RUH-U REVAN

By smile_6677

159 59 0

Beklenilmeyen bir aşk... Bilinmeyen gerçekler... Ve yaralı iki aşığın hikayesi... More

2
3
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.

1

33 4 0
By smile_6677

"İşte bu tamamen saçmalık!" Eda gözlerini kocaman açıp yüzüme tuhaf tuhaf bakmaya başlayınca gülümsedim.

"Ben mi saçmalıyorum? Asıl sen pembe fanusundan çıkmalısın. Liya bu bir gerçek bence psikopat katil o!"

"Canım arkadaşım, neye göre katil damgasını yapıştırdın? Sence bu profesyonel bir davranış mı?" Eda omuz silkip önümde ki kağıtları gösterdi.

Cinayet büroya çevirmişti evimi!

Hızla ayağa kalktım.

"Yeter bu kadar!" Dedim sitemli sesimle. Eda tepkisini hiç bozmadan hala bir şeyler düşünüyor gibiydi.

"Özenle seçiyor, farkında değil misin? Zayıf, orta boy, sarışın. Her kurban aynı görünüşe sahip. Katilin bir amacı var gibi."

"Evet orası kesin. Her şeyi ince ayrıntısına kadar planlayan zeki biri." Eda beni başıyla onayladı.

Sehpanın üstünde ki dosyaları toparlamaya başladığımda Eda da konuşarak bana yardım ediyordu.

"Elbet birgün gerçekler ortaya çıkacaktır. Adalet Her zaman yerini bulur."

Bu konuyu şimdilik uzatmak istemediğim için sessiz kalıp ortalığı toplamaya devam ettim.

Meslek olarak en zor olanı seçmiştim. Şimdi savcılığın zorluğu ile boğuşuyordum. Bir yıl olmuştu savcılığa geçişime. Üç yıl avukatlık yapıp sonunda mertebemi yükseltip savcı olmuştum.

Avukatlıkta zordu ama savcılığın bambaşka bir zorluğu vardı.

Eda ile her yeri toparlayıp uyumak için odalarımıza dağıldık. Eda ile yaşıyordum ve canım arkadaşım  üniversiteden tek ve yakın arkadaşımdı. İnsanlara güvenmediğim için sadece Eda'yla arkadaş olabilmiştim. Eda benim tek güvendiğim insandı. O benim dayanağımdı... Tabi Yaman'ım da...

♡♡♡

Sabah altıda uyanıp kendime sert bir kahve hazırladım. Her gün olduğu gibi dinç olmalıydım. Yorulmak, uykusuz kalmak gibi sorunlarım asla olmamalıydı çünkü ben Cumhuriyet Savcısıydım.

Dolabımda siyah ceket, pantolon ve askılı strablez büstiyerimi çıkarım giyindim.

(Liya'nın kombini)

Saçlarımı düzleştirip at kuyruğu yaptım. Kombine uygun makyajımı yapıp, çantamı ve ayakkabımı da alıp evden çıktım. Eda uyuyor olmalıydı. Alarm kurduğunu bildiğim için asla onu uyandırmak gibi bir aptallık yapmıyorum. Uykudan uyanınca aşırısı asabi olduğu için hiç bulaşmıyorum.

Arabama atlayıp adliyeye yola çıktım. Yarım saatin ardından adliyeye ulaştım ve arabamı otoparka park edip adliyeye girdim.

Topuklu ayakkabımın çıkardığı sesin eşliğinde tüm gözler bana dönüyordu. Dik yürüyüşümden taviz vermeden odama ulaştım. Kapımın üstünde ki altın rengi ile yazılmış yazıya gururla baktım.

CUMHURİYET SAVCISI LİYA KAPLAN

Kapımı açıp içeriye girdim. Kapıyı arkamdan kapatıp masamın arkasına geçip ceketimi çıkardım. Ceketimi ve çantamı askıya asıp sandalyeme oturdum. Bugün iki davam vardı ve ben son kez dosyaları inceleyip işimi garantiye almalıydım.

♡♡♡

İlk davamı sorunsuz halledip öğle yemeğine çıkmak için Eda ile sözleşmiştim. Canım arkadaşım evde gördüğü yetmiyormuş gibi özlediğini söylemişti. Şaka mıydı bilemiyorum...

Restoranta geldiğimde cam kenarında telefonuyla ilgilenen Eda'yı görmemle dudaklarım kıvrıldı. Telefona bakışı çok garipti. Kendinden geçen tipler vardır ya Eda da o insanlardan biridir.. Dünyayla bağını koparıp bir tek telefona odaklanır.

"Ne yapıyorsun?" Sorumu soralı on saniye geçtikten sonra başını kaldırdı. O sırada ben karşı sandalyeye yerleştim.

"Bir davanın dosyası geldi bugün onunla ilgileniyorum."

"Her şeyi de telefondan yapman gerçekten üşengeçliğini ele veriyor." Telefonu masanın üstüne koyup arkasına yaslandı.

"Ne yapayım? Üşengeç bir insan avukat olur mu hiç? Oluyormuş ve inan çok zorlanıyorum. İstifa mektubu yazıp yazıp siliyorum. Ne yorucu bir meslekmiş! Canım çıktı adeta!" Hayıflanırken abarttığını belli eden gözleri beni güldürmüştü. Komik olan ciddi olmasıydı!

"Alışırsın canım."

Keyifli geçen yemeğin ardından kahvelerimizi de içip ayrıldık. Bizim evimizin yakınlarında güzel gösterişli bir bürosu vardı. Makamını yükseltmek istemediği için kendine ait büro açmıştı.

Adliyeye geri döndüğümde son davam için dosyayı tekrar incelemek için odama geçtim.

(Liya'nın Adliyede ki Savcı Odası)

Saatlerdir savunacağım konuları inceleyip detaylarını bile ezberlemiştim. Zor olacak gibiydi çünkü avukatları ülkemizin en iyi avukatlarıydı. Ama başaracağıma eminim. Başarmalıyım, başka şansım yok!

Boynumun ağrısıyla başımı kaldırıp elimle ovaladım. Berbat bir ağrıydı. Masaj yaptığım boynum gevşerken gözlerimi kapattım ve masaja öyle devam ettim.

Kapının gürültüyle açılması ile gözlerimi hızla açtım. Gözlerim destursuz giren şahısı bulmak için o yöne odaklandı.

Odaya giren takım elbiseli adamla kaşlarımı çatıp dik oturdum.

"Umarım izinsiz girişinin önemli bir nedeni vardır. Kimsin?" Adam hızla masamın önüne geçip iki eliyle de masama vurdu. Öfkeli bakışları ile beni öldürmek ister gibi bakarken. Ben bu hareketi ile daha da rahat bir pozisyona gelip arkama yaslandım. Tek kaşımı kaldırıp ellerimi göğsümde bağladım.

"Kardeşimi savunacaksın!" İşte şimdi kaşlarını çatan ben oldum.

"Farkında mısın? Ben bir Cumhuriyet Savcısıyım ve benden istediğin yalan savunmayı asla yapmayacağım!"

"Ne diyorsun lan sen? Eğer kardeşim büyük ceza alırsa o zaman ortada savcı bile kalmaz." Sözleri beni daha fazla gerdiğinde hızla ayağa kalktım.

"Beni tehdit mi ediyorsun?"
"Evet seni tehdit ediyorum.!"
"O halde seni kardeşinin yanına göndermekten geri durmayacağımı bil!." Gözleri daha da koyulaşırken yumruk yaptığı elinde ki damarlar şişmişti.

"Görüşeceğiz savcı!"
"Elbette, buna şüphen olmasın." Adam girdiği gibi hızla çıkıp gitti. Buna benzer birçok kişi ile diyaloğa giriyordum ama ilk kez tehdit edilmiştim. Ciddi anlamda!

♡♡♡

Memnuniyetle tebessüm ettim ve karşımda polisler tarafından kelepçelenen zanlıya baktım. Garip bir ifadeyle gözlerime bakıyordu.. Peki bu benim ne kadar umrumda!? Hiç!

Adliyede ki işimi bitirip arabama geçtim ve evime doğru yola çıktım. Bugün yorulmadığım için eve gitmekten vazgeçip Eda'nın bürosuna gitmeye karar verdim.

Yarım saat süren yolun ardından sonunda Eda'nın bürosuna varmıştım. Arabayı park edip, indim.

Büronun önünde ki siyah arabalarla kaşlarımı çattım. İçimde oluşan hisle hızla telefonu çıkarıp komiser arkadaşım Yaman'ı aradım. Kısaca telefonu kapatmamasını ve sadece dinlemesini söyledim. Telefonu kapatmadan hızla içeri girdiğimde hiç beklemediğim görüntü ile endişe damarlarımda kol gezinmeye başlamıştı.

"Ne senden ne de elindekinden korkacak değilim. Ben buralara senin gibi adamlardan korkmak için gelmedim."

"Aptallık edeceksin yani?" Bu o adamdı!

Sinirle yürüdüm ve Eda ile beni tehdit eden adamın arasına girdim.

"Bu kadar erken görüşeceğimizi beklemiyordum. Ama madem tekrar karşılaştık güzel haberi benden duy." Çenesi kasılırken gözlerini bir saniye bile gözlerimden ayırmadı.

"Kardeşin müebbet yedi." Kendini zor tutan adama gülerek baktım. Bunca eli silahlı adamın arasında rahat olmak cesaret işiydi. Ama en önemlisi mesleğimin bana kazandırdığıydı. Güçlü duvarların yıkılması nasıl zorsa, güçlü bir insanın da yıkılması zordur. İnsanlar dumura uğrar ve hedeflerinden şaşarlar. Bu hep böyle olmuştur ama karşımda ki adamın katranlığı beni sorgulatıyordu.

"Uyarmıştım seni ama sen olmayan adaletin ile kardeşimin hayatını mahvetmeye kalkıştın. Şimdi ceza sırası bende." Kaşlarım çatıldı Ceza sırası onda derken?

"Anlamadım?"
Bana doğru yaklaştı, yaklaştı ve bir adım ileride durup biraz başını eğdi

"Başına geleceklerden ben sorumlu olacağım." Yine hiçbir şey anlamamıştım. Bu da ne demek oluyordu? Başıma neler gelecekti? Ne yapmayı planlıyor?

"Aldığım ilk tehdit değil. Sence bunlardan korkar mıyım? Unutma karşında Cumhuriyet Savcısı duruyor.!" Derin bir nefes aldım ve tekrar devam ettim.

"Şimdi derhal burayı terk edin aksi taktirde telefonun ucunda ki komiser arkadaşım gel dememi bekliyor." Dedim ve elimde sımsıkı tuttuğum telefonu adamın görebilmesi için göz hizasına çıkardım.

Adamın gözleri kızardığında öfkesinin büyüdüğünü çok net görmüş oldum. Nedense bunu görmek beni gülümsetti. Karşısında gülümsediğimi görünce yanında ki duvara yumruk atıp bürodan çıktı. Peşinde ki takım elbiseli adamları da çıktığında hemen Eda'ya döndüm.

"İyisin değil mi?" Eda başını salladı.

"Yine zekice bir hareketti." Gülümsedim ve telefonu kulağıma tuttum.

"Yaman?"
"Kızım tehlike mıknatısı mısın?"
"Mesleğimin getirisi diyelim. Hem gülü seven dikenine katlanırmış." Yaman'ın nefesini üflediğini duyduğumda yine dikkatli olmam konusunda uzun uyarısını yapacağını anladım.

"Şimdi kapatıyorum bir ara buluşalım."

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 44.4K 25
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir, karanlık aşk türündedir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik...
6.1M 198K 99
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
938K 65.2K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
426K 26K 47
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...