boy in the bubble' taekook

By adorekimh

127K 16.5K 2K

kim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir ki... More

put down those bubbles and that belt buckle in this broken bubble.
1🐾
2🐾
3🐾
4🐾
5🐾
6🐾
7🐾
8🐾
9 🐾
10 🐾
11 🐾
12 🐾
13 🐾
14 🐾
15 🐾
16 🐾
17 🐾
18 🐾
19 🐾
20 🐾
21 🐾
22 🐾
23 🐾
24 🐾
25 🐾
26 🐾
27 🐾
28 🐾
30 🐾
the end 🐾

29 🐾

1.2K 203 11
By adorekimh

🐾

Kim Taehyung'un kollarında gözlerimi açarak başladığım günlerin güzel geçtiğini inkar edemezdim.

Benim için kahvaltı hazırlamış, kız kardeşini beraber okula bırakmıştı ve şu an beni derse bırakmak için üniversiteye doğru yola koyulmuştuk. Kim Taehyung'un güzelliği her seferinde beni alaşağı etmeyi başarıyordu. Nasıl olduğundan emin değildim ama ona bakıyor, yüreğimdeki hislerin dile gelmesine engel olamıyordum. "Jungkook." diye fısıldadı, bana ismimle hitap ettiğinde bir sorun olduğunu düşünmeden edemiyordum. Minik kedim demesini bile isteyecek kıvama getirdiğinden haberi yoktu. "Efendim, Kim Taehyung?" derken ona döndüm, gözleri kısılmış, olayı çözmeye çabalıyordu.

"Bana ne zaman ismimle hitap edersen, ben de sana Kim Taehyung diye sesleneceğim."

Taehyung'un kahkahası arabayı doldururken bir eli direksiyonu bırakmış, çeneme giderek okşamıştı. "Sana bebeğim dememe bayılıyorsun, değil mi?" diye sordu, ikimizde sorunun cevabını biliyorduk. Başımı sallayarak onu onayladım. "Bebeğim, yarın akşam abim onun evinde beraber yemek yemeyi teklif etti. Erkek arkadaşımı düzgün bir şekilde ağırlamak istiyormuş." dedi, ben uyurken Namjoon hyungun aradığından ve bizi evine davet ettiğinden bahsetti. "Olabilir, bu akşam babamla olacağım zaten, yarın akşam mükemmel olur." dedim, akşam programım olduğunu benden önce abisine kendisi söylemiş ve yarın akşam konusunda anlaşmışlardı.

Okulun önüne geldiğimizde bahçeye girmesine gerek olmadığını söyledim. İnsanların bakışları yeterince üzerimdeydi. Manganın yayınlaması ile birlikte herkes bana bakıyordu. Bir zamanlar insanlara içimdeki nefretten bahsettiğim adamın mangasının baş karakteri olmaya ben de henüz sindirebilmiş değildim. Taehyung'u öptüm, eve döneceğini ve bugünü Hayoon'a ayıracağını söyledi. Yena denen kızın evde olduğunu biliyordum. Taehyung'a güvenim tamdı ama kendisi ile evlilik hayalleri kurabilecek kadar ileri giden birinin etrafında olmasını istemiyordum. "Eve girdiğim gibi Yena çıkacak, bana öyle bakma." dediğinde yüz ifademin nasıl olduğundan emin değildim ama bu durumdan hoşlanmadığımı belli ettiğini anlamıştım.

Arabadan inerek kartımı girişte okuttum, Hoseok bana bahçede konumunu göndermiş ve acil olarak yanına gitmemi istemişti. Onu bulmak kolay oldu. Kahverengi ceketinin içinde oturuyor, bir bacağını telaş içinde sallıyordu. "Bir şey mi oldu?" diye sordum yanına gittiğimde, beni kolumdan tutarak banka oturttu. "Dün gece neler yaşadığımı anlatacağım, acil olarak senin görüşüne ihtiyacım var." dedi, o an aslında telaşlı değil heyecanlı olduğunu fark ettim. "Yoongi hyungu öpüşürken mi gördün?" diye sordum, yüzünü ekşittiğinde onunla yeni uğraşımın bu olduğunu fark etmiştim. Jimin hyung ve Yoongi hyung yakınlaşmışlardı, beraber vakit geçirmekten hoşlandıkları belliydi. Hoseok da onları elinden geldiğince yalnız bırakmaya çabalıyordu.

"Dün gece Kim Namjoon beni aradı. Minseok ile ilgili olduğunu düşünerek telefonu açtım. Han Nehri'nde bisiklet biniyor olduğunu, ona eşlik edip edemeyeceğimi sordu."

Hoseok heyecan içinde anlatırken gözleri parıldıyordu. Onu böyle görmek hoşuma gitmişti. "Onun yanına gittim. Güzel bir bisikleti vardı. Kapüşonlu bir hırka ve eşofman altı giyiyordu. Profesör imajından çok uzaktı. Mutlu görünüyordu. Bana bisiklet kiraladık, nehir boyunca konuşmadan sürdük, dondurma yedik. Jungkook, o kadar güzel bir gece geçirdim ki! Neredeyse ağlamak üzereydim. Dondurma yedikten sonra geri döndük ve ilk buluştuğumuz yerde ayrılma anımız geldi." Hoseok biraz duraksadı, anlatırken dün geceyi yeniden yaşıyordu. "Beni öptü. Yanağımdan. Heyecandan neredeyse bayılacaktım, Jungkook. Gözlerimin içine baktı ne tepki vereceğim diye..." Hoseok. duraksadı, ona ne tepki verdiğini sordum.

"Dudaklarından öpmüş olabilirim."

Arkadaşımın bu kadar cesur bir hareketi yapacağını tahmin etmemiştim. "Sen ciddi misin?" diye sordum ona, beni onayladı. "O an yapmam gerekenin o olduğunu hissettim. Dudaklarımı öptü, kollarını bana doladı ve sarıldık. Ayrılmadan önce bir kez daha öptü beni. Bütün gece sırıtarak dolandım evin içinde." derken gözleri mutluluktan dolmuştu. "Senin adına çok sevindim Hoseok ama on dakika sonra Kim Namjoon'un dersine gireceğiz." diye hatırlattım ona, küfür ederek bugün ona dersimizin olduğunu unuttuğunu söyledi. "Dersin amfide veriliyor olması şansım. Ortalara, bizi fark etmeyeceği bir yere oturalım. Derse mi girmesek?" diye sordu, ayağa kalktım ve onu da kolundan tutarak kaldırdım. "Derse giriyoruz ve sen dün gece öpüştüğün adamın dersini dinliyorsun." dediğimde koluma vurdu, amfi beklenenden kalabalıktı. Öğretim görevlisi olarak Kim Namjoon gelince herkesin derse hevesi yükselmişti.

Yoğunluğun olduğu orta sıralarda kendimize yer bulduk. Hoseok bu kadar kalabalıkta onu fark etmeyeceği için iyi olduğunu söylerken bir yandan bu kalabalığın onun için olması kıskanıyordu. Defterlerimizi önümüze çıkardık. Hoseok ucunda bir kaktüsün olduğu kalemini gergin bir şekilde sallarken Kim Namjoon içeri girdi. Beyaz bir gömlek ve siyah pantolunun içinde bir insan ne kadar iyi görünebilirse, o kadar iyi görünüyordu. Gömleğinin kollarını birkaç kat kıvırmıştı, gözlerinde çerçevesi siyah olan bir gözlük vardı. Saçlarını alnında ortadan ikiye ayrılmıştı. Birkaç kişinin iç çekerek ona bakması Hoseok'un huzur bir şekilde kıpırdanmasına neden oldu. Çantasını kürsüye bıraktı, bakışlarını bize çevirdi.

"Herkese merhaba, ben Kim Namjoon. Bugünden itibaren Genetik dersinize benimle devam edeceksiniz."

Bakışları amfideki yüzlerin arasında dolaştı ve bizi bulduğunda gülümsedi. Yanağındaki çukur kendini belli etti. "Profesör Han bir süreliğine yurtdışına gitti, duyduğunuza eminim. Bana ders içerisinde işledikleri notları, hangi kitapları kullandığınızdan bahsetti. Dersinize oldukça hâkim olduğumuzu bilmenizi isterim." diye devam etti konuşmasına, çantasından beyaz tahta kalemi çıkardı ve arkasını döndü. "Amfide katliam çıkarırsam ne olur?" diye fısıldadı Hoseok, herkesin memnun bakışları Kim Namjoon'da ve onun yazı yazmak için kolunu kaldırmasından dolayı gerilen sırtındaydı. Taehyung benzer bir konum içerisinde olsaydı ben de kıskançlıktan delirirdim, biliyordum. Tahtada üreme sistemleri yazıyordu ve en altta kedi-insan üremesi bulunuyordu. Konu gülmeme neden oldu, Hoseok gergin bir şekilde yanaklarını şişirmişti.

Kim Namjoon'un ders anlatmak konusunda iyi olduğunu kabul etmeliydim. Önemli noktalara olan vurgusu, ses tonunu kullanışı, yabancı kelimeleri telaffuzundaki düzgünlüğü ile herkesi derse odaklandırabilirdi. Gözleri her zaman amfinin içinde dolanıyor, her biri ile göz göze gelmeye önem veriyordu. Notları rahat tutabilmemiz için konular arasında biraz duraklar veren tek öğretim görevlisi olabilirdi. Ona karşı ayaklandığım, sorularım ile kendimi ortaya attığım o günün sonrasında bu düşüncelerim tuhaf geliyordu. Tüm önyargılarım bir gülleye dönüşmüş, yüzüme çarpmıştı. Sözlerimin hepsini tek tek yutuşum insanları keyiflendiriyor olmalıydı.

"Derslerimle ilgili önemli nokta, bireysel ödevleri sevmiyorum. Size vereceğim her ödev ya da proje en az üç kişinin olduğu gruplar içerisinde yapılmalı. İşbirlikçi olmalısınız. Ödevlerin tek bir kişiye ya da kişilere yüklenilmesinden, eşit dağılımlar yapılmamasından hoşlanmam. Ben de öğrenciydim ve emin olun, anlarım."

Dersi bitirdiğimizi haber verdiğinde bir buçuk saat süren dersin ne zaman son bulduğunu anlamamıştım. Kim Namjoon masanın üzerine dağıtmış olduğu notlarını ve kitaplarını toparlıyordu. Hoseok beni çekiştirerek kalabağın arasına sürüklerken Kim Namjoon başını kaldırmış, onun bu görünmeden kaçma(!) eylemeni gülerek izlemişti. Kafeteryaya olan yolu inerken Taehyung'a nasıl olduğuna dair mesaj atmıştım. Birkaç dakika içinde telefonum çaldı. "Hayoon ile market satın aldık ve şimdi ben onun müşterisi olarak mandalina alıyorum." dediğinde gülümsememi durduramadım. Hayoon abisinin sözlerine gülerek bir araba parası istemişti mandalina için. Henüz para birimleri konusunda iyi bilgiye sahip olmadığı anlaşılıyordu.

"Az önce bir kilo mandalina için Ferrari parası verdim."

Taehyung'un minik isyanı beni güldürdü. Kafeteryada bir şeyler atıştıracağımı söyledim. "Ben eve geldiğim gibi çıktı. Aklının buralarda dolandığını biliyorum." dedi, tek kelime etmeden içimden geçenleri anlıyor olması hoşuma gitmişti. "Üzgünüm, aptal gibi görünüyor olmalıyım." dedim, güldü. "Hayır, bebeğim. Seni anlıyorum ve ona göre davranıyorum. Ben de böyle birinin senin yanında olmasından hoşlanmazdım ama biliyorsun, yapmam gerek. Biraz daha sabredelim, seni seviyorum." dedi, ben de onu sevdiğimi söyledikten sonra telefonu kapattım. Hoseok ikimiz için sandviçler ve kahve almıştı. "Bir insanın dersin ortasında o kadar ateşli olması yasaklanmalı. Herkes nasıl iç geçiriyordu, görmedin mi? Sinirden delirdim." dedi Hoseok, karşımdaki sandalyeye oturdu. "Sevgilini mi kıskandın sen?" diye sevimlilik yaparak sordum, bana gözlerini devirmekle yetindi. Sinirlendiğini anlıyordum.

Hoseok'un içini rahatlatmaya çabaladım. "Kim Namjoon önüne geleni öpecek birisi değil, Hoseok. Senden hoşlanıyor ya da seviyor, sana karşı hisleri olmasa ertesi gün dersi olduğunu bile bile sana böyle yaklaşmazdı. Belki ilk dersi öncesi aranızdakilerin farklı olduğunu sana göstermek istemiştir." dedim, Hoseok iç geçirdi. Kahvesinin yarısını bitirmişti. "Dün gece ya da bugün hiç aramadı. Bu konu hakkında konuşmaktan kaçınması beni kötü hissettiriyor. Bir saat önce bulutların üzerindeydim ama şimdi yere çakıldım." dediğinde ne yapacağımı bilemiyordum, mutsuz görünmesinden hoşlanmamıştım. Kim Namjoon kafeteryadan içeri girdi, sıradaki öğrencilerden bazıları ona yol vermek için kenara çekildi.

Kahvesini alan Kim Namjoon kafeteryadan çıkmadan önce telefonunu çıkardı, bir şeyler yapmasının sonunda kulağına götürdüğünde birini arıyor olduğunu fark ettim. Hoseok'un masanın üzerinde çalan telefonu sonrasında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Hoseok'un ekrana baktığında al al olan yanakları hoştu. "Bay Kim?" diyerek açtı telefonu, Kim Namjoonn kapının yanında dikiliyordu. Hoseok ona Bay Kim diye seslendiğinde yüz ifadesi değişmişti. "Şey, tamam, hyung. Bu akşam bir işim yok." dedi heyecanla, telefonumu cebimden çıkardım ve fotoğraf uygulamasını açtım. Kadrajımı Kim Namjoon'a çevirdim. "Tamam hyung, akşam görüşürüz." dedi Hoseok, o an Kim Namjoon'un yüzünde olan gülümsemeyi yakaladım. Hoseok telefonu kapattı, Kim Namjoon da kafeteryadan ayrıldı. Telefonumun ekranını Hoseok'a çevirdim.

"Seninle buluşmayı kabul ettiğinde ne kadar mutlu olduğuna bak ve bu akşamın tadını çıkar Hoseokie."

-

merhaba,
nasılsınız?

Continue Reading

You'll Also Like

207K 21.6K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
281K 25.3K 43
Kanada'da edebiyat öğretmeni olan yarı fransız kim taehyung ve kore'den kanada'ya çift diploma yapmak için giden jeon jeongguk. Jeongguk, taehyung'u...
11.8K 1.9K 14
zaman, sen ve ben dudaklarımızı birbirlerine kitlediğimizde duracak bebeğim
54.5K 5.3K 20
Hoşlandığı çocukla konuşma başlatabilmek için kırk takla atan Lee Minho ve ondan hoşlanan en yakın arkadaşı Han Jisung.