MAILABLE

By ShipperWriter

1.9K 340 606

Harry aşırı sarhoşken üniversitedeki genç ve güzel hocasına mail gönderiyor ve gece boyunca göndermeye de dev... More

1/3
3/3

2/3

556 109 121
By ShipperWriter

Ertesi sabah güneş ışığı pencereden içeriye sızdığında, Harry yavaşça gözlerini açtı. Başı hafifçe dönüyordu ve mide bulantısı hissiyle gözlerini açtı. Gözlerinin hala biraz puslu olduğunu hissetti ve ardından çevresine bakmaya başladı. Misafir odasının sakinliği ve tanıdık mobilyaları, ona dün geceyi Louis'nin evinde geçirdiğini hatırlattı. Bununla beraber gece boyunca yaşananlar zihnine hızla geri döndü, ve büyük bir utanç ile pişmanlık hissiyle dolup taştı.

Önceki akşamın komik ve sarhoş hali şimdi utanç verici bir gerçeklik haline gelmişti. Kendisini hatırladığı o saçma hallerde düşünerek, başını elleri arasına alıp derin bir iç çekti. O an, Louis'nin samimiyeti ve yardımseverliğiyle dolu hatıralar geri döndü. Partiden alınması, kıyafetlerinin değiştirilmesi, kahve içirilmesi, sonra onun misafir odasına götürülmesi... 

Söylediği şeylerin bir kısmını hatırlıyordu ve hatırladığı kadarı bile korkunçtu. Evet, tatlı akademisyene karşı dönemin başından beri ilgisi vardı ama bir noktada adamın yüzüne yüzüne "Çok yakışıklısın, çok tatlısın, seni öpmek istiyorum." diyecek seviyeye gelmiş olması korkunçtu.

Yatağın başucuna konulmuş olan tuzlu krakerlerden birkaç tane yedi, ufak bir şişe suyu bitirdi. Paketinde duran naneli şekeri ağzına attıktan sonra hicap dolu bir şekilde, sessizlik içinde odadan çıktı.

Misafir odasının tam karşısında açık olan kapının ardında banyoyu gördü. Direkt oraya girdi, yüzüne birkaç kez su çarpıp kuruladı. Akşamdan kalmalığının yanı sıra, içindeki utanç ve pişmanlık duygularıyla da başa çıkmaya çalışıyordu.

Louis mutfaktaydı, kahvaltılık bir şeyler hazırlıyordu. Harry'nin sesini duyunca arkasına dönüp ona baktı, "Günaydın." dedi. "İyi uyudun mu?"

"Çok özür dilerim, o kadar utanıyorum ki!"

Louis ocağın altını kapattı, tamamen ona doğru döndü. Kalçasını tezgaha yasladı. "Boş ver," dedi. "Herkesin başına gelebilir."

"Başına bela oldum resmen, gerçekten çok üzgünüm! Haddimi aşacak şeyler söyledim-"

"Önemli değil, Harry, sarhoştun. Zaten söylediklerinde ciddi de değildin." dedi Louis. Harry'ye baktı ve iki saniye kadar cevap alamayınca "Değil mi?" diye sordu.

İnkar etmek istese de Harry kendine engel olamadı, sessizce omuz silkti ve yere baktı. Louis'nin nefes alış verişi hızlandı. Korkuyla karışık bir heyecan içinde "Yapma," dedi. "Ben senin öğretmeninim!"

"Durdurma düğmesi olsaydı şimdiye çoktan kendimi durdurmuştum ama elimde değildi."

"Harry, hayır! Bu pek çok açıdan yanlış, sen benim öğrencimsin!"

"Ben senin öğretmeninim dediğinde de anlamıştım, tersten açıklamana gerek yoktu." dedi Harry huysuz şekilde. Azarlanan çocuklar gibiydi, sürekli yere bakıyordu. 

Louis onun üzgün ve mahcup halini görünce dayanamadı, iki parmağıyla onun çenesini tutup yüzüne bakmasını sağladı ve hemen elini geri çekti. "Böyle bir şeyi konuşmamız bile tuhaf, Harry." dedi. "Bunun olmaması gerek. Çok tatlısın, eğlencelisin, yaşam dolu ve enerji vericisin ama..."

Harry "Bir kere daha ben senin öğretmeninim dersen çığlık atarım." deyince Louis güldü. O gülünce Harry gülümsedi, "Çok güzel gülüyorsun." dedi ve sonra iki eliyle ağzını kapattı. "Neyim var benim, sarhoş da değilim ki artık!" diye söylenerek Louis'yi bir kez daha güldürdü. Saniyeler içinde gülüşü yerini hafif bir tebessüme ve yoğun bir bakışa bıraktı.

Bakışı o kadar duygu yüklü görünüyordu ki Harry istemsizce umutlandı. "Tek taraflı mı?" diye sordu korkak bir şekilde. "Dün sana bir sürü şey söyledim. Tek taraflı mı hepsi?"

Louis önce hiç konuşmadı. Kaçacak bir yer aradı ama aklına söyleyecek bir şey de gelmeyince iç çekti. "Üniversitenin kuralları net, dersine girdiğim herhangi bir öğrenciyle duygusal bağ kurmam yasak."

"Kurallar yani sadece, o kadar mı? Sen de bir şey hissediyorsun ama kurallardan korkuyorsun?"

"Tüm kariyerimi etkiler, okuldan atılma sebebim bu olursa akademik hayatım biter ve sen de zaten bursunu kaybedersin-" 

O kendince bahanelerini sıralarken Harry mutlulukla güldü, umursadığı tek şey hislerinin tek taraflı olmayışıydı. Devamını dinlemedi, ellerini Louis'nin yanaklarına koydu ve hiç tereddüt etmeden onu öptü.

Louis aslında uzun zamandır bunu beklediğini ve istediğini o anda fark etti. Beyninin mantıklı kısmını bir anlığına susturdu, kollarını Harry'ye sardı ve öpücüğüne karşılık verdi. Bunun son bir yılda geçirdiği en güzel gün olduğunu, uzun zamandır ilk defa bu kadar genç hissettiğini söylese abartmış olmazdı.

Hayatını akademide başarılı olabilmek için heba etmiş, gençliğinin farkına varamadan yıllarca sadece ders çalışmıştı. Hedefine ulaştığındaysa hiçbir şeyin hayal ettiği kadar ışıltılı olmadığını görmüştü. İş arkadaşları yaşlı ve huysuzdu, bilim dünyası uzaktan görüldüğü kadar özgür ve dahiyane değildi. Hayallerinin hayal kırıklığıyla uğraştığı senesi Harry'nin enerjisiyle güzelleşmişti hep.

Derslerini pür dikkat dinleyen, hep sohbet ederek katılan, ders bitişinde mutlaka Louis'ye soğuk bir şaka yapıp onu güldüren, kampüste onu gördükçe yanına gidip üniversitenin dedikodularını veren Harry onun gençliğe olan tek bağlantısıydı.

Bir rüyadan uyanır gibi dudaklarını ayırdı, gözlerini açamadan "Bu hiç doğru değil," dedi. "Ama çok doğruymuş gibi geliyor."

"Kurallara aykırı olması hiç umurumda değil," diye karşılık verdi Harry. Kendini çok mutlu hissediyordu! Louis'nin dersi olduğu güne bile neşeli uyanırdı hep. Zaten sevdiği tarih dersi onun anlatımıyla daha da güzelleşirdi. Kültürüyle, konuşma şekliyle, yaşına rağmen gösterdiği olgunluk ve zekasıyla hep büyülerdi.

Louis kendine gelerek geri çekildi, başını iki yana salladı. "Olmaz Harry, işimi kaybederim. Bursunu kaybedersin. Buna değip değmeyeceğini bile bilmiyoruz, riske atamayız."

"Öğrencin olmasaydım da reddeder miydin?"

"Kesinlikle hayır. Bil diye söylüyorum, öğrencim olmasaydın seni ilk gördüğüm anda bile randevuya çıkarırdım. Ama böyle olmaz."

Harry başını salladı, anladığını belirtti. Omuz silkip iç çekerek "Peki," dedi. "En azından platonik değilmişim." 

"Değilsin."

"Ben gideyim." dedi Harry. Gitmeden önce dudaklarının üstüne kısa bir öpücük bıraktı ve sessizce evden çıktı. Louis kalbindeki huzursuzluğu nasıl durduracağını hiç bilmiyordu. Bundan sonra hiç mutlu olamayacakmış gibiydi. Artık yemek yemek de istemiyordu.

Yılgın bir şekilde salona yürüdü ve o anda telefonundan gelen mail bildirim sesini duydu. Koltuktan telefonunu aldı, şifreyi girerek ekranı açtı. Evet, bu mail de Harry'den geliyordu.

|Gönderen: Harry Styles ____________|
|Alıcı: Louis Tomlinson______________|

Sayın Öğretim Üyesi Tomlinson,

Üzülerek belirtmek isterim ki, az önce dersinizi bırakmak üzere resmi dilekçemi dekanlığa gönderdim. Özel hayatımda yaşanan bazı gelişmeler sebebiyle artık öğrenciniz değilim. Şimdiye kadarki dersleriniz ve emekleriniz için teşekkür ederim.

Not: Pijamaların bende, akşam gelirken getiririm ;)

ARTIK ÖĞRENCİN OLMAYAN KURALLARA UYGUN FLÖRTÜN,
Harry Styles.

Continue Reading

You'll Also Like

409K 37.4K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
27.8K 2.7K 36
Çeviri kitabıdır. Orijinali: ao3/Thirty-Five Owls - Letterblade
11.8K 3K 55
Harry kötü bir dönemden geçerken, gizli biri her gün ona bir Taylor Swift şarkısı adamaya başlıyor. Kendisine ithaf edilen şarkıları dinleyen Harry b...
512K 58.7K 34
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.