Little butterfly: behind the...

By gmzvarol34

2.8K 220 2.7K

Bir giyushino hikayesidir. More

Episode 1 : Herşeyin başladığı yer
Episode 2 : İçinden gelen bir his
Episode 3 : Çünkü seni seviyorum
Episode 4 : Bu beklenmedik bir haber!
Episode 5 : Halledebilirim!
Episode 6 : İyiki geldiniz
Episode 8 : Gerçekten korkunç!
Episode 9 : Hipnotize ediliyoruz
Episode 10 : Artık kıpırdanıyor!
Episode 11 : Hoşgeldin Yua bebek!
Episode 12 : Geri dönüyoruz. Görev bitti.

Episode 7 : Vay canına Gerçekten mi?

159 17 183
By gmzvarol34

Sh: " ahh, çocuklar. Buna ne diyeceğimi bilmiyorum. Birbirinizi seviyor olmanız güzel birşey fakat ikiniz de henüz küçüksünüz. O yüzden belli bir sınırı korumanız şartı ile bu ilişkiye razı olabilirim. Anlıyorsunuz değil mi? "

T: " anlıyoruz Shinobu - san. Siz hiç merak etmeyin. Herşey vakti gelince olur. "

Sh: " sana bu konuda güveniyorum Tanjiro. Eminim Kanao yu mutlu edeceksin. "

T: " elimden geleni yapacağım Shinobu - san. "

K: " evet nee san. Sen hiç merak etme. "

Beraber sohbet etmenin keyfi de bir başka oluyor doğrusu. Sohbet eden sayısı fazla olunca konuşulacak daha çok şey oluyordu. Bi kaç saattir bir sürü konudan bahsetmişlerdi. Tabii ki gene en az konuşan Giyuu ydu ve onu konuşmaya zorlasalar da o dinlemeyi daha çok sevdiğini söylüyordu. Konuşmanın fazla zahmetli bir şey olduğunu düşünüyordu. Huyu bu şekildeydi. Fazla konuşmak pek ona göre bişey değildi. Diğerleri de bunu bildiği için onun da ilgisini çekecek konular açıyorlardı.

Va hava kararmak üzereyken tekrar birlikte ava çıktılar. Günlerdir köyü temizlemek için canla başla çalışıyorlardı. köyün içi temizlenmiş olsa da orman çevresinde hala iblisler var olduğu için köye saldırı olasılığı yükseliyordu. Özellikle de elebaşları öldüğü için onun yerini almaya çalışan iblisler olabilirdi. Bunun için ormanda açılabildikleri kadar açılıp daha onlar köye gelmeden hepsini öldürmelilerdi.

Gene ikiye ayrılıp iki koldan ormanı dolaştılar. Ortalıkta çok fazla iblis ini ve insan kemikleri bulunuyordu. Bazılarını inlerinde yakalayıp yok etseler de diğerleri bir türlü karşılarına çıkmıyordu. Amaçları hashiraları güneş çıkana kadar oyalamaktı tabii ki. Böylece daha fazla hayatta kalabileceklerdi. Mümkün olduğunca iyi gizlenmeye çalışıyorlardı. Ama hashiralardan uzun süre kaçamayacaklardı.

Bu saklambaç oyunu giderek sinir bozucu olmaya başlamıştı. Özellikle de Giyuu için. Bu aptalca gizlenmeleri ve onları bulamamalarına epey sinirlenmişti.

G: " çıksanıza korkak pislikler! Korkunuzdan altınıza mı s*çtınız yoksa! Merak etmeyin, o saklandığınız deliklerden tek tek çıkartıp ağzınıza s*çacağım hepinizin! "

Sh: " anlaşılan onları epey korkutmuşuz Tomioka - san. Öyle ki karşımıza bile çıkamıyorlar artık. "

G: " ahh, onları bulmamız gerek Kochou. Ne kadar çabuk öldürürsek o kadar iyi. "

N: " ben korkak değilim. "

Önlerine baktılar. Çocuk tipi bir iblis duruyordu karşılarında. Onu görünce şaşırdılar. Koca iblisler onlardan saklanırken bu çocuk bir anda karşılarına çıkmıştı. Birbirlerine baktılar ve ellerini kılıçlarına götürdüler.

N: " ben korkak değilim. Ben Naoko yum benim adım Naoko korkak değil. "

Sh: " Naoko - Chan. Sen bir iblissin öyle değil mi? "

N: " benim adım Naoko. Evet. Naoko insan değil. "

Sh: " kaç tane insan öldürdün Naoko - chan? "

N: " benim adım Naoko. Naoko bilmiyor."

G: " adının Naoko olduğunu anladık. Neden sürekli adını söylüyorsun? "

N: " benim adım Naoko. Naoko nun sizi öldürmesi gerek. Sizler avcısınız. "

Sh: " yaşamanı isterdim Naoko - Chan ama haklısın. Maalesef ölmen gerekiyor. Öldürdüğün insanların bedeli için. "

N: " Benim adım Naoko. İblis kan tekniği! Daha fazla Naoko! "

Ağaçların arkasından büyülü 4 tane kukla çıktı. Bu kuklalar aynı Naoko ya benziyordu. Giyuu ve Shinobu kılıçlarını çektiler. Bu kuklaların ne yapabileceğini henüz bilmiyorlardı. Her türlü saldırı için hazır oldular. Bi anda yer sarsılmaya başladı. Shinobu ve Giyuu nun başı dönmeye başlamıştı. Bi anda etraf salıncak gibi sallanmaya başlamıştı gözlerinde.

Giyuu kendini hızlıca topladı. Kafasını topladı. Kuklaların üzerine kılıcını savurdu. Fakat her savurduğunda kuklalar kayboluyordu. Bununla uğraşmayı istemiyordu. Ana gövdeye saldırma kararı aldı. Ama yerinde olmadığını farketti. Birden arkasını döndü ve ana gövdenin Shinobu ya saldırdığını farketti. Kuklalar önünü kesiyordu. Ama o üzerlerinden atlayıp Shinobu ya ulaşmaya çalışıyordu.

Shinobu üzerine geldiğini son anda farkedip savuşturmuştu. Başı dönse bile karnında bir bebeği olduğunu asla unutmuyordu. Onu korumak zorundaydı. Bunun için herşeyini verecekti.

Sh: " beni o kadar kolay alt edebileceğini mi sandın? Böcek nefesi 2. Şekil! Arı iğnesi dansı: gerçek çırpınış! "

İlk saldırısından kaçmayı başarmıştı. Ama bu Shinobu yu yıldıramazdı. Giyuu kuklalarla uğraşıyordu ve ona yardım etmesi biraz zor gibiydi. Bu yüzden bunu kendi halledip onu da kurtarmalıydı. Derin nefes alıp verdi. Kendini topladı ve ardı ardına bir sürü hamle yapmaya başladı. Onu elbet kesecekti.

Sh: " Böcek nefesi 3. Şekil! Yusufçuk dansı: birleşen altıgen göz! "

En sonunda onu zehirlemeyi başarmıştı. Bir süre çırpındı. Zehrin etkisinden kurtulmaya çalıştı. Ama başarılı olamamıştı. Bedeni o zehri yenemedi ve yere yığıldı. Yavaş yavaş yok olmaya başlamıştı. Shinobu nun yüzüne bakarken ağlıyordu. Ağzını son kez açtı ve Shinobu ya bakarak konuştu.

N: " anne! Anne! Anne! Seni seviyorum anne! Affet beni anne! Naoko seni çok seviyor anne! "

Ve artık yok olmuştu. Son yakarışı Shinobu yu çok üzmüştü. Ne yaşadığını bilmiyordu. Ama sorununun ne olduğunu anlamıştı. Neden sürekli kendi adını söyleyip anlamsızca yere bakıp tuhaf hareketler yaptığını. Bu kız otistik bir çocuktu. Belli ki iblise dönüşmesine rağmen bu rahatsızlığını yenememişti. Bu durum yenilenmeyle çözülebilecek bişey değildi. Dahası acaba annesinden neden af dilemişti? Bunun cevabını asla bilemeyecekti. Ama içinden annesinin onu affetmesi için dua etmişti. O çaresiz bakışlarını unutması zor olacaktı.

Bunları düşünürken Giyuu onu kendine çekti ve sarıldı. O da ona sarıldığında kendini tutamadı ve ağmamaya başladı. Kendini bi türlü tutamıyordu. Giyuu onu sakinleştirmek için başını okşadı ve alnından öptü. Gözlerinin içine bakmasını sağladı.

G: " herşey yolunda, artık üzülme. Başına ne gelmiş olursa olsun o bir iblisti ve yaptıklarının bedelini ödemesi gerekiyordu. Umarım annesi onu affetmiştir. Sen kendini üzme sevgilim. "

Sh: " biliyorum Tomioka - san. Sadece biraz üzüldüm o çaresiz halini görünce. Umarım dediğin gibi olur. "

G: " umarım. Hadi gidelim. Daha işimiz var. Hatta istersen ben seni eve götüreyim tatlım. Nasıl olur? "

Sh: " hayır, işimiz bitmedi. Dinlenmek istemiyorum. Hala dayanabilirim. "

G: " ehhh, peki. Ama kendini zorlamak yok. Tamam mı? "

Sh: " tamam. "

Öyle şirin tamam demişti ki Giyuu kendini tutmayıp onun tatlış dudaklarına bir öpücük konduruverdi. Shinobu bu öpücüğü çok tatlı bulduğu için aynısını ona da yaptı. Birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. Sonra da el ele tutuştular ve ormanda ilerlemeye devam ettiler.

Bu sırada Tanjiro ve Kanao da ormanın diğer tarafında pek çok iblisle karşılaşmışlardı. Sanki hepsi bir anda tek bir alana toplanmış gibilerdi. Bu yüzden Giyuu ve Shinobu nun bölgesinde pek hadise yoktu. Geldiklerinden beri kanter içinde iblis öldürüyorlardı.

K: " Tanjiro, bir anda neden bu kadar arttılar sence? "

T: " bilmiyorum Kanao, sanırım hepsi bizi bekliyordu. Bu durumda Tomioka - san ve Shinobu - san nın bölgesinde pek hadise olmamıştır. Nedenini bir türlü çözemedim. Asıl merak ettiğim o. "

K: " belki de onlardan çekinmişlerdir. "

T: " sanırım haklı olabilirsin Kanao, onların hashira olduğunu anlamış olmalılar. Bu durumda ise bizim sıradan avcılar olduğumuzu biliyorlar. Ondan dolayı bize yükleniyorlar. "

K: " peki ne yapacağız Tanjiro? "

T: " yapacağımız şey belli, ne kadar fazla olurlarsa olsunlar. Hepsini tek tek öldüreceğiz. Durmak yok. "

K: " tamamdır Tanjiro, haklısın. "

Ve savaşmaya devam ettiler. Bulundukları alandaki herkesi öldürmeyi başarmışlardı. Rahat bir nefes aldılar. Biraz oturdular. Dinlenmenin iyi geleceğinden eminlerdi. O sırada Tanjiro saniyesinde oturdukları ağacın tepesindeki iblisin kokusunu almıştı. Kanao yu hızlıca ordan çekse de Kanao sağ omzundan yara almıştı. Tanjiro onu arkasında tuttu. Oldukça sinirlenmişti. Ve çok ta üzgündü.

T: " bu şekilde gafil avlamaya utanmıyor musun? Uzun bir zamandır kokunu hissediyordum. Ama gizlenme konusunda iyiymişsin. Yerini bir türlü anlayamadım. Ve şimdi o yaralı. Bunun bedelini sana ödeteceğim! "

İ: " ehehehehehe! Nasıl ödetecekmişsin merak ettim. Hashira olmadığından eminim. "

T: " seni öldürmek için hashira olmaya gerek yok. Halinden bile belli. Güçlü değilsin. "

İ: " yeterrr! Sana şimdi göste- "

T: " Hinokami Kaguraaaaaa! "

İ: " aaaağğğğğğh! "

Ve iblisin kafası bi anda kesildi. Yere düştü ve yok oldu. Tanjiro hemen Kanao nun yanına geldi.

T: " Kanao! Kanao iyi misin? Özür dilerim hepsi benim suçum. "

K: " senin hatan değildi Tanjiro. Merak etme iyiyim. "

T: " ama çok kanıyor. Bekle şimdi halledeceğim. "

Çorabından bir parça kopardı. Onunla Kanao nun yarasını saracaktı. Omzunu açtı. Kanao gömleğini tam indiremediği için saramıyordu. Gömleği tuttu ve tamamen indirdi. Kanao biraz utanmıştı. Bir yeri görünmüyordu ama Tanjiro öyle bir anda indirince kendini biraz utanmış hissetmişti. Tanjiro bunu farkettiği için o da biraz utanmıştı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Yarasını sardıktan sonra arkasını döndü. Gömleğini kapatmasını bekledi. Kapatınca onu kucağına aldı.

K: " nereye gidiyoruz Tanjiro? "

T: " eve Kanao, Tomioka - san ve Shinobu - san dan önce evde olmalıyız. "

K: " haklısın. Lütfen ablama bu olanlardan bahsetme Tanjiro. Eğer yaramı görürse çok korkar. Bebeğine bir zarar gelmesini hiç istemiyorum. "

T: " bende, bu yüzden onlardan erken gitmeliyiz. Geldiğimizde bana nasıl pansuman yapacağımı gösterirsin. Olur mu? "

K: " olurr. Hadi gidelim. "

Onu kucakladıktan sonra şafak dökmeden eve dönmeyi başarabilmişlerdi. Tanjiro içeri girer girmez Kanao nun salondaki yatağını kurdu ve onu oraya yatırdı. Sonra da hızlıca Shinobu nun pansuman aletlerini buldu. Kanao ona yapması gereken herşeyi bir bir söyledi. Tanjiro da dediği herşeyi harfiyen yerine getirdi. Ve kısa sürede, en azından Giyuu ve Shinobu gelmeden, Kanao nun pansumanını bitirdi.

Kanao kendini çok daha iyi hissediyordu artık. Tanjiro malzemeleri eksiksiz bir şekilde götürdükten sonra onun yanına geldi. Bir süre bakıştılar. Sonra da Kanao Tanjiro nun boynuna sarıldı. Tanjiro onu böyle iyi görünce kendini çok mutlu hissetti. Sarılmayı bıraktıktan sonra yüzüne baktı. Tam öpüşmeye başladıkları sırada dışarıdan Shinobu ve Giyuu nun sesi gelmeye başladı. Anlaşılan onları arıyorlardı. Fısıldamaya başladılar.

K: " Tanjiro şimdi ne yapacağız? "

T: " sen uyumuş taklidi yap ben hemen geliyorum. Sakın kalkma yerinden. "

K: " tamam "

Tanjiro gözlerini ovuşturarak dışarı çıktı. Uykudan uyanmış gibi yapmaya çalışıyordu. Esnemiş gibi yapıp onlara seslendi.

T: " Haaahhhmmm, burdayız Shinobu - san, Tomioka - san. "

Sh: " Hah, çok şükür. Neredesiniz çocuklar? Heryerde sizi arıyoruz. Neden buluşma yerine gelmediniz? "

T: " şeyy, ben ve Kanao epey bi savaştık ta. Bölgemizde çok fazla iblis vardı. Gereğinden fazla hemde. O yüzden çok yorulduk. Buluşma yerine gidemeden eve gelip uyuyalım dedik. Kanao şuan da uyuyor. "

Sh: " ahh, demek o yüzden bölgemizde çok az iblis vardı. Neyseki sizin bölge sınırına da biraz uğrama fırsatımız oldu. İyi misiniz ikinizde? Eminim çok zor olmuştur. "

T: " iyiyiz Shinobu - san. Sadece yorgunuz. Bide bişey daha söylemeliyim."

Sh: " söyle bakalım. Sonra da doğru yatağa. İkiniz de iyice dinlenmeye bakın çocuklar. "

T: " tamam Shinobu - san. Ve sanırım iblisler bizim hashira olmadığımızı biliyor. Ama kimliğimizi öldükleri için diğer iblislere aktaramayacaklar. "

G: " bu bizim avantajımıza olabilir. Onları bu şekilde oyuna getirebiliriz. İlerleyen zamanda iyi bir sonuç alabilmek için. "

Sh: " haklısın Tomioka - san. İlerleyen vakitte bunu kullanabiliriz. Fakaaat artık uyumak istiyorum. Lütfen yatağa gidelim. Tanjiro sende doğru odana. "

G: " tamam Kochou. "

T: " tamam Shinobu - san. "

Ve herkes gidip yatağa gömüldü. Oldukça rahat bir uyku çekmişlerdi. Bir kaç saat boyunca uyudular.

Gene ilk Giyuu uyanmıştı. Kalktığında Shinobu nun uykusunda sayıkladığını farketti. Ellerini tuttu. Shinobu nun elleri çok terlemişti. Belli ki kabus görüyordu. Onu sakinleştirmek istiyordu. Bir türlü kıyamıyordu o halde olmasına.

Sh: " hhhh, Tomiiokaa, Tomioka - sann. Hhhh, Tomioka - san ımmmm. Ben seni seviyorummm sevgilimm. Gitmee. "

G: " uyan bebeğim! Burdayım ben. Kalk hadi canım. Gel sarılayım sana. "

Shinobu o sırada gözlerini açmayı başardı. Kalktığında Giyuu nun gözlerine baktı. Ağlayarak yüzünü onun göğsüne yasladı. Giyuu da onu sımsıkı tuttu. Öptü.

G: " geçti sevgilim. Burdayım tamam mı? Hiçbir yere gitmeyeceğim. "

Sh: " şeyy, sanırım bi kabus gördüm. Ama artık iyiyim. Çok şükür. "

Bunları söylerken pespembe yanakları ile çok tatlı duruyordu. Onu yatırdı ve başını göğsüne koydu. Elini de karnına koydu. Gözlerini kapattı. Bebeğini hissetmeye çalıştı. Ama şimdilik tek hissettiği Shinobu nun karın guruldamasıydı. O yüzden kalktı ve yüzüne baktı.

G: " bebeğimizi tam hissedemesem de. çok aç olduğunu söylemiş olabilir. Onu ve annesini beslememi istiyor. Bende durur muyum. Hemen ailemi besleyeceğim. Gidip çocukları da uyandıriyim. "

Sh: " olur Tomioka - san. Biz seni bekliyoruz. "

G: " tamam tatlım. "

Giyuu gidip önce Tanjiro ve Kanao yu uyandırmaya karar verdi. Önce salona gidip Kanao yu uyandırdı. Onu dürterken sargısını hissetmişti. Belli ki bişey olmuştu. Kanao kalkınca Giyuu fısıldayarak sordu.

G: " şimdi bana hemen bu sargının ne olduğunu anlatıyorsun. Tamam mı? "

K: " tamam Tomioka - san. Şimdi şöyle oldu. Ben ve Tanjiro savaşırken arkamızdan bi iblis geldi ve beni yaraladı. O yüzden eve erken geldik. Siz gelmeden de Tanjiro yaramı sardı. "

G: " demek öyle, çok geçmiş olsun. Şimdi Kochou ya bunu nasıl anlatırız onu düşünüyorum. "

K: " anlatmasak olmaz mı? "

G: " eğer kendi anlarsa, ki anlar, o zaman bize gerçekten çok kızabilir. O yüzden sen ve Tanjiro hemen yemek hazırlama yardım edin. Sonra da sen yemekte hemen söyleyeceksin. "

K: " tamam Tomioka - san. "

Giyuu gidip Tanjiro yu da uyandırdı. Sonra beraber mutfağa gittiler. Tanjiro Kanao ya neredeyse hiç iş çıkarmadan herşeye yardım etti. İki erkek beraber işleri hızlıca bitirdiler. Sonra Giyuu gidip Shinobu yu odadan getirdi. Hep beraber sofraya oturdular.

Yemek gerçekten de çok lezzetli olmuştu. Shinobu iştahla yiyordu. Giyuu bi ara onu uyarsa da yine de içinde biri daha olduğunu düşünerek hoşgördü. Kanao da o sırada yarasını söylemek için bir açık arıyordu.

Sh: " harika olmuş Tomioka - san. Çocuklarla beraber mi hazırladın? "

G: " beğenmene sevindim Kochou. Aslında Tanjiro ile beraber hazırladık. "

Sh: " Kanao yardım etmedi mi? "

T: " edemedi "

Sh: " neden? "

K: " çünküü, nee san lütfen bana kızma ama şeyy, ben bugün aslında yaralandım. Ben ve Tanjiro iblislerle savaşırken oldu. Sen telaşlanma diye saklamak zorunda kaldık. Ama Tomioka - san doğruyu söylemem gerektiğini söyledi. "

Sh: " ahh, inanamıyorum iyi misin? Ve bana karşı dürüst olduğunuz için de teşekkür ederim. Yaranı düzgün sarabildin mi bari tatlım? "

K: " evet nee san. Tanjiro sardı yaramı. Gayet iyi oldu. Korkmadığın için de çok mutluyum. "

Sh: " bi anda öğrenseydim daha çok korkardım. Neyseki gizlemeyip söyledin. Teşekkür ederim canım. Veee sana da Tomioka - san. "

K: " rica ederim nee san. "

G: " rica ederim Kochou. "

Yemeklerini bitirdikten sonra Giyuu ve Shinobu beraber evin önüne çıktılar. Ve tabii ki papatya çayı da hazırdı. Birbirlerinin omuzlarına yaslanıp içmeye başladılar.

Sh: " burada daha ne kadar kalacağız Tomioka - san? Neredeyse iki ay olacak. "

G: " haklısın Kochou. Uzun bir süredir buradayız. Günler bir türlü geçmek bilmiyor. Ama az kaldı. Bugün Tanjiro ların bölgesini biz alalım. Belli ki oraya gelmeyeceğimizi düşünüyorlardı. O tarafta toplanıp Tanjiro ve Kanao yu halledeceklerini zannetmiş olmalılar. "

Sh: " öyle sanırım. Dediğin gibi yapalım. Umarım işe yarar. Ve şerif mektup yollamış. Kargan geldi bu sabah. Yarın öğle saatlerinde köyü kurtardığımız için kutlama yapmak istiyorlarmış. Bizi de mutlaka bekliyorlar. "

G: " duruma bi bakalım Kochou, katılmaya çalışırız. Sen ve bebek iyi durumda iseniz. Olur tabii ki. "

Sh: " biz iyiyiz Tomioka - san. Gidelim. "

G: " peki tamam. Tanjiro ve Kanao yu da yanımıza alırız. "

Sh: " olurr. Vee bişey daha diyeceğim. "

G: " söyle bakalım. "

Sh: " bu sabah karnıma baktım aynadan. Bebeğimiz ufaktan kendini belli etmeye başladı sanırım. Minik bi şişik var. "

G: " bu çok güzel. Ama seni sıkmıyor mu? Veya görevde daha da zorlanmaz mısın?"

Sh: " şimdilik idare edebiliyorum Tomioka - san. Ve 6. Ayına kadar da idare edebileceğimden eminim. "

G: " umarım öyle olur. "

Onlar oturmaya devam ederken. Tanjiro ve Kanao da salonda oturuyorlardı. Bir süre sonra el çırpmaca oynamaya başladılar. Kanao kelebek konağında miniklerle bu oyunu çok oynadığı için epey tecrübeliydi. Bu yüzden Tanjiro yu yenmesi zor olmuyordu. Tanjiro hızına ayak uydurmakta zorlandığı için her seferinde kaybediyordu. En sonunda pes etti ve zaferi Kanao ya bıraktı.

T: " pes ediyorum Kanao, sen bu oyunda çok iyisin. "

K: " ehehe, minikler sayesinde biraz tecrübe kazanabildim. Çok iyi oynuyorlar. "

T: " eminim öyledir, o üçüsü bir araya gelince hiçbir şey kaçmıyor onlardan. "

K: " ahahah, haklısın. "

Ve biraz daha oynamaya karar verdiler. Ne de olsa hala çocuklardı. Oyun oynamak onları eğlendiriyordu. Hele ki bu zor zamanlarda. İkisi de erkenden büyümek zorunda kalmış olsalar bile içlerindeki çocuğu hiç öldürmemişlerdi. Bazen çocuk olmanın masumiyetine sığınıyorlardı sorunlar bir bir üzerilerine geldiğinde. Yeri geldiğinde de birbirini çok seven bir çift olabiliyorlardı. Ve yeri geldiğinde de çok cesur savaşçılar. Canlarını masum insanlar için ortaya koyan savaşçılar.

Akşam olmak üzere iken artık görev için yola çıktılar. Daha önceden kararlaştırdıkları gibi yer değiştirdiler. Bu sayede onları oyalama planları geri tepecekti.

Ve tepti de şimdiye kadar bir sürü iblis öldürmüşlerdi bile. Artık giderek daha az iblisle karşılaşacaklardı. Ormanda açılabildikleri kadar açılmışlardı. Bölge tamamen temizlenene kadar da geri adım atmak yoktu. Vaka sayılarında şimdiden düşüşler büyük bir hızla artmıştı. Ve düşüş artıkça da onların buradan ayrılma vakti de geliyordu.

Gene şafağa kadar başarılı bir av geçirdikten sonra eve geldiler. Dinlendikten sonra kutlamaya katılmaya gideceklerdi. Gelir gelmez uyudular.

Kutlama saatinden bir saat önce Giyuu uyanmıştı. Shinobu nun yüzünü kızarmış halde görünce biraz endişelendi. Uyandırdı ve neler olduğunu sordu.

G: " Kochou? İyi misin hayatım. Bu yüzünün hali ne? "

Sh: " ahhh, bilmiyorum Tomioka - sann. Başım çok ağrıyor. Midem de bulanmaya başladı. "

G: " midem mi dedin? Peki bebek iyi mi? Ahh tanrım sana gel- "

Sh: " Tomioka - san! Sadece rahatsızım bebekle ilgisi yok. Merak etme beni yanında getirmekle bir hata yapmadın. Sakın bunu düşünme. "

G: " tamam canım sakin ol. Ben sadece sağlığını düşünüyorum. Peki ne yapacağız? Kutlamaya bekliyorlardı bizi."

Sh: " sen Kanao ve Tanjiro gidin. Ben burda kalırım. Biraz bitki çayı da yap bana iyi gelir. "

G: " olmaz Kochou, seni burada yanlız bırakamam. Kanao seninle kalsa olmaz mı? "

Sh: " olmaz. Kanao eğlencesinden olmasın. Ben burada kalırım. "

K: " neler oluyor nee san? Neden benden bahsediyorsunuz? "

G: " gelmen iyi oldu Kanao, ablan biraz rahatsız da muhtemelen bizimle gelemeyecek. Onunla kalmak ister misin? Yanlız kalmasa daha iyi olur. "

K: " şeyyy, olabi- "

O sırada Shinobu nun kaş göz hareketlerini farketti. Muhtemelen gitmesini istiyordu. Nedenini ona kaşları ile sordu. O da anlatırım işareti yaptı. Kanao Giyuu ya dönüp cevap verdi.

K: " şeyy, aslında gelmeyi çok istiyordum Tomioka - san. Canım çok sıkılıyorduuu. Yani benn şeyy. "

G: " pekala Kanao, o kadar gelmek istiyorsan gel. Ama Kochou, biz gelene kadar tehlikeli olan herşeyden uzak duracaksın. Tamam mı? Bitki çayını ben yapacağım. "

Sh: " olur Tomioka - san. Sen hiiç merak etme. "

Giyuu odadan çıktıktan sonra Kanao sessizce Shinobu nun yanına geldi. Ve neden kalmasını istemediğini sordu.

Sh: " evett, bu soruyu sormakta haklısın Kanao ama birşeyi atlıyorsun tatlım. O festivalde benim yokluğumda yaşanabilecekleri bir düşün. Tomioka - san a çok güveniyor olsam da diğer insanlara asla güvenmem. Özellikle de yakışıklı görünce kendini kaybeden genç kızlara. Senin görevin erkeklerimize göz kulak olmak canım. Anladın mı? "

K: " aaaa, şeyyy, sanırım anladım nee san. Merak etme benden kaçmaz. "

Sh: " aferin. İşte benim Kanaom. "

El çaktılar ve Kanao kutlama için hazırlanmaya gitti. Giyuu da bu sırada Shinobu nun bitki çayını yapıyordu. Tanjiro hazırlanıp ormana çıktı. Ormanın kokusu çok hoşuna gitmişti. Aynı zamanda ortalıkta iblislerin olabileceği ihtimaline karşın etrafı iyice kokladı. Burada bir inleri olduğunu görmemişti ve gündüz vaktiydi zaten. Yine de temkinli olmakta fayda vardı.

Ve kısa süre sonra işlerini bitirdiler. Artık köye gitmek için hazırlardı. Giyuu gitmeden hemen Shinobu nun yanına gitti. Onu öptü ve saçlarını okşadı. Shinobu da ona sımsıkı sarılmıştı. Veda ettikten sonra son kez ortalığı kolaçan edip yola çıktılar.

Yirmi dakika sonra köye varmışlardı. Hazırlıkların tamamlandığını gördüler. Az kişi olsalarda herkes el ele verip İşleri daha onlar gelmeden önce tamamlamışlardı. Şerif onları görünce seslendi. Yanına gittiler.

Ş: " ooooo, hoşgeldiniz Tomioka - san. Ve siz ikinizde öyle tabii. "

G: " hoşbulduk şerif. "

Ş: " Kochou - san yok mu? Neden gelmedi? "

G: " kendisi biraz rahatsızlandı da. O yüzden gelemedi. "

Ş: " ahh, geçmiş olsun. Umarım bir an önce sağlığına kavuşur. "

G: " kavuşur şerif. Siz merak etmeyin. "

Ş: " ehh, öyle diyorsanız. Buyurun geldiğinizde göre artık başlayabiliriz. "

Şenlikte çok güzel yemekler hazırlanmıştı. Emeği geçen herkese çok teşekkür ettiler. Giyuu biraz yemeği de Shinobu için ayırmak istediğini söyledi. Onu evde aç bırakmaktan çok endişelenmişti. Geldiğinden beri aklında o vardı. Gündüz vakti bir iblislerle alakalı bir hadise yaşanmasa bile başına birşey gelmesinden çok endişeleniyordu.

Şenlikleri pek sevmezdi zaten. Sakin bir hayatı tercih ederdi. En önemlisi de huzurlu bir hayatı. İçinde fazla insan olmayan, sadece sevdiklerinin olduğu bir hayat. Bunu her türlü şenliğe tercih ederdi. Bu yüzden neşe kaynağı olan Shinobu sunu düşünmeye devam etti. Etraftından geçen ne kadın ne erkek hiçbirine dönüp te bakmıyordu. Konuşmadıkları sürece. Onları da kuru bir cevapla kestirip atıyordu.

Kanao ve Tanjiro kendilerini biraz eğlenceye kaptırmamış değillerdi doğrusu. Bir ara Kanao Tanjiro yu bulamadı. Su içmeye gitmişti ama geldiğinde bıraktığı yerde değildi.

Onu bir süre aradı ve en sonunda biri ile konuşurken gördü. Birinin su taşımasına yardım ediyordu. Yanındaki de kendi yaşlarında bir kızdı. Kanao şimdiden öfkelenmeye başlamıştı. Yardım edecek kimse kalmamış mıydı sanki? Tabii Tanjiro nun yardımsever özelliğini de hesaba katıyordu. Yanlarına gitmeye karar verdi.

K: " teşekkür ederim Tanjiro - san. Çok naziksiniz. "

T: " ehh, önemli değil Koemi - san. Başkalarına yardım etmeyi severim. "

K: " baya güçlü görünüyorsunuz. "

T: " ehhh, şeyy, "

K: " avcıyız ya hani normal değil mi? "

Önlerine bakınca Kanao yu farkettiler. Tanjiro öfkesinin kokusunu hemen almıştı. Onu sakinleştirmek gerektiğinin farkındaydı.

T: " ahh, Kanao burda mıydın? Ben de Koemi - san a yardım edene kadar sana yetişirim diye düşünmüştüm. İşimiz bittiğine göre yanına gelebilirim. "

K: " aaa, bekleyin Tanjiro - san. Beraber vakit geçirebiliriz. "

K: " Tanjiro seninle vakit geçirmeyecek! Ben varım çünkü. Ve sen defolup gideceksin aramızdan. Biz Tanjiro ile beraberiz çünkü. "

T: " Kanao sakin ol. Tamam istersen gidelim. Siz Kanao nun kusuruna bakmayın Koemi - san. "

K: " ahh, sorun değil Tanjiro - san. Kız arkadaşınız varsa ben giderim sorun yok. "

Ve yanlarından hızlıca ayrıldı. Kanao Tanjiro nun elini tuttu. Ve gözlerine baktı.

K: " bak Tanjiro, iyi niyetini anlıyorum canım. Ama bu yardım istemeler genç kızların tuzağı oluyor genelde. Eğer gelmeseydim seninle daha kim bilir neler yapmak isteyecekti. "

T: " sanırım haklısın Kanao, sevgilin olduğumu duyunca hemen gitti. Bu konularda biraz safım maalesef. Neyseki sen varsın. "

K: " eheheh, evett. "

Ve el ele tutuşup eğlenmeye devam ettiler. Öğleden sonra ya kadar kutlama devam etti. Sonra da avcılar akşam için hazır olsun diye şerif kutlamayı sonlandırdı. Herkesle vedalaştılar ve eve geri döndüler.

Geldiklerinde Shinobu evin önündeydi. Çiçekleri kokluyordu. Onların geldiğini görünce yanlarına geldi.

Sh: " hoşgeldinizz. "

G: " Kochou. Çok daha iyi görünüyorsun hayatım. "

Sh: " evet canım. Yaptığın bitki çayı bana çok iyi geldi. Bakıyorum sizde epey eğlenmişsiniz. "

G: " sayılır. Ama çocuklar eğlendiler. "

Sh: " gene boş boş oturdun öğle değil mi?"

G: " boş değil. Esas neşemi düşünüyordum. "

Sh: " kimi? "

G: " seni ve bebeğimizi. "

Sh: " ahh, Tomioka - sann.. "

Birbirlerine sarıldılar ve öpüştüler. Bunu yaptıklarında Kanao ve Tanjiro eve kadar yarış yaptıkları için içeri girmişlerdi. O yüzden telaşlanmamışlardı. Onların arkasından eve girdiler.

Aradan birkaç hafta daha geçti. Artık buradaki işleri sona ermişti ve bugün toplanmayı bitirmişlerdi. Kanao Tanjiro ve Giyuu el ele bütün işleri bitirmişlerdi. Shinobu onlara yardım etmek istese de kendini zorlamaması gerektiğinin farkındaydı. O yüzden onları sadece yönlendirdi.

Son hazırlıklarını yapıp yola çıktılar. Bu sefer yolları uzundan ziyade biraz engebeliydi. Çünkü bir sonraki adresleri bir dağ köyüydü. Ve dağ köyleri ulaşımı zor yerler olduğu için iblisler için oldukça elverişli yerlerdi. Ve o köyde dolanan efsaneyi de epey merak ediyorlardı. Herşey geldiklerinde gün yüzüne çıkacak. Ve köyün karanlık kaderi onlar sayesinde aydınlığa kavuşacaktı...

YEDİNCİ BÖLÜMÜN SONU.

UMARIM BEĞENİRSİNİZ BİR SONRAKİ BÖLÜM İÇİN TAKİPTE KALIN HEPİMİZİ SEVİYORUM 🙃


Continue Reading

You'll Also Like

162 90 14
Tekinsiz, kimliksiz bir şair durmaksızın yazıyor...
205K 21.5K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
2.9K 226 38
-Sen bizi bozdun,bizim aramızda ne işin var ki.Sen bir kızsın ve yedi erkek ile aynı evde kalıyorsun,hiç mi korkun yok senin eğer çok fazla "Sürtük"...
443 55 8
sonic - O kız da kim? ... Argo içerebilir.