one house two enemy / minsung

By hanniexwly

44.6K 6.5K 7.6K

ünlü iki şirket olan Han ve Lee şirketlerinin rakip şirketleri geçebilmesi için, şirketin sahiplerinin birbir... More

One
Two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven(M)
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty(M)
twenty one
Twenty two
twenty three

sixteen

1.5K 271 312
By hanniexwly

Bu bölüm için bilgilendirme>>

Lades; iki kişinin idda amaçlı girdiği bir oyundur, örneğin karşınızdaki kişiye birşey verirseniz o şeyi 'aklımda' diyerek almak zorundadır, eğer 'aklımda' demezse, oyunu kaybeder ve oyunu kazanan kişinin herhangi bir isteğini yapar.

İyi okumalar 😽

İkili bu günün hiç bitmesini istemese de, evvelsi gün bay han tarafından gönderilecek olan oğlan yüzünden ne yaşayacaklarını bilmiyorlardı..

📎

Kocası ve eşi eve vardığında, üst kata gidip üstlerini giyinmiş, ardından yatağa yatmışlardı.

Minho uyumak üzereyken aklına gelen şeyle duraksayıp, yatakta jisung'un olduğu tarafa dönmüştü.

"Jissss, jissssss.."

"Ne oldu yine"

"Hatırlatırsam bir iddaya girecektik"

"Doğru, peki nasıl iddaya gireceğiz? İdda olması için bir konuya ihtiyacımız var"

"İki dakika bana taraf dönsene"

Çocuk, oğlana taraf döndüğünde, pencereden hafifçe sızan ay ışığı eşliğinde, eşsiz derecede yakışıklı olan oğlanla göz göze gelmişti.

"Ladese girelim"

"Ne?"

Kısa olanın tüm dikkati karşısındaki bedende olduğu için, ne dediğini anlık olarak anlamamış, ağzından sadece 'ne' kelimesinin çıkmasına sebep olmuştu.

Minho, elini karşısındaki oğlanın saçına atarak gözünün önüne gelen saçları kulağının arkasına sıkıştırmış, saçlarını okşamaya başlamıştı.

"Lades diyorum, ladese girelim"

"Peki, ilk olarak neyine girmek istediğini söyle"

"Eğer ben kazanırsam, iki gün boyunca bana hizmet etmek zorundasın, ayrıca benim istediğim kıyafetleri giyeceksin"

"Kabul, ama eğer ben kazanırsam lee minho, bana istediğim öpücüğü vermek zorundasın"

"Tamam Lee jisung, yarından itibaren başlıyoruz"

"İyi geceler canım kocacığım, yarın için bol şans, sonuçta beni yenebileceğini hiç sanmıyorum"

"Sanada iyi geceler, güzeller güzeli eşim, sanada bol şans, yarın görücez kim kimi yeniyor"

{...}

İkili sabah sertçe çalan kapı sesiyle uyandığında, minho yataktan düşmüş, jisung ise fırlarcasına ayağa kalkmıştı.

"Ne oluyo sabah sabah"

Çocuk hızla aşağı kata indiğinde, kapıyı açmış, ardından gördüğü bedenle tek kaşını kaldırmıştı.

"Chinmae hyung? Senin burada ne işin var?"

"Kuzenimi görmeye geldim jisungie, sahi minho nerde?"

"O yukarıda, gelir birazdan. İçeri buyursana"

Minho'nun en nefret ettiği kuzeni olan chinmae, herkesin beklediği gibi bay han tarafından gönderilmişti.

Chinmae, minho'dan ve jisung'tan iki yaş büyüktü.

Çocukluklarından beri hep kuzenini kıskanır, onun olanı elinden almaya çalışırdı.

"Kim gelmiş jis?"

Aşağı inen beden, şu dünyadaki en nefret ettiği kişiyi görünce kaşlarını çatmış, itici bir gülümseme ile kapıda duran bedenlerin yanına gitmişti.

"Chinmae hyung? Hangi rüzgarlar attı seni buralara?"

"Hoşbuldum minho. Hiç işte evlendiğini duyunca gelmek istedim, malum güzeller güzeli bir oğlanla evlendiğini duyunca merak etmeden duramadım"

Oğlan, eşine karşı 'güzel' diyen kuzenine gözünü devirmiş, ardından kollarını eşinin beline sararak, çocuğun yanağına büyük bir öpücük kondurmuştu.

"Öyledir, benim güzel eşim"

Ortamdaki gerginliği anlayan jisung, minho'nun elini tutmuş, sonrasında konuşmaya başlamıştı;

"Hadi gelin, ayakta kalmayalım böyle."

İki koca çift kişilik koltukta yan yana oturmuş, misafir olansa tekli koltuğa geçerek, burnu dik bir şekilde karşısındakilere bakmıştı.

"Birbirinizle zoraki evlendiğinizi duydum? Doğru mu bu?"

Yapılı olan sabırla derin bir nefes soluduğunda, kollarını eşine sarmış, eşini kendine doğru yatırmıştı.

"Kimden duyduğunu bilmiyorum ama, güzelimle birbirimizi oldukça çok seviyoruz. Yani boşuna hayal kurma seni sürtük"

Oğlan, ilk cümleyi sesli, ikinci cümleyi ise kuzeninin anlayacağı şekilde sessizce ağzını oynatarak söylemişti.

Chinmae'nin kaşları çatılırken minho'ya bakmış, ardından boğazını temizlemişti.

"Canım kuzenim, bana bir bardak su getirebilir misin?"

"Tabii"

Jisung'un da ayağa kalkmasıyla, iki koca, mutfağa gitmişti.

Uzun olan suyu doldurmuş, ardından kısa olana seslenmişti.

"Jis, bunu kuzenime götürsene"

"Tamam"

Çocuk karşısındakinden bardağı eline aldığında, oğlan aniden lafa atlamış, ellerini çocuğun beline sararak kulağına derin nefesiyle fısıldamıştı.

"Lades"

Kulağına o kelimenin fısıldamasıyla kısa olan, gözlerini sonuna kadar açmış, ardından hafifçe kafasını yana döndürüp ona karşı pis pis sırıtan minho'yla göz göze gelmişti.

"Çok zor oldu gerçekten Lee jisung, böyle beni zorlamaya devam et"

Jisung sinirle, kocasının kolları arasından çıkıp hızla elindeki bardakla salona koştuğunda, kocası arkasından gülmüş, anlık olarak yere odaklanmıştı.

Çocuk salona gittiğinde, chinmae, beklediği bedeni görüp sırıtmaya başlamış, ayağa kalkıp yüzü kızarmış olan çocuğun önüne dikilmişti.

"Bir şeye utanmış gibisin, yüzün kızarmış"

"Ne? Ah hyung sana suyunu getirmiştim de ben"

Jisung suyu karşısındaki ondan uzun olana bedene uzattığında, ondan yapılı olan beden çocuğun elinden bardağı alıp yere fırlatmıştı.

Çocuğun gözü yerde kırılan bardağa gidince anksiyete yüzünden elleri titremeye başlamış, karşısındaki görmesin diye elini arkasında birleştirmişti.

"Bana doğruyu söyle seni ahmak!"

Chinmae iki eliyle oğlanın kollarını kavrayıp çocuğu sarsmaya başladığında, oğlan, neye uğradığını şaşırmış bir şekilde, ona bağıran bedene karşı gözlerini büyütmüştü.

"Minho'yla zoraki evlendiğini itiraf et diyorum seni kıt beyinli! İtiraf et ki bay han'la sizi.."

Jisung aniden gelen cesaretiyle birlikte karşısındaki bedeni ittirdiğinde, mutfaktan o tarafa doğru gelmiş, her şeyi görmüş olan minho'ya doğru koşmuştu.

Minho ona doğru koşan eşini kolları arasına alıp sarmalamış, sakinleşmesi için saçlarına bir kaç öpücük konurmuştu.

"Güzelim sen iki dakika yukarı çık, ben senden hemen sonra gelmiş olacağım"

Çocuk kafasını yukarıya doğru kaldırdığında, ona güvenle bakan kocasına karşı gülümseyerek kafasını sallamış, ardından kendini yukarı kata sürüklemişti.

Kuzeniyle yalnız kaldıklarında, oğlanın yüzü ciddileşmiş, ifadesiz bir şekilde karşısındaki bedene bakmıştı.

"Küçükken seninle bir oyun oynardık hatırlıyor musun hyung?"

"Ne oyunundan bahsediyorsun seni aptal it"

Minho histerik bir kahkaha attığında, son kez göreceği o iğrenç yüze bakmıştı.

{...}

Jisung yanında hissettiği ağırlıkla, odadaki koltukta bedenini yana döndürmüş, ona sevgiyle bakan minho'yu görmesiyle içine kocaman bir rahatlama hissi gelmesine engel olamamıştı.

"Ee Lee jisung, girdiğimiz ladesi unutmadın herhalde"

"Bir kere, hile vardı onda, ben bunu kabul etmiyorum"

"Bebeklik yapmayı kes, aynısını ben yapsam dünyayı başıma yıkardın"

"İyi be, yapıcaz dediysek yapıcaz"

"Tamam, o zaman güzellik evvelsi iki gün için sana bol şans"

Kocası eşinin yanağından makas aldığında, sırıtıp saçlarını savurmuştu.

O an, jisung saçlarını savuran minho'ya bakıp göz devirmiş, yarın yapacağı mükemmel köleliği umursamadan tüm gününü rahatça geçirmişti.

...

Arkadaşlar şimdi ben minho'yu azıcık yandere yaptım ama yandere olması fic'in angst olacağı anlamına gelmez önceden söyleyeyim.

Bir sonraki bölüm kesinlikle aşırı iyi olacak KSGSOAGSOGAOSJ

Yb için 130 vote 🥰

Hepinizi çok seviyorum güzellerim 💋

Takip edip destek olursanız sevinirim 🫀

Ece kaçar<3

Continue Reading

You'll Also Like

681K 45.5K 35
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
112K 11.4K 39
053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne...
753K 14.5K 8
Yıllarca aile baskısı gören , aile sevgisinden mahrum kalan Peri. Babasına gelen telefon ile doğumda karıştırıldığını öğrenir. Peki bundan sonra ne o...
46.8K 5.6K 12
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi. Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi. Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi? İçimden cevapladı...