Asiller ve Çıraklar

By rmyanp

91.1K 6.8K 11K

Altı elementin bulunduğu bir okul. Bu okula her şeyden habersiz, bir gece yarısı zorla kaçırılıp getirilen bi... More

Karakterler/1
Karakterler/2
1 - Davetsiz Misafirler
2 - Elementler Okulu
3 - Çıkar Anlaşması
5 - Oyun/2 - İlk Gün
6 - Kütüphane/ Kırgınlık
7 - Özür
8 - Saklı Gerçekler
9 - Bir adım kala
10 - Seçim / Yeniden
11 - Hain Plan
12 - Fedakarlık
13 - Beklenmeyen İtiraf
14 - Plan
15 - Hainlere Karşı İlk Adım
16 - Tutsak Kız / İtiraf
17 - Kuleye Hapsedilen Pamuk Prenses
18 - İlk Temas
19 - Yanlış Hamle
20 - Dost
21 - Dostun Gerçek Yüzü
22 - Yüzleşme
Yeni Sezon Duyurusu💕
23 - Arayış
24 - Tehlike
25 - Şifacı
26 - Yasaklı Büyüler
27 - Ceza
28 - Normal Zaman Dilimi
29 - Uyuyan Tehlike
30 - "Sonra benim olacak mısın?"
31 - Tatlı Anlar
32 - Digoflar Diyarı
33 - Digoflarla Anlaşma
34 - Özel An
35 - Balo
36 - Saldırı
37 - Kaybedilmiş Zafer
38 - Geriye Kalanlar
39 - Yüzleşme/2
40 - Yaramazlıklar
41 - FİNAL
42 - Emma&Drake🍏

4 - Oyun/1

3K 274 228
By rmyanp

Yeniden hellü, yine seveceğinizi umduğum bir bölümle sizlerleyim💕

Hatalarım olabilir, belirtmekten çekinmeyin lütfen☺🧚‍♀️

...💚💚...

Emma'dan

Aklımdaki sorulardan önce nerede olduğumu ve bütün bu olan bitenleri kavramaya ihtiyacım olduğuna kanaat getirdim.

"Pekala anlatın bana, neredeyim ben?"

Ciddi bir şekilde sorduğum soruya karşılık "hiç bir şey bilmiyor musun?" diye sordu Harold.

Başımı olumsuzca salladığımda "zaten bilmediğim için size nasıl yardımım dokunacak anlamış değilim" diye açıkladım.

"O zaman ilk önce sen anlat, neler biliyorsun?"

Drake'in sorusuna karşılık "anlama sorunun mu var?" diye sordum "hiç bir şey bilmiyorum dedim ya."

İkisi de sıkıntıyla nefeslerini bıraktılar.

"Temelden gidelim" diye bir fikirde bulundu Harold. "Ad soyaddan başla"

"CV de vereyim mi?" dediğimde ikisi de mal mal yüzüme bakmışlardı.

"Bu diyarda o tür terimler kullanmıyoruz o yüzden ne demek istediğini anlamadık" dedi Harold.

Cidden nereye düşmüştüm ben?

"Diyardan kastın ne?"

Aklıma takılan soruyu dile getirdiğimde bıkkınlıkla omuzlarını düşürüp ilk kendileri açıklamaya koyulmuşlardı.

"Bulunduğumuz yer elementler diyarı. Senin geldiğin yere ise faniler dünyası diyoruz" diyen Drake ile "ne yani siz ölmüyor musunuz?" diye sordum.

Ne saçma şeydi bu böyle?

"Elbette ölüyoruz" dedi Harold. "Ama faniler dünyasındaki insanlara kıyasla ölümsüz gibiyiz. Ortalama yaşam süremiz üç yüz ile beş yüz yıl arasında"

"Çok komikmiş, kamera nerede?"

Drake göz devirerek "sana o tür terimleri bilmediğimizi söyledik" dediğinde neyden bahsettiğini anlayamamıştım. Hangisinden bahsediyordu?

"Neyi bilmiyorsunuz?" Merakla sorduğum soruyla ikisi de "kamerayı" dediler aynı anda.

İkisine de hayretler içerisinde bakarken "tamam, pekala" dedim. "Kaybedecek zamanım yok benim. Anlatmaya devam edin"

Bu işin içinden çıkamayacağımızı onlarda anlamış olacaklar ki diretmemişlerdi.

"Her neyse" diyen Drake sözü ele aldı.

"Şu anda elementler diyarındasın. Burası büyülü bir diyardır. Fark etmişsindir, bu diyarda altı element bulunuyor..."

Elimi gelişi güzel sallayarak "evet biliyorum, geç oraları" dedim.

Drake sinirlenerek "uyuz musun kızım sen? Bildiklerini anlat diyoruz, hiç bir şey bilmiyorum diyorsun. En baştan anlatıyoruz, biliyorum geç orayı diyorsun" diye çıkıştı.

Birinin ayarıyla oynamışım

"İyi o zaman devam et dinliyorum"

Drake daha da çok sinirlenerek "sen anlat Harold yoksa sinir krizi geçireceğim" dedi.

Çok da umurumda

Sessiz kalarak Harold'a döndüğümde "özet geçeceğim" diye girdi söze. "Şu an elementler okulundasın. Özel gücü olan ve tespit edilen öğrencilerin getirildiği bir okuldur burası. Sende eğitim görmen adı altında kaçırılarak getirildin. Okulda bazı gizemler dönüyor ve tahminimizce saklanılan çok şey var. Bunlardan birisiyle bağlantılı olduğunu düşünüyoruz o yüzden yardımın gerekli."

Açıklamasının ardından "kabul, ama ilk önce annemi bulacağız. Bana yardım ederseniz bende size yardım ederim" dedim. "Her hangi bir şartınız varsa şimdiden söyleyin"

"Benim var" dedi Drake. Az önce sinir krizi geçirmiyor muydu o, ne ara sakinleşti?

"Buyur" dediğimde "bu işe kimseyi dahil etmeyecek ve bundan kimseye bahsetmeyeceksin" dedi.

Makul bir şarttı

"Kabul ediyorum," bakışlarım Harold'a döndüğünde onunda bir şart sunmasını beklemiştim.

"Oyunu ve kuralları biliyorsun, uykun gelirde elenecek gibi olursan ikimizden birinin adını seslenerek bizi çağırmanı istiyorum. Seni diğerlerine bırakamayız"

Tek kaşımı kaldırarak "o halde benimde bir şartım var" dedim. Uyumayacağımı söylememiştim çünkü kos koca üç günden bahsediyorduk. Belki direnirdim ama kazanacağım meçhuldü.

Karşımdaki ikili aynı anda "dinliyoruz" dediklerinde "birincisi elenirsem beni eleyecek kişi" diyerek Drake'i gösterdim "şu kara çocuk olmaz. İkincisi bana emir veremezsiniz veya beni yönetemezsiniz" diyerek sözlerimi bitirdim.

Drake bilmiş bir edayla "çok üzüldüm, ben çok meraklıydım sana" dediğinde onu kale almamıştım.

Onun ardından "Kabul ediyoruz" dedi Harold.

"Şimdi şu saçıma bir açıklık getirebilir misiniz size zahmet" bakışlarım kısa bir an Drake'i bulduğunda "sen zahmet etme" diyerek Harold'a geri döndüm.

"Kaçırıldığın sırada güç kullandın mı veya garip bir şey oldu mu?"

Ben mi yapmıştım emin değildim ama Alonzo'nun geriye doğru savrulup duvarıya çarptığı an gelmiş aklıma.

"Evet" dediğimde bu cevabı zaten bekliyor gibiydi.

"Yüksek ihtimal asilsin. İlk seferde saçları dönüşen tek kişiler asillerdir"

Biraz daha anlatmaya devam ederlerse yakında annem bu diyarın efendisi de çıkabilirdi.

Oturduğum yerden kalkarak "yeter bu kadar saçmalık. Anlaştığımıza göre yarın Alonzo'yu bulmaya gidiyoruz" dedim.

Harold da benimle beraber kalktığında Drake oturduğu yerde yarım ağız gülüyordu.

"Daha diyarı ve içindekilerini kabul edemiyor. İşimiz zor desene Harold"

Kollarımı göğsümde bağlayarak "sende çok yardımcı oldun, bu kadar yorma kendini" dedim.

Yerinden kalkarken "bence ilk önce senin diyara alışmanı ve güçlenmeni beklemeliyiz. Bu şekilde hiç bir şey yapamazsın" dedi.

Söylediklerinin bir kısmında haklı olabilirdi ancak annemin ne halde olduğunu bilmediğim için bekleyemezdim.

"O haklı, anneni öldürecek olsalardı buraya getirmezlerdi. İlk önce oyunu atlatmayı ve hiç değilse temel dersleri almayı beklemek daha mantıklıca olur"

Harold da Drake'e katıldığını belirttiğinde bilmedikleri bir şey vardı.

"Sorunda burada zaten. Ölüp ölmediğini veya buraya getirilip getirilmediğini bilmiyorum"

"Öldüğünü düşünüyor musun?" diye sordu Drake.

Tereddüt etmeden "hayır" dediğimde "o zaman buraya getirilmiştir" diye açıkladı.

Nasıl bu kadar emin olabiliyordu?

"Drake'in iç gücüleri kuvvetlidir. Öyle diyorsa annen getirilmiştir"

Benden resmen iç güdülerine güvenmemi bekliyorlardı. Ben daha kendilerine güvenmiyordum.

"Üç günlük süren başladı, başarılar dilerim Emma"

Harold'ın sözlerinden sonra arkamı dönüp gideceğim sırada "al" diyen sesle yeniden onlara döndüğüm de bakışlarım Drake'i buldu.

Elinde tuttuğu yeşil elmayı nerden bulduğunu sorgularken öylece elmaya bakıyordum.

"Acıkırsan yersin" dedi alaylı bir sesle.

Ruh halleri ne kadar da hızlı değişiyordu.

Elmayı elinden alarak "sağ ol, denemesi için Amy'e veririm" dedim ve ikisini de arkamda bırakıp okula ilerledim.

...

3.57

Odamda oturmuş Amy ile uyumamaya çalışıyorduk. Arada uykumuz açılsın diye şakalaşıyor veya ne zaman birimiz uyuyacak olsak diğeri onun saçını çekerek kendine getiriyordu. 

Odanın kapısı açıldığında Herman'ı kapıda gördüm.

Sırıtarak bize bakarken "başarılar dilerim kızlar" diyerek geri çıktı.

Gece 12den beri her saat başı kapımda bitmesine alışık olduğumdan artık şaşırmıyordum. Bizi yakalamak için fazla sabırsızdı.

Onun dışında başka kimse gelmemişti henüz.

"Şu çocuk çok sinir bozucu değil mi?" Amy'nin sorusuna "ve fazla dikkat çekmeyi seven bir şımarık" diyerek karşılık verdim.

...

5.57

"Cidden çok inatçısınız, şimdiden en az on beş kişiyi işaretledim ama siz kızlar uyumak nedir bilmiyorsunuz."

Herman'ın sesi kulaklarımı doldururken başımı izlediğim pencereden çekerek ona baktım.

Homurdanarak söylenmeye devam ediyordu.

"Gidip bir köşede ağlayabilirsin Herman" 

Sözlerime karşılık "uyuz kız" diyerek odadan geri çıktı.

Amy sıkıldığı için okul kütüphanesinden okumak için kitap almıştı ve ne zaman uykusu gelse yüzünü yıkamaya gidiyordu. Ben ise cam kenarına geçmiş gecenin güzelliğinde yıldızları sayarak onları inceliyordum.

"Vay canına, eski okul müdürü tüm güçlere birden sahipmiş. Bu kadar güçlüyken nasıl olurda ölüyor merak ediyorum açıkçası. Bence ölümsüz olmalıymış."

Amy'nin uyumamak için sık sık yaptığı şeylerden biride okul hakkında okuduğu kitaplardaki bilgileri benimle paylaşmasıydı. Konuşunca uykusunun açıldığını söylemişti ve aslında bu benimde ayık kalmamı sağladığı için sorun etmiyordum.

Eski okul müdürünün hikayesi şu an ilgileneceğim şeylerin başında gelmiyordu ne yazık ki.

Yoksa gelmeli miydi?

...

7.35

"Emma çok uykum geliyor"

Bu saate kadar bir çok kişi elenmiştir zaten, Amy çok bile dayanmıştı.

Neredeyse gözümü kırpmadan yeni yeni aydınlanmış olan havayı izlerken Amy'ye döndüm.

"Uyu artık istersen, bir çok kişi elenmiştir bile en azından ilk elenenlerden olmazsın." dediğimde uykulu ve kararsız gözlerle bana bakıyordu.

"Sen ne yapacaksın? tek başına uykun gelmez mi?" şu halde beni düşünmesi yüzümde bir tebessüm oluşmasına sebep olurken yerimden kalktım.

"Sen uyu ben yüzümü yıkayıp geliyorum." 

Kapıya yöneldiğimde uykulu gözlerini kapatarak başıyla onaylarcasına bir hareket yapmaya çalışmıştı ama o bile belli belirsizdi.

Bulunduğum kattaki lavaboyu kısa sürede bulup içeriye girdiğimde bir kaç kızın makyaj yaptığını görmüştüm ve hepsinin de ellerinde renkli bilezikleri vardı. Kelepçe desek daha doğru olur.

Onları umursamadan en yakındaki musluğun karşısına geçerek suyu açıp yüzümü yıkamaya başladım.

"Kara büyü elementinden olmak isterdim."

"of ya bende, ama Herman erken davrandı!"

"Drake'in seçici olduğunu duydum. Güçlü olduğunu düşündüğü kişileri işaretliyormuş sadece."

Konuşmaların hiç biri ilgimi çekmediği için hızla musluğu kapatıp bir kaç mendil alarak yüzümü kurulayarak çıkışa yöneldim.

"Sen daha elenmedin mi? gözlerime inanamıyorum!" 

Arkamı dönüp sesin sahibine baktığımda bunun Herman tarafından yakalanan kız olduğunu gördüm.

Diğer ikiliden birisi ateş elementi asili, diğeri ise su elementi asili tarafından yakalanmıştı.

"Elenmedim" diye kısa bir cevap verip tekrardan çıkışa yöneldim. Arkamdan bir şeyler söylediklerini duysam da umursamadan odama ilerledim.

Odama girdiğimde mışıl mışıl yatan Amy ve ona bilezik takmakta olan ateş asili kızı görmek beklemediğim bir şey olsa da karşı çıkmamıştım.

"Hala uyumadığını görmek ne hoş" diyen kızı umursamadan cam kenarındaki yerime geri oturdum.

"Aynı şeyi senin için söyleyemeyeceğim" 

Sözlerime karşılık kıkırdayarak eliyle ağzını kapattı. "elenmeni dört gözle bekliyor olacağım"

Kapıya yöneldiği sırada "daha çok beklersin" dedim arkasından. O ise yüzündeki sırıtışla omuz silkip odadan çıktı.

...

9.15

Gözlerim gidip gelirken pencereden vuran güneş ışığının kesilmesiyle kapanmakta olan gözlerimi anında açarak etrafıma bakınıp gözlerimi ovuşturdum.

Karşımda gördüğüm Drake'e 'ne yapıyorsun sen' dercesine baktığımda dudağının kenarı kıvrılırken "uyuyup uyumadığından emin oluyorum" demişti.

"Emin olmaya devam et o halde" derken pencereme yasladığı kalçasını görmemle kaşlarım çatıldı.

"Çekilir misin manzaramı kapatıyorsun"

Yarım olan gülüşü büyürken "uyursan neden olmasın?" dedi gözlerime bakarken. Ne diye şimdi benimle uğraşıyordu ki?

Bu gün düne göre daha güler yüzlü ve enerjik görünüyordu. Sanırım birileri sağından kalkmış. Düşüncelerimden ayrılırken "Çok beklersin" diyerek onu iteklemeye çalıştım.

Fazla zorluk çıkarmadan pencerenin kenarından doğruldu. Yüz ifadesi ciddileşirken "ben ve Harold hariç kimsenin yanında uyumasan iyi edersin. Mümkünse tek başınayken de uyuma" diye uyarıda bulundu. Sanki anlaşmanın bir parçası değilmiş gibi.

Bir kaşımı kaldırırken "ilk olarak istediğimin yanında uyurum. İkinci olarak sendense Harold'ı tercih ederim kara prens" dedim.

Son söylediğim hoşuna gitmiş gibi dudakları yeniden kıvrılırken neredeyse kıvırta kıvırta odadan çıkmıştı.

Sürekli odamda farklı birilerini görmek canımı sıkmaya başlamıştı artık.

...

11.27

Koca bir gece uyumamayı zor da olsa başarabilmiştim. Tabi bunun için sık sık yüzümü yıkamam gerekmişti ama yine de dayanmıştım.

Amy neredeyse 3 saattir uyuyordu ve ben odamda oturmaktan uykumun daha çok geldiğine karar vererek bahçeye çıkma kararı almıştım.

Elbette ki boş boş oturmaya çıkmamış, çıkarken de Amy'nin en son okuduğu kitabı incelemek için yanıma almıştım.

Bahçeye çıktığımda okulun yarısından fazlasının elendiğini görmek beni şaşırtmamıştı. Elenmeyenlerin çoğu ise erkekti. Tam da beklediğim gibi bir sonuçla karşı karşıyaydım.

Dün Harold ve Drake'in oturduğu yere ilerlemeye başladım. Kısa sürede geldiğim yerin boş olduğunu gördüğümde vakit kaybetmeden ağacın altına oturmuştum.

Elimde ki yeni olduğu her halinden belli olan kitabın sayfalarını karıştırmaya başladığımda ilgimi çeken sayfayla duraksadım.

Bir adamın fotoğrafı vardı ve altında 'okul müdürü Arthur Harris ' yazıyordu. İri cüsseli ve kırklarının sonunda olduğu belli olmasına rağmen oldukça karizmatik ve insanı kendisine çeken bir havası vardı.  Resim renksiz olduğu için saç ve göz rengi anlaşılmıyordu.

Okul müdürü Arthur Harris'in bütün elementleri kontrol edebilme kabiliyetine sahip olmasına rağmen en baskın gücü aydınlık elementiymiş. 1912 yılında doğmuş, 2003 yılında ise ölmüş. Ölüm sebebi gıda zehirlenmesi ve kalp krizi olarak tespit edilmiş. Ayrıca burada evli olduğu da yazıyordu fakat karısından bahsedilmemişti.

Adam 90 yaşında ölmüş!

Farkına vardığım gerçekle gözlerimi kocaman açarak fotoğrafa baktım. 2002 yılında çekildiği yazıyordu. 89 yaşında bu kadar genç durması normal olamazdı. 

Hem o kadar gücü varken nasıl oldu da kendini iyileştiremeyip normal insan hastalıklarından ölmüştü bu adam?

Farkında olmadan kendimi okul müdürünü merak ederken bulmuştum. Burada onun hakkında fazla bir bilgi verilmemişti. Okulun tek müdürü hakkında bu kadar az bilgi verilmesi garibime gitmişti doğrusu. 

Mezarının nerede olduğu bile yazmıyordu. Sanki bu kitabı hazırlayanlar özellikle az bilgi vermeye dikkat etmiş gibi hissetmiştim nedense.

Ya da Harold'ın söyledikleri yüzünden kuruntu yapmaya başlamıştım. 

"Ne okuyorsun bakalım?" kitabı elimden alan kişiye döndüğümde Drake'i gördüm. Hemen arkasında ise Harold vardı.

Drake eline aldığı kitaba bakarak güldü "bu kitaplar göstermelik" 

Kaşlarımı çatmış ona bakmaya devam ederken Harold yanıma oturarak açıklamada bulundu "çırakların ulaşabileceği kütüphanede genelde üstünkörü bilgiler verilir. Önemli bilgilerin bulunduğu kitaplar asillerin kütüphanesindedir ve oraya ulaşım yetkisi ne yazık ki sınırlı."

Önemli bilgilerin bulunduğu kitaplar demişti. Okul müdürü hakkında daha fazla bilgiyi o kütüphanede bulabilirdik o zaman değil mi?

"Neden böyle gereksiz bir şey var?" iç sesimi dışarıya yansıtmadan sorduğum soruyla Drake'da yere oturmuş ve elindeki kitabı kucağıma atmıştı.

"Önüne her gelen tehlikeli bilgileri edinmesin diye" Drake'in açıklamasına tepki vermeden "peki oraya kimler girebiliyor?" diye sordum bu defa.

Harold sakince tekrardan açıklamaya başladı "Asil aileler okul dışında ki yönetimi kendi içlerinde bölüştüler. Kütüphane yönetimi ışık elementinde yani oraya ışık elementinden biri olmadan veya iznin olmadan giremezsin."

Bu işleri zorlaştırıyordu. Sanırım ışık elementi asili olan kızı bulmam gerekiyor.

"Işık elementi asili olan kız..." kısık sesle söylediğim sözümü yarıda bıraktığımda Drake söze atladı.

"Nancy... aklından geçenleri tahmin edebiliyorum aptal kız. Asil ailelerin haberi olmadan almalıyız o kitabı."

Bana aptal demesine takılarak ona istediğini vermeyecektim.

"Senin kara büyülerin paslı galiba Drake. Nasıl olurda içeriye giremezsin?" Drake cevap vereceği sırada Harold söze girdi.

"Bu kütüphane normal kütüphanelere benzemez Emma. Büyülü bir kütüphane orası. Oraya hiç bir şekilde canlı canlı giremezsin."

Peki onca kitabı oraya kim götürüp düzenliyordu?

"Ama kitapları oraya götüren biri var öyle değil mi?" diye sorduğumda Drake başını bıkkınlıkla iki yana salladığında elinde beliren elmayı ağzına götürüp bir ısırık aldı.

"Normal bir kütüphane olmadığını söyledim sana, oradaki bütün kitaplar büyülü bir kalem tarafından yazılıyor. Aynı şekilde kitaplarda büyüler tarafından raflara yerleştiriliyor. Her hangi bir olay anında oradaki kalem her şeyden haberdar oluyor. İçeride insan yok."

Harold'ın yaptığı açıklamayla ikisine de bön bön bakakalmıştım.

Ne saçma işti bu böyle?

"Ee? ne zaman pes etmeyi düşünüyorsun elmacı güzeli?" Drake'in ilk kez iltifat etmesine karşılık gözlerimi kısarak yüzünü inceledim. Alttan alttan hakaret etmiş de olabilirdi bu kendini beğenmiş.

Hala elindeki elmayı yiyişini izlerken "henüz değil, bunun için gidip bir köşe de hayata küsebilirsin Drake." dedim.

Dudağının kenarı kıvrılırken tam konuşmak üzereydi ki ona fırsat vermeden yerimden kalktım.

O sırada Harold, Draketen erken davranarak söze girdi. "kendini fazla zorlama Emma, oyun bitmeden pes etmezsen dinlenmeye vaktin kalmaz ve derslerden önce dinlenme fırsatı bulamazsın."

"Bunu dikkate alırım" diyerek geçiştirdiğimde "bu sabah Alonzo'ya baktım ama yerinde yoktu. Muhafızlar onun görevde olduğunu söylediler" dedi.

"Harika" diyerek söylenirken yerimden ayaklanmıştım. İkiliyi arkamda bırakarak elimde ki kitapla okula ilerleyip içeriye girdiğimde şu anlık başka şeylerle uğraşabileceğime kanaat getirmiştim.

Şimdilik elenmek istemiyordum ve kendime bir uğraş bulduğumu düşünüyordum.

Peki bu işin sonu beni nereye götürecekti?

O sırada

Yazardan

Faren hapsedildiği hücrenin bir köşesine oturmuş kızını düşünüyordu.

Güçlerini tamamen kaybetmeden önce kendi kanını kullanarak zorlu bir büyüye baş vurup kızına ulaşmayı deniyordu ancak uzun zamandır diyar dışında kalmak onu zayıflatmıştı.

Şimdi ise oturduğu hücrede birilerinin onu bulmasını ya da en azından onu görmeye gelmelerini bekliyordu.

Belki birileri yanına uğrarsa anlaşma yapabileceğini umuyordu.

Bir umut...

Elbette ki bu imkansız bir şeydi çünkü asillerin çoğu Farenin hücreye kapatıldığından habersizdi.

Asil ailelerin tek bildiği, Alonzonun Emmayı almaya gittiği sırada güçlerinin aktif olduğu için kontrolünü kaybettiğiydi.

Farenin ise kocasının ölümünden sonra okula gelmek istemediğinden evinde kaldığını sanıyorlardı.

Ama aslında hiç bir şey öyle değildi...

💚Devam Edecek💚

💚Bölümü nasıl buldunuz? ~

💚Drake hakkındaki düşüncelerinizi buraya alalım ~

💚Harold hakkındaki düşüncelerinizi buraya alalım ~

💚'Bence Emma ikisine de güvenmeli' diyenler ~

💚Sonraki bölümlerde görüşmek üzere🥰🌸

💚Yazılış tarihi: 18.08.2023

💚Düzenlenme tarihi: 08.04.2024

Continue Reading

You'll Also Like

4K 529 21
Elf Diyarı serisinin ilk kitabıdır. Kapak tasarımı @kisibilinmez247 tarafından yapılmıştır🍀 Tamamlandı. Efsaneler Asla Ölmez...
9.4K 912 32
ALFA - OMEGA HİKAYESİ. Yılardır ruh eşimi bekliyordum . Köpekler gibi tasma takmak zorunda kalıyordum çünkü hala ruh eşimi bulamadım. Ama bir gün oku...
3.4M 137K 74
Pera, arkadaş grubuyla kış kampına katılırken, içinde tarifsiz bir huzursuzluk kol geziyordu. Avrupa'nın en yüksek dağı Mont Blanc'un karlı etekler...
1.8M 132K 81
"İki yaşam çizgisinin ortasında kalan genç bir kız" Kendisini ait hissetmediği bir hayatın içinde bir yaprak gibi savuran 16 yaşında Simya'nın varolu...