AVCI • GAY

By klyunho

42.3K 2.4K 611

Bir seri katilin yeni avı olsaydınız özgürlüğünüz için ne kadar ileri gidebilirdiniz? More

•1•
•3•
•4•
•5•
•6•
•7•
•8•
•9•
•10•
11

•2•

4.3K 272 76
By klyunho

Yaşadığım mahalle o kadar da itin kopuğun olduğu bir mahalle değildi aslında tam aksine tam olarak bir aile mekanıydı. Önceden de eve çok geç gittiğim vakitler olmuştu ancak hiçbir zaman böyle bir şeyle karşılaşmamıştım.

Evimin kapısı birkaç adım ilerimde olmasına rağmen sanki aramızda uçurum varmış gibi hissediyordum.

Bu kadar korkmam normal değildi bunun da farkındaydım. Şu zamana kadar genelde altıncı hisleri kuvvetli bir çocuk olmuştum ve şu an midemde hissettiğim ağırlık bu olayda fena bir bok kokusu olduğunu bana haber veriyordu.

Saniyeler geçerken arkamı dönüp bir şeyler zırvalayıp uzamanın en mantıklı hareket olacağını düşündüm.

Soğuktan buz kesmiş ellerim montumun cebinde yumruk halini alırken derin bir nefes aldım ve yüzümdeki tebessümle arkamı döndüm.

Karanlıktan başka bir şey göremezken kafa karışıklığıyla kaşlarım çatılmıştı ki hemen burnumun dibindeki bedeni algılamamla gözlerim korkuyla sonuna kadar açıldı.

"Ananı sikeyim" Hızla geri doğru birkaç adım atıp karşımda duran adamla karşı karşıya geldim.

Korkudan dizlerim titremişti amına koyayım böyle bir şeyin mümkün olduğunu bile bilmiyordum.

Karşımda duran iki metreye yakın adamla sertçe yutkundum. Tamam ben de uzundum ama yanında ben bile kısa kalmıştım. Bedeni fazlasıyla kaslıydı.

Dalgalı saçları simsiyahtı ve kaşlarını kapatmıştı. Garip bir saç modeli vardı açıkçası ensesindeki saçlar biraz daha uzundu.

Koskocaman cüssesine rağmen suratı yaşlarla kaplanmıştı. Teni bembeyaz olduğu için gözleri, burnu ve dudakları kıpkırmızı olmuştu. Garip bir şekilde tatlı duruyordu. Sanki küçük bir çocuk gibiydi.

Gözlerinden yaşlar yuvarlanmaya devam ederken titrediğini farkettim. Ellerini önünde birleştirmiş parmaklarıyla oynuyordu. Bu soğuk Ankara gecesinde üzerinde boğazlı kazaktan başka bir şey yoktu. 

Kendimi toparlayıp boğazımı temizledim.

"Efendim?"

"Rahatsız ediyorum özür dilerim ama telefonunuzu kullanabilir miyim? Soğuktan telefonum kapandı da arkadaşımı aramam gerekiyor. "

Titreyen sesiyle konuşurken gözümün içine bakmaktan kaçınıyordu. Gece gece soyulma riskini kafamda tarttım ama bu cüsseyle böyle bir şeye girişmesine hiç gerek yoktu sonuçta.

"Tabi buyurun."

Cebimdeki telefonu çıkartıp uzattım.
Telefonu alırken buz gibi parmakları parmaklarıma hafifçe değince hızla elimi geri çektim.

Telefonun ışığı yüzüne vurdu ve kafasını kaldırma gereği duymadan gözlerini gözlerimle buluşturdu. Buz gibi soğuk gözleriyle istemeden ürperdim.

Sanki az önceki adamla alakası yoktu. Saniyeler öncesinin aksine gözlerimin içine gözünü bile kırpmadan bakıyordu.

"Şifre."

Telefonu bana uzatmak namına herhangi bir harekette bulunmayınca kaşlarım hafifçe çatıldı ve rahatsızca bulunduğum yerde hareket ettim.

"157359"

Parmakları telefonda hızla hareket ederken gözlerim telefonun ekranı ve onun yüzünde mekik dokuyordu.

Derin bir nefes verip gözlerimi yüzünden çekip etrafıma bakındım. Sokakta hala kimseler yoktu. Eve girince Tarçınla biraz özlem giderecektim sabahtan beri özleminden ölmüştüm.

Ben bunları düşünürken telefonuma gelen bildirim sesleriyle merakla telefonuma döndüm.

Dakikalar geçmişti ama hala telefonda bir şeylerle uğraşıyordu. Birini araması gerekmiyor muydu? Rahatsız olarak elimle ensemi ovuşturdum.

"Pardon birini aramiycak mıydınız?" Kaşlarım derince çatıldı ve kafamı yavaşça yan tarafa eğdim.

Dudaklarına hafif bi gülümseme konarken bir şeyler mırıldandığını duydum ama anlamadım.

"Efendim?" Duyamadığım için hafifçe yüzüne doğru yaklaştım.

"Diyorum ki bu kadar yardımsever olma."

Boğuk çıkan sesiyle birlikte ne zaman kaybolduğunu bilmediğim bok gibi his yine mideme oturdu.

"Abi ne diyorsun götüm dondu soğuktan zaten  kimseyi aramiycaksan telefonu ver işim gücüm var."

Hala beni umursamazken elimi hızla telefona doğru uzatmamla kendimi apartmanın duvarına yapışmış bir şekilde bulmam bir oldu.

Kollarım sırtıma doğru kıvrılıp sabitlenmişti bu yüzden omuzlarım acıyla zonkluyordu. Yüzüm şiddetle duvara vurulmanın etkisiyle çizilmişti büyük ihtimal çünkü oda zonkluyordu.

Arkamdaki vücut üstüme abandığı için kıpırdayamıyordum. Kafası hemen kafamın yanındaydı ve nefesleri kulağımı gıdıklıyordu. Bütün bedenini bana bastırdığı için vücudundaki her kası hissedebiliyordum. Ben bu adamı siksen dövemezdim yani.

"Sakin"

Boğuk sesi kulağıma dolarken debelenmeye çalıştım ama omuzlarımdaki ağrının artmasıyla ağzımdan sessiz bir inleme yükseldi.

"Lan bıraksana oğlum derdin ne amına koyayım"

Kendimi onun bedenine doğru ittirip duvarla aramda mesafe yaratmaya çalışırken boştaki elini saçlarıma daldırıp sertçe arkaya doğru çekti. Boynum bu şiddetin etkisiyle hafifçe sızladı.

"Alp Çevik, 22 yaşında Hacettepe Üniversitesi Iktisat bölümü, tek çocuk, aile Bursa'da, okulun altın çocuğu, ve-"

Kendimi daha fazla tutamayıp kahkaha attım. Arkamdaki vücudun kasılmasından şaşırdığını anlamıştım, gülmemi beklemiyordu.

"Yedide yedi hepsini nasıl tutturdun ya aferin."

Yüzüme alaylı bir gülümseme yayıldı. Adımı bilince bir miktar ürpermiştim ama dediği gibi okulun altın çocuğuydum, beni sevmeyen çok kişi yoktu.

Sosyal çevrem de oldukça genişti. Herkesle arkadaş olabiliyordum bu yüzden hayatımdaki hiçbir şey sır olarak kalmıyordu maalesef. O yüzden saydıklarına şaşırmamıştım. Zaten okuldan birini çevirip sorsa aynı şeyleri duyardı.

Soğuk yanağını yanağımda hissetmemle anlam veremediğim bir şekilde midem kasıldı.

"Evimize geçince dosyana bir bakarsın o zaman diğerlerini de tutturmuş muyum diye."

Yanağını yanağıma sürttü.

"Hm?"

Mırıltısıyla birlikte tüylerim diken diken oldu. Kendimde cevap verecek enerjiyi bulamadım.

Kafasını yavaşça aşağı doğru kaydırıp çenesini boyun girintime koydu.

"Şimdi evine gireceğiz, sen eşyalarını toplayacaksın daha sonra da evimize gideceğiz. Anladın mı?"

"Hadi ya? Bak bence napalım biliyor musun, sen beni bırak ben de hiç polisle falan uğraşmıyım unutalım bunları, iyi değilsin belli."

"Öyle mi yapalım? Peki o zaman dediğin gibi olsun."

Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı, hemen kabul edeceğini düşünmemiştim.

"Ama ondan önce sana danışmam gereken önemli bir konu var."

"Tabi olur olur da bir sal beni iki insan gibi iletişim kuralım. Her tarafım sızlıyor pek rahat değilim de." 

"Ben rahatım."

Kendisini vücuduma daha çok bastırmasıyla duvarla bir bütün oldum.

"Mert, Ömer, Berker ve Sercan. Rastgele bir sıraya koyar mısın hepsini?"

Duyduğum isimlerle kaşlarım çatıldı ve az önceki rahatlığım siktir olup gitti. Debelenerek elinden kurtulmaya çalıştım ama boşunaydı. Saçlarıma birden asılmasıyla boynum iyice gerildi. Zorla yutkunmaya çalıştım.

"Bırak."

Dişlerimin arasından zorlukla çıkan kelimeyle eli saçlarımın arasından ayrılıp adeta bir yılan gibi ilerleyerek boğazıma sarıldı.

"Başkalarını karıştırma anladığım kadarıyla benimle bir problemin var."

"Aslında tam tersi."

Bildiğim kadarıyla ailemin düşmanları falan yoktu ya da benim. O yüzden bu adını bile bilmediğim adamın gecenin bir yarısı karşıma çıkıp beni tehdit etmesini gerçekten anlamıyordum. Zengin bir aile de değildik.

Benden alabileceği hiçbir şey yoktu, ya da ben öyle düşünmüştüm.

"Ne?"

"Benden başka kimse seni hak etmiyor Alp. Senden bir şey istemiyorum senden her şeyini istiyorum. Bu sana ilk ve son uyarım, kaçmaya çalışma. Beni yine başkalarına zarar vermek zorunda bırakma, anladın mı?"

Sertçe yutkunup derin bir soluk verdim.

"Tamam, gidelim."

.

Aga ne zor iş yazmak kafam sikildi.


Continue Reading

You'll Also Like

101K 7.4K 60
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!
209K 7.3K 32
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...
12:30 SEANSI By damy

Mystery / Thriller

1.6M 99.9K 50
[WATTYS 2022 KAZANANI] Parmağı omzumun üzerindeki belli belirsiz benlere dokundu. Ardından köprücük kemiğime kaydığında dudaklarım, bir nefese muhtaç...
4.5M 382K 94
1 KIZ, 6 ERKEK, ÖLÜMCÜL BİR EV. Afra'nın diğer tutsaklardan dört farkı vardı: Birincisi, bir kız olmasıydı. İkincisi, tutsak alınan son kişi olmasıyd...