Young Lovers, Jikook

By _Gzd3_

5.4K 641 2K

Ve ben şimdi bir şeyler için mücadele etmeye devam ediyorsam bu bana yol gösteren senin sayende. -SemeJim -U... More

1. Bölüm: Karakter Tanıtımı
2. Bölüm: "Gizemli Çocuk"
3. Bölüm: Aşk ve Kavga
4. Bölüm: "Biliyorum."
5. Bölüm: Ön yargı
6. Bölüm: Sevgi
7. Bölüm: "Her şeyim"
8. Bölüm: "Park Herkese Hrr Jungkook'a Mrr Jimin"
10. Bölüm: "Sanırım Gelecekte Ki Çocuklarımız İçin Seni Kaçırmam Gerekiyor."
/Jimin'in kurguda ki hastalığı ile ilgili açıklama/
11. Bölüm: Korku Evi
12. Bölüm: "Anlat Bana, Kim Bu Gözlerinde Ki Hüznün Nedeni?"
13. Bölüm: "Her Yara Elbet Bir Gün Kabuk Tutar"
14. Bölüm: Fırtına
15. Bölüm: "Yitirdim Kendimi Kendi İçimde."
16. Bölüm: Kafa Karışıklığı
17. Bölüm: İftira
18. Bölüm: "Benim Hakkımda Ne Bok Biliyorsun?"
19. Bölüm: Park Jimin'in Zaafı
20. Bölüm: "Benden ne istiyor?"
21. Bölüm: "Anlamıyorsun, çok sonra anlayacaksın."

9. Bölüm: Taegi

178 25 45
By _Gzd3_

"Üzerimde yarım kalmış bir hayalin hüznü var."

━━━━━━━༺༻━━━━━━━

(Dün gece)

Titireyen ellerimi cebime koyup gizlerken hızlı adımlarla sahile ilerliyordum. O kadar heyecanlıydım ki, her an bayılma ihtimalim vardı.

Bir yıl demişti Yoongi, bir yıldır sana aşığım.

Nasıl olurdu? Bunca zaman ona sevgime karşı kör olduğu için kızarken asıl kör olan ben miydim? Nasıl anlayamamıştım, Yoongi bana her zaman diğerlerinden farklı davranırdı.

Bunun sebebini beni kardeşi olarak görmesine bağlamıştım çünkü Yoongi bana her zaman "sen benim kardeşimsin." Derdi. Bu cümle elbette hiç olmadığı kadar canımı yakardı ancak yapabildiğim tek şey gülümsemek olurdu. Şimdiyse sahile vardığımda Yapacağım ilk şey ensesine bir tane geçirmek olacaktı, resmen bir yıldır bana aşıktı ve o bir yılın her günü bana kardeşim demişti!

Adımlarımı mümkünmüş gibi daha da hızlandırdığımda sahil çoktan görüş açıma girmişti. Neredeyse koşar adımlarla yürüdüğüm için kısa sürede vardığım sahilde kısa bir an göz gezdirdim ve yoonginin çoktan gelmiş olduğunu görmüştüm.

10 dakikaya oradayım demişti ve onun evi sahile benimkinden daha uzaktı ama benden önce burada oluşu koşarak geldiğini gösteriyordu.

Heyecandan ve hissettiğim duygulardan dolan gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. Gözlerimi geri açtığımda Yoongi hissetmiş gibi bana
dönmüştü ve bu yüzden göz göze geldik. O çok sevdiğim gözlerinde binbir çeşit duygu barındırıyordu ve ne hissettiğini anlamak mümkün değildi.

O an neyi beklediğimi düşündüm. Aramızda 1 metreden fazla yoktu ama ne o bir adım atıyordu ne de ben. Yıllarca bunun hayalini kurmuştum, günün birinde Yoongi hislerimi öğrenirse ne olur diye çok düşünmüş ve kafamda bir sürü senaryo kurmuştum. Elbette içinde iyi sonuçlanan hayallerim de vardı, hepsi mutsuz bitmiyordu ama hiçbir hayalimde onunla böyle iki yabancıymış gibi bakışacağımı düşlememiştim.

Bir soğukluk vardı, olmasını asla istemediğim bir mesafe ve o mesafeyi aşmak zorundaydık. Gerçek anlamda bir metre olan o mesafe, mecazi anlamda kilometreye dönüşüyor ve Yoongi'yi benden uzaklaştırıyordu. Her şeyi boş verip sarılmak istedim. Sarılmak ve o çok sevdiğim kokusunu içime çekmek, ama bunun için fazla yorgundum.

"Böyle olmamalıydı.." dedim kısık bir sesle, dolan gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Yoongi kısık çıkan sesimi duymamıştı belki de ama dudaklarımı okuduğundan anlamıştı ne demek istediğimi. Sustu, gözleri özür dilercesine pişmanlıkla bakıyordu ama benim istediğim bu değildi. Özür dilemesi bir şeyi değiştirmeyecekti, özür dilemesini istemiyordum. İstediğim şey yanımda olmasıydı, uzakta durmak yerine yanıma gelsin istiyordum.

Bir süre bakıştık, ikimizde berbat bir haldeydik ve doğruyu söylemek gerekirse bunun nedenini bile bilmiyorduk. Daha önce de ağladığım için kızaran gözlerimle baktım gözlerinin içine, böyle olmamalıydı. Gidip ona sarılmalı ve her şeyi siktir edip öpmeliydim ama hayır, şu an bunların hiçbirini yapamıyordum çünkü Yoongi'yi platonik olarak sevmek bana oldukça yara kazandırmıştı.

O gelsin istedim, gelsin ve bana sarılsın. Bekledim, ağzımı açıp tek kelime etmedim, anlasın istedim ya, bir kere de suskunluğumdan anlasın bir şeyleri.. anlamadı. O da bekledi, büyük ihtimalle ben geri durduğum için o da geri duruyordu ve bu sinirle gülmeme sebep oldu.

"Yoongi," dedim bu sefer rahatça duyabileceği yüksek bir sesle. Aramızda ki mesafe yerini koruyordu. Hiçbir şey demedi, gözleri ağlamaktan ıslanmış yanaklarımda ve yine aynı sebepten ötürü kızarmış gözlerimde mekik dokuyordu.

"Yoongi," dedim bir kez daha ve bu kez "Efendim?" Dedi titrek bir sesle. Ağlayacaktı ama benim aksime kendisini tutuyordu. "Böyle olmamalıydı!" Dedim yeniden, "Yoongi böyle olmamalıydı.. sarılmalıydık seninle, sense duruyorsun."

Yoongi isyanıma karşılık olarak gülmüş ve bana doğru bir adım atmıştı. Onu tutan neydi? Bir adım da ben ona attığımda gözleri gözlerimde uzun bir süre duraksamıştı ve en sonunda "Sikerler." Diyerek beyninde ki tüm düşünceleri bir kenara atmış, hızlı adımlarla dibime kadar girip sıkıca sarılmıştı.

Teması ile birlikte vücudum alev alırken kalbim yerinden çıkmak ister gibi dövüyordu etimi. Hıçkırıklarımı tutmak o dakikadan itibaren artık daha zordu ve ben iki elimi de Yoongi'nin göğüs hizasına çıkarmış ama dokunmak yerine ellerimi yumruk yapıp tırnaklarımı etime geçirmiştim.

Ona sarılmak bambaşka bir şeydi. Eskiden de sarılırdık. Beni ne zaman üzgün görse gelir sıkıca sarılır ve yanımda olduğunu söylerdi ama bu seferki farklıydı işte. Bu sefer içimde tuttuğum ne kadar duygu varsa hepsini biliyordu ve bununla da yetinmeyip bana aynı duygulara sahip olduğunu söylüyordu.

Hıçkırıklarım kontrolden çıktığında Yoongi benden ayrılmış ve neredeyse kanatmak üzere olduğum avuç içlerime parmaklarımı açıp öpücükler kondurmuştu.

Bu hareketi ile nefesim kesilir gibi olurken dudaklarımdan çıkan tek kelime yine onun adı olmuştu. "Y-yoongi." Dedim kekeleyerek, canım öyle çok yanıyordu ki yılların birikmişliği şimdi kendisini gösteriyordu.

Bileklerimden tutup yüzüme bakarken ellerimi hareketlendirmiş ve göğsüne vurmaya başlamıştım. "Neden?" Diye sordum hıçkırıklarımın arasından, "Neden söylesene neden! Madem beni kaybetmekten, istemeden de olsa üzmekten korkuyordun, neden yaptın bunu?!"

O kadar hızlı konuşuyor ve o kadar güçlü vuruyordum ki canını yaktığımı bilerek daha çok ağlıyordum.

"Ben sana geldim, kaç kez gözlerinin içine baktım Yoongi! Kaç kez ağladım sen bir başkasını seviyorsun diye! Madem beni seviyordun ne sikime bir başkasıyla flörtleştin söylesene! Gözümün önünde ya, gözümün önünde yaptın ve şimdi geçmiş karşıma 'biliyordum' diyorsun. Biliyorsan neden siktin kalbimi konuşsana!"

Çıldırmış gibiydim. Gözümün önünde kız arkadaşlarıyla gülüştüğü ve ileriye gidip öpüştüğü sahneler geziniyordu ve ben gözümün önüne gelen anılarla sakin kalamıyordum.

Bana bir açıklama yapması gerekirdi, seni seviyorum demekle olacak iş değildi bizimkisi. Konuşması gerekiyordu, susmamalıydı, karşımda böylesine sessiz kalamazdı.

"Konuşsana!" Diyerek bağırdım kalan tüm gücümle, üzüntüm öfkeye dönüşüyordu. "Bana mantıklı bir açıklama yap Yoongi! Öyle bir açıklama olsun ki ağlamaktan nefessiz kaldığım gecelere bir ışık tutabileyim! Diyeyim ki "Bu yüzden böyle davranmış." Açıkla bana Yoongi, siktiğimin davranışlarının sorumluluğunu al ve sessiz kalmaktan vazgeç!"

Yoongi önce teslim oluyormuş gibi ellerini iki yana kaldırmış ve "Tamam, sakin ol her şeyi anlatacağım, tamam mı?" Demişti uysal bir ses tonuyla. Benim aksime o sakin kalan taraftı.

Bir süre öfkenin bedenimi terk etmesini bekledim. Ellerim saçlarımın arasından gezinirken durmadan dudaklarımı dişliyordum.

Yoongi dikkatli bir şekilde bileğimden tutup beni denize biraz uzakta kalan kumların üstüne çekmiş ve ikimizin de oturmasını sağlamıştı.

Bir eli hâlâ bileğimdeyken tuttuğu yeri yavaş yavaş okşuyordu. Bir süre ikimizde sessiz kaldık ve ben sanki az önce ona vurmamışım gibi kafamı omzuna koymuştum. Şimdi vurduğum yerlerden öpsem ne tepki verirdi?

Cebinden çıkardığı sigara paketinden bir tane aldığında paketi geri cebine koymuş ve sigarayı da ince dudakları arasına sıkıştırmıştı. Dudakları arasında tuttuğu sigarayı yakarken karanlık gece de önce sigaranın turuncu ışığı görülmüş hemen ardından da güçlü bir duman etrafı sarmıştı.

Uzunca içine çektiği nefesin ardından sigarayı dudaklarının arasından çekmiş ve nefesini ileriye üflemişti. İkimizde suskunduk ve ben şu anda yoonginin kafasını toplamaya çalıştığını biliyordum.

Uzun parmakları arasında tuttuğu sigarayı kendi elime aldığımda o bir tepki veremeden zehrini içime çekmiş ve yoğun tat ile birlikte yüzümü buruşturmuştum. Genelde sigara kullanmazdım, yoongi ise sürekli sigara içerdi ve arada bi' ben kızıyorum diye gün içinde içtiği sigara sayısını düşürürdü.

"Taehyung." Dedi uyarıcı bir tonla, benim sigaraya başlamam onun en büyük korkularından bir tanesiydi. Elimde ki zehri alıp yeniden kendi dudakları arasına sıkıştırırken kısa bir duraksamanın ardından "Sen benim kardeşimsin Taehyung." Demişti tek nefeste ve tanrı biliyor ya, bir diğer cümlesini biraz daha yavaş kurmuş olsaydı kesinlikle onu dövecektim.

"Yani uzun bir süre kendime bunu söyledim." Sigaradan bir nefes daha alıp başını omzuna yaslı başıma koymuş ve onu görmemi engellemişti.

"Birlikte büyümüştük, pek çok kez aynı ortamlarda bulunmuş ve kimi zaman birbirimizinkine bakıp 'hangisi daha büyük?' Muhabbeti yapmıştık." Söyledikleriyle birlikte yüzümü buruşturup gülerken Yoongi de benden farksız sayılmazdı.

"Seninki hep daha büyüktü." Demiştim hiç utanmadan ve bu söylediğim Yoongi'nin keyifle kahkaha atmasına sebep olmuştu. "Değişik çocuklardık ve haliyle değişik bir çocukluğumuz oldu." Deyip iç çektiğinde kısa bir an duraksamış hemen ardından da "Yine de harika zamanlardı." Diyerek kafamın üstüne bir öpücük kondurmuştu.

"Konudan şaşma." Dedim hafif alay hafif ciddiyet barındıran sesimle, Yoongi ise beni bildiğinden gülmüş ve konuşmaya devam etmişti. "Arkadaşlarımız vardı, onlara sana âşık olduğumu söylesem ne tepki verirler bilemedim. Sonuçta hepsi bizi abi-kardeş olarak görüyordu, karşılarına geçip de ben Taehyung'a ölüyorum demek kolay mı sanki?"

Başımı hafifçe yukarı kaldırıp yüzüyle burun buruna geldiğimde sigarasını eline almış ve yüzüme uzun uzun bakıp dumanı havaya üflemişti.

"Hmm," dedim büyük bir keyifle. "Demek bana ölüyorsun. " kısık ve bir o kadar da cilveli çıkan sesime karşılık olarak Yoongi geniş bir sırıtış ile burunu burnuma sürtmüş ve "Hmhm, ölüyorum sana." Demişti fısıldayarak.

Ellerim hiç olmadığı gibi titrerken derin bir iç çekmiş ve gözlerinin içine bakıp dudağının bitiş noktasından öpmüştüm.

Bunu beklemediği açıktı ve aslına bakacak olursanız ben de kendimden beklemezdim ama Yoongi karşımda bana öyle güzel bakarken üstüne atlamamış olmam bile bir mucizeydi.

Minik gözleri şaşkınlıkla kocaman olurken gizlenmek amacıyla başımı boynuna gömmüştüm ve bu yaptığım onun kahkaha atmasına sebep olmuştu.

"Ya Yoongi, gülmesene!" Diyerek çıkıştığımda, "Gülmüyorum ki." Diyerek kendini savunmaya çalışmıştı ama gülmemek için ısırmaktan kıpkırmızı ettiği dudakları bana neyin ne olduğunu gösteriyordu.

"Hmm, eminim gülmüyorsundur." Dedim imayla, Yoongi ise bir süredir yaptığı gibi sırıtıyordu.

Aramıza garip bir atmosfer vardı ve Yoongi her seferinde bu atmosferi dağıtmak için komik şeyler söyleyip konudan şaşıyordu.

"Yoongi." Dedim bu sefer onun bana yaptığı gibi uyaran bir ses tonuyla ve Yoongi sigarasından son bir nefes çekip kuma batırarak söndürdükten sonra "Taehyung." Demişti aynı ses tonuyla, yine de amacı uyarmak değildi.

"Benden bir açıklama bekliyorsun ve bende bunu olabilecek en iyi şekilde yapmaya çalışacağım."

Ciddileşen ortama karşın boğazımı kuru bir öksürük ile temizlemiş ve "Seni dinliyorum." Demiştim sakin tutmaya çalıştığım bir sesle.

"O zamanlarda sana sürekli kardeşim deme sebebim kendimi buna inandırmaktı. İnsanların ne düşüneceğine çok fazla kafa yordum Tae, bizimkilerin, ailemin, ailenin.. gelebilecek tepkiler çok fazlaydı ve ben bir zaman sonra kafayı yemek üzereydim. Başka kızlarla çıktım, bu doğru.. ama Tae, onları öperken bile aklımda sen vardın."
Yatıştırıcı sesi uykumu getirirken söylediği cümle ile "Bu iğrenç." Demiştim durakasamadan.

İğrençti, bunu o da biliyordu. "Haklısın," dedi suçluluğunu kabul ederken. "Bu yaptığım cidden iğrençti. Seni unutmak için başka kızlarla çıktım, bir çoğunu öptüm ama onlar en başından beri seni sevdiğimi biliyordu."

"Nasıl yani?"

"Basbaya.. bana gelip 'Biraz daha bu şekilde bakarsan anlayacak.' Derlerdi hep. Nasıl baktığımı bile bilmeden düzeltmeye çalışırdım."

Çoktan ikinci sigarasını da içmişti ve üçüncüye yeltendiğini görmemle elinde ki paketi alıp "Bu günlük bu kadar yeter sanki?" Demiştim. Yoongi gözlerimin içine baktı, içmeyi ne kadar çok istediğini görebiliyordum ama yine de paketi almak için bir hamlede bulunmadı ve tekrardan saçlarıma bir öpücük kondurdu.

"Yaptığım şeyleri savunmuyorum Taehyung. Başka kızlarla çıkmamalı ve senin beni sevdiğini bile bile bunu gözünün önünde yapmamalıydım ama senin duygularından da emin olamıyordum.. bok gibi bir dönemin içindeydim ve o dönemde hayatıma aldığım tüm kızlarda en az benim kadar çaresizdi. Onlar beni, ben onları kullandım ve kulağa ne kadar iğrenç gelse de iki tarafında kalbinde bambaşka birisi vardı, öpüşürken bile."

"Yaptığımın eller tutulur hiçbir yanı yok, yine de senden defalarca kez özür diliyorum ve beni affetmeni istiyorum güzelim. Korkularım bana şekil verdi, senden uzaklaşırsam biraz daha iyi oluruz sanmıştım ve o senden ayrı geçirdiğim aylarda da delirmenin eşiğinden döndüm, sende benden farksız sayılmazdın ve siktiğimin planı bir kere daha işe yaramadı."

Yoongi içinde kendisine büyük bir nefret besliyordu, bunu anlamak zor değildi ve ben bunun olmasını istemiyordum. Kafamı omzundan kaldırıp dizlerimin üstünde durduğumda Yoongi kaşlarını çatmış ve ne yaptığımı anlamaya çalışmıştı.

Bacaklarını iki yana ayrılıp arasına girdiğimde sırtımı göğsüne yaslamış ve iki elini de kucağımda birleştirmiştim.

"Yoongi'm." Dedim ellerini öperken, "Bu konu hakkında saatlerce ve hatta günlerce tartışabiliriz. Ama gel gör ki varacağımız sonuç hep aynı olacak. Bir şeylerin üstünü örtmek yerine konuştuk ve kendini bana açıkladın. Yaptığının eller tutulur bir yanı gerçekten yok ama bunu geçmişte bırakmak istiyorum. Seni seviyorum Yoongi, seni gerçekten çok seviyorum."

Yoongi beni kolları arasına alırken enseme kokulu bir öpücük kondurmuş ve "Bende seni çok seviyorum güzelim." Demişti.

Uzun bir süre ikimizden de ses çıkmadı. Tek yaptığımız ufak dokunuşlarla birbirimizi sevmekti ve bu mükemmel hissettiriyordu.

Min yoongi, benim sevgilimdi.

Ve ben, Yoongi'nin dediğine göre onun biricik aşkıydım.

Hiç Jikook olmayan özel bir bölümle karşınızdayım.

Yazım yanlışlarım veya mantık hatalarım olabilir, bunun için özür diliyorum.

Duyguları olabildiğince yansıtmaya çalıştım ancak ne kadar başarılı olabildim bilemiyorum. Umarım beğenir ve keyifle okursunuz.

Kendinize iyi bakın.

♥︎

Continue Reading

You'll Also Like

13.7K 1.3K 11
Okulun inek öğrencisi Baekhyun ve iki yıldır aşık olduğu, okulun havalı çocuğu Park Chanyeol.. Baekhyun Chanyeol'ü etkilemek için ikizi Baehyun'dan y...
338K 42.8K 41
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
350K 32.2K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
829K 66.8K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...