Sen duydun mu sustuklarımı? |...

By morsugezegen

33.7K 4.8K 1K

Sustu genç kız her zaman ki gibi. Anlamsızdı onun için konuşmak hatta gülmek bile... Şimdi karşısında koca İz... More

1. bölüm
2. bölüm
3. bölüm
4. bölüm
5. bölüm
6. bölüm
7. bölüm
8. bölüm
9. bölüm
10. bölüm
11. bölüm
13. bölüm
14. bölüm
15. bölüm
16. bölüm
17. bölüm
18. bölüm
19. bölüm
20. bölüm
21. bölüm
22. bölüm
23. bölüm
24. bölüm
25. bölüm
26. bölüm
27. bölüm
28. bölüm
29. bölüm
DUYURU
30. bölüm
31. bölüm
32. bölüm
33. bölüm
34. bölüm
35. bölüm
36. bölüm
37. bölüm
38. bölüm
39. bölüm
40. bölüm
41. bölüm
42. bölüm
FİNAL
KİTAP HAKKINDA

12. bölüm

814 126 8
By morsugezegen

Buğlem'den

Ambulans geldikten sonra direk hastaneye geçmiştik. Berat Kerem'i alıp eve gitmişti. Ben, Enes ve Asaf hastane koridorunda bekliyorduk.

Özün'e sakinleştirici vurmuştular ve derin bir uykuya gömülmüştü. Uyuyordu ancak sanki çok rahatsızdı, Kaşlarını çatmıştı...

Asaf ise kafasını elleri arasına almış sallanıyordu. Neden birden gözü dönmüş gibi davrandığını anlayamamıştım üstelik Özün çok kötü bir durumdaydı.

Enes'in oturduğu yere bakınca onu görmemiştim. Ne ara ortadan kaybolmuştu. Birinin omzuma dokunması ile kafamı çevirdim.

Enes elindeki kahveyi bana uzatarak
"Biraz iç iyi gelir." Dedi nasıl içicektim ki uzun zamandır Özün'ü bu halde görmemiştim. Bana hala kahveyi uzattığı eline bakarak, bardağı aldım. Ve Asaf'ın yanındaki boş yere oturdum. Eneste hemen yanıma oturdu.

Asaf kafasını kaldırıp bana baktı
"Özün neden bu kadar kötü oldu?" Diye sordu sakin olmaya çalışıyor gibiydi.
"Geçen seferde ellerinin titrediğini gördüm." Diye ekledi

Hızlıca kafamı Asaf'a doğru çevirip
"Ne zaman?" Diye sordum.

"Senin doğum gününde, sabah Zümra ile oynamak için bizim bahçeye geldi. Sonra birden elleri titremeye başladı bende neden böyle olduğunu sorunca 'sıcaktandır' dedi." Diyerek sırtını koltuğa yasladı.

"Özün'ün psikolojik bir rahatsızlığı var. Aslında geçmişti, ama İzmir'e geldiğinde tekrar baş gösterdi. Belki de yaşadığı olayın İzmir'de gerçekleşmesinden dolayı oldu." Dedim

"Nasıl bir rahatsızlık?" Diye sordu Asaf

"Bundan iki yıl önce Travma Sonrası Stres Bozukluğu teşhisi konuldu." Dedim sessizce "Aslında çabuk atlatılabilecek bir rahatsızlık ama bazı kişilerde tekrar tekrar yaşamasına sebep oluyor." Diye ekledim.

"Nasıl bir şey oldu da böyle oldu?" Dedi. Sesi titremişti.

Sorusu ile gözümde canlandı o gün.

İki yıl önce;

Bundan bir hafta önce araba ehliyetlerimizi almıştık. Bugün ise Özün'ün babası Özün'e araba almıştı. Şimdi ise yanlarına gidiyordum arabasını görmeye.

Telefonumun çalması ile telefonu elime aldım. Nazlı arıyordu, açtığım gibi konuşmaya başladı.

"Ya Buğlem nerde kaldın? Biliyorsun ehliyet aldığımızdan beri araba süremiyoruz. Şimdi Özün'ü ikna etmeye çalışıyorum ama hayır diyip duruyor." Dedi sinirle

"Nazlı bilmiyor musun Özün korkuyor kaza yapar diye." Dedim bıkınca

"İyi be arabasını bir yere toslicaz diye reddettip durdu zaten. Yemedik arabanı Özün" Dedi sesini yükselterek

Arkadan Özün'ün sesi yükseldi.

"Nazlı anlatamıyor muyum? ben ne yapayım arabayı istersen git uçurumda yuvarla umrumda mı olur ben siz zarar görürsünüz diye diyorum." Dedi bıkınca

Özünlerin evinin önüne gelince gördüm minik arabasını çok tatlıydı. Özün'ün en sevdiği renkti, mordu.

Koşarak arabanın yanına gelince Nazlı ve Özün'ü sarılırken gördüm.

"Ya şapşik ben seni anladım sadece kızdırmak için öyle dedim." Dedi Nazlı

"Hey, hey bensiz bide." Dedim sırnaşarak

Hemen beni ortalarına alıp sarıldılar.

Nazlı bana kaş göz yaptığında anladım ki bir de benim konuşmamı istiyordu. Çok büyük hevesle ehliyet kursuna yazılmak istemişti ondan bu kadar acele ediyordu.

"Özün sen bizi bir tur gezdirsen ya." Dedim sırıtarak

"Ya sende başlama Buğlem." Dedi yalandan kaşlarını çatarak

"Kızım benim arabam olsaydı hemen sizi gezdirmiştim." Dedi Nazlı bıkınca
"Babama söylüyorum ama almıyor ya" diye ekledi. Dudağını sarkıtıp Özün'e baktı.

"Ay tamam bir tur atarız ama kemerleri takacaksınız ona göre." Dedi

"Yes be canım arkadaşım." Diyerek Özün'ü öpmeye başladı.

"Yaa yeter ama kıskanıyorum." Dedim yapmacık bir sinirle

Nazlı bakışlarını bana çevirip, omuz silkti. Arabanın önüne oturdu. Şoför koltuğuna da Özün geçti ben de arka kapıyı açıp oturdum ve kemerimi taktım.

Özün aramızda en iyi araba kullanandı ondan ona güveniyordum. Nazlı şuan şoför koltuğunda olsaydı kesinlikle binmezdim arabaya.

"Evet taktınız değil mi kemerleri?" Dedi Özün

"Evet." Dedik aynı anda

Araba hareketlenmeye başladı ve sitenin içinde dönüp duruyorduk.

"Özün biraz siteden çıksan. Orda da bir tur atsak." Dedi Nazlı

"Ne desem dinlemiyeceksin değil mi?" Dedi Özün bıkınca ve arabayı sitenin dışına sürdü. Nazlı camı sonuna kadar açtıktan sonra kemerini çözdü ve kafasını dışarıya çıkardı.

"Nazlı ne yapıyorsun gir içeri." Dedim kolunu tutup çekiştirerek

"Ya bir sal Buğlem eğleniyoruz işte." Dedi

"Nazlı lütfen gir içeri ve kemerini tak." Dedi Özün

Bakışlarım hâlâ Nazlıdayken birden gelen fren sesi ile yan şerite baktım.

Yan şerite ki araba bize hızla çarpınca arabanın takla atması bir oldu.

Gözlerim bir şey görmüyordu her yerden duman çıkıyordu.

"Kan, Nazlı kafan kanıyor." Diye bağırdı Özün

"Noldu? Nazlıya noldu?" Diye bağırdım.

Önümdeki dumanlar yavaşça dağılıyor, önümü görmeye başlıyordum.
İlk olarak Özün'ü gördüm. Daha demin kafan kanıyor diye Nazlıya bağırıyordu ancak şalının üstü hepsinin kan olduğunun farkında değildi. Galiba bayılmıştı sesini çıkartıyordu ama göğüsü inip kalkıyordu. Kafasını yan taraftaki cama çarpmıştı büyük ihtimalle üstü başı cam kırıkları ile doluydu.

Peki Nazlı diye geçirdim içimden kafamı çeviremiyordum boynum çok şiddetli bir şekilde ağrıyordu. Yavaş yavaş çevirmeyi denedim. Kaçıncı denememden sonra kafamı çevirdiğimi bilmiyordum ama gördüklerim ile gözümü kocaman açtım ve hemen kapattım. Daha fazla bakamıyacaktım.

Boğazım düğüm düğüm olmuştu ağlamamak için kendimi çok sıkıyordum.
Nazlı'nın kafası kanıyordu evet ama daha kötü olan şey ise karnının içinde olan büyük bir Cam parçasıydı...

Daha fazla kendimi tutamayarak hüngür hüngür ağladım. "Ah be Nazlı, Özün demişti işte sürmeyelim diye" dedim hıçkırıklarımın arasında

"Neredeyiz biz?" Dedi Özün

"Buğlem, Nazlı iyi misiniz? Başım çok ağrıyor ve dönüyor size bakamıyorum." Dedi zorla çıkan sesi ile

"İyiyim." Dedim hıçkırığımın arasında

Allah kahretmesin kimse ambulansa haber vermedi mi? Neden kimse gelmiyordu.

"Nazlı" dedi "Buğlem, Nazlı cevap vermiyor." Diye ekledi.

Kafasını çevirecekti ki o sıra bağırdım

"Hayır bakma sakın Özün."

"Neden kötü bir şey oldu değil mi?" Dedi hıçkırarak, Özünde ağlamaya başlamıştı.
Ve kafasını çevirip çığlık atmaya başladı.

Allah'ım sen bize yardım et.

Ve ambulans sesi kulaklarıma ilişti.

Hastaneye vardığımızda bir odaya aldılar beni. Şuan Özün ve Nazlı neredeydi hiç bir fikrim yoktu. Ayağım kırılmış ve yüzümün belirli yerlerinde çizikler vardı.

İçeriye annemin girmesi ile bakışlarımı kapıya çevirdim. Koşup bana sarıldı.

"Anne kızlar nerede?" Dedim kısık çıkan sesimle

"Özün çok kan kaybetmiş ameliyathane de." Dedi gözünden bir damla yaş düşerek

"Peki Nazlı?" Dedim.

"Kızım bak senin hatta sizin için çok zor bir durum ama sakin olmalısın." Dedi

"Ne, ne oldu?" Diye bağırdım.

"Kızım, Nazlı daha kaza yerinde hayatını kaybettmiş." Dedi ağlamaya başlayarak

Gözümden bir, iki, üç derken bir sürü damla yaş düştü. Biz şimdi Nazlı'nın cansız bedeni ile aynı ortamda mı bulunmuştuk? O şimdi bizi bırakmış mıydı? Daha bir sürü gerçekleştireceğimiz hayallerimiz vardı be Nazlım.

Bir hafta sonra;

Bir hafta geçmişti Nazlı'nın ölümünden ve bir haftadır Özün komadaydı. Amethaneden çıkınca komaya girmişti. Ben de taburcu olmuştum ama her gün bu pis hastane kokusunu içime çekiyordum. Şuan ziyaret saatiydi. Kerem içerde ablasıyla konuşuyordu. Sesinin duyduğuna inanıyordu.

"Buğlem ablaaa." Diye Kerem'in bağırması ile ayağa kalktım. Ayağım alçıdaydı ve değnekle ayakta durmakta çok zorlanıyordum.

"Ne oldu Kerem?" Dedim korkarak çünkü daha fazla kötü bir şey kaldıramıyacaktım.

"Ablam, ablam uyandı." Dedi nefes nefese ve koşup doktoru çağırmaya gitti.

Doktor hızla odaya girince biz dışarıda kalmıştık.

Bir süre sonra doktorun odadan çıkması ile
"Özün nasıl doktor bey?" Dedim

"Her şey güzel gözüküyor. Görmek istiyorsanız girebilirsiniz." Dedi

Yavaş yavaş yürüyerek içeri girdim. Özün hemen bakışlarını bana çevirdi. Yüzünde rahatlamış bir ifade vardı.

"Oh çok şükür iyisin Buğlem. Peki Nazlı nerde?" Dedi

"Sen iyisin değil mi?" Dedim sorusuna nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum.

"Ben iyiyim Buğlem. Nazlı nerde?" Dedi sorusunu yenileyerek.

"Özün sakince beni dinle olur mu?" Dedim sesim titreyerek. Hayır ağlamamalıyım.

"Ne oldu?" Dedi tedirgince

"Özün, Nazlıya kaybettik." Dedim
Direk söylemiştim yoksa söyleyemezdim.

"Buğlem bak sen yalan söylemeyi sevmezsin. Bana şaka yapmayı kes!" Dedi sinirle

"Hayır yalan söylemiyorum keşke yalan söyleseydim." Dedim hıçkırarak

Özün bana uzun bir süre baktı. Korkmaya başlamıştım sanki donmuştu.

"Özün!" Dedim bağırarak cevap vermiyordu. "Lütfen cevap ver birtanem."

Ve sol gözünden bir damla yaş düştü.
"Hayır o ölmedi." Dedi kendini inandırmaya çalışarak

"Maalesef o öldü." Dedim ağlayarak

"O ölmedi diyorum sana Buğlem!" Dedi sessini yükselterek ve bağırmaya başladı.

"O ölmedi, o ölmedi, o ölmedi..." Diyerek bağırıyordu.

Hemen kolarımı beline sarıp sarıldım. Kendinden geçmiş gibi bağırıyordu. Ve aklıma geçmişten bir anı canlandı. Nazlı demişti ki 'Buğlem ben ölsem sen hiç üzülmezsin ama Özün çok üzülür.' öyle olmadı Nazlı ben çok üzüldüm ama belli etmedim çünkü güçlü kalmaya çalışıyordum. Özün ise gerçekten çok üzüldü.

Özün'ün bağırmaya bıraktıktan sonra kafasını kaldırdı. Kahveleri denize boğulmuş gibiydi.

"Berat'a söyleme olur mu Buğlem? O dayanamaz." Dedi

Cevap veremedim çünkü Berat öğrenmişti. Ve sevdiğinin mezarını hiç terk etmemişti.

Günümüz;

"İşte ondan sonra Özün piskolojik tedavi almaya başladı."dedim.

"Peki neden bugün öyle kötü oldu?" Dedi Asaf bana bakarak

"Özün o günden sonra bizden birine bir şey olur diye kaç gece uyuyamadı. Büyük ihtimalle Beratı o halde görünce dayanamadı." Dedim ve ekledim.

"Neyse size anlattığımı kimseye söylemeyin sadece daha dikkatli olun diye anlattım."

"Tamam söylemeyiz." Dedi Enes

İkisi de çok etkilenmiş gibi bakıyordular. Sadece anlatmamla bu kadar etkilenmiştiler ama ben o gün bayılmamıştım bile bütün olayı canlı canlı yaşamıştım bazen keşke o sıra bayılsaydım da o görüntüleri görmeseydim diye içimden geçiriyordum.

Selam arkadaşlar geçmişe yolculuk gibi bir şey yaşadık.

Buğlem üzümlü kekim neler çekmiş.. Yazarken ben bile kötü oldum.
Allah kimseye sevdiğinin acısını göstermesin.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Kendinize iyi bakın hoşçakalın 💞

Continue Reading

You'll Also Like

113K 11.7K 39
053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne...
74.3K 1.3K 27
Ya hislerimin farkındaysan?
6.4M 206K 103
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
516K 30.9K 32
ablasına yazacakken yanlışlıkla dünyaca ünlü boksöre yazan Ahu 💋💋 Herşey kurgu gerçek hayatla bağlantısı yoktur.