Little butterfly: behind the...

By gmzvarol34

2.8K 220 2.7K

Bir giyushino hikayesidir. More

Episode 1 : Herşeyin başladığı yer
Episode 2 : İçinden gelen bir his
Episode 3 : Çünkü seni seviyorum
Episode 4 : Bu beklenmedik bir haber!
Episode 5 : Halledebilirim!
Episode 7 : Vay canına Gerçekten mi?
Episode 8 : Gerçekten korkunç!
Episode 9 : Hipnotize ediliyoruz
Episode 10 : Artık kıpırdanıyor!
Episode 11 : Hoşgeldin Yua bebek!
Episode 12 : Geri dönüyoruz. Görev bitti.

Episode 6 : İyiki geldiniz

192 18 206
By gmzvarol34

İki günlük bir yolculuğun sonuna gelmişlerdi artık. Güneş ufuk çizgisinden doğarken Giyuu ve Shinobu da bir sonraki adresleri olan Shinshiro köyüne her zaman yaptıkları gibi arkalarına sabah rüzgarını alıp seyretmeye başlamışlardı.

Burası şimdiye kadarki en büyük fakat nüfusu en az olan köylerden biriydi. İblislerin çok fazla zarar verdiği bir yerdi. Sadece yiyecekleri tükenmesin diye belli zamanlarda üremeleri için insanlara izin veriyor ve o süre boyunca Kibutsuji muzan dan emir gelmediği sürece kimseyi yemiyorlardı.

Tıpkı diğer yerlerdeki gibi buranın kaderini de değiştirecek ve bu köyü bu iblislerin esaretinden kurtaracaklardı. Gene uzun ve zor bir görev onları bekliyordu. Fakat yakın zamanda gelecek olan destek onları rahatlatacakı. Bu yüzden içleri her zamanki gibi ferahtı.

Geldiklerinde birisi onlara kapının önünden seslendi. Şaşkınlıkla ona baktılar ve peşinden geldiler. Neler olduğunu çok merak ediyorlardı.

Sh: " merhaba, neler oluyor acaba? Neden böyle sessiz sessiz geldik buraya?"

K: " benim adım kuragari efendim. Beni eski şerifimiz yolladı. İnuyama köyünün şerifi yola çıktığınızı bize haber verdikten sonra sizin güvenliğiniz için bana emir verdi lütfen benimle gelin. "

G: " eski şerif mi? Pekala neler olduğunu da ayrıntılı şekilde anlatacak mısınız acaba? "

K: " anlatacağız, ama lütfen öncelikle benimle gelmelisiniz burası fazla göz önünde "

Merakla Kuragari yi takip ettiler. Tabii tuzak olup olmadığını bilmediklerinden dolayı hazır oldular. Birlikte bir eve girdiler. Çatı katına çıktıklarında yaralı bir adamla karşılaştılar. Bu adam eski şerifti. Onu görünce çok şaşırdılar. Neler olduğunu bir an önce öğrenmek istiyorlardı.

Eski Ş: " hoşgeldiniz Hashiralar, sizi bu şekilde karşıladığım için üzgünüm ama öğrenmeniz gereken çok şey var. "

Sh: " sizi dinliyoruz şerif "

Eski Ş: " bu köy uzun zamandır iblislerin elinde. Buradaki elebaşları eğer görevi ona vermessem beni ve köyü yok etmekle tehdit ettiği için görevi ona devretmek zorunda kaldım ama herşey çok daha kötü oldu. Burayı yemek deposu haline getirdiler. Nüfusumuz belli bir sayının üzerine çıkamıyor. Belli zamanlarda çoğalmamız için fırsat verdikten sonra bizi aralarında paylaştırarak farklı bir sokakta insanları yiyorlar. Bölgenin en çaresiz köyüyüz. Diğer köylerin bu durumdan haberi yok. İblisler haber yollamamıza izin vermiyorlar. Efendimize yazılan toplu mektuptan da buraya geleceğinizden de haberleri var. Bu yüzden sizi güvende tutabilmek için gizli bir sığınak hazırladım. Kuragari size yerini gösterecek, orada kalacaksınız. Köyün bir kaç kilometre dışında kalıyor. Orada daha güvende olursunuz. Zira köy hiç güvenli değil. İblisler hashira olduğunuzu hemen anlar. "

G: " anladık şerif, ve hiç merak etmeyin. Burayı onların elinden en kısa sürede kurtaracağız. Bu durumdan haberimiz olsaydı ilk buraya gelirdik. Sizi bu kadar beklettiğimiz için çok özür dileriz. "

Eski Ş: " önemli değil, artık buradasınız sonuçta, köylü olarak ikinize güveniyoruz. "

Sh: " şeyy, size anlatmamız gereken bir husus daha var şerif. "

Eski Ş: " buyrun hanımefendi. "

Sh: " bize destek amaçlı iki avcı daha bu köye gelmek için yoldalar. Onları da bu durumdan haberdar etmemiz gerek. Köye girmemeleri için. Onlar da bizimle kalabilirler mi acaba? "

Eski Ş: " elbette kalabilirler. Köyün dışında olacağınızdan dolayı haber yollamanız kolay olur. Köye sakın girmesinler. İblisler onları da farkedebilir. "

Sh: " kargam geldiği zaman en kısa sürede haberi yollayacağım. "

Eski Ş: " pekala fazla zamanımız yok. Kuragari hemen sığınağın yerini onlara göster. Ve dikkatli çıkın. "

K: " olur şerif. "

Giyuu ve Shinobu yeni evlerine gitmek için kuragari yi takip ettiler. Köyden çok dikkatli bir şekilde kimseye görünmeden çıkmışlardı. Köyden biraz uzaklaşıp ormana girdiler. Sık ağaçların arasından geçtikten sonra küçük bir kulübe ile karşılaştılar. Burası yeni evleri olacaktı. Daha öncekiler gibi rahat olmasa da idare edeceklerdi. Ve ne olursa olsun bu köydeki tüm iblisleri yok edeceklerdi.

Kuragari yi uğurladıktan sonra yeni evlerine taşınma işlemine başladılar. Giyuu elinden geleni yaparak Shinobu ya iş bırakmamaya çalışıyordu. Ağır olan herşeyi kendi taşımıştı zaten. Fakat Shinobu ya bir türlü kıyamıyordu. Elindeki herşeyi alıyor ve kendi taşıyordu. Onu yüzünden Shinobu sadece birkaç şey taşıyabilmişti ama halinden o kadar da şikayet etmiyordu.

Öğleden sonraya kadar taşınma işini hızlıca bitirdiler. Artık Shinobu nun akşam için dinlenme vaktiydi. Giyuu da yorgun olduğu için ona eşlik edecekti. Beraber minik odalarına geçtiler ve sıcak yataklarına girip kucak kucağa uyudular.
Küçük ama oldukça rahattı. Bir arada oldukları her an gibi...

Ve karanlık tekrardan bu topraklara çöktüğü zaman ikisi de görev için hazırdı. Gizlenerek köye girdiler. Sokakları gizlice dolaşırken ilk vaka ile karşılaşmışlardı bile. Onu gafil avlayıp hızlıca kafasını kestiler. Bir kişi çoktan hayatından olsa da en azından diğer iki kişiyi kurtarmışlardı. Ve o iki kişi de onlara çok dua ettiler. Görevlerinde şans dilediler.

Gecenin ilerleyen saatlerinde de önlerine gelen bütün iblisleri kesmeye devam ediyorlardı. Öldürdükleri her bir iblis başka bir insanın yaşama umudu oluyordu. Ve o çaresiz insanlara umut olmak onları da çok mutlu ediyordu. Bölgenin ne kadar acı çektiği bu insanların onlara davranışlarından belli oluyordu. O çaresizliğe doğan iki hayat ışığı gibi olmuşlardı o insanlara. Ve onlara umut olmak onların azmini daha da arttırıyordu.

Bir ara açık bir alana geldiler. Ortalıkta kimse yoktu. Taa ki arkalarından seslenen o iblislerle kadar. Bir düzineden fazla iblis etraflarını sarmıştı. Saldırı pozisyonuna geçtiler.

İ: " sizler hashiralarsınız öyle değil mi? Liderimizin nasıl olur da geldiğinizden haberi olmaz? Bu çok garip. "

G: " önceden haberiniz olması gebereceğiniz gerçeğini değiştirmeyeceği için kafanı buna yorma "

İ: " kim geberecek göreceğiz. Burası o diğer gittiğiniz yerler gibi değil. Burada çok fazlayız. "

Sh: " milyon tane de olsanız bu gece hepiniz öleceksiniz. Sizin için Üzgünüm ama sizden sayısız kadarını öldürebiliriz. Sıyrık bile almam emin olabilirsiniz. "

İ: " kellelerinizi muzan - sama ya götürdüğümüz zaman da bakalım bu kadar gülebilecek misin küçük hanım. "

Sh: " ara ara, siz gerçekten de bizi öldürmek konusunda çok eminsiniz kendinizden. Ne yazık. Belli ki daha önce hiçbir hashira görmediniz. Görseydiniz hayatta da olmazdınız zaten. Siz de efendiniz de cehennemi boylayacak nasılsa. "

G: " fazla konuşuyorsun Kochou, nefesini bile yormaya değmezler. "

Sh: " Aslında haklısın Tomioka - san. Gene çok konuştuk. Bir an önce hakkettikleri yeri bulmalılar. "

Ve iblislerin atak yapmasıyla çatışma başladı. İkisi de sırt sırta verip hepsini teker teker indiriyordu. Sayıları fazla da olsa iki hashira olarak henüz sıyrık dahi almamışlardı. Çatışmanın devam ettiği sırada birinin kaçmaya çalıştığını fark ettiler.

Sh: " Tomioka - san. Burayı sen hallet. Ben arkasından giderim. "

G: " ama Kochou. "

Sh: " muhtemelen efendilerine haber uçuracak burada olduğumuza dair. Eğer engel olmassak başımız derde girebilir. "

G: " pekala tamam. Ama çok dikkatli olacaksın. Anlaştık mı? "

Sh: " anlaştık. Hadi gidiyorum. Sende çok oyalanma. "

G: " tamamdır. "

Shinobu Giyuu yu orda bırakıp kaçan iblisin peşinden gitti. Onu bulması çok uzun sürmemişti. Tam önünde koşuyordu.

Sh: " heyyy, kaçamassın benden. Durmanı tavsiye ederim. "

İ: " lanet olsun. Sen nereden çıktın be! "

Shinobu daha da hızlanıp önünü kesti. Kılıcını çekip hazır bulundu. İblis te kaçmanın yolu olmadığını anladığı için direk saldırıya geçti.

İ: " iblis kan tekniği! Cehennem çiçeği kokusu! "

İblis koltuk altlarından burnunu yakan bir koku salmaya başlamıştı. Shinobu hemen burnunu kapattı. Solumaması çok daha iyi olurdu.

Sh: " vay canına, bu iğrenç bir kokuydu. Önce gidip duş alsaydın keşke. İlk defa böyle bir savaş tekniği görüyorum. Epey iğrençmiş doğrusu. "

İ: " umarım soluyorsundur. Çünkü oldukça zehirli bir kokudur. "

Sh: " zehir benim işimdir beyefendi. Korkacağım bir şey değil. Maden beni zehirlemeye kalktın. O halde bende seni zehirleyeyim. Benim kılıcım da çok zehirlidir haberin olsun. "

İblis tam üzerine geldiği sırada burnunu tutarak kılıcı tek eliyle savurdu.

Sh: " Böcek nefesi 4. Şekil! Kırkayak Dansı yüzlerce zikzak! "

Ve daha tek bir hamle bile yapamadan iblisin kafası kesilmişti. Shinobu onu kestikten sonra kokunun yayılıp yok olmasını bekledi. Koku tamamen gidince de burnunu açabildi. Fiziki bir zarar görmemişti. Hissettiği kadarıyla bebek de gayet iyi durumdaydı. Yine de eve gidince bir süre dinlenmesi gerekecekti. Ve belki sonra da biraz bitki çayı.

Giyuu nun yanına giderken onunla karşılaştı. Gerçekten bu kadar hızlı bir şekilde bir düzine iblis kesmişti. Hemde tek bir sıyrık bile almadan. Shinobu içinden de onu takdir etmişti.

Sh: " vay canına, harikasın Tomioka - san."

Giyuu hemen onu tuttu ve kendi etrafında bi kez döndürdü. İyice bakınmaya başladı. İyi olup olmadığını kontrol ediyordu. Shinobu da bunu farkettiği için açıklama yapma gereği duydu.

Sh: " ben gayet iyiyim Tomioka - san. Endişelenmene gerek yok. Kaçağımızın sonunu da getirdim. Merak etme. "

G: " iyi olmana çok sevindim Kochou, fakat bu birlik iblis şerifin yanında dönmeyince mutlaka bir terslik olduğu anlaşılacak. Onu ne yapacağız? "

Sh: " burada olduğumuzu elbet anlayacaklar Tomioka - san. Ama en azından artık yerimizi belirleyemeyecekler. İblisler yok olduğu için çatışmanın nerede olduğu belli olmuyor. Bizde geri dönerken izimizi kaybettireceğiz. "

G: " iyi fikir Kochou, yerimizi bilmemeleri en iyisi. Şimdi işimize devam edelim. Şafakta da eve döneriz. "

Sh: " Tamam Tomioka - san. "

Ve şafağa kadar da önüne çıkan bütün iblisleri öldürdüler. Bu köydeki iblis sayısı oldukça fazlaydı diğer köylere göre. Ondan dolayı iblis avı baya bereketli geçiyordu. Kaç iblis öldürdüklerini kendileri bile hesaplayamamışlardı. Güneş doğunca arkalarındaki tüm izleri silip evlerine geri döndüler.

Geldiklerinde Shinobu çok yorgun olduğu için hemen odaya gidip kafasını yastığa koyar koymaz uyudu. Giyuu da onu yatırdıktan sonra biraz dışarı çıktı. Kargası ve Shinobu nun kargası sonunda gelmişti. Biri kanao lardan biri de Kagaya dan haber getirmişti. İkisinin de mektubunu aldı ve onları yemledi.

Önce kagaya nın mektubunu okudu. Onu bu durumlarından haberdar etmişti. Herşeye karşı hazırlıklı olmaları konusunda onları uyarıyordu. Ve bölgenin temizlendiğinden emin olmadan da başka bir yere ayrılmamalarını söylüyordu. Gelişmelerden de onu haberdar etmesini istemişti.

Kanao nun mektubunu okuduğunda da yolda olduklarını ve onlara yerlerini göstermesi için kargaların yollamasını istemişlerdi. Shinobu buradaki meseleden onlara bahsetmişti. Bu yüzden köye girmemeleri gerektiğini biliyorlardı. Giyuu Shinobu nun kargasına Kanao ve Tanjiro ya buranın yolunu göstermesini söyledi. Ve onu yolladı. Sonra da kagaya için mektup yazıp onu da kendi kargası ile yolladı.

İçeri gidip o da Shinobu nun yanına geldi onu kucaklayıp uyudu. Oldukça yorgun olduğundan oda hemen uyumuştu.

Uyandığında öğleden sonraki saatlerdi. Kalktı ve aç olduğunu hissetti. Shinobu nun da aç olduğundan emindi. O yüzden gidip yemek hazırladı. Ellerinde çok malzeme kalmasa da en azından onları idare edecek kadar yemek hazırlayabilmişti. Sofrayı kurduktan sonra Shinobu yu uyandırmaya gitti.

Shinobu nun yanına gittiğinde biraz yanında oturmadan edemedi. Uyurken o kadar tatlı görünüyordu ki. Yanakları tombul ve pembiş pembiş olmuştu. Göz kapaklarını da sıkı sıkı kapattığından uyuyan bi bebek gibi duruyordu. Giyuu yanaklarını ısırmamak için kendini zor tutuyordu. Sakura moshiye benzemiş olan yanaklarını hafifçe eliyle okşadı ve bi öpücük kondurdu. Shinobu biraz mırıldandı. Uyanmak üzereydi. Giyuu kulağına eğilip ona seslendi.

G: " hadi bebeğim uyan artık. Yemek seni bekliyor. Aç olduğuna eminim. "

Sh: " hmmm, tamamm, kalktım işte. Kendimi çok iyi hissediyorum sayende Tomioka - san. "

G: " iyi hissetmen çok güzel. Şimdi aç olduğunu bildiğim için sana yemek hazırladım. Yiyince daha da iyi hissedeceksin. "

Sh: " hmmm, hemde çok açım. Teşekkür ederim Tomioka - san. Sen harika birisin."

G: " sende çok tatlısın canım. O yanakları yiyesim gelmiyor değil. "

Sh: " aaaa öyle deme Tomioka - sann. "

Giyuu Shinobu yu yakalayıp gıdıklamaya başladı. Shinobu bütün tik olan yerleri gıdıklandığından gülmeye başladı. O güldükçe Giyuu da gülmesini tutamadı. Ve sonra onu tutup yemeğe götürdü. Birlikte güzelce karınlarını doyurdular.

Malzemelerinin azaldığını da farketmişlerdi. Ne yapıp edip köye girip almalılardı. Okazaki köyünde aldıkları kıyafetleri giyerek giderlerse bir sorun çıkmazdı. Şimdilik idare edebilirlerdi ama bittikten sonra buna mecbur kalacaklardı.

Birlikte ormana çıktılar. Biraz dolaşmak iyi gelebilirdi. Etrafı da iyice öğrenmiş olurlardı. Gerçekten huzurlu bir ortam vardı. Ağaçların, çimen ve çalıların görünüşleri oldukça hoştu. Böcek ve kuş sesleri de bu manzarayı daha da huzurlu hale getiriyordu.

G: " sen uyurken aynı anda hem Oyakata - sama hemde kanao lardan haber geldi. Tanjiro ve kanao iki güne bize ulaşabilecekler. Karganı onları getirmesi için yolladım. "

Sh: " bu çok güzel Tomioka - san. Umarım bir an önce burada olurlar. Onlar geldiğinde daha rahat olacağız. Buradaki işimiz de daha hızlı bitebilir. Dört kişilik bir çalışma yapacağız. "

G: " evet Kochou, bölgeyi vaktinden de daha erken temizleyeceğiz. Şimdiye kadar ki en hasarlı köydeyiz. İnsanların ne kadar zorda olduğunu gördükçe keşke daha erken gelseydik diyorum. "

Sh: " olan oldu Tomioka - san. Şuan onların güvenliğini en kısa sürede sağlamaya odaklanmalıyız. Sence köyün içinde o kadar iblis var mıdır? "

G: " hem içinde hemde bi o kadar dışında var olmalılar Kochou. O yüzden burada bile çok dikkatli olmalıyız. Özellikle de sen. "

Sh: " haklısın, ama sen yanımda olduğun sürece her zaman iyi olacağım. Çünkü senin içinde bizi korumak var. Ve aileni koruma içgüdün sayesinde biz iyi olacağız. "

G: " sahiden biz aile olduk öyle değil mi? Sen anne ben baba ve bir bebek var. Vay canına, aylar önce bunu aklımın ucundan bile geçiremezdim ama şimdi öyleyiz. "

Sh: " evet, o zamanlar bende geçiremezdim ama şimdi öyleyiz ve ben çok mutluyum. Sende öyle misin Tomioka - san? "

G: " hiç bu kadar mutlu olmamıştım Kochou. "

Sh: " Tomioka - san? "

G: " efendim Kochou? "

Sh: " sence çocuklara bebeğimizden bahsetmeli miyim? "

G: " sürekli yanımızda olacaklarından dolayı er yada geç anlayacaklar Kochou. Saklayabileceğini sanmıyorum. "

Sh: " tamam o zaman, geldiklerinde onlara anlatacağım. "

Ve aradan birkaç gün geçti. Yine bir av sonrası öğle uykusuna yatmışlardı. Giyuu bi ses sonucu kalktı. Dışarıya çıkıp baktı. Gelen Shinobu nun kargasıydı.

G: " Tanjiro ve Kanao yu getirmeni söylemiştim. Neden burada değiller? "

K: " gaaaaaaak! Buradalarr! "

T: " buradayız Tomioka - san. Önüne doğru bak! "

Biraz daha ileriye bakınca Tanjiro ve Kanao yu gördü. Ellerinde eşyalarla yavaş yavaş yanına geliyorlardı. Onları gördüğüne sevinmişti. Koşup onlara yardım etti. Eşyaları birlikte kapının önüne kadar getirdiler. Ve biraz oturdular.

G: " vay canına, bu kadar hızlı gelmenizi beklemiyorduk. Gelmeniz çok iyi oldu çocuklar. "

K: " Shinobu nee san bana mektup yollayıp buradaki durumdan bahsedince sizin için biraz hızlı olmaya karar verdik. Gelirken de birkaç küçük işi halledip geri döndük. Oyakata - sama bölgeye yeni avcılar tain edecek. Buradaki görevimiz biter bitmez. "

G: " iyi olur, çok bişeyle karşılaştınız mı bari? "

T: " iyi iş çıkarmışsınız Tomioka - san. Öyle pek bişey görmedik. Birkaç küçük vaka o kadar. "

K: " Shinobu nee san nerede Tomioka - san? "

G: " şimdi uyuyor. İstersen ona sürpriz yapalım olur mu? Şimdilik uyandırma. "

K: " olurr, eminim bizi gördüğüne çok şaşıracak. "

G: " çok ta şaşırtmayın sakın. "

T ve K: " neden? "

Giyuu az daha ağzından kaçırıyordu. Son anda tutmuştu kendini. Süpriz haberi Shinobu vermek istiyordu. O yüzden geçiştirdi. Ama ikisi de merak etmişti. Biraz daha sohbet ettikleri sırada Shinobu nun sesi içerden duyuldu.

Sh: " Tomioka - san! Tomioka - san nereye gittin? "

Kanao sesini duyunca çok heyecanlanmıştı. Giyuu ikisine orada kalmasını söyleyip içeri girdi. Shinobu dışarı çıkınca ikisi de arkasından gelip ona sarılacaklardı. Hemen kapının yanına gizlendiler. Giyuu da odaya girdi.

G: " geldim tatlım. Ne oldu? "

Sh: " hiçç, nereye gittin onu merak ettim sadece. "

G: " dışarıya çıkalım mı biraz? Sana bir sürprizim var. "

Sh: " olurr, çıkalım. Çok merak ettim Tomioka - san. Ne acaba? "

Beraber dışarı çıktılar. Kapının biraz uzağında durdular. Shinobu neler olduğunu anlamamıştı ortada bişey yoktu.

Sh: " neler oluyor Tomioka - san? Neden bişe- "

K: " nee sannn! "

T: " Shinobu - sann! "

İkisi de bi anda arkasından ona sarılmışlardı. Shinobu neye uğradığını şaşırmıştı. Geçirdiği şoktan dolayı bebeği sarsmaktan endişe etse de kendini tutamıyordu. Bu kadar hızlı gelmelerini beklememişti ve burda oldukları için çok mutlu hissediyordu kendini. Sağ eliyle hafifçe karnını tuttu, sol eliyle de kanao nun elini. Yüzünü onlara döndü.

Sh: " çocuklar, beni çok şaşırttınız. Ve çok ta mutlu ettiniz. İyi ki geldiniz. "

K: " çok şükür nee san. Seni çok özlemiştim. Görevi alır almaz ikimiz de sevinçten havalara uçtuk. Sizi tekrar görebildiğimiz için çok mutluyuz. "

Sh: " çok şükür artık bir aradayız. Ehh, siz yol yorgunusunuz çocuklar. Size yatacak biryer hazırlayalım. Dinlenin olur mu? "

T ve K: " çok iyi olur. Epey yorgunuz. "

Giyuu tanjiro için çatıdaki küçük odaya Kanao için de salonda bir yatak kurdu. Örtülerini kendileri getirmişti zaten. Ve yemek için malzeme de vardı yanlarında. Malzemeleri mutfağa taşıdılar. Sonra da tanjiro ve kanao yataklarında biraz uyudular.

Shinobu ve Giyuu ya henüz bahsetmemişlerdi. Ama yolda ilişki yaşayan tek onlar değildi. Tanjiro ve Kanao da sevgili olmaya karar vermişlerdi. Bunu şuan için herkesten gizli tutuyorlardı. Ama Giyuu ve Shinobu ya anlatmayı düşünüyorlardı. Ne zaman olur bilinmezdi. Belki de onlar onları yakalardı. Ama saklamayacaklardı. En azından sadece onlardan.

Onlar dinlenirken Giyuu da yemek hazırlamaya başladı. Shinobu da ona yardım etmek istiyordu ama Giyuu izin vermemişti. En azından bikaç şey taşımak konusunda katı olmadı ve hafif şeyleri taşımasına izin verdi.

Öğleden sonra Tanjiro ve Kanao uyandılar. Shinobu ikisini de yemeğe çağırdı. Beraber oturup yemeğe daldılar. Shinobu içinden yemekte söylesem mi diye düşündü. Ama şimdilik biraz erken olacağını düşündüğü için vazgeçti. Uygun bir vakitte söylemeyi planlıyordu. Tepkilerini gerçekten çok merak ediyordu. Ama çok şaşırmalarını istediği için aniden söyleyecekti. O sırada Giyuu ile bakıştılar. Az kalsın güleceklerdi.

Ve hava kararmaya başlamıştı. Artık görev vaktiydi. birlikte çıkıp köyün girişine kadar geldiler. Giyuu görev dağılımı için onu dinlemelerini söyledi.

G: " Tanjiro ve Kanao siz sağ tarafı ben ve Kochou da sol tarafı iyice kolaçan edeceğiz. Yapacağınız basit. Önünüze çıkan tüm iblisleri kesmek. Birini bile şafağa kadar canlı bırakmak yok. "

T: " neden dörde ayrılmıyoruz Tomioka - san? Öyle daha kolay olmaz mı? "

G: " buna gerek olduğunu sanmıyorum Tanjiro. İblisler genelde belli bir bölgede toplanıyorlar. İkiye ayrılarak hem daha hızlı hemde daha güçlü oluruz. "

T: " pekâlâ Tomioka - san. Siz daha iyi bilirsiniz. O zaman şimdi başlayalım. "

G: " tamamdır. Bol şans. "

T: " size de "

Ve ayrılıp işe koyuldular. Giyuu ve Shinobu nun bölgesi genel olarak sakindi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar. Neredeyse her sokakta iblis görmeye başlamışlardı. Geçen günlerdekinden de fazlalardı. Bu işte normal olmayan birşey vardı. Burunlarına kötü kokular gelmeye başlamıştı. Özellikle bugün artmış gibi görünüyorlardı. Her an bişey olacak gibiydi. Ve ikisi de buna karşı hazırlıklı olmuşlardı. İşlerini büyük bir ciddiyetle yapıyorlardı.

Aynı durum Tanjiro ve Kanao nun bölgesinde de geçerliydi. Geçtikleri son sokaklar yarı yenmiş insan cesetleriyle doluydu. Bunun amacı onları korkutmak veya paniğe düşürmek olabilir miydi emin değillerdi fakat özellikle Tanjiro yu bu manzara oldukça öfkelendirmişti. Bunu yapan iblisleri bulmak için de can atıyordu. Kanao da onunla aynı fikirdeydi. Manzara ne kadar ürkütücü olursa olsun bunu yapanları bulmaktan başka seçenekleri yoktu. Yoksa onların da kaderi bu zavallı insanlar gibi olacaktı.

Giyuu ve Shinobu aynı meydana geldikleri anda karşılaştıkları manzara onları hayrete düşürmüştü. Meydanı bi anda bir sürü iblis doldurmuştu. Etrafta bir çok insan iskeleti vardı. Bu da neyin nesiydi? Bu kadar insanı bu kadar kısa bir sürede yiyemezlerdi. Belli ki gözdağı vermeye çalışıyorlardı. Bunun bedelini canlarıyla ödeyeceklerinden habersiz. Onları görünce gülmeye başladılar. Giyuu ve Shinobu iyice öfkelenmişlerdi.

Kalabalığın içinden bir iblis çıktı. Suratı ayıya benzeyen bu iblis onlara dikkatlice baktı ve seslendi.

O: " size hoşgeldin karşılaması yapamamıştım. Onu karşılamak amacıyla size güzel bir hediye sunduk. Umarım beğenmişsinizdir. Kimim diye merak ediyorsunuz. Öyle değil mi? "

G: " kim olduğun umrumuzda bile değil. Nasılsa kılıcımın tadına bakacaksın az sonra. Sakin sakin gebermene bak. "

O: " Adım Oshan, köyün yeni şerifi benim. Ve burası bize ait. Buradaki bütün insanlarda dahil olmak üzere. Ya geldiğiniz yere dönersiniz. Ya da geberirsiniz. "

Sh: " siz gerçekten de bizi anlamıyorsunuz. Bizler hashiralarız. Ve bir hashira asla savaş meydanını terk etmez. Ve önüne gelen hiçbir iblisi de öldürmeden kaçmaz. Kaldı ki senin gibi daha 12 kizukiden olamamış bir iblis mi bizi öldürecekmiş? Kimlerle karşı karşıya olduğunuzu size iyice öğreteceğiz. "

O: " sizi öldürdüğüm zaman 12 kizukiye girmeye layık olacağım zaten. Hatta daha büyük bir terfi bile alabilirim. İki hashira ekstra ödül demek. "

G: " Hepiniz neden bu kadar aptal olmak zorundasınız? Ne demek istediğimiz anlaşılmadığına göre geriye sizi gebertmek kalıyor. Şimdi hepiniz geberin. "

Ve iblisler saldırmaya başladılar. Shinobu ve Giyuu da her zamanki gibi sırt sırta verip hepsini halletmeye devam ettiler. Hiçbir özelliği olmayan bu iblisleri öldürmek onların saniyelerini bile zor alıyordu. Fakat bu şerif olan Oshan yetenekleri üzerinde bir süredir geliştiriyordu. Belki de o kadar kolay ölmezdi. Geliştirdiği tekniği onun yaşamasına izin verecek miydi acaba?

Yarım saat sonra geriye sadece kendisi kalmıştı. Ve kozunu gösterme sırası ona gelmişti. Kendinden emin bir şekilde saldırı pozisyonuna geçti.

O: " iblis kan tekniği! Topraksı heykelin intikamı! "

Yerden 3 metre kadar uzun topraktan bir heykel çıktı. Elinde büyük bir balta vardı. Üzerilerine saldırmaya başladı. Giyuu ve Shinobu saldırları savuşturuken bir plana ihtiyaçları olduğunu farkettiler. Acilen bişey düşünmelilerdi.

Sh: " Tomioka - san. Ahh, ne yapacağız. Bir planın var mı? "

G: " bizi kendine yaklaştırmamak için bu devi oluşturduğuna göre bu dev muhtemelen ana gövde değil. Ana gövdeye ulaşıp kafasını kesmeliyiz. "

Sh: " nasıl yapacağız peki? "

G: " Kochou, ben bu devi oyalarken sen de ana gövdeyi herhangi bir yerinden kesmek için fırsat bulacaksın. Güçlü bir zehir kullan. Ve onu kestiğinden emin ol"

Sh: " Tamamdır Tomioka - san. Gidiyorum. "

Giyuu Shinobu nun gitmesi için bir açıklık oluşturmayı başardı. Shinobu hızlıca ana bedenin üzerine yürüdü. Dev arkasını dönüp ona saldırmaya kalktıysa da Giyuu kafasını keserek onu durdurdu. Böylece Shinobu havalandı ve iki tekniği aynı anda kullandı.

Sh: " Böcek nefesi 3. Şekil! Yusufçuk dansı: birleşen altıgen göz! Böcek nefesi 4. Şekil! Kırkayak Dansı: Yüzlerce zikzak!"

Oshan nın savuşturmaları işe yaramamıştı. Çoktan göğsüne bir sürü kesik almıştı. Acıyla yere yığıldı kıvranmaya başladı. Vücudu zehire karşı kaybetti. Ve yok olmaya başladı. 12 kizukiye girme hayalleri kendiyle beraber yok olmuştu. Bu iblisle bir saat boyunca uğraşmışlardı. Ama sonunda yine kazanan onlar olmuştu. Rahat bir nefes aldıktan sonra işlerine devam ettiler. Kalan bütün iblisleri de öldürmelilerdi.

Diğer yanda Tanjiro ve Kanao da pusuya düşmüşlerdi. Etraflarında bir sürü iblisle savaşıyorlardı. Onlar da Giyuu ve Shinobu kadar iyi iş çıkarıyorlardı. Tanjiro işine oldukça odaklanmıştı. Bir ara Kanao az daha yaralanıyordu. Tanjiro yetişip iblisi kesmeseydi. Kanao anlık bir dalma yaşadığı için Tanjiro dan özür diledi.

T: " Kanao bunu düşünecek zaman yok. Bu iblisleri derhal yok etmeliyiz. Elimizi çabuk tutalım. Daha yaralı insanları götüreceğiz. Umarım dayanırlar. "

K: " umarım Tanjiro, sana güveniyorum."

T: " bende sana. "

Birbirlerine gülümsediler ve savaşa devam ettiler. Bi kaç saat sonunda bütün iblisleri kesmeyi başardılar. Artık yaralıları götürme vakti gelmişti. Onları taşırken birinin bir kulübe den onlara seslendiğini farkettiler. Yanına gittiler. Bu köyün şifacısıydı. Dışarıdaki çatışmayı farkedince yardıma ihtiyaç olacağını düşündüğü için hazır olmuştu. Tanjiro ve Kanao ya onlara iyi bakacağına dair söz vermişti. Onlar da ona teşekkür edip görevlerine geri döndüler.

Şafak sökmek üzereydi. İki taraf da çok iyi bir iş çıkarmıştı. Şimdi geriye köyün dışında kovuşlanan iblisler kalmıştı. Onları da en kısa sürede halletmeye çalışacaklardı. Ne kadar iblis olursa olsun burayı tamamen temizlemeden dönmeyeceklerdi. Vaka sayılarının sıfıra inmesi gerekiyordu.

Buluşma yerine geldiler. Herkes birbirine sarıldı. Ve eve dönerken başlarına gelenleri anlattılar. Eve gelince de yorgunluktan yataklarına çöküp uyuya kaldılar.

Öğleden sonraya kadar uyuya kalmışlardı. İlk Giyuu uyandı. Biraz uyku sersemi olarak etrafına bakındı. Tam kalkacakken Shinobu onu tuttu.

Sh: " gitme Tomioka - sann. "

G: " şerife durumu bildirmek için mektup yollayıp geleceğim Kochou. "

Sh: " tamam ama çabuk gell "

G: " tamam tamam. Bugün de çok tatlı görünüyorsun hayatım. "

Sh: " hmmmm, Tomioka - sannnn. Sende öylesinn.. "

Ona sımsıkı sarılmıştı. Onun bu ilgisine tepkisiz kalmak yerine ölmeyi yeğleyeceği için. Onu tuttuğu gibi yatırdı. Ve onu öpmeye başladı. Dudakları Shinobu yu çok gıdıkladığından gülmeye başladı. Giyuu çok fazla ses yapmasın diye biraz durdu. Ve onu tekrardan öpüp kalktı. Artık şu mektup işini halletmeliydi. Hızlıca masanın başına oturup mektubu yazdı. Kargasına verip yolladı. Sonra da Shinobu nun yanına döndü.

Bir saat sonra herkes uyanmıştı. Beraber dışarı çıkıp oturacak bir yer yaptılar. Yemek yiyip orman manzarasını seyredeceklerdi. Bu piknik yapmak gibi olacaktı. Hazırlıkları tamamlayıp oturdular. Orman manzarasını izlemek her zamanki gibi çok huzurluydu. Birlikte vakit geçirmek harikaydı.

Sh: " eeee, nasılsınız çocuklar? İlk gün nasıl gidiyor? "

K: " sayenizde harikayız nee san. Burada çok güzel vakit geçiriyoruz. Akşam olmadığı sürece. "

T: " dünki başarınız sayesinde artık işimiz o kadar zor olmayacak değil mi? Buradaki insanları kurtarabildiğimiz için çok mutluyum. "

Sh: " bizde çok mutluyuz Tanjiro. Burası epey sıkınıtlı bir yerdi. Onları kurtarabildiğimize seviniyorum. "

T: " Shinobu - san. Size bir soru sorabilir miyim acaba? "

Sh: " sorabilirsin Tanjiro, dinliyorum. "

T: " şeyy, siz, acaba Tomioka - san la neden aynı yerde yatıyorsunuz? Sizi yanlışlıkla odanızda birlikte gördüm de. Bir de bu aralar tuhaf bir kokunuz var. Üzerinizden yoğun bir biçimde Tomioka - san nun kokusunu alıyorum. Teninize sinmedi bir yana böyle içinizden gelen bir koku. Nedenini merak ettiğim için soruyorum neden bu kokuyu alıyorum. Yoksa Tomioka - san la aranızda bişeyler mi oldu? "

Shinobu yüzünü Giyuu ya çevirdi. Daha anlatamadan Tanjiro nun burnu onları yakalamıştı. Tabii ne olduğunu tam anlamasa bile bir açıklama bekliyordu. Onlar da zaten bu durumu onlara anlatacaktı. Artık vakti gelmiş oldu. Birbirlerine kafalarıyla onay verip. Anlatmaya karar verdikler.

Sh: " pekala Tanjiro, size herşeyi anlatacağız. Lakin sizde aranızda bir şey varsa söyleyin lütfen olur mu? "

K: " ehh, olur nee san. Senden saklayacak değiliz. Lütfen anlat gerçekten Tomioka - san ve sen beraber misiniz? Ne kadar süredir berabersiniz? "

Sh: " anlatacağım Kanao merak etme. Sen ne dersin Tomioka - san? "

G: " anlat gitsin Kochou, zaten anlatacaktık. "

Sh: " pekala, şimdi şöyle çocuklar. Evet biz Tomioka - san la yakınlaştık. Birlikte uzun zaman geçirdik ve birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi anladık. Bunun sonucunda da iki yetişkin olarak birbirimizden kaçmamaya karar verdik ve şimdi sıkı durun asıl bomba geliyor. "

T ve K: " neymişşşş? "

Sh: " ahh, tamam, hazırım. Uhh. Ben hamileyim çocuklar. Yakında bir bebek doğuracağım. "

Tanjiro ve Kanao şoka girmişlerdi. Bunu hiç beklemiyorlardı. Kanao açıkçası teyze olacağı için içi kıpır kıpırdı yerinde duramaz haldeydi. İkisi de birbirlerine şaşkın şaşkın baktılar. Ve sonra onlara döndüler.

T ve K: " neeeeeeee! Hamile misinn? Vay canınaaaaa "

Sh: " evet, yakında teyze oluyorsun kanao. İkiniz de çok şaşırdınız öyle değil mi? "

T: " bunu aklımdan geçirmemiştim Shinobu - san. Ama açıkçası adınıza çok sevindim. Siz de baba olacaksınız Tomioka - san. Bu harika bir şey öyle değil mi? "

G: " evet tanjiro, hemde harika bir duygu."

Sh: " yanlız, ikinizi bir konuda uyarmalıyım çocuklar. "

K: " nedir nee san? "

Sh: " geri döndüğümüzde bebekten asla bahsetmek yok. Doğumu da görev sırasında yapmak zorunda kalacağım o yüzden size sadece bir kaç ay faydam dokunabilir. "

K: " nee san bence kendini zorlamana da gerek yok. Burda kal biz üçümüz hallederiz. Ya bebeğine zarar gelirse? "

Sh: " bana bişey olmaz Kanao, Halledebilirim. Güçten düştüğüm zaman zaten bırakacağım o yüzden bana sadece biraz zaman verin. "

K: " anlıyorum nee san. Lütfen dikkatli ol. Ve merak etme ben ve Tanjiro sırrına sadık kalacağız. "

T: " evet Shinobu - san. Emin olabilirsin. "

Sh: " ahh, iyi ki geldiniz çocuklar... "

ALTINCI BÖLÜMÜN SONU.

UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR BİR SONRAKİ BÖLÜM İÇİN TAKİPTE KALIN LÜTFEN DESTEKLERİNİZİ ESİRGEMEYİN HEPİNİZİ SEVİYORUM 🙃

Continue Reading

You'll Also Like

156K 16.5K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
443 55 8
sonic - O kız da kim? ... Argo içerebilir.
10.2K 266 9
Shipper kalbim oluşturdu. Shipler hakkında kısa birbirinden bağımsız hikayeler okuyun lütfen. Diğer hikeyemin okuma sayısı için çok teşekkürler!