Opia

By mincathow

20.6K 2.6K 2.3K

» minsung | sadece gözlerime bak Opia'm. More

0.1
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5

0.2

1.7K 224 220
By mincathow

100 oy, 100 yorum

Jisung x Minho

Jisung hyung:
minho ağlama sesi senin odandan mı geliyor?

Minho:
sey
izledigim diziden geliyor hyung

Minho:
bir saniye
bizim evimizde ne işin var?

Jisung hyung:
sanırım istenmiyorum

Minho:
ne hayır
o anlamda demedim
abimle buluşacaktınız ya ondan

Jisung hyung:
sakin ol minho
şaka yaptım
abin biraz fazla kaçırdı bugün
bende eve bırakayım dedim
belki seni görebilirim|

Minho:
ah anladım
sey aşağıya geleyim mi hyung?
her zaman evine geldiği biri minho sakin|

Jisung hyung:
hiç sormayacaksın sandım|
aslında yardımcı olsan iyi olurdu
abin biraz fazla ağır

Minho:
öküz gibi yerse böyle olur işte

Jisung hyung:
sevimli|
evet öküz gibi olduğu için
help minho

Minho:
ay tamam
hemen geliyorum!

çevrimdışı

Jisung hyung:
umarım gözlerime bakmaktan kaçınmazsın artık|


&

Minho attığı son mesajdan sonra hızlıca göz yaşlarını silerek  merdivenden aşağı inmeye başlamıştı. Abisinin son zamanlarda neden bu kadar dikkatsiz davrandığını düşünmeden edemiyordu. Kendisine de bir şey anlatmıyordu. Son basamağı da indikten sonra salonda olduklarını tahmin ettiği ikiliye minik adımlarla ilerlemeye başladı. O an dizlerinin bir tık üstündeki şortu ve sıfır kol, yakası düşük tişörtünü unutmuştu.

Salona girdiğinde abisini zar zor koltuğa yatırmaya çalışan jisung'a kısaca gözlerini değdirip abisine adımladı. Jisung burnuna dolan tanıdık kokuyla sırıtmaya başlamıştı.
Kento'nun kolunu tutan büyük kemikli ellerinin yanına konulan minik ellerle başını minho'ya çevirdi. "Minho.." Mor'un en tatlı tonundaki saçlara sahip küçük beden kendisine seslenen jisung ile irkilerek sessizce mırıldandı. Karşısında kim olursa olsun konuşmaktan çekiniyordu. Bu hali jisung'un yanında daha da çoğalmaya başlamıştı.

"Efendim." Jisung minho'nun bu hallerini bildiğinden burukça gülümseyip karşısındaki tatlı çocuğu irkitmeden iletişim kurmaya çalışmıştı hep. "Sen abinin yatak örütsünü kaldır oraya yatıralım. Burada beli tutulur."

Minho jisung'a bakmadan onaylayarak merdivenlere yöneldi. Tam çıkacağı zaman aklına gelenlerle duraksayıp jisung'a çekingence sorusunu yöneltti. "şey, tek başına taşıyacağına emin misin hyung? İstersen bir kolundan da ben tutabilirim."

"Hallederim ben. Sen söylediğimi yapsan yeter." Minho daha fazla ısrar etmeden abisinin odasına adımladı. Jisung onun arkasından gülüp tek hamlede kento'yu sırtına almıştı. Bu öküzü nasıl olur da minho'nun narin bedeninin taşımasına müsade ederdi ki!
Bir yandan söylenip bir yandan da merdivenleri çıkmaya başlamıştı. "İçen aklını sikim senin kento. Minho'nun abisi olmasan yapacağımı bilirdim sana."

Sonunda ulaştığı odaya girip abisi'nin yastığını düzelten mor saçlı gençte gezdirdi bakışlarını. Şortlu takımı ve hafif uzayan saçlarını toplayan çocuk şuan o kadar sevimli duruyordu ki jisung bu güzelliğin gerçekliğini sorguluyordu. Son iki yıldır yaptığı gibi. Kafasındaki düşüncelerle yatağa adımlayıp sırtındaki arkadaşını yatağa bıraktı. Ardından yerinde dikelip bir elini beline attı. Kendisi yapılıydı ama bu öküz ağırlığındaki arkadaşını taşıyacağı anlamına gelmez di değil mi?

Minho abisi'nin ceketini çıkartıp üstünü güzelce örttükten sonra bakışlarını yan tarafında belini tutup sızalanan hyung'una çıkardı. Endişeyle yanına gittiğinin farkında bile değildi. "Hyung, sana yardım edebileceğimi söylemiştim değil mi? Baksana belin ağrıyor!" Kızgın bir şekilde kaşlarını çatıp dudaklarını büzerek konuşan küçüğüne kıkırdadi jisung. Kendisi bu bedeniyle zorlandıysa minik bedeniyle abisini nasıl taşıyacağını düşünürdü ki.

"Minho, şu halimle taşımakta zorlandım. Kendi minik bedeninle nasıl taşıyacaksın?" Minho yerde olan bakışlarını jisung'a çıkartıp kaşlarını çattı. "Ben minik değilim! Sen fazla yapılısın o kadar." Jisung haftalar sonra göz göze geldiği gençte kaybolduğunu hissetti. Onunla ne zaman konuşsa bırakın gözlerine bakmayı yüzüne bakarak konuşmaktan bile kaçınırdı. Şuan bilinçli yapmadığının farkındaydı çünkü gözlerini büyüterek kaçıran çocuk yanılmadığının kanıtıydı.

"Başın göğsüme geliyor, parmakların benimkine oranla minicik. Bence bunu tartışmayalım." Jisung'un göz kırpmasıyla bakışlarını kaçırdı. Bugün gereğinden fazla konuşmuştu. Ve şuan inanılmaz gergin hissediyordu. Bakışlarının abisine kaymasıyla hâlâ onun odasında olduklarını fark edip jisung'a hitaben konuştu. "Hyung burada mı kalacaksın? Eğer öyleyse misafir odasını hazırlayabilirim." Onun burda kalmasından asla rahatsız olmamıştı minho. Aslına bakarsanız abisi'nin arkadaşları içinde en çok jisung'a alışmıştı. Nedensizce ona güven duygusuyla yaklaşıyordu.

Jisung kento'yu bırakıp evine geçmeyi düşünüyordu ama minho'nun sorusuyla anında fikrini değiştirmişti bile. Minho'nun kendisine yavaş yavaş alıştığını ve güvendiğinin farkındaydı. Onu en çok da bu mutlu ediyordu. Kim sevdiği çocuğun kendisine güvenmesinden mutlu olmaz ki?

"Bu gece kalsam iyi olur gibi. Gece abin zorluk çıkarmasın sana." Minho gülümsemiş jisung'a baş selamı vererek misafir odasına yönelmişti. Jisung arkasından az önceki gülümsemeyi düşünüyordu. Eşi benzeri olmayan bir gülüşü vardı minho'nun. İlk o tarafına tutulmuştu ya zaten.

Derince nefeslenerek minho'nun peşinden gitmeye başladı. Tam gireceği misafir odasının kapısında çıkmak üzere olan mor saçlı minik bedenle çarpışmaları sonucu refleksle kollarını incecik bele sardı. Minho düşecek korkusuyla parmaklarını çarpıştığı bedenin yakasına atıp sıkıca kavramıştı. Gözlerini de sıkıca yumarak karşısındaki bedene adete tatlılık krizi geçirtecekti. Jisung kollarını sardığı bele destek vererek doğrulmasını sağladıktan sonra kendine çekmişti.

Minho'nun başı kaslı göğse yaslı elleri de sıkıca kavradığı yakadaydı. Jisung'un kolları minho'nun ince beline sarılı, kafası da mor saç tutamlarının arasındaydı.

Burnunu mor tutamlarda gezdirmekten kendini alıkoyamamıştı. Mor tutamlardan gelen Lilyum kokusu gözlerinin kapanmasına yol açmıştı. Öyle güzel kokuyordu ki, ömür boyu kokusunu almak istediği tek şey minho'nun kendi has kokusuyla Lilyum kokusuydu.

Minho beline sarılı kollar ve saçlarının arasındaki kafa ile dumura uğramıştı. Birine bu kadar temas etmeyli uzun zaman olmuştu ve vücudu tepki vermeye balamıştı bile. Hafiften titreyen beden ile jisung kaşlarını çatarak geri çekildi. Bir eli hâlâ minho'nun belindeyken diğerini gözlerini sıkıca yuman gencin çenesine değdirip hafifçe kendine bakmasını sağladı.

"Minho, aç gözlerini." Jisung kolları arasındaki bedenin titremelerinin artmasıyla endişeyle yüzünü minhoya hizaladı. "Minho, hadi güzelim aç gözlerini." Yakasını sıkıca tutan ellerin üstüne kendi ellerini koyarak uyarma amaçlı hafifçe sıkmaya başladı. Minik bedenin dudaklarının da titrediğini görünce panik atak geçirdiğini anlaması uzun sürmedi.

Jisung psikoloji okuduğu için minho'yu kolaylıkla çözen ve anlayabilen ilk kişiydi. Hızlıca minho'nun aklını dağıtabilmek için düşünmeye başladı. "Minho, bugün hangi diziyi izledin?" Minho'nun gözlerinden akan yaşlarla yüreği burkuldu. Onu böyle görmekten nefret ediyordu! "Bebeğim, izlediğin dizilerdeki karakteri anlat bana. Hadi güzelim." Bir yandan da kulağına yavaş nefes alıp vermesini temkin ediyordu.

"Minho, bak soonie sana bakıyor. Onu sevmek istemez misin?" Son olarak en çok değer verdiği kedilerinden bahsetmişti. Başka neyden bahsedeceğini düşünecekken yakasındaki ellerin gevşediğini fark edince minho'ya yaklaştı. Ellerini minho'nun iki yanağına yerleştirip akan göz yaşlarını silmeye başlamıştı. Minho yavaşça kendine gelirken yanaklarında hissettiği baskıyla ıslak kirpiklerini aralayıp bulanık görüşünden jisung'un yüzünü seçmeye çalışıyordu.

Minho titrek bir nefes verip ellerini iki yanında yumruk haline getirmişti. Panik atak geçirdiğini anlayınca göz yaşlarına yenilerini ekledi. Aklına eski halleri gelirken korkuyla yutkundu. Tekrar o anları o aptal seansları istemiyordu.

Jisung hızlanan göz yaşlarla minho'nun belinden destekleyerek misafir odasındaki yatağa oturtup hemen yanındaki yerini aldı. Minho'nun travmalarını biliyordu. Geçmişte yaşanılan ve minho'dan anne-babasını alan kaza da küçük beden de o arabadaydı ve bu minho'da derin bir iz bırakmıştı. Nasıl süreçlerden geçtiğinden yakından şahit olmuştu. Aklına o anların geldiğini tahmin ederek destek amaçlı minik elleri kendi avucuyla sardı. Minho sıcak avuçlarla bakışlarını jisung'a çıkardı. Büzdüğü dudakları, kızarmış yanakları ve ağlamaktan dolayı kızarmış gözleriyle bile duru güzelliğinin önüne geçememişti. Jisung sıkıntıyla nefes alıp durmak bilmeyen göz yaşlarıyla kaplı boncuk gözlere dudaklarını bastırdı. Tüm acısını almak istercesine.

Minho ani gelen temasla nefesini tuttu. Bu onu korkutmak yerine rahatlamasını sağlamıştı. Ellerini nereye koyacağını bilmeden jisung'a tutundu.

Jisung yavaşça ayrılıp minho'yu korkutmadan kendi göğsüne yaslanmasını sağlamıştı. Bu gibi durumlarda güvende olduğunu karşıdaki kişiye belli edecek hareketlerde bulunması gerektiği için yaptığı bir hareketti. Ellerinden birini mor tutamlarda gezdirirken bir yandan da kısık sesle yatıştırıcı cümleler kutuyordu. "Biraz daha iyi misin minho?"

Minho yaslandığı sıcak göğüsten ayrılmadan kafasını belli belirsiz sallayarak cevabını vermişti. Onun bu anlarına daha önce tanıklık eden hyungunun burada olduğu için şanslı olduğunu hissediyordu. Biraz daha kendine geldikten sonra yavaşça yaslandığı bedenden ayrılarak bakışlarını kaçırdı. Her ne kadar daha önce tanık olsa da kimsenin onu böyle görmesini istemiyordu.

Jisung, minho'nun tedavi sürecini tamamladığını bildiği için tekrar böyle bir şey yaşamasına karşın kaşlarını çattı. Ne zamandır bu durumdaydı? Aklında tonlarca soru vardı ama şuan sorup minik bedeni tedirgin etmek istemiyordu. Tam konuşacağı sırada minho'nun kısık sesini işitti.

"Hyung, bunu abime söyleme olur mu?" O kadar kısık mırıldanmıştı ki, odanın sessizliği nedeniyle anca duyabilmişti jisung. Minho'nun isteğini nasıl kabul edebilirdi ki? Sağlığı söz konusuydu ve abisimin bunu bilmesi gerekirdi. Diğer yandan minho tekrarlanan durumu için abisini endişelendirmek istemiyordu. Zaten zamanında onun için çok endişelenmişti. "Minho, abin'nin bilmesi gerek. Eğer bu durum tekrarlanırs-"

"Hyung lütfen. Abime yeterince yük oldum zamanında, tekrar bunu göze alamam. Hem aylar sonra ilk defa oldu. Boş yere endişelendirmek istemiyorum." Jisung sinirle nefesini verip kendisine yaşlı gözlerle bakan tatlı çocuğu korkutmamak için sesini alçattı. "Minho, bunun bir daha olmayacağının garantisini verebilir misin? Ya ben olmasaydım, ya abinin evde olmadığı bir gün.." Aklına gelen görüntülerle hızla ayağa kalkıp bir süre bekledi. Minho'yu üzmek istemiyordu ama isteğini maalesef ki yerine getiremezdi.

Arkasını döndüğünde başı eğik parmaklarıyla oynayan minik bedende gezdirdi bakışlarını. Korktuğunu, tekrar aynı şeyleri yaşamaktan kaçtığını elbetteki anlıyordu. Yavaş adımlarla karşısına geçip diz çökerek boylarını eşitledi. "Minho, bak bana." Mor saçlı genç kafasını hemen önündeki iki elini de dizlerine yerleştiren bedene çıkardı.

"Korkma, eğer yine tekrarlanıyorsa sen savaşırsın. Daha önce yendin bunu. Kendini böyle yıpratma, odana kapatma, sorunun varsa sadece kendi içinde çözmeye çalışma. Bırak çevrendekiler sana destek olsun..." Bir süre duraksadıktan sonra devam etti.

"Bırak yaralarını saran kişi ben olayım."




Minho üzümlü kekim😭

Bölüm nasıldı??

Continue Reading

You'll Also Like

92.4K 8.2K 31
lisenin popüler çocuğu minho instagramda kendisine yazan 99. kişiye bakmak ister jsnghan8: senden nefret etmemem için bir sebep söylemelisin
1.8M 67.1K 58
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
Parent, minsung By user

General Fiction

10.4K 1.2K 10
Chose ur parent [Minific]
130K 20.3K 28
hep sendin, hep özeldin.