boy in the bubble' taekook

adorekimh द्वारा

127K 16.5K 2K

kim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir ki... अधिक

put down those bubbles and that belt buckle in this broken bubble.
1🐾
2🐾
3🐾
4🐾
5🐾
6🐾
7🐾
8🐾
9 🐾
10 🐾
11 🐾
12 🐾
13 🐾
14 🐾
15 🐾
16 🐾
17 🐾
18 🐾
19 🐾
20 🐾
21 🐾
22 🐾
23 🐾
24 🐾
25 🐾
26 🐾
28 🐾
29 🐾
30 🐾
the end 🐾

27 🐾

1.7K 230 16
adorekimh द्वारा

billie eillish, i love you

🐾

Tek kişilik yatağın üzerinde oturmuş, batmakta olan güneşin ardında bıraktığı izlere bakıyordum. Düşüncelerimin her bir yana savruluşu beni şaşırtıyor, hangisini yakalamam konusunda tereddüte düşürüyordu. Bir parçalanma hissi tüm bedenimi ele geçirmişti. Ailem olan insanların birbirinden uzaklaşmalarına neden olan sebeplerin biri benmişim gibi hissediyordum. Seokjin ne kadar bu konuda benim hiçbir ilgim olmadığını kafama kakmaya çabalasa da düşüncelerimi susturmak bir hayli zor geliyordu. Yorgun hissediyordum. Birkaç aydır yaşadıklarım gözümün önünden süzülerek geçerken kendimi beklediğimden daha olgun bir hâlde buluyordum.

"Jungkook! Misafirin var!"

Seokjin'in sesi beni kendime getirirken ayaklandım, uzun koridor sona erdiğinde salonun ortasında beni bekleyen Taehyung'u buldum. Sevgilim, ilk aşkım, olgunluk tohumlarımı ilk eken kişi. Kollarım beline dolanarak ona sıkı bir sarılma verirken daha bu sabah görmemiş gibi özlem doluydum ona karşı. "Bebeğim." diye fısıldadı, dudakları yanağımı buldu. "Seni babanla yalnız bırakacaktım fakat görmek istedim birden." diye kendini açıkladı bana, ona bahanelere gerek olmadığını söyledim. Taehyung'u görmek ruhumda açıldığı zamanı hatırlayamadığım o silik yaraları bile iyileştiriyordu. "Biliyorum bebeğim ama zamanınızı çalmak istemedim. Görüyorsun ya, dayanamadım. Seni görmediğim bir an geçtiğinde bile kollarında olmak istiyorum." Taehyung'un sözlerini kıkırdayarak dinlemekten başka bir şey gelmiyordu elimden, bazen onun sevgisine layık olamamaktan korkuyordum.

Salondaki koltuklarda yan yana oturmuş Kore dizisi izlerken kendimi huzurlu hissediyordum. Bir insanın hayatıma getirmiş olduğu güven, huzur ve aşk duygusunun yerini alabilecek hiçbir güç yoktu. Seokjin hyung bizi yalnız bırakmak için bir işi olduğunu bahane ederek odasına çekilmişti. Diziyi izlediğim yoktu. Taehyung'un kokusu, sıcaklığı ve beni ele geçirişi yetiyordu. "Sevgilim." diye fısıldadım bakışlarımı ona çıkararak, biraz doğruldum ve yüzlerimizi yaklaştırdım. "Efendim bebeğim?" diye sordu bana bakarak, bir kolu belimi daha sıkı sardı.

"Küçük bir tatile gidelim mi?"

Sesim beklediğimden daha heyecan dolu çıkmıştı. "Okul haftaya dönem arasına giriyor ve biraz uzaklaşmak iyi gelir. Bilmiyorum, saatlerimi sadece sana ayırdığım bir yaşam istiyorum. Birkaç gün bile olsa buna ihtiyacım var." dediğimde dudaklarını saçlarıma değdirdi. "Ne zaman, nereye gitmek istersen seninle gelirim." Taehyung her zaman doğru kelimeleri buluyor, yüreğimin sızısı hâline geliyordu. "Tamam, Jeju'ya gidelim. Bir süredir oraya gitmek istiyorum ve seninle gitmek düşüncesi hoşuma gidiyor." dediğimde dudaklarını yüzümün her yerinde hissediyordum. "Benim güxel sevgilim nereye istiyorsa, oraya gidiyoruz. Tüm organizasyon işlerini halledeceğim." dedi, onun kolları arasında olmaktan mutluluk duymamı sağlıyordu.

Seokjin hyung yanımıza gelmeden önce kapıyı sertçe kapattı, geldiğini haber veriyordu. Kendimizi biraz toparlamış olsak da kolları hâlâ bana sarılı durumdaydı. "Aç mısınız? Bir şeyler hazırlamamı ister misiniz?" diye sordu koltuğa otururken, Taehyung bir şey istemediğini söyledi. "Teşekkür ederim Seokjin hyung." dedi Taehyung gülümseyerek, onlar kendi içlerinde bir sohbete dalarken bu kez odağımı diziye çevirebilmiştim. Telefonum odamda çalana kadar diziyi izlemiş, onların sohbetine ara sıra kulak misafiri olmuştum. Telefon ekranımda Jieun noonanın adını görmek gerilmeme neden olmuştu. "Noona." diyerek açtım telefonu, yatağıma otururak ondan cevap gelmesini bekledim.

"Jungkookie, güzel bebeğim. Nasılsın?"

Jieun noonanın sesi beklediğimden iyi geliyordu, biraz rahatlamama neden olmuştu. "İyiyim noona, sen nasılsın?" diye sordum, rahatlamış olmanın yanında kendimi çok kötü hissediyordum. "İyi sayılırım. Seokjin seninle konuşmuş, ben de aramak istedim." Sesi tereddüt doluydu. "Seni sevdiğimizi biliyorsun, değil mi? Jungkook, tüm bunların seninle bir ilişkisi yok. Biz ilişkimizi bir yerden sonra yürütmeyi beceremedik." diye sözlerine devam ettiğinde gülmeden edemedim, hâlâ beni düşünüyorlardı. "Noona, sorun yok. Bu sizin ilişkiniz." dedim, onları bir de düşüncelerimle yormak ve yük bindirmek istemiyordum. "Benim evimde de bir odan olacak, seninle beraber düzenleyelim. Bir gün alışverişe çıkalım ve ne istiyorsan alalım." dedi, kahkaha atmadan duramadım. "İki harçlığım olacak mı?" diye sorduğumda bu kez onu da güldürmeyi başarmıştım.

Küçük bedenimle Seokjin hyungun kolları arasındayken karşılaşmıştım onunla. Gözlerinin güzelliği büyülemişti beni. Kucağına almış, tüylerimi sevmiş, başımı öpmüştü. On sekiz yaşındaki bir genç kıza rağmen tüm sevgi ve ilgisini bana vermişti. Bir anne edasıyla yaklaşmıştı her zaman. Gözlerini benim üzerimden ayırmazdı. Ödevini yırtarak tüm gece uykusuz bir hâlde yeniden yapması gerekse bile umursamamış, bir kez olsun sızlanma duymamıştım. İlk insana dönüşebildiğim zamanlarda onun kolları arasında uyur, Seokjin hyungun kıskançlıklarına beraber gülerdik. Çocukluğumu özlediğim nadir zamanlardan biriydi. Evin içinde onlarla koşturur, ne yaparsam yapayım azar yemez, onlarla kahkaha atardım. "Noona." diye fısıldadım, sesimi duyup duymadığından emin değildim.

"Seni seviyorum."

Telefonu birkaç gün sonra buluşmak için sözleştikten sonra kapattık. Kendimi iyi hissediyordum. Jieun noona iyiydi ve iyi olacaktı. Ayrılık her zaman kötü değildi. İnsan bazen ayrılıkta kendini buluyor, yetiştiriyordu ve ben ikisi için de mutluluğu diliyordum. Salona döndüğümde futbol maçı izliyorlardı. "Jieun noona ile konuştum." dedim Seokjin hyunga, birkaç gün sonra buluşmak için sözleştiğimizden bahsettim. "Bana iki ayrı harçlım vereceğinize söz verdi." dediğimde gülüştük, Taehyung artık gitmesi gerektiğini söylediğinde onu bırakmak istemiyordum. Küçük bir çocuğun ebeveynini işe göndermek istememesi gibi ayaklarına yapışmak, benimle kalması için ağlamak istiyordum. Abartılı olduğunun farkındaydım lakin hislerime engel olabilmek zordu. "Gitmeni istemiyorum." diye fısıldadım kulağına, yanağımı öptü. "Yarın seni alırım ve yemek yeriz." dedi, Seokjin hyung ile vedalaştıktan sonra evden ayrıldı.

Kurabiye dolu bir tabak ve patili bardağıma doldurduğum soğuk süt ile salondaki yerimi bir kez daha aldım. Dizi bitmişti ve eski bir film gösteriliyordu. "Birkaç ay önce yine kurabiye yerken bana Kim Taehyung'tan ne kadar nefret ettiğini anlatıyordun." dedi Seokjin hyung, haklıydı. Uzun bir zaman boyunca şu an her şeyimi vereceğim kişiye karşı olumsuz duygular içerisindeydim. "Evet ama şimdi dünyada en sevdiğim insanlardan biri. Kim Taehyung beni değiştirdi, hyung. Bana olan sevgisi tüm tabularımı yıktı, ona karşı olan düşüncelerimi değiştirdi ve onu sevmemi sağladı. Hâlâ tuhaf geliyor. Bir zamanlar gözümü bile değdirmediğim mangalarından birinin baş karakteriyim." dedim, bir elini saçıma atarak okşadı.

"Sevilmeyi hak ediyorsun. Kim Taehyung da sana hak ettiğin sevgiyi en güzeliyle veriyor. Bir kusurun olan önyargının bile yıktı ve kalbini bir bahar bahçesine çevirdi. Mutlu olmanı istiyorum, oğlum."

Kim Taehyung tarafından sevilmeyi hak edip etmediğimden emin değildim lakin bu sevgi içimdeki tüm iyi duyguları harekete geçiriyordu. Onun yanında güvende ve güçlü hissediyordum. "Ben de senin mutlu olmanı istiyorum. Bir yetişkin olarak sizin için elimden gelen bu. Beni çok güzel yetiştirdiniz ve bilmiyorum, siz benim ailensiniz. Her zaman öyle kalacak." dedim, kurabiyenin tamamını ağzıma atmam onu güldürdü. Bir aileye sahip olmanın nasıl bir his olduğunu ikisinin varlığıyla öğrenmiştim ve başka kimse umurumda değildi.

Koltukta biraz daha yayılarak aksiyon filmine kendimi kaptırmış durumdaydım. Seokjin hyung dergiden sayfalar okuyor, arada televizyona bakıyordu. Benim için huzurlu an tam olarak bu oluyordu. Seokjin hyung birden Hoseok'un nasıl olduğunu sordu. "İyi, kendi hâlinde takılıyor." demekle yetindim. "Hyung... Minseok, Hoseok'un öz kardeşi." Ona bu konuda tek kelime etmediğim yeni aklıma geliyordu. Şaşkın bir şekilde bana bakarken ona mektup olayını, Hoseok'un tepkisini ve gelişen olayları anlattım. "Hoseok'a hak veriyorum, Jungkook. Duygusal biri ve sevilmek için her şeyi yapabilir. Tehlikeli bir durum bu. Siz küçük çocuklarken bile tüm oyuncaklarını onunla oynaman ve onu sevmen için sana verirdi." dedi Seokjin hyung, hatırlıyordum ve bu canımı yakıyordu.

Hoseok hakkında biraz daha konuştuk. Ona karşı yaklaşımımın önemli olduğundan, düşüncelerini değiştirecek tek kişinin ben olduğumdan bahsetti. "Sen onun en yakınlarından birisin. Birisinden sevgi almak için kendinden bir şeyler feda etmek zorunda olmaması gerektiğini anlatabilirsin. En basit örneği sen ve Taehyung. Adamdan nefret ediyordun Jungkook. Onun sevgisi için hiçbir şey yapmadın çünkü sevgi böyle bir şey." diye devam ettiğinde ona hak veriyordum, ben hiçbir şey yapmadan dünyanın en güzel sevgisine sahip olmuştum. Sevginin nasıl yüce bir duygu olduğunu çevremde bulunan herkes sayesinde tatmıştım ve Hoseok'un da tatmasını istiyordum.

Gece uyuyamadığım o anlara kadar arkadaşıma nasıl yardım edeceğim konusunda düşünüp durmuş fakat bir sonuca ulaşamamamış olarak yorgun uyuyakalmıştım.

-

merhaba 🧚🏻‍♀️,
nasılsınız?

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

young & dumb | nm vora द्वारा

फैनफिक्शन

11.9K 1.9K 14
zaman, sen ve ben dudaklarımızı birbirlerine kitlediğimizde duracak bebeğim
paint YungiBeyyy द्वारा

फैनफिक्शन

79.3K 7.6K 11
Jungkook, beni hiç çizmez ki. O sadece güzel şeyler çizer. . . . Ünlü ressam Jeon Jungkook ve eşi Kim Taehyung.
89.7K 12.6K 32
Dört ulus huzur ve barış içinde yaşasa da bu durum ateş bükücü Taehyung ile hava ulusundan Avatar Jungkook için geçerli değildi [etl au]
160K 15.6K 30
Kim Taehyung, küçük kız kardeşinin; hayatında eksik olan parçasını kendisine getireceğinden habersizdi. || texting + düzyazı