platonik (ÇT)

By Gnelkan

174K 10K 3.1K

Yeni başladığın okulda kimsenin konuşmaya cesaret edemediği sadece okulun zorbalarıyla takıldığı çocuğu ilk g... More

bölüm 1 ~yeni okulun ilk günü~
bölüm 2 ~yardım çığlıkları mı?~
bölüm 3 ~~
Bölüm 4
bölüm 5
bölüm 6
bölüm 7
bölüm 8
bölüm 9
bölüm 10
bölüm 11
bölüm 12
bölüm 13
bölüm 14
bölüm 15
bölüm 16
bölüm 17
bölüm 18
bölüm 19
bölüm 20
bölüm 21
bölüm 22
bölüm 23
24. bölüm
bölüm 25
bölüm 26
bölüm 27
bölüm 28
bölüm 29
bölüm 30
bölüm 31
bölüm 32
bölüm 33
bölüm 34
bölüm 35
bölüm 36
bölüm 37
bölüm 38
bölüm 39
bölüm 40
bölüm 41
bölüm 42
bölüm 43
bölüm 44
bölüm 45
bölüm 46
bölüm 47
bölüm 48
bölüm 49
bölüm 50
bölüm 51
bölüm 52
53. bölüm
54. bölüm
55. bölüm
56. bölüm
58. bölüm
59. bölüm
60. bölüm
61. bölüm
62. bölüm
63. bölüm
64. bölüm
bölüm 65
bölüm 66
bölüm 67
bölüm 68
69. bölüm
70. bölüm
71. bölüm
72. bölüm
73. bölüm.
74. bölüm
75. bölüm
76. bölüm
77. bölüm
78. bölüm
79. bölüm
80. bölüm
81. bölüm
82. bölüm
83. bölüm
84. bölüm
85. bölüm
86. bölüm
87. bölüm
88. bölüm
89. bölüm
90. bölüm
91. bölüm
92. bölüm
93. bölüm
94. bölüm
95. bölüm
96. bölüm
97. bölüm
98. bölüm
99. bölüm
100. bölüm
101. bölüm
102. bölüm
103. bölüm
104. bölüm
105. bölüm
106. bölüm
107. bölüm
FİNAL

bölüm 57

1.1K 91 13
By Gnelkan

Çağan efe ak...

Ellerim iki tarafta asılı.
İstesemde gidemiyorum burdan.

Sesim çıkmıyor,göz yaşlarım akmıyor ama canım çok yanıyor.

Vücudumdan akan kan kokusu midemi bulandırıyor ama hiçbir şey yapamıyorum onlara güçlü görünmek zorundayım çünkü.

Her yerim ağrıyor ayakta kalacak gücü zor buluyorum ama hala yıkılmıyorum.

Hala gözlerim açık bir şekilde dayanıyorum ama bu acının son bulması için yalvarıyorum tanrıya.

Bir çocuk gibi savunmasızım.

Beni kurtaracak bir babam nede yaralarımı saracak bir annem var.

İlk defa onlara ihtiyaç duyuyorum.

Ama canımı acıtan her bir acıyla nefretimi kusuyorum onlara.

Güçlüydüm...taki vücüdüma verilen elektriğe kadar.

Çığlıklarımı artık dışa vuruyordum.

Canım yanıyordu.

Artık dayanılmayacak bir noktadaydı.

Çağan:ölmek istiyorum...

Diye mırıldandım altı yaşında ki çağan gibi.

Tekrar çığlık attım.

Çağan:sen iğrenç birisin çağan.

altı yaşındaki çağan canlanıyordu içimde.

Çağan:bu acıyı hak ediyorsun.

Tekrar çığlık atıyorum.

Onun ağlayışları beni daha da deli ediyor.

O adama benim için yalvarması kendimden daha fazla nefret etmeme neden oluyor.

Çağan:öl çağan. Onu ağlatığın için.

Diyorum bu seferde.

O yaşamam için yalvarıyor.

Onun yalvarışları için dayanmak istiyorum ama onu ağlatığım için ölmek de istiyorum.

Çağan:onun akan her bir göz yaşı için acı çekerek öl çağan.

Onun ağlaması vücudumdaki acıdan daha beterdi.

Onun ağlaması beni daha çok acıtıyordu.

Belki de hissetiğim acı onun göz yaşlarıydı.

Göz yaşları vücudumdan akan kandan daha çok yakıyordu canımı.

Ağlama!

Diye bağırıyorum son kez çıkan sesimle.

O adama yalvarma!

Diye kızıyorum ona.

Biri şu kızı sustursun çünkü o konuştukça ben daha da ölecekmiş gibi hissediyorum.

Neden böyle oluyor?

Neden göz yaşları daha çok canımı yakıyor?

Sanki...sanki ruhum onun elinde gibi.

O mutluysa mutluyum.

O üzgünse üzgünüm.

O kızgınsa kızgınım.

O ağlıyorsa onu ağlatan kişiden nefret ediyorum.

Benim yüzümden ağlıyorsa kendimden nefret ediyorum. Şuan da olduğu gibi.

O...o bana çok değşik şeyler hissetiriyor.

Hiç bilmediğim,hiç tatmadığım.

Onu düşünmeye son vermeye çalıştım.

Onu unutmaya çalıştım.

Yutkundum. Kendime gelmeye çalışıyordum.

Belki de az önce yediğim dayak yüzünden kendime gelemiyordum.

Hala bedenime verilen elektiği hissediyordum.

Ölmek istiyordum. Çünkü artık gerçekten dayanamıyordum.

Kapı açıldı. Biri koşar Adım içeri girdi ama gözümü dahi açmadım.

Rüzgar:sen!

Diye bağırdığında bu kişinin rüzgar olduğunu anladım.

Neden gelmişti buraya?
Kızının cansız bedenini görmek için mi?

?:beğendin mi?

Diye sordu alayala.

Rüzgar:sen nasıl yaparsın!

Diye bağırdı.

Rüzgar:küçük bir kızı nasıl öldürürsün?

Sesindeki titremeye duydum.

Biraz daha dursa ağlayacak gibi konuşuyordu.

Rüzgar:küçük bir çocuğa bunu nasıl yaparsın? Üstelik benim kızıma lan!

Diye bağırdı ağlıyor muydu?

?:bunca zaman neden sahip çıkmadın kızına? Neden babasının çağan olduğunu düşündü?

Bir yere tekme attı.

Rüzgar:istemedim mi lan! İstemedim mi sanıyorsun? Kabul etmedi!

Beste mi kabul etmemişti?

Rüzgar:aldırmakla tehdit etti,öldürmekle tehdit etti.

Ağlıyordu, yıkılmıştı.

Rüzgar:bunu sen de iyi biliyordun! Sevmediğim bir kadından olsa da kızımı sevdiğimi biliyordun!

Zar zor yutkundum.

Rüzgarın duyguları var mıydı?
Varmış.

Kızına olan sevgisi varmış.

Gözlerimi araladım.

Dizlerinin üzerine çökmüş kızının salanan,kalbi atmayan bedenine bakıyordu ve ağlıyordu...

Rüzgar:o çok küçüktü Allah kahrestin o çok küçüktü.

Diye mırıldandı.

Rüzgar:nasıl yaptın? Nasıl öldürebildin onu?

?:sen nasıl yaptıysan?

Rüzgar:aynı şey mi?!

?:sen lise öğrencilerini öldürmüştün onlar da daha çocuktu!

Lise öğrencileri mi?

Rüzgar:senin içindi!

Diye bağırdı.

?:yalancı.

Dedi sadece.

Rüzgar:senin içindi...seni terastan aşağı atmışlardı. Senin intikamındı.

Terastan aşağı atmak mı?
Hassiktir ne oluyor?

?:siktir git! Tek derdin çağan ile tuanayı ayırmatı! Tuananın seni sevmediydi!

Birden bir gürültü koptu.

Ne olduğunu ilk başta anlamadım ama sonra içeri onlar girdi.

?:siz nasıl!

Diye bağırdı.

Adamlar onları engellemeye çalışıyordu.

Tam olarak onları göremiyordum.
Gözlerim kararıyordu her an bayılacak gibi duruyordum.

Ülkü:dokunma bana!

Diyerek koluna dokunan adamdan kurtulmaya çalıştı.

Gidip onu ordan almak istedim ama daha ayakta duracak gücüm yokken onu nasıl kurtarabilirdim ki?

?:bırakın.

Adamlar onun emrine uyarak diğerlerini bıraktı.

?:sadece ona yaklaşmasına izin vermeyin.

Dediğinde adamlar önüme geçti ve Onları görmemi engellediler.

Tuananın bana gelmek istediğini ama başaramadığını fark ettim.

Arda:kimsin sen!

Yağız:bizimle olan derdin ne?

İkisinin ard arda sorduğu sorular onu sadece güldürdü.

?:hiç biriniz tanımadı değil mi?

Tuanaya yaklaştı..

?:sen de dahil.

Dedi gülerek ama gülüşünde çeşitli acılar gizliydi.

Tuana:kimsin sen?

?:hiç mi tanımadın?

Avcunu yanağına yerleştirdi.

Olduğum yerden kalkmaya çalıştım ama başaramadım.

Kim olduğunu hiç birimiz bilmiyorduk. Ve hiçbir fikrimiz yoktu.

Önceden bizi tanıyan biri olduğu kesindi.

Tuana:kimsin sen!

?:beni sadece senin unutmayacağını düşünmüştüm.

Tuana:seni tanımıyorum.

?:beni hatırlamıyorsun.

Arda adama saldırmak istedi ama iki kişi tarafından durduruldu.

Ben de artık olduğum yerde sakince durmak zorunda kalıyordum.

Artık kim olduğunu söylese iyi olacaktı.

Tuana:kimsin?

?:onur.

Dediğinde olduğum yerden sendelendim.

Onur mu?

Yutkundum.

Diğerleri benimle aynı ifadeyi taşıyordu.

Onur nasıl yaşardı?
Ama o ölmüştü!

Okulun terasından atlayıp intihar etmişti.

Nasıl olurdu da şimdi karşımızda olurdu?

Tuana:onur mu?

Dedi hatırlamaya çalışarak.

Hepimiz ona şok içinde bakarken Tuana hatırlamaya çalışıyordu.

Tuana:seni tanımıyorum.

Onur:beni hatırlamıyorsun.

Diye cevapladı.

Ölmüştü...

Hata bütün okul mezarına gitmiştik.
Mezarın en baş sağ köşesine kırmızı Lale buketini ben koymuştum.

Onu beyaz örtünün altında da görmüştüm.

O gerçekten ölmüştü ama.

Nasıl olurda karşımda olurdu?

Tuana:sen-

Dediğinde onur lafını böldü.

Onur:onur; okulda denildiği gibi bağımlı.

Hepimize teker teker bakıp özelikle de berata.

Çünkü onun ilk bağımlı olduğunu öğrenip ona bağımlı lakabı takan kişi berattı.

Yağız:nasıl?

Dedi anlam veremeyerek.

Yağız:nasıl olurda yaşarsın?

Onur güldü ve hepimizin onu rahatça görebileceğimiz bir yere geçti.

Onur:rüzgar yakın arkadaşımdı. Ve ilk okuldan beri tuanaya saplantılıydı.

Rüzgar dikkatle dinliyordu onu.

Onur:lisede tuanayı taciz etmeye kalkıştı ve iftira atarak Tuananın okuldan atılmasını sağladı.

Tuana bir rüzgara bir Onur'a bakıyordu.

Rüzgarın gözünde pişmanlık vardı ama yine de susmaya devam ediyordu.

Hissetiğim acıyı unutmaya çalışıyordum.

Aynı acıları rüzgara yaşatmak istiyordum.

Onur:benimle iletişime geçti. Ne olursa olsun onun izlememi,her şeyi ona anlatmamı istedi.

Rüzgara nefretle baktı.

Onur:yaptım! Bana günlük dozumdan fazlasını vereceğini söyledi. Verdi de onun sayesinde iyice bağımlı olmuştum artık uyuşturucu olmadan yaşayamayacak bir hale gelmiştim.

Ülkü yutkundu duyduklarını sindirmeye çalıştı.

Onu dinliyor bir anlam çıkarmaya çalışıyorduk.

Onur:ona yapılan bütün zorbalıkları anlatım. Belkide bu yüzden size de zarar verdi,intikam için. O balo günü. Terstaydım, uyuşturucuya ihtiyacım vardı. Öykü ve ece geldi ardımdan,pis bağımlı  diyerek zorbaladılar. Dayanamadım ve saldırdım. Geri dönüp son kez size baktım. Çağan ile dans ediyordun. Birden kendimi yerde buldum. İntihar değildi,ikiz kardeşler tarafından itildim. Evet her şey gerçekti. Ölmüştüm. Mezara konulduktan bir hafta sonra Rüzgar mezarımı açtırdı. Yasal olmayan yolarla tedavi olup hayata geri döndüm. Ben yaşam va ölüm ile savaşırken rüzgar sizden intikam alıyordu, okulda ölen herkesin katlilli rüzgardı. Sizi de öldürecekti ama izin vermedim. Bu sefer intikam sırası bendeydi çünkü sılayıda öldürmüştü. O masumdu. Hepimizden. Onun bir suçu yoktu,ama öldü. O mahkeme,polisler,sorgular hepsi sahteydi. Ben ayarladım.  Tuanaya dokunmayacaktım o masumdu ama o sizinle olmayı seçti.

Derin bir nefes aldı ve sustu.

Gerçek miydi bu anlatılanlar?
Doğru mu söylüyordu.

Yaşanan her şey onların ellerinde mıydı?

Herşeyi onlar mı ayarlamıştı.

Onca yıl aranan katil rüzgardı.

Onca yaşanan her şeyin suçlusu rüzgardı.

Onur yaşıyordu. Şuan karşımda benden,bizden intikam alıyordu.

Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum,canım yanıyordu.

Bayılmak üzereydim ama onları dinliyordum.

Hepsi düşünceliydi.

Burda tek bir masum vardı oda tuanaydı.

Hepimizin bir suçu vardı ama o suçsuzdu.

Onun tek suçu bizimle birlikte olmaktı.

Belki de rüzgar en başından bizi öldürseydi o okadar şeyi yaşamak zorunda kalmazdı.

Onun yaşadığı her şey için kendimi suçlu hissediyordum.

Bilseydim en başından beri almazdım onu yanıma.

Onur:rüzgarın en büyük nefreti sanaydı.

Diyip bana döndü alayala gülümsedi ve konuşmaya devam etti.

Onur:üvey kardeşiydin ama o bunu pek takmamıştı. Tuana sana aşık olmaya başlıyordu,çocukluk aşkı üvey kardeşine aşık olmaya başlıyordu o bunu kabulenemedi ve en büyük nefreti,öfkesi, intikamı sanaydı en ağır cezayı sana verecketi. Tuanayı kaçırdı ve sana ölü olarak göstertip hafızasını sildi çünkü seni hatırlarsa asla rüzgarı sevmezdi.

Onur:sana yardım edecektim. Yerini söyleyecektim ama yapamadım. Bir depoya kapatılıp işkence gördüm. Ordan kaçtım ve şimdi burdayım intikam için. İlk intikamımı senin üzerinde gerçekleştirecektim. Seni öldürecektim ama olmadı. En çok onun canı yanıyordu ona kıyamadım. O bağımlı olmama rağmen bunu umursamayıp beni seven ikinci kişiydi, ilkini rüzgar öldürdü! Şimdi intikam sırası rüzgarda ilk önce kızını öldürdüm ve şimdi de kendisini.

Diyip elini beline attı.

Yüzümde hiç tereddüt yoktu.

Silahın namulunu rüzgara uzatı ve anlını hedef aldı.

Tuana:yapma.

Dedi titreyen sesiyle.

Tuana:onur sen bu kadar kötü biri değildin.

Dedi yutkunarak.

Gözleri dolmuştu ağlayacaktı ve başının döndüğü beli oluyordu.

Ayakta durmakta güçlük çekiyor ve bana bakıyordu.

Onur:bana onu savunma!

Tuana:onu savunmuyorum ölmeyi hak ediyor.

Rüzgar umursamıyor gibiydi ama içten içe ölmek istemediği kesindi.

Onur:o zaman bir seçim yap Tuana rüzgar mı çağan mı?

Cidden aptalca.

Tuana:bunu sorman bile komik.

Dedi bana doğru yürümeye başladı.

Tuana:çağan.

Diye mırıldandı.

Tuana:beni yaptığım her hataya karşı sevebilir misin?

Neden birden böyle bir şey soruyordu?

Ne yapacaktı?

Bana bakıyordu. Cevap vermem için yalvarıyordu.

Çağan:seni bir katil olsan da sevebilirim.

Eğer burdan sağ çıkarsam ne olursa olsun seni sevebilirim.

Eğer ölmezsem beni sevdiğin her an seni sevebilir beni sevmesen bile seni severim. Ölmüş olsam bile.

Eğildi ve yüzümü avcunun içine aldı.

Hiç beklemediğim bir anda eğildi ve dudaklarıma sert ve tutkulu bir öpücük bıraktı.

Tuana:bu sözünü sana tekrar hatırlatacağım.

Diyip ayağa kalktı.

Ne yapacak bilmiyordum merak etmiyordum da ne yapacaksa yine onun yanında olacaktım.

Onur silahı etkili hale getirdi.

Tuana:onu öldüreceksin ama ölen tek kişi o olmayacak!

Yandaki adama yaklaştı ve hiç birimizin nasıl yaptığını anlamadığımız bir anda belindeki silahı aldı.

Aynı anda iki silah patladı.

İki kurşun çıktı,iki benden yere düştü.

Yere düşen silah tiz bir ses çıkardı ve etrafı sesizlik sardı.

Tuana:yoruldum!

Dedi dizlerinin üzerine çöküp.

Tuana:her an birine bir şey olacak diye korkmaktan yoruldum!

Dedi akan göz yaşları ile.

Tuana:artık dayanamıyorum,ölmek istiyorum.

Eli ile yüzünü kapatı.

Yaşadıkları ağırdı hemde çok.

Dayanılacak şeyler değilerdi ama o güçlüydü.

Ağlıyordu göz yaşları akıyordu ve ben söylemiyordum.

Dayanamıyordum artık gözlerim kapanıyordu acı hissetmiyordum ama ayakta durmak beni zorluyordu.

Ayakta değildim zaten bedenim salanıyor gibiydi.

Nefes almak beni zorluyordu.
Ölmek hiç bu kadar zor olmamıştı.

Tuana başını kaldırdı.

Bir rüzgara bir Onur'a baktı.

İkisinin de bedini kanlar içinde yerdeydi.

Onur rüzgarı Anlından vurmuştu. Tuana onur kalbinin biraz altından.

İkisinin de ölmesini diledim. Kendimde dahil.

Tuananın göz yaşları kanla karışıyordu sertçe sildi göz yaşlarını.

Güçlü kızım benim.

Ayağa kalktı ve yanıma geldi.

Arda ve yağız elimdeki kelepçeleri açmaya çalışıyordu.

Tuana:çağan yaşa tamam mı?

Cevap veremedim. Nefes almakta dahi zorlanıyorken onunla konuşamadım.

Tuana:bırakma beni.

Dedi elini yanağıma koyup.

Tuana:sen yaşayacaksın ve her şey bitecek.

Dedi anlını anlıma yaslayıp.

ve daha fazla dayanamadım kapandı gözlerim.

Tuana:eğer yaşayamazsan ben biterim.

Continue Reading

You'll Also Like

YASAK DENEY By 👑

Science Fiction

167K 16K 34
Tarih boyunca sadece birkaç kez cesaret edilen ve eşine az rastlanan, insanlık dışı bir yöntemle yapılan dil yoksunluğu deneylerine bundan yirmi iki...
36.1K 2.7K 29
TEXTİNG ASKER KURGUSU
6.2K 796 8
"Kocam olman benimle aynı yatakta uyuyabileceğin anlamına mı geliyor?" Ses tonum her zamanki gibi alaycıydı ama vereceği cevabı merak ediyordum açıkç...