Seni Kendime Sakladım ✧ MinSu...

By h0lixie

36.8K 4.1K 11.3K

"Onu bunu bilmem anlamam Kim ne derse desin lan, işte meydan işte can Onlar ister kapışsın, isterlerse barı... More

1✧Dızo Sincap
2✧Babayı Alırsın
3✧Dedim Ben Hamileyim
4✧Kemalim Yapmaz
5✧Çilekli Pasta
6✧İşler karışık
7✧Para Babası
8✧Hacca Gidiyor Hacılar
9✧Yılan Ol Bakayım Abine
10✧Tutmayın Küçük Enişteyi
11✧Amellerim Biçim Biçim
12✧Hacı Sen Gaysin
13✧Ayıp Yatakta Olur
14✧Anda Kal Abi
15✧İki Ekmek Aldım Eve Gidiyorum
16✧Oturmaya Mı Geldik
17✧Nemenem mi bu
18✧Şıllık Olma Zorba Ol
19✧Aslanın Eşi Çekirgedir
INSTAGRAM-1
20✧Yılbaşı Özel
21✧Derdine Derman Spiderman
22✧Gaylar Da-Vardır
23✧Köylü Varoş Minho
24✧Jisung Kız Mı
25✧Farklı Kültürler Farklı Hayatlar
26✧Sana İlk Aşık Olduğum Zaman

27✧Aşk-ı Gay

152 13 6
By h0lixie

merhaba canlarim öncelikle ufak bi konusma yapmak istiyorum

biliyorum uzzuuun suredir yoktum burada cook ozur dilerim aylardir beklettigim icin

acikcasi yazmak benim icin bi hevesti sanirim bu fice basladigim da okunacagini hic dusunmemistim okunmasaydi hic devam etmezdim zsten ve eskisi kadar zevk almiyorum da yazmaktan ama bu fici ben sahsen hic sevmesem de ve tekrardan okudukca daha çok nefret etsemde sirf yeni bolum isteyen 2-3 kisi icin tamamlamaya calisiyodum o yüzden bolumler ilerledikce daha da kötüleşiyor bunun da farkindayim

okul acilmadan da bitirmeyi planliyodum fakat yetismedi ve ayni zamanda babami da kaybedince buraya uzun sure bakamadim cook ozur dilerim

oyle yani aciklamak istedim cok fazla soran kişi olmus mersk ettiğiniz icin cok tesekkur ederimm

simdi sizi upuzun bi bolum ile basbasa birakiuorum (bok gibi ama)

oylamayi unutma canim<33

✧✧✧

"CHAN YALVARIRIM, LÜTFEN! ARKADAŞIN OLARAK MİNİCİK BİR ŞEY RİCA ETTİM YA!"

Chan'a resmen yalvararak konuşmama rağmen ısrarla reddediyordu.

"Hayır."

"Taşşaklarına kurban olayım hadi ya!"

"Arkadaş dediğin ne bileyim borç para ister, işi düşer ailesine yalan söylemesini falan ister. Sen gelmiş bana müdüre yalan söyleyip müze gezisi diye pavyona götürmemi istiyorsun!"

"O kele pavyona desem zaten izin vermez. O yüzden direkt müzeye dedim, adam bana 'Sen şimdi müze diyip pavyona götürürsün, olmaz' dedi. Beni anam, babam, siz bu kadar iyi tanımıyorsunuz abi! Dinlemiyor ki beni, dinlese ben hallederdim. Ama seni seviyor dinler, ya lütfen~"

Bıkkınlıkla "Niye bu kadar ısrar ediyorsun ki? Pavyonda ne yapacaksın?" diye sorduğunda gevşekçe "Ya böyle hava değişikliği olur, ne bileyim farklı kültürler farklı hayatlar falan" diye cevap vermiştim.

İç çekip "Bu kadar çok istiyorsan biz bize gidelim, okula ne gerek var?" dediğinde kazandığımı bilerek kocaman gülümsemiş ve "Gelir misin ki sen?" diye sormuştum.

"Off gelirim ya, amaan!"

"Valla mı?"

"Valla."

"Yemin et!"

"Yemin ederim."

"De Kur'an!"

"Kur'an. Lan! Yemin ettim ya işte."

Tepkisine kahkaha attıktan sonra omzunu patpatlayıp pis pis sırıtarak "Hacı senin bu enayiliğin beni öldürüyor ya" demiştim.

"Pardon?"

"Biz zaten grupça gitmeyi planlamıştık da senin bu hacılığın yüzünden gelmeyeceğini biliyorduk. O yüzden hemen manipüle yeteneklerimi kullandım, sana önce kesinlikle reddedeceğin daha beter bir teklif sundum. Ama aslında benim asıl isteğim senin reddedeceğin normal bir teklifti. Sen daha beter teklifi kabul edemeyince daha az beter olanı kabul etmek zorunda kaldın. Yani kısacası isteğimi gerçekleştirmek için isteğimden daha da büyük bir şey sundum ve sen bana daha ufağını sunarak istediğimi bana teklif etmiş oldun. Ayrıca ben okuldakilerle pavyona gidip de ne yapayım ya hocalarla sarmaz ki?"

Planımı baştan resmen nefes bile almadan çok ciddi bir şekilde anlatınca, fakat son cümlede normal halime dönüp cıvıdığımda şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Ben ömrümde böyle şerefsiz görmedim! Ne ben geliyorum ne siz gidiyorsunuz ulan pavyona!"

"Bak Kur'an dedin, yeminime çarpılırsın! Lafından dönmesene pezevenk!"

Chan tam ağzını açıp konuşacaktı ki araya giren 3. şahıs ile sesini çıkamamıştı.

"Ulan Minho, biliyordum aklında pavyon olduğunu!"

Tabii ki kel müdürdü, başka zamansız orospu çocuğu mu var ficte?

"Naber müdür?"

"Cevap ver lan önce!"

"Hocam biz kendi aramızda planlıyorduk ya. Ama eğer çok istiyorsanız, bakın sizi davet ettiğimden değil ama eğer tüm hesabı ödemeyi kabul ediyorsanız gelebilirsiniz."

"Ne anlatıyorsun lan sen? Gidemezsiniz pavyona falan!"

Müdüre bakıp kaşlarımı çatmıştım ve şımarık bir tonda "Yalnız ben reşit bir bireyim ve istediğimi yapabilirim. Sizin buna karışmaya hakkınız yok. May layf may ruls!" demiştim.

Müdür çok bilmiş ifadesiyle bana bakıp "Babanın ruls canım o. Ona söylersem ne yapacaksın?" demişti.

"Masana çıkıp twerk atıp, seni kendime aşık edersem ne yapabilirsin ki?"

Dediğimle beraber müdür bana şaşkınlıkla bakarken ben umursamaz bir şekilde omuz silkmiştim. Chan enseme vurup beni başka yöne doğru sürüklemeye başladığında dönüp müdüre seslenmiştim.

"İŞTE BÖYLE DÜŞÜNCESİYLE BİLE AKLINI ALIRIM!"

Chan beni koridorun ortasında bırakıp "Ağzımı bozmak istemiyorum ama sen nereninin malısın ameke" isyan edercesine konuştuğunda onu umursamadan koridorun sonunda gördüğüm kişiye el sallamıştım. Beni fark ettiği gibi hızlı adımlarla yanımıza gelmişti.

"Hacı geliyor dimi pavyona?"

"Oha ama ya cidden hepiniz işin içinde misiniz?"

Chan'ın Jisung'a bakıp şaşkınlıkla sorduğu soruyu takmadan Jisung'a dönmüştüm.

"Yemin ettirdim, geliyor."

"Süpersin kocişkosu kurban!"

Biz kendi aramızda flörtleşirken Chan isyan ederek "Kimse bana fikrimi sormayacak mı?" demişti.
Ona kısaca bakış attıktan sonra tekrar konuşmaya döndüğümüzde en sonunda sesini birazcık yükseltip "Allah'ım dayanamıyorum!" demişti.

"Lütfen sakin olur musun? Yeterince sıkıntımız var, dikkatimizi sana veremeyiz."

Jisung Ziyagil'in dediğiyle birlikte koridordaki tüm bakışlar üzerimize dönmüştü. Herkes Chan'ın yapacağı hamleyi bekliyordu. Jisung'a cevabını verecek miydi? Yoksa sessiz kalmayı mı tercih edecekti?

"Neler oluyor burada?"

Chan'dan hızlı davranıp onun yerine hamle yapan Seungmin Yöreoğlu ile bakışlarımız ona dönmüştü.

"Yine neyi paylaşamıyorsunuz?"

"Bu ikisi bir oldu beni kandırdılar!"

Jisung Seungmin'in ağzını açmasına izin vermeden konuşmaya başlamıştı.

"Seungmin'ciğim sen bu işe karışma. Chan bu konuda cok hassas. Kimsenin durumla ilgili değerlendirme yapmasını istemiyor."

Seungmin ona kınayarak bakarken "İnanamıyorum! Rüküşlük bu yaptığın, cahillik" demişti.

Jisung üstten sırıtıp "Senin bu sevgilin olacak herifin hiç bir şeyden haberi yok anlaşılan" dediğinde önce Seungmin ardından Chan konuşmuştu.

"Sen Jisung Ziyagil'sin, aptallık etme!"

"Jisung neyi itiraf edicek Seungmin?
SENİNLE İLE NE İLGİSİ VAR?"

Seungmin yutkunduğunda araya giren isimlerle tüm bakışlar bu sefer oraya dönmüştü.

"Fakir mi oluyoruz?"

"Daha neler."

Önce Hyunjin'in ardından Felix'in konuşmasıyla tekrar Jisung konuşmaya başlamıştı.

"Tabii siz anneleri tarafından size emanet edilen çocukları her bakımdan yetersiz gördüğünüz bir kadının annelik etmesine şiddetle karşısınız ama."

Oluşan uzun süreli sessizliğin ardından herkes kendi arasında fısıldaşmaya başlamıştı. Bu sessizliği bozan ise araya giren başka bir kişi olmuştu.

Jeongin'in "Oğlum siz aptal mısınız, ne yaşıyorsunuz lan?" demesiyle Jisung Ziyagil bu sefer ona ağzının payını vermişti.

"Dünyaya baktığın o küçücük yerden baktığında bizim ilişkimiz biraz önce söylediğin o çirkin ifadelerle belirttiğin şekilde görülebilir."

Bu sefer araya giren Changbin "Ne oluyor hiç bir şey anlamadım ama fena sarıyor" dediğinde Jisung bi hışımla ona dönüp "Salak mısın Changbin?" demişti.

Jisung Ziyagil herkese sırayla kınayıcı bakışlarını attıktan sonra "Herkes ayağını denk alsın" diyip arkasını dönmüştü. Aklına bir şey gelmiş olacak ki geri dönüp bakışlarını bana dikmişti. Yakınlaşıp atabileceği en sert tokadı attıktan sonra yürüyerek koridoru terk etmişti. Koridordaki herkes önüne dönüp kendi işiyle ilgilenmeye başladığı zaman, acıyan yanağımı tutarken şaşkınlıkla bizimkilere bakıp konuşmuştum.

"Bana niye vurdu ki şimdi?"

+Nasi birden aski memnuya bagladi bende bilmiom valla

Bihter ziyagil olmak Jisungun içinde varmis bee

✧✧✧

"Ne gerek vardı buraya gelmemize şimdi? Ne güzel evde oturup sohbet etmek varken."

Chan'ın dediğiyle birlikte hepimiz aynı anda iç çekmiştik. Zar zor bir şekilde Chan'ı pavyona getirmiştik ama hâlâ söyleniyordu.

"Biraz daha söylenmeye devam edersen yeminime bu kadar kişinin içinde-"

Seungmin başladığı cümleyi, hepimizin ona bakışlarını diktiğini fark ettiğinde yarım bırakmıştı. Chan'ın "Ne yaparsın Seungmin?" demesiyle bakışlarını tekrar ona çevirmişti.

"Saçını başını yolarım!"

Jeongin "Tüh ya, bende bi an 'Öperim' falan diyecek sandım" dediğinde hepimiz ona katıldığımızı belli etmiştik.

"Gerçi bunların öpüşmekten çok saç başa girme olasılıkları daha yüksek."

Dediğimle birlikte Seungmin ve Chan önce bana sinirli sinirli bakmış ardından birbirlerine dönmüşlerdi. Bakıştıkları gibi ikisininde resmen gözlerinin içi gülüyordu. Amacıma ulaştığım için bende aynı şekil gülümserken, Jisung ne yaptığımı anlamış olacak ki o da bana katılmıştı.

"Biz hepimiz evlendiğimizde bu ikisi daha yeni el ele tutuşmaya başlar şimdi."

"Abarttın he."

Seungmin'in dediğiyle Jisung omuz silktiğinde bu sefer Felix konuşup "Doğru söylüyor ama, ne zamandır sevgilisiniz hâlâ birbirinizden çekiniyorsunuz" demişti.

"Birbirimizden çekindiğimiz falan yok, gayet normal ilerleyen ve sağlıklı bir ilişkimiz var."

Seungmin'in anında savunma moduna geçmesiyle Chan şaşırtıcı bir şekilde onun zıttı konuşmuştu.

"Doğru söylüyorsunuz ya, bence çok bile bekledik şimdiye kadar. Seungmin yürü evleniyoruz!"

Gayet ciddi bir tonda söylediği şeyle hepimizin ağzından aynı anda "Ne?" diye bir tepki çıkmıştı. Seungmin ona bir süre bakakaldıktan sonra en sonunda ağzını açmıştı.

"Evlenmek mi?"

"Evet, kalk hadi. Bir imam bulduk mu her şey tamam!"

Seungmin tam ağzını tekrar açacağı sırada arka masadan gelen sesle hepimiz o tarafa dönmüştük.

"Gençler yanlışlıkla kulak misafiri oldum da, imam arıyorsunuz galiba? Ben imamım."

Tanımadığımız adamın konuşmasıyla şaşkınlıkla ağzım açık kalmıştı. Aklımda sorular sıralanırken Hyunjin benden önce davranıp sormuştu.

"İmam abi eğer yanlış anlamayacaksan, pavyonda ne işin olduğunu sorabilir miyim?"

"Hayırlı bir iş için diyelim."

"Ne tür bir işmiş o?"

Bu sefer Changbin'in sormasıyla imam gülümseyerek "Sizin gibi gençlere denk gelmem bile bir hayr değil mi? Eğer isterlerse bugün, burada bir çiftimiz dünya evine girecek" demişti.

"Yok abi sağol kalsın ya."

Seungmin'in konuşmasıyla Chan'ın yüzü anında asılmıştı.

"İstemiyor musun evlenmek?"

"İstemediğimden değil de, ne olduğu belirsiz bir adamın pavyonun ortasında bize nikah kıyması normal mi sence?"

Seungmin'in cevabıyla asılan yüzü tekrar eski haline gelmişti. Ama bu sefer yüzünü asan imam olmuştu.

"Ne olduğu belirsiz değil, imamım dedim ya."

"Abi yanlış anlamayacaksan eğer, siktirip gider misin? Şurada kendi aramızda eğlenmeye gelmişiz, evlenmeye değil. Lütfen kendi işine bak." Seungmin'in tekrar konuşmasıyla adam önüne dönmüş ve telefonunu kulağına götürüp kısa süreli bir görüşme yapmıştı.

"Eğlenmek istiyorsunuz he? Bekleyin burada, ben eğlendireceğim sizi. Yanlış imama bulaştınız oğlum!"

Adam birden ayaklanıp bize parmak sallayarak konuşmuş ve arkasını dönüp ilerlemeye başlamıştı. Arkasından şaşkınlıkla bakakaldıktan saniyeler sonra hepimiz aynı anda kahkahayı patlatmıştık.

"Duydunuz mu bizi eğlendirecekmiş lan?"

Jeongin kahkahaları arasında konuştuğunda Changbin de ona katılıp "Yanlış imama bulaşmışız, eyvah!" diye ironik bir şekilde konuşmuştu. Biz gülmeye devam ederken Hyunjin bizim aksimizde tedirgin bir tonda konuşmaya başlamıştı.

"Ya tamam komik falan da, ya doğru söylüyorsa? Pavyonda takılan bir imam ne kadar güvenlidir?"

"Oğlum boşa tırsma! Adamın belli ki manyak, kafasında kuruyor bir şeyler."

Jisung onun içini rahatlatmaya çalıştığında, ben ise daha da çok korkutmak için başka bir teori atmıştım ortaya.

"Bi de adam mafya falan çıkıyormuş, ne ironik olurdu ya!"

Hyunjin kollarını Felix'e sarıp ona yapıştığında o ise bana pis pis bakış atıyordu.

"Korkutmasana çocuğu, psikolojisi bozuluyor!"

"Ne çocuğu be, eşşek kadar olmuş."

"Bakın, bunlardı işte!"

Az önceki imam küçük bir çocuk gibi konuşup parmağıyla bizi yanındaki iki tane pek tekin tipli olmayan, takım elbiseli adamlara söylemişti. Adamlardan biri bize bir iki adım daha yaklaşıp konuşmuştu.

"Selamün aleyküm, aleyküm selam."

"Sana da selam abi. Hayırdır bir sıkıntı mı var?"

Chan'ın konuşmasıyla bu sefer arkada duran adam yakınlaşıp konuşmaya başlamıştı.

"Sıkıntı yoksa sıkıntı vardır yeğen. Duyduğuma göre bizim kardeşimize bulaşmışınız?"

"Sizin kardeş?"

Dediğimle birlikte bizim imam öne atılıp "Benim, benim! Bunlar benim abilerim" dedikten sonra bize kaş göz yapmaya başlamıştı. İşte o zaman bu adamın harbili deli olduğunu anlamıştım. Ve tabii ki her zamanki gibi, gittiğimiz her ortamda tıpkı bir mıknatıs gibi tüm delileri topluyorduk etrafımıza.

"Şimdi özür dileyin kardeşimizden."

İlk konuşan adam tekrar konuştuğunda bu sefer Changbin ona sertçe karşılık vermişti.

"Yoksa ne olur?"

Tekrar diğer kardeşi tehditkar bir tonda "Yoksası yok, ya dileyeceksininiz ya dileyeceksiniz" dediğinde bu sefer Hyunjin araya girmişti.

"Ay varoş mudur nedir ya, özür falan dilemem ben."

Aslında daha çok söylenmişti ama adamların onu duymasıyla daha da sinirlenmişlerdi.

"Gençler siz en iyisi gelin bizimle şöyle arka tarafa. Orada görüşelim bir de."

Arka odaya çağıran Can Yaman gibi bizi çağırdığında bir yandan da ona en yakın duran benim omzuma elini atıp sıkmıştı. Bu hareketiyle sinirlenince anında ayağa kalkıp atarlanmıştım.

"Geliyorum la arkaya, alayım boyunuzun ölçüsünü."

Adam benden bi 15 santim falan uzun olduğundan olsa gerek bu dediğim ona komik gelmiş ve kahkaha atmıştı. Yumruğumu sıkmış, adama bir adım daha yaklaştığım sırada koluma iki tane güvenliğin girmesi bir olmuştu. Arkamda kalan arkadaşlarıma bir bakış attığımda onların da başında birer güvenlik belirmişti. İşte şimdi birazcık sıçmış olabiliriz. İmamın abilerinin dediği gibi bizi arkaya götürdüğünde bizi kapısında müdür yazan odaya koymuşlardı. Oda oldukça genişti ve lüks dizayn edilmişti.

"Patron bahsettiğimiz gençleri getirdik. Ne yapalım?"

Patron diye hitap ettiği adamın deri sandalyesi bize ters şekilde duruyordu. Konuşmasıyla beraber tam olarak filmlerdeki gibi sandalye yavaşça dönmüş ve bize bakmıştı. Filmlerde yaşanacak başka bir olay ise gördüğüm simayla beraber yüzüme kocaman gülümseme yerleştirmemdi.

"Abi? Bende patron falan diyince mafya sandım. Sen miydin ya?"

"Minho? Gözlerim doğru mu görüyor benim, sen misin?"

Heyecanlı heyecanlı konuşunca bakışlarımı benim dışımda bu adamı tanıyan diğer kişiye çevirmiştim.

"Abi bende buradayım."

Bu sefer Jisung konuştuğunda adamın gülümsemesi olabilirmiş gibi daha da büyümüştü. "Gençler ya nasıl özlemişim!" dediğinde bizi sımsıkı tutan güvenlikleri sonradan fark etmiş olacak ki anında gürleyip "Bırakın lan çocukları, onlar benden" demişti. Onlar da anında lafını dinleyip odadan çıktığında bu sefer bizi odaya getirten deli imam şaşkınlıkla konuşmuştu.

"Patron sen tanıyor musun bu denyoları?"

"Asıl Jisung ve Minho, siz nereden tanıyorsunuz bunları?"

Chan'ın sorusuna gülümseyerek "Abi bizim Kemalişkonun kayınpederi ya, çok kral adamdır valla" dediğimde abi elini göğsüne tutarak başını eğmişti.

+hatirladiniz mi la bu delileri hani dugunu su silahıyla basmislardi (tuvalet sahnesi onlar yuzunden bolunmustu)

Seungmin "Siz Kemal Hocanın kayınpederiyle nasıl tanıştınız da ne tür bir ilişkiniz oldu?" diye sorduğunda Jisung benden önce davranıp konuşmuştu.

"Siz düğünde her şeyden habersiz erik dalı oynarken biz düğünü kurtarıyorduk. Abiyle de orada tanıştık" diye cevapladığında tekrar bizim abiye dönüp "Abi diğer abiler nerede?" diye sormuştu.

"Onlar bir işle meşguller, gelirler birazdan. Neyse siz bırakın onları, asıl söyleyin bakalım. Sizi buraya getirten pezevenklere ben ne yapayım?"

Dediğiyle birlikte hepimiz aynı anda varlığını hatırladığımız üç kişiye dönmüştük. Onlar ise dizinin üstüne çökmüş, bizim abiye yalvarıyordu.

"Abi yapma, etme lütfen."

"Patron senden olduklarını bilsek yemin billa bulaşmazdık."

"Ben sadece nikah kıymak istemiş-"

Abinin birden bağırmasıyla hepsi anında ağzını kapatmıştı.

"Yeter! Ben size fikir belirtebileceğinizi söyledim mi, he? Şimdi siz söyleyin gençler, ellerinden mi başlayayım, ayaklarından mı?"

Bakışlarını tekrar bize çevirdiğinde kısa süre kendi aramızda bakışmış ve tekrar abiye dönmüştük.

"Abi boşver eli ayağı ya, bunlar içeride bize getir götür yapsın yeter onlara."

Konuşmamla beraber abi bi bana bi de yerde diz çökmüş 3 şahısa bakmış ve tekrar konuşmuştu.

"Vicdanlı çocuksun, bu yüzden seviyorum seni işte."

"Bir de bana sorun onu."

Jisung sessiz bir tonda konuşsa da dediği şeyi odadaki herkes duymuştu. Ben pis pis sırıtırken diğerleri anlamaz şekilde bakıyordu.

"Nasıl yani?"

Abinin sorusuyla Jisung dediği şeyin farkına varmış olacak ki olayı kıvırmaya çalışmıştı.

"Abi biz eskiden düşmandık falan ya, az çektirmedik birbirimize ondan..."

Abi kafasını onaylarcasına sakladığında sessizliği bozmak için "Neyse abi ya seni gördüğümüze o kadar çok sevindik ki, ama içeriye geçsek iyi olacak çünkü eve fazla geç gidersek ailelerimiz kızar falan bir de onlarla hiç uğraşmayalım" diye gevelediğimde abi "Tabii tabii istediğiniz kadar eğlenin, bugün bendensinzi" dediğinde teşekkür etmiş ve odadan çıkmıştık.

Sekizimiz de aynı anda nefes verdiğinde bu sefer konuşan kişi Felix olmuştu.

"Adam tanıdık çıkmasa boku yemiştik oğlum!"

"Sizin yüzünüzden bilmem kaçıncı ölüme yakın deneyimim bu!"
Ardından da Hyunjin konuştuğunda tekrar içeri doğru ilerlemeye başlamıştık.

"Bi gün bok yoluna gideceğiz ama ne zaman olacak acaba?"
Jeongin konuştuğunda eski masamıza varmıştık bile.

"Nasıl oluyor da her seferinde 'Tamam, bundan beteri olamaz' dediğimizde daha da beteri gerçekleşiyor?"

Changbin'in dediğiyle Hyunjin ensesine geçirip "Öyle deme o zaman, mal!" demişti. İkisi didişmeye başladığında masamıza gelen imam ile bakışlarımızı ona çevirmiştik.

"Ne alırdınız abilerim?"

Yumuşak bir tonda sorduğu soruyla gülmemek için kendimi zor tutsamda "Donat bakayım abilerinin masayı" demiştim. Kafasıyla onaylayıp arkasını döndüğünde Chan bana dönüp konuşmuştu.

"Ya adam bendensiniz dedi de abartmasak mı, görgüsüzlük olmasın."

Dediğiyle birlikte ona kısa süreli bir bakış attıktan sonra aklıma gelen şeyle onu hiç takmadan diğerlerine dönüp konuşmuştum.

"Bu şerefsiz tükürmez dimi lan?"

"Yok be tükürmemiştir."

"Bu köpükler ne o zaman?"

"İçkinin kendi köpüğü o, gerizekalı!"

...

Bir süre daha masada oturup kendi aramızda sohbet edip eğlenirken masaya yaklaşan bir varlık ile anlık bakışlarım oraya kaymış ardından anında sevgilime geri çevirmiştim.

Evet, çok doğal olarak pavyonda olduğumuzdan masamıza dansöz gelmişti. Ve ben daha ölmek için çok genç olduğumdan o tarafa bakmamayı tercih etmiştim. Diğer arkadaşlarıma baktığımda ise onlarda sevgilisinden korksa gerek herkes kadın dışı her yere bakıyordu.

+oluum ne kadar ileri görüşlü bi insanim goruyo musunuz 5 ay önce yazdigim bolumde dilberi sokmusum fice

"Orospu Hyunjin, bakmasana kadına!"

"Yemin ediyorum bakmadım!"

Felix ve Hyunjin didişirken bir yandan da Seungmin Chan'ı deniyordu.

"NE RENKTİ TİŞÖRTÜ? ÇABUK SÖYLE DÜŞÜNME!"

"Tişört mü giyiyordu?"

Chan'ın tepkisiyle Seungmin koluna vurup "Aptal! Nereye baktın sen?" dediğinde Chan kolunu sıvazlayıp konuşmuştu.

"Ya bakmadım ki bilmiyorum!"

"Gerçekten mi?"

"Yemin ederim."

"Tamam inandım."

İkisinin bu haline gülümseyip bakışlarımı Jeongin ve Changbin çiftine çevirdiğimde ise onlar çok başka bir kafadaydı.

"Changbin bu senden güzel kıvırıyor valla!"

"Saçmalama! Kimse benden güzel kıvıramaz."

"E kalk kapışın o zaman." Jeongin'den aldığı onay ile dansözün karşısına geçip kıvırmaya başladığında ağzım resmen açık kalmıştı.

Ama doğru diyordu, Changbin harbi güzel kıvırıyordu.

"Neye bakıyorsun sen?"

Yanımdaki Jisung'un beni dürtüp sorduğu soruyla bakışlarımı tekrar ona çevirmiştim.

"Changbin kıçını nasıl öyle yapabiliyor ya?"

Göz ucuyla tekrar Changbin'e baktığımda bu sefer kafama pek sert sayılmayacak şekilde vurmuştu.

"Bakmasana Changbin'in kıçına!"

"Jisung beni cidden dansözden değil de Changbin'den mi kıskandın?"

"Sevgilimin kıskanılmayacak neyi varmış, pardon?" Jeongin'in araya girmesiyle ona dönüp "Ne olsun istiyorsun aptal gebeş?" dediğimde omuz silkip bakışlarını tekrar sevgilisine çevirmişti.

"Kıskanmıyorum seni kimseden."

Jisung'un dediğiyle histerik bir gülüş atıp "Bakışlarımı senden çekip dansözü izlesem kıskanmazsın yani?" dediğimde kaşlarını çatıp "Kıskanmıyorum dedim diye godoşta değilim, bakmayacaksın kimseye işte. Nokta" demişti.

"İstesen de bakışlarımı senden çekemiyorum zaten."

Anında yumuşayıp "Yaa salak, romantik olmasana birden" diyip koluma geçirdiğinde acıyla birlikte diğer elimle kolumu sıvazlamıştım.

"Sende bu kadar vurmasan keşke..."

"Sevgi göstergesi bu, anlamazsın sen pis nankör."

✧✧✧

O kadar sacma bi bolum ki 😭😭😭

Aski memnuyla girip olaylari pavyonda kizistirip tam dayak yiyecekken kurtarip Changbinin kivirisiyla nasil boyle bitiridm brnde bilmiyom ama

Ama her yiğidin de harci degildir bence

neyse ya zaten bu bi tik gecis bolumu mu diyolar oyle bişey

Şurada kalmis finale 3-4 bolum o yuzden see yaptım

FİCTE O KADAR PAVYON MUHABBETİ GEÇTİKTEN SONRA PAVYON BOLUMU OLMADAN FİNAL YAPAMAZDİM AAAA

Continue Reading

You'll Also Like

154K 16.2K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
118K 20.4K 16
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
20.5K 3.6K 11
"Başka birine aşık olmaktansa, fazlasıyla senin olmakla meşgulüm." "Bebeğim, ikimiz de biliyoruz."
28.8K 2.7K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !