ASTROPHE (NonbinaryxTrans)

Oleh mizuslovestories

33.3K 3.5K 2.1K

♡┏━♡━━━━♡━┓🐇 Asırlar önce binalara, saraylara yapılan o koca heykeller oldukları yerde sabit bir halde duruy... Lebih Banyak

1-Sıradan Bir Günün Getirdiği 'Büyük ve İnanılmaz ' Değişim
2-Yeni Bir Dünya'nın Canavarını Tanımak
4-Seninle Olduğum Sürece
5-Bazen Bazı Kararları Almak Zordur
6-Ansızın Gelen Düğün Davetiyesi
7-Evimize Hoşgeldin
8-Romantik Bir Akşam Yemeği
9-Hiçbir Şey.. Hem de Hiçbir Şey Sonsuza Kadar Sürmez
10-Mülakatın Soso İle İmtihanı
11-Eve Gelen Yorgun Adamı Güzel Süprizlerle Karşılamak
12-Yeni yılın Getirdiği Aşk,Hanımdan İzinsiz Yapılan İş ve Karla Oynayan Piggy
13-Seçilmiş Kişiler ve Bebek
14-Sevgililer Gününde Gerçekleştirilecek Fanteziler~
15-Akan Burun ve Kırık Kemiklerle İmtihan
16-İş Yemeği ve Bazı Haberler
17-Aradaki Mesafelerin Kapanmasını Beklerken..
18-Pembiş Tavşan Kadın ve Takım Elbiseli Yakışıklı
19-Bizim Yeni Evimiz
20-Piknik Randevusu
21-Pembeleri Giyinelim, Sinemaya Gidelim!
22- Yakışıklı Şefi Yoldan Çıkarmak Yemek Yapmaya Benzer
23-Tatilin İlk Günü Kesinlikle Havuzda (Ve Yatakta) Geçmeli!

3-İnsanlardan Korkup, Canavara Sığınmak

2.3K 328 339
Oleh mizuslovestories

🐇


Nina Nesbit-Colder

♡┏━♡━━━━♡━┓🐇

Sisi gözlerini açtığı zaman küçük bir meme ile karşılaştı. Gözlerinin kırpıştırıp başını kaldırdığı zaman huzurla uyuyan canavarı gördü.

Dün gece ön sevişme yaşadığı canavarı.

Memesini emen canavar.

Zevkle sürtünüp kendisiyle beraber boşalttığı adamı gördü.

Dudakları aralanırken içinden çığlık attı. Hem de arka arkaya birkaç kez attı bu sessiz çığlıklardan!

Hızlıca yattığı vücuttan kalkıp alttan gelen havayla yanakları kıpkırmızı olurken sağa sola baktı ve kilodunu adamın büyük eli arasında görünce bayılacak gibi oldu.

'Siktir.. Siktir.. ' diye fısıldarken elini uzatarak pembe kilodunu avuç içinden aldı ama bacağın geçtiği kısımlardan bir tanesi büyük parmağa takılmıştı.

Utancından domatese dönüşmesine saniyeler kalmışken dikkatlice kumaşı parmaktan alıp yataktan indi ve hızlıca giydi.

"Sisi? "

İrkilerek yattığı yerden doğrulmuş canavara bakamazken "Dün gece.. " diye mırıldandı.

Gülümsedi Soso tam dudaklarını araladı ki diyeceği güzel şeylerin hepsi "Dün geceyi unutalım. " cümlesiyle ağzına tepildi.

Göğsünde bir çatlak oluştu.

Canı yandı.

"Ama.. Ama neden? "

"Nedeni yok Wabasso! Unutalım işte, hiç olmamış gibi.. Lütfen bana kıyafetlerimi getir. "

"Ama Sisi-"

"Aması yok! " utançla bağırırken dünkü sert emilmelerden dolayı şişmiş göğsünü kapatmaya çalıştı. "Lütfen, kıyafetlerimi getir. " ağlayacak gibi hissederken yatağın sonra adım seslerini duydu.

Odadan çıkan canavarın arkasından da bakamazken çok geçmeden geri dönen beden, avuç içinde tuttuğu küçük kıyafetleri ve ayakkabıları yatağa bırakıldı.

"Kıyafetlerini yıkamıştım ve ayakkabını tamir ettim. " diye mırıldandı Soso, o da ağlayacak gibi hissediyordu çünkü geceden sabaha kadar uyandıkları zaman yaşayacakları romantik anların hayalini kurmuştu.. Bunun değil.

Onun başı eğilmemişti, başı kopmuştu!

Üzgün bir halde odadan çıkmadan önce durarak "Sen dün geceyi unutabilirsin ama ben unutmayacağım. Bence çok güzeldi.. Bana kızmış olsan da dün geceyi unutmak istesen de sen benim hâlâ biricik eşimsin. Ve dün geceki gibi çok güzelsin. " diyerek odadan ayrıldı.

"Yalancı! Çek şu sahte iğrenç vücudunu gözlerimin önünden! "
"Sen kendini kadın mı sanıyorsun? Sen hâlâ bir erkeksin.. İğrenç. "
"Sonradan kadın olunmaz, hastasın sen! "

Sisi hızlı hızlı soluklanırken yüzünü örten sarı saçlarını geriye ittirip dolan gözlerinin eşliğinde üstündeki gecelikten kurtuldu. Kıyafetlerini giyip çantasını da aldığı gibi odadan çıktı. Merdivenleri hızlı hızlı inerken mutfak olduğunu düşündüğü yerden çıkan dev beden "En azından kahvaltı et, istemezsen ben yanında durmam ama aç aç gitme. " dediğinde bir şey demeden ağır kapıyı iki eliyle tutup açmaya çalıştı.

"Sisi." diye fısıldadı Wabasso. "Lütfen."

"Aç değilim. " dedi Sisi, gözlerini öbür tarafta çekerken birkaç adım geriye gidip "Kapıyı açar mısın? " diye sordu. Ricadan çok emir gibi söylemişti.

Wabasso çaresiz bir nefes verdi. Parmağını uzatıp güzel yüzü kapatan sarı saçları yana  çekmek istedi ama minik elin tersi havaya kalkıp parmağını ittirince elini kapıya koyup "Bana tek bir söz ver. " dedi. "Bir daha.. En azından bir kerecik bile olsa geleceksin. "

"Geleceğim." diye fısıldadı Sisi ve canavar, büyük kapıyı hiç zorlanmadan açınca hiç beklemeden dışarıya fırlayıp arabasına doğru koşturdu. O an yaşadığı stres ve utançtan dolayı dün gece olduğu gibi pembe çiçeklerle dolu olan bahçeyi fark etmedi. Arabasına binip çalıştırdıktan sonra kapının girişinde onu izleyen adamın göğsünde büyük bir çatlak oluşturduğunu da fark etmeden olabildiğince hızlı bir şekilde oradan ayrıldı.

Gündüz gözüyle belli olan yolları hızlıca geçip otele giden doğru yolu bu sefer tutturdu..

Yol boyunca gariptir ki hiçbir şey düşünmemişti, şarkılar söylememiş, kitapları veya filmleri kendi kafasına göre değiştirmemişti,yazacağı haberleri düşünmemişti.

Kendisini boşluğa ve anlamsızlığı öyle bir kaptırmıştı ki oteli bile geçmiş sonra geri geri gelip arabasını park etmişti

Direksiyonu tutarken derin bir nefes verip başını kornaya bastırdı haliyle korna ötmeye başladı.

Her şey çok hızlı gelişmişti.

Canavarların saldırısına uğramış, başka bir canavar tarafından kurtarılmış ,üstüne üstelik başka canavarlar olduğunu öğrendiği yetmemiş adamın eşi olduğunu öğrenmişti! Bunlar da yetmemiş ,gecenin bir vakti adamın kucağına çıkıp zevkle kavrulan vücuduna istediğini yapmasına izin vermişti.. Aslında hiç rahatsız olmamıştı sadece şu an çok ama çok utanıyordu. Bir an kariyerine odaklanmış bakımlı bir kadın olduğunu unutup bir canavarın eşi olma işine olta atmıştı.

Yalnız başına başarılı bir kadın olacaktı.

İşten başka bir hayatı olmayacaktı.

Peki o zaman neden bir sevgili hayalini kurup duruyordu? Şimdi karşısına tam istediği gibi birisi çıkmıştı neden kaçıyordu? Bir anda yalnız ve başarılı imajını çizmeye çalışıyordu kendisine?

Geçmişte yaşadığı şeyleri tekrar yaşamaktan mı korkuyordu? Eskisine göre  çok daha tedbirli ve paranoyaktı, kolay kolay yaşayamazdı olanları ki eğer eşi(?) olan canavar doğruların söylemişse ona, olanları tekrar yaşaması imkânsızdı. Daha onu hiç tanımayan sadece rüyasında görüp aşkından bebeğe dönmüş adamın yüzü, dün geceki halleri aklına gelirken başını kaldırıp birkaç kez direksiyona vurdu böylece uzun süre düüüt diye öten korna düt, düt, düt şeklinde öttü.

"Salak mıyım ben? " diye sordu kendisine eliyle yüzünü sıvazlarken bulunduğu durumdan koparak "Makyajım dağıldı. " diye düşündü ve aynaya baktı ama yüzünde hiç makyaj yoktu.. Oh, canavar onu giydirmiş etmiş üstüne bir de makyajını da mı temizlemişti?

'Saçlarını çekme, bir teli bile kopsun istenem..Tenim sert, tırnağın kırılmasın.. '

Titredi.

Tırnağını, saç telini bile düşünen bir adam bulmuştu ve elinin tersiyle ittiriyordi resmen ama insan olmak için onu kullanıyor da olabilirdi. Tatlı sözler söyleyip, güzel şeyler yapıp kadınları kandırıp cinselliği karşıladıktan sonra çekip giden çok erkek vardı ama sürekli unuttuğu bir şey vardı: Soso, insan değil canavardı ve canavarlar eşleri ile bir hayat seçerse tamamen onlar için nefes alırlardı lakin Sisi ,bunu bir türlü çözememişti.

Salak değildi.

Sadece canavarların varlığını öğrenmişti, bir canavarın eşi olduğunu öğrenmişti.. Bunlar kolay kolay kabul edilecek şeyler değildi. Ayrıca bir canavarı bu kadar arzulaması, kendisini kaybetmesi de normal değildi. Birilerini istiyordu lakin ilişkiye girecek, birisine güvenecek kadar cesaretli değildi.. Geçmişte yaşanan her şey şimdide yaşamayan onun için gelece travma taşıyordu, taşımıştı.

Çantasını alıp arabadan indi. Otele girdiği zaman resepsiyondaki kadınla konuşan Şiyar ile 'Bir sen eksiktin. ' diye düşünürken anahtarını almak için mecburen oraya ilerledi.

Gariptir ki anahtarını alırken Şiyar sadece ona baktı daha doğrusu boynuna malum dün gece canavarın izi vardı orada, dağılmış ama model olsun diye dağınık gibi duran saçlarına, silinmiş makyajına bakıyordu.

Hem de alayla gülerek.

Aklından neler geçtiği çok belliydi aslında. 'Ben ona yüz vermeyince başka adamın kollarına atmış kendisini, oruspu. ' sanki o, daha tanıştıkları gece odaya davet edilmediği için hemen yan odadaki başka kadının kollarına kendisini atmamış gibi!

Sisi teşekkür mırıldanıp çantasıyla ilgileniyor gibi yaparak asansöre ilerlerken kolundan tutan elle irkilerek Şiyar'a baktı.

"Hiç selam vermiyorsun. "

"Göremedim seni, biraz dalgınım da.. Sette sorun yaşandı ben de arada kaynadım. Moralim bozuk. " diye bir yalan geveledi. Ne diyecekti çocuğa 'Eşim olmak isteyen canavarla ön sevişme yaşadık. ' mı?

"Hmm.. " diye mırıldandı Şiyar, yandan yandan gülerken 'Dün gece fena sikmişler herhalde. ' diye içinden geçiriyordu.. Ah, bu insanlar ne değişik varlıklardı böyle. Konu fanteziler olunca işler hepten karışıyordu.

"Benim işlerim var. Rapor vermem gerek.. " diyerek bir adım öne attı ki kolundan tutmaya devam eden elle pek de kıpırdayamadı. Kaşlarını çattı. "Gitmem gerek. "

"Nereye ya? Daha yeni başladık konuşmaya. Gel iki dakika, kahvaltı edelim."

"Şiyar, bırak kolumu. Nereden geliyor bu laubali tavırlarının cesareti? "

Güldü Şiyar. "Senden geliyor güzelim. "

Midesinin kalktığını hissederken kulaklarında canavarın 'Güzelim, güzel kadınım, güzel kadın, küçük tavşan.. ' şeklindeki iltifatları yankı yaparken bambaşka bir his döküldü karnına ama Şiyar'ın pis pis sırıtan yüzüyle kendisini toparlayıp "Saçma saçma konuşma, rahat bırak beni. " diyerek kolunu çekti.

"Sen de az oruspu değilmişsin, başka adam bulunca vaz mı geçtin benden? "

"Ne diyorsun sen be?! " diye cırladığı sırada insanlar ve başka otel çalışanları ikisine bakınca Şiyar gerilmiş olacak ki "Yanlış anladınız. " dedi hemen.

'İkiyüzlü piçe bak. ' Sisi hayretle adama bakarken 'Seni nasıl daha önce tanıyamadım ki? ' diye kızdı kendisine.. O gece hem yol yorgunuydu hem birden binen iş yüküyle kafayı allak bullaktı hem de çok açtı bu yüzden Şiyar'ı doğru düzgün analiz etmemiş yardımından dolayı daha samimi davranmıştı.. Hata etmişti işte. İnsanların iki güler yüz gördüğü zaman tepesine bindiğini unutmuştu. Cengiz de öyleydi. Gittiği her yerde tek derdi cinsellik olan sorunlu şerefsizleri tavlamayı nasıl başarıyordu acaba?!

"Sidelya." adını söyleyen bir başka isimle 'Çüş ne oluyor artık ya? ' diye düşünürken yanlarında biten uzun boylu, yapılı adamla 'Bu kim be? ' diye düşündü. Omzuna konan elle Şiyar'ın eli geriye çekilirken adamın keskin yeşil gözleri önce ona sonra yusuf yusuf olmuş çocuğa döndü.

"Bir sorun mu var? "

"Yok." dedi Şiyar hemen en tatlı haliyle ama adam "Sana sormadım. " diye terslediği zaman yutkundu.. Bir kadını kolay lokma gören ama kadının yanına bir erkek geldiği zaman R çizen insanlardandı.

Yeşil gözlü adam siyah kısa saçlarını geriye tararken kendisine doğru nazikçe çektiği bedene tekrar sordu olumsuz bir baş sallaması alınca "İş için görüşme yapacaktık, müsait misin? " diye sordu.

Bozuntuya vermedi Sisi. Umarım başka bir bela daha değildir bu adam, diye düşünürken "Müsaitim." dedi.

"Ben yemek yemedik, kahvaltımızı ederken konuşalım. " dedi adam, elini kadının sırtına koyup otelin yemekhanesine yönlendirdi ve omzu üzerinden arkada kalmış adama ters bir bakış attı...

Sisi, karşısında kurt gibi her şeyi silip süpüren adamın "Sen de yesene. " demesiyle başını olumlu anlamda sallayıp kahvaltısını etmeye başladı ki bir süre sonra "Tamam, iş hakkında konuşacaktık.. Sizi patronum mu gönderdi? " diyen sorduğunda adamdan olumsuz bir baş sallaması aldı. "E, o zaman Siz kim-"siniz? diye sormaya kalmadan öne uzatılan büyük elin sahibi " Zamir. " dedi. "Canavarların ve gölgelerin efendisiyim. Siz de Sidelya hanım, Wabasso'nun insan eşisiniz. "

Sisi şaşkınca yeşil gözlere baktı bir süre ardından adamın elini sıktı..

Canavarların efendisi niye bu kadar yakışıklı gözüküyordu anasını satayım?

Canavarların efendisi dendiğinde adamı Wabasso'dan da büyük, korkunç mu korkunç bir şey olarak beklemişti ama bu adam bildiğin insan gibiydi..

'İnsan olmak için sana ihtiyacım var. '

Ah, demek ki bu adamın da eşi bir insandı bu yüzden böyle gözüküyordu ya da insan görünümüne girebilen bir canavardı.

"O video ve fotoğrafları yayınlamayın. " dedi adam, konuya direkt dalış yaparken. "İlk uyarım. Çok fazla uyarmam. "

"Bu benim işim. Haber yapmak. " dedi Sisi. "Yapacağım haberi siz değil, iş yerim karışabilir. "

"İş yeriniz size bir ünlüyü araştırın dedi. " derken Zamir, çantasından dosya çıkartıp masaya bıraktı. "Adamla ilgili tüm bilgiler burada. Bunu size verip işinizi kolaylaştıracağım, siz de canavarlarla ilgili haber yazmayacaksınız. "

"Doğrusu bir ünlünün cinsel yönelimi umrumda değil. Canavarların varlığı daha büyük bir haber. Dünya'yı değiştirir! "

"Evet aynı zamanda canavarların asırlardır istediği fırsatı da eline vermiş olur. Kaos, ayaklanma, dehşet ve ölüm. İnsanların birçoğu aklını kaçırabilir, canavarlara karşı tedbir alınması için dünya bir kaos alanına dönüşebilir. İnsanların korkularından beslenen birçok canavar da ortalığı talan eder. Canavarlar en çok kavga, savaş, karanlık alanlarda takılır. Zaten psikolojik olarak kendinizi iyi hissetmiyorsunuz bu yüzden yaşanan çoğu şeyi size anlatmayacağım. İnsanlar bütün canavarların peşine düşmeyip sadece Wabasso'nun peşine düşerse bunun vebalini ödeyebilir misiniz? Eşiniz olan adamı, kendi ellerinizle kan kusturtan deneylere teslim edebilecek misiniz?Sadece uyarıyorum, haberi yapmayın. "

Sisi'nin elleri titredi.

Naif ruhlu canavar eşinin acı dolu deneylere maruz kaldığı hayalleri gözlerinde canlandı.

"Siz Wabasso'nun eşisiniz. Yalan söylemiyor ,hiçbir şeyde yalan söylemez o. " cebinden içinde pembe sıvı olan küçük bir şişe uzattı ve maya bıraktı. "Eskiden canavarların bir insanla eş olması için birlikte olmaları kuralı vardı. Doğrusu anlatması bile utandırıcı olan bu kuralı, eşimin isteği üzerine değiştirdim. Artık canavarların eşlerini aşk melekleriyle doğruluyoruz. "

Aşk melekleri de mi vardı!?

"Bu şişeyi bir aşk meleği arkadaşımdan aldım doğrusu siz de aşk meleğine çok benziyorsunuz.. Neyse, bu sıvıyı yüzük parmağınıza döktüğünüz zaman geçici bir süreliğine ruh eşinizi görebilirsiniz böylece Wabasso'nun eşiniz olduğunu doğrularsınız. Canavarlar rüya görmez ama olur da görürlerse ve bir insan görürlerse gelecekteki eşlerini görmüş olurlar ben de eşimi rüyamda görmüş ,yıllarca bana gelmesini beklerken bir yandan da onu her yerde aramıştım. Wabasso koruyucu bir canavar, yalan söylemez ve zarar vermez. Bir karıncayı bile oturup beş saat izler. Karınca ağır bir şey kaldırıyorsa ona çubukla yardım bile eder. Senin hayalinle yaşadı onca zaman, bana her gün 'Gelecek mi? ' diye sordu hatta seni bulmamı bile istedi ama o işler maalesef öyle yürümüyor.. Çatlıyor, biliyorsun? "

"Evet.." diye fısıldadı Sisi.

"Çatlamaya devam ederse ölecek. Ruh eşin ölecek. Çatlakların üzüntünün boyutuna göre canını yakıyor. "

Bugün çok üzmüştü onu.

Kucağındaki ellerini sıktı.

"Bir canavara göre fazla duygusal, romantik , sulugöz birisi. Senin için yemekler yapmayı öğrendi, dikiş dikmeyi öğrendi, temizlik yapmayı öğrendi.. Sana anlattığı sevgisi yalan değil. Biz canavarların insan olması, yılların vücudumuza işlemesi ve eşimizle beraber ölmemiz için yine eşimize ihtiyacımız var. Yenin kurala göre eş olmak için sevişmeye değil aşk meleklerinin doğrulaması gerekiyor ama insan olmak için sevişmeye ihtiyacımız var. Seni kullanmıyor.. Sen de onu en çok arzuladığin vakit birlikte olursanız kullanılmış hissetmezsin hatta onu ödüllendirmiş gibi hissedersin çünkü eşi olan bir canavar için en büyük ödül, hediye, şans eşidir. Sana ihtiyacı var. O seni her saniye arzuluyor bir kere tenini ve kokunu hissettigi zaman sanan muhtaç kalıyor. Canavar deyince bağımsız, saldırgan, korkutucu varlıklar aklına geliyor olabilir ama içten içe aciz ve sevgiye aç varlıklarız. Bu düşünceyi savunduğum ve kuralları bu şekilde düzenlediği için gölgeler ve canavarlar arasında pek sevilmem, onlara göre canavarları aciz birer köle haline getiriyorum ama aslında herkese sevme sevilme ve tekrar bir hayat yasama şansını veriyorum. "

Zamir'in havalı bir şekilde oturması, yakışıklı oluşu yetmiyormuş gibi bir de büyük bir soğuk kanlılıkla anlattığı şeyler adamı çok daha havalı gösterirken minik bedenin "Ama hayran Klübümüz varmış. " diye gevelemesiyle güldü. "Sevenlerim de var tabii ki. Sonuçta kimse bir canavara sevilme imkanı sunmadı şu zamana kadar. Wabasso gibi bunun kıymetini bilenler beni destekliyor. Sevgi daha da güçlendirir, eşimle birlikte olduğumdan beri  güçlendiğini, yenilmez olduğumu sevgiyle dolup taştığımı, olgunlaştığımı hissediyorum ve sığınabileceği bir limanım olduğunu biliyorum. Biz fiziksel olarak koruruz bu yüzden canavarların bir çoğu iri yarıdır çünkü güçlü olmaz zorundayız ama psikolojik olarak hepimiz mahvolmuş haldeyiz. Wabasso da öyle ,dışı demirden ama içi pamuk şekerden. Biz cinselliği bir kerelik veya birkaç kerelik görmeyiz, bizimki eşimizle ömürlüktür ve eşimiz o an istemezse geri çekiliriz insanlar gibi zorlayamayız.." adam, karşısındaki bedenin korkularını çok iyi hissettiği için uzun uzun açıklıyordu her şeyi. "Ben bu konularda çok daha sıkıyım. Sen, canavar eşi olan nadir insanlardan birisin. Senin korumak da benim görevim ama çoğunluk Wabasso'nun görevi. Bildiğin üzere oradan ayrılamıyor. Sen onu kabul edene kadar seni dışarıda ben koruyacağım. Eğer eşin olarak kabul etmezsen ve bundan kesin eminsen bir canavarın eşi olmayacaksın. "

"Nasıl? "

"Aranızdaki bağı keseceğim. Wabasso böylece çok fazla acı çekmeyecek ve ben de seni koruma işine son vermiş olacağım."

İrkildi minik beden.

O zaman onun da eşi olmamış olacaktı.

Hayatı boyunca günler önce hissettiği o boşluk hissiyle yaşamaya devam edecekti.

"Uzun konuşmanın özeti olarak haberi yayınlama, Wabasso'yu eşin olarak kabul edip etmemeyi iyi düşün ve asansöre binme. "

"Ne? Neden? "

"Binme. " dedi Zamir, emir verir bir tonda yan bir gözle ikisini konuşma başından beri uzaktan izleyen çocuğa baktı. "Bugün de yarın da binme hatta bu otelden ayrıl. Wabasso'nun yanına git, hafta sonları günü birlik pansiyonda işlerini halleder sonra tekrar Wabasso'nun yanına dönersin. "

Adam telefonundan saati kontrol edip "Şimdi gitmem gerek, eşim işten dönecek yemek yapacağım. " dediğinde mavi gözleri irileşti Sisi'nin. Gölgelerin ve canavarların efendisi, eşine yemek mi yapıyordu aynı Wabasso gibi? Sanırım canavarlar hakkında ikisinin de anlattığı şeyler gerçekti.

Ayağa kalktı adamla bir. Son kez el sıkıştılar ve gerçekten bir iş adama edasıyla otelden ayrılan Efendi'yi izledi Sisi. Ardından o da çantasını alıp oturduğu yerden kalktı..

"Adam kalacağım yere kadar emir veriyor ya.." diye söylenirken asansöre binecekti ki yine de lafını dinleyeyim ,diyerek merdivenlere yöneldi.

Bir üst katın merdivenlerinden çıkarken alt katta kalmış onu izleyen Şiyar'ı göz ucuyla gördü.

'Asansöre binme. '

Binseydi eğer başına gelecekleri tahmin edebilirken nefesleri de adımları da korkuyla hızlandı.

Bu çocuk ,kafayı fena takmıştı ona.

Kendi katına geldiği zaman yan odadaki kadının bavulunu ve çantasını almış olduğunu gördü.. Gidiyor muydu?

Kadınla göz göze gelince gülümsedi. "İyi günler. "

"İyi günler. " bozuk Türkçesiyle konuşan kadına dayanamayarak "Gidiyor musunuz? " diye sordu,olumlu bir baş sallamadı aldı.

"Daha kalacak siz? "

"Sanırım.. Evet." diye mırıldandı Sisi, zoraki bir gülümsemeyle "İyi tatiller. " diyen kadınla vedalaşıp kapıyı açarken asansörün kapısını açan kadına bir kez daha baktı. Dudaklarını 'Şiyar sana zarar verdi mi? ' diye sormak için araladı ama bir şey demedi çünkü merdivenlerin başında tam da aklından geçen kişiyi gördü o sırada kadın da asansöre binmişti.

Hemen odasının kapısının açıp içeriye girdi ve kapıyı kitleyip birkaç adım uzaklaştı.

Bir süre sessizce kapıya baktı ardından ellerini birleştirip dudaklarına getirirken boku yedim ,diye geçirdi içinden.

Kapı birkaç kez tıklatıldığında çantasının sapını kavradı olası bir durumda adamın yüzüne geçirecekti ama dışarıdan yabancı bir kadın sesinin "Bu oda boşalmamış mıydı Şiyar? " dediğini duydu.

"Bu oda değil, yan taraf. " dedi midesini bulandıran ses.

"Aaa, tamam.. Umarım rahatsız etmemişimdir. " diyen kadına "Buraya giren birisini gördün mü? " diye sorulduğunu duydu.

Kulağını kapıya iyice yaslamış konuşmaları dinliyordu.

"Görmedim, niye sordun ki? "

"Hiç." diye mırıldandı Şiyar ama hiç cevabın altında dolu şey yatıyordu.

İçinden küfürler ederken saçlarını geriye atarak sandalyeye oturdu.

Güya yerli halkla malikanenin olayını konuşmaya gidecekti ama vazgeçmişti, odadan çıkacak cesareti bulamıyordu kendisinde.

Bu kadar korkak birisi değildi, gerçekten değildi çoktan Şiyar'ın çükünü kopartırdı ama yaşanan şeyler o kadar karışık ve arka arkaya oluyordu ki kendisini çok güçsüz, hazırlıksız yakalanmış hissediyordu.

Adamın verdiği dosyayı masaya bıraktı, telefonunu şarja takıp ekip liderine yaşanan durumların bir kısmını atlayıp anlattıktan sonra bilgisayarını açıp kalacak başka bir yer bakmaya başladı ama Efendi'nin dediği  gibi hafta içi Wabasso'nun yanında kalıp hafta sonları ya da pansiyonda kalma fikri de aklını çeliyordu lakin iç sesi 'Sen buraya iş için geldin, koca bulmaya değil. ' dediğinden kendi bildiğini okuyarak hafta sonları Wabasso, hafta içi pansiyon olarak ayarladı kendisini lakin şansına doğru düzgün bir yer bulamadı.

Bulduğu yerler çok pahalıydı ya da hiç tekin değildi. Burasından daha tehlikeliydi. Ya oda yoktu ya da rezervasyon kapanmıştı.

"Hay sikeyim. " diye fısıldadı. "Neyse bunu akşam yaparım. "

Beyni çok doluydu, yapacak bir sürü iş birikmiş ve hiçbirinin altından kalkamayacak gibi hissediyordu. Yetmiyor Wabasso sürekli aklına geliyordu, dün gece sürekli vücudunda tekrar ediyor olacak ki göğüs ucu durup dururken kaşınıyor, bacaklarının arası sızlıyordu.

Umursamamaya çalışarak parmaklarını klavyede gezdirdi.

Wabasso,Ojibway ve Algonkin mitolojisinde geçen koruyucu bir ruhtur.
Manabozho ve Chibiabos'un kardeşi olarak geçen Wabasso, çoğunlukla beyaz bir tavşan formunda gezer.

'Küçük tavşan..Tavşana benziyorsun.. Onlar gibi şirin ve tombiksin.. '

"Kızıldereli inancına ait birisiymiş. " diye mırıldandı.

Çok az bilgi vardı.

Göğsünü kabartarak derin bir nefes verirken şiş göğüs ucu kumaşa süründüğü zaman "Of.. " diye fısıldadı. Elbisesini ve sütyeni öne çekip küçük göğüsüne bakarken diğer eliyle göğüs ucunu nazikçe kaşıdı ama keşke yapmaz olaydı. Vücudu bu anı bekliyormuş gibi 'Fiesta (parti) bebeğim! ' diye bağırırken titrek bir nefes verdi.

Oturduğu yerden kalktı kendisini yatağa atmadan önce üstündeki elbiseyi çıkartıp ayaklarını hava kaldırdı. Topuklu ayakkabısını yavaşça çıkartıp yere bırakırken diğer topuğundan yara bandı olduğunu fark edince "Oh.. " diye fısıldadı. Adam kırılan, çatlayan ,yara olan her şeye yarabandı yapıştırıyordu.

Küçük bir tebessümle ayakkabıyı bırakıp göğüslerini okşamaya başladı.. Kendisiyle bunu yapmayalı uzun zaman olmuştu.

Küçükken kendisini ait hissetmediği yabancı bedeninde her ergenus gibi tanımaya çalışırken annesine yakalanmıştı.. Zaten başına ne geldiyse hep annesine yakalanmaktan gelmişti. Kadın dehşete kapılıp elini kıracak gibi tutmuş 'Bunu sadece eşin olan bir kadın sana yapabilir. Kendi başına yapamazsın, çok ayıp. " diyerek bağırmıştı ama ondan sonra da sınıfındaki gençlerin konuşmasına şahit olduktan sonra bir heyecanla eve geldiği gün yine annesine yakalanmış bu sefer bir güzel dayak yedikten sonra "Önce elbiseler, makyaj malzemeleri şimdi ise bu! Çok ayıp! " diye bağırmış onu cinselliğe küstürmüştü tabii sadece kritik anlarda yaşanan bu karışıklıklar yüzünden değil ara ara annesinin onu kenara çekip ayıplaması, cinsellikten soğutacak şeyler söylemesinden ötürü de işin doğrusunu öğrenene kadar uzaklaşmıştı.

Oysa erkek çocukları cinsellik konusunda daha da övülmez ,cesaretlendirilmez miydi? Annesi onun elbise giyip, makyaj yapmayı, televizyonda izlediği pembe dizilerdeki kadınları taklit etmesine şahit olduğundan dolayı mı bu kadar sinirlenmişti zamanında? Muhtemelen evet çünkü oğlunun yatakta bir erkek(!) gibi olacağını değil kadın(!) gibi olacağını düşünmüştü.

Aynı tabularla büyümüş bir kadınla evlenmesini, kadın yatakta yatarken de onun iç güdülerle bir erkek gibi davranmasını beklemişti muhtemelen ama hiçbir şey annesinin istediği gibi gitmemişti .

İyi ki de gitmemişti.

Sinir bozucu şeyleri düşünmeyi bıraktı çünkü aklına Wabasso geldi.

Sütyeni yukarıya çekti. Dün gece adamın emdiği yerlerde daireler çizerken bacaklarını oynattı.

Dikleşen küçük tepecik parmaklarını arasına alıp hafif hafif sıkarken küçük bir mırıltı döküldü dudaklarından ,kalçalarını istekle oynatırken diğer elini göbeğinden kiloduna doğru gitti.

Bunu yapmamalıydı.

Ama kendisini durduramıyordu.

Yavaş yavaş dudaklarını okşamaya başlarken dün gece geldi aklına.. Çok güzeldi. Adam daha fazlası için zorlamamıştı onu, belini iki eliyle sıkıca kavramış aldığı zevke aynı zevkle eşlik ederken inlemelerini saklamak için uğraşmamış, onunla beraber inlememişti.

Elini kilodundan içeriye soktuğu zaman aldığı zevk biraz daha arttı.

İnlemelerini bastırmaya çalıştı çünkü sadece Wabasso ile birlikte olduğu bir malikanede değil bir sürü insanın olduğu bir oteldeydi.

Parmakları,adamın sertliğinin yerini pek tutmuyordu ama şu an elinden gelen de bu kadardı.

Şiş ve büyük olan klitorisini okşamaya başlarken bacaklarını biraz daha kendisine çekti. Başını yana atarak hızlı sokuklar alırken kısık inlemeler döküldü dudaklarından.

Parmaklarının hareketlerini hızlandırırken tek bir yerde yatmak zor gelirken bir yüz üstü bir sırt üstü yatıp bacaklarını oynatıp durdu en sonunda yüz üstü yatarak göğüslerini altında sıkıştırırken bir elini öne uzatmış yastığı sıkı sıkı tutmuş, diğer eli de bacaklarının arasında sabit dururken kalçalarını hızla kaldırıp indirmeye başlamıştı.

Parmaklarına sürtünen tatlı noktalarıyla mırıldanarak aldığı zevki bir ses olarak dışarıya vurdu. Küçük domuz peluşuna burnunu uzatıp koklarken "Merhaba bebeğim.. " diye mırıldandı. Eve gelir gelmez bebeğiyle ilgilenirdi hep, bütün günün yorgunluğunu ve stresini tek nefeste yok ederdi ama şimdi otele döner dönmez Wabasso'yu düşünmeye başlamıştı.

"Ah! Ahh.. " vücudu arka arkaya titrerken kalçalarını hafifçe yukarıya kaldırdı sonra nefes nefese bıraktı kendisini yatağa elini kilodundan çıkartıp ıslak parmaklarına bakarken başını yatağa gömerek "Off.. " diye sızlandı ve ayaklarını arka arkaya kaldırıp yatağa vurdu.

Banyo yapsa iyi olacaktı...

Küvette otururken birikmiş suyu yüzüne çarptı.

Ne oluyordu ona?

Neredeydi dikkatli ,temkinli Sisi?

Nereye saklanmıştı işkolik Sisi?

Neredeydi sıradan hayatı? Çok mu sıkılmıştı da başına iki belalı adam, bir gölgelerin efendisi tehditi, bir de canavar eş bulmuştu?

Doğrusu sonuncusu güzeldi.

Dudaklarında istemsizce bir gülümseme oluşurken suyu avuç içine doldurup göğüslerine döktü. Küvetin kenarında oturan Piggy'e bakarken küçük oyuncak kayıp suya düştüğünde çığlık atarak avuçları içine aldı ıslanmış bebeğini.

"Piggy! "

Bebeğin suyunu sıkıp eski yerine koyarken kapı sesi duyduğunu hissetti. Kulak kabarttı.. Sanki biri kapıyı açmak için zorluyor gibiydi. "Ne oluyor ya? " diye mırıldandı ama kapının açıldığını duydu.. Neyse ki kendi odasının kapısı değildi.

Bir yan odadaki sarhoş adamdı kapıyı açamayan.

Derin bir nefes verdi. Oturduğu yerden biraz daha kayarak 'Delirdim iyice. ' diye düşündü.

Bu otelden ayrılacaktı.

Wabasso'nun yanında kalmayacaktı ama ara ara ziyaretine gidecekti.

Duşunu alıp bakımını yaptıktan sonra pijamalarını giyip yatağa uzanmıştı. "Şimdi haberleri yazayım... " şeklinde giden iş planı, maalesef uykuya yenik düşmesiyle patladı..

Pembe çiçeklerin içinde gözlerini açtığında yattığı yerden doğruldu o sırada ona doğru uzatılan üç parmağı kalmış bir el gördü.

Başını kaldırıp yüzünün yarısı kırılmış ama hâlâ gülümseye devam eden Wabasso'yu gördüğünde ağlayacak gibi oldu.

"Güzel kadınım, biricik eşim. " diye fısıldadı Wabasso, minik eli tutup üstünü öptü. Sonra minik bedeni ayağa kaldırdı ama onu kaldırmasıyla beraber geriye gürültüye devrilmesi bir olduğunda Sisi korkuyla çığlık atarken "Soso! " diye bağırdı.

Kolu ve bacağı kırılan canavar vücudundan ayrılan parçalar ve kapanmak üzere olan acıyla dolmuş gözleriyle ona bakarken "Çok üzgünüm, kırılıyorum. Ölüyorum. " dediğinde Sisi nefes nefese gözlerini açtı.

Vicdan azabı.

Yüzünü eliyle sıvazlayıp komidinin üzerinde duran suyunu aldı. Birkaç yudum için oyuncağı kokladıktan sonra yataktan inip tüylü terliklerini giydi.

Akşam olmuştu ve o,işle ilgili bir kelime dahi yazmamıştı.

Telefonunu alıp bilgisayarın başına oturdu ve gece kuşu olarak çalışmasına başladı.

Her ne olursa olsun canavar haberini yazacaktı.

Çok trend olamayan magazin haberleriyle ilgilenmekten, iş yerinde özellikle Cengiz malının dalga konusu olmaktan bıkmıştı artık. Tüm dünyada duyulacak bir haber yapacaktı..Baktı insanlar sahte olduğunu düşündü ama ilgi geliyordu korku oyunu veya sosyal medyada patlayan 'Güneş Kayboldu.' şeklindeki korku temaları gibi bir şeyler yaparak deva ettirecekti.

Parmaklarını çıtlattı.

Başını sağa sola yatırıp hızlı hızlı klavyede gezdirmeye başladı parmaklarını..

Saatler sürdü çalışması.

Bir sürü şey yazdı, sildi. Resimleri ve videoları düzenledi. İnce eleyip, sık dokudu lakin bir şey oldu..

Elektrikler kesildi.

Elleri havada öylece kalakalırken Efendi'nin 'Çok uyarmam, bu ilk uyarım. ' demesinin alt metnini o an fark etti. 'İkinci uyarım daha fena olur. '

Islaklığı biraz geçmiş olan oyuncak bebeğini alıp kendisini sakinleştirmeye çalışırken evet, boku yedim dedi içinden.

Belki de sadece bir tesadüftü!

Genelde insanlar bu saatte uyuyordu bu yüzden arıza çalışması yapılıyor olunabilirdi!Evet, evet kesinlikle böyleydi.

Derin bir nefes verirken elinde tuttuğu oyuncağının başını okşadı. 'Oyuncak bebekler canavarlardan korkur.. Ona teşekkür etmek isterim.. Piggy? Onu da getireceğim.. ' gülümsedi. Oyuncağını kabullenen ilk ve tek erkek olabilirdi Wabasso.. Hem dalga da geçmiyordu. Ciddiydi Piggy ile tanışma konusunda.

Güzel iltifatlar ediyordu, ona yemek hazırlamak istiyordu, onun için temizlik yapıyordu, ona kıyafet dikmişti..

'..İnsanlar bütün canavarların peşine düşmeyip sadece Wabasso'nun peşine düşerse bunun vebalini ödeyebilir misiniz? Eşiniz olan adamı, kendi ellerinizle kan kusturtan deneylere teslim edebilecek misiniz?.. '

Eğer aynı şeyi Wabasso ona yapsaydı, çok ama çok öfkelenir eş meş dinlemez gırtlaklardı onu.. Ama Wabasso gibi naif bir adam en fazla 'Canın sağ olsun güzel kadınım, biricik eşim. ' der ellerini ve avuç içlerini üzüntüden çatlayan vücudu ve dolu gözleriyle öperdi muhtemelen.

Yaptığı şey çok ayıptı.

Hem Wabasso hem de efendi gelmiş 'Seni insan olmak için kullanmıyor. ' demişti o ise kendi burnunun dikine giderek videolar, fotoğraf çekip haber yapmayı kafaya takmıştı.

Çok utandı.

Dün geceyi unutalım diyip en azından aç gitme kahvaltı yap, diyen adamın ağzına sıçmış arkasına bakmadan otele dönmüştü.

Elektrikler geldiğinde bilgisayarin başında kabız olmuş da sıçamıyormuş gibi bir yüz ifadesiyle otururken sayfalarca yazdığı haberin de silindiğini fark ettiğinde hem içinden çığlıkları attı hem de çok rahatladı.

Kesin Zamir Efendi'nin işiydi bu!

Eh, adam kendince haklıydı koca bir canavar ordusunu idare etmeye çalışıyordu sıradan bir insanın yapacağı haberle ortalığın karışmasına da engel olması gerekiyordu.

"Zaten.." diye mırıldandı. "Siz elektiriği kesmeniz de haberi yayınlamayacaktım. " dedi ,ciddiydi.

"İçimi sıktınız. " diye mırıldandı, koca Efendi'ye kafa tutmak da ayrı bir cesaret isterdi.. Bir de dün gece ön sevişme yaşadığı canavarın ağzına öbür sabah sıçıp def olup gitmek bambaşka bir cesaret isterdi.

Çok büyük bir özür borçluydu ve özür dilemeyi pek sevmezdi.

'Benim burnum da büyük. ' diye düşünürken telefonunu alıp ayağa kalktı.

İçini boğan otelden kaçmak için sırt çantasına eşyalarını yerleştirdi tam kapıyı açacaktı ki bir ses duydu.

Kapının önünde.

Çıkma.

Kim konuşuyordu?

Sağa sola baktı ama kimseyi göremedi.

Kapıyı tekrar açmak istedi ama dur, diye bir ses daha duydu biraz da fısıltı.

Yoksa Zamir miydi bu?

Durdu. "Kapının önünde kim var? " diye fısıldadı.

Birkaç fısıltı sonra Şiyar, cevabını aldı.

Nefesleri hızlanırken birkaç adım geriye gidip öylece durdu.

Gecenin bir yarısı elektrikler kesilince fırsat bilecekti yavşak piç.

İkinci defa başına gelebilecekler beyninde kurşun etkisi yaparken  konuşma ve adım seslerinden hemen sonra şimdi  diyen canavarlarla kendisini toparlayıp kapıyı açtı ,hızlıca kapattı ve kitledi.

Hızlı adımlarla ilerlerken koridorun sonunda odadan çıkmış bir adamla konuşan Şiyar'ı gördü ama durmadı.

Merdivenlerden hızlı hızlı inerken ayağındaki tüylü terlikleri çıkartıp spor ayakkabı bile giymeyi unutmuştu.

Alt kata indiği zaman Duvarın arkasına geç , diye bir fısıltı duydu bu sefer üç dört kişi aynı anda konuşmuş gibiydi.

Arkadandan geliyor.

Duvardaki insan siuletinin gösterdiği yere saklandı hızlıca. Merdivenlerden inen beden etrafa bakınırken bir odadan çıkan bakımlı kadını gördüğünde duruşunu dikleştirip kadının adını seslendi.

Onunla ilk tanıştıkları zamanki beyefendi gülümsemesini gördüğü anda yüzü buruştu.

Oteldeki her yalnız kadına sarkıyordu herif.

'Be ne sikim saçma sonik bir durum ya!?" diye bağırdı içinden o sırada kulağının dibinde git, fısıltısını duyunca irkildi ve arkası dönük adamı kontrol ederek merdivenlere fırladı.

Zemin kata vardığı an resepsiyona anahtarı teslim edip "Benim dışımda ne olursa olsun isteyen birisi olursa asla vermeyin. " tedbirinde bulunup otelden ayrıldı.

Yarın sabah ilk işi eşyalarını toplayıp bir daha gelmemek üzere ayrılmak olacaktı bu otelden ayrıldıktan sonra da Şiyar'ı şikayet edecekti.. İlgilenen olur muydu bilmiyordu tabii!

Küçük pembe arabasına bindiği gibi gazı köklerken 'Umarım konuştuğu hiçbir kadına fiziksel ve psikolojik olarak zarar vermemiştir. ' diye düşünüyordu o an kadını' Konuşma onunla! ' diyerek kurtarmak istese de orada bulunduğu her saniye ona gerçek yüzünü göstermiş adam için fazlaca davetiye olacaktı.

Her ne kadar istemediğini ve rahatsız olduğunu belli etmiş de olsa bazı insanlar bunları naz yapmak olarak algılıyor ve daha da pisleşiyordu.

Canavarların tarifle gecenin karanlığında vardığı malikanenin önünde park etti arabasını.

İşte o an bahçedeki pembe çiçekleri fark etti..Wabasso'nun rüyasında bahsettiği pembe çiçekler, onun rüyasında gördüğü pembe çiçekler.

Dışarıda olduğu her saniye tehlikede hissederken arabadan indiği gibi bu sefer de iskelet yemi olmamak için koşarak büyük kapıyı var gücüyle açtı.

Koridorda elindeki bezle kalakalmış Wabasso'nun siyah gözleri, gelen kişi algıladığı an parlarken "Sisi." diye fısıldadı.

Çantasından çıkardığı oyuncağı iki eliyle tutup "Piggy." diyerek ona uzatan bedenle elindeki toz bezi yere düşerken dizleri üzerine çömelerek sevdiği bedeni kollarıyla sıkı sıkı sardı.

Sisi de canavara sarılırken kendisini güvende hissediyordu.

"Güzel kadınım, biricik eşim. " fısıltıları ve boynuna bırakılan öpücükler ruhunu okşuyordu sanki.

İnsanlardan sürekli sahte iltifatlar ve inanılarak söylenilen hakaretler duymaktan yorulmuştu artık bu canavarın söylediği her samimi iltifat çok mutlu ediyordu onu.

"Soso.. " diye fısıldadı minik beden. Geriye çekilip büyük yüzü avuçları içine alabildiğince aldı. Bir elindeki oyuncağı adamın yanağına yapışmıştı. "Özür dilerim."

"Sorun değil. " diye fısıldadı Soso. "Sorun değil ,geldin ya.. Geçti. "

Sisi gözlerini kapatarak adamın dudağını öptü. O an kırdığı her bir yerde pembe çiçekler açtırdığından bir haberdi. Belini sıkıca saran kollarla dudağı biraz daha öperken canavar onu öptüğünde dayak yemiş gibi sersemledi.. "Çok büyük olduğun için aynı anda öpüşemiyoruz. "

"Öpüşürüz." dudaklarını öne uzattı Soso. Gözlerin kapalıydı.

Kıkır kıkır güldü Sisi, dudaklarını uzatıp gözlerini kapatırken dudağa değdirdi öne uzattığı dudaklarını.

Ve aynı anda öpücük sesi çıkarttılar.

"Dün geceyi.. Unutmayalım. " diye fısıldadı minik beden.

"Unutmadım ki hiç. "

"Seninle kahvaltı etmediğim için özür dilerim. "

"Sorun değil, seni anlıyorum. Her şey senin için çok yeni. " anlayışla mırıldandı Wabasso. Bütün gün eşinin yataktan kalktığında atak geçiriyor gibi kitlenmiş halde irileşmiş gözleriyle bir yere bakarken hızlı hızlı soluklanmasının nedenini düşünüp araştırmış ve geçmiş travması olabileceğini öğrenmişti bu yüzden çok ama çok dikkatli olacaktı.

"Mucuk, mucuk, mucuk.. " diye mırıldanarak canavarın dudağını öperken bir ayağa havaya kalkmış terliği yere düşmüştü. Önünde diz çökmüş adam da elleriyle belini sıkıca sarmış büyük mu büyük öpücükler veriyordu ona.

"Bak, bu Piggy. " sersemlemiş halde bebeğini gösterip adamın dudağına bastırdı.

"Merhaba Piggy. " diye mırıldandı Soso, bu kadar küçük bir oyuncak beklememişti doğrusu. Boynuna sarılan kollarla güzel kadına bakarken "Gölgeler bana korktuğunu söyledi, ne oldu? " diye sordu.

"Gölgeler? Zamir mi? "

"Hayır, gölgelerde yaşayan dedikoducu canavarlar. "

Oh, demek ona yardım edenler dedikoducu canavarlardı. Ayrıca hemen ispiklemişlerdi onu!

"Sorun yok, iyiyim. "

"Kimden korktun? Benden mi? "

"Hayır, hayır.. Senden korkmadım. İnsanlardan korktum. "

"İnsanlardan mı? Ama sen de insansın. "

"Sen canavarlardan korkmuyor musun? " olumsuz bir baş sallamadı aldığında güldü. "E, bu cüssenle korkmana gerek yok zaten."

"Bu cüssemle bir yere kadar savaşabilirim. " dedi Wabasso. Yüzündeki büyük çatlağı gösterdi. "Dört tane Gargoyle saldırmıştı. " sonra parmaklarındaki çatlakları gösterdi. "Üç öcü saldırmıştı. Çatlaklar sadece üzüntüden olmuyor. "

Sisi yanağa kadar uzanan çatlağı okşarken "İnsanlardan uzak olduğun için onları kitaplarda okuduğun kadar biliyorsun, inan bana korkunçlar. " dediğinde "Seni kim korkuttu? Benide onu korkutayım. " cevabını alınca güldü.. Eşine zayıf gözükmek istemediği için bir şey demedi zaten adamın yapabileceği bir şey yoktu.

Dağılmış saçlarıyla ve sersemlemiş suratıyla adama bakarken dudaklarını oyuncağını bastırdığı dudağa getirip birkaç öpücük daha bıraktı.. Daha önce hiç kimseyi bu kadar arzuladığını hatta ikinci günden öptüğünü, ki ilk günden kucağına çıktığını, hatırlamıyordu!

Parmaklarını büyük burunda gezdirirken alt dudağını ısırarak adama biraz daha yaklaştı. Boynuna bırakılan öpücükle gülümserken o kadar huzurlu hissediyordu ki anlatamazdı!

"Hafta içleri burada kalacağım. " iki gündür dediği her şeyin tersini yapıyordu ayrıca. "Hafta sonraları pansiyonda işlerimi halledip yine yanına geleceğim. " gitmeden önce adamla sevişir, yanında kocasıyla evine dönerdi. Siyah gözler parıl parıl parlarken gülümsedi. "Sen tavladığım ilk nazik, iyi adamsın. "

Güldü Wabasso. "Sen de benden hoşlanan ilk varlıksın.. Aslında bir keresinde bir arı aşık olmuştu bana. Sürekli etrafımda geziyor çiçek getiriyordu. Benimle beraber uyuyor, burnuma konuyordu ama sonra imkânsız aşkımızı anlamış olacak ki başka erkek arılarla birlikte oldu yine beni terk etmedi. Bahçedeki ağaçtaki kovada yaşıyor. "

Kıkır kıkır güldü Sisi.

"Sana oradan aldığım balı kendi yaptığım ekmeğin üstüne süreceğim ve peynir.. Peyniri de kendim yaptım. " derken minik bedenin kucakladı Wabasso, kadından aldığı öpücükler eşliğinde marifetlerini sayarken yatak odasının yolunu tuttu...

🦝┗━♡━━━━♡━┛♡

Zamir her kitapta biraz daha olgunlaşıyor, daha doğru kararlar verip harika bir lider olmaya devam ediyor.. Aşk adam ya.

Her yeni seme çıtayı arşa çıkartıyor ama gerçek hayattaki tipleri yazdan Şiyar gibi semelerin içinde boğuluruz bu yüzden uçuk semelerden devam 😌

Sisi'nin iş diye gelip koca bulup dönmesi peki 😌💅

Rüyalardaki o mistik mekan

Bu kitabı salıp diğer kitaplara yazmam gerek artık 🤭

SİZLERİ SEVİYORUM.

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

250K 10.4K 38
[TAMAMLANDI] Eşcinsel içerikli bir hikayedir, hikaye iki erkeğin aşkını konu alır. Askeri kurgudur. O yakışlıklı, kara gözlü ve esmer komutan, sırada...
188K 12.4K 16
Güneş Adar, çift cinsiyetli ve kızıl saçlı olduğu için ailesi tarafından değersiz görülen, sevilmeyen bir çocuktu. Bir gün ailesi onu Zemheroğlu aşir...
2M 88.2K 68
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
Alfa kurt bxb Oleh boss

Manusia Serigala

401K 24.7K 27
+18 Ormanda kaderinde ki kişiyi arayan bir alfa kurt ve o ormana yaşamaya gelen bir genç adam. Uyarı! ( Mpreg içerir. Rahatsız olacaklar lütfen uzakl...