Ruh-u Revan |bxb|

By menteur0

374 35 38

Geçmişini bilmeyen Alaz' ın tüm hayatını önüne seren, Oğuz. •Eşcinsel konulu bir hikayedir. More

1.Bölüm "KABUS"
2.Bölüm "YARA"
3.Bölüm "YALAN"
4.Bölüm "REVİR"
5.Bölüm "NOT"
6.Bölüm "Ruh-u Revanım"
7.Bölüm "KAMBUR"
8.Bölüm "TABLO"

9.Bölüm "SON ŞANS"

12 2 18
By menteur0

Pazartesi okula gittiğimde olanlara inanmadım. Hüseyin hoca okuldan atılmış, Elifin aileside onu okuldan almıştı.

Hocalar panik halinde müdüre hanım dan bir açıklama bekliyordu. Lakin fırtına öncesi sessizlik hakimdi etrafta.

Ta ki duyulan anonsa kadar. Tüm okulun bahçe de toplanmasını istiyordu müdür yardımcısı. Göktuğa dönüp "Hayır olsun" dedim "Amin kardeşim amin" dedi panikle.

Aşağıda neredeyse bir izdiham mevcuttu. Öğrencileri susturmak zaman almıştı. Müdüre hanım ve oğlu Oğuz konuşma yapmak için bekliyordu. Söze ilk annesi başladı.

"Okulumda yaşananlar katiyen kabul edilecek cinsten değildir. Siz ve ailelerinizi temin ederim ki bu olanlar bizzat ben ve meslektaşlarımın itibarını zedelemek ve karalamak üzerine düzenlenen bir komplodur"

Pür dikkat onu izleyen gözlere ateş püskururcesine devam etti "Yaşananları kendinize ders edinin çocuklar. Böyle bir rezilliğin tekrarlanmaması adına her türlü tedbiri alacağım, tek ben değil aileleriniz de. Yaşanan olaydaki şahıslar bir daha bu okulun kapısından içeri dahi giremeyecekler bilginiz dahilinde olsun. Bu olanların hiç bir şekilde manşet haline getirilmesine lüzum yok" diyerek mikrofonu Oğuza verip içeri adimladı.

"Aklınızda ki soru işaretlerinin kalktığını düşünüyorum. Öyleyse herkes tekrardan dersine dönsün" dedi gözlerimiz keşiştiği gibi kafasını çevirip hızla okula girdi.

"Film sahnesi gibi şu olanlara bak" dedi arkalardan Arda "Midem bulandı nasıl bir zihniyet ya" dedi Mihran "Orası öyle ama acaba Elife ne oldu aşırı merak ediyorum" dedi Göktuğ.

"Babası Elif'i öldürmesin" dedi Arda "Allah korusun" dedi Mihran. "Olabilir" dedim şaşkınlıkla bana döndüler "Yalan mı hepimiz biliyoruz yani babasının ne kadar katı ve sert olduğunu" dedim hak verdiler.

Elifin yakın arkadaşları kendi aralarında konuşurken kulak kabarttım. Hepsi bu okul çıkışı toplanıp Elif'e gidecekmiş biraz olsun bu içimi rahatlamıştı.

Bende isterdim gidip görmek ama babası beni görürse eğer herhalde oracıkta vururdu beni. Sınıfa çıkarken gözlerim istemsizce Oğuzu aradı.

Dersler geçerken tek düşündüğüm çabucak matematik dersinin gelmesiydi. Çabucak olmasada sonunda Oğuzun dersi gelmişti. İçeri girdiğinde ilk dikkatimi çeken dağınık saçlarıydı.

Ders boyunca hiç bana bakmamıştı. Yaşadığım hayal kırıklığı ile kafamı sıraya gömdüm. O gün, o partide aramızda yaşananlar hayal miydi acaba? Nasıl bu kadar soğuk durabiliyor aklım almıyordu.

Yüzüme atılan minik kağıtlarla sinirle doğruldum Arda piçi benimle uğraşıyordu. "Kes şunu" dedim fısıltıyla ama sadece daha geniş sırıttı. Etrafim küçük kağıtlarla dolarken Göktuğ alayla "Tenefüste götu kolla" dedi Ardaya.

"Oğlum kaşınma lan" dedim. Testin ucunu yırtıp içine yerden bulduğum küçük taşı koyup yuvarlak top haline getirdim. "Mühimmat mı hazırlıyorsun oğlum" Göktuğun dediğini duymamazlıktan gelip hızla kafasını nişan alıp attım ki Arda'nın çığlığı ile Oğuzun bağırması birbirine karıştı.

"Alaz çık dersimden" kekeme olmuş gibi konuşamadım "Çık dedim" daha fazla durmadan koridora çıktım siniri beni bile korkutmuştu. Camın önünde dururken kapının açılıp kapanma sesiyle arkamı döndüm, Oğuzdu.

"Bir daha böyle bir taşkınlık istemiyorum" dedi kafamı salladım "Akıllı durman için uyarılma yaşını geçtin" yine sadece kafamı salladım bu yaptığım nedense daha çok onu sinirlendirdi. "Dilini mi yuttun çocuk cevap ver" dedi "Bir daha olmaz" dedim çatlak sesimle.

"Bak Alaz bugün sandığından daha fazla stresliyim, okulla ilgili olsun senle ilgili olsun yapmam gereken yığın iş var. Bana biraz zaman ver, söz telafi edeceğim yavrum tamam mı, anlaştık mı?" dedi.

İçimden benle ilgili yapması gereken iş ne ki diye düşünsem de sadece "Anlaştık" dedim. Çünkü zor bir gün geçirdiğini hissetmiştim. Çalan zille öylece uzakalaşan bedeni izledim.

Öğle arası basketbol sahasında ki merdivenlere oturmuş Göktuğ ile çay içiyorduk. Aslında çoğu zaman çimlere otururuz ama bugün böyle oturmak istedik nedense.

"Bir çay alana kadar götümüzü verdik kardeşim bu ne ya. Bide üstüne şekerli çay veediler" Göktuğun dediğine kahkaha attım "Harbiden öyle oldu. Bide diyor karıştırmayın bir şey olmaz. Ne var sanki bi çay versen, gitsek. Yok 5 dakika sonra bilmem ne" dedim sitemle.

"Evet en son diyecektim abi beni çay ocağına götür gidim alim çayları" sonra üzerine ekleyip "Çay ocağında para geçiyor mu lan" dedi onun bunu demesiyle az daha altıma işiyordum.

Patlayan şekerli çikolatamızı yerken Göktuğun arkama kitlendiğini fark ettim hemen sonra bi kız neredeyse kafamızın üzerine olacak şekilde hemen üstteki merdivene oturdu. Diğer kız arkadası da gülerek "Erkekler var" dedi. Ben utançtan transa geçerken Göktuğ mala bağaldı.

"En son anaokulunda şekerli çay içmistim" dedi Göktuğ hülyalı bir sesle "Bende" dedim istemsizce. Ardından Göktuğ daha bitmemiş çayıma kendi bardağını üzerine sokmasıyla etraf çay oldu.

Olduklerı yerden bizi izleyen kızlara utançla bakıp hemen kalkıp gittik. Üstüne üstlük bide Göktuğ çayları çöpe atarken çaylar geri onun suratına fışkırmıştı. Göktuğ ile göz göze gelmemizle az önce yaşananlara kahkaha attık.

Kahakalarımız camdan bizi seyreden Oğuzu görene kadar devam etti. Camdan hızla çekilmesiyle bir Hasbiyallah çektim. Trip mi atıyordu 26 yaşındaki adam bana?

...

Okulun bitmesiyle anında kendimi eve atmıştım. Can sıkıntısıyla raftan daha önce okumadığım bir kitap çıkarıp kapağına baktım "Gurur ve önyargı" yazıyordu.

Okudukçe okudum kitabı yarılamıştım ki bı not parçası buldum bu daha önce cebimde bulduğum nottu demek bu kitabın arasına koymuştum.

Başımı geriye atıp tavanı izledim. Son zamanlarda olanları düşündüm. Notlar kesilmişti, ilaçlarımı almayı bırakmıştım öyle ki artık annemle de görüşmüyordum. Ayrıca hayatımda artık Oğuz diye biri vardı.

19 yıllık hayatımda ilk defa kendimi keşfetmemi sağlayan o adam. Ders anlattığı vakit farkında olmadan ciddileşen sesine çoğu zaman gülmemek için kendimi zor tutarım ama yalan yok sevimli gözüktüğü aşikar.

Deniz gözlerinin önüne düşen sap sarı saçlarına uzanıp geriye atmak çoğu zaman düşlerimde kalacak diye korkardım.

Bunları düşündüğümü dahi yeni fark ediyor olmak ne kadar tuhaftı.
İnsanın kendine bile anlatmaktan çekindiği şeylerin olması aslında ne kadar absürtü.

Anahtar çevirme sesiyle yerimden kalktım. Annem gelmişti. "Eşyalarımı toplamaya geldim" dedi kaşlarımı kaldırıp "Demek öyle" dedim.

Odasına geçerken uzaktan onu seyrettim "Ben ne olacağım" dedim kendi kendime. Kapısının önünde durup "O adamın yanına mi gidiyorsun?" diye sordum, nede olsa bilmeye hakkım vardı. "Evet" dedi. "Ailesi seni kabul edecek mi?" dedim "Onun ailesi benim" dedi düşünmeden.

"Peki benim ailem ne olacak?" dedim kırgınlık içinde. "O gün o yangında senin ailen zaten yok oldu" dedi anlık bir öfkeyle anında geri susup "Y-yani benim için"

Dediklerini idrak etmemle "Ne diyorsun sen?" diye atladım "Öyle demek istemedim Alaz" sinirlere gülerek "Tam da öyle demek istedin" dedim "Nasıl olsa sinirle söylenen her şey sakin iken düşünülmüştür değil mi?"

Sustu alnına vurarak yatağın köşesine oturdu "Ah salak kafam ah" kendi kendine söylenir iken aklım başımdan gitmiş gibi hissediyordum.

Tam önünde yere oturup dizlerine kafamı yasladım "Anlat seni dinleyeceğim. Kızmamdan korkuyorsan eğer söz kızmayacağım sana" dedim, kabullenmislik ile.

Ellerini yavaşça saçlarıma götürüp okşadı. Benim gibi ağladığını iç cekişlerinden anladım. "Tamam, analatcağım" dedi kafamı kaldırıp yüzüne minnetle baktım.

Telefonunu uzanıp aldı, kulağına götürdüğü telefona "Derin, Alaz herşeyi öğrendi. Yanımıza gel" dedi ne yaptığını anlamayarak "Derin mi? Oğuzun babası yani değil mi?" kafasını sallayarak "Evet Oğuzun babası" dedi.

Kapının çalmasıyla annem hızla açmaya gitti bir kaç dakika sonra ikisinde kafası önde bir şekilde yanıma geldiler. "Anlatın artık" dedim bıkkınlıkla.

İkside sandalye çekip oturdular. Söze ilk giren annem oldu "Nasıl nerden başlayacağımı bilmiyorum Alaz. Yıllarca aslında bu anı kafamda kurup durmuştum ama inan ki bizim için de hiç kolay değil olanlar" dedi derin nefes alıp devam etti.

"Babanla ben aslında pekte senin sandığın gibi büyük bir aşk sayesinde evlenmedik. Tamamen öz babamın beni kendi işlerine alet ettiği için evlendirlidim. Onların kurduğu iş ortaklığının hediyesi olarak babana verildim. Okulumu bırakmak durumdan kaldım en zoru da annemi perişan halde görmek oldu. Kaderime razı geldim böylece mutsuz bir evlilikte sen doğdun. Aslında senin doğman benim hayatımda ki tek güzel şeydi" göz yaşları arasında burnunu çekip devam etti.

"Baban iş için sürekli eve adamlar getirir bana hizmet ettirirdi. Bir gün yine eve yığınla adam getirmişti bende onlara yemek hazırlıyordum. 12 yaşındaki küçük sen ise Oğuzla her gün olduğu gibi dışarda maç yapıyordunuz.

O sırada babanla bir adam balkona geçip sigara içiyorlardı küllüğün olmadığı aklıma gelince hemen bir küllük alıp babana vermeye gittim tam kapıyı açıcakken beni durduran babanın sesi oldu. Bir süre kaskatı kesilmiş onları dinledim.

Babanın kadın tacirliği yaptığını öğrendim. Bu seferki kadın kurban ise bendim. Yine birilerin menfaatleri doğrultusunda, bu seferde kocam tarafından başka bir adama pazarlanmaya çalışılıyordum. Ne yapacağımı bilemedim aklımı başıma toplayıp herkesin gitmesini bekledim.

O zamanlar en yakın arkadaşım olan Yıldızı aradım yani senin Müdüre hanımını. Bana eşyalarımı toplayıp ona gelmemi söyledi. Dediğini yaptım eşyalarımızı topladım seni hazırladım ve o akşam baban uyuduğu gibi seni alıp dışarı çıktım. Derin ve Yıldız arabada bizi bekliyordu.

Sadece bir ay ondan kaçabildik. Apar topar, döve söve geri eve götürdü bizi. Kimse engel olamadı ona. Baban o gün öyle bir bizi dövdü ki ben karnında ki bebeği düşürdüm. Onun bundan hiç haberi olmadı. Damlayı taşıran son damlada bu oldu" nefes nefese kalan annem duraksadı Derin onun ince ellerinden tutarak destek verdi.

"Ertesi gün bir plan yaptım Yıldızla Derinden yardım istedim. Yıldızı gizlice eve alıp Alazın odasına soktum, olurda ben kaçamazsam seni götürmesi için.

Derin ise arabada bizi bekliyor olacaktı. Tek yapacağım şey babanın çalışma odasına girip yaptığı kadın tacirligine karşı kanıt bulmaktı. Sandığım gibi odasında hiç birşey bulamadım.

Baban duşa girdiği gibi Yıldıza seni alıp arabaya gitmesini söyledim. Ardından babanın telefonunu karıştırdım ama bu sefer de şifresini bilmiyordum.

Evi altını üstüne getirmiştim ki ayağımın altında ki laminetin gıcırdadığını fark ettim. Eğilip dikkatlice laminetin çıkıntılı tarafından kaldırıp yerinden söktüm. Gördüklerim karşısında şok olmuştum. Sattığı kızların tüm bilgilerinin olduğu bir not defter buldum. Defterin son sayfasında ise ben vardım.

Hızla ayağa kalkıp arkamı döndüğümde babanla karşılaştım. Canım pahasına da olsa o defteri korudum. O arbedede kafama çok darbe aldığımdan bazı yerleri hatırlamıyorum.

Baban eline bir satır almış beni kovalarken doğal gaz borularından birine vurdu. Etraf gaz dolarken aklıma gelen tek fikir, bu evden gerekirse kimsenin canlı çıkamamasıydı.

Mutfağa koşup elime hızla bir kirbit aldım. Üzerime doğru geldikçe geriye doğru gittim, sırtım açık pencereyeye çarpınca olacakları az çok kestire biliyordum. Hızla o görmeden defteri dışarı fırlattım.

O beni köşeye sıkıştırmaş olmasına iki büklüm gülerken hızla kirbiti yakıp üzerine attım. Saniyeler içinde alev alırken kendimi can havliyle arkamdaki penecereden attım.

İkinci kattan yere çakıldım. Acı içinde emekleye emekleye deftere ulaştım. Hemen ardından duyulan siren sesleri ile bilincimi kaybettim.

İki gün komada kalmıştım uyandığımda bir süre olan biteni anlayamadım. Tek istediğim seni görmekti ama göstermediler. Cinayet zanlısı konumundaydım. Bir süre suçsuz olduğum kanıtlanana seni göremedim" annem Derine dönüp "Sen anlat biraz" dedi bitkince.

Söze Derin girdi "Annen o evden çıkabilmişti ama Yıldızla sen halen o yanan evdeydiniz. Yıldız seni ikna edememiş uzun bir süre. Yangın başlayıncada ekipler tarafindan zorlukla çıkarıldınız"

Annem dediklerine onay vererek "Kolundaki yanık izi de böyle meydana geldi. Üzerine düşen yanan kereste kolunu yaralamıştı. Sizi oradan çıkarmak bir mucizeymiş öyle demişler Derine"

Derin kafasını sallayıp devam etti "Annenin masum olduğu kararlaştırılana kadar bizim yanımızda kaldın öyle ki Oğuzla sen kardeş gibi olmuştunuz. Lakin yinede yaşadıkların küçük bedenin için epey ağır gelmişti. Uyumuyor, yemiyor, icmiyordun. Bir Pedagog arkadaşıma seni gösterdim. Dediği tek şey çocuk yas tutuyor olmuştu.

Ansızın bir gece ateşlendin o gün ben işlerimden dolayı şehir dışına çıkmak durumunda kalmıştım. Yıldız ne yapıp etsede ateşini düşürememişti. Meğer havale geçiriyormuşsun. Komşulardan yardım alıp seni hastaneye yetiştirdiler fakat kendine geldiğinde bilinç kaybına uğramaştın. Hastaneye yatışın verildi. Kısa bir sürede de İpek geldi seni aldı"

Annem toparlanmış bir şekilde konuştu "Apar topar bambaşka bir şehire taşındık gözlerden uzak yeni bir hayata atıldık. Ben de sende okulumuzu bıraktığımız yerden devam ettik. Hem çalıştım, hem okudum, hem sana baktım.

Ama sen gün geçtikçe gözlerimin önünde eriyordun. İlaçlarla ayakta durabiliuyordun. Zamanla büyüdün ama ilaçları sana bıraktırmak çok karmaşık bir hale gelmişti. Yavaş yavaş ilaçlarının dozajlarını azalttım vitaminlerle değiştirdim. Ama bir kere bağımlı olmuştun. Sonucunda ağır bir depresyona girdin antidepresana başladın.

Yıllarca ne Derinle ne de Yıldızla görüştüm. Kader ya yine yollarımız bir şekilde kesişti. Yıldız'ın buraya tahini çıktı, oğlumun okuluna müdür oldu. Sonrasında güçlenerek okulun sahibi oldu.

Derinle Oğuzu yine bir süre göremedim. Yıldızla ise artık eski samimiyetimiz kalmamıştı. Nedenini ise Derin beni ziyarete geldiğinde anlattı.

Ben gittikten sonra Derin ile Yıldızın evlilikleri bitecek raddeye gelmişti. Derinin bana olan zafını Yıldız anlamıştı. Yinede Oğuz için evliliklerini sürdürmüşlerdi. Zamanla bende Derine çekildim, sevdim.

Derinde aşkının karşılık gördüğünü anlayınca buraya taşındı. Uzun bir süre gözlerden uzak yaşadık aşkımızı. En son Oğuz da bu şehre geldi gelmesiyle zaten alışık olduğumuz düzen alt üst oldu.

Defalarca beni uyardı Alazın her şeyi bilmesine hakkı olduğundan bahsetti. Haklıydı da sadece ondan biraz zaman istedim ama o bunu bana çok gördü. Dediği tek şey yeterince geç kaldığım oldu.

Ben hareketsiz kaldıkça o atağa geçti. O gün Derinin iş yerine onu ziyaret etmeye gittim Oğuz bizi gördü. Annesine gidip her şeyi anlatmadan önce ben konuşmak istedim. Yıldıza olanları anlattığım vakit sanki bunu bekliyormuş gibi sakindi.

Fakat Oğuz onun tam tersine öfkeliydi. En çokta bana. Her şeyden beni sorumlu tuttu. Senin yaşadıklarına kendi ailesinin dağılmasına beni hedef gösterdi, haklıydı.

Son kez beni uyardı, son bir şans verdiğini söyledi bana. Eğer anlatmazsam her şeyi kendisi anlatacağından bahsetti. Bunu yapamayacağımı düşündüğümden bugün eşyalarımı toplayıp gitmeyi düşündüm. Aslında yapacaktım da ama olmadı"

İkiside sessizce beni izlerken tüm olanların bir rüya olması için dua ettim. Nasıl tepki vereceğimi, nasıl düşünmem gerektiğini bilmiyordum. En iyi yaptığım şeyi yaptım, sustum.

Continue Reading

You'll Also Like

271K 9.2K 34
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...
109K 6.6K 38
Her şey koyu bir homofobiğe, oynadığı takımdan birinin aşk itirafı yapmasıyla başladı. İtirafı yapanın kim olduğunu, Çağrı'dan önce bulabilecek misin...
263K 94.6K 109
Hediye almayı sever misiniz? Peki ya aldığınız hediye kutularının içinden eski sevgililerinize ait kalpler çıkmaya başlarsa? Hâlâ hediye almayı sevdi...
+18 Hikayeler By Ahu

Mystery / Thriller

48.8K 317 4
Bölümler birbirinden bağımsızdır. Her bölümde cinsel içerikli sahneler fazlasıyla mevcuttur.