Kayıp Varis

By hg_neriii

223K 17.2K 10.1K

(Dikkat! Acemice yazılmış bir kitaptır.) Burası Elfrad. 4 büyük anahtar dengeyi sağlıyor. Ateş Hava Toprak v... More

Geçmiş
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
~FLASBACK~
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
Karakter Tanıtımı
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
Açıklama
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm (Final)

37. Bölüm

2.7K 233 194
By hg_neriii

Yorumlarınızı bekliyorum.

Medya: Leonard

°°°

Leonard iyice kontrolden çıkarsa ben onu nasıl geri getirecektim.

Öldüremezdim.

Elimden hiç bir şey gelmeden öylece onu izlerken, o gerçekten kontrolden çıkmış bir şekilde Vampirleri öldürmeye devam ediyordu.

Biraz daha abartırsa bizi bile öldüreceği o kadar belliydi ki.

Salak mısınız Lenora? Kaçsanıza!

"Amos'u duydun, koş Lenora." dedi Elvis beni kolumdan tutup çekerek.

"Elvis dur." dedim ama hiç tınlamadan beni çekiştirmeye devam ediyordu.

"Gidersek herkesi öldürecek, kardeşlerini, sevdiğin kızı."

"Sen." dedi ama sustu, devam ettiremedi.

"İnan nasıl anladığımı sorgulamanın sırası değil, herkesi yok etmeden önce durdurmamız lazım."

"Tamam Lenora, ama dikkatli olacaksın. Ani hareketler yapmak yok. Dikkatli." dedi.

"Çocuk değilim." dedim ona kaşlarımı çatarak.

"Bu Ateş elementini nasıl kullanıyor? Yüce tanrım sen yardım et!"

"Bilsem bir şeyler yaparım herhalde."

Bir kere de dediğimi yap Lenora, kaçın.

Amos gidemem, biliyorsun.

Yanında olduğun sürece Ateş elementini kendi elementi gibi kullanmaya devam edecek. Elfrad'ın bir kere daha yok olmasına ben izin veremem!

Arkadaşlarım orada.

Ruh hayvanları hepsini götürdü.

Ama Leonard, Amos gerçekten saçmalıyorsun.

Elvis'in elini itip hızla Leonard'a doğru koştum, beni dinlerdi.

"Leonard!" dedim bağırarak.

Her tarafa yaydığı alevler Vampirleri tek tek öldürmeye devam ederken kafasını yavaşça bana çevirdi, gözlerinden siyahlık göz yaşı gibi akıyordu.

Salak bu kız, yemin ederim salak!

"Herkes güvende, kendine gel artık."

Havada iyice yükselip üstüme doğru gönderdiği yıldırımdan hızla geriye doğru kaçıp kurtulmuştum, ama sanki beni tanımıyormuş gibi üstüme ardı arkası kesilmeyecek şekilde yıldırımlar gönderiyordu.

"Lenora, hadi. Öldürecek seni, baksana haline." dedi Elvis yanıma gelip kolumdan çekiştirerek.

Leonard üstümüze yıldırımlar göndermeye devam ederken, güçlü bir bariyer oluşturup ikimizi de bir süre korusam da daha fazla dayanamazdım.

Çok güçlüydü.

Geliyorum.

Amos'un bir anda yanımızda belirmesi ile ikimizde hızla üstüne bindik, her zamanki gibi etraf kararırken, ne yapacağımı bilememek beni daha da bitiriyordu.

Her yer aydınlandığında bilmediğim bir sarayın önünde olduğumuzu fark ettim.

Hava Krallığının Sarayı.

Tüm Varisler, Kraller ve Kraliçeler buradaydı.

Sierra gelip hızla Amos'un üstünden inen Elvis'e sarılırken, ben Amos'un üstünde öylece durmaya devam ediyordum.

İnecek misin artık? Şahsen hiç hafif değilsin de.

Off Amos off.

Amos'un üstünden inip, Kral ve Kraliçelere dönerek konuşmaya başladım.

"Profesör Nicole'yi hemen buraya çağırın, ve olası bir savaşta askerlerinizi hazır edin."

"Başımıza açtığın dertler yetmemiş gibi bir de emir mi veriyorsun." dedi Su Krallığı'nın Kraliçesi Ella.

"Karşınızda kim olduğunu bilerek konuşun isterseniz." dedim Kraliçe'ye gülümseyerek.

"Başımıza iş açan bir Varisten başka bir şey değilsin." dedi Hava Krallığı'nın Kralı Boris.

"Aynı zamanda Güneş Tanrıçası'nın Varisi Lenora, tanıştırayım." dedi Amos lafa atlayarak.

Çoğu kişinin şaşkın bakışları üstümde takılırken "Askerleriniz hazırda beklesin." dedim ve Saraydan içeriye doğru yöneldim.

Nasıl yapacağımı bilmesemde, Güneş Tanrıçası ile iletişime geçmem lazımdı.

Mümkünse hemen.

Yazardan..

Lenora, Güneş Tanrıçası ile iletişime geçmek için kütüphaneye doğru ilerlerken, saraydan içeriye sızan Cadılardan tüm saray halkı habersizdi.

Herkes işlerinin başında oradan oraya koşturuyordu, ama ortada dönen büyük bir plan vardı.

Planın ortasında da Lucas'ın kardeşi Valencia..

Leonard bu haldeyken, Lenora Güneş Tanrıçası ile iletişime geçmeye çalışıyorken, bir de Cadılar her şeyi berbat edeceklerdi.

Üstelik Lenora'nın halası oğlunun öldüğünü duyunca çıldırmış, Element Kullanıcılarının tüm düşmanları ile anlaşma imzalamıştı.

Bunlardan biri de Cadılardı.

Anahtarlar etkisini kaybetmeye başlamış, yavaş yavaş aradaki denge bozuluyordu. Bu da hali ile aradaki anlaşmazlığa ve savaşa neden oluyordu.

Lenora ve Elvis ortadan kaybolduğu zaman Leonard küçük çaplı bir sinir krizi geçirip ormanın bir kısmını yakmış, güçlü hortumlar oluşturup etrafa salmıştı. Hortumlara denk gelen kişiler kaçmaya fırsatı bile olmadan ölüyorlardı.

Leonard bazen kendisini kontrol etmeyi başarsa da içindeki güç çok büyük olduğu için ve uzun zamandır kontrol altında tuttuğundan artık patlama noktasına gelmişti.

Ve bu patlama en olmaması gereken zamanda gerçekleşiyordu.

Bu değildi Leonard, nazikti o, komikti, neşeliydi, bazı üzücü olaylar atlatsa da güçlü kalmayı başarmıştı.

Ama artık değil, bu saatten sonra Lenora, Leonard'ı durduruncaya kadar tüm Elfrad, geleceğin Gökyüzü Tanrısı'nın öfkesini az da olsa, çok da olsa tadacaktı.

Lenora'dan..

Kütüphaneye gitmiş, bir kaç kitap bulmuş nasıl iletişime geçeceğimi bulmaya çalışıyordum.

Fakat her kitapta farklı şeyler yazdığı için kafam oldukça karışmış, ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim.

Ne olurdu 'konuşalım' desem de bir anda yanımda beliriverse.

İlla uğraştıracaklardı.

Üst raflardan gözüme çarpan parlak ciltli bir kitap vardı, ne olduğu hakkında hiç bir fikrim olmasa da merak ediyordum.

En son bir şeyi merak ettiğinizde ne oldu hatırlıyorsun değil mi Lenora?

Sadece bir kitap, Amos.

Hava elementini kullanarak kitabı indirip masanın üstüne koydum ve sandalyeye oturarak içini açtım. Ama daha bir satırını bile okuyamadan kapı hızlı bir şekilde açılmış nefes nefese Sierra gelmişti.

"Leonard bu tarafa doğru geliyor."

Kitabı hızla kapatıp, Sierra ile birlikte dışarıya doğru koşmaya başladım.

Güneş Tanrıçası ile iletişime bile geçememiştim, ne yapacaktım ben.

Doğaçlama yap Lenora.

Aynen, o dediğinden.

Dış kapının önüne geldiğimizde herkesin burada olduğunu, ve kapıyı güçlendirmeye çalıştıklarını gördüm.

"Kim bu çocuk Lenora?" diye sordu Kraliçe Perla yanıma gelerek.

"Gökyüzü Tanrısı'nın Varisi." dedim sessizce.

Leonard, açık araziden yürüyerek bu tarafa doğru gelirken yanına da iki tane büyük hortum oluşturmuşu.

Ne yapmaya çalışıyordu.

Sence de çok açık değil mi Lenora? Elfrad'ı yok ediyor ve sen öylece duruyorsun.

Leonard güçlendirmeye çalıştıkları kapıya hiç zorlanmadan bir büyü göndermiş ve kapının toz parçalarına ayrılmasını sağlamıştı.

"İçeriye girin." dedim herkese.

"Lenora hiç sırası değil, bu herifle şu an yanlız kalamazsın." dedi Lucas.

Bu neden herşeye muhalefet oluyor?

"Ne zamandan beri bana karışıyorsun?" dedim, yüzü garip bir hal alırken tekrar konuştum.

"Hepiniz içeriye, ben hallederim."

Aynen hallettin şu an.

Kimse bir laf demeden içeriye girerken, benim de göz harelerimin değiştiğini çok net bir şekilde hissediyordum.

Savaşacak mıydık? Yok daha neler.

Leonard'ın hortumlardan birisini bana doğru fırlatması ile hızla hortumu yok ettim, bu onu daha çok sinirlendirmiş üstüme ardı arkası kesilmez şekilde hortumlar ve yıldırımlar göndermeye başlamıştı.

Hepsini tek tek yok edip, hızla Leonard'a güçlü bir küre gönderip etrafına ateşten bir çember oluşturdum.

Yorulmuştum, çok güçlüydü. Fazlasıyla.

Küre'yi kontrol etmekte biraz zorlansa da ateşten çemberi kolayca yok edip üstüme doğru bir yıldırım fırlatmıştı.

Bu şekilde nereye kadar gitmeyi planlıyorsunuz inan bilmiyorum ama güçlerini biraz kullansan fena olmaz sanki ha.

Ona zarar vermek istemiyorum Amos.

Ama o sana zarar vermek istiyor değil mi?

Ne yaptığının farkında değil, ikimizde bunu biliyoruz.

Bu sana zarar vermek istediği gerçeğini değiştirmiyor.

Üstüme doğru gelen hortumu yok edip, Leonard'ın üstüne güçlü bir Ateş küresi atıp yere düşürdüm, ardından da hiç beklemeden Ateş elementi ile kollarını kullanamayacak şekilde bağladım.

"Ne yapıyorsun!" diye bağırdı.

"Özür dilerim ama bir şekilde o kıçının üstünde durman lazım." dedim bir çocuğa kızarcasına.

Öpersen belki her şey düzelir.

Off Amos saçmalama.

Yeterince ciddiyim.

"Lenora!" diye bağırdı Bronte.

Bir şeyler daha diyeceği belli oluyordu ama hızla üstüne birinin atlaması ile lafı yarıda kesilmiş, yere düşmenin etkisi ile kafasını taş zemine çarpmıştı.

"Bronte!" diye bağırıp ona doğru koşmaya başladı Adrian.

Adrian'ın üstüne doğru koşan birini gördüğümde hızla Ateşten bir küre atıp onu durdursam da hiç birinin ardı arkası kesilmiyordu.

Kimdi bunlar?

Leonard deli gibi gülmeye başlarken bir anda havaya doğru yükselip, üstüme doğru bir yıldırım firlattı.

Yıldırımı hızla yok edip, bende havaya yükselirken ne yaptığımın kesinlikle bilincinde değildim.

"Korkak olma Lenora." dedi Leonard iğneleyici bir gülümseme ile.

Bana doğru siyah bir küre göndermesi ile bende ona doğru bir kere gönderdim.

Kürelerimiz birleşip, bana doğru değil. Etrafa doğru değil. Doğruca Leonard'ın üstüne gidip yere düşmesini sağlayınca olduğum yerde öylece kalmıştım.

Amos, ne oluyor?

Anlanmayacak bir şey yok ortada. Güneş Tanrıçası ile iletişime geçmek istemiyor muydun? Al geçtin.

İletişime geçmekten kastım ona zarar vermek değildi.

Zarar vermeden durduramazdın.

Durdurabilirdim.

En azından öyle umuyordum, o işime karışmadan önce.

Yere inip, Leonard'ın yanına koşmamla bilincinin açık olduğunu fark ettim.

Tamam ölmemişti, ama o yükseklikten düşen birinin omurgasının kırılmama ihtimali yoktu.

O yükseklikten düşen birisi, Gökyüzü Tanrısı'nın Varisi'yse, Tanrı onu tutmuştur.

Bu bilgilerini bir ara bana da aktar.

"Lenora." dedi hızla yerinde doğrulup bana sarılarak.

"Sana bir şey yapacağım diye çok korktum."

"Az kalsın yapıyordun zaten." dedim gülerek.

İkimizde ayrıldıktan sonra, Sarayın balkonunda fark ettiğim Kraliçe Perla bağırırcasına bize doğru konuşmaya başladı.

"Cadılar saraya girmişler! Bir tanesini konuşturduk az sonra Vampirlerin ve Büyücülerin geleceğini de söylüyorlar. Buraya gelin!"

"Olayları kaçırmamışım en azından." diyerek ayağa kalktı Leonard.

"Anahtarları bulma işi yalan mı oldu? Bana mı öyle geliyor." dedim.

"Öyle gibi." dedi Leonard gözlerime bakarak.

"Ne bekliyorsunuz!" diye bağırdı ileriden Kraliçe Perla.

Annesi de oğlu gibi, iki dakika dur da bir kavuşsunlar.

Leonard hızla ayağa kalkıp benimde elimden tutarak kaldırmıştı.

Sarayın bahçesine gelmiş, Leonard ile mecburen ayrılmak zorunda kalmıştık. O sarayın içine girmiş, bense sarayın dışında kalanlara doğru yönelmiştim.

Hiç beklemeden gördüğüm tüm cadılara ateşten küreler fırlatarak öldürüyordum, ama nerden geldiklerini anlamadığım bir şekilde sürekli çoğalıyorlardı.

Karşımdaki Elvis arkama doğru hızla bir küre göndermiş Cadı'nın üstüme doğru atlamasını engellemişti.

"Leonard nerede?" diye sordu Elvis yanıma gelerek.

"İçeriye girdi, oradakileri hallediyor." dedim.

"Daha yeni kendine gelmedi mi bu çocuk? Neyin savaşına giriyor."

"Mecbur Elvis."

"Ben onun gözlerini gördüm Lenora, inan bir saniye düşünmez bizi bile öldürür."

"Saçmalamasana Elvis." dedim sesimi biraz yükselterek.

"Neyse canım şaka yapıyordu zaten, sinirlendiysen gücünü daha iyi kullanabilirsin. Hadi iyi öldürmeler." diyerek sırtıma iki kere yavaşça vurdu ve arka bahçeye doğru yöneldi Elvis.

Arkadaş olduğu normal birisi de yok ki.

Bu sefer, kesinlikle katılıyorum.

Leonard iyi değil mi?

Yeterince iyi, bu anı bekliyormuş gibi şimdiden on iki kişi öldürdü.

Görüyor musun Amos? Benim ruh eşim işte. Anca izlersin sen.

Anca izlediğimi kim söyledi Lenora?

Sakince Leonard'dan uzaklaş.

Asla.

Off Amos.

Bana doğru büyü fırlatan bir Cadı'dan hızla kurtulup, hemen diğerlerine geçtim.

Düşünmeden hepsini tek tek öldürüyordum, düşünürsem yapamazdım.

Leonard'dan..

Aklımda hala onlarca soru dolanırken biraz olsun rahatlamış hissediyordum. Gücümü belli bir noktaya kadar kontrol edebiliyordum, bir bardağı çok doldurduğunuzda taşması gibiydi bu.

Önüme gelen bir cadıyı daha öldürdüğümde sarayın içine nereden girdiklerini anlayamıyordum.

Portal açtılar, daha fazlası geliyor. Gelmeye de devam edecek.

Portal nerede?

Kral ve Kraliçe'nin yanına gidip halka haber vermelerini söyle.

Kimse uğraşmaz şu an Agatha.

Uğraşmaları lazım. Milyonlarca kişi, Element Kullanıcılarına karşı savaşa geliyor. Sen, Lenora ve bir kaç Varis, başarabileceğinizi mi sanıyorsunuz?

Anlamıyorsun, neredeyse hepsini öldürüyordum. Kimse beni dinlemez.

Öyle bir dinlerler ki.

Uzatma işte Agatha.

Düz koridorda ilerlerken yan tarafımdaki Cadılara Hava elementi ile yıldırım gönderip yoluma devam ettim.

(Lütfen Leonard olarak düşünün biraz kadın gibi geldi de sjxjjdjcjd)

Kral ve Kraliçe'nin yanına gidiyorsun Leonard. Bir kere daha söylemeyeceğim.

Bir kere daha söyleyeceğini biliyorum Agatha.

Git.

Gitmezsem çenen durmayacak değil mi?

Aynen öyle o yüzden koridorun sonundaki odaya, yani Kral ve Kraliçe'nin yanına gidiyorsun. Hadi Leonard.

Ruh hayvanlarının işimizi kolaylaştırmaları gerekmiyor muydu? Benimki daha çok kafamı ağrıtıyordu.

Alt tarafı utangaçlığını yenip Lenora'yı öpmeni söyleyip durdum, ne var?

Tam 238 kere.

Bir de saydın mı? Oha ama.

Hızlı ve büyük adımlarla koridorun sonuna doğru ilerlerken, gördüğüm cadıları da öldürmeyi ihmal etmiyordum. Yerlerde çok fazla ölü muhafız vardı.

Belki de Agatha haklıydı. Halkın acilen bu savaşa katılması lazımdı.

Onlarca türden kişilere karşı, Element kullanıcıları..

Koridorun sonundaki kapıyı açıp içeriye girdiğimde, bir masanın etrafında toplanan Kral ve Kraliçeleri gördüm.

"Sonunda." diye mırıldanmıştı içlerinden birisi ama kim olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Su Krallığı'nın Kraliçesi Ella.

"Neden geldin?" diye sordu Kral'lardan birisi.

Ateş Krallığı'nın Kralı Leroy.

"Halka haber vermeniz lazım." dedim kesin bir sesle.

"Halkımızı bu savaşa karıştıramayız." diyerek çemkirdi Kraliçelerden birisi.

Evet, kesinlikle çemkirmişti.

Toprak Krallığı'nın Kraliçesi Keitha.

"Karşınızda kim olduğunu unutmamanızı öneririm, hayatınız bir parmağımı sallamama bakıyor. Muhafızlarınız aşağıda ölürken ki, bunların içinde çocuklarınız da var. Siz burada nasıl rahat rahat oturabiliyorsunuz? Halkı savaşa katmayı düşünmüyorsanız gidin ve kendiniz savaşın. Birazdan tüm Elfrad, Element kullanıcılarına karşı savaşacak çünkü."

"Bizlerden birisi ölürs-" diyordu ki lafını böldüm sert bir sesle.

"Sizlerden birisi ölürse yerinize çocuklarınızdan birisi geçer. Bu kadar basit."

Kral ve Kraliçeler bir süre birbirleri ile bakışmış, ardından da Kral Leroy kapının önünde ki muhafıza emir vermişti.

"Benjamin, git tüm Element Kullanıcılarına haber sal. Kadın, erkek, çocuk demeden savaşabilecek herkes gelsin."

Onlara kısa bir baş selamı verip hızlı adımlarla odadan çıktım.

Savaş yeni başlıyordu.

°°°

9 günün ardından tekrar merhaba.

Kitabı 40. Bölümde final yapmayı düşünüyordum ama kitabımı okuyan arkadaşlarımdan birisi kelimenin tam anlamı ile beni doğrayacağını söyledi.

Kesin olarak 50. Bölüm final o yüzden.

13 bölüm kaldı yani.

Kitabı sevmeyerek yazdığımı hepiniz biliyorsunuz diye umuyorum, açıkçası o yüzden yazıp hemen kurtulmak istiyorum.

Fazla boş yaptım hjsjxjd.

İyi günler yada iyi akşamlar.

Continue Reading

You'll Also Like

5.7K 1.3K 31
Saray ve saray ötesi... Hepsi onun bir kız olarak doğmasından dolayı sevinmişti. Yeni bir veliahtın gelmemesi onları rahatlatmıştı ama bilmedikleri b...
RAUND By Elif Kunt

Teen Fiction

10.8K 897 27
Dışarıdan bakıldığı zaman bu bir dövüş ya da serseri işi gibi gelebilir, öyle değildi. Bu, beni ben yapan benliğimin parçasıydı. Sonraki raundu bekle...
263K 23.2K 91
Her sene yirmi yaşını dolduran gençler element ormanında kendilerini simgeleyen elementin işaretlerini bulup güç elde etmek için mücadeleye girer. ...
337K 5.4K 28
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi, kapıyı açtı. Öne doğru hamle yapmak istedim, koluyla...