Wakanda'ya iniş yaptıklarında Thor etrafa bakındı, burayı gelişmemiş bir yer olarak hayal ediyordu ama dünya üzerindeki en gelmiş ülke olabilirdi.
"Bu taraftan."
Gelen komutla ilerlemeye başladılar, Crescent konuşmaya başladı.
"Burada ne işleri var?"
"Henüz çözemedik, kalkanı geçmeye çalışıyorlar."
Taht odasına geldiklerinde büyük cama doğru yaklaştılar. Thor yavaşça Strange'in yanında durdu ve kalkanı geçmeye çalışan canavarlara baktı.
"Strange, Crescent sizce neden buradalar?"
"Vibranium için olabilir."
"Evet, silah için olabilir. Ama kim saldırıyor?"
Crescent konuşunca Tony bakışlarını Thor'a çevirince Steve konuşmaya başladı.
"Thor? Kim böyle bir orduyu yönetebilir?"
Thor bir süre cevap vermeyip ormanlık alandaki büyük gemilere baktı. Bu orduyu sadece kraliyet ailesinden biri yönetebilirdi, Daisy değildi. Daisy'nin annesi ve babasıda olmayacağına göre tek bir kişi kalıyordu. Thor bakışlarını Steve'e çevirdi.
"Damon."
Thor sinirle konuşunca Strange ona doğru döndü.
"Onun iyi olduğunu sanıyordum."
"Bende."
Thor sakin kalmaya çalışırken tekrar kalkanlara saldırı yapmışlardı.
"Gidelim."
Steve konuşunca hızla büyük binadan çıktılar. Kalkanların merkez tarafındaki arazide durdular, Wakanda ordusuda yerini alınca Thor, Tony, Steve ve Strange kalkana doğru ilerlediler. Damon yavaşça elindeki kılıcı kalkana doğru sürttü Tony, Steve ve Strange geride dururken Thor iyice kalkana doğru yaklaştı.
"Kız kardeşim nerede Odinson?"
"Ne yapmaya çalışıyorsun?"
Thor konuşunca Damon güldü.
"Yıllar önce kardeşin neden New York'a saldırdıysa ondan dolayı."
"Loki'nin başarısız olduğunu biliyorsun, değil mi?"
Tony konuşunca Damon bakışını ona çevirdi.
"Ben olmayacağım."
"Kandan başka bir şey alamayacaksın."
Strange konuşunca Damon alayla güldü.
"Şansımıza akıtacak çok kanım var."
Kılıcını havaya kaldırdığında geminin büyük kapıları açılmıştı bir sürü canavar onlara doğru koşmaya başlamıştı. Kalkana çarpmaya başladıklarında takımın yanına geri dönmüşlerdi.
"Anlaşmaya varamadınız mı?"
Bucky konuşunca Thor kafasını hayır anlamında sallamıştı.
"Pek arkadaş canlısı olduğunu söylenemez."
Tony konuşunca kimse cevap vermemişti.
"Ne yapacağız?"
"Vibranium'u almalarına izin veremeyiz."
T'challa konuşunca Steve kafasını sallamıştı.
"İzin vermeyeceğiz."
Natasha konuşunca Crescent konuşmaya dahil oldu.
"Eğer kalkanın her tarafına yayılırlarsa onlara yetişemeyiz."
"Cres haklı, onları tek bir yere toplamalıyız."
Steve konuşunca Tony ona doğru döndü.
"Ne yapacağız?"
"Kalkanları bu taraftan açalım, hepsini buraya toplamış oluruz."
Strange konuşunca Steve kafasını sallamıştı.
"Kalkanları açın."
T'challa kulaklığına doğru konuşunca kalkanlar açılmaya başlamıştı. Hızla onlara doğru koşan canavarlara doğru ilerlemeye başladılar.
Muhafızlar yavaşça Daisy'i yatağına yatırdıklarında Frigga onlara çıkmalarını söylemişti. Odaya giren Odin yatakta yatan Daisy'e baktıktan sonra Frigga'ya döndü.
"Thor nerede?"
"Dünya istila altında, orada arkadaşlarına yardım etmek için kaldı."
"Siz ikinizi oraya Thor'u getirin diye göndermiştim Frigga."
"Oğlumuzun inadının benden gelmediği kesin."
Frigga'nın dediği şeye Odin cevap vermemişti.
"Midgarta kim saldırdı?"
Frigga bakışlarını Daisy'den çekip Odin'e baktı.
"Damon saldırdı."
"Ve sende Daisy'i buraya mı getirdin?"
"Thor istedi."
"Tanrı katillerine karşı pek şansları yok, bunu biliyorlar mı?"
Frigga kafasını hayır anlamında sallamıştı.
"Daisy'i uyandıralım, onu bir yere götüreceğim."
Frigga onun ne yapacağını anlayınca şaşkın gözlerle Odin'e baktı.
"Ona güvenmezler."
"Ama zorundalar. Daisy ve o olmadan bir şey yapamazlar."
"Bunu onlara yapmazsın, yalan söylediğin ortaya çıkar."
"Onları korumak için yaptım bunu, anlayacaklarını düşünüyorum. Daisy'i uyandır."
Odin konuşunca Frigga ona onaylamayan gözlerle baktıktan sonra Daisy'nin başucuna oturdu, elini yavaşça Daisy'nin yanağına koyduktan sonra yavaşça uyan demişti. Daisy derin nefes alıp uyanırken yataktan kalkıp etrafa bakınmıştı.
"Ne yaptınız bana?"
"Daisy sakin ol, Thor seni buraya göndermek istediği için seni uyuttum."
"Böyle bir şeyi nasıl yaparsınız?!"
Daisy sesini yükseltince Odin boğazını temizlemişti.
"Karşında bir kraliçe var Daisy, ses seviyene dikkat et."
Odin konuşunca Daisy bir şey dememişti, derin nefes alıp onlardan gelecek açıklamayı beklemeye başladı.
"Frigga seni savaş boyunca uyandırmayacaktı ama benim seni bir yere götürmem gerekiyor."
"Benim Thor'un yanına gitmem gerekiyor."
"Gideceksin, önce benimle gelmen gerekiyor."
Odin odadan çıkınca Daisy hızla onu takip etti. Saraydan çıkıp muhafızların tuttuğu atlarına doğru ilerlediler, Odin beyaz ata binerken Daisy'de siyah atına binmişti. Hızla gökkuşağı köprüsünün üzerinde ilerlemeye başladılar, kısa sürede Heimdall'ın yanına gelmişlerdi.
"Heimdall, bifrostu aç."
Heimdall kılıcı çevirince bifrostun içine çekilmişlerdi. Daisy ayakları yere değince etrafa bakındı, yerde lavlar vardı ve onlar köprünün üzerinde duruyorlardı. Odin köprünün diğer ucuna doğru ilerlemeye başlayınca Daisy hızla onu takip etti, kendini güvende hissetmeyince elinde oluşan kılıcı sıkıca tuttu.
"Yanında ben varken ona ihtiyacın mı var?"
Odin konuşunca Daisy bakışlarını ona çevirdi, kendini güvende hissetmemesi onun yüzündendi, sonuçta onları buraya o getirmişti.
"Tedbir olsun diye."
Daisy konuşunca Odin yandan bir şekilde ona bakıp yoluna devam etti. Daisy'de onu takip ederken bir yandanda etrafa bakınarak ilerliyordu, her yandan bir şey çıkabilecek gibi hissediyordu. Köprüden geçmişler ve büyük mağara girişinden içeriye girmişlerdi. Daisy etrafa bakındığında taşlaşmış ruhları gördü, onun etrafa bakındığı görem Odin konuşmaya başladı.
"Hell'e hoş geldin Daisy."
Daisy etrafa bakınırken konuşmaya başladı.
"Kimi almaya geldik?"
Odin ona cevap vermeyince Daisy ona göz devirdi, büyük mağarada etrafa bakınarak ilerliyordu, mağaranın sonlarına doğru gelirken ruhlardan gelen sesleri duymuştu, kılıcını kendine doğru çekip pozisyonunu bozmadan ilerlemeye başladı. Mağaranın sonundaki tahtta oturan kişi ayağa kalktı, zincilerin sesini duyunca Daisy bakışlarını tahtan kalkan kişiye çevirdi.
"Evime hoş geldin Daisy."
Daisy gördüğü kişiyle durdu, onu yıllar önce Thor'la birlikte öldürmüşlerdi. Bundan emindi, şaşkınlığını gizleyemeden konuştu.
"Hela?"