For Baby | TAEKOOK |

Jeonlutae द्वारा

106K 8.2K 5.8K

Bekar bir baba olan Jungkook, kızı ile yeterince ilgilenemediği için güzel Kim Taehyung'u biricik kızının bak... अधिक

1
2
3
4
5
6
7
8
9
11
12
13
14
Final

10

5.8K 464 344
Jeonlutae द्वारा

Xx Selamlar Yeni Bölüme hoş geldiniz. Çok hızlısınız maşallah size fklfkf. Evett bu bölüm sınırımız gene 55 Oy 200 Yorum.

Diğer bölüm sınır artacak hazırlıklı olun. Elimde sadece bir (1) taslak kaldı ve yazmaya çalışıyorum.

Eğer elimdeki taslaklar biterse bu ficde diğer ficlerime döner, düzenli bölüm atamam diye korkuyorum.

Her neyse yazım yanlışı varsa kusuruma bakmayın.

Keyifli okumalar...

***

"O-olur. Geleyim...". Dediğinde ona yorgun bakışlarım ile gülümsedim ve boşta kalan elim ile girişi işaret etmiştim. "Geç hyung.". Başıyla beni onayladıktan sonra içeri geçmişti.

Peşinden içeri adımlamak istediğim an Jungkook kolumu tutmuş ve daha fazla ilerlememe izin vermemişti. "Neden öptün onu Taehyung?". Kaşlarımı anlamaz bir biçimde kaldırdığım gibi ona diklenerek cevap verdim.

"Size ne?". Yanından bir kez daha geçmek istediğim an kolumu yeniden kavradı. "Böyle bir şeyi Eunmin'in yanında bir kez daha yaparsan hiç iyi olmaz. Dışarıda istediğini yapabilirsin ancak benim evimde davranışlarına dikkat et.".

Köpek gibi kıskandın. Ve sindiremiyorsun değil mi?

Gözlerimi itina ile devirdikten sonra yanından geçip gitmiştim.

***

Saatler geçmişti. Seokjin hyung gitmişti ve ben şimdi Eunmin ile benim yatağımda oyun oynuyordum. Yeni yeni emeklemeye başlamıştı ve düşmemesi için yatağın korumalarını açmıştım.

Yatakta bir oraya bir buraya gidip duruyordu. Prensesim ya...

Ben onunla oyun oynamaya dalmışken odanın kapısı yavaşça açılıvermişti. Eunmin'in ve benim bakışlarım aynı anda Bay Jeon'u bulmuştu. Ancak ben Eunmin'in aksine gülümseyemiyordum.

Benim adıma kararlar almış olması hâlâ beni mahvediyordu. Ama vazgeçmek istemiyorum...
Onu seviyorum.

"Güzelim...". Tok adımları eşliğinde yanımıza geldiği an yüzüme bile bakmadan Eunmin'i kucağına almıştı. Tek eli ile Eunmin'in yanağını severken, öteki eliyle de onu sıkı sıkıya kavrıyordu.

"Akşam geç geleceğim. Önemli bir iş yemeğim var...". Tüm bu sözleri söylerken yüzüme bakmamıştı. Ben de ona bir cevap vermemiştim. Çünkü artık beni kırmaya başlamıştı...

"Eunmin seninle uyusun olur mu?". Başımla onu onayladığım gibi bir hışım yataktan kalkmış ve karşısına dikilmiştim. "Jung- Bay Jeon...Biraz konuşabilir miyiz?".

Bakışlarını kısa bir süreliğine yüzüme çevirmiş ve tekrar kızına dönüp, olumlu bir şekilde mırıldanmıştı. "Ben Eunmin'i uyutup gelirim o zaman?". Endişe ile tırnaklarım ile oynarken bu çekinceli soruma bir yanıt beklemiştim ondan.

Ancak tek bir kelime dahi etmek yerine başını olumlu bir şekilde sallamış ve Eunmin'i kucağıma almam adına bana uzattığında kızımı hızla kucağıma almıştım.

"Odamda olurum.". Demiş ve hızla odadan ayrılmıştı.

***

"Gel.". Çalışma odasından gelen onay komutu ile içeri girmiş ve hemen ardından kapıyı kapatmıştım.

Kalbim küt küt atıyordu. Sanki etimi ve kemiklerimi parçalayıp içimden çıkmak istercesine atıyordu hemde...

"Sorun nedir Taehyung?". Hiç bir şey olmamış gibi gülümseyerek konuştuğunda ağlamak istedim. Canım yanmıştı...

"Sensin.". Titreyen sesim ile mırıldandığım an anlamaz bir bakış atmıştı bana. O an masasının etrafından dolaşıp yanıbaşına gelmiştim. "Bu meseleyi kapattık sanıyordum.". Dingin ve boğuk sesi ile mırıldandığı an gözlerimi yummuştum.

"Ben kapatmadım ama.". Cümleme devam etmek istediğim an hızla ayağa kalkmış ve yanımdan geçip gittiği gibi pencerenin önüne ulaşmıştı.

Ben de hızla adımlayıp onun yanına geçmiştim.
"Kırıyorsunuz.". Kırık bir tonda mırıldandığım an arkasına bile dönme gereğinde bulunmadan konuştu. "Özür dilerim.".

"Dileme. Asıl ben özür dilerim...Sizi sevdiğim için ve benim adıma verdiğiniz kararları kabul etmediğim için.". Kirpik diplerimden sızan yaşları silmiş ve ona doğru adım atıp elimi omzuna koymuştum.

Ona olan temasım ile hızla bana dönmüştü. O an ise tenine temas eden elim aşağı inmişti...

"Taehyung. Ağlamanı istemiyorum...". Dediğinde gözlerimi gözlerinden kaçırmıştım. Ardındansa yumruklarımı hırsla sıkmıştım.

Of Taehyung neden böylesin ki? Neden bu kadar duygusalsın bebeğim...

Bana usulca yaklaşıp ellerimi kavradığı an yüreğim ağzımda atmaya başlamıştı. Ellerimi hiç bırakmasın istedim o an...

"Jungkook...". Sorarcasına mırıldandığım an yüzünde buruk bir gülümseme oluşmuştu. "Hm?". Konuşmamı istercesine mırıldandığı an dudaklarımı konuşmak adına araladım.

"Benden hoşlanıyorsun...Öyle değil mi?". Ellerini ellerimden ayırmaksızın, benden bakışlarını kaçırmış ve başını belli bellirsiz beni onaylarcasına sallamıştı.

O an daha da cesaretlendim.

"O zaman lütfen böyle davranma. Yaralarını sarmama izin ver...". Güzel gözlerini bana çevirdiği an sertçe yutkunmuştum. Aklımı başımdan alıyordu...

"Kendi yaralarımı sarmak adına, sende büyük ve kapanmaz yaralar açmak istemiyorum Taehyung.". Sızlayan burnumu usulca çektiğim gibi öne atılıp, büyük bir cesaret ile ona sıkıca sarılıp başımı boynuna gömmüştüm.

Ardından ise tenini nefesim ile ısıtarak mırıldandım...

"Yanlış düşünüyorsun. Ve bu yaptığın şey her ikimizi de çok üzüyor farkında değil misin? Senden vazgeçmek istemiyorum. Lütfen...". Göz yaşlarım gömleğini sırıl sıklam yapmıştı. Ancak ben bunu önemsemeksizin ona daha da sıkı sarıldım ve dudaklarımı usulca dudaklarımın altında duran tenine, boynuna bastırdım.

Onun kollarından hiç ayrılmak istemiyorum...

Parmaklarım ensesindeki saçlarında dolaşırken işte o an Jungkook'un elleri belimi bulmuştu. Kısa bir süre baş parmağı yardımı ile tenimi okşasa dahi beni usulca kendinden ayırmış ve yüz yüze gelmemizi sağlamıştı.

"Taehyung...". İhtirasla ve hüzün dolu bakışları eşliğinde bana seslendiği an heyecanla ayak parmaklarımın üzerinde yükselmiş ve onunla aynı boya gelmeye çabalamıştım.

"Efendim?". Ağladığımdan ötürü boğuk çıkan sesim eşliğinde ona karşılık verdiğimde gözlerini kısa bir anlığına üzerimden kaçırıp, daha sonra tekrar eski odağı olan gözlerime çevirmişti o güzel irislerini...

"Buraya Eun için geldin öyle değil mi? O zaman kalacaksan onun için kalmaya devam et...Bebek için kal Taehyung.". Cümlesini tamamlar tamamlamaz bir kaç adım gerileyip benden uzaklaşmış ve masasının üzerinde duran telefonunu hızla alıp cebine tıkıştırdığı gibi yanımda bir yel gibi esip geçmişti.

Yine aynı şeyi yapmıştı...

"Lanet olsun!". Elimin ayasını sertçe masasına indirdiğim gibi dişlerimin arasından tıslarcasına kükremiştim. Daha sonra ise göz yaşlarımın hiçliğe karışıp yerini hıçkırıklarımın doldurması kısa sürmemişti.

O an, az önce yaşadığım şeyler tekrardan gözümün önüne gelmişti ve tok bir ses ile yere gürültü ile çakılmam kaçınılmaz olmuştu...

Sikeyim...

Bu sanırım benim kaçınılmaz hazin kaderim ve gerçeğim. Ben hiç mutlu olamayacak mıyım tanrım?

Ellerim ile yüzümü kapayıp hıçkıra hıçkıra hatta içim çıkana dek ağlamıştım. Belki de saatlerce odasında kalıp, kendimi paramparça edene dek ağlamıştım...

Jungkook'un yanıma gelmesine, yanağımı okşayıp, bana sıkıca sarılmasını beklemiştim. Ancak o gelmemişti...

Uzun ve acı dolu saatlerden sonra beni onun odasından çıkaran şey ise Eunmin'in ağlaması olmuştu.

***

Saat nerdeyse sabaha karşı üç olmuştu. Lakin Jungkook hâlâ ortada yoktu. Geç geleceğini haber vermişti fakat bu kadar gecikeceğini tahmin etmemiştim.

Ben de uyuyamamıştım işte...

Başımı usulca çevirip yanımda uyuyan bebeğime çevirdiğimde buruk bir şekilde gülümsemiştim. Artık bu evde sadece onun için kalacaktım. Jungkook gittiğinden beri hem düşünmüş hem ağlamıştım. Nihayetininde de doğru bir karar alıp, bundan sonra ondan uzak durmayı seçmiştim.

Ona yalvarmıştım resmen ancak beni dinlemiyordu bile. O istemedikten sonra benim elimden ne gelebilirdi ki?

Belki de eşini hâlâ seviyordu ve beni incitmemek adına bunu saklayıp, beni avutmak için saçma bir sebebe sığınmıştı...

Bakışlarımı karanlık oda da gezdirdikten sonra yatağımdan usulca kalkıp, komodinin üzerindeki abajuru yakmış ve odayı aydınlatmıştım.

Ardından ise Eunmin'in etrafını yastıklarla çevrelemiştim. Ne olur ne olmaz önlemimi almak istemiştim.

Daha sonra ise su içmek adına mutfağa inmiştim. Koskoca evde çalışanlardan ve benden başka kimse yoktu. Uhh çok ürkütücü...

Elimi biraz olsun hızlı tutup sebilden suyumu doldurmuştum. Suyumu içtikten sonra bardağımı bulaşık makinesine yerleştirirken Bay Jeon'un sesini işittim.

Nihayet gelebilmişti demek.

"Uyumadın mı henüz?". Sendeleyen adımları ile mutfağa girdiği gibi mutfaktaki masanın hemen yanında duran sandalyeyi çekip oturmuştu. Sanırım sarhoştu...

"Yok. Uyku tutmadı...". Tripli bir şekilde mırıldandığım an başını usulca olumlu anlamda sallamıştı fakat sanki kafası bedenine ağır geliyormuşcasına başı sürekli omzuna düşüyordu.

İş yemeği öyle mi? İş yemeği diye çıkmıştı fakat zil zurna sarhoş olup gecenin kör saatinde ancak eve gelebilmişti.

Onun bu haline göz devirip mutfaktan çıkmak adına adımladığım an bir hışım ayağa kalktığı gibi elimi tutup beni durdurmuştu.

Derdi neydi bunun?

Başımı ona çevirdiğim an bakışlarım elimi kavrayan eli ile baygın gözleri arasında mekik dokumuştu.

"Taehyung. Bana bir kahve yapar mısın?".

***

Bölüm sonu. Bu bölüm diğerlerinden daha uzun :) her neyse yeni bölümde görüşürüz aşkolar.

Sınırımızı hatırlatıp gidiyorum...
55 Oy 200 Yorum


Bal ball! Isırcam totonu şimdi ayhh! Mfkdmdkd...

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

73K 5.2K 20
Koştu. Nefesinin yettiği kadar, kalbinin sesini işitebildiği kadar koştu. Önüne, arkasına, sağına, soluna heryere bakındı. Aşktan kör olmuş gözleri k...
1.6K 115 9
jungkook abisini askeriyede görmeye gitmişti ama kendisini izleyen komutan kim taehyung'dan bir haberdi. bir omegaverse hikayesidir. uke jungkook ...
23.8K 2.2K 53
beni sevmek zordunda değilsin, sadece kalbini benim için açık tut
40.2K 2.1K 28
taehyung, büyük iş adamı olan jeonla işi gereği yemeğe çıkar