Merhabalarrr
BU FICI YAZMA SEBEBIM OLAN BOLUMLERE GELMIS BULUNMAKTAYIZ HAZIR OLUN KEMER TAKIN CIDDILI BIR UCUS OLUCAK
Ahahahahahahah
Bölüm pek olmadı gibi geldi özür inglasser kişisi psikolojik baskı yaptığı için yazmış bulundum😔
Ve kimse vazgeçilmez değildir 😊
Ve yorum gelmezse ağlıyor musum öyle duydum
Neyse canım
Keyifli okumalarrrr
***
Medya: Gilded Lily - Cults
Yazardan
Jungkook elindeki kalemle oynarken soru çözen taehyung'u izliyordu. Sınıfta sadece on kişi vardı. Bugün dört dersleri olan hoca gelmemiş, bu sebeple de çoğu kişide okula gelmemişti. Diğer iki derste resimdi çünkü. Jungkook'un arkadaşlarının hiçbiri gelmemişti. Ve hyun da gelmemişti. Seo ise uyuyordu.
Taehyung çözdüğü matematik testiyle stresle alnını ovalamıştı. Jungkook ise gülümseyerek onu izliyordu. Kabul ediyordu, her şeyin bu kadar hızlı olması normal değildi. Ama bilmiyordu işte. En başından beri mina ve kendisini o kadar birbirine yapıştırmıştı ki, önündekini görmemişti bile.
Taehyung hafif kıvırcık ve dalgalı karışık saçlarını karıştırmış, alnını sıraya bırakmıştı. Jungkook kaşlarını çatarken, dikkatlice taehyung'u izliyordu. Taehyung'un sarsılan omuzlarıyla derin bir iç çekip yutkunmuştu.
Ona iyi gelmek istedi. Her şeyde en iyisi olduğunu söylemek, hep elini tutmak istediğini dile getirmek, her zaman yanında olacağını söylemek istedi. Bunları yapmak istedi. Sadece ona sarılmak ve sorun olmadığını da söylemek istedi. Taehyung'u göğsüne yatırıp en güzel şeyler söyleyerek saçlarını okşamak, yaralı kollarından tek tek öpmek istemişti. Sadece kollarından değil, yara olan her yerinden. En başta da kalbinden öpmek istemişti.
Dudaklarını birbirine bastırıp ayağa kalkmıştı ki sınıfın kapısı sertçe vurulmuştu. Sınıfta hoca yoktu, nöbetçi hoca gelmiş ve yoklama alıp gitmişti.
Kapı sertçe açılınca içeriye iri yarı esmer bir adam girmişti. Sınıftaki herkese dikkatlice adama bakarken o sadece bir yere bakıyordu.
Taehyung.
Taehyung'a bakıyordu. Kasları çatık, sinirli bir ifadeyle taehyung'a bakıyordu. Taehyung'un hâlâ kafası sıradaydı. Bu yüzden görmüyordu tabii.
Ta ki adam bağırana kadar...
"Taehyung!"
Taehyung hızlıca kafasını kaldırmıştı. Sınıf başkanı hızlıca adama doğru ilerlemiş ne olduğunu sormaya çalışmıştı. Aera yavaşça taehyung'a ilerlemiş ve arka sırasına oturmuştu. Çoğu kişi ayağa kalkarken taehyung sadece o adamı izliyordu. Hiçbir mimik göstermeden sadece izliyordu.
"Nerede sürtüğünü sormaya geldim."
Taehyung gözlerini kırpmadan adama bakarken adam daha da çok sinirleniyordu. Jungkook gereğince dudak içlerini dişlemiş, arka sıradan öne doğru yaklaşmıştı.
"Veli misiniz? Sınıfa böyle girmeniz hiç doğru değil efendim."
"Oğlumun sınıfına nasıl gireceğimi ben bilirim."
Taehyung gereğince ayağa kalkmış ve babasına doğru gitmişti. Sessizce bir şeyler söylerken onları duyan sadece sınıf başkanıydı. Başkan gerginlikler dudaklarını ısırırken jungkook derin bir nefes alıp iyice onlara yaklaşmıştı.
Seo hızlıca sıradan kalkıp jungkook'un önüne geçmiş ve taehyung'un yanına gitmişti. Babasıyla arasına girerken bir şeyler söylüyor, adamın daha da sinirlenmesini sağlıyordu.
Jungkook donmuş bir şekilde olanları izlerken kafasını yavaşca arkaya çevirmişti. Göz göze geldigi Mina gülümsüyordu. Gözleriyle jungkook'a taehyung'u işaret edip sırıtmıştı. Jungkook kaşlarını çatıp önüne döndüğünde gözleri dolu dolu bir taehyung görmeyi beklemiyordu.
"Umurumda bile değil! Gelmiyorum ben o eve!"
Taehyung bağırarak ağlarken sınıftakiler şokla olanları izliyorlardı. Konuşmayı pek dinlemek istemeseler de ikili çok fazla bağırıyordu.
"Ne demek gelmiyorum? Sen kendini ne sanıyorsun vasıfsız köpek! Burnun kanıyor onu sil önce aptal. Ayrıca gelmek zorundasın sonun abin gibi olsun istemem."
Taehyung sinirle seo'nun önüne geçmiş ve babasının göğsüne vurmaya başlamıştı. Sınıfta sessizlik oluşurken taehyung deli gibi ağlıyor, etkisi olmayan yumruklarına devam ediyordu.
"Neden her seferinde bunu yapıyorsun! Rahat bırak beni artık... BENI YORMAYI BIRAK BABA YALVARIRIM KARIŞMA ARTIK BANA! Nefret ediyorum senden!"
Taehyung'un ağlamaları şiddetlenirken yere çökmüştü. Elleriyle yüzünü kapatmış ağlamaya devam ederken, ayaklarıyla yere vuruyordu. Babası şaşkınca taehyung'a bakarken daha da sinirleniyor gibiydi.
"Aptal! Tam bir aptalsın! Kendini rezil etmekten başka bir vasfın yok! Aptal bir ucube gibisin. Abin gibi kendini öldür de rahatlayalım tamam mı!? EĞER EVE GELİRSEN DİĞER GÜNE UYANAMAZSIN!"
Taehyung'un babası sinirle sınıftan çıkarken zil çalmıştı. Herkes gerginlikle taehyung'a bakarken o ağlamaya devam ediyordu. Başkan sınıftakilere çıkmalarını söylerken seo yavaşça taehyung'a ilerlemişti.
Kollarını ona sarmak için hareket ettiği anda taehyung daha fazla ağlamış ve sessizce ağlamaya başlamıştı. Seo'yu iterken bacaklarını kendine çekmiş ve ağzının içinde bir şeyler mırıldanmaya başlamıştı.
Seo dudaklarını dişlemiş tekrar sarılmak için hareket etmişti. Ama taehyung on tekrar itmişti.
Jungkook ise ağlayacak gibi hissediyordu. Taehyung'un ağlaması adeta göğsünü parçalamıştı.
Yavaşça seo'nun önüne geçmiş, usulca diz çökmüştü. Başkan ve aera da sınıftan çıktığında sadece seo, jungkook ve taehyung kalmıştı. Seo sakince jungkook'u izliyordu. Çünkü arkadaşının sakinleşmesini izliyordu. Ataklarından birini geçiriyordu.
Jungkook usulca taehyung'un bileklerini tutmuş, yüzünden ayrılmıştı. Taehyung ağlamaktan kızaran gözleriyle jungkook'a bakarken jungkook gülümseyerek kanayan burnunu baş parmağıyla silmeye başlamıştı.
Seo yutkunup usulca sınıftan çıkarken içeride sadece ikili kalmıştı.
Jungkook iyice kanayan burnu silerken, yavaşça yanaklarına ilerlemişti. Yanaklarındaki yaşları da nazikçe sildikten sonra gözlerini gözlerine çıkarmış ve gözlerini de usulca silmişti.
Yüzünden gülümsemesi silinmezken taehyung'un yanaklarını okşamaya başlamıştı. Taehyung düzelen nefes hızıyla sevdiği kişiyi izlerken hipnotize olmuş gibiydi.
"Sorun yok. Hiçbir şey olmadı."
Tek elini dağılan saçlarına götürüp usulca düzeltirken dolan gözlerine engel olamamıştı. Çünkü boynunda çizikler vardı. Bunu şimdi fark etmişti. Elleri de kızarıktı ve tahriş olmuştu.
"Sen her zaman en iyisi olacaksın. Bir ucube değilsin. Hangi ucube bir periye benzer?"
Jungkook gözünden düşen yaşla taehyung'un burnuna dokunmuştu. Taehyung ağlamaktan kızaran dudakları ve burnuyla tekrar ağlayacak gibi hissediyordu.
"Sen jungkook için her zaman üst düzey vasıfları olan bir peri olacaksın. Dediğin gibi küçük bir flower boy. Çiçek çocuklar ağlamamalı, hm?"
Jungkook gülmüş ve tekrar yanaklarını okşamıştı. Taehyung tekrar gözünden düşen yaşla jungkook'un boynuna kafasını koymuştu.
Boynuna damlayan göz yaşlarıyla yutkunan jungkook derin bir nefes alıp ellerini taehyung'un beline yerleştirmişti. Korkularını şuan görmek istemiyordu.
"Sadece kendim olmak istiyorum."
Jungkook kafasını geriye doğru çekmiş taehyung'un kendisine bakmasını sağlamıştı. Gülümserken taehyung'un belini okşamaya devam etmişti.
"Kim olursan ol en iyisi olacaksın."
Taehyung gözünden düşen yaşla gülümsemişti. Jungkook dudaklarını birbirine bastırıp yutkunmuştu. Usulca kafasını taehyung'un yüzüne yaklaştırmış, titreyen dudaklarını karşısındaki dudaklara bastırmıştı.
Hareket etmeden duran dudaklarla kapının açık olduğunu gören sadece jungkook olmuştu.
Aynı şekilde kapıdaki kişiyi de.
***
Arkadaşlar birkaç bölümlük kaos var jungkook'uma çok kızmayın cidddennnn biraz korkak biri AMA SEBEBI VAR KIZMAYIN O YUZDEN TAMAM MI
ahhahahahahah
Eslemden bugünün özlü sözü
KATILIYORUM 🫡🫡
NEYSEM BOLUM PEK ICIM3 SINM3DI UMATIM GUZEL OLMUSTUR
Umarım güzel olmuştur
Okuduğunuz için teşekkür ederimmm
Baysss
Öptüm