Yazardan
Koridorda uzun topuklarının sesi yankılanıyordu. Onu gören bir daha arkasına dönüp bakıyordu. Koyu yeşil eteği, kahverengi, askılı cropunun içinde mankenlerden farksızdı. Beyaz gömleğinin sol üstünde yazan ismi gururla taşıyordu resmen.
Eteğini düzeltip kapıyı çaldı. İçeriden onay geldiğinde kahverengi kapıyı açarak içeri girdi. Kendinden büyük adama selam verip, elindeki listeyi ve Hyunjin'e ait olan dosyayı doktorun önüne koydu.
"Efendim bunlar Hyunjin Bey'in onay dosyası. Psikoloğu tarafından kontrol edilerek onaylandı."
"Teşekkürler Chaeryeong, Hyunjin bugün saat dört gibi çıkabilir. Evrakları imzaladım say."
Kızıl doktor samimi bir gülümsemeyle karşılık verip odadan çıktı. Odadan çıktığında samimi gülümsemesi şeytani bir gülümsemeye dönüştü. Ardından Hyunjin'in odasına odasına doğru ilerledi. Kapıyı çalmadan odaya daldı.
" İnsan bir kapıyı çalar. "
" Niye? Cumhurbaşkanı falan mısın?"
"Neyse... Ee nolmuş?"
"Bugün saat dörtte özgürsün."
Hyunjin sevinçle yatağından kalkıp Chaeryeong'a sarıldı. Onu havaya kaldırıp kendi etrafında bir kere döndürdü.
"Bir sal be tanrının cezası! Ben olmasam hiçtin."
"Sanırım öyleydim! Çok teşekkür ederim Chaer!"
"Ne demek canım, her şeyde mükemmel olmak benim suçum mu?"
Hyunjin kıkırdayıp tekrardan Chaeryeong'a sarıldığında bu sefer Chaeryeong'da karşılık vermişti.
"Teşekkürler kızıl doktor. Peki ya sana olacak?"
"O kolay iş."
***
Yeji
"Felix anladım üzgünsün ama biraz mutlu olmayı deneyemez misin?"
Jisu bıkkın bir sesle konuştuğunda ona hak verdim. Felix bir haftadan beri böyleydi. Ben de Hyunjin için üzülüyordum, abim sonuçta ama biraz abartmıyor muydu?
"Olamam. Hyunjin'i ne zaman ziyarete gitsem bana soğuk davranıp kısa cevaplar veriyor."
"Hyunjin bu, ne bekliyordun?"
"Bana daha önce böyle davranmamıştı. Sorun bende mi?"
"O kalın kafalıya hesabını soracağım!"
"Sakin ol Ryu."
Kapı açılma sesini duyduğumda bakışlarımı o yöne çevirdim. Chaeryeong içeri girdiğinde ona gülümsedim ancak bana sessiz ol anlamında işaret yaptığında anlayamadım.
Arkasından içeriye Hyunjin girdiğinde gözlerim kocaman açıldı ama pek çaktırmamaya çalıştım. Diğerlerine baktığımda Felix dışında hepsi Hyunjin'i fark etmişti.
Hyunjin, sessizce Felix'e yaklaşıp gözlerini kapattı. Felix şaşırarak gözünü kapatan ellere dokunduğunda Hyunjin'in parmağındaki siyah-beyaz yüzüğü fark etti.
"Bir saniye yoksa... Hyunjin!"
Oturduğu yerden hızla kalkıp Hyunjin'in kucağına atladı. Ayaklarına beline, kollarını ise boynuna dolayıp sıkıca sarıldı. Hyunjin'de aynı şekilde karşılık verdiğinde onları gülerek izliyordum.
"Kusucam şimdi."
Yuna kusuyormuş gibi yaptığında yanında oturan Jisu ona yan bir bakış atıp önüne geri döndüğünde surat ifadesine kahkaha atmakla meşguldüm.
Nihayet Felix, Hyunjin'in kucağından indiğinde sarılma sırası Ni-ki ve bana gelmişti. Abime sıkıca sarılıp onunla özlem gidermiştik. Gerçi kaybolan yıllarımızı bir ömür geçse bile telafi edemezdik ama artık geleceğe bakmak gerekti, geçmişe değil. Olan olmuştu, bir şey yapamazdık.
***
"Hey Yeji! Eğer art arda on fondip içersen sana Taylor swift albümü alırım!"
"Yemin et!"
"Felix'in üstüne yemin ederim!"
"Gaza gelme Yeji."
"Karışma Ryu, onu haklayacağım."
Hep beraber Hyunjin'in gelişini kutluyorduk. Yemek yiyor ve içki içiyorduk. Daha güzel bir şey olamazdı. Gerçi nasıl hastaneden çıktığını kimse bilmiyordu, Chaeryeong'da söylemiyordu.
Masadaki içkileri önüme alıp art arda içtim. Kafamın bu kadar hızlı güzel olacağını düşünmemiştim ama iyi hissettirdi, kendime geldim en azından.
"Tamam tamam! Ceza verme sırası ben de!"
Ni-ki dikkatleri kendine çekerek konuşmasını yapmaya başladı. Daha doğrusu kurbanını seçmeye başladı.
"Kurbanım... Yuna!"
"Siktir."
"Bence sana üç numara çok yakışacak!"
"Hayır, seni öldürürüm!"
"O zaman ceza bulamadım."
Ni-ki hüzünle yemeğine devam ettiğinde benimde yavaştan başım dönmeye başlamıştı. Yemeğin yerini göremiyordum ve bu da sinirimi bozuyordu!
"Yeji, saçın yemeğe giriyor. Ayrıca boş tabakta neyi arıyorsun?"
"Gel buraya kızarmış et!"
Ryujin ayağa kalktığında onu çok umursamadım. O yemeği yemek istiyordum. Ancak elimdeki çöpstikleri kaptığında sinirle ona döndüm.
"Bıraksana!"
"Uyku vakti küçük bebek."
"Uyumak istemiyorum, yemek yemek istiyorum!"
"Ağlama bebeğim."
"Ben bebek değilim!"
Ryujin bıkmış gibi öfleyip beni kucağına aldı. İlk başta şaşırsam da ardından kurtulmak için çırpınmaya başladım. Ancak kulağıma eğilip fısıldadı.
"Eğer eğlenmek istiyorsan sessiz ol."
Ne demek istediğini anladığımda ağzımı kapatıp konuşmama kararı aldım. Ardından kollarımı boynuna dolayıp kafamı omzuna gömdüm. Sessizleştiğimde Ryujin memnunca merdivenlerden çıkıp odama getirmişti beni.
Yatağa yatırdığın gözlerim ışığa takıldı. Ben ışığı izlerken Ryujin bir şeylerle uğraşıyordu. Ancak neyle uğraştığına çok takılmamıştım. Kısa süre sonra yanıma yattığında üstündeki uzun, bol tshırtü çıkardığını fark ettim. Onun yerine siyah, askılı bir crop vardı. Gülümseyerek vücudunu süzdüm.
"Şu an çok güzel göründüğünün farkında mısın Ryu?"
"Peki sen tatlılığının farkında mısın?"
"Bilmem..."
"Seni öpmek istiyorum."
"O zaman özgürsün."
Ryujin büyük bir özlemle dudaklarıma yapıştığında ellerimi çoktan saçlarına daldırmıştım. Yumuşak ve güzel kokan saçları... Bana dünyaları veriyordu.
Öpücükleri boynuma indiğinde gözlerimi kapadım. Onu ruhuma kadar hissediyordum. Tekrar dudaklarıma çıktığında ellerimizi kenetledi. Üstümden kalkıp, beni kucağına aldı. Ayaklarımı beline, ellerimi boynuna doladım. O ise ellerini kalçamda tutarak dudaklarımdan öpüyordu. Arada boynuma iniyor, açık olan omzumu öpüyordu. Biraz daha havaya kalktığımda boynumdan daha da aşağı indi. Biraz da oraya öpücüklerini bıraktığında dudaklarıma tekrar geri döndü.
Yeni bölümmm
Uzun zaman oldu üzgünüümm ama lgs ye çalışıyorum dershane, İngilizce kursu ve de özel ders alıyorum🤠😃
Neyse ryeji bu bölüm aşırı iyiydi bence
Oy vermeyi unitmayınn 🌟🌟🌟🌟