Taehyung - Jungkook
Siz
Çok heyecanlıyım çok
Koo Boo
Neden
Siz
Neden mi
Maçın var ya
SEN HEYECANLI DEĞİL MİSİN
Koo Boo
Yani ben biraz sıkıldım aslında
Bitse de gitsek
Siz
Ay inanamıyorum sana
Ben burda oturamıyorum bile
Koo Boo
Rahat ol
Sevgilinin nasıl maçı aldığını izle sadece|
Sevgilinin maçı nasıl aldığını izle sad|
Sevgilinin maçı nasıl aldığını izle
Hayır|
Ananı sikeyim|
Siz
Ben zaten maçı alacağını biliyorum
Sevgilin dedi|
Sevgilim|
Yaralanmandan korkuyorum biraz
Koo Boo
Yüzüme dokunmasına izin bile vermeyeceğim
Sorgulayacaksın diye ödüm koptu amk|
Taehyung|
Taehyung benimle|
Siz
Hep beraber izleyeceğiz maçını
Maçtan sonra müsait olur musun
Arasam?
Koo Boo
Olurum tabii ki
Maç saati dışında her zaman müsaitim
İstediğin zaman ara beni
Siz
Sen de ara ama
Hep ben ararsam biraz utanırım
Yüzsüz gibi
Koo Boo
Yüzsüz gibi mi
Aramızda hâlâ bunların lafı mı var
Siz
Yok değil mi
Koo Boo
Yok tabii ki
Siz
Doğru diyorsun ya
Yine de birden çok rahat olursam seni korkutmak istemem
Koo Boo
Taehyung OFMWOFMWODKA
Çok sevimlisin
Siz
Neden güldün ki şimdi
Koo Boo
Beni korkutabileceğini düşünüyorsun
Siz
E ama
Korkarsın
Koo Boo
Güzelim
Sen buna nasıl inandın ya
Kim dedi sana bunu
Siz
Ya bak şimdi
Bana dediler ki sen gidince değerlenmişsin benim için
Ben de üzüldüm çünkü ya sen mesajı görüp öyle düşünürsen diye
Öyle değil çünkü
Ama ister istemez araya mesafe girince insan daha çok özlüyor
Duygu yoğunluğu mu dersin ne dersin
Koo Boo
Sorumun cevabı bu değildi|
Sorumun cevabı|
Biliyorum
Anlıyorum zaten
Siz
O zaman sevindim
Çünkü olur da öyle düşünürsen çok üzülürüm
Koo Boo
Asla öyle düşünmem
Ve kimsenin ne dediği umrumda bile değil Taehyung
Bu ilişki ikimizin arasında
Başkalarından bize ne
Siz
Evet bence de
Ben de kimseyi dinlemeyeceğim artık
Nasıl olsa kookie beni biliyor diyeceğim
Koo Boo
Evet
Kookie seni biliyor
Siz
Maça yarım saat kaldı diyor Yoongi
Doğru mu
Koo Boo
Evet
Siz
O zaman ben seni meşgul etmeyeyim
Başarılar dilerim
Koo Boo
Taehyung
Görüntülü ara
-
"Başaracağını biliyorum." diye mırıldanırken gözlerimin dolduğunu hissedince kendimi gizlemek için yüzümü kollarımın arasına gömdüm. Kendimi duygusal anneler gibi hissediyordum ya. Jungkook benim başarılı minik oğlum gibiydi.
"Yüzünü gizleme."
Kafamı kaldırıp ona baktığımda gülümsedi. Yüzü her zamanki gibi parlaktı. Onu böyle görmeyi seviyordum. Onu görmeyi her türlü seviyordum. Görmesem de mesajlaşmayı, hayalini kurmayı, hatta varlığını bilmek bile yetiyordu bazı şeyler için.
"Bak şimdi," derken kameraya iyice yaklaştım. Jungkook bu halimi sırıtarak izledi. Dudaklarımı kameraya doğru uzattım. "Dudaklarını getir hemen." Dediğimi yapıp tıpkı benim gibi kameraya yaklaştı.
Dudaklarımı bir saniyeliğine kameraya bastırdım ve öpücük sesi çıkardım. Jungkook kahkaha atmaya başladı. "Bu başarı öpücüğü."
"Pekala, kazanırsam ödül öpücüğü de olacak mı?"
Kafamı onaylar anlamda sallarken "Hm hm," diye mırıldandım. "Hatta ödül olarak başka şeyler bile olabilir." İmayla ona göz kırptığımda kafasını kaldırdı ve ben açığa çıkan boynunu görünce dudağımı dişlemeden edemedim.
"Bünyeme zarar veriyorsun Kim Taehyung."
"O antrenörün sakın bunu duymasın. Beni yasaklar falan, dayanamam."
Endişeyle konuşmam onu bir kez daha güldürdü. Bu ipeksi sesini duymayı seviyordum. Kafamı yana yatırarak onu izledim. Maç için çoktan hazırdı. Ellerine o beyaz sargılar sarılmış, siyah şortunu ve ringe çıkınca çıkardığı o bornoza benzer şeyi giymişti.
Birisi "Jungkook!" diye seslendiğinde kalp atışlarım yükseldi. Alfa çabucak kameraya doğru eğilip "Sonra görüşürüz." dediğinde "Dikkatli ol." dedim yalnızca. Konuşmayı sonlandırdık.
Telefonu kalbime bastırırken gözlerimi kapattım. Henüz ayrı kaldığımız ilk günlerimizdi ve ben iyi idare ettiğimi düşünüyordum. Canım hiç acımıyordu en azından. Kalbimde hafif bir burukluk vardı, farkındaydım ancak bunu da Jungkook'la konuşarak hallediyordum.
"Taehyung, nerdesin?"
"Mutfaktayım." dedim Seokjin'e cevap olarak. Onların da Jungkook'la konuşmak istediklerini biliyordum ama biraz yalnız kalmaya ihtiyacımız olduğundan buraya kaçmıştım.
Seokjin Hyung mutfağa girdiğinde ve sandalyeye gömülmüş olan beni gördüğünde yüzünde bir gülümseme oluştu. "Maç başlamak üzere. Sen iyi misin?"
"Evet." diye mırıldandım sessizce. "Şey, şu... Acıyı önleyen şeyden içmem gerek."
"Ah, evet. Namjoon'da."
Kafamı onaylar anlamda sallayıp ayağa kalktım. Telefonumu da cebime koymuştum. Jungkook'un her maçını beraber izlediğimiz sürece kötü hissedeceğimi sanmıyordum. Arkadaşlarım da endişelerimi yenmeme çok yardımcı oluyordu.
Seokjin ile beraber salona döndüğümüzde içecekler ve atıştırmalıklar hazırlanmış, herkes rahat yerlere oturmuştu. Yoongi'nin televizyonu fazlasıyla büyük bir ekrana sahip olduğundan bize güzel bir gösteri sunuyordu.
Jimin ve Namjoon'un arasına oturdum. Benim için yeri çoktan ayırmışlardı. Jimin'in diğer tarafında Yoongi, Namjoon'un diğer tarafında Seokjin vardı. Bana uzatılan bardağı görünce alıp beklemeden içmeye başladım. Aynı anda maçın başladığına dair anonslar yapılmaya başlandı. Seyircilerin çığlıkları, anonsu yapan spikerin sesine karışıyordu.
Kaşlarımı çatarak bardaktaki içeceği tamamen bitirdim. Önce Jungkook'un rakibi olan alfa çıktı. İnsanlar onu çığlık çığlığa karşıladı. Elbette yaşadığı ülkede ringe çıkmak avantajlı bir şeydi. Kimsenin Jungkook'un moralini bozmamasını umut ediyordum.
İkili ringe çıkana kadar nefesimi tuttum. Dişliklerini taktılar, boks eldiveni takılı olan ellerini birbirlerine vurdular ve hakem aradan çekildi. Böylece ilk round başlamış oldu.
Dizlerimi karnıma çekip tırnaklarımı kemirmeye başladım. Şu an tek dileğim ben endişe ve heyecanımın Jungkook'a yansımamasıydı.
İlk hamleyi yapan rakibi oldu. Jungkook hızlı adımlarla kaçıp refleksleri sayesinde kaçındı. Aralarındaki mesafeyi koruyarak yapıyordu bunu. Kaçmak gibi değil de oyalamak gibiydi daha çok.
Rakibi bir anlığına durduğunda dişlerimi sıktım. Yumruğunu kaldırdı ve diğerlerinden çok daha sert olduğu belli olan bir yumruk attı. Jungkook'un yüzüne darbe aldığını düşünerek korkuyla Jimin'in kolunu tuttum.
Jungkook kollarını önüne getirerek yüzüne siper etmişti. Yüzüme dokunmasına izin bile vermeyeceğim mesajı geldi aklıma. Nefesimi üfledim.
O sert hamleden sonra Jungkook atağa geçti. Gözlerimi kısarak izledim onu. Attığı her yumrukta, tekmede ve rakibini ringin halatlarına yapıştırdığı her an heyecanım arttı.
"Bitir işini." dedi Yoongi. Rakip yere düştüğünde Jungkook hızla geri çekildi. Birkaç adım uzaklaşarak hakeme izin verişini izledim. Gözlerindeki o ifade... Karşımda bu şekilde durduğu an korkudan hıçkırarak ağlardım.
Hakem saymaya başladı. Rakibimin yerden kalkıp kalkmayacağını beklerken zorlukla yutkundum. Kalkmadı.
Maçın bittiğine dair yapılan anonsla beraber kollarımı kaldırarak "Bitti!" dedim. Jimin hızla bana sarıldı.
"Biliyordum hemen yere sereceğini."
"Sivrisinek kılıklı, sivrisinek gibi yapıştı yere."
Kıkırdayarak onların sohbetlerini dinledim. Bu kadar hızlı olacağını düşünmemiştim ancak fark ettiğim bir şey vardı ki Jungkook gerçekten de çok güçlüydü.
Hakem Jungkook'un bileğini tutarak elini havaya kaldırdı. Maçın başında çığlıklar atan seyircilerin sesi kesilmişti artık. Kendi ülkesinde yenilmişti rakibi.
Lavaboya gitme bahanesiyle salondan ayrıldığımda asıl amacım biraz oyalanıp sonra da hemen Jungkook'u aramaktı. Öyle mutluydum ki ilk maçına böyle büyük bir başarıyla başlamasına. Diğer maçlarında da böyle olacağına ve istediği gibi şampiyonluğu getireceğine emindim.
✓
Rainy days ım thinking about you