For Baby | TAEKOOK |

By Jeonlutae

106K 8.2K 5.8K

Bekar bir baba olan Jungkook, kızı ile yeterince ilgilenemediği için güzel Kim Taehyung'u biricik kızının bak... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
12
13
14
Final

11

5.6K 478 362
By Jeonlutae

Xx selamlar. Yeni bölüme hoş geldiniz. Üzücü haber, elimdeki tüm taslaklar bitti. Ananı sikiyim dediğinizi duyar gibiyim. Ancak merak etmeyin. Siz bu bölümün sınırını geçene dek yeni bölümü yazacağım.

Bölüm sınırımız; 60 Oy 250 Yorum

Yazım yanlışları varsa kusuruma bakmayın. Keyifli okumalar dilerim♡

***

"Taehyung, bana kahve yapar mısın?". Sözlerini işittiğimde elimi usulca tutuşundan kurtarmış ve son derece kendimden emin bir ses eşliğinde ona cevap vermiştim.

"Yapamam. Ben buraya Eunmin'e bakmak için geldim. Size kahve yapmak için değil. Bebek için buradayım. Unuttunuz mu?. Yüzüme affallamış bir eda ile baktığında sinirle gözlerimi devirip mutfaktan çıkmıştım.

Onca sözlerinden sonra bir de sana kahve yapacağım öyle mi? Yok ya! Oldu paşam...

Merdivenlere yöneldiğim sırada mutfakta kopan büyük gürültü ile nerdeyse koşar adım mutfağa geri girmiştim.

"Aman tanrım!". Jungkook yere düşmüş, düşerken de masaya da kendiyle beraber yeri boylatmıştı. Masanın üzerindeki bardaklar ve sürahi tuzla buz olmuştu.

Of feci sarhoştu bu ya...

Hızla yanına gidip onun koluna girmiş ve onu yavaşça yerden kaldırmıştım. Ancak ayakta duramıyordu bile. Başını boynuma gömmüş ve sert soluklar alıp vermeye başlamıştı.

"Odanıza gitmek ister misiniz?". Omzunu usulca dürtükleyip konuştuğumda, dudaklarını her bir kelimesinde boynuma değecek şekilde mırıldanmıştı.

Ahh...İçim bir hoş olmuştu doğrusu.

"Kahve istiyorum.". Dediğinde gözlerimi devirip, onu merdivenlere doğru yürütmeye başlarken mırıldanmıştım. "Yapacağım kahveni sus da yürü!". Ayy insanı deli edersin sen Jeon!

Ayıkken ayrı, sarhoşken ayrı gıcıksın sen ya...

Kollarını bedenime iyice sarıp nerdeye tüm ağırlığınaı benim üzerime verdiğinde güçlükle onu odasına götürmüştüm...

Onu yatağa sertçe bıraktığım gibi bacaklarını da yatağa uzatmasına yardımcı olmuştum. Daha sonra ise ayağındaki ayakkabıları çıkardığım gibi komodinin üzerindeki abajuru yakmıştım.

Yanından ayrılmak üzere harekete geçtiğim an eli birden bileğimi sarmış ve beni durdurmuştu.
Şaşkın bakışlarımla ona döndüğümde baygın bakışlarla beni izlediğini fark ettim.

Tanrım...Ben ondan uzak durmaya çalışıyorum fakat bu kararım onun davranışları ile daha da dayanılmaz ve karşı konulamaz bir hal alıyor.

Ne yapacağım ben?

"Taehyung...". Tatlı tatlı bana seslendiğinde derin bir nefes verip, yanı başına eğilmiş ve bileğimi kavrayan elini avuçlarımın arasına almıştım.

Başımın tatlı belası...

"Efendim.". Boşta kalan elini yüzüme doğru götürüp yanağımı okşadığında gözlerim doldu. Keşke benim olsan...Keşke birbirimizin olsak.

"Özür dilerim.". Sertçe yutkunmuş ve bakışlarımı üzerinden kaçırmakla yetindim. Ancak kısa süre sonra işaret parmağı ile çenemin altını okşayıp başımı ona çevirmemi sağladı.

"Dudaklarını öpmek istiyorum.". Hırıltılı sesi ile fısıldadığı an başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Siktir...

Hızla çömeldiğim yerden kalktığımda ellerimin arasında duran eli sertçe düşmüştü. Hayır, Taehyung hayır...İnanma ona güzelim.

Kapılma ona...

Muhtemelen ayılınca bu sarf ettiği sözleri dahi hatırlamayacak.

"Taehyung'um...". Gözlerimi sıkıca yummuş ve sert bir soluk çekmiştim içime. Aptal işte. Saçmalıyordu gene...

"B-ben kahvenizi yapayım.". Bir cevap vermesini beklemeden koşarak çıkmıştım odasından. Kapısını sertçe çekip örttüğüm an sırtımı kapıya yaslayıp elimi kalbime götürdüm...

"Tanrım ölüyorum...". Elimi hızla yüzüme çıkarıp çoktan akan göz yaşlarımı sildim ve usulca burnumu çektim.

Adı üstünde sarhoş. Saçmalıyor...Ama bu saçmalık beni mahvediyor...

***

Kahveyi bir hışım pişirdiğim gibi soluğu Bay Jeon'un odasında almıştım. Fakat o çoktan uykuya dalmıştı bile...

Elimdeki tepsiyi komodinin üzerine bıraktığım gibi usulca yanına çömelmiş ve omzunu dürtmüştüm. Kahveyi şimdi içmezse uyandığı zaman kusacaktı. Bu yüzden onu uyandırmayı tercih etmiştim.

"Bay Jeon...". Ona seslenip omzunu dürtüklemeye devam ettiğim an yorgun gözlerini usulca aralamıştı. Kıyamam sana...

Öyle yorgun görünüyordu ki...

"Kahveni getirdim. Do-doğrul biraz olur mu?". Sözlerimi işittikten sonra yüzüme bir süre avel avel bakmış daha sonra ise yattığı yerden doğrulup, sırtını yatak başlığına yaslamıştı.

Hızla komodinin üzerinde duran kahve fincanını aldığım gibi eline tutuşturmuştum. Kahvesini içmeye başladığı vakit Eun'un sesini işitmiştim. Ağlıyordu...

"Siz için. Ben bir Eunmin'e bakayım...". Başıyla beni onayladığı an hızla odama gitmiş ve yatağın üzerinde kımıldanarak ağlayan bebeğimi kucağıma almıştım.

"Ağlama güzelim...Ne oldu sana?". Onu pış pışlamaya başladığım an altına yaptığını anlamıştım. Rahatsız olduğu için ağlıyordu belli ki.

Hızla, vakit kaybetmeden bebeğimin altını temizlemiş ve onu yeniden uyutmak adına kucağıma almıştım.

Odada kaç tur attığımı ve kaç saat boyunca onu uyutmaya çalıştığımı saymayı bırakmıştım. Uyuduğunda ise gün çoktan ağarmıştı...

Öyle uykusuzdum ki bebeğimi yanıma yatırdığım an kısa süre içerisinde ben de uykuya dalmıştım.

***

Gözlerimi usulca araladığım an elimle üstün körü bir şekilde yanımı yoklamıştım. Ancak elimi boşluk sarmaladığı an korku ile gözlerimi aralayıp yattığım yerden doğrulmuştum.

Eun...Sikeyim o yoktu!

Yatağımdan kalktığım gibi koşarak aşağı kata inmiştim. Tanrım nerde bu çocuk? Koridorda koşarak ilerlemeye başladığım an hizmetli ajumma beni durduruvermişti.

"Nereye gidiyorsun böyle ağlayarak güzel oğlum?". Elimin tersi ile yanaklarımı sildiğim an burnumu sertçe çekmiştim.

"Ajumma Eunmin y-yok. Onu gö-gördün mü?". Elini usulca yüzüme getirip yanaklarımı silmiş ve gözlerimin önünde düşen saçlarımı kulağımın arkasında sıkıştırıp gülümsemişti.

"Nasıl da korkmuş benim oğlum böyle? Aşağıda mutfakta Eunmin. Bay Jeon ona mama yediriyor...". Tanrım çok şükür...

Şükürler olsun.

Sertçe yere düştüğüm an ellerimi yüzüme kapamış ve için için ağlamaya başlamıştım. Bu ağlayışımın sebebi başkaydı ama...Bu zamana dek öyle acılar yaşamıştım ki bu olayı sanırım bahane olarak almış ve içim çıkarcasına ağlamaya koyulmuştum.

Bu olay için değil kaybolan gençliğim ve hiçe sayılan duygularım için ağlıyordum...İşte o an Jungkook'un sesini işitmiştim.

"Taehyung?". Endişe ile koşar adım yanıma geldiği gibi beni kolları arasına almadan önce endişe ile konuşmuştu. "Neyi var onun? Neden ağlıyor?". O an beni daha çok kavrayıp nerdeyse kucağına oturtacak raddede beni kendine çekmişti.

"Eunmin'i yanında göremeyince çok korkmuş. Ağlayarak onu arıyord-". Jungkook ajummanın sözünü bitmesini beklemeden yeniden bana dönüp mırıldandı.

"Güzelim...Neden bu denli korktun ki? Bu eve benden habersiz kimse giremez. Girse bile size bir zarar gelmesine izin vermem.". Başımı boynuna gömdüğüm sırada göz yaşlarım iç çekişlere dönüşmüştü.

Bana güzelim demişti. Yine aynısını yapıyordu işte...

Yine, yine!

Beni bir hışım kavradığı gibi bedenimi kucağına almış ve odama doğru ilerlemeye devam etmişti.
Öyle güzel kokuyordu ki göğsünde deliksiz bir şekilde uyurmuşum gibi geliyordu.

Sırtımın soğuk yatakla buluşması ile bozguna uğraşmıştım adeta. Kollarımı usulca ondan ayırdığım an ıslanan yanaklarımı yeniden temizledim.

Usulca yanıma oturduğu an yatak biraz hareketlenmişti. Daha sonra ise uzanıp ellerimi avuçları arasına aldı. "Ağlama...Bak ben burdayım. Eunmin de burada güzelim. Çok güzel uyuyordun, sabaha dek uykusuz kaldığını biliyorum. Bu yüzden sen uyurken onunla ben ilgilenmek istedim.". Yüzüm alev alev yanmaya başlamıştı. Kalbim deli gibi hızlı atıyordu...

Tanrım...

İstemiyorum bana iyi davranmanı. Beni istemiyorsan neden böyle yapıp beni üzüyorsun? Canımı yakıyorsun...

"Eğer sadece patronumsan öyle davran. Benden uzak dur. Ne olur...". Sızlayan ve çoktan kızarmış olduğu muhtemel olan burnumu çekmiş ve ellerimi avuçlarının arasından kurtarmıştım.

O da zaten benden uzaklaşmış ve kısa süre sonra ayağa kalkmıştı...Ne bekliyordum ki? Tekrar elimi tutmasını mı? Bize bi-bir şans vereceğini dile getirmesini mi?

Hiçbir şey...Hiçbir şey beklemiyorum ondan artık.

O an aşağı eğdiğim başımı usulca kaldırıp onun gözlerine bakmıştım. "Dün gece söylediğin şeyleri hatırlıyor musun?". Kaşları anlamaz bir şekilde havalandığı an çaresizce, acizliğimi bastırmak adına kıkırdadım ve bakışlarımı gözlerinden kaçırdığım an mırıldandım.

"Dudaklarımı öpmek istediğini söyledin...Bana, bana Taehyung'um dedin. Abimden başka kimse bana böyle seslenmedi...".

Yanıma usulca yaklaşıp elini yüzüme doğru çıkardı tenimi okşamak adına. Ama elini yumruk haline getirip usulca aşağı indirdiğinde gözlerimi sım sıkı yumup mırıldandım.

"Baksana Jungkook...Artık seni istemiyorum."

***

Bölüm sonu...

Diğer bölümde görüşene dek kendinize çok iyi bakın. Merak etmeyin sizi bölümsüz bırakmayacağım. Siz sadece sınırı geçmeye bakın.

Ufak bir not bırakmak istiyorum.

Not: Bölümlerde oy sınırını geçmek adına, noktalama işaretleri, sayılar ve randomlar atıyorsunuz. Bunu yapmayın, zaten siliyorum. Boşu boşuna yorulmamış olurum beni dinlerseniz.

Onun dışında şuanlık bir şey yok. Sınırı tekrar hatırlatıp gideyim.

Sınır: 60 Oy 250 Yorum

Continue Reading

You'll Also Like

12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
73.1K 5.2K 20
Koştu. Nefesinin yettiği kadar, kalbinin sesini işitebildiği kadar koştu. Önüne, arkasına, sağına, soluna heryere bakındı. Aşktan kör olmuş gözleri k...
10K 563 16
Ailesiyle birlikte başka bir ülkeye taşınan üniversite öğrencisi kim taehyung onu isteyen görünmez safkan bir vampir Jeon jungkook seme: kook uke:...
905 97 10
ünlü buz patencisi olma hayali olan kim taehyung buz pistinden çıkıp eve giderken aşık olduğu idol jeon jungkooku yerde kanlar içinde görür.