TXT ama Soobin'siz
Yeonjun:
Beyler
Hazir mi her sey
Taehyun:
Hazir
Beomgyu:
Hazir
Kai:
Degil
Yeonjun:
Ulan senin tek gorevin oturup bizi izlemek
Nasil hazir degil
Kai:
E cunku ben hazir degilim
Hala nah yaparsin diyorum
Taehyun:
Ulan
İki gundur bir insan hic mi fikrini degistirmez
Nasil bir sey bu
Beomgyu:
Degistirmeyi birwk
Yeonjun hyungu her gordugunde nah yaparsin diyip yanindan geciyo
Cocuk vazgececek en sonunda
Yeonjun:
Yo
Gecmem
İnat ettim hatta
Yapcam
Sonra da kaiye kapak cekecem
Kai:
Nah yaparsin
Yeonjun:
Acilicam ulan
Sana ne
Soobine acilicam iste inat ettim
Hem sen nasil hazir olmayabilirsin ki
Kai:
Rezil olusunu izlemek icin marketten cips ve kola aldim
Kasadayim su an
Bes dakikaya hazir olurum
Yeonjun:
Ben bunu dovucem ya
Beomgyu:
Dobucem*
Taehyun:
?
Beomgyu:
Aliskanlik olmus
Oyle yaziyoeum ben hep
Neyse
Kai kirma lan cocugun hevesini
Yeonjun:
Cocuk muyum lan ben
Taehyun:
Degil misin
Kai:
OF NEYSE
sikildim
Beomgyu:
Ney
Taehyun:
Ney
Yeonjun:
Ney
Kai:
Hyunjin hyung ile fazla mi takiliuosunuz lan siz
Ne bu fesatlik
Tr klavye ile mi yazayim illa
Ciktim marketten
Gidiyorum parka dogru
Yeonjun:
Ben de oradayim sayilir
Getirin soobini
Beomgyu:
Getiriyoruz
Oradayiz 10 dakikaya
Taehyun:
Ya bu diyo ki njye ikiniz birden kafanizi telefona gomdunuz azcik benimle ilgilenin
Yeonjun:
E ilgilensenize cocikla
Nasi ana babasiniz siz
Pu size
Beomgyu:
Ana baba mi
Taehyun:
Ana baba mi
Kai:
Ulan siz de acilin artik ikiniz birden birbirinize asiksiniz hala fark etmiyosunuz enayi gibi yeter ulan|
Kai:
Heh
Tamam kurdum ben tesisati
Cipsim, kolam, keyfim, kahyasi ve ben haziriz
Bakin
Kai:
Yeonjun:
Mandalinayı nereden buldun ve bu kilik ne ae
Kai:
Ya
Agaclarin arasina girdim iste cipsi kolayi falan ayarladim
Baktim yere mandalina dusmus aldim ben de
Hem ne varmis gayet mukemmelim bence
Beomgyu:
Oylesin kardesim
de
Ne ara gittin lan oraya isik hizinda mi hareket ediyosun
Kai:
Yoncun hyungun rezil olusunu izlemek icin isik hiziyla bile hareket edebilirim
Yeonjun:
Kes lan
Neredesiniz
Hazirim ben
Bekliyorum
Kai:
He hazir
Goruyom ben burdan
Normalden daha cok keriz gibi duruyo
Yeonjun:
Ulan
Senin derdin ne benimle
Salsana beni
Kai:
Yo
Beomgyu:
İki dakikaya orqdayiz
Taehyun yazamiyo soobini iyi oyalim diye
Yeonjun:
25 dakikadir akli nerdeymis
Beomgyu:
Sprdm
Swnde desi
Nw dito by
Kai:
Sana by
Beomgyu:
Gwldij
subini firlatip kaciwyoruz
Yeonjun:
Top mu bu cocuk amina
2 kişi gördü.
♡
Telefonu cebime sıkıştırıp gerginlikle beklemeye başladım. Durduğum yerde duramadığım için oturduğum banktan kalkmış, ayakta dikiliyordum.
Sağ tarafımda kalan ağaçların olduğu yere baktığımda Kai'yi görememiştim. Cidden iyi gizlenmiş gibiydi. Her ne kadar yapamazsın dese de... Farklı bir anlamı yoktu, cidden yapamayacağımı düşünüyordu.
Bu tarafa doğru şaşkın bakışlarla gelen Soobin'i gördüğümde kalbimin ritmi yine hızlanmıştı. Durup durup arkasına bakıyor, anlam veremeden yine yürümeye devam ediyordu. Başını kaldırıp beni gördüğünde güzel yüzüne bir tebessüm konmuştu.
"Hyung! Selam." Bu vardı bir de. Diğerleri bana sadece ara sıra hyung dese de Soobin çoğu zaman aramızdaki bu 'resmiyeti' bozmuyordu.
Elimi kaldırıp ben de ona selam verdiğimde yanıma gelmiş, karşımda durmuştu. "Taehyun ve Beomgyu ile dolaşıyorduk, aniden beni bırakıp gittiler. Buraya gelmemi söyleyerek koşarak uzaklaştılar." Bu kerizlere iş vermek doğru bir fikir miydi acaba?
"Aslında iyi olmuş, ben de seninle bir şey konuşmak istiyordum." Boğazım kurumuştu sanki aniden. Cümleyi zor kurmuştum resmen. Soobin kaşlarını çatarak bana bakarken meraklanmıştı. "Önemli bir şey mi?"
Evet anlamında başımı salladım. Arkama dönüp az önce oturduğum banka koymuş olduğum suyu alıp kafama diktim. Biraz daha rahatlamış hissedince şişeyi bankın yanındaki çöp kutusuna attım. Tabii ki içine düşmemiş ve bankın üzerindeki yerini tekrar almıştı.
Soobin hâlâ konuşmuyor, bir şey demeden bana bakıyordu. Artık konuya girmem gerektiğini anlayınca yutkunup elimi enseme attım. Sonra fazla gergin olduğum anlaşılmasın diye ellerimi serbest bırakıp rahat bir pozisyon almaya çalıştım. "Hyung, artık söyleyecek misin?"
Tekrar yutkunup konuşmak için dudaklarımı araladım. "Soobin, biliyorsun... Biz seninle yıllardır arkadaşız. Her sorunu beraber çözdük, hep birbirimizin yanındaydık..." Fazla uzattığımı hissedince kendi kendime göz devirdim. "Ama ben sanırım bu arkadaşlığı bozacak bir şey yaptım."
Soobin hâlâ anlamamış bir şekilde bana bakarken derin bir nefes alıp verdim ve tekrar konuştum.
"Soobin, ben seni..."
Henüz cümlemi bitiremeden çalan telefon yüzünden birkaç küfür savurmuştum. Soobin cebindeki telefonu çıkarıp açtı ve kulağına yaklaştırdı. Birkaç saniye boyunca karşısındaki kişiyi dinledikten sonra, "Hemen mi?" dedi ve diğer elinin parmaklarıyla burun kemerini sıktı.
Yine birkaç saniye içinde telefonu kapatmış ve arka cebine koymuştu. "Yeonjun, ablam buraya gelmiş. Gidip onu karşılamam gerekiyor."
Ben bir şey diyemeyip ona bakarken tekrar konuştu; "Bir şey söylüyordun, bölündü. Devam edecek misin?"
Konuşabilecek, böyle bir itirafı yapabilecek cesareti artık hissetmiyordum kendimde. Benden bir cevap beklediğini fark edince umursamaz bir tavırla elimi havada salladım. "Boş ver, önemli değildi zaten. Git sen." O bana el sallayıp koşar adım uzaklaşırken arkasından bakmak dışında bir şey gelmiyordu bir elimden. "Soobin, ben seni seviyorum..." Az önceki cümlemi fısıldayarak devam ettirdiğimde, o çoktan gitmişti.
Tüm bunlar olurken Huening Kai, Taehyun ve Beomgyu;
Taehyun dudak okuyabildiği için şanslıydık. Beomgyu ve o Soobin'i parka gönderip hemen benim yanıma gelmişti arkadan dolaşarak.
"Soobin, ben seni..." Taehyun konuşup devam etmeyince ona baktım. Kaşlarını çatmıştı. "Ben seni sikerim, mi dedi?" dedim kendimi tutamayarak. Sol yanımdaki Beomgyu kendini tutamayıp gülerken ben de onunla beraber güldüm. "Devam etmedi." Taehyun'un söylediğiyle tekrar Yeonbin ikilisine baktık.
Soobin, cebinden telefonunu çıkarmış ve biriyle konuşuyordu. "Tam da sırasıydı ha!" Beomgyu'ya başımı salladım. Bir an cidden yapacak sanmıştım.
"Lan, nereye gidiyor bu?" Soobin aniden Yeonjun'dan uzaklaşıp parkın çıkışına doğru gidince kendimi tutamayıp konuşmuştum. Ne olduğunu söylemesi için Beomgyu ile beraber Taehyun'a baktık. "Ablasının geldiğini ve onu karşılaması gerektiğini söyledi. Hastaneye gideceklermiş."
"Siktir ya," Beomgyu küfür ederken ben hâlâ Yeonjun'u izliyordum. Garibim sadece çoktan gitmiş olan Soobin'in arkasından bakıyordu. "Ablasının da bu saatte mi ineceği tutmuş o uçaktan, anlamadım ki." Taehyun da söylenmeye başlayınca oflayıp ayağa kalktım.
"Gelin, şu salağın yanına gidelim." İkisi de benimle beraber ayağa kalkınca eşyaları sonra toplamak için orada bırakıp Yeonjun'un yanına doğru gitmeye başladık.
Ablası başka bir şehirde, ailesiyle beraber yaşıyordu Soobin'in. Bugün hastane randevusu olduğu için uçakla buraya geleceğinden bahsetmişti ama böyle bir denk gelmeyi hiçbirimiz beklemiyorduk. Ablası buraya yabancı olduğu için de Soobin ona yardımcı olmaya gitmişti.
Yeonjun'un yanına vardığımızda kendini banka bırakmış, boş gözlerle ayaklarını izliyordu.
Bizim geldiğimizi fark ettiğini biliyordum ama başını kaldırmamış, bir şey dememişti. Aniden başını kaldırıp bana bakınca, yorgun ve hüzünlü bakan gözleriyle karşılaştım. "Haklıydın, yapamadım."
Yanımdaki Taehyun dirseğini karnıma geçirince olduğum yerde eğilip istemsizce inledim. "Senlik bir şey yoktu ki, sen yaptın sayılır. Telefonun, ablasının, hastanenin, randevunun, randevu sisteminin..." Beomgyu konuşmaya devam edecekken üşenmiş olacak ki birilerini suçlamayı bırakıp cümleyi bitirmişti. "...suçu."
"Beomgyu'ya katılıyoru-" Daha cümlemi bitiremeden bu sefer de dirseğini karnıma geçiren Beomgyu olmuştu. "Ulan, ben ne yaptım? Bir dövmediğiniz kaldı." dedim acı içinde. İki büklüm olmuştum bunların yüzünden.
"Boş versenize, yapabileceğimi düşünmek bile hataydı." Yeonjun umutsuzca konuşup sırtını banka yaslayınca doğrulup konuştum. "Hayır hyung, yapabilirsi-" Bu sefer de bu salakların ikisi birden karnıma dirseklerini geçirince bağırıp arkaya doğru sendeledim ve yere düştüm.
"Hay sokayım ama size de, ulan bu sefer ne yaptım?" O ikisi birbirine bakıp gülerken Yeonjun bize bakmıyordu bile. Cidden fazla üzülmüştü. "Beni yalnız bırakır mısınız?" dedi boş gözlerle bir noktaya dalgınca bakarken.
"Hayır." Üçümüz birden aynı anda konuşunca bıkkınlıkla bize baktı. "Lütfen." Diğer ikisi de benim yanıma gelip yere oturunca kalkmaya üşendiğim için yattığım yerden doğrulup onlar gibi oturdum.
Hiç konuşmayıp üçümüz birden Yeonjun'a baktığımızda gözlerini devirip başını bankın arkasına yasladı. Anlaşıldı, sabaha kadar buradaydık.
*
Ulan Yeonjun ne çektin sen Yeonjun
Önceki bölümü atlamayın, iki tane yayınladımm