Hyunjin'den
Bu çifte date olayını Minho'nun da istediğini anladıktan sonra yapmak için iyice kolları sıvadım. Minho ile tüm ayrıntıları konuşup onlarla karşılaştığımız otelin terasındaki restauranta rezervasyon yaptırdım.
Şimdi geriye sadece Felix ve Chan'ı davet etmek kalıyordu. Ben Felix'in odasına, Minho da Chan'ın odasına gitti ve onları odamıza getirdik.
Felix Chan'ı odada görünce:
- Siz ne haltlar karıştırıyorsunuz yine?
Chan:
- Sevgilim ben de anlamadım. Minho beni gel bir şey konuşacağız diye odasına çağırdı, Hyunjin de seni çağırmış.
Felix:
- Dökülün!
Minho:
- Biliyorsunuz ikinizle de iyi arkadaşız
- Hatta Felix benim en yakın arkadaşım, diye araya girdim.
Felix:
- Seni ben doğursaydım keşke ya! Şu tipe bak gel seni bi ısırayım.
Chan da Minho da, Felix'e bunu yapma diye yalvaran gözlerle baktılar. Çok komikti. Onların bu hali beni kıkırdattı.
Minho boğazını temizleyerek araya girdi:
- Neyse uzun lafın kısası biz sizinle çifte date yapmak istiyoruz.
Felix ellerini çırparak:
- Ay çok iyi olur çok da mükemmel olur hatta
Chan:
- Felix bundan emin misin? Saklamaya karar vermemiş miydik?
Felix:
- Abartma sen de be! Arkadaşlarımızla yemek yiycez sadece.
Chan:
- Emir büyük yerden! O date yapılacak!
Bu kez Felix de ben de ellerimizi çırpıp sarıldık. Minho ve Chan birbirlerine acıyan gözlerle bakıyorlardı.
Kollarımı açtım
- Siz de gelin hadi acıdım
Minho beni kucakladığı gibi Felix'ten ayırdı. Çocuksu bir ifadeyle:
- Ben Felix'e sarılmanı bile kıskanıyorum sen Chan'a da kucak açıyorsun, dedi.
- Sen benim sevgilim değil çocuğumsun bu su götürmez bir gerçek artık
Felix:
- Bu durumda Hyung benim torunum oluyor. Damat olarak tamam da torun olarak hiç çekilmezsin Hyung
Felix' in cümlesi hepimizi güldürmüştü. Şimdi hepimiz odalarımıza çekildik ve akşamki date için hazırlanmaya başladık. Çok özel bir yere gidiyor gibi görünmesin diye günlük şeyler giyinmiştik hepimiz.
Gerçi Minho her haliyle güzeldi. Ona bakmaya doyamıyordum. O yine her zamanki gibi fotoğraflarımı çekmeye koyulmuştu. Günde 300 tane fotoğrafımı çekmeden rahat edemiyor kendisi.
Mekana vardığımızda herkes sevgilisinin yanına oturdu. Karşılıklı oturmamız daha iyi olmaz mıydı dediğimde
Minho:
-Elini sürekli karşıdan tutmak zor oluyor.
Aşk dolu gözlerle bakmak dışında bir şey yapamadım. Ne diyebilirdim ki? °
Felix:
- Hyungun aşık hallerine alışmam bi 500 yıl falan sürecek galiba
Chan:
- Ben bile öyle. Minho Jisung dışında kimseye zaaflarını göstermezdi ki. İnsan yerine koyduğu 3 kişiden birinin Felix olması sevgilimle gurur duymama neden oluyor.
- Eskilere girerseniz oradan çıkamayız ya. Jisung'u kıskandığım bir zaman dilimi bile vardı.
Diye araya girdim
Minho:
- Sevgilim Jisung benim için şu hayatta destek aldığım ve varlığından mutlu olduğum en yakın dostum. Onu niye kıskanıyorsun ki sen?
- Çünkü hep onunlaydın ve onunla arandaki bağın özel olduğunu bilmek kendimi değersiz hissetmeme neden oluyordu. Üstelik sadece bu da değil. Dışardan bakıldığında sevgili gibi durduğunuz çok an var. Bu da neden Minsung'un Hyunho'dan meşhur olduğunu açıklıyor zaten.
- Sen buna baya taktın ha. Ben bir şeyler yapacağım bu konuda merak etme.
Ne yapacağını sormadım çünkü her şey beklenirdi ondan.
Felix:
- Minho hyung başta dans hareketi yüzünden Hyunjin'den etkilendiğini söyledin ama bana daha derin bir şeyler var gibi geliyor. Sanki başlangıcı o değil.
Minho:
- Haklısın Felix. Bunu ben de çok düşündüm nerede başladı acaba diye. Bir gün bir etkinlik için video çekiliyordu hatırlıyor musun? Annem çok hastaydı o gün. Ölebilirdi bile. Ve size hiçbir şey belli etmemeye çalışıyordum. Ağlamak üzereydim. Siz ironik bir şekilde Minho hyung asla ağlamaz derken Hyunjin bir anda ben onu ağlarken gördüm dedi. Düşündüm nerde gördüğünü ama hatırlayamadım. Sanırım bulunduğumuz andan bahsediyordu. Ve bir anda "Lee know never dies" dedi. O gün beni gülümseten tek şey o cümleydi. O gün Hyunjin'in hayatımdaki yeri zaten değişmeye başlamıştı.
- Bundan bana bile bahsetmemiştin. Dedim dolu gözlerle.
- Sormadın ki
- Söylediğin şekilde başladı sanıyordum. Dans hareketi yüzünden
- O sadece fark etmeydi. Yoksa başladığı an o değildi elbette.
Yanağına bir öpücük kondurdum. Sonra Chan ve Felix'e döndüm. Şimdi gelelim esas çiftimize. Siz anlatın ne zaman başladı? Kim başlattı?
Felix:
- Hayatta kalma programında " beni bul, seni arkamda bırakmayacağım"
dediği andan beri o benim için sıradan birisi değil.
Chan:
- Felix'i gördüğüm ilk an onun o çilleri, sıcak gülümsemesi, masum ifadesi... Her şeyi beni etkilemişti. Onu gördüğüm ilk andan beri o benim için sıradan birisi değil.
Minho:
- Abi siz salak mısınız? O kadar uzun süre birbirinizi sevip neden açılmadınız?
Chan:
- İkimiz de aynı sebepten: Kaybetme korkusu..
Minho:
- Kaybetme korkusunu falan düşünmeden beni öpen Hyunjin'in max karizma
- Minhooo, diye araya girdim.
Çok üzerime geliyordun ama. Artık tahammül sınırlarımı aşmıştın. Sürekli çok yakın duruyordun. Ve en son bir şeyleri yanlış anlayıp odayı değiştireyim diyince dayanamadım.
- İyi ki de dayanamamışsın yoksa bunlara dönerdik biz de
Chan:
- Minho ayıp olmuyor mu? Güç bela da olsa kavuştuk ve Felix yanımda şuan. Gerisi önemli değil
Minho:
- Hyung takılıyorum ya. Best çiftimsiniz siz.
Felix:
- Siz de benim. Hadi bir fotoğrafınızı çekeyim.
Ayağa kalkıp poz verdik. Sonra Felix fotoğrafı gösterdi
Bu çocuk.... Başta kameraya bakıyordu ne ara böyle poz verdin be adam?
- Tamam şimdi de ben sizi çekeyim, dedim
Poz verdiler ama sonra takındıklaıe samimi poz daha tatlıydı ben de onu çektim. Çok tatlılardı gerçekten.
-Bakııın
Felix:
- Yiiiaaa ben bizi yicem şimdi ama
Minho:
- Hanımlar fotoğraf faslınız bittiyse kalkalım mı?
- Ben sana göstercem evde hanımı hadi yürü, dedim
- Çok seksisin! diyerek ıslık çaldı.
Minho her zaman Minho'ydu işte. Sevdiğim kişi. Her şeyim. O olmadan bundan sonra yaşamam imkansızdı.
Eveeet bir bölümün daha sonuna geldik. Final yapacağım demiştim ama yazmak çok zevkli 🤭🥹
Sanırım finali 25 gibi veririm diye düşünüyorum.
Umarım sıkılmıyorsunuzdur okuyan 12 kişi 🥹