Asiller ve Çıraklar | Devam E...

By rmyanp

73.3K 5.3K 9.1K

Altı elementin bulunduğu bir okul. Bu okula her şeyden habersiz, bir gece yarısı zorla kaçırılıp getirilen bi... More

Karakterler/1
Karakterler/2
1 - Davetsiz Misafirler
2 - Elementler Okulu
3 - Çıkar Anlaşması
4 - Oyun/1
5 - Oyun/2 - İlk Gün
7 - Özür
8 - Saklı Gerçekler
9 - Bir adım kala
10 - Seçim / Yeniden
11 - Hain Plan
12 - Fedakarlık
13 - Beklenmeyen İtiraf
14 - Plan
15 - Hainlere Karşı İlk Adım
16 - Tutsak Kız / İtiraf
17 - Kuleye Hapsedilen Pamuk Prenses
18 - İlk Temas
19 - Yanlış Hamle
20 - Dost
21 - Dostun Gerçek Yüzü
22 - Yüzleşme
Yeni Sezon Duyurusu💕
23 - Arayış
24 - Tehlike
25 - Şifacı
26 - Yasaklı Büyüler
27 - Ceza
28 - Normal Zaman Dilimi
29 - Uyuyan Tehlike
30 - "Sonra benim olacak mısın?"
31 - Tatlı Anlar
32 - Digoflar Diyarı
33 - Digoflarla Anlaşma
34 - Özel An

6 - Kütüphane/ Kırgınlık

2.5K 217 214
By rmyanp

Selam dostlar💕🧚‍♀️

Umarım hepiniz iyisinizdir. Keyif alacağınızı düşündüğüm bir bölümle yeniden sizlerleyim 🤭😌🧚‍♀️

Yazım hatalarım ve mantık hatalım varsa belirtmekten çekinmeyin lütfen😊💕

...💚💚...

Emma'dan

Sıkıştığım kütüphaneyi gezme kararı alarak etrafta dolanmaya başladım.

Acaba burası neresiydi?

Bu gerçek olabilir miydi?

Labirent gibi kütüphanede dolaşmaya başladığımda etrafta uçuşan kitaplar görmeye başlamıştım.

Neler olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu ama öğrenecek zamanım da olmamıştı.

Ayağımın altındaki zemin bir anda yok olmuş ve ben saniyeler öncesinde olduğu gibi yeniden düşmeye başlamıştım.

Korkudan kollarımı kendime dolarken elimde hâlâ tutmakta olduğum kitabı daha yeni fark ediyordum.

Çığlıklarım karanlıkta yankı yapıp bana geri dönüyordu.

Bunun sonu gelmeyecekmiş gibi hissettiğimde bir anda sıçrayarak yatağımda uyandım.

Ter içinde kalmıştım. Çoktan hava aydınlanmaya başlamıştı ve hâlâ resim defterim yerinde duruyordu.

Resmin üzerinden elimi çekerek baktığımda bunun az önceki kütüphanenin aynısı olduğunu fark ettim.

Rüyamda, resmini çizdiğim kütüphaneye mi gitmiştim?

Üstelik o resmi neden çizdiğimi de bilmiyordum, tek yaptığım sıkıntıdan defteri karalamak olmuştu ve sonuç olarak bu kütüphaneyi çizmiştim.

Yattığım yerden doğrulurken diğer elimin altında hissettiğim şeyle bakışlarım sol elimi buldu.

Gerçekten mi?!

Rüya olduğunu sanıyordum. Peki bu kitabın burada ne işi var?

Gri kara büyüler kitabı olarak bildiğim kitabı kucağıma alarak kurcalamaya başladım.

Basitten zora doğru bir sürü büyü barındırıyordu bu kitap.

Bundan Harold'a bahsetmem gerekiyordu ama bunun için dersi beklemeye karar vererek eşyalarımı toplamaya koyuldum.

Toplama işini hallettikten sonra terlediğim için odamda ki banyo da hızlı bir duş alıp, bize verilen formamı giydim.

Burası pek okula benzemese de elementlere göre formalar veriliyordu.

Benim formam beyaz ve siyah ağırlıklıydı. Elendiğim gün ikiz elementlerim ortaya çıktığı için bana özel forma yapılmıştı.

İkiz elementlerim desemde halen daha bu duruma alışabilmiş değildim. Sanki annemi bulsam saçma bir rüyadan uyanacak gibi hissediyordum kendimi.

Tamamen hazır olduğumda kitabı dolabımın içine, iç çamaşırlarımın altına saklamıştım.

Birinin bu durumdan haberi olmadığı sürece odama gelip arayacağını sanmıyordum ama oldu da biri odamı kurcalarsa o çekmeceyi açtığı gibi geri kapatmasını umduğum için oraya saklamıştım.

Yanımda gezdirmek riskli olabilir diye düşünmüştüm.

Saçıma gelişi güzel şekil vererek çantamı yanıma aldım ve odadan çıktım.

Alonzo hala ortalarda yoktu. Bu durum gittikçe ilgimi çekmeye başlasa da bir şey yapamıyorum.

Harold'da aynı şekilde bir şey yapamayacağını söylediği için beklemedeydim.

"Bakıyorum da erkencisin"

Güne başlar başlamaz görmeyi beklediğim ilk kişi Amy veya Harold olsa da ne yazık ki Drake olmuştu.

"Mümkünse benden uzak dur" dedim kızgın çıkan sesimle homurdanarak.

Keyifle kıvrılan dudakları beni hüsrana uğrattı "ilk dersin bana olmasaydı olabilirdi"

"Daha yarım saat var yani seni görmek zorunda değilim."

Adımlarımı hızlandırıp dış kapıya yönelerek ondan uzaklaştım.

Neyse ki beni takip etmemişti ama arkamdan gülerek bir şeyler söylediğini duymuştum.

Bahçeye çıktığımda insanların da yeni yeni çıkmaya başladıklarını gördüm.

Muhtemelen kahvaltı saatiydi ama ben kahvaltı yapmak istemedim.

Düşünmem gereken şeyler vardı ve kalabalık ortam da bunu yapamıyordum.

Özellikle o ortamda Amy ve Drake varsa.

İki seferdir geldiğim ağacın dibine oturarak resim defterimi çıkardım.

Kütüphanede gördüklerimi çizmek ve unutmamak istiyordum.

Kalemliğimden kurşun kalem çıkararak gördüklerimi düşünmeye başladım.

Fazla vaktim olmamıştı ama yine de inceleyebilmiştim sonuçta.

...

Yaklaşık yarım saate yakın bir süredir uğraştığım resmim henüz tam bitmese de ne olduğu belli olacak kadar çizebilmiştim.

Gölgelendirmeleri ve detayları eklemeye o kadar odaklanmıştım ki ders saatinin geldiğini fark etmemiştim bile.

"Derse katılmayı düşünür müsünüz hanımefendi?"

Drake'in uyarısıyla başımı kaldırdığımda bir elini karın hizasına koyarak hafifçe önümde eğilmiş ve diğer eliyle de arka bahçenin yolunu gösteriyordu.

"Dalmışım" diye küçük bir açıklama yapma ihtiyacı duydum nedense.

Yerimden kalkıp ellerime bulaşan kurşun kalemin izlerini temizlemek için ellerimi birbirlerine çırptım.

"Ne çizdiğine bakabilir miyim?"

Cevap vermeden yüzüne bakınca bunu evet olarak algılayıp defteri eline aldı.

Rüyamda gördüğüm ve gri kara büyüler kitabının önüme düştüğü yeri çizmiştim.

Kocaman bir kitaplık ve önünde duran ben vardım. Etrafta ise kitaplar uçuşuyordu.

"Böyle bir şey çizmek nereden aklına esti?" Drake her zaman ki gibi alaycı ifadesi yerine ciddi bir ifade takınmıştı bunu sorarken.

"Sadece bir rüya" diyerek eşyalarımı toplamaya koyuldum.

"Rüyanda ana kütüphaneyi mi gördün?" diye sorduğunda duraksamıştım.

Ana kütüphane?

Tabi ya! Asillerin kütüphanesi!

Bunu daha yeni anlıyor olmam ne kadar da aptalcaydı.

Ama oraya girmek imkansızken ben oraya nasıl gidebilirdim ki? Hem de bir kitap alarak nasıl geri döndüm ve kimse de bunu fark etmemiş miydi?

"Öyle miymiş" dedim umursamaz görünmeye çalışarak.

Her şeyi bilmesine gerek yoktu bence. Bunu paylaşmayı düşündüğüm tek kişi şu an için Harold'dı.

"Hâlâ bir acemisin Emma. Duygularını ve düşüncelerini okuyabilirim biliyorsun değil mi?"

Dik dik ona bakmaya başladığımda "ben bunu zor yoldan yapmadan önce dökül" dedi.

"Beni tehdit mi ediyorsun kara prens?"

Sesim alaydan uzaktı ama aynı zamanda sorgular bir şekilde çıkmıştı.

"Tehdit etmiyorum, bunu güzel bir yolla halledebileceğimizi söylüyorum, şimdi uzatma."

Uyuz!

Tek kaşını sorgularcasına yukarıya kaldırınca pes etmişlikle omuzlarımı düşürdüm.

"Bunun yüzünden başıma bir şey gelirse seni boğarım!"

Gerçi ondan önce Harold'ı boğmam gerekirdi, sonuçta Drake için 'oda benden' diyen kişi kendisiydi.

Ufak çaplı sinir gösterim onu etkilememiş gibi bakmaya devam etti.

"Gece etrafımı bir anda dün ki gölgeler bastı. Ne olduğunu anlayamadan bir boşluğa düştüm ve ta da, kendimi o kütüphanede buldum." diyerek hızlı bir açıklama da bulundum.

Kaşları havalandığında sessiz kalıp dinlemeye devam etti.

Kitaptan bahsetmeli miydim emin değildim ama bahsetmeye karar vermiştim.

"Önüme bir kitap düştü ve odama geri geldiğimde o kitabı yatağımın üzerinde buldum."

Drake daha da şaşırırken "Işık asilleri olmadan kütüphaneye gidip oradan bir kitap alarak odana döndüğünü mü söylüyorsun?" diye sordu hayretle.

Başımı olumlu anlamda salladım.

"Sanırım öyle oluyor, başım bunun için belaya girer mi dersin?"

"O kitabı görmem lazım ama hepsinden önce senin yüzünden geç kaldığımız bir ders var" diyerek beni omuzlarımdan iteklemeye başladı.

Neyse ki çantamı alabilmiştim.

Ders alanına geldiğimizde bazıları derse başlayamadıkları için söyleniyorlardı.

"Pekala sessizlik istiyorum" diyen Drake herkesi susturdu.

Yerimi aldığımda konuşmasını sürdürmeye devam etti.

"Dün gölgelerinizi çağırmayı öğrendiniz, peki bu bilgi ne işinize yarayacak? Tahmini olan var mı?"

Arkalardan bir kızın "kendimizi bu konuda geliştirirsek gölgelerle adam öldürmeye kadar gidebilir bu durum." dediğini duydum.

Kafamı çevirip ona baktığımda çoğu kişinin odağının onda olduğunu ve gerildiklerini görebiliyordum.

Simsiyah saçları vardı ve benim boylarımda duruyordu. Ciddi bir ifade takınmış, dersini ciddiye aldığı her halinden belli oluyordu.

"Doğru" diyerek kızı onayladı Drake.

"Bu her türlü kara büyüde geçerlidir. Hangi büyü olursa olsun eğer kara büyü kullanıyorsanız, her büyünün tehlikeli boyutları olabiliyor. Sizlerin ileri derece kara büyü öğrenmeniz yasak."

"Neden?" diye sorarken buldum bir anda kendimi.

Bu sefer de bakışlar beni bulmuştu.

Drake bakışlarını benimkilere çevirerek "bir kez o hazzı alırsan kontrolden çıkarsın. Kendi iyiliğiniz için söylüyorum, ana kurucu Shay gibi olmak istemiyorsanız kara büyüleri fazla merak etmemelisiniz." dedi.

Burada bana yapılan bir gönderme varmış gibi hissetmiştim.

"Bu gün ki dersimizde o gölgeleri kullanarak yer değiştirmeyi deneyeceksiniz. İsteyenler buna ışınlanmak veya bedenlenmek diyebilir."

Gözlerimi kısarak Drake'e baktığımda olduğum tarafa bakmadı.

Bunun ben uyurken olanlarla bir ilgisi olabilir miydi?

Sonunda tekrardan bana dönerek "daha adam akıllı gölgelerine sahip çıkamayanlar ise önce o konuda pratik yapsınlar."

Alttan alttan bana laf attığını fark etmeyeceğimi mi sandı şimdi bu?

Kararlılıkla gözlerine bakarken içimdeki gölgeleri hissederek onları dışarıya çıkarmayı denedim.

Bir kaç kişinin gülüşmesini duymak beni daha da gaza getirirken şaşırtıcı derecede tek sefer de gölgelerimi çıkarabilmiştim.

Ama biraz fazla gibiydiler sanki...

Drake'in yine keyfine diyecek yok gibi duruyordu.

Gülüşme sesleri kesilirken bazılarının çoktan denemelere başladıklarını gördüm.

Gölgelerin arasından Drake'a bakarak "sonraki adımı söyle hoca bozuntusu" dedim.

Her şeye nasıl keyiflenmeyi başarabiliyordu?

"Tek yapmanız gereken gitmek istediğiniz yeri hayal etmek"

Drake'in küçük çaplı açıklamasından sonra gözlerimi kapayarak kendimi odamda hayal ettim.

Sanki üzerime ağırlık çöküyormuş gibi hissetmeye başlamıştım.

Bir gelişme var mı diye bakmak için gözlerimi açtığımda başım dönmüş ve sendelemiştim.

Beni tutan kollar eşliğinde yatağıma oturduğumda gerçekten de bunu başarmış olmama şaşırmıştım.

İlk sefer de yapabilmeyi beklemiyordum.

"Mekan değiştirmek kolay bir büyüdür, şaşırılacak bir şey yok"

Drake üzerimdeki kollarını çekerek odamı incelemeye başladı.

"Neden benim yanıma geldin? Bir sürü öğrencin var."

Böyle bir soruyu beklemiyor olacak ki duraksadı.

Bakışları beni bulduğunda yine o bilindik gülümsemesini takındı "Çünkü sen favori öğrencimsin"

Bundan ne anlamam gerekiyordu?

"Kitap nerede? Söyleyecek misin yoksa ben mi öğreneyim?"

Kaşlarım hızla çatılırken "al işte yine tehdit ediyorsun" diyerek tersledim onu

Sevimli bir şekilde gülümsemeye çalışarak "hayır tehdit etmiyorum, sadece güzel bir yolla bu işi halledebileceğimizi söyledim. Sen yanlış anladın elmacı güzeli" diye bir şeyler geveledi.

"Bu ucuz yalanlarını başkalarına sakla"

Yüzü normale dönerken "son 3 saniye" dedi.

Zihnime girip yerini öğrenmesini istemediğim için "tamam!" diye bağırdım.

Lanet herif!

İç çamaşırlarımı kurcalamasına izin veremezdim

Onu dolabın önünden itekleyerek kapıya yöneltmeye çalıştım ama kıpırdamadı.

"Çık odadan, nerede olduğunu görmeni istemiyorum." dediğimde "neden? İç çamaşırlarının arasına saklamadıysan senin için sorun olmamalı." demesiyle kaskatı kesildim.

Sadece varsayımda mı bulunmuştu yoksa zihnimi mi okudu bu kara prens anlayamamıştım

Eğer sadece bir varsayımsa kitabın yerini ifşa edemezdim.

"Defol" diye çıkıştım. En azından özele saygısı olmalıydı.

Kahkaha atarak onu kapıya yönlendirmeme izin verdi "doğru mu bildim yoksa?" dediğinde anında karşı çıktım "yok öyle bir şey!"

Sınırlarımı zorlayarak "o halde neden beni kovuyorsun?" diye sordu ve duraksayarak üzerime eğildi "belki de kıyafetlerinin içine saklamışsındır, soyunman mı gerekiyor?"

Ne dedi ne dedi?!

Yüz ifademi bir süre inceleyip yeniden kahkaha attı "sadece şakaydı, bir kitabı içine saklayabilmen için ya o kitabın varla yok arası olması gerek ki ana kütüphanede öyle bir kitap yok yada vücut hatlarının fazlaca büyük olması gerek. Nedense ikisinin de olduğunu düşünmüyorum." Bir elini çenesine dayayıp düşünür bir pozisyon aldı.

Ben ise onu izlerken şoka girmiş bir vaziyette utanmaya bile fırsat bulamıyordum.

Kendime gelebildiğimde kaşlarımı çatıp ona vurmak için elimi kaldırmıştım ki "ao" diyerek bir anda ortadan kayboldu ve ona vurmak için kaldırdığım elim boşlukta savruldu.

"Sinir bozucu ukala herif!"

Beni utandırdığı için bile ondan nefret edebilirdim.

Bir de yüzsüz gibi ilk dediklerine şaka diyerek ikinciye vücut hatlarıma imada bulunmuştu!

Beynimde duyduğum kahkaha sesleri delirmeye başladığıma dair bir işaret olmalıydı.

Sinirden kıp kırmızı olduğuma emindim.

Kitabı mı istiyordu? O kitabı alıp onun kafasına geçirmezsem bende Emma değilim!

Kitabı yerinden çıkarttıktan sonra Drake'in yanına ışınlanarak kitabı kafasına attım ama daha kitap kafasına çarpmadan onu yakalamıştı.

Gülerek elindeki kitaba bakarken "aferin bir gelişme görüyorum" dedi yanına ışınlanmama vurgu yaparak.

Gözlerimi devirerek açıklama yapmasını bekledim.

Drake kitabın sayfalarını umursamazca çevirerek "burada ki bütün büyüleri biliyorum. Çoğu zararsız büyülerdir. Rüyanda tekrardan kütüphaneye gidersen kitabı geri bırakmaya çalış, bunun nasıl olduğunu araştıracağım. Kütüphaneye gidebildiğini bilmeleri işimize yaramaz." diyerek kitabı bana geri uzattı.

Bu kadar mıydı?

"Kitabı bırak ve derse geri dön" dedikten sonra elime tutuşturduğu kitapla beni yalnız bırakarak ortadan kayboldu.

Bende odama dönüp kitabı yerine geri koyduktan sonra bahçeye ışınladım kendimi.

"Herkes başardığına göre sıra günün ikinci dersinde."

Oturduğum yerde Drake'i dinlerken açıklamaya devam etti.

"İkinci dersimiz negatif duyguların kontrolü. Negatif duygularınızı kontrol edemezseniz patlamaya hazır birer bomba yetiştirmiş gibi olurum ve bunu hiç istemem."

"Aranızdan bir tane gönüllü istiyorum." dediğinde Drake hariç her yere bakıyordum.

"Fiona" dediğinde adımı duymamanın verdiği rahatlıkla gevşedim.

Bu az önce bilgili bilgili konuşan kızdı.

Arkalarda ki yerinden kalkıp öne geldiğinde bakışlarım üzerinde, kızı süzüyordum. Kıyafetleri de saçı gibi simsiyahtı. Renkli olan tek şey gözleriydi ve bence siyahların içindeki yeşil gözleri onu çekici kılıyordu.

"Birini seçer misin?" Drakein sesiyle kendime geldiğimde kızında bana baktığını fark ettim.

Kollarını göğsünde bağlayan Fiona bana bakarak "Emma" diye adımı söyledi. Başımı hayır anlamında iki yana salladım.

Yeteri kadar kurban olarak seçilmiştim ve bu sefer bunun olmasına izin vermeyecektim.

Drake "gelmiyor musun?" diye sordu bir kaşını kaldırarak.

"Hayır, bu gün yeterince seçildiğimi düşünüyorum."

Omuz silktiğinde başkasını seçeceğini düşünmüştüm ki parmağını şaklatmasıyla kendimi ayakta ve Fiona denen kızın yanında buldum.

"Hadi ama ciddi misin sen?"

Keyifle sırıtan Drake "elbette" dediğinde göz devirmekle yetindim.

"Ee ne yapıyoruz?" diye sorduğumda gülüşü büyüyerek Fionaya döndü.

"Vur ona"

"Ne?" dediğim de Fiona da şaşırmış gibi duruyordu.

"Emma'ya vur Fiona." derken arkama geçerek beni kollarımdan tutmuştu.

Ellerinden kurtulmaya çalışarak Fionaya dönerek sinirle "öyle bir şey yapa-" demiştim ki karnıma yediğim yumrukla iki büklüm oldum.

"Özür dilerim, iyi misin?"

Drake'in beni bırakmasıyla yere kapaklandığımda sinirle nefes almaya çalışıyordum.

Kızın yumruğu boşluğuma denk geldiği için nefes alamıyordum.

Fiona yerden kalkmama yardım ederken bir kaç kişinin gülüşü kulaklarıma ilişmişti. Gülüşmelerin haricinde bir çocuğun "bu niyeydi şimdi?" diye sorduğunu duydum.

Başımı kaldırıp konuşan kişiye baktığımda önlerde oturan bir çocuk görüş açıma girdi.

Diğerlerinin aksine meraklı ve gördüklerinden hoşnutsuz duruyordu.

"Keyfim istedi" diyen Drake'i buldu bakışlarım.

İkinci ders başlığımız 'Negatif duyguların kontrolü' olduğuna göre bunu beni kontrolden çıkırmak için yapmıştı.

Sinirle yerimde dikleşerek kolumu Fiona'dan kurtardım. Ona karşılık verip saldırmak yerine "bunu beni kontrolden çıkarmak için yapıyorsun ama yemezler hoca bozuntusu" diye çıkıştım.

Ellerini teslim olurcasına kaldırarak "sandığımdan daha iradeliymişsin" dedi.

Ben onun deney faresi değilim!

Her şeye rağmen gözlerimi kapayarak sakinliğimi korumaya çalıştım. Derin derin nefesler alarak gevşediğimde sırtımı Fiona ve Drake'a dönerek yerime geri geçtim.

"Emma kontrolünü sağlayabildiğine göre sizler de hayli hayli yaparsınız."

Drake'i takmadan çantamı alıp en yakınımdaki ağacın altına geçtim.

"Yerine geçebilirsin Fiona, teşekkür ederim."

Bana vurduğu için bir de ona teşekkür mü etti o?

Pislik herif.

Fiona'nın üzgün bakışlarını üzerimde hissetsem de dönüp bakmadım.
Onun yerine efterimi çıkarıp rahatlamak için yeniden bir şeyler karalamaya başlamıştım.

O sırada Drake nasıl yaptığını bilmediğim bir şekilde diğer öğrencileri sinirlendiriyordu.

Ağzını dahi açmaması zihinlerine girdiğini düşünmeme sebep oluyordu.

Tek tek öğrencileri sinirlendirip onları sakinleştiriyordu.

Gözlerimi Drake'den çekerek hâlâ karaladığımı yeni fark ettiğim deftere döndüm.

Elim duraksadığında çizdiğim taslağın bir kadına benzediğini gördüm ama yarım kaldığı için kim olduğu anlaşılmıyordu.

Neden deftere bakmadan çizdiğim şeyler yüzünden hep başıma bir şey gelecekmiş gibi hissediyordum.

Resmi yarıda bırakarak sayfayı çevirdim.

Bu sefer çiçek böcek çizmeye karar vermiştim.

...

Sonunda Drake'in dersinden kurtulabildiğimde teneffüsümü Amy ile geçirmiştim.

Bana yine dersinden bahsetmişti. Benim dün gördüğüm tarih dersini o bu gün görmüştü ve okulun ilk kurucularının dikkatini çok çektiğinden bahsedip durmuştu.

İlk kurucuların kadın olması hoşuna gitmişti.

İkinci ders vakti geldiğinde Amy sayesinde dersimin Harold'a olduğunu öğrenmiştim.

Oda Drake gibi yaparsa bu sefer kontrolden çıkacağıma emindim.

...

"Emma, beni dinliyor musun?"

Harold'ın yüzü görüş açıma girene kadar daldığımın farkında bile değildim.

"Efendim?"

"Konumuz zihin okumak ve senden bunu denemeni istiyorum."

'Ne diyorsun sen' der gibi baktığımda "nasıl yapılacağını az önce anlattım, beni dinlemiyor musun?" diye sordu.

Yerimde doğrularak "üzgünüm dalmışım." dedim.

Harold sabit bir ifadeyle bakmaya devam ederken "seninle sonra ilgileneceğim." diyerek başkasının yanına gitti.

Hiç bir şey düşünmeden nasıl dalıp gitmeyi becermiştim ben?

Normalde bir insan dalıp gitse bile kulağı açık olurdu ama ben sanki başka evrene gitmiş gibiydim.

Başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım.

Tanrım, sen aklıma mukayet ol lütfen! İlk haftadan aklımı yitiremezdim.

Odağın bende olsun Emma...

Zihnimde duyduğum sesle bakışlarım Harold'ı buldu.

Bana bakıyor olması duyduğum sesin ona ait olduğunu kesinleştiriyordu.

Ona bakmaya devam ederken karşısındaki çocuğa yapması gerekenleri anlatıyordu.

"Aramızdaki bağı hissederek zihnime girmeyi dene. Sesini zihnimde duymak istiyorum Jonathan."

Sözleri ricadan çok öğrencisinden ödevini isteyen disiplinli bir hoca gibiydi.

Onu ilk kez böyle görüyordum.

Çocuk bir kaç defa deneyip başarısız olmuştu fakat bir süre sonra Harold ve çocuğun arasında sözsüz bir anlaşma varmış gibi birbirlerine bakmaya başlamışlardı.

Harold hafif bir şekilde gülerek "aferin" dediğinde başardığını anlamıştım.

Bakışları başka bir kızı bulduğunda "Agatha sende zihnime girmeye çalışarak Jonathanın bana ne dediğini sesli bir şekilde söyler misin?"

Agatha denen kızın gözleri ışıldıyordu "tabi ki" diyen sesi şen şakrak çıkmıştı.

Biz geriye kalanlar önümüzde ki üçlüyü izlerken Agatha denen kız çok geçmeden konuşmaya başladı.

"Jonathan gay olduğunu söylüyor hocam." diyerek gözlerini açıp yalandan bir şaşkınlıkla Jonathana döndü "gay olduğunu bilmiyordum Jon"

Jonathan kıza dönerek kızgın bakışları eşliğinde "sana gay olmadığımı söyledim!" dedi hafif yüksek bir sesle.

Agatha Harold'a dönerek onu onaylaması umuduyla "öyle demedi mi?" diye sordu.

Harold ise ne kızı onayladı ne de oyununu bozarak reddetti.

Agatha ise bunu fırsat bilerek "bak Harold'da onayladı." dediğinde araya girdim.

"İlk olarak ders saatlerinde hocana ismiyle hitap edemezsin. İkinci olarak" diyerek saati kontrol edip devam ettim "Harold'ın sessiz kalması seni onayladığı anlamına gelmez."

Kız bozulmuş bir ifadeyle bana bakarak "sen neden adıyla sesleniyorsun?" diye sordu şüpheli bir yüz ifadesiyle.

Eşyalarımı toparlayıp çantama doldururken "çünkü ders saati bitti." diyerek onu yanıtladım.

Kız daha da bozulurken Harold'ın bıyık altından güldüğünü görebiliyordum.

Oturduğum sıradan kalkarak kapıya yöneldim ve Harold'ı da benimle beraber sınıftan çıkardım.

Yürümekle uğraşmamak için ikimizi de ışınladığımda Harold "vay canına, gelişebilmene sevindim Emma." dedi.

Aslında kendimle beraber başka birini daha ışınlamayı öğrenmemiştim. Bu ilk denememdi ve başarabildiğime sevinmiştim.

Gerçi şaşırmamam gerekirdi. Drake bunun basit bir büyü olduğunu söylemişti.

Harold'ın karşısında dikilirken kollarımı göğsümde bağlamış ve tavrımdan taviz vermeden direkt konuya girmiştim. Drake'e anlattıklarımı tane tane Harold'a da anlatmaya başladım.

Ben anlattıkça Harold'ın yüzü şekilden şekle giriyordu resmen.

"Ana kütüphaneye girdiğini ve oradan bir kitap aldığını mı söylüyorsun?" derken sesini kısık tutmaya çalışıyordu.

Neden Drake ile aynı cümleleri kuruyorlar?

Neyse ki bahçenin ücra köşelerinden birine ışınlamıştım ki bizi kimse duyamazdı.

"Drake'in dediğine göre öyle olmuş." dediğimde "o kitabı görmem gerek Emma" dedi.

Cidden, kardeş olabilirler mi?

"Gri kara büyü kitabı ne işine yarayacak Harold?"

Gözleri açılırken "işime yaramaz ama hâlâ anlattıklarına inanamıyorum. Oraya asil aileler veya iznin olmadan girmen imkansızdı..." dedi inanamaz bir şekilde.

Düşünceli ve sıkkın bir ifadeyle "asıl sorun o değil..." dedim duraksayarak.

"Bundan daha büyük bir sorun mu var?" diyerek yanımızda beliren Drake'a döndüm.

"Ne işin var senin burada?" diye sorduğumda sesim mesafeli çıkmıştı. Bunu fark eden Harold şüpheyle ikimize bakmaya başladı.

"Siz ikiniz ne yaşadınız?" diye sorduğunda cevap vermedim.

Tavrımı gören Drake "kendini kontrol etmeyi becerebilmen için gerekliydi, bunu biliyorsun." dediğinde inanamaz bir şekilde ona döndüm.

"Sence tek seferde irademi korumayı başarabildim diye başka bir durumda da kontrolümü sağlayabilecek miyim?Tek seferlik bir şey için beni bütün sınıfın önünde dövdürmen gerekli miydi cidden?!"

Harold hayretle Drake'a dönerek "bu doğru mu?" diye sordu.

Drake gözlerini benden çekmeden "doğru, negatif duygularını kontrol edebilmeyi öğrenmesi için onu sinirlendirmem gerekiyordu." dedi.

Bir de beni dövdürdüğünün açıklamasını mı yapıyordu?

"Diğerlerine ne yaptıysan bana da ondan yapabilirdin!" dediğimde anında buna da bir açıklama buldu "sen diğerleri gibi değilsin, o tekniği sende uygulasaydım kontrolden çıkardın."

Bakışlarımı Drake'dan çekerek sanki o burada yokmuş gibi Harold'a döndüm.

O ise onaylamaz ama aynı zamanda onu anlıyormuş gibi bir bakışla Drake'a bakıyordu.

"Konuya dönelim" diyerek sessizliği bozan yine Drake oldu.

"Ana kütüphaneye gitmen dışında ki daha büyük sorun nedir?"

Ona dönmeden bakışlarını bana çeviren Harold'a doğru konuştum.

"O kütüphanenin resmini iradem dışında çizmiştim. Resmi çizdikten sonra kütüphanede buldum kendimi. Senden önceki dersimde de kendimi bir kadını çizerken buldum ama bunun farkına vardığımda resim yarım kaldı, kim olduğu anlaşılmıyor."

Bir yandan açıklama yaparken bir yandan da çantamda ki defteri çıkartıyordum.

İkisi dikkatle bana bakarken, ben yere eğilmiş çantamdan çıkardığım defteri açıyordum.

Yarıda bıraktığım resmi bulduğumda ikisine doğru tutarak "içimde kötü bir his var" dedim.

İkisinin de ifadesinden resimde ki kadını çıkaramadıkları belli oluyordu.

"Madem içinde kötü bir his var o zaman sana uzun bir süre kağıt ve kalem yok."

Drake elimdeki defteri alarak uzanıp çantamı da aldı.

Kaşlarımı çatmış ona bakarken Harold "o haklı, ne olacağı belli olmaz Emma. Bir süre kağıt ve kalemlerden uzak durmaya çalış." dediğinde onu onayladım.

"Öyle diyorsan."

Drake'in elindeki eşyalarıma son kez bakarak sonraki dersimi öğrenmek için Amy'nin yanına ışınlandım.

"Bende her yerde seni arıyordum! Neredesin kızım sen?"

Amy beni görür görmez oturduğu yerden kalkarak söylenmeye başlamıştı.

"İşim vardı, ne oldu?" dedim sorarcasına.

Endişeyle beni süzerken "az önceki dersim ortak dersti" diyerek sustu.

"Ee?" dediğimde söylemekle söylememek arasında gibiydi.

"Derste kara büyü elementli olanlarda vardı. Bazı şeyler duydum, sen iyi misin?"

Ne yani 1 saatte hemen yayılmış mıydı?

"İyiyim" diyerek sorusunu kestirip attım.

"Sonra ki dersimi hatırlayamıyorum, sen biliyorsundur." dediğimde cevabıma inanmamış bir şekilde bakarken "ortak ders" dedi.

Muhtemelen bu derste Amy de olacaktı.

"Hadi derse gidelim o zaman." dediğimde üstelemeden koluma girerek neşeyle konuyu değiştirmeye çalıştı.

Umarım bir gün Amy'nin yanında benden korkmasına neden olacak bir şey yapmazdım.

Ona artık sıradan bir arkadaş gözüyle bakıyordum o yüzden ona zarar vermek istemezdim

💚Devam Edecek💚

💚Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alayım🤭🧚‍♀️ ~

💚Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. Ben yazarken çok eğlendim şahsen 😁 ~

💚Drake ve Emma ikilisinin ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? ~

💚Drake'in derste Emma'ya yaptıkları ve Emma'nın tepkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? ~

💚Peki Emma'nın resimleri hakkında ne düşünüyorsunuz? ~

💚Sonraki bölümde görüşürüz. Kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın dostlar💕🧚‍♀️🌼

💚Yazılış tarihi: 01/05.09.2023

💚Düzenlenen tarih: 08.04.2024

Continue Reading

You'll Also Like

2.5M 153K 71
Mizah#1 04/03/18 "Tamız hocam." Buğra arka sıradan anırdığında kafamı hızla hırkamdan kaldırdım. "Aaaaa ilk okul günü hatta ilk saati uyunmaz ama...
689 36 1
Bir FBI ajanı olan Sena geçmişinde ki izlerinden, geride bıraktığı insanlardan kaçabilecek mi? Ve daha da önemlisi ajan olduktan sonra ki aldığı yar...
276K 24.3K 44
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...
541 171 18
Geçmişiniz en derin köşesinde ki bir sırla hayatınız ne kadar değişebilir. Sizin belki fazlasıyla. Ama Melodi için bu geçerli değil. O yıllarca ke...