Kissing Clip |Kookmin|

By JikookShipperB

24.8K 3.1K 2K

İdol Park Jimin, sıkıldığı şirketinden ve her bi saati planlı hayatından sıkılıp bir davette tanıştığı model... More

Prologue
หนึ่ง
สอง
สาม
Duyuru
สี่
ห้า
หก
เจ็ด
แปด
เก้า
สิบ
สิบเอ็ด
สิบสอง
สิบสาม
สิบสี่
สิบห้า
สิบหก
สิบเจ็ด-M-
สิบแปด
สิบเก้า
ยี่สิบ-M-
ยี่สิบเอ็ด
ยี่สิบสาม
ยี่สิบสี่
ยี่สิบห้า
ยี่สิบหก
ยี่สิบเจ็ด-M-
ยี่สิบแปด
ยี่สิบเก้า
สามสิบ

ยี่สิบสอง

413 73 39
By JikookShipperB

Konser part 1, part 2 yarın akşam yayında!

Hoş geldin aşkımm, iyi okumalar <3

"Hoş geldin Seul!"

Kopan çığlıklara karşı utangaçça gülümsemişti Jimin, ilk şarkısının sonunda öyle büyük bir reaksiyon almıştı ki kendi bile şaşırmıştı.

Bakışları ara ara en öndeki Jungkook'a ve diğer arkadaşlarına kayıyor, olabilirmiş gibi daha da heyecanlanıyordu.

"Ah... Sizi o kadar çok özlemişim ki, kelimelerimle anlatamıyorum bile. Ee, hangi şarkıyı istersiniz şimdi?"

Seyircilerin bir çoğu 'Set Me Free' diye bağırdığında Jungkook'a bakarak kahkaha atmıştı Jimin. Jungkook da oturduğu yerde kahkahalara boğulmuştu.

"Millet! Millet... Sakin olmalısınız, 'Set Me Free' için biraz daha beklemeliyiz. Onun yerine 'Serendipity' söyleyelim mi beraber?"

Yine büyük bir çığlık koptuğunda Jimin gülümseyerek arkasındaki orkestrasına işaret vermişti. Kendi şarkıyı söylemeye başlayacakken seyircilerin sesi kendi sesini bastırdığında şaşkınlıkla kulaklığını çıkarmış ve sessizce dinlemeye başlamıştı. İşte, onun en gururlu hissettiği an tam olarak buydu.

'Olanların hiçbiri tesadüf değil
Sadece, sadece bunu hissedebiliyorum
Dünya dünden farklı
Sadece, sadece neşenle
Bana seslendiğinde
Çiçeğin oluveriyorum
Sanki bunu bekliyormuşuzgibi
Canımızacıyana kadar çiçekaçmaya devam ediyoruz

Belki de evrenin takdiriydibu
Böyle olması gerekiyordu belki de
Sen de, ben de biliyoruz
Sen bensin, ben senim'

Nakarata gelene kadar sessizce seyircilerini dinledi, heyecanla gözleri dolmuştu. Nakarat geldiğinde kulaklığını takıp söylemeye başladı, ancak çok duygulandığından sesi titriyor ve söylemekte zorlanıyordu. Jungkook, Jimin'in zorlanmasına kıyamayarak hızlıca sahne arkasına koştu; kulaklık takılıp onun için hazırlanmış olan mikrofonu alıp ezbere bildiği şarkıyı daha sahnede görünmeden söylemeye başlamıştı.

'Kalbimin titrediği kadar endişeliyim
Kader bizi kıskanıyor
Senin gibi, ben de korkuyorum
Bana her baktığında, bana her dokunduğunda
Evren bizim için hareket etti
Hiçbir şey kaybetmeden
Mutluluğumuz planlanmıştı
Çünkü beni seviyorsun, ben de seni seviyorum'

Jimin, Jungkook'u görmenin şaşkınlığıyla hızlıca kulaklığını çıkarıp yere çömelmişti. Seyirciler ise kelimenin tam anlamıyla kudurmuştu.

'Sen benim penisilinimsin, beni kurtarıyorsun, beni kurtarıyorsun
Benim meleğim, benim dünyam
Ben senin Calico kedinim, seni görmek için yanına gelen
Beni şimdi sev, bana şimdi dokun

Sadece seni sevmeme izin ver
Sadece seni sevmeme izin ver
Evren yaratıldığından beri
Her şey kaderimizde vardı
Sadece seni sevmeme izin ver
Sadece seni sevmeme izin ver'

Jungkook, heyecanla söylemeye devam ederken yere çömelmiş olan Jimin'in elini tutup kalkmasını sağlamış, kalktığında da elini bırakmayıp gözlerinin içine bakarak söylemeye devam etmişti. Jimin zaten çoktan ağlamaktan kendini kaybetmişti.

'Gel şimdi yanıma, biz olalım
Bırakmak istemiyorum, olamaz
Akışına bırak sadece
Kelimeler olmadan bile hissediliyor
Yıldızlar parıldıyor ve biz uçuyoruz
Bu kesinlikle bir rüya değil
Korkmak yerine ellerimi tut
Artık biz oluyoruz

Sadece seni sevmeme izin ver
Sadece seni sevmeme izin ver
Evren yaratıldığından beri
Her şey kaderimizde vardı
Sadece seni sevmeme izin ver
Sadece seni sevmeme izin ver

Seni sevmeme izin ver
Seni sevmeme izin ver'

Şarkı bitip alkışlar azaldığında Jimin, Jungkook'a titreyen elinin işaret parmağını uzatmıştı.

"Sen bensin,"

Jungkook da ona parmağını uzatmış ve bağırmıştı,

"Ben senim!"

Jimin sıkıca sarılmıştı ona, çok oyalanmadan da ayrılmışlardı.

"Ah... İyi söyleyebildim mi? Bu hiç beklenen bir şey değildi."

Seyirciler yine çığlıklar attığında güldü Jungkook.

"Bir de soruyor musun? Benden daha iyi söyledin."

"Aşkım yalandan ölünse çoktan ölmüştün, sus!"

Jimin, Jungkook'un omuzuna hafifçe vurmuş ve ikisi de gülmüştü. Seyirciler ise onların bu doğal halini görebildiği için hallerinden memnunlardı.

"Normalde ikinci şarkıdan mola verilmez ama beş dakika molaya ihtiyacım var, hem bir sürprizle döneceğim."

Işıklar söndüğünde ikisi el ele sahnenin arkasına geçtiler, geçer geçmez Jimin yine sıkıca sarılmıştı Jungkook'a.

"Seni seviyorum, seni seviyorum, seni çok seviyorum."

"Ben daha çok seviyorum."

Jimin geri çekilip Jungkook'un yanaklarını elleri arasına aldı.

"İyi ki varsın, sen o an olmasaydın ne halde olurdum bilemiyorum."

"Bir anda cesaret geldi, zor durumda görünüyordun ve yapabileceğimi hissettim."

"Seninle gurur duyuyorum."

Yeniden sıkıca sarıldılar birbirlerine, bu sırada Taehyung ikisinin üzerine atlamıştı.

"Ağlamaktan midem bulanıyor ne yaptınız siz?!"

Onlar duygusal konuşmalarına devam ederken arkalarında Yoongi hazırlanıyordu, sıra 'Tony Montana' şarkısına gelmişti.

"Sevgilim, hazır mısın?"

"Hobi, yapabilirim değil mi?"

Hoseok, oturan Yoongi'nin önünde eğilip ellerini tuttu.

"İçinden geçeceksin."

Yoongi, gözlerini yumup derin bir nefes verdi. Bunları yaparken derin nefesler alıp veriyordu. Konser vermeyeli uzun zaman olmuştu ve bunu yanında bu şarkıyı ilk kez sahneleyecekti.

"Biter bitmez Jimin içeri gelecek, sonra şarkımızı sergilememiz için ben katılacağım sana."

Yoongi gülümseyip Hoseok'un yüzüne yaklaştı, "O daha da efsane olacak bebeğim."

Dudağına ufacık bir öpücük bırakıp ayağa kalktı, ellerini tuttuğundan Hoseok da ayağa kalkmıştı.

"Bay Min, son bir dakika!"

Yoongi, yanındaki Hoseok ile kulisi sahneye bağlayan kapıya yaklaşmışken Jimin geldi yanına.

"Hyung, eminim harika olacak."

"Ben de eminim."

Yoongi, Jimin'e yumruğunu uzattığında Jimin gülümseyerek tokuşturmuştu ellerini.

"Bay Min, otuz saniye!"

(İzleyip izleyip kudurdum bence okumaya mola verip izleyin, bunun sözlerini yazmadım 😭)

Geçen saniyelerin ardından şarkının giriş kısmı duyulmuş, hemen arkasından şaşkın nidalar yükselmişti. Birçok kişi molada çalınan bir şarkı olduğunu düşünse de Yoongi canlı bir şekilde söylerken çıktığında çığlıklar yükselmişti.

Yoongi heyecanına rağmen tüm soğukkanlılıkla ilk partı söylemeyi bitirmiş ardından nakarata başlamıştı. Sahne hakimiyeti öyle yüksekti ki eğlenmeyen tek kişi yoktu. Nakaratı bittiğinde, bu sefer Jimin'in sesiyle yükselmişti çığlıklar. Gerçekten çok fazlaydı.

Jimin de artık tüm heyecanını atmış, profesyonelliğini takınmıştı. Yoongi ile sahne enerjileri öyle tutmuştu ki, izleyip de zıplamayan tek kişi kalmamıştı. Herkes haddinden fazla eğlenmiş, şarkı sonunda yine büyük bir alkış kopmuştu.

"Min Yoongi!"

Jimin'in bağırmasıyla seyirciler tezahürat yapmaya başladığında Jimin de katılmıştı onlara.

"Agust D, Agust D, Agust D!"

"Şşttt!"

Yoongi tek bir hareketiyle herkesi susturup bu sefer kendi bir tezahürat başlatmıştı.

"Park Jimin, Park Jimin, Park Jimin!"

Bir süre böyle devam etmiş, ardından Jimin konuşmaya başlamıştı.

"Hyung, açıkçası bu kadar iyi olacağını ben bile tahmin etmemiştim. Sence nasıldı?"

"Ben böyle olacağını biliyordum, tabii seyircilerimiz olmasa hiçbir şey olmazdı!"

Yoongi seyircileri nasıl harekete geçireceğini çok iyi biliyordu.

"Ya hyung, benim sahne arkasında çok kısa bir işim var da sen seyircilerimizle bir süre daha ilgilenir misin acaba?"

"Diyeceğim, arkada birine aşık oldu da sürekli gidiyor ama Jungkook şurada oturuyor. Selam Jungkook!" Jungkook'a el salladığında Jungkook ayağa kalmıştı, "Evet, Jungkook ayağa kalktı, galiba arkaya gidip Jimin'i karşılayacak. Her neyse, tamam sen git de işini hallet biz de biraz sohbet edelim."

"Sağ ol hyung, hemen döneceğim."

Jimin gittiğinde Yoongi seyircilere döndü, bu yaptıkları tam olarak bir tiyatroydu. Tamamen sürpriz bir şarkı söyleneceğinden kimsenin bir şey beklememesi gerekiyordu sonuçta.

"Eee, baş başa kaldık. Nasılsınız? Konser güzel gidiyor mu?"

"Hyung daha iyi gidemezdi."

Taehyung aldığı mikrofon ile konuştuğunda seyircilerden yine büyük bir çığlık kopmuştu, Taehyung'un üstüne ışık tutulduğunda utangaçça gülümsemişti Taehyung.

"Taehyung! Senin için zaten kötü bir konser olamaz, sonuçta ruh eşinin konseri."

"Hyung lütfen doğru söyle, ruh eşim değil. Ruhumun eşi, Jungkook kızıyor sonra."

"Pekala pekala, haklısın. O halde ne yapsak ki? Tae, bir şarkı mı söylesem ne yapsam? Jimin'in geleceği yok gibi."

"O zaman, bir önerim var hyung; ismini söylemeli miyim?"

"Dur, ben anladım seni."

Şarkının giriş kısmı başlamış, Yoongi gülümsemişti.

"Bu şarkıyı burada ilk kez dinleyeceksiniz, bu gece yayınlanacak!"


'Benim hakkımda ne bok biliyorsun?x3
Benim hakkımda bildiğini sandığın şeyleri sikeyim.
Yaşamak istediğin her şey,
yaşamak istediğin hayat.
Senin özenti hayatın, benim hakkımda hepsi, hepsi ben.
Bu senin yaşamak istediğin hayat!

"Boş" bu kelime benim için geçerli değil.
Bu çok boktan, müzik yaptığını söylüyorsun ama hapları patlatmakla meşgulsün.
Benim müziğimin kaynağı: Daegu'dan biriktirdiğim başarının karmasıdır.
"Şanslıydınız, başarınız tamamen şansı." Sikeyim hepinizi.
Neyin önemli olduğunu bilmeyen piçler, aşağılık kompleksiniz patlıyor.
Her batırdığımda benim için endişeleniyorsun ama kendi hayatının mahvolduğunu neden bilmiyorsun?
Evet, internet dünyası ve gerçekler oldukça farklı, bu yüzden bir hayat bul da hayatını yaşa.

Hepsi dır dır ediyorlar ve "kendini toparla" diye sözlü taciz uyguluyorlar, bu suratına yüzlerce tokat atmaya bedel.
Hepiniz masum gibi davranıyorsunuz bu iğrenç, lütfen önce kendinizi bir kontrol edin.
Milyonlarca haber ve dedikodu, bu bilgi çağının kötü adamları.
Hayatın bok çukurundaysa barı kaçmaya çalış çünkü ben bile başarılı olman için dua ediyorum, cidden.

Benim hakkımda ne bok biliyorsun?x3
Benim hakkımda bildiğini sandığın şeyleri sikeyim.
Yaşamak istediğin her şey,
yaşamak istediğin hayat.
Senin özenti hayatın, benim hakkımda hepsi, hepsi ben.
Bu senin yaşamak istediğin hayat!'

Ve ardından şarkıyı söylemeye başlamıştı. Kendi partı biterken, Hoseok çığlıklar eşliğinde sahneye çıkmış herkesi şoke etmişti.

'Ne düşünürsen düşün.
Ne yaparsan yap, ne söylersen söyle.
Neye sahip olursan ol.
Ne bilirsen bil, ne olursan ol:
Seninle ilgili hiçbir şeyin benim için gram değeri yok.
Daha ne söylemem gerekiyor ki?
Ne yaparsam yapayım, nasıl gidersem gideyim; her zaman, her şekilde gündem ben oluyorum.

Planım dümdüz gidiyor (yakıyorum),
Sokakta olmaya devam ediyorum (yakıyorum),
Adımlarım derine gidiyor (yakıyorum) böylece dönüşüm kolay olacak (yakıyorum).
Bu sistem şimdi aşağılanacak, makine aşırı ısındı.
Zorluklara katlanabilirim ama aşağılanmaya asla.
Bu benim sana verdiğim geri bildirim.'

Yoongi yüzündeki büyük gülümsemeyle onu izlerken Hoseok tüm şovuyla seyircileri kudurtmakla meşguldü.

Onlar ilişkilerini medyaya itiraf etmemişlerdi, ancak bazen bazı şeylerin herkes farkındadır ya; işte bu da öyleydi, herkes her şeyin farkındaydı.

'Benim hakkımda ne bok biliyorsun?x3
Benim hakkımda bildiğini sandığın şeyleri sikeyim.
Yaşamak istediğin her şey,
yaşamak istediğin hayat.
Senin özenti hayatın, benim hakkımda hepsi, hepsi ben.
Bu senin yaşamak istediğin hayat!'

Şarkı sonunda bittiğinde Hoseok nefes nefese Yoongi'ye bakmıştı, onun da Hoseok'tan eksik yanı yoktu.

"Singleımız 'Huh!' bu gece yarısı yayında!"

Yoongi'nin bağırmasıyla Hoseok kocaman gülümsemişti, Yoongi gerçekten seyircileri harekete geçirmeyi çok iyi biliyordu. Ardından Hoseok'un yanına gelmiş, elinden tutup gülümsemişti. Kendine çekip sıkıca sarılmışlar ve ardından Yoongi başka bir şey demeden arkasını dönüp sahnenin arkasına geçmişti. Hoseok ise o gidene kadar arkasından bakmıştı.

"Sanırım biraz heyecanlandı."

Seyirciler Yoongi'nin gidişine gülerken Hoseok onları daha da güldürmüştü söylediğiyle.

"Sahneye çıkmışken şarkı söylemeden inmek olur mu?"

Seyircilerin bir çoğu 'olmaz' diye bağırdığında gülümsedi Hoseok.

"O zaman, hangisini söyleyelim?"

"Arson! Arson!"

Tezahüratın ardından 'Arson' çalmaya başladığında Hoseok bir anda yine ciddileşti. Sahnenin ışıkları azalıp kırmızılaştığında fena bir ortam oluşmuştu.

(Kuduruyorum) (Direkt şarkının başlangıcından itibaren)

'Hadi yakalım, yakalım, yakalım...
artık bitti, bitti, bitti...
Hadi yakalım, tutkuma yan, umutlarıma yan, hayatıma yan.
Koştum her gün, duramadım.
O zamanlar... yaktım hepsini.
Ve istedim hepsini, önce şöhret geldi sonrasında para tabii ki, popülerlik de.
Kendimi zorlamaktan başka çarem yoktu,
olan tek şey pervasız hırsımın ardındaki motivasyonumdu.

Terlediğimde benzinle yıkanırım ki ateşi yakabileyim.
Ayaklarımda, bacaklarımda daha da sıcak olsa bile koşarım yolumda.
Rekorlarım alevleniyor, popülerliğim de zirvede.
Ve benim doğuştan nefret edenlerim artıyor.
Her seferinde çalan o kornalar, ama bu bile hoşuma gidiyor.
Çünkü hayranlarımlayım, markamlayım, arkadaşlarımlayım.
Birlikte parlayarak yanıyoruz tüm gün.
Akılcı suç ortakları, kundakçı eğlenceliydi.
Korkacak bir şey yok, her saniye daha da ileriye; siktir git!

Eğer birisi sorarsa, "Doğru, ateşi ben yaktım."
Şimdi kendime soruyorum, hangisini seçsem?
Ateşi söndürsem mi, yoksa daha da mı harlasam?
(Harla!)

Yapıldı, bitti.
Hayallerim gerçekleşti, başarı tamamlandı.
İşin bana düşen kısmı bitti, başka ne var? Hiçbir şey.
Az ama öz. Hâlâ varken bırakıyorum.
Alkışla, tarz budur.
Kendim için mi yapıyorum?
Tüm dünyanın alevler içinde kalacağını nereden bilebilirdim ki?
Alevler dindikten sonra işaretlerimi görüyorum.
Yangın söndürülemeyecek kadar büyük, bu ciddi bir kundaklamaydı!

Lanet olsun, bu çok sıcak.
Acıdan uyanıyorum, iç benliğimle iletişime geçiyorum.
Korkuyla sarıldı.
Kimse yapamaz, kimse durduramaz.
Kahretsin, yangını sadece ben söndürebilirim, kaosun itfayecisi.
Ah, ateş söndüğünde bile duman gibi karanlık bir yol beni bekliyor.
Kendime söylüyorum, önümdeki büyük engel;
Taşımı fırlatan oyun tahtasından kaçmak için hamlem ne?

Eğer birisi sorarsa, "Doğru, ateşi ben yaktım."
Şimdi kendime soruyorum, hangisini seçsem?
Ateşi söndürsem mi, yoksa daha da mı harlasam?
Harla! x2'

Şarkı bitip sondaki ritimle herkes yerinde zıplamaya başlamıştı. Hoseok'un da aynı Yoongi gibi sahne hakimiyeti çok güçlüydü. Yalnız olsa bile yüzbinlerce kişiyi harekete geçirebilmişti. Şarkı tamamen bittiğinde ise nefes nefeseydi, bakışları seyircilerde gezdi tezahürat etmeyen tek kişi bile göremiyordu. Gururlu hissediyordu.

Bakışları seyirciler arasından arkadaşlarına ve Yoongi'ye kaydı, o da yerine geçmiş ve Hoseok'un bu performansını izlemişti. Bakışlarındaki gururla sevgilisine bakıyordu Yoongi, ayakta alkışlıyordu onu.

"Herkese teşekkürler!"

"Bir daha! Bir daha!"

Tezahürat başladığında gülümsedi Hoseok, bir daha böyle bir performans sergileyebilir miydi emin olamıyordu. Şirkete karşı hissettiği tüm nefreti resmen tek bir şarkıyla kusmuştu. Akışa göre bir şarkı daha sergileyecekti ancak en azından araya Jimin yeniden girmeli ve Hoseok soluklanmalıydı.

Hızlıca selamını verip sahnenin arkasına koştu, bir daha çıkması gerektiğinden kapsamlı bir selam vermemişti.

"Hobi hyung, iyi misin?"

Hâlâ nefes nefeseydi Hoseok, kendinden bile beklemediği bir performans sergilemişti.

"Jimin, bilmiyorum."

Jimin, Hoseok'a yaklaşıp ellerini tuttu. Titriyordu.

"Hyung, sakin ol. Harikaydın."

"Abarttım, böyle provalarda böyle olmamıştı. Sahnenin enerjisi içimdeki nefretle birleşti, baskı hissettim bittiğinde."

Jimin, bir şey demeden sıkıca sarıldı Hoseok'a. Terli olmasını ikisi de umursamamıştı. Terden ıslanmış saçlarını nazik nazik geriye taradı Jimin, Hoseok ise onun tişörtünü sıkı sıkı tutuyordu.

"Seninle gurur duyuyorum hyung, çok iyiydin."

Hoseok yüzünü Jimin'in yüzüne kapadığında elini onun saçlarında sabitledi Jimin.

"Baskı hissetme, bizi baskılayacak o lanet şirketten kurtulduk artık hyung. Konserlerimizde de özgürüz." Hoseok'un elleri gevşediğinde Jimin biraz geri çekilip yanaklarına ellerini yerleştirdi. Başparmaklarıyla okşadı, "Seninle gurur duyuyorum, hatta sadece ben değil; izleyen herkes seninle gurur duyuyor. Hem, seni bekliyorlar."

Başını sallayıp Jimin'i onayladı Hoseok, sahneye çıkıp performansını bitirmeliydi.

"Haklısın, çıkacağım. Teşekkür ederim Jimin, gelmeseydin yapamazdım."

Jimin yeniden sarıldı Hoseok'a, kısa bir sarılmadan sonra geri çekildi.

"Şimdi yerime geri gidiyorum, sahnede göreceğim seni."

Ardından dediği gibi çıktı Jimin, Hoseok birkaç saniye öylece durdu. Jimin'in sözleri onu cidden motive etmişti.

"Bay Jung, makyaj-"

"Gerek yok, iyiyim böyle."

Sahneyi çıkış kapısına geldi, derin bir nefes aldı. O an, isminin tezahürat edilmesiyle gözlerini sıkıca yumdu. Onu bekleyen bunca insana bunu yapamazdı, hızla sahneye ilerledi.

"More!"

Şarkısının ismini bağırdığında anında şarkı başlamıştı, tabii bir yandan çığlıklar yükseliyordu.

(İntro hariçç)

'Evet, susadım.
Ritmimde sörf yapmaya ihtiyacım var.
Sudaki balık gibi ait olduğum yerdeyim.
Müziği emerim.
Eenie, meenie, miney, mo!
Dans eden bebek flow'u.
Tutkumu koruyorum, gitmeliyim.
Hâlâ yeterli değilim.

Yıllardır kendi kendime öğreniyorum.
Altını çizdiklerim kendi kendime öğrendiğim sanatımdır.
Bitmek bilmez bir ders çalışma.
Tökezlemekten, düşmekten sağ çıkan bir şaheser.
Durduğum yerden bile harekete geçiririm,
benim yaparım, doğru yaparım.
Yine birinin favori şarkısı olur.
Budur hayatımın yarısı, yaşamamın amacı, hayatın neşe kaynağı.
Devam etmeye motive olurum.

Ne var, ne yok hepsini koy.
Hepsini yapıyorum.
Ah, bağır! "Daha" diyorum!
Ah, evet aynen! Çünkü dahasını istiyorum!
Ah, bağır! "Daha" diyorum!
Ah, evet aynen! Çünkü dahasını istiyorum!

Kulağımda sürekli bir kick snare, duy, vur.
Bedenim durmuyor, mixtape'imi yapıyorum.
Dönüşleri aksam da yine işe dönüyorum.
Her şey tam yemelik tatlı Kitkat gibi, çok tatlı.
Karşılıklı ilişkiler, benim için çok iyi.
Depomu doldurup direkt beat'e sürüyorum.
Ayağınızı denk alın, çünkü gözümü kararttım.
Sanatla dolu tablonun sarhoşuyum, dilimden Dali'yi düşürmüyorum.

İstiyorum fanlarımla stadyum, daha da fazla!
Silip süpürmek her bir ödülü, Grammy'leri de!
Şöhret, para her şey değildir en başından biliyorum!
Bana nefes aldıran işimdir, bu yüzden dahasını istiyorum!

Nefes al, al; ver, ver.
Oldukça canlı hissediyorum.
Ne var ne yok hepsini koy.
Hepsini yapıyorum.
Ah, bağır, "daha" diyorum!
Ah, evet aynen. Çünkü dahasını istiyorum!
Ah, bağır, "daha" diyorum!
Ah, evet aynen. Çünkü dahasını istiyorum!

Evet, susadım.
Ritmimde sörf yapmaya ihtiyacım var.
Sudaki balık gibi ait olduğum yerdeyim.
Müziği emerim.
Eenie, meenie, miney, mo!
Dans eden bebek flow'u.
Tutkumu koruyorum, gitmeliyim.
Hâlâ yeterli değilim.'

Şarkı bittiğinde ilk sefer kadar nefes nefese değildi Hoseok, yüzündeki gururlu tebessümle seyircilere bakıyordu. Mikrofonunu standından çıkarıp eline aldı, sahnenin önüne ilerleyip selam verdi. Başını kaldırdığında ise dolu gözleriyle gülümsüyordu.

"Bugün J-Hope veya Jay değil, Jung Hoseok sahnedeydi! Herkese teşekkürler!"

Yeniden eğilip selam verdi, bu sırada ismi tezahürat edilmeye başlamıştı. Birkaç saniye kalkacak gücü bulamadı, ardından gözlerinden süzülen yaşlarla bedenini kaldırdı. Seyirciler tezahürata devam ederken iki elini dudaklarına kapatıp herkese büyük bir öpücük gönderdi. Ardından sahneden ayrıldı. İçeriden hâlâ devam eden tezahüratları duyabiliyordu. Daha da aktı gözyaşları.

Bu konser özellikle Hoseok için yeni bir doğuş olmuştu sanki, ilk kez bu denli sevildiğini hissetmişti. İlk kez özgür hissetmişti.

"Aşkım, sahne yandı sahne!"

Yoongi enerjik bir şekilde içeri girip Hoseok'a sıkıca sarılmıştı, Hoseok ise Yoongi'nin kollarında daha da rahat bırakmıştı kendini.

"O kadar iyiydin ki, kelimelerimle anlatamıyorum bile. Gurur duyuyorum seninle."

"Teşekkür ederim, teşekkür ederim..."




★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★

Selaammm 

Bu bölüm baya sope gördük sonraki bölüm artık Jikook 😋

Umarım hoşunuza gitmiştir, yarın akşam da görüşelim!

Sizi çok seviyorum, iyi bakın kendinize <3

~JikookShipperB

Continue Reading

You'll Also Like

52.5K 4.1K 34
Tek arzusu motoru ve yarışlar olan Jungkook'un hayatı yeni komşusu yüzünden tepetaklak olur. jikook #2 🌑 jikook #3 🌒
4.6K 819 20
Satış danışmanı olan Taehyung, abisiyle birbirlerini hiç sevmeyen depo çalışanı Seokjin'e mesaj atar.
45.2K 3.6K 11
Kyungsoo dünya turlarının ortasında grubunu bırakma pahasına kardeşini kurtarmaya kararlıydı. Kiraladığı jetle yola çıktığında sadece kariyerinin değ...
362K 27.8K 40
| TAMAMLANDI | Jungkook, sevgilisini geride bırakıp üniversite için başka bir ülkeye gider. Geri döndüğünde ise hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır...