Buzdan Gol | Ara Verildi

By biryazarkus

493K 38.8K 16.2K

Çimlerin kralı, Fenerbahçe'nin göz bebeği Kuzey Karahanlı. Hayatını kariyerine adamış, tek amacı daha da başa... More

Buzdan Gol
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm

16. Bölüm

18.4K 1.8K 386
By biryazarkus

Hikayeme oy vererek destek olmayı unutmayın 🖤 Keyifli okumalar 🤍

Bol bol yorum yapmayı da unutmayınız <3

Lig ile ilgili detayları lütfen gerçekle kıyaslamayın. Birebir aynı şekilde kurguya yansıtmadım.

~ 16 ~

"Baba?"

Şaşkın bir şekilde döküldü kelime dudağımdan. Ne yapacağımı bilemez bir şekilde kaldım olduğum yerde. Ne bir adım ileri, ne bir adım geri gidebildim.

Ama babam yaptı, bir adım attı.

"Biraz konuşalım mı kızım?" Diye sordu.

İçimde kırılan tüm umutlarım sanki birer kelebeğe dönüştü o an. Basit bir soruydu ama benim için önemliydi. Ne kadar kırılırsam kırılayım babamdı karşımdaki kişi. Buraya gelip konuşmak istemesi bile yeterliydi benim için. İçimdeki küçük Beren ona çoktan evet diyerek kollarına atlamıştı bile ama ben yapamadım. Evimden ağlayarak çıktığım anılar gözümde canlandı.

Sessiz kaldım ve başımı salladım ona. Veranda da duran banka oturduğunda bende gidip yanına oturdum. Gecenin karanlığında ikimizde oturmuş boş bahçeye bakıyorduk.

"Ağabeyin bizimle konuştu." Dedi babam sessizliği bozarak. O an anımsadım ağabeyimin bu akşam onlara anlatacağını. Kuzey'leyken dünyadan soyutlandığım için aklımdan çıkmıştı bile.

"Söylemişti konuşacağını, biliyorum." Yanıtladım onu fazla uzatmadan. Babam bana döndü aniden. "Sen ne söyleyeceğini biliyor muydun?" Diye sordu.

Kafamı salladım "Öğrendiği gün anlatmıştı bana." Burukça güldüm o günü hatırladığımda. Kuzey ile ilk buluşmamızdan dönmüştüm. Babamın yanında bile hala onu düşünüyor oluşuma güldüm.

Babam anladığını belli edercesine kafasını sallarken tekrar döndü önüne. Bu sefer ben konuştum onu beklemeden. "Dede oluyorsun, mutlu musun?"

Sorumla güldüğünde ben de güldüm. "Büyüyorsunuz, kabullenmek istemesemde artık inkar edemem. Ağabeyin baba oluyor, evlenip yuvasını kuracak. Sen de kendi hayatını kuruyorsun." Babam kendi kendine yine güldü. "Anneni görmen lazım, torunu olacak diye nasıl sevdindi."

Annemin sevineceğini tahmin ediyordum. Çok istiyordu ağabeyim bir yuva kursun. Ama ağabeyim anneme inat işlerine o kadar yoğunlaşmıştı ki annem de sonunda pes etmişti. "Tahmin etmiştim sevineceğini." Dedim ona cevaben ve devam ettim. "Sen peki, sen sevindin mi?"

"Ağabeyin için sevindim. O umursamasa da artık yaşı geçiyordu ve yalnız bir hayatı olsun istemem. Şimdi kendi ailesi olacak. Ayrıca dede olma fikrini de sevdim." Onu onaylarcasına salladım başımı. "Tabii aniden karşımıza geçip baba oluyorum demesini de beklemiyordum, en azından evlenmeye karar verdiğini söyler diye düşünüyordum." Diye devam etti.

Evet, bu biraz şaşırtıcı olmuştu hepimiz için ama ağabeyim mutlu olduğu sürece sorun değildi. Kısa bir sessizlik oluştuğunda ne diyeceğimi bilemedim. Aramız sanki iyiymiş gibi konuşsakta büyük bir gerçek vardı ortada.

"Beren..." dedi bana doğru babam. "Sen benim canımın bir parçasısın, seni üzmeyi hiçbir zaman istemem biliyorsun değil mi?" Hiç düşünme salladım kafamı.

Ne yaşarsak yaşayalım bunu biliyordum.

"28 tane koca adama teknik direktörlük yapıyorum ama kızımın karşısında ne diyeceğimi bilmiyorum şu an." Birkaç saniye sessizleşti. "Seni kırdım, biliyorum. Ne kadar özür dilesemde o gün benim yüzümden gözünden düşen hiçbir damlayı getiremem kızım."

Dolan gözlerimi ondan kaçırdım. Getiremezdi, bende babamda bunun farkındaydık.

"Her şey üst üste geldi. Daha senin dönmenin mutluluğunu yaşıyordum ve aniden biriyle birlikte olduğunu öğrendim. Üzerine bu adamın sürekli adını andığımız kişi olduğunu öğrendim. Bu da yeterli değilmiş gibi kızımın bana Rusya'ya gidiyorum diye yalan söylediğini, sevgilisinin maçına başka bir ülkeye gittiğini öğrendim. Tüm bunlar çok normalmiş gibi ilişkinizi gazetelerden öğrendim Beren, üstelik hiç hoş olmayan bir fotoğrafla." Onu dinlerken her şeyin aslında ne kadar üst üste geldiğini fark ettim.

Derin bir nefes aldım. "Baba, senin bana öğrendiklerin yüzünden kızman sorun değildi zaten. Benden öğrenmen gereken bir şeyi söylediğin gibi çok yanlış bir şekilde öğrendin. Kızdın bana, ki bu çok normaldi gerçekten." Durdum ve yaşla dolu olan gözlerimi ondan kaçırdım. O anı düşünmek bile üzüyordu beni. "Kuzey'den ayrılmamı istemeni bile sorun etmezdim ben, gerçekten." Bir noktada öfkesi geçtiğinde kabul ederdi ilişkimizi, biliyordum.

"Ben giderken 'Bırak gitsin' dedin baba. O eve dönmem için her şeyi yapan sen gitmeme izin verdin. Nasıl yapabildin?" Diye sordum. Onun da gözleri dolmuştu. Pişmandı, görüyordum.

"Hata yaptım, biliyorum. Senin gitmeni en son isteyecek kişi bile değilim ben ."

Değildi.

Derin bir nefes çektim içime. "Rusya'ya gitmeyeceğim baba, temelli gideceğim diye geldiysen eğer önemi yok. Annem sen benimle konuş diye söyledi, gitmiyorum." Dedim uzatmadan.

Yüzünde hiçbir şaşırma ifadesi belirmedi beklediğim gibi. "Biliyorum, annenin artık ufak oyunlarını anlayabiliyorum. Bu yüzden gelmedim. Kızımla aram bozuk olsun istemiyorum, hatalı olan benim. Sadece ilişkini kabullenmek için biraz zamana ihtiyacım vardı."

Merakla sordum. "Şimdi kabullendin mi? Yoksa hala ayrılmamı mı istiyorsun?" Bu sorunun cevabıydı önemli olan.

"Nasıl mutluysan, kiminle mutluydsn onunla olmanı istiyorum. Karahanlı ile mutluysan, bende mutluyum." Gözleriminin içine bakarken devam etti. "Mutlu musun onunla?"

"Mutluyum." Dedim hiç düşünmeden.

O anlayışla kafasını sallarken çantamdaki telefonum çalmaya başladı. Telefonumu çıkarıp ekrana baktığımda Kuzey'in aradığını gördüm. Ne yapacağımı bilemeyip başımı ekrandan kaldırdığımda babamında gördüğünü fark ettim. Aramayı reddetip ona mesaj atmayı planlarken babam konuştu. "Konuş hadi, merak etmesin."

Şaşırsamda hiç düşünmeden dediğini yaptım ve aramayı cevapladım.

"Güzelim, varmadın mı eve? Merak ettim."

Ortamdaki sessizlik yüzünden telefonumdan kuzey'in sesi biraz fazla çıkmıştı ve ben babamın duymasından endişlenerek hemen telefonumun sesini kısmaya başaldım. Babam boğazını temizleyip önüne doğru döndüğünde çoktan duyduğunu fark ettim.

"Eve vardım, merak etme." Dedim. Şu an babam yanımdaydı ve nasıl konuşacağımı bilemiyordum.

Kuzey saçma sessizliği böldü. "Sesin hoşuma gitmedi Beren, bir sorun mu var?"

"Sorun yok. Haber vermedim sana, babam gelmiş. Onunla konuşuyoruz." Dedim

Bir süre ondan ses gelmediğinde onunda şaşırdığını anladım.

"Anladım. Tamam ben tutmayayım seni, konuşun. Yalnız kaldığın an beni ara tamam mı? Saatin önemi yok, bekleyeceğim."

"Ararım, tamam."

Onunla hızlıca vedalaşıp kapattım telefonumu.

Babam hiç oyalanmadan konuştu. "Gazetecilere yakalanmışsınız yine, onun yanından geliyorsun değil mi?"

Yine mi magazinlere düştük Beren?

Bu kadar çabuk haber yapmalarına şaşırırken cevap verdim. "Evet."

Babam boğazını temizleyip konuştu. "Seni mutlu ediyorsa ben ilişkinize karışmayacağım Beren, bundan şüphen olmasın. Benim tek istediğim kızımın yanımda ve mutlu olması."

Benim konuşmama fırsat vermeden devam etti.

"Özür dilerim bir tanem, kalbini kırdım. Anlatmana rağmen dinlemedim. Üst üste gelsin veya gelmesin, senin kalbini kırdım ve yapmaman gerekiyordu." Soğuktan üşüyen elime uzanıp tuttu. "Affedebilecek misin beni?"

Hiç düşünmedim bile, günlerdir hasret olduğum adama sıkıca sarıldım. Babamda anında karşılık verip kollarını sarmıştı bana. Bu sefer mutluktan aktı göz yaşlarım.

"Canımın canı, güzel bebeğim." Büyülü sözler içimi ısıttı.

Babamın yanımda olduğunu, ilişkimi desteklediğini bilmek şu an benim için dünyalara bedeldi. Sadece birkaç gün ayrı kalmıştık ama bana aylar gibi gelmişti.

Babam yavaşça geri çekildi. Sıcak avuçları yanağımı ısıtırken alnıma öpücük bıraktı. Ardından beni kolunun altına alarak göğsüne yasladı. Kollarımı ona sararken buz gibi hava bile etki etmiyordu bana.

"Anlat bakalım, nasıl tanıştınız? Nasıl çaldı benim kızımın gönlünü elin Fenerbahçe'lisi?"

Sevgilimize elin Fenerbahçe'lisi dedi Beren!

Gülerek sokuldum daha da ona. "Havalanında karşılaştık. Söylemiştim ya sana onları gördüğümü, valizime çarpmıştı o gün Kuzey."

Babam hemen araya girdi. "Bana sadece onları gördüğünü söylemiştin küçük hanım." Dedi yalandan kızar bir tonla.

"Sana bir Fenerbahçe'li valizime çarptı deseydim de gidip o takımı dağıtsaydın değil mi?" Bunu yapardı, hiç şüphem yoktu. "Yaparım tabii, çarpamaz kimse benim kızıma." Hiç inkar etmedi. Aksine övünerek söyledi.

"Öyle işte, o gün özür diledi sadece. Sonra da spor tesisinde karşılaştık."

"Ne işi var orda onun? Sahaları yetmiyor muymuş?" Her fırsatta Kuzey'e dokundurması çok tatlı geliyordu gözüme.

"Eminim sahaları yeterlidir baba. Yeğenine ders veriyormuşum, ablası gelemeyince o gelmişti almaya. Öyle karşılaştık tekrar işte."

"Karahanlı'nın ablası mı varmış?" Sorusunu duymamla birlikte ellerim hemen ağzıma kapandı. Gizli bilgiyi deşifre etmiştim.

Hemen babama döndüm. "Baba! Bunu öğrenmedin, sil bu bilgiyi aklından tamam mı?" Babam bana garip garip bakıyordu.

"Kızım ben niye Karahanlı'nın ablası olduğunu sileyim aklımdan? İyi misin?"

Kafamı salladım. "Kuzey bilinmesini istemiyor, o yüzden söylemiyor hiçbir yerde."

"Ben birine gidip bunu söyleyecek değilim ya kızım! İstemiyorsa vardır bir bildiği, kimse öğrenmez." Babamın birine söylemeyeceğini bildiğimden rahattım.

Yine de bir an önce babama ağzımdan kaçırdığımı hemen Kuzey'e söylemek istiyordum. Yoksa kendi kendimi suçlamaktan deli olurdum.

"Devam et bakalım sen."

Hemen geri göğsüne yatarak anlatmaya devam ettim. "Sonra yine birkaç kere tesiste karşılaştık, birde Arya ile senin maçına geldiğimde. Öyle öyle ilerledi işte." Kafamı kaldırıp ona baktım. "Tabii ben uzak durdum, dedim yok olmaz. Ben rakip takımdan biriyle olamam." Babam benim halime güldü.

"İyi olmuş uzak durduğun kızım, bir de durmasan ne olurdu?" İmalı imalı söylendiğinde ona gözlerimi devirdim.

"Sen devam et bakalım, iş ne ara Danimarka'da maç izlemelere geldi?" Babamın meraklı meraklı sorması çok hoşuma gidiyordu.

"Valla Kuzey aklımı çeldi baba! Görür görmez aşık olmuş bana. Ne yapsın? O da haklı yani şimdi, olunmayacak kız değilim." Kendimi överek söylendim.

"Şerefsiz, gördü benim güzel prensesimi! Üşüşmüş başına." Babam söylenmeye devam etti. "Hep annen yüzünden, bu kadar güzel olmasaydı sana geçmezdi güzelliği."

"Ama geçti, çok güzelim. Kuzey'de dayanmadı güzelliğime." Dedim gururla.

Sanki biz ona dayanabildik Beren!

Babam iç sesimi duyuyormuş gibi konuştu. "Sende ona dayanamamışsın gazetelerden gördüğüm kadarıyla."

Anında utançla saklandım babamın göğsüne. Tamam öpüşmek çok normal bir eylemdi ama bunu babam dahil tüm Türkiye görmemliydi. Fakat talihsizlik yine beni bulmuştu işte.

"Saklan tabii, saklan."

Konuyu değiştirmenin tam sırasıydı. "Çok güzel davranıyor baba bana, sevdiğini hissettiriyor. Karşı koyamadım işte hislerime." Sessiz sessiz söyledim bunları.

Babam saçlarıma öpücük bıraktı. "Seni seviyor, mutlu ediyorsa gerisinin önemi yok bir tanem. Tamam mı?" Kafamı salladım. "Hadi git bavullarını al gel, evimize gidelim. Annen de sevinsin artık, günlerdir harap oldu."

Hemen kalktım banktan. Onu onaylarken hızlıca eve girip eşyalarımı toparladım. Sonrasında teyzemlerle uzun uzun vedalaşıp babamla birlikte evden çıkmıştık. İkimizde kendi arabalarımıza geçtiğimizde ben yola çıkar çıkmaz hemen Kuzey'i aradım. 20 dakika sürecek olan yol onunla konuşmak için yeterliydi.

Sadece bir kez çaldı ve arama cevapladı. "Beren?"

"Karahanlı?" Dedim gülerek. Görmüyordu ama hissettiğini biliyordum.

"Sesin keyifli geliyor, her şey yolunda sanırım."

Hiç durmadan hemen söze girdim ve anlatmaya başladım. "Babamla barıştık Kuzey. Senin dediğin gibi oldu, öfkesi geçince geldi ve özür diledi." Aniden durdum.

Onu biraz kızdırsa mıydım?

"Ama şey..." cümlemi uzatıp sessizleştim.

Hoşnutsuz homurtusunu duydum. "Geldi şu lanet kelime, ama ne?"

"Babam seninle ilişkimizi desteklemiyor, bu yüzden senden ayrılmazsam barışmazmış benimle."

Arkadan bir kırılma sesi gelince anında pişman oldum. "Kuzey, o ses neydi?" Ellerim gergince direksiyonu tutuyordu.

"Bardağa çarptım, sorun yok. Sen devam et, sen ne dedin?" Sesi az öncekinin aksine gergindi.

"Tamam tamam, şaka yapıyorum sadece. Söylemedi öyle bir şey. Seninle mutlu olduğum sürece ilikimizi desteklediğini söyledi." Dedim uzatmadan. Daha fazla gerilmesini istemiyordum.

"Beren!" Diye yalandan kızdı bana. "Kötü bir kadın mı olacaksın sen başıma?"

Güldüm söylediğine. "Senden şaka konusunda bir şeyler öğrenmem lazım galiba."

"Kesinlikle. En başta sevgiline ayrılıklı ilgili şakalar yapmayı bırakmalısın."

"Senden ayrılmayacağımı söylemiştim sana." Diyerek ona hatırlattın bu detayı.

"Yine de şakası dahi hoş değil."

"Hımm, bir öpücükle gönlünü alabilir miyim?" Keyifle bir ses tonuyla söylemiştim bunu. Onunla böyle flört etmek çok hoşuma gidiyordu.

"Biraz düşüneyim, hayır. En az iki öpücük istiyorum. Ayrıca uzun iki öpücük de istiyorum." Biraz fazla çıkarcıydı sanırım.

"Hiçbir fırsatı kaçırmıyorsun sevgilim."

"Siktir! Ne dedin sen?"

Ne demiştim ben?

"Ne dedim, vallâhi kötü bir şey demedim ya." Dedim hemen savunmaya geçerek.

Kuzey güldü. "Sevgilim dedin bana."

"Ha, onu diyorsun." Gülerek devam ettim. "Evet, sevgilim değil misin? Diyemez miyim?"

"Diyebilirsin güzelim, istediğini diyebilirsin ama ilk kez söyledin. Genelde bana Karahanlı demeyi tercih ediyorsun."

Omuzlarımı silktim görmeyeceğini bile bile. "Seviyorum soyadını."

"İstersen adının yanına ekleyebilirsin."

Anında şaşkınlıkla aralandı gözlerim. O bana evlilik îmâsı mı yapmıştı az önce?

"Çok fırsatçısın Kuzey!"

Kahkahasını duydum. "Boş bulduğun kaleye gol atacaksın bebeğim, öğren bu taktikleri."

Çimlerin kralından gol taktikleri de almıştım. "Maç yaparken detaylı anlatırsın, sahada." Fazla mal göz çıkarmazdı değil mi?

"İstediğin maç olsun, şu yarışman bir geçsin. İlk fırsatta o maç yapılacak."

Kuzey'le maç yapmak mı? Düşünmesi bile çok güzeldi. Bir an önce o maçı istiyordum.

"Şimdiden çok heyecanlıyım. Kadınlar içim krampon vardı değil mi?" Bu bilgiyi kafamda onayladım ve devam ettim. "Bana alırız bir tane."

"Alırız güzelim, sana şöyle güzel sarı lacivert bir forma da veririm ben."

Güldüm.

"Sonra babam kessin beni değil mi? Almayayım ben." Dedim kafamı iki yana sallayarak.

Adam bizi görmüyor Beren, deli deli hareketler yapma!

Kendinden emin bir şekilde konuştu. "O formayı bir gün giyeceğini biliyorsun değil mi?"

Bize zorla sarı lacivert forma giydirecek bu adam Beren!

"Hayır canım bilmiyorum ama bak şey yapabiliriz. Altıma Galatasaray forması üstüme Fenerbahçe, nasıl?"

Gözümün önünde beliren görüntüyle yüzümü buruşturdum. Çok korkunç bir görüntüydü.

"Berbat, hayal ettiğimde bile bir katliam oluşuyor gözümün önünde." Haklıydı.

"Eee rakip takımın kızına gönlünü kaptırmadan önce düşünecektin onu. Kendin kaşındın."

"Rakip takımın kızı fazla vicdansızdı, sormadan etmeden çaldı gönlümü."

Gururla gülümsedim. Çok iyi yapmıştım. "İyi yapmışım, afferin bana. Biz seninle Galatasaray maçını izlemeye de gideriz, nasıl fikir?"

"Sen bugün bana kalp krizi geçirtmeye yemin mi ettin hayatım?"

Hayatım diyen ses tonunu alıp içime hapsetmek istiyordum, bu normal miyidi?

"Allah korusun, söyleme şöyle şeyler Kuzey." Dedim kızarak ona.

"Babanla barışınca. hayat enerjin gelmiş resmen, çok sevindim senin için."

"Düşünmemeye çalışsamda yansıyordu günlük hayatıma da. Ama geçti gitti, şimdi bütün sevdiğim erkekler yanımda."

"Sevdiğin?" Fena pot kırmıştım.

"Hoşlandığım, beni mutlu eden." Diyerek düzelttim.

"Hislerin karşılıksız değil."

"Biliyorum, çok güzel hissettiriyorsun. Ama arada söyle yine de sen." Fırsatı kaçırmayarak.

"Her fırsatta söyleyeceğim, emin ol."

Evimizin olduğu sokağa girdiğimizde istemesemde kapatmak zorundaydım artık. "Eve geldik şimdi, kapatmam lazım. Olur mu?" Dedim isteksizce.

"Olur güzelim, iyi geceler sana."

"İyi geceler sevgilim, öpüyorum seni."

Güldüğünü duydum telefonu kapatmadan önce. Karahanlı beni değiştiriyordu ve ben bundan rahatsız olmuyordum.

1 Hafta Sonra

"Burada bir tur dönüyoruz." Liam'ın dediği gibi etrafımda dönüğümde o da bana uyum sağlamıştı. Buradan sonra koreografinin en önemli kısmı geliyordu.

Hızımı biraz arttırıp önüne doğru geçtim ve onun belimden tutmasını bekledim. Birkaç saniye sonra hissettiğim eller ile kendimi yukarıya doğru iterek ona kolaylık sağladım. Beni yukarıya doğru fırlatıp tek elinin üzerinde sırt üstü yerleştirdi.

Etrafında dönmeye başlarken bende duruşumu almış bekliyordum. Koreografiye uygun bir şekilde buzun üstüne beni bıraktığında ikimizde heyecanla baktık birbirimize.

"Başardık!" Gülerek kafamı salladım.

Bir haftadır bunun üzerinde çalışıyorduk ve bugün ilk kez bu hareketi başarmıştık. Her defasında bu kısımda düşüp duruyordum ama bu kez olmuştu.

"Çok iyi gidiyoruz Liam, baksana. Koreografinin neredeyse tamamını yapabilir duruma geldik ve hala 3 haftamız var." Ben hevesle konuşurken o da aynı istekle dinliyordu. Liam'da en az benim kadar istiyordu bu yarışmayı kazanmayı.

Kendini buzun üstüne bıraktığında bende oturdum yanına. "3 haftada yaptığımız tekrarlarla yarışmayı kesin kazanırız."

Bu sefer sevinemedim. "Ya da birileri bizden daha iyi bir koreografi yapmış olabilir." Dedim diğer seçeneği sunarak. Evet koreografimiz çok güzeldi ama diğerleri ne kadar iyidi?

Pateniyle benimkilere vurdu. "Hemen olumsuz düşünme, koreografimiz çok iyi Beren." Haklıydı ama bizden iyisi var mıydı ona emin değildim işte.

Kafamı sallarken kolumu kaldırdım. Hırkamın kolunu yukarı sıyırıp saate baktığımda çoktan çıkmış olmam gerektiğini fark ettim. Üstelik Kuzey iki kez aramıştı ve ben görmemiştim.

Hızlı hızlı kalktım buzun üstünden. "Ben geç kalıyorum Liam, gitmem lazım. Sen kalacak mısın daha?"

Kafasını salladı. "Biraz daha kalırım, sen git."

Onunla vedalaştıktan sonra pistten çıkıp soyunma odasına gittim. Üzerimi değiştirdikten sonra otoparka giderken Kuzey'i aradım.

"Hayatım, neden açmıyorsun telefonunu?" Yine endişelendirmiştim belli ki onu.

Çalışmalara başladığımızdan beri görüşememiştik ve birde Kuzey tehlikeli hareketler yapıp sakatlanmamdan fazlasıyla endişeleniyordu. Bana her ulaşamadığında panik yapıyordu bu yüzden.

"Prova yapıyorduk, saatimde sessizde kalmış. Görmedim, özür dilerim." Dedim arabaya doğru ilerlerken.

"Tamam, önemli değil. Çıktın mı?"

Emniyet kemerimi bağlarken cevap verdim. "Evet, şimdi bindim arabaya. Bir dakika bakıyorum hemen, 25 dakika gösteriyor navigasyon."

"Bende 20 dakikaya varacağım."

"O zaman bekle beni, birlikte gidelim olur mu?" Diye sordum arabamı çalıştırırken.

"Olur bebeğim."

"Hemen geliyorum."

Kuzey'le vedalaşıp hemen yola koyuldum. Bir an önce gideceğim yere ulaşmak isterken bir yandan içim içimi yiyordu. Kötü bir şey olmayacağını biliyordum ama yine de yaşanılacak olanları tam olarak tahmin edemiyordum.

Babam artık ilişkimize olumlu bakıyordu evet ama onu Kuzey'le karşı karşıya getirmek hala garip geliyordu. Daha önce defalarca yüz yüze gelmiş iki kişiydiler aslında ama bu sefer sıradan bir futbolcu olarak tanışmayacaktı Kuzey'le. Rakip takımda olan ve aynı zamanda kızının sevgilisi olarak karşı karşıya geleceklerde.

Tüm yol boyunca her şeyin iyi olacağını telkin ederek sürdüm arabamı. Sonunda buluşmayı planladığımız restorana geldiğimde Kuzey'in arabasını ve yanındaki boş park alanını gördüm. Hiç vakit kaybetmeden yanında boşluğa arabamı park ettim.

Arabadan indiğimde etrafta babamın arabasını aramaya başladım ama henüz göremiyordum. Gözlerim etrafta dolaşırken belime sarılan kollarla irkilerek arkamı döndüm. Belime sarılmış kollar arasında döndüğümde Karahanlı ile göz göze geldim.

Ellerim omzuna giderken mırıldandım. "Korktum." Bir eli yanağımı okşarken eğilip dudaklarıma hızlı bir öpücük bıraktı.

"Babanı mı arıyorsun?" Sorusuna kafamı salladım ve tekrar etrafa bakındım.

Kuzey bizi iki arabanın arasına çektiğinde merakla ona bakıyordum. "Beş dakikadır burdayım ve baban henüz gelmedi." Bizi iyice kör noktaya çekerken sırtımı onun jipine yasladı.

Dudaklarıma kayan istekli bakışlarımı gördüğümde gülerek ellerimi ensesine çıkardım ve onu kendime çektim. Birleşen dudaklarımız bu kez uzun uzun birbirine karıştı. Kuzey kafamı yana doğru yatırıp öpücüğünü derinleştirirken istekle ona karşılık verdim.

Babamıza yakalanalım da birde canlı canlı görsün Beren!

Nefes alma ihtiyacı ile geri çekildiğimde o durmadan çenemden boynuma doğru indirdi öpücüklerini. "Kuzey." Diye mırıldandım o boynumu öperken.

Ben soluk soluğaydım ama o sanki an önce nefessiz kalmamış gibi boynumu öpmeye devam ediyordu. "Doyamıyorum sana, çok güzelsin." Onun sesinden duyduğum cümle yüzümü güldürdü.

Ellerimi kolunun altından geçirip sıkıca sarıldım ona. Alnımı omzuna yaslamış soluklanırken duyduğum araba motoruyla hemen geri çekildim. Arabasının camından baktığımda babamın arabasının otoparktan içeri girdiğini gördüm.

"Babam geldi." Dedim ona dönerken.

Kuzey'de baktığım noktaya bakarak onayladı beni. Dudağına bulaşmış rujumu gördüğümde hemen parmağımla silmeye başladım. Daha fazla babama öpüşmemizi göstermek istemiyordum. Zaten kalıcı olarak bir fotoğrafımız internetin her yerinde dolaşıyordu, daha fazlasına gerek yoktu.

"Geçti mi?" Diye soran Kuzey'e kafamı salladım.

Babam arabasını park edip içeri girdiğinde bizde hemen peşinden ilerledik. Elimi sıkı sıkıya tutan sevgilimden güç alıyordum şu an. Kuzey'in önceden ayarladığı masaya doğru yürüdüğümüzde babam bizi görmesiyle ayaklandı.

Gözleri kısa bir an birleşen ellerimizde takılsada sonrasında benim yüzüme çevirdi bakışlarını. Kuzey'in elini bırakarak babama doğru birkaç adım atıp sarıldım. "Canım babam." Diyerek ona sevimlilik yaptığımda gülerek alnımdan öptü beni.

Ardından beni kolunun altına dönüp Kuzey'e döndü. Sevgilim ilk adımı atarak elini uzattı. Babam karşılık vermeyecek diye korkarken beklediğim olmadı, elini uzattı ve Kuzey'in elini sıktı.

"Hoş geldin Karahanlı."

El sıkışmaları normalden biraz uzun sürdüğünde araya girerek ikisinin elini ayırdım. "Hadi oturalım, acıktım ben." Dediğimde Kuzey hemen oturmam için sandalyeyi çekti. Onun çektiği sandalyeye oturduğumda o da yanıma oturmuştu.

Babamın karşında yan yana oturmak bile garip geliyordu. Daha önce hiçbir sevgilimi babamla tanıştırmamıştım ki ben, ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum. Garson gelip siparişlerimizi aldıktan sonra masadaki sessizliği babam bozdu.

"Çalışmalarınız nasıl gidiyor kızım?"

Evet, farklı konular. Çok mantıklıydı.

"İyi gidiyor baba, kalan 3 hafta bizim için yeterli olacak gibi duruyor şu an."

"Yaparsın sen, güveniyorum ben kızıma." Babamın güven veren konuşmasına karşılık gülümsedim. "Rusya'ya ne zaman gidiyorsunuz?" Diye sordu bu kez.

Kuzey'e doğru baktım hafifçe. Henüz ona söyleme fırsatım bile olmamıştı. "6 gün sonraya bilet aldık bugün. Pazartesi sabah gideceğiz." Babam beni onaylarken Kuzey'in bakışları üzerimdeydi.

"Sen anlat biraz Kuzey, duyduğuma göre kızımın peşimi bırakmamışsın." Babamın söylediğini duyduğumda gözlerim irice açıldı.

"Baba!" Diye söylendim. Bunu söylemesine gerek var mıydı gerçekten?

"Ses sus küçük hanım. Hoşuna gitmiş ki sende peşinden Danimarka'ya gitmişsin." Belli ki babam bu yemeği bizi sınamak için istemişti.

Tam ona cevap verecekken yanımda oturan Kuzey konuştu. "Doğru duymuşsunuz, Beren'in peşini bırakmak pek mümkün değildi." Doğru cevap bu değildi, açık açık peşimde dolaştığını babama söyleyemezsin be adam!

Babam öyle mi dercesine kaldırdı tek kaşını. "Beren biraz anlattı nasıl tanıştığınızı. Ablanın bir kızı varmış sanırım." Neyse ki ablası olduğunu babama ağzımdan kaçırdığımı Kuzey'e çoktan söylemiştim. Kuzey bunu pek umursamamıştı, babamın bilmesinin daha doğru olduğunu söylemişti.

"Evet. Beren yeğenimin öğretmenliğini yapıyordu." Bana dönüp güldüğünde benimde dudaklarım iki yana kıvrıldı. Neye güldüğümü bile bilmiyordum ama önemi de yoktu.

Babama döndü tekrar. "Beren sizin kızınız, onu bir başka adamla paylaşmak istememenizi anlıyorum. Bir kızım, tam olarak ne hissettiğinizi anlayamam ama yıllarca en iyi şartlarda büyüttüğünüz canınızı bir başkasıyla paylaşmak istememenizi anlayabilirim." Biraz duraksadığında gözleri kısa bir an bana takıldı. "Kızınız benim için çok değerli ve kıymetli. Onu mutlu etmek için elimden geleni yapacağımı size garanti ederim."

Oturduğu sandalyede biraz öne kaydı ellerini masanın üzerinde birleştirdi. "Bakın Sinan bey, siz benim saygı duyduğum bir insansınız. Evet durum biraz karışık, takımlar, direktörler. Tüm bunlar bir sorun olsun istemiyorum ama öncelikle Beren'in böyle karmaşada kalmasını istemiyorum. Üzerimde formam yokken sadece Kuzey'im, sizinde böyle görmenizi istiyorum."

Tamam, kesinlikle çok iyi gidiyordu. Babamın bölmeden onu dinlemesi de iyiye işaretti.

"Fazla uzatmayacağım Kuzey, sen benim kızımla bir gelecek düşünüyor musun yoksa öylesine bir ilişki olarak mı görüyorsun bu durumu?"

Babama hayır dercesine kafamı sallamasamda sormuştu bile sorusunu. Bunun zamanı değildi ki, aramızdaki ilişki bile daha yeni oturuyorken babamın gelecek planlarımızı sorgulamasını istemiyordum.

"Baba..." ben konuşacağım sırada Kuzey kolumu hafifçe okşayarak susturdu beni.

"Ben yaşını almış bir adamım, öylesine ilişkilere ayıracak ne vaktim ne de isteğim var. Hiçbir zamanda merakım olmadı. Siz benden daha uzun süredir bu işin içindesiniz, kendimize ayıracak ne kadar az vaktimiz olduğunu biliyorsunuz." Babam onayladı onu. "Ben bu vaktimin kalanını Beren'le geçirmek istiyorum ve onunda bunu istediğini biliyorum. Aksi bir durum olsaydı zaten onun peşinde dolanıp, rahatsız etmezdim." Kuzey bir yudum su içip devam etti. "Benim sizden tek bir isteğim var o da Beren'in ikimiz arasında kalmaması. Ben gizli saklı iş yapmak istemiyorum, bu yüzden Beren'le geçirdiğim zamanlarıda bilin istiyorum."

Her an yeter artık diye bağırmamak için zor duruyordum. İki adamın paylaşamadığı kişi olmak beni yeterince geriyordu. Daha fazla konuşmayıp ikisi de büyüdüğümü kabullense çok güzel olurdu mesela.

"Kızıma değer verdiğini görüyorum. Buna şüphem olsaydı şu an karşımda oturuyor olmazdın Karahanlı. Fazla uzatmayacağım, kızımı üzersen sonuçları olacağını bil yeter."

Kuzey kafasını salladı. "Bundan şüpheniz olmasın."

"Güzel." Kendi kendine kafasını salladı. "Yine de kızımın benim maçlarıma gelmeyip senim maçını izlemeye gelmesi hoşuma gitmiyor."

Artık araya girme vaktim gelmişti. "Merak etme baba, senin maçlarına da gelirim."

Bundan sonrası daha sakin geçmişti. Babam bir ilişkim olduğunu kabullenmiş ve daha ılımlı davranmıştı. Arada Kuzey'e tehdit içeren ufak cümleler kurmayı ihmal etmemişti elbette.

Şu an araları iyi gibi görünüyordu ama sonraki maçtan sonrasını kestiremiyordum. Yarı finalin son lig maçı vardı ve iki takımın sadece bir puan farkı vardı. 1 puan ile Galatasaray öndeydi. Benim Rusya'ya gittiğim gün Kuzey'de Barcelona ile maçları için İspanya'ya gidecekti.

Fenerbahçe'nin, kaybetmesi demek ligden elenmeleri demekti. Diğer yandan kazanmaları ise Galatasaray'ın elenmesi demekti. Bir takımın oyuncusu sevgilimken diğer takımın teknik direktörü babamdı. Çok garip bir durumun içerisindeydim. İkisinde kazanmasını istiyordum ama bu mümkün değildi.

Yemeklerimiz bittiğinde hep beraber restorandan çıktık. Babamla vedalaştığımızda o kendi arabasına doğru gitmişti. Bizde Kuzey ile baş başa kalmıştık.

"Bir planın var mı?" Diye sordu Kuzey.

Hayır dercesine salladım kafamı. "Bir haftadır görüşemiyoruz, seni biraz kendime saklamak istiyorum." Dediğinde hiç itiraz etmedim.

Sevgilimi fazlasıyla özlemiştim. "Daha fazla magazine düşmek istemiyorum ama Kuzey." Dedim en başından uyararak.

Zaten her şey yeni yeni yoluna giriyordu. Tekrardan başa sarmak istemiyordum.

"Seni eve atabilirim istersen?" Bana çapkın bakışlar atarak sorduğu soruyla göğsüne vurdum yavaşça.

"Ayıp ayıp, bekar kıza nasıl teklif öyle o?" Onunla dalga geçtiğimde gülerek karşılık verdi bana. Dalga geçiyordum elbette, daha önce zaten gitmiştim evine ve gazetecilerden kesin olarak saklanabileceğimiz bir yerdi.

"Bu seferlik beni eve atmana izin vereceğim ama babam duymasın diye dua et bence." Yalandan tehditim yine güldürdü onu.

"Gel buraya." Beni kolları arasına çektiğinde itiraz etmeden sarıldım ona.

"Güzelim benim." Saçmalarıma bir öpücük bırakıp devam etti. "İyi ki girdin benim hayatıma."

"Sen de iyi ki girdin hayatıma Karahanlı."

~ 16 ~

Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir <3

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤️‍🔥

Ender Sinan'ın özrü sizce yeterli miydi?

Beren babasını affederek doğru mu yaptı?

Ender Sinan ve Kuzey karşılaşmasını nasıl buldunuz?

Son olarak kitap hakkında genel bir yorum yapabilir misiniz? Gidişat sizce nasıl, hoşunuza gitmeyen neler var?

Beren'in güzelliğine bitmişim ben <3

Continue Reading

You'll Also Like

3.4M 125K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
92K 381 6
Haz By 🍀

Romance

345K 5.1K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
2.1M 91.1K 24
Yetişkin okurlar için uygundur! Bir Mahalle Hikâyesi... Çok daha fazlası... ✨ "Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi b...