platonik (ÇT)

By Gnelkan

174K 10K 3.1K

Yeni başladığın okulda kimsenin konuşmaya cesaret edemediği sadece okulun zorbalarıyla takıldığı çocuğu ilk g... More

bölüm 1 ~yeni okulun ilk günü~
bölüm 2 ~yardım çığlıkları mı?~
bölüm 3 ~~
Bölüm 4
bölüm 5
bölüm 6
bölüm 7
bölüm 8
bölüm 9
bölüm 10
bölüm 11
bölüm 12
bölüm 13
bölüm 14
bölüm 15
bölüm 16
bölüm 17
bölüm 18
bölüm 19
bölüm 20
bölüm 21
bölüm 22
bölüm 23
24. bölüm
bölüm 25
bölüm 26
bölüm 27
bölüm 28
bölüm 29
bölüm 30
bölüm 31
bölüm 32
bölüm 33
bölüm 34
bölüm 35
bölüm 36
bölüm 37
bölüm 38
bölüm 39
bölüm 40
bölüm 41
bölüm 42
bölüm 43
bölüm 44
bölüm 45
bölüm 46
bölüm 48
bölüm 49
bölüm 50
bölüm 51
bölüm 52
53. bölüm
54. bölüm
55. bölüm
56. bölüm
bölüm 57
58. bölüm
59. bölüm
60. bölüm
61. bölüm
62. bölüm
63. bölüm
64. bölüm
bölüm 65
bölüm 66
bölüm 67
bölüm 68
69. bölüm
70. bölüm
71. bölüm
72. bölüm
73. bölüm.
74. bölüm
75. bölüm
76. bölüm
77. bölüm
78. bölüm
79. bölüm
80. bölüm
81. bölüm
82. bölüm
83. bölüm
84. bölüm
85. bölüm
86. bölüm
87. bölüm
88. bölüm
89. bölüm
90. bölüm
91. bölüm
92. bölüm
93. bölüm
94. bölüm
95. bölüm
96. bölüm
97. bölüm
98. bölüm
99. bölüm
100. bölüm
101. bölüm
102. bölüm
103. bölüm
104. bölüm
105. bölüm
106. bölüm
107. bölüm
FİNAL

bölüm 47

1.4K 104 80
By Gnelkan

Hava soğuk,üşüyorum.

Soğuk bir odanın içinde olduğum için mi?

Yoksa onun buz kesmiş bedenine dokunduğum için mi?

Elerim titriyor. Titreyen elim elini sıkıca tutuyor ama o buna karşılık veremiyor.

Göz yaşlarım akıyor önce eline elinden yere düşerek tok bir ses çıkartıyor.

Odayı nefes seslerim dolduruyor ama karşımdaki kişi ile eşit değiliz o nefes alamıyor.

Benim titreyen vücuduma rağmen o karşımda hareketsizce yatıyor.

Benim dudaklarımdan çıka hıçkırıklar devam ederken onun dudakları düz bir çizgi halindeydi.

Ben onun yüzünü hafızama kazımak için her noktaya dikkatlice bakarken onun gözleri kapalıydı.

O gerçekten ölmüştü...

O yatıyor. Omuzlarına kadar kapalı olan beyaz bir örtü ile.

Bütün dünya yıkılmış ve ben bir enkazın altında kalmıştım.

Tek bir insanın kalbinin durması benim yıkımım oldu.

Boğluyordum. Nefes alıyordum ama nefesinin kesilmesini istiyordum.

Nefret ediyordum.
Ama kimden?

Nefesi kesilen ondan mı yoksa nefesinin kesilmesine sebep olma kendimden mi?

Konuşamadım.
Sesim çıkmıyordu.
Sesim kesiliyordu.

Baş parmağı parmağıma değmiş gibi hissetim.

Ama sadece o kadar çok ağladım ki başım dönüyordu.

Dudakalarım eline değdi.

Elini öptüm.

Kapı yavaşça açıldı.

Yağız:artık çıkman gerekiyor.

Dedi gözlerime bakmaktan çekindi.
Yada istemedi bilmiyorum.

Ama gözlerini kaçırdı.
Ya gözlerindeki acıyı görmemi istemedi.

Başımı saladım.

Daha fazla durmadı bakışları onun cansız bedeninde oyalandı.

Gözleri dolunca hemen çıktı odadan.

Tuana:ölmemeliydin aptal.

Dedim belki de son kez.

Ayağa kalktım ama titriyordum.
Kendimi ayakta durmaya zorladım.

Kaç saat olmuştu acaba.
Bir? İki? Yada üç.

Belkide daha fazla durmuştum bu odada.

Son kez dokundum yüzüne.
Parmak uçlarım yüzünün her zerresinde gezindi.

Baş parmağım dudağının üzerinde daireler çizdi.

İçimde derin bir boşluk vardı.
Bu saatten sonra dolmayacak gibi.

Tuana:sen güçlüydün.

Dedim boğazımı temizleyip.

Tuana:tek bir kurşun ile gitmeyecek kadar.

Diye tamamladım.

Tuana:her şekilde beni yanıltıyorsun çağan.

Dedim biraz daha yüzüne eğilip.

Tuana:söz vermiştin.

Dedim dudaklarımdan firar eden bir hıçkırıkla.

Tuana:yaşayacaktın!

Dedim akan göz yaşlarımı duruduramadan.

Tuana:özür dilerim.

Elim yanağını kavradı.

Tuana:benden nefret etme.

Dedim dudaklarımı dudaklarına bastırıp.

Tuana:ama beni af etme de.

Dedim bu sefer boynuna ilerleyip.

Tuana:Allah kahretsin çağan niye girdin hayatıma?

Dedim bir süre boynuna dudaklarımı bastırıp.

Tuana:neden tam sana alışmışken gidiyorsun?

Daha vücudundan ayrılmayan kokusunu soludum.

Bir gün kokusunu unutacaktım.
Belki bir gün onu unutacaktım.

Yalvarırım onu unutmadan önce kendimi unutayım.

Tuana:neden tam seni sevmeye başlayınca gidiyorsun ki?

Boynuna bir öpücük kondurup üzerinden kalktım.

Tuana:sen...

Dedim anlımı anlına yaslayıp.

Tuana:hayatım boyunca hep kızgın olacağım biri hem de en büyük şansım olarak kalacaksın.

Dediğimde sinirden güldüm.
Yada psikopat olduğum için.

Artık kabulenmeye başlıyordum.
O gitmişti...
Bunun adı ölümdü.
Ve o ölmüştü.

Tuana:daha sana ne hissetiğimi öğrenemeden gittin Allahın cezası.

Dedim öfkeyle.

O an Sanki belimde bir el hissetim.
Tüylerim ürperdi ama bir hayal olduğunu biliyordum.

Kapatığım gözlerimi açtım.
Çağanın dudaklarının aralık olduğunu fark ettim.

Kaşlarımı çattım.
Belki de ona dokunurken ben yapmıştım.

Kapı tıklandığında geri çekilmek istedim ama kalkamadım.

Belindeki el beni engeledi.

Belimde gerçekten bir el vardı!!

Korkuyla Yutkundum.

Tekrar geri çekilmek istedim ama yapamadım.

Bir anda gözleri fal taşı gibi açıldı.
Çığlık attım. Omuzlarından iterek kendimi geri çektim,dengede duramayıp yere düşmüştüm.

Bir kahka sesi geldi kulağıma.
Kalbim kulağımda atıyordu.

Tekrar çığlık attım.

Çağan:intikam öyle değil böyle alınır masal güzeli.

Duyduğum sesi idrak etmeye çalıştım.

Kulaklarım çınlıyordu.
Nefes almakta zorlanıyordum.

Ellerimi yere bastırmış öksürerek nefes alamaya çalışıyordum.

Birden hızla ayağa kalktı.
Evet! Evet! Gerçekten ayağa kalktı.

Bedenimi cenin bir şekilde yerde buldum.

Nefes almaya çalışıyor,duyduklarımı ve gördüklerimi idrak etmeye çalışıyordum.

Gözlerim kararıyordu.

Kafamı soğuk zemine yasladım.

Çağan:hey şuan bayılamazsın!

Dedi başımı elerinin arasına alıp.

Tekrar bir çığlık attım.

Gözlerim kapandı.
Ama bilincim henüz kapanmamıştı.

Çağan:hey şuan kalkıp beni öpmen gerekiyor bayılman değil!

Dedi. Cidden konuşuyordu.

Çağan:hadi ama planım da bu yoktu.

Çağan:beni öpmen gerekirdi!

Çağan:beni öptükten sonra bayılamaz mıydın?

***

Çağan efe ak...

Gözlerimi açalı yarım saat olmuştu.

Aslında daha fazla uyuyabilirdim ama sağ olsun doktor denen adam izin vermedi.

Şuan yalvar yakar aldığım telefonumla oynuyordum.

Çağan:hay sikeyim ya.

Dedim telefonu sertçe yanıma koyup.

Kolumun ağrısından dolayı çok faza hareket edemiyordum eh oyun oynarken de iki elimi kulanmam gerekiyordu.

İki elimi kullanmadığım için durmadan kaybediyordum.

Dışardan sesler geliyordu muhtemelen bizimkilerin sesiydi.

Bu sesler beni çok rahatsız ediyordu.

Hani bir insan biraz düşünceli olurdu. burda ameliyattan yeni çıkmışım dinlenmem gerek sonuçta,biraz sesiz olabilirlerdi.

Doktor odadan içeriye girdi.

?:iyisin bakıyorum.

Çağan:yarım saat önce ameliyattan çıkan biri nasılsa öyleyim.

Dedim dudak büzerek.

?:onlara daha haber vermedim. Yarım saat boyunca seni gözetlemememiz gerekiyordu.

Diye açıkladı.

Ne yani onlar hala beni ameliyata  mı sanıyorlardı?

?:eyer iyisen kalkıp bu Müjdeyi beraber verelim.

Dedi gülümseyerek.

Dışardaki sesler daha da arttı.
Şimdi kim uğraşacaktı onlarla.

Burda saatlerce yatmayı tercih ederdim.

Çağan:şimdi dursa. Ben bir iki saat daha burda kalsam?

Doktor kısa bir an afaladı.

?:seni öldü olarak göstermemi mi istiyorsun?

Bir an sırıtım.

Seni ölü olarak göstememi-

Hayır çağan sen bu kadar şerefsiz değilsin.

Çağan:yani tam öyle değil ama... hayır! Hayır! Tam da öyle.

Evet bazen biraz şerefsiz olabiliyorum.

?:ama bu-

Çağan:bakın bayım ne istediğimi biliyorum. Sadece birkaç saat,küçük bir oyun.

Tuanadan alacağım ufak bir intikamdı bu.

Eh diğerleri de beni ne kadar seviyor öğrenirdim.

En fazla ne olabirdiki alt tarafı kendimi birkaç saat ölü olarak gösterecektim.

?:ama-

Kabul etmeyeceğini anlayınca hiç kimsenin red edemeyeceği bir şey sundum.

Çağan:on bin?

Dedim tek kaşımı kaldırıp.

Cevap vermek yerine aval aval baktı.

Çağan:dolar?

Diye de ekledim.

?:yani bu...nasıl desem.

Çağan:hadi ama tek bir söz ile on bin dolar alacaksın. Kabul etmezsen cidden bir aptal olduğunu düşüneceğim.

Hadi kabul et. Hadi!!!

?:sadece birkaç saat.

Eh hangi insan on bin doları kabul etmez ki.

Çağan:sadece birkaç saat.

Dedim şeytani bir gülüşle.

Doktor biraz daha bir şeyler zırvalayıp gitti.

Ülkü:biliyor musun Tuana?

Dediğini duydum.

Zeynep:ülkü!

Diye sesini kesti.

Ben ise oyunu bırakmış onları dinliyordum.

Ülkü:ölen kişi onlar olmamalıydı.

Dediğinde olduğum yerden dikleştim.

Ülkü:ölmesi gereken kişi sendin!

Hay senin yapacağın işi sikeyim ülkü.

Küçükken ben sünnet olduğumda 'o zaman onun da dilini keselim' dediğimde beni durdurmasalardı da şuan konuşamasaydın.

Leya:ülkü!

Diye uyaran sesini duydum.

Ülkü:ölmeyi hak eden tek kişi sendin!

Şimdi kalkıp ilk ülküyü boğsam sonra gelip öldü numarası yapsam inanırlar mıydı?

Ülkü:abim değildi.

Dediğini duydum.

Ülkü:neden girdin ki hayatımıza.

Gibi bir şey dediğini duydum ama tam anlamadım.

Aslında İyi ki de girmişti hayatımıza.

Ülkü:senin yüzünden ölmesi gereken kişi abim değildi!

Onun suçu değildi ki halbuki.

Aslında hiç birimize zarar gelmeden kurtulacaktık.

Rüzgâr denen piç tetiğe bastığı an leyayı kendime çekecektim.

O yüzden yağızın o adama yalvarmasını istemedim.

Ama o aptal kurşunun önüne atalayınca ani bir şekilde leyanın önüne geçtim.

Pişman da değildim.
Yine olsa yine geçerdim önüne.

Ülkü:abim ölüyor ve bu senin yüzünden oluyor!

Ağlama seslerini duyuyordum.
Ona öfkeliydim ama sakin kalmaya çalışıyordum.

Zeynep:kendine gel ülkü. Sen nasıl abini kurtarmak istiyorsan oda abisini kurtarmak istedi işte!

Ah kan meselesi.

Evet ikimizi de kana ihtiyacı vardı.

Doktordan öğrendiğime göre Tuana ikimizden biri için kan verirken başka bir kişi bana kan vermeyi talep etmiş. doktorlar da kabul etmiş ama beni ameliyat eden doktorlar kanın Tuananın olduğunu sanıyormuş.

Ah pek şaşırmamalı bizim gibi doktorlar da aptal.

Ülkü:abim onun yüzünden ölüyor ama!

Hay abini si.

Pardon abisi ben oluyordum değil mi?

Tuana:ülkü.

Dediğini duydum.

Sesine kurban.

Ay çağan o köylülerle takıla takıla köylü oldun sen de.

Ülkü:dokuna bana!

Evet ergen bir kardeşim var.

Tuana:haklısın.

Dediğinde yutkundum.

Leya:tuanayı suçlayamazsın ülkü.

Geldi benim idol.

Leya:kurşunun önüne atlayacak ilk kişi oydu. Abin hiç beklemediğimiz bir anda onun önüne atladı.

Ben hep demiyor muyum bu kız diğerlerinden daha zeki diye.

Leya:onu suçlamayı kes ve biraz mantıklı düşün.

Ülkü:bana onu savunmayı kes!

Ay anladık iyi ki bir abin var.

Doktor geldiğinde hepsi susmuştu.

Doktor onlara öldüğümü anlatıyordu.

O sıra ben ne yapıyordum.
Telefonumla oyun oynuyordum.

Ülkü:hayır! Hayır! Abim olmaz! Abim ölmez!

Kız haklı cidden ölmemiştim.

Ağlama sesleri  kulaklarıma geliyordu.

Beni bu kadar çok seviyorlar mıydı?
Onlar için bu kadar değerli mıydım?

Bunu hep sorgulardım.

Gerçekten ölsem ağlarlar mı şüpe ederdim.

Ama şuan yağız bile ağlıyordu.

Gülümsedim.

Onların yanında hep fazlalıkmış gibi hissederdim.

Onlarla zıt kişiliklere aittik.

Onlar eğlenceli,komik,insanları seven/sevilen,herkesi kendi gibi gören neşeli insanlardı.

Ben ise egoist,sert,kendimden başka kimseyi sevmeyen,kimse tarafından sevilmeyen , soğuk biriydim.

Bir kahka sesi geldi.

Bu benim masal güzeline aitti.

Kahkaları  hıçkırığa dönüştü.

Ağlayışı hastaneyi inletiyordu.

O ağladıkça bu oyunu sonlandırmak istedim ama kendimi biraz daha zorlayarak devam ettim.

Gidip ona sarılmak,göz yaşlarını silmek istedim.

Ama sadece kendimi daha fazla sıkarak dayanmaya çalıştım.

O ağladıkça ben gerçekten öldüm.
O ağladıkça ölmek istedim.
O ağladıkça kendimden nefret ettim.

Continue Reading

You'll Also Like

ZAMAN SARNICI By A.SENA

Science Fiction

14.3K 1.1K 21
21.yy'da İstanbul Emniyetinde görev yapan komiser Gonca Kandemir, bir sabah gelen bir cinayet ihbarıyla Yerebatan Sarnıcı'na gider. Gün boyu davayla...
35.5K 2.7K 29
TEXTİNG ASKER KURGUSU
171K 8.3K 61
İNSANIN RASTGELE SALLADIĞI NUMARA HAYAT DEĞİŞTİRİR Mİ Kİ BENİMKİ DEĞİŞTİ...
787K 50.5K 47
Yakın gelecekte öngörülebilen teknolojilerin peşine düşen ülkeler, bir güç yarışına girer. Ülkelerin tehlike getiren icatları, dünyaya sunulması konu...