuk oturmuştu. Açıkçası baya yakışıklı ve efendi birisiydi. Çok da iyi anlaşmıştık. Kendimi alkışlamak istiyorum, çünkü ilk günden böyle iyi birine denk gelmek benim için mucize falandı.

Ben girdikten on beş dakika sonra hoca gelmişti. İlk günde ne yapacağımızı bilmediğim için bir ajanda kalem ve silgi almıştım. İyiki de almışım çünkü o kadar şey yazmıştık ki, ajanda dolmuştu bile. Eve gidince beni dersler bekliyordu.

Son dersi de bitirmiştik. Telefonu elime aldığımda saat dördü geçiyordu. Aras'a mesaj atıp telefonu geri çantama koydum. Ardından dışarı çıkmak için hazırlandım. Sonunda dışarı çıkabilmiştim. Çıktığımda koluma bir el dolandı. Baktığımda ise gelen Yiğit'di.

"Defne, işin yoksa bir kahve içelim mi?"

"Ya gerçekten çok isterdim de abim gelecek, ama bir kahve sözüm olsun sana."

"Peki o zaman. Unutmam bu sözü bak." Dedi büyük bir kahkaha atarken. Bende aynı şekilde güldüm.

"Unutma zaten. Neyse gitmem lazım görüşürüz." Dedim ve yanından ayrıldım. Tabi ki karşımda Aras'ı sinirli hâlde görmeyi beklemiyordum.

Kollarını birbirine dolamış ve arabaya yaslanmış bir şekilde bana bakıyordu.

"Selam, bekletmedim değil mi?" Dedim.

"Kimdi o? Baya bir mutlu duruyordun." Of onu da mı gördün ama ya.

"Yiğit mi?"

"Adı her neyse." Dedi sinirli sesiyle.

"Aynı sınıftayız. Kahve içelim mi dedi, bende işim var sonra artık dedim. Bu kadar yani."

"Yok efendim." Pardon?

"Ne?" Dedim anlamaz ses tonuyla.

"İçemezsiniz kahve falan. İzin vermiyorum." Senden izin alan kim pardon?

"Senden kim izin aldı şimdi?" Sinirli bakınca arabanın kapısını açıp hemen içeriye geçtim. O da arkamdan bindi.

"Defne bak sabrımı zorlama."

"Zorlarsam ne olur Aras abiciğim?" Sondaki kelimeyi dudağımı büzerek söylediğim için gözleri dudaklarıma odaklandı. Hayır olamaz değil mi bu?

Yutkundu.
Elmacık kemikleri belirginleşti.

"Neyse ne hadi eve gidelim." Dedim.

"Ben sana evi göstereceğim." Sessizce konuşmuştu ama dediklerini duymuştum.

"Birşey mi dedin abiciğim?" Sinir etmeye bayılırım.

"Yok Defne, sabır çekiyordum. Başka ne diyeyim ki?"

"Of sıkıldım şarkı açacağım." Dedim ve radyodan şarkı seçmeye başladım.

Bir tanesinde durdum.

Hoşuna mı gidiyor, beni sinir ediyor

Sevdiğini korkmadan söylemek bana zoruna mı gidiyor

Kaç kere demeli bir insana

Biraz açık ol anlaşılmıyor

Hep bir şüphe bir soru kafamda

Beni sevmiyor, yok yok seviyor

Neden bilmiyorum ama son sözde göz göze geldik. Ama ben utandığım için kafamı hemen çevirdim.

Neyse ki eve çabuk gelebilmiştik. Teşekkür edip arabadan öyle hızlı indim ki eve nasıl girdiğimi bile hatırlamıyorum.

Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Ardından aşağı inip anneme baktığımda ise göremedim. Kesin Binnur teyzemlere gitmişti. Bu demek oluyor ki yemek yapma işi bana kalmıştı.

*

Yaklaşık yarım saattir köfte ve patates yapmak için uğraşıyordum. Sonunda başarabilmiştim. Tam sofrayı hazırlayacaktım ki kapının sesini duydum. Büyük ihtimalle abim gelmişti çünkü anahtarla açmaya çalışıyordu. İçeriye girdiğinde telefonla konuştuğunu gördüm.

"Aşkım tamam yemek yiyeyim çıkacağım. Ben mesaj atınca kapının önüne çıkarsın." Diyordu.

Kesin Zeynep'ti. Zaten başka kim olabilirdi ki?

"Tamam birtanem hadi öptüm." Deyip telefonu kapattı.

"Defne, abiciğim ne yapıyorsun burda?"

"Annem herhalde Binnur teyzemlere gitmişti, bende yemek hazırladım. Sofrayı kuracaktım." Dedim çatal çıkarırken.

"Valla acıkmıştım, iyi oldu." Hemen abime ve kendime bir tabak hazırlayıp sofraya oturdum.

"Sen ne yaptın bugün? Okul nasıldı?"

"İyi gibiydi. Klasik işte hoca falan baya konu anlattı, öyle." Dedim kısaca.

"İyi iyi, ben zaten biliyorum sen çok başarılı bir cerrah olacaksın. Tabi genler dolayısıyla bana çektiğin için, benim gibi başarılı olursun." Deyince büyük bir kahkaha attım.

"Abi ya güldürme beni, sen misin çalışkan." Dedim alaylı bir ses tonu ile.

Yemek bitene kadar abimin böyle şakaları ile güldüm. Sonra o gidince sofrayı toplayıp yukarı çıktım. Çalışma masama geçip bugün ajandaya yazdığım notları gözden geçirdim. Bir süre sonra uykum geldiği için dersi bırakıp yatağa geçtim, ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

*

Sabah güneş ışığının yüzüme vurması ile uyandım. Gözlerimi zorlukla açıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerime beyaz bir crop altıma ise mavi midi boyda bir etek giyindim. Bugün sadece üç dersim vardı. Bu yüzden Yiğit'e verdiğim kahve sözü için bizim buradaki kafede buluşacaktık. Dersin başlamasına daha iki saat vardı bu yüzden rahat rahat oturabilirdik.

Aşağı inip anneme kahvaltı için yardım ettikten sonra oturup biraz konuşmuştuk. Ama Yiğit'le buluşacağım aklıma gelince hızlı bir şekilde evden çıkmıştım. Hayretler olsun ki bugün Aras dışarıda gözükmüyordu, ve tek umudum beni görmemesiydi. Öyle de oldu aslında.

Kafeye geldiğimde Yiğit arka taraftaki masalardan birinde oturuyodu. Gülümseyip yanına doğru gittim.

"Selam, nasılsın?" Dedim sevecen bir sesle. Ardından karşısına oturdum.

"Valla ben iyiyim de sen benden de iyi gibisin." Deyince ufak bir kahkaha attım.

"Bilmem ki bugün enerjim çok yerinde."

Gülümsedi.

"Bu arada birkaç arkadaşım daha gelecek, senin için sorun olur mu?" Dedi.

"Saçmalama Yiğit ne sorunu? Benim için daha iyi, tanışmış olurum onlarla da." Yiğit'in arkama bakınca geldiklerini anladım. Bende dönüp bakınca, iki kız ve iki erkeğin masaya geldiğini gördüm.

"Ay selam, ben Eylül." Elini uzatınca bende uzattım. Sarışın uzun saçları, dolgun dudakları ve yeşil gözleri vardı. Açıkçası çok güzel bir kızdı.

"Defne ben de, memnun oldum." Dedim heyecanla.

Diğer kız da elini uzatınca onun da elini sıktım.

"Berfin bende." Berfin'in kahverengi saçları ve hafif çekik gözleri vardı. Fiziği de mükemmeldi.

"Çok memnun oldum." Dedim ve yerimize oturduk. Diğer iki erkekle de masaya oturunca tanışmıştık. Birinin adı Bora, diğerinin de Tolga'ydı. Açıkçası hepsini çok sevmiştim. Okulun daha başından böyle kişilerle tanıştığıma sevinmiştim.

Yaklaşık yarım bir saat oturup konuştuk. Herkes istediği meslekten falan bahsetmişti. Telefonu alıp saate baktığımda dersimin başlamasına yarım saat olduğunu gördüm.

"Yiğit bizim dersin başlamasına yarım saat kalmış kalkalım mı?"

"Tamam kalkalım. Gençler başka zaman görüşürüz artık." Dedi ve ayağa kalktık.

"Tekrar çok memnun oldum." Dedim.

"Ay numaranı versene aşkım haberleşiriz." Dedi Berfin.

"Olur vereyim." Berfin'in ve Eylül'ün numarasını aldıktan sonra kafeden çıktık.

Aras.

Yine gelmişti.

Yanıma gelip kolumdan çekiştirmeye başladı.

"Ne yapıyorsun Aras abi?" Dedim beni çekiştirirken.

"Konuşmamız gerek."

"Hop bilader ne oluyor böyle? Eline koluna sahip çık." Dedi Yiğit. Keşke demeseydi.

"Sana ne oluyor kardeş? Defne'den sanane."

"Yiğit tamam sorun yok. İki dakika konuşacağız. Sen okula geç, ben gelirim." Yiğit 'tamam' anlamında başını sallayıp gitti.

Beni sokağın kenarında kimsenin göremeyeceği bir yere getirmişti. Sırtım bir anda duvarla buluşunca sinirle bağırdım.

"Ne yaptığını sanıyorsun Aras abi. Eşkiya mısın sen?" Dedim sinirle.

"Eşkiya değilim ama çok yakında katil olabilirim. Sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun? O herifler kimdi?"

"Arkadaş, hani olur ya tanışırsın, sohbet edersin. Ondan işte." Dedim.

"Hadi canım biz bilmiyorduk ya, bak sen şu işe." Te Allah'ım ya.

"Öğrendin artık." Deyince yüzüme yaklaştı. Yüzümüzün arasında üç parmaklık mesafe kalmıştı.

"Erkeklerle buluşamazsın."

"Öyle bir buluşurum ki aklın hayalin şaşar. Ayrıca sen bana karışamazsın." Ben konuşurken dudaklarıma bakıyordu. Yutkundum.

"Öyle bir karışırım ki aklın şaşar." Aynen abicim.

"Söylesene ya. İtiraf etsene." Dedim büyük bir sitem ile.

"Neyi?" Mal gibi yüzüme baktı.

"Beni kıskandığını." Bakışları sertleşti.

"Kim?" Duraksadı. "Ben?" Yine durdu. "Ben mi?" Yok anan.

"Evet, sen."

"Saçmalama Defne." Aynen ben saçmalıyorum.

"Korkuyorsun değil mi? O yüzden de söyleyemiyorsun." Yüzüne biraz daha yaklaştım.

"Evet lan, evet. Kıskanıyorum seni. Hemde köpek gibi." Deyince donmuş gibi hissettim.

"Defne ben İzmir'e gidince çok şey değişti. Düşündüm, taşındım, ben aslında korkuyorum, o bir ayda ben bunu anladım. Ben abinle kardeşliğimiz bozulmasın diye hislerimin üstünü örtmeye çalışmışım aslında."

"Nasıl?" Deyip yüzüne baktım. "Nasıl yani şimdi sen?"

"Evet Defne, artık dayanamıyorum ben. Abin de ne diyecekse desin. Ben seni çok seviyorum." Dediklerini duyunca bayılmamak için zor tuttum kendimi.

"İyi ama sen bana sürekli kızıyordun, seni sevmemi istemiyordun. Ne değişti bir anda?" Gerçekten de öyleydi.

"Ben belki soğuk davranırsam sana aşık olmaktan vazgeçerim sandım. Ama öyle olmadı. Ben seni unutamıyorum. Denedim ama olmuyor." Yok ben düşüp bayılacağım şimdi.

"Bende," kulağına doğru yaklaştım. "Bende seni çok seviyorum." Dedim sessizce.

Belimden tutup beni kendine çekti. Kollarını belime dolayıp başını boynuma gömdü. Benim başım onun göğsüne denk geldiği için bende oraya yaslandım.

Kalbi, çok hızlı atıyordu.

"Şimdi biz ne olduk? Ben anlamadım." Gülümsediğini hissettim.

"Sevgilimsin galiba. Yani ben seni seviyorum, sende beni seviyorsun. O halde sevgili oluyoruz." Yüzüne doğru döndüm.

"O zaman sevgilim mi diyeceğiz birbirimize?" Kahkaha attı.

"Of Defne, güldürme beni ne olur." Deyince kollarımı birbirine dolayıp trip atar gibi bir hareket yaptım.

"Ne var yani? Bilmek için sordum. Hemen gülüyorsun."

"Defne tamam ya şaka yaptım. Ayrıca sevgilim diyeceğiz yani başka ne diyebiliriz?"

"Ama Aras bizim aramızda altı yaş var. Annemler öğrense ne derler? Ya izin vermez karşı çıkarlarsa?" Elleri ile yüzümü avuçladı.

"Defne'm birtanem bak, kimse bize birşey diyemez. Hele o abin hiç diyemez. Sen kafana takma bunları. Yeter ki biz mutlu olalım." Deyip yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Peki o zaman. Benim gitmem lazım ders başlayacak. Sonra notları alamıyorum." Kesin yanaklarım kızarmıştı. Hayır ama böyle olmaması gerekiyordu.

"Tamam, git bakalım."

*

Saat dokuza geliyordu. Bugün okuldan sonra eve gelip sadece ders çalışmıştım. Bir ara Aras aramış onunla konuşmuştuk. Hâlâ sevgili olduğumuza inanıyordum. Bir rüyanın içinde gibiydim, ve bu rüyadan hiç uyanmak istemiyordum.

"Defne! Kızım aşağı gel de sofraya yardım et!" Annemin sesi ile irkilmiştim.

"Geliyorum!" Diye bağırdım.

Aşağı indiğimde annem bir yandan çorba karıştırıyor, bir yandan da telefonla konuşuyordu.

Kesin yarın birine kız bakmaya gideceklerdi. Çünkü bizim mahalleden bir kızın dedikodusunu yapıyorlardı.

Sofrayı kurup kendimi koltuğa attım. Canım yemek yemek istemiyordu. Biraz dışarıya çıksam sorun da olmazdı. Ben tam ayağa kalktığımda kapı çalmıştı. Gidip açınca abimi gördüm. Ne diye zile basıyorsa! Anahtarla aç işte.

"Hoşgeldin abi." Dedim.

"Hoşbulduk, kurt gibi açım vallahi." Deyip sofraya geçti.

"Anneciğim, birtanem. Biraz dışarı çıkabilir miyim? Canım çıktı ders çalışmaktan."

"Kızım gece gece ne yapacaksın dışarıda? Yarın çıkarsın işte." Gidip anneme arkasından sarıldım.

"Anne ne olur ama ya?"

"İyi tamam geç kalma ama." Deyince yanağından öptüm.

"Tamam, zaten mahallede dolaşacağım." Üzerimi değiştirmeye gerek duymadım. Zaten üstümde beyaz bir crop altımda da siyah bir eşofman vardı. Bu yüzden direkt dışarıya kaçtım.

Telefondan Aras'ın numarasını bulup aradım. İkinci çalışta açmıştı.

"Alo? Aras ne yapıyorsun?" Bir yandan da evlerinin önüne gidiyordum.

"Evde oturuyorum birtanem. Sen?"

"Sizin evin önündeyim." Deyince hışırtı sesleri geldi. Büyük ihtimalle pencereden bakmak için ayağa kalkmıştı.

"İki dakikaya aşağıdayım." Dedi ve telefonu kapattı.

Kapı sesi olunca o tarafa baktım. Bütün heybeti ile karşımda duruyordu. Hemen yanıma gelip sarılınca geri çekilmek zorunda kaldım.

"Dur, abimler görebilir. Biraz uzağa gidelim, orada sarılırsın bol bol." Dedim ve el ele yürümeye başladık.

Beş dakika sonra bir tane duvar bulup oturduk.

Tabi hemen sarıldım. Kokusunu içime çektim.

"Seni daha öğlen gördüm ama hemen özledim. Aşk böyle birşey demek ki." Deyince yanağına uzun bir öpücük kondurdum.

"Defne, seni çok seviyorum. Sen benim hayatıma gelmiş en güzel şeysin." Dedi ve gülümsedi.

Alnımızı birbirine yaslayıp konuştum.

"Bende seni çok seviyorum. İyi ki hayatımdasın." Dedim.

Birkaç saniye öyle durduk. Sonra bir çıtırtı sesi ile arkamıza döndük, ama dönmez olsaydık.

Oğuz abim buradaydı.

Tam da arkamızda.

Herşeyi görmüş müydü acaba?

Ben sıçmıştım. Tam da hayatımın ortasına sıçmıştım.

Bölüm sonu💗🌺

Biliyorum Defne ve Aras ani oldu ama diğer bölümlerde neden erken olduğunu anlayacaksınız, şimdilik susuyorum.🤫🤍

Sizce Oğuz Barış'a söyleyecek mi?

Yoksa bizimkiler bir şekilde atlatacak mı?

Kitabımı nereden görüp geldiniz?💌

TikTok; kitaplarbenimherseyimmm

Diğer bölümde görüşmek üzere..🦥
Kendinize çok iyi bakın.🖤
Sizleri çok seviyorum...





















Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 44.3K 63
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
737K 39.4K 52
En candan gördüğün insanlar en çok canını yakanlardır...🥀🍂 -Mübrem ●●●Ferman Miroğlu ve Jiyan Miroğlu'nun hikayesine hoş geldiniz:)●●● Çoğu sahne...
52.2K 3.7K 18
"Bir adam ile yara bandının hikâyesini hiç duydun mu?" diye sordum meraksız bir tonda. Çünkü anlatmak istediğim sıradan bir hikâye değildi, kendi yaz...
60.7K 3.5K 22
☆"Kayla ne biçim isim Rus musun sen?" "Hatırlatma travması var"