Sen duydun mu sustuklarımı? |...

By morsugezegen

33K 4.7K 1K

Sustu genç kız her zaman ki gibi. Anlamsızdı onun için konuşmak hatta gülmek bile... Şimdi karşısında koca İz... More

1. bölüm
2. bölüm
3. bölüm
4. bölüm
5. bölüm
6. bölüm
7. bölüm
8. bölüm
9. bölüm
10. bölüm
11. bölüm
12. bölüm
13. bölüm
14. bölüm
15. bölüm
16. bölüm
17. bölüm
18. bölüm
19. bölüm
20. bölüm
21. bölüm
22. bölüm
23. bölüm
24. bölüm
25. bölüm
26. bölüm
27. bölüm
28. bölüm
29. bölüm
DUYURU
30. bölüm
32. bölüm
33. bölüm
34. bölüm
35. bölüm
36. bölüm
37. bölüm
38. bölüm
39. bölüm
40. bölüm
41. bölüm
42. bölüm
FİNAL
KİTAP HAKKINDA

31. bölüm

500 63 4
By morsugezegen


BEŞ YIL SONRA;

(Yazar'dan)

Bilmem hangi rüzgar attı, nerden esti tuttum
Hangi dalga sayesinde kıyıma kadar vurdun?
Dön nerden geldiysen eğer oraya
Söyleyeceklerini suya yaz

Azra hanım her zaman duyduğu şarkının tekrardan kızının odasında çalmaya başlamasıyla hiddetle oturduğu koltuktan kalktı.

Her zaman kapıyı tıktıklatarak açtığı kapıyı bu sefer direk açmıştı.

Özün ise masasında oturmuş annesinin kapıyı sertçe açması ile irkilmişti. Gözlüklerinin üstünden annesine şaşkınca bakıyordu.

Azra hanım da şarkının çaldığı telefona doğru hızla yürüyüp, kapatmıştı.

"Yeter ama Özün. Her gün, her gün dinlemekten bıktık." dedi sitem ile

"Anne ya bilmiyor musun projemi yaparken, dinlemesem odaklanamıyorum."

Aslında onun için bir bahaneydi...

"Ben anlamam Özün hanım. Hem sen niye şirkete gitmedin?"

Özün gözlüklerini çıkartıp masasının üstüne koydu ve yerinden kalktı.

"Kendime izin günü verdim." dedi gülümseyerek

"Olmaz öyle şey. Git orada yap projeni"

"Anne ya şirket benim istediğim zaman giderim."

"Şirket sadece senin değil hanımefendi. Beratta yazık valla ben olsam seni şirkete sokmam."

Özün, Berat ile kurduğu hayallerini gerçekleştirmişti. Hayatının bu kadar mükemmel işleyeceğini düşünmüyordu. İstediği her şey olmuştu.

Kerem annesi ile ablasının konuşmasını duyarak odaya girdi.

"Anne bence kızını eve de sokmayalım."

Özün sinirle Kerem'e baktı. Azra hanımda Kerem'e onaylayan bakışlar atıyordu.

"Ya siz ne ara bana bu kadar düşman oldunuz." dedi Özün

"Düşman falan olmadık ablacığım. Biz sana evlen diyoruz evlenmiyorsun. Şirkete git diyoruz gitmiyorsun. Biraz huzur istiyoruz sadece."

Özün sinirle kardeşinin yanına gelip omzunu sıktı.

"Canım kardeşim sen önce git derslerine çalış." dedi dişlerini sıkarak

"Ne dersi abla ya. Üniversite kazan dediniz kazandık artık bir salar mısınız beni?"

Özün Kerem'in omzundan elini indirip konuştu.

"O zaman sen de beni sal."

"Yalnız Özün Kerem haklı artık sende evlenmeyi düşün bence"

Özün bu sefer annesine sinirle baktı.

"Anne duyan da yaşım çok büyük evlenmiyorum sanar. Ben yirmi beş yaşındayım yirmi beş!"

Azra hanım kızına şaşırmış bir şekilde bakıyordu. O da her anne gibi kızının bir yuva kurmasını istiyordu.

Özün siyah geniş elbisesini ve yeşil şalını giymek için aldı.

"Hadi çıkın odadan istediğiniz oluyor. Şirkete gideceğim."

Azra hanım ve Kerem bir şey demeden odadan çıktı. Özün de hemen üstünü değiştirip, çantasını aldı.

Hızla evden çıkıyordu ki çıktığı gibi biriyle çarpışması ile geriye doğru sendeledi.

"Berat senin burda ne işin var?"

"Annemden kaçıyorum Özün"

"Bence buraya gelmen de iyi bir şey değil. Çünkü bende annemden kaçıyorum." dedi Özün gülerek

Berat kafasını hızla sallayıp

"O zaman birlikte bir yerlere gidelim." dedi

Özün kafasıyla onaylayıp ayakkabılarını giydi.

"Berat neden kaçıyordun ki halamdan?" dedi Berat'a bakarak.

"Aynı şeyler işte" dedi sıkılgan tavrıyla

"İnanmıyacaksın ama bende seninle aynı şeyden dolayı kaçtım." dedi kahkaha atarak.

"Yok artık Azra annemde mi seninle evlilik hakkında konuşuyor."

Özün gülerek başını salladı.

"Yani aslında benim evlenmeme sebebim var. Biliyorsun ben Nazlıdan sonra kimseyle evlenemem ama sen, seninle ciddi düşünen kişileri hemen geri çeviriyorsun. Neden böyle yapıyorsun anlamıyorum."

Özün bu konu hakkında baya sıkıştırılmıştı. Annesi hep 'bak bunun oğlu çok iyi, seni görmüş beğenmiş. Bir konuşsan' diye çok konuşmuştu.

"Olmaz be Berat ben daha kariyer yapıcam." dedi dalgaya alarak.

"Daha ne kariyeri yapacaksın kızım?" dedi ve ekledi. "Yani bende Asaf ile olman-"

Berat daha sözünü bitirmeden Özün böldü.

"Bana Asaf'tan bahsetme Berat. Aramızda hiç bir şey olmadı ve sen hâlâ onun hakkında konuşuyorsun."

Berat ne zaman Asaf hakkında konuşsa, Özün sözünü bölüyordu ve neden böyle davrandığını anlayamıyordu.

"Asaf ile derdin ne?" dedi Berat artık dayanamıyordu bu tavırlarına

"Hiç bir derdim yok."

"O zaman bu yaz İzmir'e gidecek misin?" dedi meraklı bakan gözleriyle

"Hayır"

"Eee hani derdin yoktu. Bas baya derdin var işte beş yıldır İzmir'e gitmiyorsun. Dedem seni ne kadar özlemişti hatırlamıyor musun?"

Özün dayanamayark gözlerini devirdi.

"Dedemle geçen ay görüştük ya" dedi bıkınca

"İşte dedem geldi seni özlediği için." ve ekledi. "Her ne olduysa üç yıl önce oldu yoksa sen ondan önce İzmir'e gelmek istiyordun. Hatta hazırlık bile yapmıştık sonra gelmeme kararı aldın."

"Artık sevmiyorum belki İzmir'i"

"Bunu İstanbul'a taşındıklarında hüngür hüngür ağlayan kız mı diyor?" dedi gülerek.

"Herkes benim İzmir'e gitmememe karışmıyor. Sende artık karışma"

"Buğlem peki kız seni görmek için her yıl İstanbul'a geliyor"

Özün huzursuzca yerinde kıpırdandı. Özlüyordu... İzmir'i, herkesi...

"Bak biliyorum bir şeyler olmuş bana anlat." dedi Berat

Anlatmak istemiyordu. Sadece o gün hızlandırılmış gibi aklından geçti.

Üç yıl önce;

Özün, iki senenin ardından tekrar İzmir'e gitmek için hazırlanıyordu. Yarın, İzmir'e yolcuydu. Çok heyecanlıydı.

Son kıyafetlerini de koyduktan sonra bavulu kapatı.
O sıra telefonun çalması ile arayan kişiye baktı. Tanımadığı bir numaraydı.

Cevap verdikten sonra karşıdan gelen tatlı kız sesini tanımaya çalıştı.

"Alo, Özün abla ben Zümra"

Karşıdaki sesin kendini tanıtması ile hemen konuştu.

"Aaa Zümra nasılsın?"

"İyiyim abla sen nasılsın?"

"Bende iyiyim çok şükür"

Zümrayı çok özlemişti. O masum bakışları ve sürekli onunla oyun oynamasını da çok özlemişti.

"Buraya geliyormuşsunuz. Çok mutlu oldum." dedi heyecanlı sesiyle

"Evet, yarın görüşeceğiz inşallah"

"O zaman sana geldiğinde abim ile çizdiğim resimleri göstereceğim."

Zümra'nın abisinden bahsetmesi kısa süreliğine Özün'ün kalp atış hızını artırmıştı.

"Tamam gösterirsin"

"Ben şimdi kapatayım. Yarın görüşürüz"

"Görüşürüz"

Özün telefonu kulağından çektiğinde Zümra'nın kapatmadığını görünce

"Deli kız kapatmayı unuttu." dedi kendi kendine

O sırada Zümra'nın sesini duydu.

"Al anne Özün ablayla konuştum."

"Tamam masaya bırak kızım" dedi Zehra hanım

Özün tam telefonu kapatacakken Zehra hanım tekrar konuştu.

"Asaf! gel daha seninle kız hakkında konuşacaktım."

"Ya anne ne konuşması" dedi Asaf utangaç sesiyle

Özün ise telefonun başında kimden bahsettilerini anlamaya çalışıyordu.

"Hadi, hadi gel Asaf söz sana kızı isteyeceğim." dedi Zehra hanım kahkaha atarak

Oğlunun utanması hoşuna gidiyordu.

"Vallaha mı?" dedi Asaf heyecanla

"Vallaha"

Özün daha fazla dayanamayarak telefonu kapattı. Kalp sızlar mıydı? Şuan onun ki sızlıyordu.

İki yıl tek İzmir'e gitmemişti ve hemen unutmuşmuydu?

Özün yerde duran bavulunu alıp fermuarını açtı. İçindeki elbiselerini tekrardan dolabına yerleştirdi.

Son kararını almıştı. İzmir'e gitmeyecekti.

O zaman sinirle verdiği kararın üç yıl daha süreceğini hiç düşünmezdi.

Şimdiki Zaman;

"Boşver Berat burada güzel güzel işimi yapıyorum. İzmir'e gidersem projelerimi yetiştiremem."

"Bu bahane değil ama neyse" dedi Berat

Geldikleri kafede otururup, kahve sipariş verdiler.

"Bu arada Özün Miray'ın nişanı ne zaman?"

"Yarın, sende gelecek misin?"

"Evet beni de davet etti. Birlikte gideriz."

Erkin son beş yılda sevdiğini her zaman Miray'a belli etmişti. Miray sevdiğini bilse de genel olarak bilmiyormuş gibi davrandı. En sonunda Erkin'in tüm uğraşları güzel bir sonuca bağlanmıştı.

-

Özün geçen hafta nişan için aldığı elbiseyi giymiş, aynadan yansıyan görüntüsüne bakıyordu.

O sırada odasının kapısı hızla çaldı. Kapı açıldıktan sonra Berat sitemle konuşmaya başladı.

"Yeter Özün. Yakında köklerimi salacağım eve."

"Tamam, tamam geldim." diyerek peşinden yürüdü.

Evden çıktıktan sonra, arabaya bindiler. Değişmeyen bazı şeyler vardı. Mesela Özün hâlâ araba kullanamıyordu. Birine zarar verecek diye cesaretini toplayamıyordu. Araba ondan bir sevdiğini almıştı başka birini daha almasına dayanamazdı.

Nişan yerine geldiklerinden sonra Özün hemen gelin odasına girmek için odaya doğru yürüdü.

Gördüğü manzara gülmesine sebep olmuştu.

Erkin odanın kapısını zorluyor, Miray da arkadan "Düğünden önce gelini göremezsin Erkin. Uğursuzluk getirir." Diyerek bağırıyordu.

Erkin Özün'ü görünce hızla yanına geldi.

"Allah seni bana gönderdi kaptan. Söyle şu cadıya da kapıyı açsın." dedi masum masum

Erkin devamlı Özün'e kaptan diyordu. Resmen ağzına yapışmıştı. Özün kaç defa ismim ile seslen dese de becerememişti.

Özün kapının önüne gelip tıktıklattı.

"Miraycım o düğün günü gelinlikle görmesin diye söylenmiyormuydu?"

"Öyle ama Erkin beni şimdi de göremez."

Erkin üzgün bakışlarıyla Özün'e bakıyordu.

"Ay inat etme Miray aç şu kapıyı."

Miray derin bir nefes alıp kapıyı açtı. Aslında uğursuzluk falan şeylere inanmıyordu. Sadece Erkin'in tepkisinden korkuyordu.

Açılan kapıdan Erkin girdi. Hemen ardından da Özün girdi.

Erkin karşısında müstakbel eşini görünce göz yaşlarına hakim olamadı. Patır patır gözlerinden yaşlar düşüyordu. Duygusal bir erkekti. İşte Miray Erkin'in böyle davranacağını bildiği için açmamıştı kapıyı.

"Oy kurban olurum kızım sana" dedi dolu gözleriyle

Özün de bu güzel çifti yalnız bırakmak için odadan çıktı.

Masaların olduğu bölüme geçti. Berat'ı tek başına masada oturmuş ve telefona girmiş bir şekilde buldu. Yanına geçip oturdu.

"Yine ağladı deme bana" dedi Erkin'i kastediyordu.

"Ağladı."

Berat önceden Erkin'in evlenme teklifini yaptığı zaman görmüştü. O zamanda baya ağlamıştı.

Büyük bir alkış kopması ile içeriye Miray ve Erkin girmişti. Onlar için ayrılan sandalyelere oturmuştular.

Berat'ın telefonu çalması ile ayağa kalktı, Sesten duyamıyordu.

Özünde önüne konulan ikramlardan yiyordu. Berat'ın hızla masaya geri döndüğünü görünce meraklı bakışları ile baktı.

"Ne oldu? Bembeyaz olmuşsun."

Berat cevap vermek yerine ceketini alıp hızla salonu terketti. Özünde arkasından koşturarak, bağırdı.

"Berat! Ne oluyor?"

Berat durmadan yürüyordu. Özün hızla önüne geçti.

"Çabuk söyle!" dedi

Berat bir süre daha sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı.

"Ö- Özün dedem"

"Ne olmuş dedeme?" dedi bağırarak

"Kalp krizi geçirmiş. Hastahaneye kaldırmışlar."

Özün duydukları ile yerinde sendeledi.

"Ben gidiyorum Özün. Sen eve geçersin."

Özün sinirle Berat'a baktı. Dedesi hastahaneye kaldırılıyordu ve o da rahat rahat eve mi gidecekti. Burada bekleyemezdi. Bir anlık gelen düşüncesini dışa vurdu.

"Bende İzmir'e geliyorum."

Selamlarrr ✋

Biliyorum beklenmedik anda zaman atlaması oldu ama bence bu hikayenin zaman atlamasına ihtiyacı vardı.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Oy ve yorum yapan herkese teşekkür ederim 💜

Gelecek bölümde görüşmek dileğiyle






Continue Reading

You'll Also Like

YUVA By _twclr

Teen Fiction

831K 40.5K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 33.5K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
770K 34.2K 19
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
398K 15K 48
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...