Dilsiz Emanet Gelin

Av havins18

138K 5.8K 1.2K

Sesiz bir ağıt yaktı genç kız yaşamına ve yaşayacaklarına. Onun adı olmuştu zaten uğursuz ama kızın bir suçu... Mer

TANITIM
1.Bölüm/Rüya\
2 bölüm / canın mı kanın mı\
3 bölüm /kına/
4 bölüm /sevdalı o adam/
5 bölüm /Herşeyın başlangıçı \
6bölüm/Beyazım kan \
7 bölüm/ Yeniden hüküm\
8 Bölüm\Dını nikah /
9 Bölüm /kara kadını/
10 Bölüm /Oyun /
11 bölüm/ yanan el /
12 Bölüm /kuma mi olmak istersin/
13bölüm/ ihanet etmedım
14 bölüm/Kaçırılma
15 bölüm/ uyan kadın
16 bölüm /Geçmiş/
17 bölum /Asırlar geçti ömrümden /
18 bölüm/ ucurum/
19 bölüm /Yapma/
20 bölüm / ben seni affedemiyorum\
21 Bölüm /kriz/
22 bölüm/seni ailem istedi ben değil /
23 bölüm /karımı kaçırıyorum\
24 Bölüm / jîn -hayat
25 bölüm /yakan öpücük/
26 bölüm/ anlamaz perişan halimi /
27 bölüm / bejin keja/
29 bölüm /boş ol
30 bölüm/ sürgün
31 Bölüm
32 Bölüm /karadenizli
33 bölüm / kız kardeş
34 bolum /Mir aşireti
35 bölüm /baba
36 bölüm / karşi karşiya
38 bölüm / gitme baba
37 bolum /isteme
39 bölüm

28 bölüm /artık onun hanımağası değil

2.5K 123 27
Av havins18

                      Normalde bölümü atmayacaktım ama çok istenildiği için atıyorum. bu aralar yazmak acayıp zor zamanım yok. Lütfen yıldıza bassın ❤️

İyi okumalar


Kadın dondu bedeni yaslandı adama "gücüm  yok bir daha ortada kalmaya yada sırt döndürülmeye" dedi.

Adam kollarını sardi simsiki kadına "benimde gücüm kalmaz sen olmayınca".

Kadın bir şey demedi, mayıstı saatler sonra gözleri kapandı. 

Inanmak istemesede kalbi inandi adama.

Ağır uyuyan kadını kucakladı. Bindirdi arabaya özenle, yol hızlı akıp gitti.

Konağa geldiklerinde odalarına bıraktı kadını üstünü örtüp anlından öpüp çıktı.

Avluya indi, minderde  oturan dayesını gördü ona doğru gitti.

"Daye'm" dedi sessizce.

Zilan hanımağa ördüğü patiklerı kenara bıraktı "hoş gelmişin oğul bûke yok mu" dedi.      

"Yukarda uyuya kaldı bende yatırdım" dedi ve oturup patiklerı inceledi.

Ama kıvranıyodu bunu farkındaydı zilan hanımağa."De hele ne oldu" dedi oğlundan  patikleri alarak.

"Yok bir şey" dedi ağır.

"Hadi de hele" dedi zilan hanımağa.

"Benım yüzümden" dedi yutkunamaya çalışarak.

Zilan hanımağa iç çekti anlamıştı ses tonundan dahi ne demek istediğini annelik buydu o derdini demesede daha on metre uzaktan anlardı "nasip kader" dedi.

Elindeki patikleri kenari bıraktı, dizlerine iki kez vurdu.

Ağır başını dizlerini kodu "dedi biliyo musun".

"bir gün söyleyecekti bunu sende biliyosun" saçlarını okşadı, kalbine iki kez işaret parmağıyla vurdu "burası yanıyo dimi" diye sordu.   

"Çok yanıyo" diye mırıldandı ağır.

"Geçecek desem yalan olur geçemeyecek ağır hep yakacak hep orada olacak" dedi.

Biraz daha öyle kaldılar, bunaldı adam yüreği  kıvıranıyodu.

Dayanamadı bi anda  ayaklandı "daye benim uykum geldi" diyip yüzünü sıvazladı.

Zilan hanım anladı kaçmak istediğini ve başıyla onaylayıp oda ayaklandı "Allah rahatlık versin" dedı ve omzuna ıkı kez vurup odasına çekildi.

Ağır derin nefes alıp odasına yöneldi durgundu. Kapıyı ses çıkarmayacak şekilde açıp girdi ama bejin yatakta dağıldı "bejin" diye seslendi.

Duşa dalan kadın ona seslenen adamı duymadı. Duymadığından değilde düşüncelere dalıp gittiğinden belki de duymamıştı.

Adam bakışlarıyla  etrafı taradı en sonunda gıyım odasına baktı ama kadını göremeyince endişelenmeye başladı   lavaboya doğru gıttı kapıyı tıklattı ama ses gelmeyince içeri girdi.

Kapıyı sert açtığı için kadın düşüncelerinden koptu adama baktı.

Ağır boğazını temizleyip "seslendim ama ses vermeyince" devamını getiremedi.

Kadının gülümsemesi dilinin lal olmasına ve harfleri bir araya getirememesine neden oldu. 

"Birlikte duş alalım mı" diye sordu kadın belki çare kaçmak değilde yakınlaşmak dıye düşündü.  

Dudakları iki yana kıvrıldı adamın, onun için bu soru bir  hazineydi.

Adam hızlı adımlarla duşa girecekken kadın onu durdurdu "mirhan" dedi kadın oldukça nazik ve cilveli sesiyle.

Adam hiç sevmediği ikinci adını karısın dan duyunca eridi, butun dertleri uçuştu aklından.

"Hm" dedi zorlukla.

"Üstünü çıkarmadan mi gireceksin" diye sordu kadın.

Ağır üstüne baktı gömleğini çıkartmaya çalıştı ama bunla uğraşmaktan vazgeçti duşa öyle girdi "sen çıkarsan" dedi dibine girerek.

Kadın yavaşça gömleğinin düğmelerini açmaya başladı "mirhan" dedi bir  kez daha.

Büyülenen adam sadece gözlerine baktı. Kadın onu biraz daha kendine çekti akan soğuk su bedenlerindeki yangını dindiriyodu.

"Mirhan" dedi kadın onu tamamen soyunca, bu ısım diline dolandığından habersizdi.

Libidosu yükselen adam gözleriyle konuşmaya devam etti "bir ömür böyle kalsak" hafıf aralanan dudaklarından dökülen soru kadını şaşırtmadı.

Böyle kalmalarını istemesinin sebebi butun açılarının üstünden bı yük gibi akıp gitmesiydi.

"Kalamayız" dedi kadın "açılar hep olacak hep bir yanımız cehennem ateşi gibi yapacak".

"O zaman biraz daha böyle kalalım yoksa ben o cehennemde yanıp kül olacağım kadın".

Saatlerce öyle kaldılar konuşmadan en sonunda "ne olursa olsun beni bırakma" dedı kadın.

"Bıraktığım gün kara toprağa kavuştuğum gün dur kadın".

Büyük konuşmuştu yine adam, oysa hayat büyük sözler etmeye sözler vermeye gelmezdi bunu en açi şekilde öğrenirdi  insanoğlu. 

İki gün geçti.

Sabah kadar uyuyamayan dilda güneş doğduğu gibi debelendiği yataktan kalktı.

Bugün büyük gündü.  Hayatı boyunca verdiği en önemli kararı bınıncı kez sorguladı.

Etrafında binlerce kışı anne babası dahi hiç düşünmeden kabul etmesini ıstıyodu ama o karsızdı.

Bazı arkadaşları "kuma olmak mı kendımı öldürürüm de olmam" diyodu ama ne zaman azer'e kuma olacağını söylese hemen sözlerini geri alıyolardı.

Annesı "bu kısmet kimseye kolay kolay gelmez" diyodu çunki karşı taraf ağa oğluydu ve hem küçüklük arkadaşı hem kuzeni.

Babası "sen ne dersen o" dese de Annesı gibi düşündüğünü biliyodu.

Kuma aşalayıcı değil miydi. Dılda küçüken kuma yerine onursuz kadın derdi veya gurursuz kadın.

Şimdi söylediği gibi bir kadın olmak zorunda gibi hissediyodu.

Başına ağrılar gırdı düşünmekten, başka şeyler yapmaya başladı kı aklı dağılsın, yatağını topladı ,düş aldı, özenle giyindi her gün kı gibi, rutin bakımını yaptı en son saçlarını saldı.

Parmakları tarar gibi saçlarına daldırdı işte o an vefat eden eşı geldi aklına kalbi tökezledi.

Aynanın karşısına geçti "vardığım karar doğru mu" diye sordu aynadaki yansımasına.

Tamda o an verdiği kararı sorgulamasından onu kurtaran "Uyandın mı kaçemın" diye seslendi dayesı (Annesı).

Aynadan ayrıldı. Iç çekti ve odasından çıktı bahçeye çıktı, sofra bu gün ayrı bı özenli oluşu gözüne battı ama bişey demedi.

Hiç kimse kararını sormadı, biliyodu çünki babası herkesi  ikaz atmıştı o ınmeden önce.

<<>>>

Bejin'den

Ayak seslerini duya biliyorum ama gözlerimi hiç açmak istemiyorum.

"Yatakta debelenmem bitiyse kalk artık hanımağam".

Böyle hanımağam demesi çok hoşuma gitmeye başladı ya.

Ona bana mirhan gibi davran dedim  ve gerçekten de hayatımda yaşadığım en güzel iki gün dü.

Zarif dokunuşlarını saç tellerimde hissediyorum "uyan artık"  nazik olan sesı içimi hoş ederken mızmızlanmaya başladım.

Ama o birden beni sırtına atınca refleks olarak ufak bu çığlık attım. 

"Okuz musun" dıye bağırmışta ola bilirim

"Evet" diye yanıtladı beni.

Hepte hazır cevap ağam, lavaboya gırdık çeşmeyi açtı yüzünü yıkadı sayesinde benimde popom ıslandı.

"Islandım ama" diye söylenmeye başlamışken beni indirdi "olmaz bi şey" diye benim yüzümü yıkadı ama ne yıkamak suyla dayek yedim resmen üstüm başım su oldu.

Söylene söylene kaçtım giyinme odasına, bu ara zevkim değişti Arap modeli kaftanları daha çok beğeniyorum.

Renkte arada kaldım siyah ve beyaz ama beyaz gitmezdim bana beyaz kefendi bu yüzden sıyahı seçecektim kı "beyaz sana daha çok yakışır" dedi mirhan.

O hala beyazın bendeykı  yerini bilmiyo "tereddüt etme hem Beyaz bi sayfa açtık geçmiş yok artık" dedi.

Onu kırmak ıstemeyen yanım ağır bastı ve gıyındım ama içindeki sıkıntı ağırlaştı.

Düşünmemeye çalıştım kötü şeyleri, artık canı yanan ben olmamalıydım.

Ağır'da gıyındı ve çıktık odamızdan el ele artık böyle ınıyoduk kahvaltıya.

"Oo çifte kumrular rojbaş" dedı neşeyle havin, o oldukça güler yüzlüydü bu sabah.

"Rojbaş" diyip yerlerine oturdular.

Konak ahalısı de tek tek indi en son boran esneye esneye oturdu " oo küçük ağam sabahın hayır olsun" dedi avin.

"Sabah sabah bana bulaşma avin" dedi pek keyfi yoktu dün yediği azardan olsa gerek.

"Anahtarları dün vermeyi unutun heralde" dedi ağır.

Açı açı baktı boran "unutmuşum" dıye mırıldandı ama anahtarlarından kopamadığı  için vermediğini adım kadar emindim.

Yandan yandan sırıtan Hazar ve avin'e kötü bakışlarından attı boran.

"Üzülme yeni alırız" dedim fısıltı halinde,yanımda oturduğu için bana umut dolu bakışlar attı.

"Bejin" galiba yeterince sesiz konuşmadım "hi" diye döndüm mirhan'a tatlı tatlı bakmaya çalıştım.

Ama pekte faydası olmuşa benziyor du "sakın" dedi sesindeki uyarıyı aldım ve hayali fermuarımı çektim ama yandan borana da göz kırpmayı ihmal etmedim.

Kahvaltı oldukça sakın geçti en sonunda kızlar sofrayı çalışanlarla topladı.

Ben herkesten önce konağa gitmeliydim kı dilda'nın kararını önceden öğrenip ona göre harekete geçiyim.

"Daha erken değil mı kadın" diye sordu mirhan. Yüzüklerimi takarken elime hanımağalık yüzüğü geldi "çoktan orda olmalıydım geç bile kaldım".

Elindeki tülbenti saçlarımı örtü yarıya kadar "düşmesin" dedi tam arkamda durarak.

"Düşmez" dedim.

Kolları belimi sarırken "kadın" dedı bu ara sıklıkla böyle hitap edişi gözümden kaçmadı değil.

"Hi"

"Bana kızmadın değil mı" dıye sordu ama niye kızıyım kı ona.

Anlamaz gözlerle aynaya baktım, gözlerimiz kesişti "hanımağalığı sana" sözünü yarıda kestim kolarımın içinde ona döndüm "o gün sana hiç kızmadım kızmamamda Zilan deye'ye yapabileceğim en büyük saygısızlık olurdu" dedım.

Sırıtı yanaklarımı avuçladı "biliyo musun" dedi neyı dememe kalmadan yanağımı ısırdı "gözüme çok tatlı geliyorsun ve seni yememek için kendımı zor tutuyorum" dedi.

Boyu çok uzun olduğu için ona bakmak boynumu yoruyo bazen.

"Bakma öyle Altan Altan kadın içim içime sığmadığını hissediyorum".

Gülüşüm büyüdü içimde kanatları yaralanan kelebekler bile kıpır kıpır etti.

"Yengeeeee" diye kapı çalana kadar, neden her güzel anın katılı olursun kı avin diye yakındım iç çeke çeke.

Ağır geri çekildi ve kapıyı açmaya gitti bende kuyumcu dükkanına döndüğümü anlayınca boynundayki Urfa akıtmasını çıkardım böyle daha ıyı duyuyodum.

"Ağabey dayem dedi kı yengen geç kalmasın" diyip gıttı.

Ağır odaya dönüp yatağa oturdu telefonunu çalınca açıp balkona çıktı.

O konuşurken ben ayakkabılarımı gıydım telefonumu alıp çıktım.

Avluya çıkınca koruma ordusuyla karşılaştım tam yanlarından geçiyodum kı Hazar "yenge dur" diye seslendi.

Koşarak yanıma geldi " korumalar sana konağa kadar eşlik edecek" dedi.

"Niye" diye sordum.

"Ağabeyim tedbirli olalım dedi" anladım dercesine başımı saladım ve konaktan çıktık.

Sıra halinde olan arabaların baktım en az sekiz taneydi.

Bu kadar adam ne gerek vardı ama neyse diyip yola çıktık.

Konağa geldiğimizde bütün korumaları geri yoladım nede olsa kendi konağımdı burası.

Etrafta koşturan çalışanlar ve sedirde oturan bir çift hewi yadem vardı. Yanına gittim Her zamanki gibi etrafta dolanan hezal'a laf söylüyordu, onlar böyle anlaşıyor ve hewi yadenın tek eğlencesi hezal.

Yanına attığım adımı hissettiğini biliyorum "hoş gelmişsin keçamin" dedi.

Yanına oturdum sakınce "yade" dedim, azer'e kuma gelmesine karşıydı ama hanımağalığı bana verdiği için karşı çıkmamıştı.

"Bugün kalbîm çok ağrır keçamin" dedi. Bu kötüye işareti "seninde ağrımaz mı" diye sordu ama sesız kaldım.

Çok ağrıyo yade benim kalbîm yıllardır çok ağrıyo demek istedim ama dilimde gönlümde el vermedi.

Sesiz oluşuma şaşırmadı oda uyum sağladı bana etraf toplandı gelecek olan ağalar ve hanımağalar için hazırlıklar tamamlandı.

En sonunda kontrolleri meyra yaptı ve ılk gelen amcamlar oldu herkes yerlerine geçerken dilda ve ben baş başa kaldık.

"Nasılsın" diye sordum. Yüzü solgun değildi ama bakışları hayata küskündü.

"Üstüme bu yükü vermeden önce iyiydim" dedı çekinmeden.

Başımı anladım dercesıne saladım "kararını anladım saygı da duyarım" dedim ve ayaklandım kı "kabul kuma olacağım" dedi ama isteksiz ve zorunlu gibi konuşması beni ikna etmedi.

"Ben gördüğüm kadarıyla senın cevabın içten içe bu değil dilda ve ben senı mecbur bırakmak asla istemem" dedım ve yanından ayrıldım.

Avjin'le karşılaştık önce bana duygusuzca baktı sonra nefretle "bı ömür mutlu olamayacaksın" dedi.

Yanından geçip gıttım onu dinleyecek değildim ben zaten bır ömür verdim ruhumdan.

Yavaş yavaş herkes toplandı ağalar şark odasında, hanımağalar dıger şark odasında.

Hiç tanımadığım hanımağaları bile şu an tanıdım.

En son Zilan hanımağa da gelince ben ayaklandım.

"Hanımım ağır ağam senı buyurur" dedı çalışanlardan biri.

Şark odasından çıkarken dilda'yla son kez bakıştık başını eydi.

Her adımımda kalbîmde ağrı arttı ama dik durmaya çalıştım.

Şark odasına girdiğimde iki el silah sesi duydum refleks olarak ellerimle kulaklarımı kapattım.

"Ağalar " diye kükredi biri

Herkes koştur koştur şark odasından çıkarken ağır ellerimi açtı "şş" dedi ben ona bakarken elimden tutup dışarı çıkardı o an hayatımızda yaşaya bileceğimiz en büyük şoku yaşadık.

O adam canlı kanlı karşımızdaydı.

"Devran"

"Oğlum"

İki ses bir birine karıştı, mirhan'ın elleri ellerimden koptu.

Ben ellerimize bakarken. "İki cihan bır araya gelsede hiç kimse  kardeşimin üstüne kuma getiremez" diye bağırdı.

Sesi kulaklarımda çınlarken, düğün günü geldi gözlerimin önüne.

Ortalık karıştı ama ben kendi zihnime hapis oldum.

Seslerini duyuyorum ama görüntü bambaşka, kalbim sıkışmaya başladı.

Gözlerime ağırlık çöktü aynı görüntüye hapis olmak ruhumu oyup derın yaralar acımaya başladı.

Gözlerime sıyah perde indi ama hala ayaktayım hissediyorum.

"Ağır dur" diye bağırıyolar.

Hewi yadem dokundu kalbime "durdur onu bejin yangını senı kule çevirmeden" gözlerimi açıldı.

Yangını harlanmıştı keja'nın. ya can yakacak yada bu yangını onu kule cevıreçektı.

Yaradan

Dışardan donuk olan kadın kendını toparladı "ağır dur" diye bağırdı.

Ağır mirhan durdu ona döndü, bakışları konuştu ve kadın onu ikna et.

Üstünden kalktı eski dostunun ama son kez yumruğunu geçirmeden de edemedi.

Bejin bı adım öne attı.

Devran ayağa kalktı kanayan dudağını sildi.

"Bu nasıl olur sen ölmedin mi" dıye sordu Ali ağa.

"Burda olduğuma göre" dedi.

"Bır davetsiz misafir daha kabul eder misin hanımağam" diye alaycı bır ses yükseldi surmelı kapının yanından.

Her kez oraya dönerken karal sırıtarak ortaya geldi "eğlenceye kaçırmadım demi" diye sordu.

Ağır ve diğerleri tam üstüne gidecekken bejın onları durdurdu.

Beline gıttı elleri orada hazır bekleyen dolu silahını çıkardı ve karala doğrultu.

Kartal sırıtarak ellerini havaya kaldırdı "ama keja bizim dostluğumuza silah çekmen çok üzücü" dedi.

"Ne dostluğu ulan" diye boğazını yakacak şekilde kükredi mihran.

"Ama keja kocana söyle o cırtlak sesiyle bağırıp kulak zarlarıma zarar vermesin".

Ağır üstüne atlamamak için kendını zor tutuyordu.

Bejin sakince silahı doğrultup emniyetini çekti, karal kolarını suçlular gıbı kaldırıp "Söyleyeceklerim var keja" dedi.

Ama bejin'in çokta umrunda dağıldı bu yüzden gözünü kısıp beynine hedef aldı ta ki "bu bildiklerim geçmişle ilgili annenle ilgili" demesiyle bejin silahı indirdi.

"Önce devran karabey'den hesap sor, ee nede olsa sana oyun kuran ilik oydu" dedı göz kırparak.

Bejin sinirle baktı karala ama haklıydı önce devran karabey'e hesap sorulmalıydı.

Kendinden emin bir şekilde dik omuzları ve öfkeden harlanmış hareleriyle kadın yüreklere korku saldı.

Devran bejin'in ona baktığını görünce gerildi ihanet sayılırdı yaptığı ve ihanetin bedeli her zaman ağır olurdu.

Ağır içini yavaştan kaplayan kıskançlık ve öfke harelerini koyulaştırırken kadının yanına adımlayıp ellerini bir birine kitledi.

"Madem oyun oynamaya cesaret ettin ne diye geri döndün" dıye sordu.

Devran bakışlarını bir birine kenetlenmiş olan ellere sabitledi, iki çukur belirdi yanaklarında.

Bejin karşısında sırtan adama anlam veremıyodu "ne sanıyosun bu konaktan sa çıkabileceğini mi" sözünü bitirmesiyle ağır farketmeden elini bütün öfkesiyle sıkmıştı.

Ortalık karışmaya daha çok başlamışti kadınlar damdan onları dınlıyodu.

Konakta iğne atsan yere düşmeyecek kadar insan vardı.

"Aa ama keja niye tek onu suçluyosun" dedi karal karşı karşıya kalan devran ve bejin'in arasında durarak.

Karal'ın rahat rahat hareket etmesi agır'ın sınırlerının dahada gerilmesine neden oluyodu.

Karal anlına iki kez vurdu "ah ben senin hiç bir şeyi bilmediği unutmuşum, anlatmamı ister misin" diye sordu.

Bejin anlamsiz ama hırs dolu hareleriyle baktı. Karal sırtı "tek bır şartla anlatırım" dedı.

"Sen kimsin" diye ortaya dalış yaptı sidar ağa.

"Şartın ne" diye sordu bejin.

Karal yaşlı ağaya bakıp "ben karal sonra namımı size anlatırım" dedı.

Bejin keja'ya dönüp "her şeyi öğrendikten sonra şartımı söylerim kabul mü".

Ağır başını hayır anlamında salarken bejin "kabul " dedi.

Ağır bejin'e dondu "kadın" dıyecektı kı "anlat" dedı Bejin artık gerçekleri öğrenmenin zamanı gelmişti.

Saklanan sırlar tozlu raftan düştü ve bu gün sayfalarda gizli kalan gerçekler açıldı. Okumaya cesareti olmasada kendine savaş vardı kadın.

Sonu kötümü yoksa iyiye mi işaret bilmediği içindi korkusu.

"Peki" dedi karal istediğini elde etmişti.

"Uzun olacak isterseniz oturalım" diye bı teklif sundu ama kimse bu teklifi kabul edecek gibi durmuyordu. zaten kabul etse sandalye yetmezdi.

"Ilk olarak Azeri'den başlayalım kı en başından anlayalım olayları dımı" dedi azer'e göz kırparak.

"Ben" devamını bejin izin vermedi azer sustu "kimse konuşmasın" diye uyardı.

"Bölmeyin beni sakın yoksa hanımağanız canınızı fena halde yakar" alayınıda ettı karal.

"Azer sana çok üzüldüm bılıyo musun, Meyer senın sandığın aşk yalanmış senı avjin kandırmış".

Azer üstüne atlamamak için kendını zor tutuyordu "ne saçmalıyosun" diye bağırdı.

Karal kulağına bır şey kaçmiş gibi sirkeledi "bağırma la, her neyse onunda suçu yokmuş ama babasına iyiye geçmek için yapmiş" bu aradada Osman ağaya dönüp "ağa insan hiç güçüne güç katmak için kızını kullanır mı" dıye sordu.

Osman ağa şaşkınlıka  baktı kaldı "ne sacmalıyo bu adam" dıye gereksiz bır giriş yaptı Ahmet ağa.

"Bi susar mısınız" dedi karal çık çık laryarak Ahmet ağaya baktı "Önemli konuşmalarımız var bölmeyin".

"Ben anlatıyım her şeyi" dıye  bı ses yükseldi karal'ın arkasından.

Avjın yaptıklarına rağmen başı dik bı şekilde karamış hareleriyle bejin'e bakarak "her şey en baştan öğrenmek madem istiyosun ben başlıyım".

Karal'ın yanında durdu ve yandan ona bakarak  "eğlenceni bozuyorum ama bunu anlatmak bana düşer".

Karal bugün haddinden fazla sırıtıyodu  ve bunun bedelinin çok ağır olacağını bejinin koyulaşan harelerinden göre biliyordu.

"Bu oyunun başı kım biliyormusun keja" dedi ikinci ismini vurgulayarak.

Bejin sabırla bekliyordu ama bakışları gittikçe koyulaşmaya başlamıştı. Ses etmiyordu ama kopacak olan fırtınayı beklıyordu. 

Avjin karşısındaki kadına baktıkça içinden bir his onu boğuyordu. Ama alışkındı  avjin içindeki duyguların onu boğmasına.

"Osman ağa" diye öyle açı zikir etti ki babasın ismini.

Her kez şaşkınlıkla Osman ağaya bakarken. Bejin tahmin ettiği ismi duyduğuna şaşırmadı.

Azer karısına kırgınlıkla baktı. İçten içe duyacağı şeylerin onu param parça edeceğini hissediyodu.

"Kes o senını avjin yoksa" diye öne atılıyodu Osman ağa ta kı karal önüne geçene kadar.

"Ben babamın gözüne girebilmek için onun kurduğu oyuna dahil oldum" yüreğine yük olan gerçeği sonunda dile getirdi.

Tek damla yaş düştü gözünden "bana dedi ki senden bır şey isterim. gözüm kapalı kabul ederdim ne olursa olsun hiç düşünmeden ve kabul de ettim şaşırmadı. Bana azer'ı oyuna getirmemi söyledi yaptım onu kendime aşık ettım ve ona bı akşam yalanlar söyleyerek beni kaçırmasını sağladım" dedi.

"Seni istiyordu bejin cenki sen jihat ağanın ve şehbanû mır'ın kızıydın iki büyük aşiretin görmesi zor yaklaşması imkansız olandın  ve güç sendeydi seni ağabeyime gelin edip iki büyük aşiretle de birleşecekti yanı güçüne güç katacaktı" diye açıkladı.

Azer şaşkınlıkla baktı avjin'e sarsıldı ruhu  ve kalbî. işte o an ona destek olan omzundaki eli fark etti.

Avjin  cesaret edip azer'e bakamadı bu yüzden gözlerini bejinden ayırmadı "size göre  mecbur değildim ama ben mecburdum babamın sevgısını kazanmak istıyodum sen beni herkezden iyi anlarsın keja" bejin anlıyordu onu ama bu yaptığı şeyleri affedeceği anlamına gelmiyordu.

Devran kız kardeşine açıyla baktı. Keşke dedi bin birinci babası evlat ayırmasaydı.

Karal devamını getirdi " devran senle evlenmek istememiş hikayeni duyunca da ama çıkış yolu arasada bulamıyormuş ta kı jihat ağa ona bu fikri sunana kadar".

Derin bi yara sızladı ruhundan bejin'ın. Keja ise durgun kalmıştı.

"Daha ayrıntılı anlatıyım mı" dıye sordu karal. Ama cevap veremedi ne bejin ne keja.

"Jihat ağa senin duyduğunda yıkıldığını görünce hem seni hemde devran'ı  kurtarmiş bu yola".

Jihat ağa durgun kalan kızına baktı. karalı durdurmaya çalışmadı.

"Keja bir şey demeyecek mısın" diye sordu karal.

"Bu ne saçmalıhtır" dedi şıwan ağa ardından yükselen sesler.

"Susun" dıye kükredi azad.

Bejin dalıp gitmemeye hazırken mırhan "geçmiş onlar bejin biz gelenekteyiz" diye son anda kapılmaya yaklaştığı keja'nın karanlığından son anda çıktı.

"Beni kaçırmana kım yardım etti" diye çok farklı bir soru yönelti başka türlü onu içine almaya hazır olan kejan'ın karanlığından kaçamazdı.

Soru işaretleri beyninde çoğalırken içinde yaralı kelebekler yavaş yavaş ölmeye başladı.

Karal köyülüğünü kaybetmeye başlayan harelerini farkedince yutkundu.

"Ben yardım ettim ona" diye üstlendi avjin.

Bejin ona dönmedi bile "söyle" dedi yorgun kaldı sesi duruşuna rağmen.

Karal yapması gerektiğinden fazla yapmişti ona ve canını almak isterken  evladını almıştı. Bı mafya veya katıl ola bilirdi ama doğmamış bi  bebeğe asla zarar vermezdi.

" azad ağır'a bır dosya yollamıştı o dosyayı aldım senin bütün geçmişini öğrendim. sonra bir plan  kurdum Osman ağa, şilan kara,rinde kara ve avjin hepsi bu işin içindeydi " dedi.

Bejin sarsıldı ona kötülük yapan her kez bır mı olmuştu ve o bunlardan habersizdi.

Ağır mihran  yadedininde bu oyunun içinde olduğunu düşünmüştü başlarda ama bu kadar ileri gittiğini tahmin etmiyordu. Elleri çözüldü ikinci kez.

Yer yerinden oynamadı gerekirken tek bır kişi dahi kılını kıpırdatmadı.

Dakikalarca bejine baktılar.  bejin'se boşluğa anlam vermediği düşmanlarını düşündü.

İşte o an bu durgun ortamı azer'ın karal'a yumruğunu geçirmesiyle son buldu.

"Lan püşt" diye ikinci yumruğunu vuracakken bır el silah sesi onları ayırdı.

O an açı açıya çıkan bir inilti. Ve kolunu tutan Osman ağa.

Bejin silahı ona doğrultmuştu ve keja tetiğe basmıştı.

Kadın iki ayrı açı çeken ruha bölünmüştü.

Öfkeden kararan gözleri bu sefer hiç kimseyi görmeyeceği bir gerçekti.

Elindeki silahı karala doğrultu onunda omzundan vurdu. Sıra avjine geldi ağır sılah'ı alacakken kadın ona öyle bır bakış attı ki geri çekilmek zorunda kaldı.

Avjin'ın önüne geçen devran'ı dahil görmedi gözü sıktı onuda kolundan yaraladı bu konak bu gün kana bulanacaktı ama içi somayacaktı.

Devran acıyla dişlerini sıkarken " sız benden bebeğimi aldınız" diye bağırdı sonunda kadın.
"Ben sizden canınızı alsam soğumaz içim"

Avjin "sen ne yaptın" diye üstüne gidecekken Dilda onu durdurup tokadı çaktı.

Azer dilday'ı geri çekti.

Gözü dönen tek bejin değildi ama burda Çan almaya hakı olan tek oydu.

"Sen hala konuşuyor musun" dıye bağırdı meyra. Ardından "utanmaz" diye söylendi damdaki kadınlar  avjin'e.

Avjin yediği tokatan çok azer'ın dilda'nın yanına gitmesi canını yaktı.

  "Ömer " diye kükredi jihat ağa.

Çok geçmeden adamlar avjin,,karal,devran,Osman ağayı yere çöktürdüler.

Başlarında dıkılen adamlar ve aşıret büyüklerininde verdiği kararla canları bugün alınacaktı.

Ilk Osman ağadan başlayacaklardı. Karşısındaki kadına baktı Osman ağa "ölmeden önce bır şey demek isterim" dedi.

"Kızım son kez bırak ne deyecekse desin" dedi maran ağa.

Bejin tam dercesine başını salladı.

"Madem ben yaktılar bende onları yakayım" diye söze girdi " ağır" dedi ağır nefretle baktı.

"Sen amcanın nasıl olduğunu bilir misin" diye sordu. Ağır kısık gözlerle baktı yaşlı ağalar bir birine bakarken "hayır" dedi.

"Osman" uyardı jıhat ağa. Ama geçti osman ağa  yanacaksa beraberinde yakacaktı da.

"Madem sen geçmişi istedin anlatıyım bejin kız" dedi.

Ağalar konuşup itiraz ederken "anlat" diye bu sefer bağıran mirhan oldu.

"Şehbanû mir" dedi igreç bir gülüşle "bejin'ın annesi amcan ağır'ın birlikteydiler. Amcan askere gittiğinde şehbanû jihat'la  evlendi o gün amcan çarşıda jihat'ı öldürecekti ama işte kısmet olmadı bejin geldi o küçük boyuyla her şeyi mahvetti onun yüzünden şehbanû vuruldu. Jihat ağa da amcanı kendını oldurdu ve iki konaktanda ayni gün cenaze çıktı" diye kısa ve yanlış bir şekilde anlatı.

Ağır jihat ağaya döndü "sen mıydın benim amcam'ı öldüren".

İşin rengi değişti o an ve ağır mırhan jihan ağanın üstüne yürüdü.

Jihat aga damadına bır şey yapmadi kızına baktı cenki bu anlarda boğulan keja'ydı yüzüne inen yumrugu dahi hissetmedi.

Bejin bu olaylardan soyutlanmıştı yine ama bir birine giren azad ve ağır göre biliyordu. O anı binlerce kez geçti aklından ve iki kez sıkılan sılah sesinde dona kaldı.

Evet iki kez sıkılmıştı bir annesine isabet etmiş ama diğeri kime görememişti.

"Ağır" diye seslendi Zilan hanımağa. Ama ağır durmadı azad onu zor zaptedenken "dur" dıye mırıldandı bejin.

Durdu ağır ona dondu "o gün iki silah el sesi duydum" dedi.

Kahkaha attı osman aga "demek hala hatırlıyorsun".

"Amcana o sıkmadı o gün ağır amacan kendine sıktı" dedi Zilan hanımağa.
Ağır bejine dondu ve bejinde mırhana. Bu sefer ateş kejan'ın değil ağır'ın harelerindeydi.

"Oda suçlu" dedi ağır.

Keja suskun kaldı.

"Ağır" diye uyardı Zilan hanımağa. Her şeyi en başından bilen ve susan oydu ve bir gün ortaya çıkacağını bile bile susmuştu. Kıyametin kopmasında önünde suçu vardı. 

Ortalık sarpa sararken "zevkliymiş bu lan" dedi karal ortamın gerginliğinden zevk alıyordu.

Azad geri çekilirken ağır silahına davrandı ve canından çok bır zamanlar sevip örnek aldığı amcasının katılı vardı karşısında. jihat ağaya doğrultu silahını.

Tam ettiği çekeceği ana karşısında bejini buldu nasıl oldu bilmiyordu kadın ama o silahın karşısında buldu kendını.

Elleri titredi adamın "çekil bejin" dedi. Bejin başını olumsuz anlamda saladı "yapma" diyebildi sadece.

Jihat ağa da bunu beklemiyordu "Çekil kızım" dedı. İşte o an bütün sağlam duvarlar yıkıldı kadın bin birkez parçalandı.

"Yapama ağır beni bir kişiyi daha kaybedemem. Yapma o zaman beni bu hayattan koparmış olusun"

"Çekil kadın" diye kükredi bu sefer. Ama kadın da bir kıl bile kıpırdamadı.

Adam öfkeyle soludu "oda sana zarar verdi" diye bağırdı.

Kadın burukça gülümsedi ama sa gözünden düşen yaş onu elle verdi.

"Amcan dayemı benden kopardı şimdi sen benden babamı almak istersin" dedi.

Babamı almak istersin bu sözü beklemiyordu jihat aga yutkundu. Kaç yıl vardı ona baba demeyeli.

Bakışları kesişti "sende amcan gibi sevdiğin kadının canını al" derince yutkundu "al kı bende kurtulıyim bu yükten" dedi isyan eder gibi.

O an ateş saçan öfkesine bı soğuk su döküldü adamın. "Beni çok yanlış taninmişsin kadın ben senin düşen saç teline bile kurban olurum" dedi.

"Sen bana kurban olmadın ağır" dedi kadın uzun zaman sonra içinden geçeni söyledi "beni sana mecbur kıldılar sende beni kabul ettin".

Gökyüzü baktı " sende amcanın annemin sonu olduğu gibi benim de sonum olacaksın" dedi.

Mirhana bu son cümle ağır geldi.

Kırgınlıkla baktı kadına "bu dediğinin ağırlığını farkında mısın kadın" diye sordu.

Bejin bir şey demedi.

Ağır bu sefer kırgınlığının öfkeye donemsiyle "bır şey desene" diye bağırdı.

Ama yöne bejin sesız kaldı bu ağır için yeterli bı cevaptı.

"Madem sen benim senin sonun olacağımı düşünüyorsun" dedi

"Boş ol" dedi gözlerinin içine baka baka.

"Boş ol" dedi ikinci kez sert ve efkarlı ses tonuyla.

Silahını indirdi "boş ol" dedi son kez.

Bıttmıştı artık onun kadını onun hanımağasın değildi. Gökyüzüne baktı her şey artık bitmişti sa gözünden bır damla yaş süzülüp yere değdi.

Fortsett å les

You'll Also Like

algon Av algon

Historisk fiksjon

27.3K 1K 33
Algonsuz hayat hayat mıdır lov -Segiii
Pamuk Şeker Av TuğbaY

Ungdomsfiksjon

48K 3.6K 32
Bu kitap 1985 yılında geçen naif bir aşkı anlatıyor.🍀 Bir heves uğruna ailemi kaybettiğimde kendi evimde kül kedisine dönüşeceğimi bilmiyordum. Daha...
164K 6.7K 34
"Biliyordun." diye mırıldandım. Pürüzlü boğazımı temizleyip kurumuş dudaklarımı ıslattığımda fark bile etmediğim gözümde biriken yaş kendini aşağı bı...
7.6K 472 6
Görüp görebileceğiniz en çılgın hayranı okumaya hazır mısınız? :))