Born To Die || ChanMin

By skzimemnu

4.1K 715 1K

Tanrı, acımasızca öldürülen Kim Seungmin'e katilini bulması ve ondan intikam alması için bir şans verir. ... More

1
2
3
5
6
7
8
9
10
11
12

4

346 63 58
By skzimemnu

"S-sen ölmüştün. Öldüğüne emindim." Geriye doğru sürünerek kendini ondan uzaklaştırmaya çalıştı Bang Chan. Korkuyordu, aylar sonra ilk kez korktuğunu iliklerine kadar hissediyordu.

Karşısındaki bedenin gözlerindeki dehşet ifadesinin sebebinin kendisi olduğunu bilmek Seungmin'in içinin burkulmasına neden oldu. Acımasızca öldürülmüştü ve şimdi de göründüğü her insan ona bir canavarmış gibi bakacaktı. Gözleri dolarken "Korkma benden." diye mırıldandı. Öncesinde de çok mükemmel bir hayatı yoktu ancak son bir haftası onu fazla yıpratmıştı.

Ayakta duran bedenin çaresiz ses tonu ve yaş biriken gözleri Chan'ı şaşırttı. Karşısındaki her neyse sandığı kadar güçlü değildi anlaşılan. Sürünerek gözüne kestirdiği silahına doğru ilerlemeye çalıştı. Hâlâ bir kabusun içinde olduğuna dair şüpheler vardı aklında.

Genç adamın silahı almasını ve tekrar üstüne doğrultmasını boş bakışlarla izledi Seungmin. Cesedini gördüğü biri aniden karşısına çıksa ve konuşmaya çalışsa o korkudan bayılırdı ancak komiserin soğukkanlı durmaya çalışmasından etkilenmişti. Mesleğine yakışır biri olduğunu düşündü. "İstersen vur beni, duvarında bir mermi izi çıkar. Rüya olduğunu düşünüyorsan da kendini vur. Bakalım uyanacak mısın yoksa benim gibi bir ölü mü olacaksın?"

"Ah!" İsyan ediyormuş gibi bağırırken bir işe yaramayacağını anladığı silahını tekrar yere bırakmış, güçlü durmaya çalışarak ayağa kalkmıştı Bang Chan. "Uyuya kalmadığıma eminim. O dosyayı incelerken bir an bile gözümü kırpmadım... Tanrı aşkına! Nesin sen?"

Daha fazla ayakta dikilmek istemediği için az önce komiserin kalktığı koltuğa bacak bacak üstüne atarak oturdu Seungmin. Öne doğru eğildi, elini çenesine koydu ve düşünür gibi yaptı. "Hmm... Ölü bir ruh diyebilirsin. Korkutucu olmayan hayalet diyebilirsin. Ya da katilinden intikam almaya çalışan bir kurban da olur."

"Gerçeksin sen, rüya görmüyorum." diye adeta fısıldarcasına konuştu Chan. Her şeyi yeni yeni idrak ediyor gibiydi. Elini tereddütle karşısındaki gencin yüzüne uzattı, öldüğü anlarda kesik ve morluklarla kaplı olmasına rağmen şimdi tek bir çizik bile yoktu. Ona inanmasını, korkudan kurtulmasını istediği için geri çekilmedi ve yanağına uzanan parmakların ona dokunmasına izin verdi Seungmin.

Temas ettiği tenin soğukluğu içini ürpertirken titreyen elini geri çekti, ayakta durmak ona güç geliyormuşcasına koltuğun önündeki yer masasının yanına çöktü. "Nasıl oluyor bu?"

"Beni öldüren kişiyi bulmak ve ondan intikam almak için sadece bir ayım var." dedi Seungmin. Komiserin artık aklını kaçırdığını ya da rüya gördüğünü düşünmeden ona inanmaya başlaması içini rahatlatmıştı. "Sonra ruhum huzura kavuşabilecek."

"Bu davadan sorumlu kişi ben olduğum için mi buraya geldin?" Cümlesinin sonuna doğru gülmüş, gözlerinden garip bir parıltı geçmişti.

Aynı şekilde gülümsedi Seungmin. "Bana nasıl bu kadar çabuk inanabildin? Delirmediğine ya da kabus görmediğine emin misin?"

Bakışlarındaki korku kırıntıları yerini korurken hafifçe omuz silkti Bang Chan. "Belki de davalarına çok takmış bir komiser olduğum için hayal görüyorumdur ama hiç de öyle hissettirmiyorsun. Karşımdasın, konuşuyorsun. Dünya içinde sadece insanların yaşayamayacağı kadar büyük."

"Komiser olmana şaşırmamalı, zekisin. Peki bana yardım edecek misin?"

"Benim görevim bu." Genç adam ayağa kalktı, etrafa kısa bir bakış atıp kıvırcık saçlarını karıştırdıktan sonra tekrar ölü ruha döndü. Kendini toparlayabilmiş, korkusunu kontrol altına almaya başlamış gibi görünüyordu. "Birbirimize çok yararımız dokunacağına emin olabilirsin."

Bu kadar çabuk kabullenmesine şaşırsa da bir şey söylemedi Seungmin. Eğer reddedilseydi ona bir daha görünmez, her şeyi garip bir rüya gibi hatırlamasını sağlayabilirdi. Neyseki buna gerek kalmamıştı. Heyecanla sırtını dikleştirdi. "Öyleyse ne bulduğunu anlat bana."

Masanın üstünde duran dosyalardan birini ona uzattı komiser. "Henüz kayda değer bir şey bulamadık. Sadece aynı katilin daha önce bir cinayet davasına daha karıştığından eminiz. Yani bir seri katille karşı karşıya olabiliriz."

Dosyayı açtığında kendi cesedinin fotoğraflarıyla karşılaşmayı beklemeyen Seungmin bedenini o halde gördüğünde afalladığını hissetti. Çektiği acılar, çaresizce attığı yardım çığlıkları gözünde canlandı ve bir anlığına hayatının son bulduğu o güne dönmüş gibi oldu. Dosyayı anında geri kapatıp fırlatırcasına masaya bırakırken onu dikkatle izleyen adama döndü. "İllaki bir şey bırakmış olmalı. Parmak izi, belki saç teli, güvenlik kamerası görüntüsü..?"

Omuz silkti, gencin karşısındaki koltuğa oturdu komiser. "Herif tam bir profesyonel. Depoya sanki hiç girmemiş gibi, bir tane bile iz bulamadık. Civardaki çoğu kamerayı inceledik, bazıları da hâlâ incelenmeye devam ediyor ama onlardan da bir şey çıkmadı."

Az önce kendini çok kasmıştı, biraz rahatlamak istiyordu bu yüzden kağıtların düzenli bir şekilde dizildiği masadaki içki şişesine uzandı. Kapağını açıp içindeki sıvıyı bardağa doldurmaya başlarken tekrar konuştu. "Ailen yok, fazla tanınmayan bir restoranda aşçılık yapıyorsun yani önemli bir işin de yok. Düzenli olarak görüştüğün sadece bir arkadaşın var. O da seni çok önemsemiyor olmalı ki ortadan kaybolmanın üzerinden 24 saat geçmesine rağmen polise bile gitmemiş."

Kaşlarını çatmış, sinirlendiği yüz ifadesinden belli bir halde onu dinleyen gence bakarak içkisinden bir yudum aldı. "Katil için bizim işimizi zorlaştıran mükemmel bir kurbansın Seungmin."

Seungmin dakikalar önce karşısında korkudan titreyen adamın şimdi böyle cesurca konuşmasına "Kapa çeneni." diye çıkıştı. "Güzel bir hayatım olmasını ben de isterdim. Neden suç o psikopatta değil de bendeymiş gibi konuşuyorsun?"

Chan'ın yüzüne küçük bir gülümseme yerleşti. "Öyle bir şeyi kastetmemiştim." dedi. Her an yerinden kalkıp üzerine atlayacakmış gibi duran ruhu yatıştırmayı ve konuşmayı bitirip bir an önce buradan gitmesini istediği için asıl önemli noktaya geldi. "Katile dair hatırladığın şeyler var mı?"

Arkasına yaslayıp ona tavır almış gibi kollarını göğsünde birleştirdi ve surat asmaya başladı ölü ruh. "Yüzünü hiç görmedim. Garip bir maske takıyordu, kurt ya da köpek gibi bir şeydi. Sesini de sadece iki kez duydum. Birinde kulağım çınladığı için çok boğuk geliyordu, diğerinde de bilincim kapanmaya başladığı için ne dediğini bile anlamadım."

Komiserin yüzünde Seungmin'in açıklayamadığı tuhaf bir ifade vardı. Üzülmüş gibi görünüyordu ancak bir anlığına gözlerinin parıldadığını gördüğüne de yemin edebilirdi. Kesinlikle normal değil bu adam, komiserin bile delisine çattım. "Fiziksel özelliklerine dair bir şey hatırlıyor musun?" diye sormuştu bu sefer.

"Benim boylarımdaydı. Kaslı gibiydi, beni kaldırabiliyordu. Siyah saçlıydı. Sol kolunda bıçak yarası gibi bir şey vardı sanırım ama bundan emin değilim."

Aldığı ip uçlarını defterine not ettikten sonra "Pekala!" dedi Chan. Elindeki defteri masaya bıraktı, içkisini aldı tekrar. "Yarın arkadaşın Yang Jeongin de dahil şüphelilerin sorgulanması devam edecek. Orada olup herkesi inceler ve gözüne takılan biri varsa söylersin."

Kaşlarını çattı, "Dur bir dakika." diye mırıldandı Seungmin. "Jeongin'den de mi şüpheleniyorsunuz? O benim tek arkadaşım!"

"Tam olarak tek arkadaşın olduğu için şüpheleniyoruz Seungmin. Az önce söylediğin kriterlerin üçüne uyuyor. Siyah saçlı, senin boylarında ve seni kaldırabilecek biri gibi duruyor." dedikten sonra ayağa kalktı, odasına doğru ilerlemeye başladı komiser. "Şimdi izninle uyuyacağım. Çık artık buradan."

Bu Seungmin'in tekrar dünyaya dönüşünün ikinci günüydü. İlkinde geceyi bir kafede geçirmişti ve itiraf etmek gerekirse pek rahat değildi. Etrafa göz gezdirdi. Fazla büyük değildi ama madem Bang Chan odasında duracaktı, onun da buradaki koltuklardan birinde kalmasında bir sakınca olmazdı herhalde. Komiserin arkasından "İyi geceler!" diye bağırdı, karşılık alamasa da bunu umursamadı. Ruhunun artık uykuya ihtiyacı yoktu bu yüzden en baştan başlayarak masadaki tüm dosyaları incelemeye karar verdi.

"Ona gerçekten güvenebileceğine emin misin?" Daha bir tane dosyayı bile eline alamadan yanında duyduğu ses korkarak yerinde zıplamasına neden oldu.

"Hyunjin?" dedi yine baştan aşağı siyah giyinmiş adamı gördüğünde. "Buraya neden geldin?"

"Sadece dünyada işler nasıl gidiyor diye görmek istedim." Hafifçe gülümseyerek söylemişti bunu Hyunjin. İlk karşılaşmalarındaki soğukluğuna rağmen bu sefer sesindeki samimiyet Seungmin'i şaşırtsa da sadece başını salladı anladığını belirtircesine.

"Ona güvenebilecek misin?" diye tekrar sordu azrail. Karşısındaki gence baktıkça önceki hayatındaki çocuk canlanıyordu zihninde. Onları birbirine bağlayan parmaklarındaki kırmızı kader ipininin bir kısmını sıkıca tutuyordu avucunda.

Hiçbir şeyin farkında olmayan Seungmin aynı samimiyetle gülümsedi. "İşinde iyi birine benziyor. Güvenmeye çalışacağım."

------
İşin içine kader ipleri de girdi iyice değişik bir şey oldu

Continue Reading

You'll Also Like

43.6K 2.1K 33
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
125K 22K 17
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
223K 22K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
97.7K 3.9K 32
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...