Little butterfly: behind the...

Por gmzvarol34

2.8K 220 2.7K

Bir giyushino hikayesidir. Más

Episode 1 : Herşeyin başladığı yer
Episode 2 : İçinden gelen bir his
Episode 3 : Çünkü seni seviyorum
Episode 4 : Bu beklenmedik bir haber!
Episode 5 : Halledebilirim!
Episode 6 : İyiki geldiniz
Episode 7 : Vay canına Gerçekten mi?
Episode 9 : Hipnotize ediliyoruz
Episode 10 : Artık kıpırdanıyor!
Episode 11 : Hoşgeldin Yua bebek!
Episode 12 : Geri dönüyoruz. Görev bitti.

Episode 8 : Gerçekten korkunç!

165 16 214
Por gmzvarol34

Sabahın erken saatleriydi. Güneş sıra dağların arkasından doğarken Giyuu yine ilk kalkan kişi olmuştu. Artık yola devam etmelilerdi. Az bir yolları kalmıştı fakat bu engebeli dağ yolunu çıkmak tam bir işkenceydi. Daha dünden beri çıkıyorlardı ama oldukça yorucu olduğu için bir süre dinlenmişlerdi. Artık devam etmeye hazır gibi hissediyordu kendini Giyuu. Tanjiro yu kaldırdı.

T: " sabah oldu mu Tomioka - san? "

G: " evet, artık devam etmeliyiz. Kanao yu da kaldır. "

T: " peki Shinobu - san? "

G: " onu ben kaldırırım merak etme. Siz ikiniz arabayı iteceksiniz bende önden çekeceğim. "

T: " ahh, neyseki bir patika yolu bulabildik Tomioka - san. Artık işimiz daha kolay olur. "

G: " haklısın. Bulamasaydık bu koca dağı bu araba ile çıkamazdık. Hadi kaldır sen Kanao yu. "

T: " tamam Tomioka - san. "

Tanjiro Kanao yu kaldırdı ve arabayı patikaya çıkarmak için hazır oldular. Bu sırada Giyuu da Shinobu yu uyandırdı. Onu atın üstüne bindirdi. Kendi de atın geminden tuttu. Ve yola devam ettiler. Sonunda patika yoluna girebilmişlerdi. Artık işleri biraz daha kolay olacaktı.

Öğle saatlerinde köyün girişi uzaktan görünmeye başlamıştı. İki dağın arasında gibi görünen bu köy dağlar yüzünden çok fazla güneş almıyordu. İşte bu iblisler için harika bir fırsattı. Bu dağlarda ilerlerken bile iblislerle karşılaşmışlardı. Burada kim bilir ne kadar iblis vardı.

Manzarası oldukça güzel olan bu köyün içinde oldukça karanlık bir gizem vardı. Bunu çözebilmek ve buradaki insanların da güvenli yaşam ortamını sağlayabilmek için yine çok çalışacaklardı. Yorulacaklardı fakat burayı güvenli bir bölge haline çevirmeden geri dönmeyeceklerdi. Onlar sayesinde Kazuno köyünün halkı huzura kavuşabilecekti.

Köyün girişine ulaşmışlardı. Burada onları şerif ve yağverleri bekliyordu. Gözetleme kulelerinden geldiklerini görmüşlerdi. Geldiklerinde yağverler onlara yardım ettiler. Arabalarını şerif tarafından belirlenen evlerine götürdüler. Şerif onları kendi konağına götürdü. Ve onlara güzel bir sofra hazırlattı.

Ş: " sağsağlim gelmenize çok sevindik. Shinshiro köyünü tamamen temizlemiş olduğunuz haberini alınca çok sevindik. Sayenizde kardeşim tekrardan işinin başına geçebildi. Buradaki iblislerin baskısı yüzünden onlara hiç yardım edemedik. Kardeşimi öldürecekler diye çok korkmuştum doğrusu. "

G: " Shinshiro köyünün şerifi kardeşiniz mi oluyor? Bilmiyorduk. Bize bundan bahsetmemişti. "

Ş: " ehh, evet öyle, neden bahsetmediğini bilmiyorum ama. Neyse biz konumuza dönelim. Burası da en az orası kadar karışık efendim. Zaten dağ köyü olduğumuz için ulaşım zor pek güneş de almıyor. İblisler bazen gündüz bile dışarıda görülebiliyorlar. Çok güneşli olmayan zamanlarda. Onlar dışarıda oldukça biz daha da zorluk çekiyoruz. İnsanlarımız ölüyor. Özellikle buraya gönderilen iblis avcılarının ölmesiyle vakalar çok arttı. Neyseki yetiştiniz. "

Sh: " vakalar ne sıklıkta oluyor acaba? Genelde hangi bölgelerde? "

Ş: " sizin için bir harita çizdireceğim. Fakat özetlemek gerekirse güneş görmeyen her yerdeler. "

T: " afedersiniz efendim. Benim bir sorum var da. "

Ş: " sorabilirsin evladım. "

T: " bu köyde çocukların kaybolduğuna dair bazı iddialar duyduk ta. Doğru mudur diye sormak istedim. "

Ş: " ehh, bende tam oraya geliyordum. Evet çocuklarımız bir anda kayboluyor. Bazen cesetlerini buluyoruz. Nedeninin bir iblis olduğu düşüncesindeyiz fakat bu iblisi hiçbir yetişkin görmüyor. Son konuştuğum anne de pek iyi durumda olmasa da çocuğunu görünmez birşeyin ısırdığını söylüyor. Sonra çocuk bir anda kendi kendine kurtulup annesinin yanına koşmuş. Siz ne düşünüyorsunuz peki? "

Sh: " ahh, tanrım. Bu gerçekten korkunç. Ve bir iblis işi olduğu ortada. Annenin görememesinin de mantıklı bir nedeni vardır. "

G: " muhtemelen iblisin bir görünmezlik yeteneği var. Ama nasıl çalıştığını öğrenmemiz gerek. Bunun için de olayları yakından takip etmeliyiz. Saldırıya uğrayan çocuk ile bir konuşmamızda sakınca var mıdır acaba?"

Ş: " tabii ki yok. Yağverim size evlerini gösterir. Konuşursunuz. Ama önce lütfen yemeğinizi bitirin. "

G: " peki. "

Şerifin konağının biraz uzağında bir eve geldiler. Kapıyı çaldılar. Saçları dağınık bir kadın açtı kapıyı. Muhtemelen çocuğun annesiydi. Onlara garip garip baktı. Shinobu konuşmaya karar verdi.

Sh: " afedersiniz, çocuğunuzla konuşmamızda sakınca var mı acaba? Bizler hashiralarız bu iki çocuk da yardımcılarımız. Buradaki kaybolan çocukların sorumlusu olan iblisi arıyoruz. Çocuğunuzun ne gördüğünü öğrenebilirsek o iblisi öldürmemiz daha kolay olur hanımefendi. "

M: " demek öyle, umarım bu işi bir an önce çözersiniz. Oğlum her gece onun seslerini duyduğunu söylüyor. Korkudan ne yapacağımızı bilemez hale geldik. Lütfen bize yardım edin efendim. "

G: " merak etmeyin. Bu işi en kısa sürede halledeceğiz. Oğlunuzla konuştuktan sonra siz de bi gördüklerinizi anlatsanız iyi olur aslında. Şu anda iblisin ne tür bir güçle size görünmediğini anlamaya çalışacağız. Lütfen oğlunuzu çağırır mısınız? "

M: " olur, Taiyo! Taiyoo! Oğlum gel hadi buraya! "

Yukarıdaki merdivenlerden sol kolu olmayan bir çocuk geldi. Oldukça sessiz gelmişti. Onu gördüklerinde epey kötü hissetmişlerdi. Bir çocuğun bunu yaşaması ve onu atlatması o kadar da kolay birşey değildi. Kim bilir neler çekiyordu. Ruhsal durumundan sosyal durumuna kadar her alanını kısıtlıyordu başına gelen bu durum. Annesi vaktinde yetişmese o gün orada olamayacaktı. Bunun onda oluşturduğu tranva çok büyüktü. Onlara sakince baktı. Ve annesine cevap verdi.

T: " efendim anne. Neler oluyor? "

M: " oğlum, bak bu abiler ve ablalar seninle bişey konuşmak istiyorlar. Onlara o gün ne olduğunu tek tek anlat. Sana bunu yapanı öldürmek istiyorlar. Sen de onlara bu anlattıklarınla yardım etmiş olacaksın. "

T: " yoksa yoksaa, onlar iblis avcıları mı? Vay canına sizler iblis avcıları mısınız? Ben size hayranım vay canına. Benn. "

G: " evet Taiyo bizler avcılarız. Ben ve Shinobu ablan hashira yız. Bu iki arkadaş ta bizim en yakın yardımcılarımız. "

T: " vayy canınaaa, inanamıyorum! Hashiralar benim evimdelerrr. Bu harika! Siz ikiniz çok şanslısınız. Keşke bende sizin gibi olabilseydim. "

Taiyo nun yüzünde bir anda gülücükler açmıştı. Onlara bir dakika önce ümitsizce bakan o gözler şimdi pırıl pırıl parlıyordu. O parıldayan gözlerin sahibini umutsuz bırakmak yerine ölmeyi yeğlerlerdi. Bu yüzden o iblisi öldürme istekleri daha da artmıştı.

Sh: " ehh, eminim olabilseydin bizden de iyi bir avcı olurdun Taiyo. Şimdi sana bunu yapana biz bunun hesabını soracağız. Bunun için senin de yardımına ihtiyacımız var tabii ki. Lütfen bize o gün başına neler geldiğini anlatır mısın? "

T: " olur efendim, size yardım edebileceksem ne mutlu bana! Şimdi şöyle oldu. O gün diğer arkadaşlarımla saklambaç oynuyorduk. Ben de gizlenmek için iyi bir yer arıyordum. Oyunu kazanmayı çok istiyordum. Bir süre dolandım. Gizlenilebilecek en iyi yeri bulmak konusunda çok istekliydim ve güvenli bölgeden uzaklaştığımı farketmemiştim. Ormanlık alana girmiştim. Bir süre saklanacak bir ağaç kovuğu aradım. Güzel bir ağaç bulduğum sırada arkamdan biri bana seslendi. Arkamı döndüğümde yüzü rengarenk resimlerle dolu bir kadın karşımda duruyordu. Ona kim olduğunu sordum. Bana çocukları çok sevdiğini söyledi. Onlara yardım etmeyi de çok severmiş. Benim bu durumumu hissettiği için bana saklanmak için harika bir yer bulabileceğini söyledi. Beraber yürüdük güvenli bölgeden iyice uzaklaştığımızı farkedince ona buradan fazla uzaklaşamayacağımı söyledim ama beni dinlemedi. Bana zaten geldiğimizi söyledi. İyice yaklaşmamı istedi. Kulağıma birşey söyleyeceğini söyledi. Ona yaklaştığım sırada kocaman dişleri ile kolumu yakaladı. Onu ısırdı. O sırada annemin çığlığını duyduk. O kaçtı. Kaçarken kolumu koparmıştı. Annem ağlayarak yanıma geldi. Ve hemen hekime gittik. "

M: " o anda çok korktum. Ama tuhaf olan oğlumun söylediğini gördüğü kadını ben asla göremedim. Nedenini bir türlü anlamıyordum. "

T: " efendim. Benim bir fikrim var. "

Sh: " nedir Tanjiro? "

T: " ama emin olmak için bir planım var. Düşüncem şu ki iblisi sadece çocuklar görebiliyor. Tahminim doğru ise de iblisi sen ve Tomioka - san göremeyecek. Ama ben ve Kanao görebileceğiz. Bunu kullanarak iblisi tuzağa düşürebiliriz. "

G: " aklında ne var Tanjiro? "

T: " henüz kafamda net oluşturamadım ama ben ve Kanao iblisi kendimize çekebilirsek sizde kolay bir şekilde öldürebilirsiniz diye düşünüyordum. "

Sh: " ama bu tehlikeli olmaz mı? Başınıza bişey gelmesini istemem. "

T: " çok dikkatli oluruz Shinobu - san. "

G: " bu meseleyi evde bir konuşalım. Şimdi gitsek iyi olur. Akşam için hazırlık yapmalıyız. "

Sh: " pekala artık gidelim o halde. "

M: " yemeğe kalsanız olmaz mı? "

Sh: " çok teşekkür ederiz fakat yemeğimizi yemiştik biz. Size afiyet olsun. Bu arada isminiz nedir acaba? "

M: " saolun efendim. Adım Masumi. "

Sh: " tekrar görüşürüz Masumi - san. Ve seninle de tekrar görüşürüz Taiyo. "

T: " lütfen mutlaka tekrar gelin. Tanjiro ve Kanao da gelsin. "

Sh: " ehehe, ikisini baya sevdin anlaşılan. Dimi çocuklar? "

T ve K: " Tabii ki! İstediği zaman oynarız onunla. "

T: " Yaşasınnn! "

Taiyo Tanjiro ve Kanao ya sarıldı. Sonra da Giyuu ve Shinobu ya sarıldı. Bu sıcak ve samimi davranışları onları çok mutlu etmişti. Vedalaşıp kalacakları evlerine gittiler.

Eve geldiklerinde akşam olmasına çok vakit kalmamıştı. Bu yüzden hemen uyumayı tercih ettiler. Akşam yoğun bir çalışma yapacaklardı. Sonuçta ortalıkta pek çok iblis ve hala gizemini koruyan çocuk avcısı bir iblis vardı. Kısacası yapılacak çok iş vardı ve bunun için enerji toplamalılardı.

Uyandıklarında hava kararmak üzereydi. Sadece üç saat uyumalarına rağmen Shinobu bile kendini oldukça enerjik hissediyordu. Özellikle o iblisi yakalamak istediği için kendini iyice hazırlamış gibiydi. Hazırlanıp hemen çıktılar.

Her zamanki yöntemi kullanmaya karar vermişlerdi. İkiye ayrılarak arayacaklardı fakat kargalar ile haberleşeceklerdi. Çocuk yiyen iblisle karşılaşma ihtimaline karşın hazırlıklı olacaklardı. Planı devreye sokabilmek için. İkisi de kendi bölgesinde işe başladılar.

Giyuu ve Shinobu tarafında daha şimdiden olaylar başlamıştı bile. Burası da denildiği kadar çok iblis vardı. Buradaki insanların bu kadar dayanabilmesi oldukça şaşırtıcıydı. Shinshiro köyünde bile bu kadar yoğun karşılaşmamışlardı. Buradaki insanların daha kötü bir halde olması beklenirdi. Ama nedense onlardan daha iyi durumdalardı.

Anlaşılan buradaki halk iblislere daha iyi uyum sağlamışlardı. Neredeyse her evin bahçesinde, sokaklarda ve meydanda mor salkımlar bulunuyordu. Bu da iblislerle nasıl başa çıkacacaklarını bildiklerini gösterirdi. Ama maalesef bu bile o kadar iblisi def etmeye yetmezdi. O yüzden ellerini çabuk tutmalılardı.

Daha şimdiden dağlardan gelmeye başlamışlardı. Karşılaştıkları her iblisi kesmeye devam ediyorlardı ama sayı çok fazlaydı. Her yerden beliriyorlardı. Anlaşılan hashiraların geldiğini haber almışlardı. Bir ara köy meydanında bir topluluk iblis onları köşeye sıkıştırdı ve esas çatışma başladı.

Sh: " Böcek nefesi 1. Şekil! Kelebek dansı: kapris! "

G: " Su nefesi 2. Şekil! Su çarkı! "

İ: " iblis kan tekniği! Ölümcül iğne darbesi! "

Sh: " Böcek nefesi 2. Şekil! Arı iğnesi dansı: gerçek çırpınış! "

G: " Su nefesi 4. şekil! Çarpıcı gelgit! "

Savaş tüm hızıyla devam etti. Diğer taraftda Tanjiro ve Kanao aynı durumdaydı. Ormanın girişinde etrafları bir dizi iblis tarafından sarılmış durumdaydı. Onlar da canla başla savaşıyorlardı.

T: " Hinokami Kaguraaaaaa! "

K: " Çiçek nefesi 4. Şekil! Kan kızılı hanagomoro! "

İ: " iblis kan tekniği! Sertleşmiş balçıklar!"

K: " Çiçek nefesi 6. Şekil! Dönen şeftali! "

Her iki tarafta büyük bir çaba ile savaştılar. Ve sonunda etraflarındaki bütün iblisleri öldürdüler. Oldukça yorucu olmuştu. Buradaki iblisler o kadar da zayıf görünmüyordu. O kadar iyi mi besleniyorlardı ondan da emin değillerdi. Ama yine de çok ta hafife almadılar.

Bütün gece aramalarına rağmen çocuk avcısı iblisle bir türlü karşılaşmadılar. Artık Şafak sökmek üzereydi. Son kez etrafı dolaştıktan sonra buluşma yerine geldiler. Herkes birbirine bakıyordu. Biri bişey der diye ama ne var ki esas aradıklarını iki taraf da bulamamıştı.

Sh: " ehh, çocuklar? Bir haber var mı acaba? "

T: " hayır Shinobu - san. İlginç bir şey olmadı. Gene bildiğiniz gibi. "

G: " biz de birşey bulamadık. Bugün bişey yemedi mi? Yoksa biz mi gözden kaçırdık. Her yeri kolaçan ettiğimize eminiz. Peki ya siz? "

T: " biz de çok iyi bir araştırma yaptık aslında. Kuş bile uçurmadık ama iblisle ilgili tek bir hadise ile karşılaşmadık. Acaba neden? "

K: " iblisler sanki varlığımızdan haberdar gibilerdi. Öyle ki iki tarafta saldırıya uğradık. Peki bu iblisin de bizden haberi olamaz mı? "

Sh: " muhtemelen onun da haberi var Kanao. Bu yüzden bizden saklanıyor olabilir. Acaba nasıl bir planı var? Saklanmasının nedeni ne olabilir ki? Eğer gerçekten görünmezlik yeteneği varsa bu biz Hashiraların da aleyhine birşeyken. "

G: " bilmiyorum Kochou. Ama bir planı kesin olduğu kesin. Bunun ne olduğunu bir an önce öğrenmemiz gerek. Yoksa ava giderken avlanabiliriz. "

Sh: " çok haklısın Tomioka - san. Şimdi eve gidip dinlenelim. Uyanınca da ne yapacağımıza karar verelim. Dinlenince aklımıza iyi bir plan geleceğinden eminim. "

G: " evet, hadi gidelim. Epey yorulduk. "

Eve vardıklarında direk uyudular. Bir kaç saat boyunca dinlenmek onlara iyi gelecekti. Böylece akıllıca bir plan da yapabilirlerdi.

Öğleden sonra uyandılar. Birlikte evin bahçesinde ağacın altına oturdular. Şimdi plan zamanıydı.

Sh: " evet, şimdi elimizde ne var? "

T: " öncelikle iblisin neyi amaçladığını öğrenmeliyiz. Bizden saklanması boş boş veya korkudan olamaz. "

G: " hakkımızda neler bildiklerini anlamanın bir yolunu bulmalıyız. "

K: " şeyy, bir iblis yakalasak? Onu konuşturarak amaçlarını öğrensek? "

Sh: " bu iyi bir fikir Kanao. Ama öyle alelade bir iblis olmamalı. Önemli bir konuma sahip bir iblisi yakalamalıyız. "

G: " bunun için bölgeyi biraz daha araştırmamız gerek. Eğer bizden haberleri varsa karşımıza tıpkı diğer bölgelerdeki gibi 12 kizukiye girmek için bizi öldürmeye talip önemli iblisler çıkacaktır. "

T: " çıktığı zaman onu canlı ele geçirebilirsek. Onu konuşturarak iblislerin hakkımızda neler bildiğini ve çocuk avcısı iblisin kim olduğunu ve neler planladığını öğrenebiliriz. "

K: " aynen öyle ama ya konuşmazsa? O zaman ne yapacağız. "

T: " konuşmasını sağlamanın bir yolunu bulmalıyız. "

Sh: " bir iblis en çok neyi arzularsa onu vereceğimizi vaat etmeliyiz. "

G: " 12 kizukiye girmesini sağlayabileceğimizi söylesek olmaz mı? Bir şeyle mutlaka kandırmamız gerek. "

K: " buna inanır mı? "

Sh: " eğer onu çaresiz bırakırsak inanabilir. "

T: " direk güneşe atıp öldürmekle tehdit etsek. Eğer biraz onuru varsa bu şekilde ölmeyi kabul etmez. "

G: " haklısın, bunu bir deneyelim. Ama önce onu yakalamalıyız. Hava karardığı zaman heryeri daha detaylı inceleyelim. Onunla mutlaka karşılaşmamız gerekiyor. Ve canlı ele geçirmenin de bir yolunu bulmalıyız. "

Sh: " iblisi bir süreliğine etkisiz hale getirilecek bir zehir hazırlayabilirim Tomioka - san. Böylece onu kestiğim zaman bayılır. Kanao ve Tanjiro nun karşılaşması ihtimaline karşın aynı zehirden kanao için de hazırlayacağım. Nasıl olur? "

G: " bu iyi bir fikir Kochou. Fakat zehri hazırlarken kendine dikkat et olur mu? "

Sh: " ehh, olur Tomioka - san. Sen merak etme. "

Konuşmayı sonlandırdık tan sonra Giyuu ve Tanjiro yemek hazırlarken Kanao ve Shinobu da zehri hazırladılar. Bir saat sonra herkes işini bitirdi ve yemeğe geçtiler. Shinobu büyük bir iştahla yemeğini yemeye başladı. O kadar açtı ki bir türlü doymuyordu. Giyuu bu iştahını farkettiği için kendi tabağını da ona verdi. Shinobu biraz utanmıştı. Ama Giyuu ısrar ettiği için kendini tutamayıp yemeğe daldı. Giyuu bu halini çok tatlı bulduğu için yanağına bir öpücük konduramadan duramadı. Shinobu çocuklar orda olduğu için biraz utandığı için Giyuu nun koluna hafifçe vurdu. Bu yaptığı hepsini güldürmüştü.

Ve tekrardan karanlık vadiye çökmeye başlamıştı yavaştan. Tabii onlar da hemen hazırlanıp işe koyuldular. Yine yoğun bir gece onları bekliyordu.

Giyuu ve Shinobu kendi bölgelerinde detaylı bir araştırma yapmaya başlamışlardı. Karşılarına çıkan her iblisi önce inceleyip sonra öldürüyorlardı. Yine de bir süre karşılarına kimse çıkmadı. Artık köyün sınırlarına gelmişlerdi. Ormanlığa girmeleri gerekecekti. Tam ilerledikleri sırada birisi arkalarından seslendi.

N: " beni mi arıyorsunuz Hashiralar? "

Arkalarına döndüklerinde arkasında bir sürü iblis olan mavi suratlı bir iblisle karşılaştılar. Görünüşünden bile diğerlerinden farklı olduğu belliydi. Aradıkları kişi olabilirdi.

Sh: " buradaki iblislerin elebaşını arıyoruz aslında. Bu basit iblisler bizi epey sıkıyor. Biraz güçlü bir iblisle savaşmak istiyoruz. Acaba sen aradığımız özelliklere sahip biri misin? "

N: " elbette sahibim. Ben Nishimura yım. Buradaki en güçlü iblis te benim! Aradığınız benim! Hadi öyleyse! Savaşalım! Savaşalım ki bende sizi öldürüp 12 kizukiye katılabileyim! "

G: " görelim bakalım yeteneklerini. Elinden geleni ardına koyma! "

N: " sakın ha siz de koymayın. Bu eğlenceli olacak! "

Sh: " kimin için eğlenceli olacağını biz çok iyi biliyoruz ama senin için üzülüyorum nedense. Ara ara, nedendir bu içimdeki üzüntü Tomioka - san? "

G: " başına gelecekleri bilse o da üzülürdü Kochou. O güzel canını sıkma. "

N: " epey eminsiniz kendinizden. Bir Hashira dan da bu beklenirdi zaten. O halde artık başlayalım! "

Ve savaş başladı. Arkasındaki iblisleri öldürmek tabii ki çok vakitlerini almadı. O da sanki kendi sırası gelene kadar bekleyecek iş gibi bir hali vardı. O yüzden onu bekletmemek için ellerini çabuk tuttular ve arkasındaki bütün iblislerin işini çabucak bitirdiler. Şimdi sıra ona gelmişti.

N: " beklemekten sıkıldım doğrusu. Şimdi esas savaş başlasın bakalım. "

G: " beni eğlendirebilecek misin görelim bakalım. Genelde böyle diyenlerden bile sıkılırım. "

N: " ben beni eğlendireceğinizden eminim ama ne de olsa hashiralarsınız. "

G: " fazla konuşuyorsun. Tıpkı öldürdüklerim gibi. "

Sh: " Tomioka - san pek konuşma sevmez de. "

G: " bakıyorum da keyfin epey yerinde Kochou. "

Sh: " fazla uğraşmayacağım için olabilir. Bana hiçbir iş bırakmıyorsun neredeyse."

G: " nedenini biliyorsun bebeğim. "

N: " vay, ilişkiniz mi var! Ne yazık. "

G: " gene çok konuştun. "

N: " haklısın. İblis kan tekniği! Kör edici karanlık! "

Ortalık bir anda kapkaranlık bir hava ile kaplandı. Sisten bile daha beter birşeydi çünkü hiçbir şey görünmüyordu. Giyuu ve Shinobu gözlerini kapatıp hislerine kulak verme yoluna gittiler. Ancak bu sayede iblisle savaşabileceklerdi.

Karanlıktan gelen bütün saldırıları savuşturuyorlardı. Fakat bu böyle gidemezdi. Bu karanlık sisi atlatmanın bir yolunu bulmaları gerekiyordu.

G: " aklında birşey var mı Kochou? "

Sh: " evet Tomioka - san. Yanıma yaklaş. "

Sh: " bak şimdi iblis aynı anda ikimize saldıramaz. Saldırı şekline bakılırsa da bu iblis zaten göremiyor. Kulakları ile hareket ediyor. Gözleri olmamasının nedeni de buydu sanırım. Sen ses çıkartıp onun dikkatini çekeceksin. Bende arkasından olabildiğince sessiz bir şekilde yaklaşıp onu etkisiz hale getireceğim. "

G: " tamamdır Kochou. Sessiz olduğumuz için bizi arıyor sanırım. "

N: " neden savaşmıyorsunuz Hashiralar? Hadi ama bi ses verin! Yoksa korktunuz mu? "

G: " senden mi korkacağım? Daha göremeyen bir iblis ben de göremeyeyim diye ortalığı karanlığa çevirmekte buluyor çareyi. Buna güç mü diyorsun sen! "

N: " işte bu beni kızdırdı! Şimdi sana gücün ne olduğunu göstereceğim! Aaaaağhhh! "

Tam Giyuu nun üzerine koştuğu sırada sırtına bir darbe yemişti. Bu onu öldürmese de yavaş yavaş halsiz olduğunu farketti. Sırtına yediği zehri son anda farketmişti. Neden onu öldürmediklerini anlamamıştı. Sis dağılırken onlara uzanmak istese de kendi gücünü giderek kaybetti ve en sonunda yere düşüp bayıldı. Giyuu ve Shinobu bir süre ona baktı. Sonra ek çakıp sarıldılar.

G: " işte budur Kochou! Şimdi onu hemen eve götürmeniz gerek. Ortada hiçbir iblis bırakmadık öyle değil mi? "

Sh: " hayır Tomioka - san. Yakaladığımızı kimsenin ruhu bile duymayacak. "

G: " güzel, şimdi biraz acele edelim. Bu zehir ne kadar etki eder? "

Sh: " çok kuvvetlidir. Sabaha kadar zor uyanır o. Uyansa bile bize karşı koyamaz çünkü bu zehir enerjisini de çok emdi. "

G: " çok güzel. Sen harikasın tatlım. "

Sh: " ehh, beni utandırıyorsun Tomioka - san. "

G: " sadece gerçekleri söylüyorum. "

Sh: " sen diyorsan öyledir canım. "

Birbirlerini öpmeseler olmazdı. Bu önemli işi de halledip. İblisi hemen eve götürdüler. Sonra da işlerine devam ettiler.

Tanjiro ve Kanao nun bölgesinde durum normaldi. Gene sıradan birkaç iblis öldürmüşlerdi. Şafak sökünce elleri boş döneceklerdi maalesef. Giyuu ve Shinobu nun bişey bulmuş olması ümidiyle gittiler buluşma noktasına.

Onların da tek geldiğini görünce biraz üzülmüşlerdi.

T: " bişey yok mu sizde Tomioka - san? Biz elimiz boş geldik te. "

G: " biz de geldik ama elimizdekini eve bırakarak. Kochou ve ben aradığımız iblisi yakalamayı başardık çocuklar. "

K: " bu harika bir haber! Bizde siz öyle gelince bişey bulamadınız sandık. "

Sh: " onu yanımızda getiremezdik Kanao mecburen eve götürdük ve güvenli bir şekilde bağladık. Zaten güneş çıktığı için artık istese bile kaçamaz. "

T: " öyleyse hemen eve gidelim. Onu konuşturmak için sabırsızlanıyorum. "

Sh: " tamam çocuklar sakin olun önce gidip biraz dinlenelim olur mu? Hem Tomioka - san da biraz kolunu sıyırmış. "

G: " bundan bahsetmesen olmaz mıydı Kochou? "

Sh: " aman Tomioka - san. Biz bizeyiz bişey olmaz. "

G: " tamam tatlım sen bilirsin. "

Ve eve gittiler. Herkes yatmaya gitti. Giyuu Shinobu yu uyuttuktan sonra bahçeye çıkıp iblisi kapattıkları ahılın önünde nöbet tutmaya başladı. Diğerlerinin başına bişey gelmesinden endişelendiği için dinlenme saatini nöbete harcayacaktı.

Shinobu Giyuu yu yanında hissetmediği için bir süre sonra uyandı. Onun kucağında uyumayı çok severdi. Yanında olmadığını farkedince biraz endişelendi. Onu aramaya başladı. Giyuu son anda sesini duymuştu.

Sh: " Tomioka - san! Tomioka - sannn! Nerdesin Tomioka - sannnn! "

G: " burdayım Kochou! Uyandın mı hayatım? "

Sh: " sen bana hemen bir açıklama yap. Uyumadın mı? "

G: " iblisin kaçmasından endişe ettiğim için nöbet tutmaya karar vermiştim de. Kusura bakma lütfen. "

Sh: " ahh, Tomioka - san. Zincirleri çok özeller onlardan bu güçsüz hali ile kurtulamaz zaten. Ve ayrıca Güneş var havada! Nasıl kaçsın o oradan? "

G: " haklısın biliyorum. Ama yine de endişe ediyordum. "

Sh: " ahh, gel hadi. Birazdan gelir onu sorgularız. Ama önce uyumak istiyorum. Yanımda sen varken. Kucağında uyumalıyım. Beni anlıyorsun değil mi? "

G: " ehh, tabii ki anlıyorum. Madem öyle istiyorsun. Tabii ki kucağımda uyuturum seni. "

Sh: " ama beni uyutup kaçmak yok. Tamam mı? "

G: " tamam sevgilim. "

Yataklarına gidip kucak kucağa uyudular. Bir iki saat boyunca uyudukları en iyi uykuyu uyumuşlardı.

Uyandıklarında hala öğleden sonraydı. Ve hala güneş olması da iyiydi. Giyuu ve Shinobu kalkıp giyindiler. Ellerini yüzlerini yıkayıp bahçeye çıktılar. Tanjiro ve Kanao da arkalarından gelmişti. Şimdi sorgu zamanıydı.

Ahılın kapısından içeri girdiler. İblis daha zincirlerini bile açamamıştı. Zehir onu epey güçsüz bırakmış olmalıydı. Bir şeyler yemesi gerektiğinin farkındaydı ama elinden birşey gelmiyordu. Geldiklerinde sinirli sinirli geldikleri yöne doğru kafasını çevirdi.

N: " beni neden öldürmediniz ki. Bunun hesabını size soramayacağımı mı sanıyorsunuz siz! "

G: " kes sesini aptal! Yaşamana bayılmıyoruz. Sana ihtiyacımız var. O kadar. "

N: " vay canına! Demek Hashiraların bana ihtiyacı var ha! Ne konuda acaba? "

Sh: " şimdi bize bizim hakkımızda neler bildiğinizi tek tek anlatacaksın. Ve sana bir sorumuz daha var. Çocukları yiyen bir iblis tanıyor olabilir misin? Aranızda öyle biri olduğunu düşünüyoruz da. "

N: " hmmmm, çocuk yiyen biri demek. Siz Mitsuko - san dan bahsediyor olmalısınız. O zavallı deli kadın çocuklarımı bulacağım diye köyde çocuk bırakmayacak. Ama size neden bilgi vereyim ki? "

Sh: " çünkü vermessen senin gibi gururuna düşkün bir iblisi en aşağılık şekilde öldüreceğiz. "

N: " ne demek! hangi şekilde? Ne demek istiyorsun Hashira! "

Sh: " savaşmadan Nishimura - sann. Seni güneşin altında bir güzel kavuracağızz. "

N: " NEEEE! HAYIR! bunu yapamazsınız!"

Sh: " hemde öyle bir yaparız ki. Aklın bile almazz. Şimdi ya ötersin ya da en aşağılık şekilde öldürdüğümüz gibi bunu bütün iblislere yayarız. Ve sen de tüm itibarın ile yok olursun. "

N: " hayırrrrrrrrrr! Olamazzz! Yapmayın nolur! Tamam anlatacağım. "

Sh: " çok güzel! Şimdi seni dinliyoruz Nishimura - san. "

N: " ahh, evet geldiğinizi ilk günden öğrendik ve plan yapmıştık azar azar gelip sizi yoracaktık. Böylece sizi öldürmek de daha kolay hale gelecekti. Mitsuko - san bizimle pek çalışmaz. Oldukça da hantal biridir zaten. Ama onun da sizden haberi var ve yanınızdaki iki çocuğu çok istiyordu. Ne yapacağını tam bilmiyorum ama muhtemelen bu ikisinin peşine düşecektir. Siz hashiralardan çok korkuyor ve işini bölmenizi de istemiyor. Yetişkinlerden uzak durur genelde. "

G: " demek öyle, bize biraz güçlerinden bahset. Çocukları nasıl kendine çekiyor. Ve görünmezlik yeteneği var mı? "

N: " çocukların ilgisini çekecek şeyler bulur genelde. O şeyleri gösterir veya seslerini çıkarır. Çocuklar yakınına gelmeden de onları yiyemez. Çünkü çok hantaldır dediğim gibi. Dişleri diğer iblislere göre çok büyüktür. Görünmezlik yeteneğine gelecek olursak. Bildiğim kadarıyla kan tekniği sayesinde yetişkinler onu göremiyor. Sadece çocuklar görebiliyor. Yetişkinleri sevmez çünkü. "

Sh: " anlıyorum. Demek bu yüzden Masumi - san onu göremedi. Hepsi bu kadar mı? "

N: " evet, bildiğim herşeyi anlattım. Şimdi ne olacak? "

Sh: " şimdi tıpkı istediğin gibi onurun ile öleceksin. Tomioka - san nın elinden. "

N: " pekala, en azından bu daha iyi. Yap şunu hashira! "

Ve Giyuu kılıcını savurup kafasını kesti. Bu şekilde de iblisin planını öğrenmiş oldular. Ama Shinobu oldukça telaşlanmıştı. Kanao ve Tanjiro nun peşimde olması onu çok korkutuyordu. İblisin neye benzediği hakkında biraz fikirleri olsa bile ya onları kandırmayı başarırsa? Bu onu çok korkuyordu. Giyuu endişesini farkedip ona sarıldı. Ve onu sakinleştirmeye çalıştı.

G: " merak etme Kochou, onlara bişey olmayacak. Şuan avantaj bizde. Ne planladığını biliyoruz ve bunun için önlemlerimizi alacağız. Hiç merak etme."

T: " evet Shinobu - san. Ben ve Kanao çok dikkatli olacağız sen hiç merak etme. Hatta bunu kullanıp onu tuzağa bile çekebiliriz. "

Sh: " başınıza bişey gelmesini hiç istemiyorum çocuklar. Ama yine de haklısınız. Bunu kullanarak mantıklı bir plan yapar ve onu öldürürüz. Bu iyi bir fikir. "

G: " evet, elbet yapacağız. Fakat şimdi gidip biraz dinleneceğiz. Akşam için hazır olmamız gerek. "

Sh: " haklısın Tomioka - san. Hadi gidip yatalım çocuklar. "

T ve K: " Tamam Shinobu - sann. "

Yatmaya gittiler. Kanao yatağına uzandığında biraz dalgındı. Yine o sesleri duymaya başlamıştı. Nedeni gerçekten de bu iblis olabilir miydi? Onu kandırmaya çalıştığını belliydi. Ama ses gerçekten çok hoşuna gidiyordu. Sanki onu hipnotize ediyor gibiydi yine de çok rahatlatıcıydı. Kafasında mı duyuyordu emin değildi fakat birisinin konuştuğunu duyabiliyordu. Sesi Kanae ablasının sesine benziyordu. Bu da onu çok rahatlatıyordu.

Diğer yandan da Tanjiro bir iblisin kokusunu aldığından emindi. Yakınlardan geliyordu. İçini bir huzursuzluk kaplamıştı. Gidip pencereden baktı. Ama kimse ile karşılaşmamıştı. Bu durum oldukça şüpheliydi. İçinde bir endişe vardı. Kanao nun uyandıktan sonraki hali onu iyice meraklandırmıştı. Acaba neden o kadar dalgındı. İblisin özelliklerini tek tek kafasından geçirdi. Onların hoşuma gidecek sesler çıkarabilir ve istedikleri şeyleri gösterebilirdi. Bunları gösterdiği zaman kendilerine hakim olabilirler miydi? Bunu bilmiyordu fakat içindeki korku bir türlü son buluyordu.

Birden kendi de sesler duyduğunu farketti. Bu seslerin nerden geldiğini bir türlü bilmiyordu, anlayamıyordu fakat kimin çıkardığını anlayabiliyordu. Bu o iblisti. Ve gelen ses te annesinin sesi değildi. Onu durdurmaya, duyamamaya çalışıyordu. Fakat ses kafasını işgal etmiş durumdaydı.

T: " kes sesini iblis! Sen annem falan değilsin bunu biliyorum! Kes artık sana kanmayacağım! "

Kanao nun da böyle sesler duyabileceği ihtimalini düşündü ve içini bir korku kapladı. Kafasındaki seslerle boğuşup Kanao nun yanına gitmeye karar verdi. Kaldığı odaya doğru gitti. Geldiğinde o orada değildi. Telaşı daha da artmıştı. Kanao yu heryerde aramaya devam etti. Ve bahçede ağaca seslenirken buldu onu. Daha da korkmuştu çünkü iblisin kokusu daha da net geliyordu. Korkuyla Kanao ya seslendi.

T: " Kanaooooo! O ağaçtan uzak dur Kanao beni dinle! "

Kanao bir anda arkasını döndü. Sanki hipnozun etkisinden kurtulmuş gibi hissetti. Doğruca Tanjiro nun yanına koştu.

K: " Tanjiro! Tanjiro yardım et! Ben kendime hakim olamıyorum Tanjiro! Ablamın sesini duyuyorum saatlerdir Tanjiro beni kandıramasın nolurrr. "

Ağlamaya başladı. Tanjiro onu sakinleştirmeye çalıştı. İkisi de çok korkuyordu.

T: " atlatacağız Kanao, merak etme. İblisin kokusunu şuan alamıyorum. Sanırım buradan gitti. Hemen Tomioka - san ve Shinobu - san a haber verelim. Onlar ne yapacağımızı bilebilirler. "

K: " olur, hemen haber verelim... "

SEKİZİNCİ BÖLÜMÜN SONU.

UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR ÇOK EMEK VERDİM DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM BİR SONRAKİ BÖLÜM İÇİN TAKİPTE KALIN HEPİMİZİ SEVİYORUM 🙃

Seguir leyendo

También te gustarán

220K 21.8K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
166 79 11
- Park Rosé, psikolojik şiddete dayanamayarak intihar eder - Yayın yılı: 2024. Yayın durumu : Tamamlandı.
92.3K 3.9K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...