platonik (ÇT)

By Gnelkan

174K 10K 3.1K

Yeni başladığın okulda kimsenin konuşmaya cesaret edemediği sadece okulun zorbalarıyla takıldığı çocuğu ilk g... More

bölüm 1 ~yeni okulun ilk günü~
bölüm 2 ~yardım çığlıkları mı?~
bölüm 3 ~~
Bölüm 4
bölüm 5
bölüm 6
bölüm 7
bölüm 8
bölüm 9
bölüm 10
bölüm 11
bölüm 12
bölüm 13
bölüm 14
bölüm 15
bölüm 16
bölüm 17
bölüm 18
bölüm 19
bölüm 20
bölüm 21
bölüm 22
bölüm 23
24. bölüm
bölüm 25
bölüm 26
bölüm 27
bölüm 28
bölüm 29
bölüm 30
bölüm 31
bölüm 32
bölüm 33
bölüm 34
bölüm 35
bölüm 36
bölüm 37
bölüm 38
bölüm 39
bölüm 40
bölüm 41
bölüm 42
bölüm 43
bölüm 45
bölüm 46
bölüm 47
bölüm 48
bölüm 49
bölüm 50
bölüm 51
bölüm 52
53. bölüm
54. bölüm
55. bölüm
56. bölüm
bölüm 57
58. bölüm
59. bölüm
60. bölüm
61. bölüm
62. bölüm
63. bölüm
64. bölüm
bölüm 65
bölüm 66
bölüm 67
bölüm 68
69. bölüm
70. bölüm
71. bölüm
72. bölüm
73. bölüm.
74. bölüm
75. bölüm
76. bölüm
77. bölüm
78. bölüm
79. bölüm
80. bölüm
81. bölüm
82. bölüm
83. bölüm
84. bölüm
85. bölüm
86. bölüm
87. bölüm
88. bölüm
89. bölüm
90. bölüm
91. bölüm
92. bölüm
93. bölüm
94. bölüm
95. bölüm
96. bölüm
97. bölüm
98. bölüm
99. bölüm
100. bölüm
101. bölüm
102. bölüm
103. bölüm
104. bölüm
105. bölüm
106. bölüm
107. bölüm
FİNAL

bölüm 44

1.3K 101 73
By Gnelkan

Dudaklarımdan bir hıçkırık firar etti.

Bedenimi yerde buldum çünkü ülkü ayağa kalkmış ve beni cidden sert bir şekilde itmişti.

Ülkü:ne yaptın sen?!

Diye bağırdı.

Tuana:acı çekmemesi için.

Dedim ağlayarak zar zor konuşup.

Ülkü:onu öldürdün!

Bakışları akan kana takıldı.

Ülkü:aptal!

Dedi ağlayarak.

Ülkü:onu öldürdün ve bunu kardeşi olarak sen yaptın!

Dizlerinin üzerine çöktü.

Ülkü:Allah kahrestin onu öldürdün! O öldü...arda'm öldü.

Ellerini yere bastırarak ağlamaya başladı.

Onunla beraber ben de ağladım.

Duymuyordu bizi,görmüyordu bizi.

Durdurmuyordu göz yaşlarmımı.

Ülkü:iğrenç bir insansın!

Dedi hızla.

Ülkü:kalpsizsin.

Dedi aynı öfkeyle.

Ondan biraz daha uzaklaşıp kendimi duvara yasladım.

Kolarım ile bacaklarımı sarıp ağlmaya devam ettim.

Ülkü:gözünü dahi kırpmadan kestin bileğini!

Hıçkırıklarım çığlığa dönüşüyordu.

Acı çekmemesi içindi.

Ölecekti ve ben bunun acısız olmasını istemiştim.

Acı çekerek ölmeyi haketmiyordu.
Beni hak etmediği gibi.

Ülkü:o senin abindi! Sen abini öldürdün!

Tuana:sus!

Diye bağırdım.

Tuana:sus artık sus!

Titreyen ellerimi zorlukla kulaklarıma bastırdım.

Tuana:sus lütfen.

Bağrıyordum,sesim yankılanıyordu.

Ülkü:onu öldürdün! Sen katilsin.

Çığlık attım. Daha çok ağladım,nefesim kesilecek dereceye geliyordum.

Nefes alamıyordum ama ağlamaya devam ediyordum.

Tuana:biliyorum.

Dedim sadece.

Kulaklarımı daha çok bastırdım.
Tırnaklarımı boynuma geçirdim.

Ülkü:o ölecek ve bunun en büyük suçlu sen olacaksın.

Dedi kriz geçiriyor olmamdan habersiz.

Ülkü:onun katili sensin. Öz abinin katili sensin Tuana! Benim gibi oda seni affetmeyecek. Bir abinin görebileceği en utanç verici kardeşsin.

Tuana:sus!

Diye bağırdım tekrar.

Karşımda birşey varmış gibi iki ayağımla hiç durmadan tekme attıyordum.

Tuana:sus! Sus!

Boynumu çizmiştim akan kanı parmaklarımda hissetim.

Delirmiş gibi iki elimle boynumu çiziyor,hala iki ayağımla yere sertçe vuruyordum.

Titriyor ve nefes alamıyordum ama bunu rağmen hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

Ülkünün adımı haykırışlarını duyuyordum ama cevap veremiyordum.

Dizimde elini hissetim ama deli gibi titiriyordum eli kendiliğinden düşüp duruyordu.

?:ülkü!

?:Tuana!

Adımızı haykıran sesler geldi.

Ülkü:geliyorlar. Onu kurtaramasalarda bizi burdan çıkaracaklar.

Cevap vermek bir yana onu kesik kesik duyuyordum.

?:ülkü aşağıda mısınız?

Seslerin kime ait olduğunu bilmiyordum. Daha doğrusu analamakta zorlanıyordum.

Ülkü:abi!

Diye bağırdı.

Ülkü:burdayız!

Ülkünün hızla yanımdan uzaklaştığını fark ettim.

Demir:Tuana!

Dedi telaşla.

Zeynep:Tuana!

Dedi başka bir ses. Bu ses Zeynepe aitti onu yeni tanıyordum ki buraya geleli sadece bir hafta olmuştu.  Ama oda diğerleri gibi beni çok yakından tanıyordu.

Leya:arda!

Dedi korkuyla.

Leya:bileği...

Dedi yutkunarak.

Kafamı kaldırıp ülküye baktım.

Ülkü:o yaptı!

Dedi çağana sarılarak ağlamaya başladı.

Ülkü:o abisinin katili oldu.

Hepsi bana afalayarak bakıyordu.

Zeynep:s-sen..nasıl?

Dedi gözlerini korkuyla kocaman açtı.

Leya:Tuana...sen? O doğru mu söylüyor?

Diye sordu oda korkuyla.

Leya yağıza tutunmuştu.
Zeynep berattan destek alıyordu.
Ülkü abisine sarılmıştı.
Ben ise az önce abisimin katili olmuştum.

Başımı zorlukla saldım.

Yağız sendelendi.
Çağan bana inanmak istemiyormuş gibi bakıyor,yalan söylememi istiyor gibiydi.

Demirin gözlerindeki nefreti gördüm.

Tuana:acı çekiyordu.

Dedim dudaklarımdan çıkan sesiz bir hıçkırıkla.

Tuana:titiriyor,bağrıyor,çırpınıyordu.o ölecekti ben sadece onun acısız bir şekilde ölmesini istemiştim.

Zeynep:sen ne yaptın? Allah kahrestin ne yaptın sen?

Demir:Allah aşkına bizi aramayı akıl edemedin mi?

Nerdeyse üstüme atlayacaktı,Yağız tutmasaydı.

Aramıştım halbuki açan olmamıştı.

Leya:sana inanmıyorum!

Bende kendime inanmıyordum.
Katil olmuştum ve bu kişi öz abimdi.

Hepsinin bana nefretle bakması onlardan korkmamı sağladı.

Yağız:yapmamalıydın Tuana.

Acı çekmemesi içindi.
Ama onlar bunu anlamıyordu.

Haklılardı da bir insanı öldürmenin bir nedeni olmamalıydı.

Tuana:ben...istememiştim...yani.

Ülkü:ölmesi gereken kişi sendin!

Diye lafımı kesti.

Ülkü:ölmeyi en çok hak eden kişi sensin!

Yağız:ülkü!

Diyerek susturdu onu.

Hakklıydı.
Belki de öyle olmalıydı.
Aslında gerçekten ölmüş olmalıydım.
Hakketiğim tek şey ölümdü ama o kadar beceriksizdim ki bunu bile başaramıyordum.

Rüzgar:gerekirse ölürümde onu senden alırım diyordun ülkü? Şimdi ölmesini mi istiyorsun?

Diye indi merdivenlerden.
Herkes herşeyi biliyordu ben hariç.

Bana acıyıyarak baktı.

Rüzgar:katil sevgilim kendi ayaklarıyla bana mı gelmiş.

Dedi alayla.

Çağan:sen!

Dedi hızla.

Yağız demirin yanından fırlayıp hızla rüzgarın üstüne atlayacak olan çağanı tutu.

Rüzgar:hooop.

Dedi bir iki adım geri gitti.
Tişörtünü hafif kaldırıp belindeki siyah metali gösterdi.

Rüzgar:yaklaşma derim kardeşim.

Korkuyla rüzgara baktım.

Rüzgar:korkma ama sevgilim,şenlik birşey yok.

Zeynep:psikopatsın sen!

Diye bağırdı. Ve gerçekten haklıydı.

Rüzgar:ah işim sizinle ve o cesetle işim yok.

Dedi yanıma yaklaşıp.

Korkuyla kendimi biraz daha geriye çektim.

Bana elini uzattı tutmayacağımı bildiği hâlde.

Yağız:yaklaşma ona!

Dedi sert ve uyaran bir sesle.

Rüzgar:naparsın?

Diye sordu hala aynı şekilde alaylıydı.

Bana biraz daha yaklaştı.

Rüzgar:tut artık elimi güzelim.

Tuana: hastanelik bir delisin! Hastane odasına kapıtılman gerek. Hastasın sen.

Rüzgarın bakışkarı sertleşti ve sertçe yutkundu.

Çağan:ordan kalkıp hemen yanım geliyorsun masal güzeli.

Dedi o bana gelemiyordu çünkü hem demir hem yağız tarafından tutuluyordu.

Kalkıp ona gidemezdim çünkü rüzgar tşörtünün üzerinden silahını tutuyordu. Bu bir tehditti.

Yutkunarak bir rüzgara bir de çağana baktım.

Çağan:Tuana hemen kalkıp yanıma geliyorsun!

Rüzgar silahı daha da beli edecek şekilde tutuyordu.

Başımı olumsuz anlamda saladım.

Demirin bana nefretle bakan gözleri birşey anlamaya çalışıyordu.

Yağız kaşlarını çatmış sorgularcasına bakıyordu bana.

Rüzgar:şimdi ben sevgilimi alıp gidiyorum sizde ne bok yerseniz yiyin artık.

Ben tutumasam da eğilim yerdeki elimi tutu.

Zeynep:o elini ondan çek aptal!

Bana doğru yaklaştı beratın tutumasıyla daha fazla gelemedi.

Leya:onunla gitmeyecektin değil mi?

Diye sordu bana.
Yutkundum.

Rüzgar:abinden başka birini daha kaybetmek istemezsin değil mi?

Diye fısıldadı kulağıma.

Tuana:bunu yapamazsın!

Diğerlerinin duyamayacağı şekilde sesimi kısık tutuyordum.

Silahın soğuk ucunu belime bastırdı.
Bu bir cevaptı aslında.

Rüzgar:sen hariç herkes.

Diğerleri benden bir cevap bekler gibiydi.

Abimden sonra başka bir kişinin de ölmesine izin vermezdim.

Benim yüzümden ölemezlerdi.

Tuana:onunla gideceğim.

Dedim onları daha fazla bekletmeden.

Leya:ciddi misin sen?

Hiçbiri silahla tehdit edildiğimin farkında değildi.

Zeynep:saçmalama Tuana! O rüzgar. Sen o çocuk yüzünden okuldan atıldın! O çocuk seni taciz etti,sana bir eskot iftirası atıp okuldan atılmanı sağladı!

Diye bağırdı.

Zeynep:şimdi bizi bırakıp onunla gidemezsin!

Başımda bir ağrı hissediyordum.
Gözümden yaşlar akıyor ve başım gönüyordu.

Rüzgar beni tutuyor olmasaydı düşecektim.

Demir bir belime bir bana baktı.

Ardından yağıza yaklaşıp birşey söyledi hemen ardından yağız da belime baktı.

Tuana:onunla gideceğim her ne olursa olsun.

Dedim

Onunla gideceğim,size zarar gelmemesi için.

Diyemediğim için.

Yağız:Tuana bize verdiğin en büyük zarar gitmen olur.

Dedi aklımdan geçenleri anlamış gibi.

Çağan:ölmek mi istiyorsun Aptal!  Merak etme yanıma geldiğinde seni ben öldüreceğim ama bunu o yavşağın yapmasına izin veremem.

Çağana gülümseyerek baktım.

Bana nefretle bakmıyordu,öfkeli de değildi.

Sadece kırgındı.
Şuan ona gidemediğim için mi yoksa ardayı öldürdüğüm için mi bilmiyorum ama bana kırgındı.

Tuana:gidelim.

Dedim onlara daha fazla bakacak cesareti kendimde bulamadım.

Elini bileğime geçirdi.

Rüzgar:görüşürüz kardeşim.

Dedi son kez.

Merdivenlere doğru bileğimi bırakmadan gitti.

Arkamdan gelen canımı yakıyordu.
Gitmememi haykırıyorlardı ama onlara bir cevap veremiyordum.

Rüzgar  onlara doğru döndü,beni hemen önüne siper etti belimi sıkıca tutu.

Belindeki silahı tek bir çırpıda çıkartıp leyaya doğrultu.

Rüzgar:benden sevdiğim kızı aldınız. Senden sevdiğin kızı alacağım. Bir karma yaşatacağım.

Zeynep:seninki aşk değil rüzgar,seninki takıntılık. Hastasın sen! Senin gibi aşkın da hastalıklı.

Diye seslendi.

Tuana:söz vermiştin!

Diye haykırdım.

Yağız:indir o silahlı!

Diye bağırdı.

Yağız bir iki adım attı.

Rüzgar:eyer biraz daha yaklaşırsan bu silah onun tam anlının ortasında patlar,yaşma şansı hiç olmaz.

Yağız:orusbu çocuğu.

Diye mırıldandı.

Leyaya baktı.
Leyayanın korku dolu gözlerini gördü. Ve bana nefretle baktı.

Evet baktığı kişi bendim ve yağız bana nefretle bakıyordu.

Rüzgar:hadi geri sayım başlasın.

Dedi ve ondan geri saymaya başladı.

Leyla:hayır...

Diye mırıldandı korkuyla.

Hiç birimiz ona yaklaşamıyorduk,oda olduğu yerden hareket edemiyordu.

Rüzgar her hareketimizde silahın tetiğine daha çok baskı uyguluyordu.

Leya:lütfen...

Diye mırıldandı bu sefer.

Gözlerini kapatmış korkuyla ölmeyi bekliyordu.

Hepimiz aynı korkuyu yaşıyorduk.
Onun ölecek olsı bizi de deli gibi korkuyordu.

Sanırım şuan yağızı ilk defa bu kadar çaresiz görüyordum.

Leya ölecekti ve o hiçbir şey yapamıyordu.

Yağız:rüzgar lütfen yapma. Onun hiçbir suçu yokken ona zarar verme.

Az önce rüzgara bağrıyordu hiç duymadığım küfürleri yağdırıyordu bunların hiçbirinin işe yaramayacağını anlayıp şuan rüzgara yalvarıyordu.

Yağız:bütün suç bizdeyken ona zarar verme. O kurşunu bana sık ama lütfen ona zarar verme.

Çağan:ona yalvarmayı kes!

Diye bağırdı.

Yağız:çağan ben onsuzluğa katlanamam. Onun ölemsini izleyemem.

Dedi leyanın burda olmasını umursamadan.

Leya duyduklarıyla dudaklarına acı bir gülümseme kondurdu.

Rüzgar:son beş.

Dedi yağızın yalvarışlarını yok sayıp.

Bir kişinin daha benim yüzümden öldüğünü görmek istemiyordum.

Evet öleceklerdi ama benim yüzümden olmamalıydı.

Rüzgar:beş...dört...üç

Tırnaklarımı bileğine sertçe geçirdim acıdığı için beni bırakmak zorunda kaldı.

O daha ne olduğunu analamdan leyaya doğru ilerledim.

Rüzgar:iki...iki,yirmi beş.

Hala saymaya devam ediyordu.
Ben leyaya varmadan biri ayağıma çelme taktı.

Aniden kendimi yerde buldum ve bir kurşun sesi yankılandı.

Korkuyla nefesimi tutum rüzgar kahka attıyordu kan damlaları yere düşüyordu.

Leya çığlık attı.

Bir beden düştü yere.

Yutkundum.

Bu leya değildi...

Ülkü:abi!

Diye bağırdı.

Demir:çağan!

Tuana:ça-çağan.

Düştüğüm yerden kalkıp ona ilerledim.

Tuana:çağan!

Dedim dizlerimin üzerine çöküp.

Çağan:tamam en kahraman sensin de kurşunun önüne atlamak nedir masal güzeli?

Hala benimle dagla geçiyordu.

Bana çelme takan oydu beni yere düşürüp hemen leyanın önüne geçip vurulmuştu.

Leya vurulmadığı için mutlu olmam gerekiyordu ama kanlı bedeni önümdeyken bu pek mümkün değildi.

Tuana:neden!

Diye bağırdım.

Çağan:ne yapsaydım? Bı dört yıl daha mı sana kavuşmak için bekleseydim.

Hala dalga geçiyordu.

Demir yanıma dizlerinin üzerine çöktü.

Demir:Çağan.

Dedi korku dolu bir sesle.

Demir:şimdi sen...vuruldum mu şimdi?

Diye bir cümle kurmaya çalıştı.
Ama kelimler dudaklarından karmaşık ve kekeleyerek çıkıyordu ne dediğinin oda farkında değildi.

Çağan:yok amına koyayım,kurşuna bana girmesini rica ettim sadece. Oda kırmadı beni. Ne münasebet ben kurşuna vuruldum.

Demir kısa bir süre afaladı ardından çağana ters ters baktı.

dudakaları alayla kıvrılmış sanki plajda güneşleniyor edasıyla kanlı bedeniyle yerde uzanıyordu.

Kanın nerden geldiğini analmaya çalışıyordum ama bütün tişörtü kana bürünmüştü bir türü bulamıyordum.

Kan çok fazla akıyordu yada ben öyle görüyordum bilmiyorum.

Dudaklarını dişlerine geçirdi.

Ülkü:abi çok mu acıyor?

Diye sordu oda acı çeker gibi.

Çağan:acımıyor.

Acıyordu.
Hissetirmemeye çalışıyor ama beli ediyordu çok acıyordu.

Yağız:hay sikeyim telefon çekmiyor!

Berat:çok kan kaybediyor.

Diye seslendi yağıza.

Tuana:dayan lütfen.

Yavlarırım abim gibi sen de gitme.

Göz yaşlarım kendiliğinden akmaya başlamıştı.

Bir eli ülkünün elini tutuyor diğeri elini göz yaşlarımı siliyordu.

Çağan:yaşayacağım. Akan her göz yaşının intikamını almak için.

Acıyla inledi.

Çağan:ama eyer yaşamazsam vicdan azabı çek. Eyer ölürsem senin yüzünden ölmüş olurum.

Baş parmağı dudağımın üzerinde gezdirdi.

Çağan:en büyük kâbusun olayım. Her gece rüyana gireyim,benim yüzümden uykuların kaçsın, gideceğin tek yer benim mezarım olsun o kadar acı çek ki benden başka kimseyi sevme.

Gözleri kapanmaya başlıyordu.
Kurşun hala bedenindeydi bu yüzden her hareketi ona acı veriyordu.

Demir:çağan kapatma gözlerini!

Diye bağırdı.

Çağan sadece gülümsedi.

Bir hıçkırık çıktı dudaklarımdan.

Tuana:aç gözlerini.

Dedim iki elimi yanağına yerleştirip.

Tuana:çağan aç gözlerini!

Bir tepki vermiyordu. Beni duymuyordu bile.

Tuana:çağan!...lütfen.

Dedim ağlamaya başlayarak.

Tuana:aç gözlerini!

Dedim tekrar.

Akan göz yaşlarım yanağından boynuna akıyordu.

Tuana:lütfen...uyan artık.

Akan göz yaşlarımın bir sonu yoktu.

Abimden sonra onunda sonunu getirmiştim.

Rüzgarla gidecetim ve onlar zarar görmeyecekti ama şimdi onun kanlı beden kolarımın arasındaydı.

Tuana:yalvarırım...uyan...sana ihtiyacım var Uyanman gerek.

Ülkünün de benimle beraber ağladığını gördüm.

Zeynep berata sarılmıştı ağlıyormuydu anlayamıyordum.

Leya tam yanımda ayakta duruyordu onunda yüzünü  göremiyordum.

Tuana:bu saatten sonra sensiz yapamam lütfen bırakma beni.

Anlımı omzuna bastırdım bir elim yanağını bir elim boynunu okşuyordu o şekilde sesizce ağlamaya devam ediyordum.

O ölecekti.
Ve benim elimden hiçbir şey gelmiyordu.

Abim gibi onun da sonu olmuştum...

Yaptığım tek şey onlara zarar vermekti ve onlar bunu bile bile benden uzaklaşmıyorlardı.

Ve ben onlardan uzak duramıyordum. Onlara zarar verdiğini bile bile.

Ülkü:eyer abime birşey olursa.

Dedi bana nefretle bakıp.

Ülkü:arda'm gibi abimi de senin yüzünden kaybedersem yemin ederim senin sonun olurum.

İkisi de ölecekti ve bunun tek sorumlusu ben olacaktım.

Kim bilir belki onlarla beraber ben de son nefesimi verirdim.

Continue Reading

You'll Also Like

1K 69 8
Merhabalar bu hikaye nin diğer hikayeler gibi korku değil. Daha çok seveceğiniz bir şey olacak :D Hepsini söylemeyeyim sürpriz olsun! :=] BU HİKAY...
173K 8.4K 61
İNSANIN RASTGELE SALLADIĞI NUMARA HAYAT DEĞİŞTİRİR Mİ Kİ BENİMKİ DEĞİŞTİ...
204K 11.9K 59
Tamamlandı;) Her şey Eski sevgilisi diye yazdığı adam Yüzbaşı çıkınca başladı 🤭
2.7K 161 18
Aşkta ve savaşta hiçbir şey adil değildir.. ᒪOᐯᗴ ᗩᑎᗪ ᗯᗩᖇ ☯ Hayat savaşı mı? Bu savaşın içinde yeşeren aşk mı? Hayatından sevdiği için vazgeçecek yür...