PARÇALI HAYATLAR SAĞ-SOL...

By onuseviyorum105

42.4K 4K 2.9K

Türkiye'de olduğu gibi, Avrupa'da da başkaldırı yılı olan 1968 yılının gençlik eylemleri, Üniversitedeki boyk... More

Ben Bışar
Ben Zafer
İstanbul'a Yolculuk
Sosyalist Düşünce Derneği
İlk Karşılaşma
Kavga
Veda
ilk temas
Ülkü Ocakları
Ömer'in kıskançlığı
şikayet
Oya Sencer olayı
Zamansız Yumruk
Zafer'in İlgisi
Zafer'in kokusu
Kıskançlık
Beklenmedik Öpücük
Red ediliş
Dertleşmek
Zafer'in Geçmişi
Senden Gidemiyorum
Aşk Acısı
Çatışma
Çıkmaz Yol
Sevgilim Mi?
İlk Sevişme
Bırakma Beni Zafer
Delirmek
İntikam
Turan'ın Öfkesi
Seni Çok Özledim
Baran'a Zorbalık
Sadece Öp Beni
Ruhların Birleşimi ( yarı smut )
Baran'ın Katilleri
Korkuyorum
Kırmak
Z Harfi Kim ?
Hasretinden Prangalar Eskittim
İçine Kapanmak
Ölümden Bahsetme
Vazgeçirmek
Kanlı Pazar
Kaza
Yaşayan Ölü
Cevabı Bulunmayan Sorular
Üç Fidanın İdamı
FİNAL
Duyuru

Şüphe

563 68 61
By onuseviyorum105

Sınav sonuçlarımız açıklanmıştı. Çoğu sınavdan yüksek not almıştım. Memo'da Mesut'ta belli dersler dışında yüksek notlarla vermişti derslerini. Ramo garibim ise, üç tane sınavdan bütünlemeye kalmıştı. Oh olsundu ona. Memo'nun kafasına uyup, gece gündüz İstanbul'u turlayıp sonra da Ayşe'yle Yasemin ablayla dedikodu yaparlarsa olacağı buydu.

Şimdi de bavullarımızı alıp otogara gelmiştik.

Mesut, Ramo ile beraber sabah erkenden gelip bizi otogara getirmişti. Hava da epey soğuktu.

"Bışar abi, ne zaman gelirsiniz? Ben sizi çok özlerim ama"

Ayşe'ye dönüp burukça gülümsedim. Bende Zafer'den ayrılacağım diye içim buruk gidecektim memlekete ama ailemi de çok özlemiştim. En çokta annem ve Amcamı.

"Yirmi bilemedin yirmi beş gün kalırız heralde"

Mesut elini omzuma koydu. "Gerekeni biliyorsun zaten!" diye konuştu. Ne demek istediği açıkça belliydi.

"Merak etme kardeşim. Ailemle beraber geliyoruz. Sizi yalnız bırakmayız. Zaten nişanınıza bir hafta kala mutlaka İstanbul'a oluruz" dedim ve Memo'ya bakarak "Değil mi Memo?" diye sordum.

"Tabi oğlum, yok öyle sizi yalnız bırakmak, zaten Ayşe bensiz nişan yapamaz" deyip başını Ayşe'ye çevirdi "Değil mi kız?"

Ayşe'de göz kırparak onayladı onu. Hem Memo'nun yerini aratmayacak diğer kankası Ramo'da hemen yanımda oturuyordu.

İki gün önce Mesut'un babası eşi ve kızıyla İstanbul'a gelmişti. Mesut'un Halası haber verdiği gibi direkt biletleri almış gelmişti. Mesut bunu beklemiyor olacak ki çok sevinmişti. Çünkü Ayşe'yi isteyecek bir büyüğü yok diye dert yanıyordu. Üvey annesi de Mesut'a doyasıya sarılıp aralarındaki buzları eritmişlerdi. Birde küçük bir kız kardeşi daha vardı. Çok tatlıydı ama Mesut'un erkek kardeşi onu pek sevmiyordu. Onu çok iyi anlıyordum. Çünkü babasının huyunu dahi bilmeyen babasına yaklaşmaya çekinen bir çocuktu. Onun için çok zordu. Zaten baba olarak Mesut'u biliyordu...

Neyse dünde Ayşe'yi istemeye gitmiştik. Babasının maddi durumu epey vardı. Evlilik için ne gerekliyse hepsini üstlenmişti. Bu sabahta babası uçakla İzmir'e gitti. İşlerini hallettikten sonra ilk uçakla gelecekti. Üvey annesi kızıyla Mesut'larda kalıyordu. Kadının vicdan azabı çektiği çok belliydi. Bu yüzden kızını abilerinden sakınmak istemiyordu.

Bu sayede Mesut'ta tam Perihan teyzenin istediği gibi bir damat oluvermişti!!

"Ay Allah'tan Ramazan varda yalnız kalmayacağım. Yoksa vallahi kafayı yerdim"

Ramo'ya dönüp bakacağım esnada camdan Zafer'i gördüm. Otogara geleceğini söylemişti.

Kendi kendime "Allah kahretmesin beni" diye konuştuğum vakit Memo afallayarak "Kendine niye beddua ediyorsun oğlum. Manyak mısın?"

Tek kelime etmeden kapıyı açtım. Zaten daha yarım saatimiz vardı. Birde otobüs hareket edene kadar epey zaman geçerdi. Dışarı çıkıp kapıyı kapattım ve açık pencereden "Gençler benim tuvalete gitmem lazım" diye haber verdim

Ramo şerefsizi "Dur, bende geleyim" dedi. Gözümü sakince kapatarak içimden sabır diledim. Ne diyecektim ben şimdi buna. Mecbur kabul ettim. Ramo'da arabadan çıktığında Zafer şaşırıp kaşlarını çattı. Ramo ne alaka der gibi yüzüme bakarak başını salladı. Dudak bükmek zorunda kaldım ve lavaboya doğru yürüdük.

Lavaboya yetiştiğimiz an elimi duvara yaslayıp "Ramo önce sen gir. Bende sonra girerim" diye bir fikir attım ortaya.

Yemedi tabii kısılı gözleriyle yüzüme baktı. "Ne alaka. Bir sürü lavabo boş. Gir birine işini hallet. Sonra da gidelim işte"

Çaktırmadan alt dudağımı sinirle dişledim. Amına koyayım her boku da biliyordu. Normalde gerizekalı olan arkadaşım bugün aklını kullanası tuttu.

Başımı sallayarak onayladım ve boş bir lavaboya girdim. Ramo lavaboya girdiği an sessizce lavabo kapısını açıp çıktım. Vakit kaybetmeden Zafer'in yanına uçtum. Kimseye de görünmeden arabasına bindim.

Zafer kontağı çalıştırıp "Bunu niye kuyruk gibi kendinle getirdin?"

"Ne bileyim. Lavaboya gidesi tuttu. Neyse ıssız bir yere sür arabayı"

Zafer hiç beklemeden, otogarın arka tarafında kimsenin pek uğramadığı bir yere çekti arabayı. Hızlıca arabanın perdelerini çekti. Beni de arabanın arka tarafına çekip dudaklarıma yapıştı. Sesimi çıkarmadan beni öpmesine müsade ettim. Birkaç dakika sonra ayrılıp yüzüme baktı. "Sensiz buralarda deli divane olacağım kurban olduğum... Mümkünse sana aşık bu divanen deli olmadan  erken gelmeye çalış!" Elini yüzüme attı.

Heyecandan kalbim göğsümden fırlayacak gibi olup yutkundum. Öylece yüzüme baktım. Ben onun kadar güzel sözler söyleyemiyordum ki.

"Beni ne hale getirdin. Senin yokluğuna birgün bile dayanamazken, bir ay boyunca ne yapacağım bu koca şehirde. Bu şehri dolduran tek kişi sensin be gülüm"

Böyle duygulu konuşunca kendime çektim. Dudaklarına bir buse kondurduktan sonra kollarımla boynuma sarıldım ve kulağına fısıldadım. "Ya ben! Buradan gideceğim diye sabahtandır ağzım bıçak açmıyor"

Beni kendinden biraz ayırdı. Dudaklarını alnıma yaslatarak bekledi bir müddet. Ardından beni göğsüne çekip kollarıyla beni çepeçevre sardı.

Güzel sesini çıkartmak için dudaklarını oynattı. "Şöyle yapalım. Ben sana tesbihimi vereyim. Sende bana kendinden bir parça ver. Sen gelene kadar canım pahasına korurum. Teselli bulurum" Böyle söyleyince hiç düşünmeden elimi boynuma attım. Babamın bana verdiği kolyeyi çıkarıp Zafer'in boynuna geçirdim.

Umarım annem sormazdı...

Kolyemi parmakları arasına alarak dokundu. "Bu babamdan bana kalan kolye. Beni hep koruyacağını söylemişti" dedim ve elimi yanağına götürüp parmaklarımla okşadım. Öptüm. Devam ettim cümleme "Şimdi de ben sana veriyorum. Ben gelene kadar seni koruyup kollasın"

Alnını tekrar alnıma koyup içli bir nefes aldı içine. İç çekerek "Seni çok seviyorum sevgilim. Allah'a yemin olsun ki ben yaşadıkça kalbim sadece senin için atacak"

Yanağındaki elimi indirmeden "Benimde sevgilim. Ölene kadar senden başka kimseyi bu gönlüme koymayacağım" diye fısıldadım.

Bunu beklemiyor olacak ki gözleri parladı. Yanağıma da uzun bir öpücük kondurduğunda "Hadi gidelim, yoksa seni merak edecekler" dedim

Başını salladı. Ben ön koltuğa geçtim. Tesbihi biraz incelediğimde tamda karşı karşıya olan iki farklı boncuk gördüm. Birinde Z diğerinde B yazıyordu. Heyecanla Zafer'e döndüm.

Alt dudağımı ısırıp "Bunlar ikimiz mi oluyor?" diye sordum.

Yalandan sitem ederek "Şükür farkettin. Farketmeden gideceksin diye ödüm koptu" güldüm. Bende Zafer'in boynuna da kokulu bir öpücük kondurdum. Doyamıyorduk birbirimize. Emin olduğum birşey varsada bu tesbihi canım pahasına koruyacaktım...

Otogara gittiğimizde beni farketmesinler diye kalabalık içinde yürüdüm. Otobüsün hareket etmesine on dakika kalmıştı. Umarım beni aramıyorlardı.

Tam arabaya yetişecektim ki Ramo  arabadan biraz uzak bir bankta oturuyormuş dalgın dalgın düşünüyordu. Beni fark ettiğinde endişeyle yanıma geldi. "İyi misin oğlum?" diye sordu. Anlamayarak kaşlarımı hafifçe çatıp meraklı bir şekilde yüzüne baktım.

"Seni Zafer'in arabasına binerken gördüm. Birşey yapmadı, değil mi?" Zafer'den bahsedince korkudan yutkunamadım. Bu ilişki duyulursa ikimiz için hiç iyi sonuçlar doğmayacaktı.

En azından mezun olana kadar kimse duysun istemiyordum. "Ba-Baran meselesi için konuştum. Gitmeden özür dilemek istedi benden"

Bunu söylememle Ramo önce tepkime baktı. Ardından bana sarıldı. Ben ona sarıldım ve kulağına yavaşça fısıldayarak "Ramazan. Bunu kimse duymasa olur mu?"

"Merak etme, sırrın, sırrımdır" diye karşılık verdi. Kendimden uzaklaştırdım. Elimi yanaklarına götürdüm. Minnetle yüzüne baktım.

Beraber arabaya gittiğimizde vakit kaybetmeden bavullarımızı alıp, otobüse doğru gittik. Bavullarımızı muavine teslim ettik ve hepsiyle teker teker vedalaşıp bindik. Otobüs hareket ettiğinde camdan dışarı bakarak hepsine el salladım. Ardında arka tarafa baktığımda Zafer hüzünle bana bakıyor yavaşça el sallıyordu.

Kafamı tekrar arkadaşlarıma çevirdiğimde Ramo'nun Zafer'e baktığını gördüm. Telaşla Ramo'ya diktim yeşillerimi.
Ramo kısa bir süre sonra başını tekrar bize kaldırdı. Çatık  kaşlarıyla el salladı.

Aynı dakika otobüs hareket edip uzaklaştığında sıkıntıdan gözlerim doldu. Memo dolu gözlerimi fark edince "Hayırdır oğlum. Bu ne hal? Neyin var?"

Korkudan beyaz kesildiğine emin olduğum suratımla ağzımı açtım. "Baran aklıma geldi. Ondan biraz kendimi kötü hissettim"

Yalan değildi. Bu şehirde üç buçuk ay kaldım ama yaşamadığım olay kalmamıştı. En önemlisi Baran'ın bana yazdığı mektubu evin en güzel köşesine koymuştum. Asla unutmayacaktım. Bu hayattaki en büyük pişmanlığım, vicdan azabım olarak benimle yılları devirecekti.

Memo önüne döndü. Bende camdan dışarı bakarak Zafer ve Ramzan'ı düşünmeye başladım. Sanırım Ramo artık birşeylerden şüphelenmeye başlamıştı.

****

Akşam saat on gibi Mersin'e vardığımızda amcam arabasıyla gelip bizi eve götürmüştü. Otobüse binmeden önce muavine kaçta ineceğimizi sormuştum. Sonra da amcamı aramıştım. Boşuna gelip saatlerce beklesin istemiyordum.

Şimdi de dünyalar güzeli annem, halam ve ninem gözü yaşlı bir şekilde kapıda bekliyordu bizi. Annemi görünce gözlerim doldu. Özlemden dolayı titreyen dudağımla direkt sarıldım.

"Anneeem. Seni çok özledim. Burnumda tütüyordun"

Hem sarılıyor hemde yanağına başına art arda öpücükler konduruyordum. Hiç bu kadar ayrı düşmemiştik. Annem ben daha fazla üzülmeyeyim diye sadece sarıldı. Birşey söylemedi.

Ardından bana hasretle bakan ninemin yanına vardım. "Oyş, kurban olduğum Bışar'ııım" deyip sıkıca sarıldı bana. Ellerini havaya kaldırıp dua etmeye başladı. Ninemin bu hali ciğerimi paramparça ediyordu hep. Evlat acısının ne denli yürek yakıcı olduğunu bizzat canlı şahidiydim.

Nineme biraz daha sarıldım. Geri çekildiğimde aynı şekil Memo'ya sarıldı.
Kardeşime baktım. Gözleri dolu bir şekilde bana trip atıyordu.

Omuz silkeledikten sonra "Hani beni de İstanbul'a çağıracaktın"

Elimle gel yaparak "Dur kızım ya. Gel bir kokunu içime çekeyim de, öyle trip at! Nasılda büyüdün bu kadar"

Kollarımı iki yana açtım. Beklemeden direkt belime sarıldı. Yanaklarından öptüm. Daha çok sardım kollarıma.

"Merak etme güzelim. Ailecek gideceğiz zaten. Hemde nişana gideceğiz"

Benden ayrılıp elini ağzına götürdü "Ay kimin nişanı. Ayy ben şimdiden kıyafet hazırlayayım bari" diye Memo'nun kız kardeşi Yıldız'a baktı.

Onun bu heyecanlı halini görmemle gülmeye başladım. Amcam yanımıza geldi. Beni kendine çekti. Sarıldı.

"Hayırdır neye gülüyirsunuz? Bana da anlatın hele!"

"Abim İstanbul'a ailecek gideceğimizi söyledi amca. Hemde nişan varmış"

Amcama nişan olayını anlattığımdan dolayı haberi vardı elbette. Gülsüm'e sürpriz olsun diye söylememiş sanırım.
Amcam elini kaldırıp yeni mi duydun der gibi salladı. "Biliyoruz kızım ya. Yeni mi duydun. Saf lan bu kız"

"Neee? Benim niye haberim yok bundan peki?"

Hep beraber gülüştükten sonra içeri geçtik. Halam da yanıma geldi. Göğsüne çekti. Oğlundan çok beni seviyordu.  Biliyordu oğlu hem salak hem gevezeydi.

Amcam Memo'ya bakarak "La Memo. Ne yaptınız İstanbul'da sınavlar nasıldı?" diye sorunca Memo gözüme baktı.

"La oğlum bana bak bana. Soruyu ben sordum gerizekalı!"

"Dayı, gerizekalı demesek ayıp oluyor sonuçta. Ayrıca şuan karşında bir avukat adayı duruyor. İlerde sırf bu laflarından dolayı hakaret davası açar seni cezaevine attırırım bak"

Amcam gururlu bir edayla "Hele hele laflara gel. Şerefsiz" dedikten sonra Memo'yu kendine çekip sarıldı. Ama bu öyle bir sarılmak değildi. Memo'nun gözü yuvalarından çıkacaktı adeta. Kıpkırmızı kesilince "D-dayı ciğerim çıktı dayı. Az sakin ol. İnsan gibi sarıl" kahkaha atmaktan yerlerde sürünüyordum...

Dakikalar sonra Gülsüm ile Yıldız beraber çay yapmış getirmişlerdi. İkiside çok güzeldiler. Umarım bahtlarıda bu kadar güzel olurdu diyordum hep. Çayları da içtikten sonra amcam yarın kahvehaneye gelmemizi istedi. Boş durmak yok çalışmaya devammış. Canıma minnet, zaten para lazımdı bana.

Herkes evlerine dağıldıktan sonra ben annem, Gülsüm ve ninem kaldık. Ninem ise uyuyordu.

Gülsüm'de koltuğa uzanmış başını bacağıma gömmüştü. Bende parmak uçlarımla onun saçlarıyla oynuyordum "İstanbul nasıldı abi. Dedikleri kadar güzel mi?"

İlk İstanbul'u kazandığım zamanı hatırlıyorum da yerimde duramıyordum. Şimdi ise orda kardeş dediklerim olmasa en önemlisi sevdiğim adam olmasa bir adım dahi atmazdım. Cevap vermeden Gülsüm'ün başını öptüm. Ve başını kendimden uzaklaştırarak sigaramı kaldığım gibi dışarı attım kendimi. Hemen ardımda annem geldi. Yüzüme sorgular gibi bakarak yanıma oturdu.

"Ver bakayım bana da bir dal. Anne oğul dertleşelim biraz"

Annem de arada bir sigara içerdi. Hiç beklemeden paketi anneme uzattım. "Buyur, Esma Sultan!"

"Neden üzgünsün, yani sende bir haller var gibi. Hadi anlat bana oğluşum. Bugün sadece seni dinleyeceğim. Söz tek kelime etmem"

Üzgünce annemin gözlerine bakarak ağlamaya başladım. Annem beni kendine çektiğinde kollarımla sıkı sıkı sarıldım. O da göz yaşlarımı eliyle siliyordu.

"Ağla oğluşum. İçine atma. Ağla ki rahatlayasın"

"Seni çok özledim annecim"

Annem saçlarımdan öpüp "Baran olayında kendini suçlama artık oğlum. Amcan herşeyi anlattı bana. Ahh oğlum ah. Neden bana anlatmıyorsun ki"

"Sizi de üzmek istemedim, annemm"

Annem kelimesini öyle içten söylemiştim ki, annem beni kendinden uzaklaştırdı. Yüzüme sorgularcasına bakarak "Senin, başka bir derdin var gibi oğlum. Bana anlatmak istersen dinlerim. Gönül işimi?"

Sorguya yer bırakmadan ıslak yanaklarımla başımı salladım. Ama kim olduğunu söyleyemezdim. Bu kötülüğü ne kendime ne de sevdiğim adama yapamazdım. Zaten Ramo, birşeyleri kafasında tartmaya başlamıştı. Bu bile beni rahatsız ederken annemin duyması beni paramparça ederdi.

Peki ya Ramo Zafer'in yanına gidip herşeyi öğrenirse. Off işte bu hiç iyi olmazdı..

***

Continue Reading

You'll Also Like

35.4K 2.6K 31
İki genç delikanlı ve intikamdan doğan bir aşk hikayesi... Eşcinsel İçerik... 21.02.2021 - 20.07.2021
GELECEK By VeraHare

General Fiction

141K 7.2K 17
Tüp bebek merkezinde tüplerin karışması sonucu kocası yerine hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalmıştı Mahru. #1İhanet/24.5.2024 #1Mahru/24.5.2024 #...
828 102 5
İki oyuncunun birlikte oynadığı dizinin sürecinde, kamera arkasında olan olayları birlikte okuyacağız. Eşcinsel kurgu.
47.1K 3.3K 33
Alcanlı Köyü'nde bir garip meczuptu Ali oğlan. Çoban Hasan'la yolu kesişmeden önce taşlanır, saçları kırpılır, gönlü yumuşaklar tarafından bir parça...